14. Bölüm

14

İlayda
adoranightt

♧ ♧ ♧ ♧

 

Başımın feci bir şekilde ağrımasıyla gözlerimi kırpıştırarak açtım. Fakat fazla ışık olduğu için gözlerimi yumdum.

 

"Güzelim uyandın mı? Allah'a şükürler olsun ki uyandın." Dedi annem sürücü koltuğundan bana bakarak konuştu.

 

Bir arabanın içindeydik ve trafikteytik büyük ihtimalle. Çünkü önümüzde az biraz araba vardı.

 

Karnımın ağrımasıyla dudaklarımı birbirine bastırdım. Çok ağrıyordu.

 

Asude. Evet Asude denen kadın beni darp etmişti. Bana hak etmediğim hakaretler etmişti. Saygısız ve iğrenç şeyler söylemiş, sonra da darp etmişti.

 

Asude ve yanındaki adamlar odadan çıktıktan sonra hiç bir şeyi hatırlamıyordum. Bayılmıştım büyük ihtimalle.

 

Arabayı süren annem bir bana bir yola bakıyordu endişeyle.

 

"Gece iyi misin? Bir ağrın ve ya sızın var mı?" Yanımda duran Nazlı'ya baktım.

 

"Hayır-" dedim fakat sesimin kötü çıkmasıyla boğazımı temizledim. "Hayır ağrım yok. Ama susadım." Dedim dudaklarımı ıslatarak.

 

Nazlı hemen başını sallayarak çantasından çıkardığı şişenin kapağını açtı.

 

Şişeyi ağzıma dayandığında içmeye başladım. Biraz suyu içtikten sonra çekti.

 

"Yeter mi Gece?" Dediğinde başımı salladım.

 

Nazlı Şişeyi koltuğun cebine koydu. Boynumu kıvırarak Nazlı'ya baktım.

 

Nazlı'nın gözleri kızarmıştı. Yüzü de solgundu. Ve yüzünde korku ifadesi vardı.

 

"Gece iyi misin güzelim?" Dedi annem dikiz aynasından bana bakarak.

 

İyi miydim? Bunu bilmiyordum. Nasıl hissettiğimi bilmiyordum. Ben darp edilmiştim. Ama hiç bir suçum olmamasına rağmen hem de.

 

"İyiyim anne." Dedim gözlerimi yumarak.

 

Annem içli bir nefes alarak başını salladı.

 

"Gideceğimiz yere az kaldı. Sabredin biraz olur mu?" Annem etrafına bakarak mırıldandığında kaşlarımı çattım.

 

"Gideceğimiz yer? Eve gitmiyor muyuz anne?" Dedim sakin bir şekilde. Hareket edebilirdim. Sadece yüzüm ve başımı ağrıyordu. Karnıma yediğim darbeler azdı.

 

"Hayır eve gitmiyoruz. Artık orası evimiz değil Gece." Dedi direksiyonu çevirerek.

 

"Ne? Neden? Anne ne oluyor?" Dedim şaşkın bir şekilde.

 

"Annen Arslan'ı ve bu yüzünü Asude'nin yaptığını öğrendi Gece. Bu yüzden de seni kaçırıyor." Dediğinde ağzım açık bir şekilde anneme baktım.

 

"Anne-"

 

"Şimdi hiç bir şey söylemeni istemiyorum Gece. Gideceğimiz yerde konuşuruz bütün olanı biteni." Dedi titreyen eliyle saçını arkaya attı.

 

Üzüntüyle başımı sallayarak başımı cama yasladım. Nereye geldiğimizi bilmiyordum. Ama annem en iyisini bildiği için bir şey demezdim. Hem annemle cehenneme bile giderdim.

 

Arslan bizim kaçtığımızı öğrendiğinde acaba ne tepki vermişti? Ne yapmıştı? Şu an da ne yapıyordu?1

 

Umarım bizi bulamaz diye geçirdim içimden.

 

Başımı camdan kaldırarak anneme baktım çekingenlikle.

 

Annem bir elini dizinde ritim tutturuyordu. Bakışları düz bir ifadeyle akıp giden yoldaydı.

 

Bakışlarım arabanın ön camından yansıyan rengarenk ışıklara çevrildi. Kucağımda duran elimi kaldırdım ve parmaklarımı camdan giren rengarenk ışıklara tuttum. Parmaklarıma değen renklerle beraber yüzümde bir tebessüm oluştu.

 

Az sonra araba durduğunda etrafıma baktım. Çok küçük ve az ev bulunan köy tarzı bir yere gelmiştik.

 

Annem freni çekerek bize döndü.

 

"Ben size el işareti yapana kadar dışarıya çıkmayın olur mu?" Dedi.

 

Başımı sallayarak annemi onayladım.

 

Annem dışarı çıkarak elindeki telefonun arka kısmını açarak elinde hat olduğunu düşündüğüm kartı taktı. Daha sonra çatık kaşlarla beraber telefonu açarak tuşladı. Telefonu kulağına götürerek konuştuğunda derin bir nefes aldım.

 

Elimi çeneme götürerek ovdum ve annemi izlemeye devam ettim. Anneme baktıkça kurtulur muyuz umudu büyüyordu içimde.

 

Acaba daha önce anneme anlatsam nasıl olurdu? Acaba ilk başta anneme anlatsaydım nasıl olurdu?

 

Bu sorular kendimi boğup duruyordu. Hiç bir şeyi değiştiremezdim.

 

Derin bir nefes alarak Nazlı'ya baktım.

 

"Acaba manyetik ve amerika sapığı ne yapıyor şu an?" Dedim düşünceli bir şekilde.

 

Nazlı anlamaz bir şekilde baktı.

 

"Amerika sapığı ve manyetik?" Dediğinde nefesimi üfledim. Pat diye haraket edemiyordum. Canım yanıyordu.

 

"Kim olacaklar. İşte manyetik Arslan dede, amerika sapığı da Murat psikomanyağı." Dediğimde güldü.1

 

"Sen öyle mi kodladın onları?" Dedi hayretle.

 

"Immm şey ben korkmamak için öyle kodluyorum. Ve bence koyduğum nick nameleri hak ediyorlar." Dedim başımı sallayarak.

 

Nazlı birden durgunlaşarak önüne baktı.

 

"Büyük ihtimalle bizi arıyorlardır. Bütün çıkışları kapatmışlardır. Yani bu şehirden çıkmamız imkansız." Dedi düşünceli bir şekilde.

 

Sıkıntılı bir nefes aldım.

 

"Annem peki neden polise Asude ve Arslan'ı şikayet etmedi?" Dediğimde Nazlı iç çekerek konuştu.

 

"Annen Arslan Asude ile ilgilenir dedi. O arada da biz kaçarız dedi işte."

 

"Peki hastanedeki adamları nasıl atlattınız."

 

"Annenin hastanede çalışan hemşire arkadaşı varmış. O yardım etmiş. Ben ve annen hemşire kıyafeti giydik. Seni de sedyeyle beraber çıkardık. Yerine de başka bir kızı koydular." Dediğinde üstüne baktım. Hemşire kıyafeti vardı üstünde.

 

"Ne kadar güzel olmuşsun hemşire kıyafetiyle." Dedim şaşırarak.

 

"Gerçekten mi? Ben pek beğenmedim." Dedi yüzünü buruşturarak.

 

"Kız sen şaka mısın? Çok hoş olmuşsun. Afet gibisin." Dedim çapkın bir şekilde süzerek.

 

Utanarak başını cama çevirdiğinde dudaklarımı büzdüm. Nazlı da amma utangaçtı.

 

Annem telefonunu kapatarak arabaya kadar gelerek kapıyı açtı.

 

"Burada benim arkadaşımın dedesinin bir evi var. Orada kalacağız." Dediğinde bir şey demeden önüme döndüm.

 

"Nazlı sen Gece'ye yardım et. Ben de arabayı bu evlerden birinin bahçesine katayım. Bizimkine katmasak daha iyi olur." Diye sıkıntıyla konuşmasıyla Nazlı anında başını sallayarak açık olan kapıdan dışarıya çıktı.

 

Nazlı içeri doğru eğilerek kolumu tutarak çıkmama yardım etti. Kalçamı kaydırarak ayaklarımı dışarıya çıkarttım. Nazlı belimden tutarak beni ayağa kaldırdığında inleyerek Nazlı'ya tutundum.

 

"Gece iyi misin?" Nazlı endişeyle konuştuğunda başımı salladım.

 

"Evet iyiyim. Sadece birden kalkınca karnıma ağrı girdi." Dedim yavaş bir şekilde nefes alırken.

 

Karnımda sargı olduğunu hissettiğimde bir elimi karnıma koydum.

 

Annem arabayı biraz ileride olan bir bahçeye sürmeye başladı.

 

"Hangi eve gireceğimizi bilmiyorum Gece. Acaba hangi eve girmemiz gerek." Diye sorduğunda sık sık nefeslerimin arasından konuştum.

 

"Bilmiyorum. Annem gelir birazdan."

 

Nazlı belimi daha sıkı tutarak beni kendine yaklaştırdı. Nazlı'nın omzuna başımı yasladım. Hava çok soğuktu.

 

"Gece bebeğim iyi misin?" Annem yanıma gelerek beni kendine çektiğinde anneme yaslandım.

 

"İyiyim anne. Sadece ağrı kesici verdiğiniz için yorgunum herhalde." Annem saçlarımı yüzümden çekerek öptü.

 

"Sakın uyuma Gece. Sen ve Nazlı yemek yemediniz. Önce yemek ve ilaçlarını iç. Ondan sonra uyursunuz." Dediğinde halsizlikle başımı salladım.

 

Annem beni kendiyle beraber yürüttüğünde Nazlı eline bir kaç poşet alarak arkamızdan yürüyordu.

 

O manyak Asude şükür ki ayaklarıma zarar vermemişti de yürüyebiliyordum.

 

Biraz daha yürüdükten sonra annem durduğunda ben de durdum.

 

Karşıya baktığımda gecekondu gibi bir ev vardı. Bakımsızdı ve biraz kötü görünüyordu. Ama o adamdan kurtulmak için burada kalmak gerekiyorsa burada da kalırdım.

 

"Ucubeye bakar gibi bakmayın kızlar. Arkadaşım biz gelene kadar içeriyi temizletmiş. Hem buna mecburdum. Sizi o adamların eline bıraksaydım kim bilir neler yaşardınız." Dedi bize gülümseyerek.

 

Başımı salladım.

 

Annem kapının önüne kadar beni getirerek cebinde duran anahtarı çıkardı. Kapıyı açarak sonuna kadar açtı. Evin içine merakla baktım.

 

Üç tane kapı vardı ve koridor vardı. Çok küçük bir evdi. Ama küçükken babamın anlattığı eve benziyordu. Tebessüm ettim.

 

Annem benim ayakkabılarımı çıkararak beni yeniden belimden tuttuğunda dudaklarımı ıslattım. Annem beni salon olduğunu düşündüğüm yere götürdüğünde içeriye baktım.

 

İçerisi garipti. Her yer halı ile doluydu. Ve koltuk yerine minder vardı odada ama temiz görünüyordu. Sobaya merakla baktım. Soba bile vardı evde.

 

Annem beni bir mindere oturtarak yatak olan bir yerden yastık çıkartarak mindere koydu. Beni uzandırarak üzerime battaniye serdi. Saçlarımı okşayarak alnımı öptü.

 

"Ben şimdi sobayı yakacak size yemek yapacağım. O zamana kadar uyuma guzel bebegim tamam mı?" Dediğinde başımı salladım başımı tavana çevirerek. Tavan tahtaydı.

 

Annem iç çekerek ayağa kalktı ve sobaya yürüdü. Sobanın başlığını açtığında gülümsedi.

 

"Bakın arkadaşım sobayı bile hazırlatmış. Yan tarafta odun ve kömür de fazlasıyla var. Ben sobayı yakıp size güzel bir kemik çorbası yapacağım." Dedi kendi kendine konuşarak.

 

Nazlı yanıma gelerek başımın üzerinde oturdu.

 

Annem sobayı yakarak (en azından ben öyle düşündüm.) Sobanın üzerine su dolu olan demir şeyleri koydu. (Adını bilmiom ne onların adı)2

 

Annem salondan dışarı çıktığında Nazlı'ya baktım.

 

"Artık biz de köylü o tatlı kızlarız Nazlı. Anneme diyeceğim bana şalvar alsın." Dediğimde gülümsedi.

 

"Eğer alırsa benimkisi kırmızı olsun." Dedi alayla.

 

"Ben mor istiyorum." Dedim gülerek. "Hem artık biz öyle kolay kolay evlenmeyiz. Ben başlık parası istiyorum." Dediğimde kıkırdadı.

 

"Kaç para istiyorsun." Dediğinde kaşlarımı kaldırdım.

 

"Benim para istediğimi nereden biliyorsun. Ben para istemem, altın isterim." Dedim başımı sallayarak. "Eskiden akıllıydım para isterdim. Şimdi bilgeyim altın istiyorum." Dediğimde elleriyle yüzünü kapatarak gülmeye devam etti.

 

En azından Nazlı'yı güldürüyordum. Bu da bir şeydi. Hem geldiğimizden beri çok gergindi.

 

"Hiç öyle gülme Nazlı. Altın Kaç para haberin var mı senin?" Dedim ciddi bir şekilde.

 

Ekonomi biraz şeydi. Şey... anladınız siz.

 

İçeriye elinde tencere ile annem girdiğinde Nazlı gülmesini keserek anneme baktı.

 

Annem tencereyi sobanın üzerine koyarak yanımıza geldi.

 

"Nazlı bebeğim, öbür odada senin için kıyafet çıkardım. Sen rahat değilsindir bu kıyafetler ile. Gidip giyin. Ama hızlı ol o oda biraz soğuk." Dediğinde Nazlı başını sallayarak odadan dışarı çıktı.

 

Annem iç çekerek başımı okşadı.

 

"Neden bana anlatmadın?"

 

Annemin sorusu ile oturur pozisyona gelmeye çalıştım. Annem bana yardım ettiğinde teşekkür ettim.

 

Derin bir sessizlik olduğunda omuz silkerek konuştum.

 

"Anne tehdit etti. Seninle tehdit etti. Korktum ben. Sana bir şey olmasından korktum." Dedim ağlamaya başlayarak. "Anne benimle küsme. Bana kızma da benim senden başka kimsem yok." Dediğimde annem başını ellerinin arasına aldı.

 

"Gece biz birbirimizden hiç bir şey saklamazdık. Neden sakladın benden bunu?"

 

"Anne anlamıyorsun." Dedim titrek bir sesle. "O o çok acımasız biri anne. B-ben sana da bir şey yapar diye korktum. Ya sana bir şey yapsaydı."

 

"Ama sana yaptı Gece!!"

 

Annem gözleri dolu bir şekilde bağırdığında irkilerek gözlerine baktım. Gözlerim doldu. Dudaklarım titrediğinde yutkundum.

 

"Ama sana zarar verdi Gece!! O Asude denen kız Arslan'a takıktı. Senden önce de bir çok gencecik kızlara zarar verdi. Arslan yüzünden sana da zarar verdi. Dolaylı yoldan o adam sana zarar verdi." Dediğinde burnumu çektim. Haklıydı annem. Çok haklıydı.

 

Annem gözlerindeki yaşlara ayağa kalkarak ellerini beline koydu ve arkasına döndü.

 

"Eğer bana söyleseydin belki de o kızın sana zarar vermesine izin vermezdim. Çünkü o gün Arslan'ın sana olan bakışlarından sana bir şeyler hissettiğini sezmiştim ama ihtimal vermedim. Eğer bana söyleseydin..." dedi ve sustu.

 

"Özür d-dilerim anne. Ben Asude denen kızın böyle bir şey yapacağını bilmiyordum. Eğer bilseydim..." dedim ama başımı öne eğerek sustum.

 

Annem bana dönerek ellerini iki yana açtı.

 

"Sen Arslan'ın ne kadar tehlikeli biri olduğunu biliyor musun? Ya sana zarar verseydi? Ben ne yapardım Gece!! Söyle bana ben ne yapardım!!" Dediğinde elimi yüzüme kapatarak ağlamaya başladı.

 

Burnumu çekerek ellerimi yüzümden çektim ve anneme baktım.

 

Odada sessizlik olduğunda annem ellerini beline koyarak yukarıya baktı.

 

"Onunla yalnız kaldın mı hiç? Yani seni zorla ve ya tehditle baş başa kalmaya zorladı mı?" Dedi düz bir sesle.

 

Kaşlarımı çatarak alt dudağımı ısırdım ağlamamak için. Cevap vermedim.

 

"Bana cevap ver Gece!!" Diye bağırdığında burnumu çekerek başımı salladım hızla.

 

"E-evet anne." Dediğimde annem titrek bir nefes vererek başını tuttu.

 

"Sana fiziksel olarak bir zarar verdi mi?" Dedi korka korka.

 

Başımı sağa sola salladım.

 

"Hayır anne. Sadece aynı ortamda bulunduk o kadar." Dedim anneme üzüntüyle bakarak.

 

Annem omuzları çökerek başını salladı onaylamazca.

 

"Ahuzar peki? O biliyor mu?" Dediğinde kaşlarımı çattım.

 

"Bilmiyorum anne. Biz onunla o yemek gecesinden beri bir kere bile konuşmadık." Dediğimde annem başını salladı.

 

"Keşke önceden haberim olsaydı Gece." Dedi annem iç çekerek. "Arslan her ne kadar kötü bir adam da olsa belki onunla konuşur vazgeçirirdim." Dediğinde başımı öne eğdim.

 

"Özür dilerim anne. Ben sadece korktum. Sana bir şey olmasından korktum." Dedim mırıldanarak.

 

Annemin iç çekerek yanıma kadar gelmesiyle kafamı kaldırarak aşağıdan ona baktım.

 

Annem iç çekerek önümde oturarak bana sarıldı. Sarılmasıyla birlikte ağlamaya başlamam bir oldu. Annem sırtımı sıvazlayarak yanağımdan öptüğünde beline daha sıkı sarıldım.

 

"Sana kızamıyorum. Kızsam da hemen pişman oluyorum Gece. Gençsin, bu konularda cahilsin farkındayım. Ama bundan sonra bana lütfen bir şey olduğunda söyle olur mu?" Dedi saçlarımı okşayarak.1

 

Hızla başımı salladım.

 

"Söylerim ki ben anne. Özür dilerim." Dedim başımı göğsüne yaslayarak. "Ama lütfen bana kızma. Bir de küsme. Ben sensiz yapamam." Dediğimde annem başıma sert bir öpücük kondurarak kokladı.

 

"Ben sana küser miyim bebeğim? Daha doğrusu küsebilir miyim? Ama lütfen benden hiç bir şey saklama. Seni koruyabilmem için bu çok önemli." dediğinde başımı salladım.

 

Annem iç çekerek benden ayrılarak ayağa kalktı.

 

"Yemeğe bakayım. İlaçlarını da içmen lazım. Sen de biraz dinlen güzelim." Dediğinde başımı sallayarak arkamdaki yastığa yaslandım.

 

İçeriye Nazlı girdiğinde dudaklarımı büzdüm.

 

Nazlı yanıma geldiğinde tam konuşacaktım ki Nazlı gülümseyerek konuştu.

 

"Konuştuklarınızı duydum. Bu evde ses yalıtımı olmadığı için konuşmalarınıza şahit oldum." Dediğinde başımı salladım.

 

Annem odada çıktığında sevinçle gülümsedim.

 

"Annem bana pek kızmadı biliyor musun Nazlı?" Dedim gülerek.

 

Nazlı kafasını salladı.

 

"Seni çok sevdiği için sana kıyamıyor." Dediğinde başımı salladım.

 

"Acaba Arslan ne yapıyordur şimdi?" Diyerek önümdeki desenli halıya bakarak iç çektim.

 

Nazlı derin bir nefes aldı.

 

"Her yerde arıyorlardır. Bütün her yeri kuşattıkları için bu şehirden asla çıkamayız. Ama bunun yanında Arslan abi Delirmiştir. Seni bulmadan durmaz." Dediğinde yutkunarak boynumu ovaladım.

 

"O pislik adam beni aramasın Nazlı. Onun yüzünden resmen sevgilisi beni öldürecekti." Dedim sinirle karışık bir ifade ile.

 

Nazlı kaşlarını çatarak bana baktı.

 

"Ne sevgilisi?" Dedi anlamayarak Nazlı soru dolu bakışlarla.

 

"Asude sevgilisiymiş. Arslan'dan uzak durmam için resmen bana şiddet uyguladı. Sevgilisi olan karaktersiz bir erkek için hiç bir suçum olmamasına rağmen dayak yedim." Dedim kollarımı göğsümde bağlayarak.

 

Nazlı kaşlarını çatarak homurdandı.

 

"Asude manyağına bak sen. Boşuna demiyorum bu kız gerizekalı diye." Dediğinde omuz silktim.

 

"Her ne kadar deli olsa da sevgilisi olan bir adamın benim peşimde dolanmasını haklı çıkarmaz. Resmen sevgilisi varmış ve benim peşimde dolanıyormuş. Midem bulandı." Dedim yüzümü buruşturarak. "Hem hiç bir suçum olmamasına rağmen o manyaktan dayak yedim. Kim yüzünden? Hmm? Ay dur ben söyleyeyim manyetik Arslan yüzünden." Dedim yüzümdeki morluklardan birine dokunarak.

 

Nazlı elini perçemime koyarak yüzümden çekti ve sıkıntıyla konuşmaya başladı.

 

"Gece Asude ve Arslan sevgili değiller. Asude Arslan'a takmış küçüklüğünden beri. Aşık olduğunu söylüyordu ve Arslan abiye yaklaşan her kadına sana yaptığı gibi zarar veriyordu." Dediğinde şaşırarak Nazlı'ya baktım.

 

"Ne?" Dedim dehşetle.

 

Nazlı omuz silkti.

 

"Evet. Dedim ya o takıntılı gibi bir şey. Seni de öğrenmiş bir şekilde ve zarar vermiş işte." Dediğinde önüme dönerek iç çektim.

 

Aklıma zarar gören kızlar geldiğinde dudaklarımı büzdüm. Umarım hepsi şu an iyilerdir demekten kendimi alamadım.

 

"Ama yine de Arslan yüzünden zarar gördüm ben. Resmen Arslan'a takık olan amca kızı yüzünden hayatımda ilk defa ciddi bir şekilde şiddet gördüm." Dedim çatık kaşlarla.

 

Arslan denen adamdan daha beter nefret ediyordum. Onun yüzünden başıma gelmeyen kalmamıştı.

 

Arslan'ın tehditlerine boyun eğmiştim. Anneme yalan söylemek zorunda kalmıştım. Asude denen kızdan bir güzel dayak yemiştim. Asude bana iğrenç ithamlarda bulunmuştu.

Annemle kavga etmiştik daha demin. Ve bana ilk defa sesini yükseltmişti. Yani bu beni biraz kırmıştı ama sonuçta hatalı olan bendim.1

 

"Çok haklısın Gece." Diye mırıldandı Nazlı.

 

Başımı sallayarak önüme bakmaya başladım.

 

"Bizi bulurlarsa ne yapacağız." Dedim iç çekerek.

 

Nazlı yerinde kıpırdanarak yutkundu.

 

"İnan ben de bilmiyorum. Ama Arslan abi şu an çok sinirlidir. Bizi bulmamaları için dua etmekten başka çaremiz yok." Dediğinde korkuyla yutkundum.

 

"Bulursa ne olur ki en fazla. Beni yeniden evime bırakır. Biraz bağırıp çağırır, sonra da gider evine." Dediğimde Nazlı bana tedirgin bir şekilde bakarak önüne döndü.1

 

Nazlı'nın böyle yapmasıyla ben de önüme dönerek altdudağımı ısırdım.

 

Umarım o adam bizi bulmazdı.1

 

Bu sefer manifest yapmayacaktım. Zaten hangisi tutmuştu ki...

 

♧ ♧ ♧ ♧

 

Arslan Kurtoğlu

 

"Gülçin'le konuştun mu abi?!! O kesinlikle biliyordur nerede olduklarını?"

 

Murat'ın çıldırmış gibi konuşmasıyla beraber masada tutturduğum ritim durdu ve gözlerimi Murat'a çevirdim.

 

"Onu sorguladım Murat. O kız hiç bir şey bilmiyor. Eğer bilseydi anlardım. Kaç yıl eğitim gördüm. Biliyorsun." Dediğimde Murat odada volta atmayı bırakarak bana döndü.

 

"Abi sen neden bu kadar sakinsin!! Sevdiğimiz kadınlar ortada yok!! Ama sen o kadar sakinsinki-" Dediğinde burun kemerimi sıktım.1

 

"Bu evde birimizi sakin kalması gerekiyor ki kadınlarımızı bulalım oğlum değil mi?!!!" Diye tısladım masada öne eğilerek. "İcimdeki kan fokurduyor şerefsiz!! Delirecek gibiyim lan ben!!" Dedim masaya gürültüyle yumruk atarak. "Ama kadınımı bulmak için sakin kalmalıyım!!" Dediğimde Murat hızlı hızlı nefesler alarak yüzünü sıvazladı.1

 

Bana ümitle bakarak önümdeki koltuğa oturdu.

 

"Ama abi hiç bir yerde bulamıyoruz. Bizim normalde onları bulmamız lazımdı." Dediğinde gözlerimi kısarak başımı salladım.

 

"Bu şehirdeler. Ela teyze çok akıllı bir kadın. Her yerde adamımız olduğunu biliyor. Bu yüzden şehirden bir yere çıkmadı. Çünkü şehirden çıkarlarsa anında bulacağımızı biliyorlar." Dediğimde Murat saçlarını çekiştirdi.

 

"İki gündür yoklar ortalıkta. İki gündür aramadığımız yer kalmadı abi." Dedi Murat çıldırmış gibi.1

 

Haklıydı Gece'siz geçirdiğim ikinci gündü. Gece'nin güzel gözlerinin ve naif sesinin olmadığı ikinci gündü. Gece'nin kokusu olmadan bir haftadır ayaktaydım.

 

Çok sinirli, çok öfkeli ve nefret doluydum. Sevdiğim kadın yoktu. Ela teyze ne olursa olsun ona en iyi şekilde bakıyordu buna emindim ama sevdiğim kadın yanımda yoktu. Ve bu delirmeme sebep oluyordu.

 

Dışarıdan çok sakin görünebilirdim ama delirmeme bir ramak kalmıştı.

 

Dudaklarımı yalayarak Murat'a baktım.

 

"Eninde sonunda bulacağız. Umut Ela teyzenin hemşire arkadaşıyla konuşuyor şimdi. Ondan bir şeyler çıkacak emin ol." Dedim önümdeki viski bardağını çevirirken.

 

Murat başını kaldırarak sinirle söylendi.

 

"Abi bu zamana kadar şimdi mi konuşuyorlar." Dedi hayretle.

 

Gözlerimi yumarak derin bir nefes aldım.

 

Bunda da haklıydı amına koyayım. Benim akıllı adamlarım bu kadının ortada olmadığını anlamamışlardı bile.

 

"Kadın memleketine gitmiş amına koyayım. Akrabası hastalanmış mı neymiş?" Dedim viskiden bir yudum alarak. "Bizim çocuklar da ancak şimdi farkına varmış." Dedim başımı sağa sola salladım alayla gülerek.

 

"Amına koyayım uğraştığım işlere bak. Birazdan masa toplanacak benim oraya gitmem lazım." Dedim sıkıntıyla.

 

Murat dişlerini sıkarak derin bir nefes aldı.

 

"Abi niye bu kadar rahatsın sen. Ben bunu çözemiyorum." Dediğinde tip tip yüzüne baktım.

 

"Aynen çok sakinim şerefini siktiğim. Bu bir haftadır adam öldürmekten şehirde adam bırakmadım. Aramadığımız yer de kalmadı. Bazı yerleri taradım." Dedim sakin ve yorgunlukla. "Günlerdir kadınımı aramaktan iflahım sikildi. Ama ben rahatım haklısın." Dedim ayağa kalkarak. Önümdeki viskiyi kafama dikerek bardağı yere bıraktım. Bardak gürültüyle yere düşerek kırıldığında bana düz bir ifadeyle bakan Murat'a baktım.

 

"Ve emin ol Gece'yi bulduğum an nikahı basacak bu eve gelin getireceğim. Ne o annesi, ne de o arkadaşları engel olacak." Dedim alayla sırıtarak. "Şimdi sen burada delirmeye devam ederken, ben de babamın bana bıraktığı işlerle ilgileneyim. Sonra da kadınlarımızı aramaya koyulayım." Dedim ve önümde duran silahı belime yerleştirerek başımı salladım.4

 

Dışarıya çıktığımda koridordan giderken içeriden gelen kırılma ve bağırma seslerine sırıttım. Bu çocuk sinirini ne zaman dizginleyecekti bilmiyordum ama mal olduğu bir gerçekti.1

 

Derin bir nefes alarak titreyen ellerimle sigaramı yaktım ve içmeye başladım.

 

Durmadan sigara içen ben Gece rahatsız oluyor diye azaltmaya başlamıştım. Umarım yakında bu sigarayı bırakacaktım. Yoksa benim güzelim rahatsız olabilirdi.

 

Salonda Asaf ile hararetle konuşan Poyraz'a baktım.

 

"Abi yeminle ben sizi shipledim. Siz çok yakıştınız."

 

"Ne oluyor burada?" Dedim kapının pervazına yaslanarak.

 

Poyraz sırıtarak rahatsız bir şekilde oturan Asaf'a baktı.

 

"Abi hani sen konuşmak için bizi Gece'nin arkadaşı Gülçin'e göndermiştin ya-" Asaf sinirle gürleyerek elinde duran bardağı Poyraz'a fırlattı.

 

Poyraz bağırarak arkama sağlandığında dişlerimi sıktım.

 

"Heh abi var ya Asaf abi, Gülçin'e öyle bir baktı ki gören aşık oldu sanar. Aha bir de Gülçin bir ara arkadaşlarını savundu. Orada daha bir güzel bakmaya başladı." Dediğinde Kaşlarımı kaldırarak Asaf'a baktım.1

 

Asaf dişlerini sıkmış sinirle Poyraz'a bakıyordu.

 

"Doğru mu lan Asaf?" Dedim alayla.

 

Asaf sinirle bana döndü.

 

"Arslan sen de başlama amına koyayım. Şerefini siktiğimin kevaşe Poyraz'ın dediğine mi inanıyorsun lan?!!" Dedi ve küfür ederek büyük cam kapıdan çıktı.

 

Aklıma Gece'nin dediği bir cümle geldiğinde sırıttım.

 

"Yok kalsın, şimdi arkadaşın yanımdaki arkadaşıma kafasını takar falan olmaz."3

 

Arkamı dönerek Poyraz'ın ensesine yapıştırdım.

 

Poyraz geri çekilerek bana ter ters bakarak ensesini ovuşturdu.

 

"Ulan niye Asaf'la uğraşıyorsun Poyraz." Dedim sinirle.

 

Poyraz omuz silkerek merdivenlere yöneldi.

 

"Aşkını kabul etmesi gereken konular var abi. Hem Asaf abi sizin gibi değil. Güzel sever." Dediğinde sinirle güldüm.

 

"Lan başımıza aşk profesörü mü oldun?" Diye tısladım.

 

Merdivenlerden koşarak çıktı.

 

"Hayır sadece siz hemen aşık oluyorsunuz amına." Dediğinde başımı sağa sola salladım ve evden dışarı çıkarak arabama bindim.

 

İşlerimi halledip güzel kızımı aramaya devam etmeliydim. Zaten günlerdir sevdiğimi arıyordum.

 

En kısa zamanda sevdiğimi bulacak ve nikah kıyacaktım.

 

Ve benden bir daha asla gidemeyecekti.

 

♧ ♧ ♧ ♧ ♧

 

Ellerimi birleştirerek masada biraz öne doğru eğildim.

 

Bana ihanet eden Mehmet tam karşımda duruyordu. Hiç bir şey bilmediğimi sanması zaten baştan komikti. Alayla gülümsedim.

 

Bu toplantıyı Leonardo'dan gizli yapıyordum. O manyak benden önce Mehmet'e işkence yapabilirdi ve ben Mir'i gebertebilirdim.

 

"Hayırdır Arslan kardeş bir sorun mu var?" Dedi Aka.

 

Çok yakın değildim Aka ile ama bu alemde güvenebileceğim bir adamdı. İyi anlaşırdık.

 

Kara gözlerimi ona çevirerek gözlerimdeki kinle baktım. Zaten gözlerimden her şey anlaşılıyordu.

 

"Bana ihanet edene ne olur bilir misiniz?" Başımı yana doğru eğerek donuk bir sesle kurduğum cümle üzerine masadaki herkes yutkundu.

 

Büyük ihtimalle kimse bu kadar sakin kalmamı beklemiyordu. Sırıttım.

 

"Biliyoruz. Ama senin bir kızın peşindeyken ihanet eden kişiler varsa bile, farkedeceğini düşünmüyorum şahsen." Dedi Mehmet sırıtarak arkasına yaşlandığında dişlerimi sıkarak elimi masaya vurdum.

 

Büyük bir gürültü çıktığında herkes temkinli bir şekilde bekliyordu.

 

Derin bir nefes alarak sakin durmaya çalıştım.

 

Ellerimi masada birbirine kenetleyerek sinirle sırıtarak konuştum.

 

"Ağır ol ibne!! Sabrımı sınarsan senin için hiç iyi olmaz!!" Dedim tıslayarak. Sevdiğim kadını ağzına aldığı an zaten ölüm fermanını imzalamıştı şerefsiz.

 

"Bu alemde bir savaş çıkarsa, sizi silip süpürmek benim için büyük bir zevk olur." Dedim dişlerimi sıktım ve kaşlarımı kaldırdım. "Ve ben biraz bile acıma göstermem size. Bilirsiniz babamın oğluyum." Dedim.

 

"Ağzından çıkanı kulağın duysun Arslan. Ağır ol." Dedi otuzlarında Ali konuştuğunda umursamazca baktım Ali şerefsizine.

 

"Şimdi bana burada ihanet eden adamı söyleyin." Dedim tekdüze bir sesle. "O çürümüş ve iğrenç yaşantınıza dönmek istiyorsanız bana burada kimin ihanet ettiğini söyleyeceksiniz. Ha yok yaşamak istemiyorsanız-" dedim belindeki silahı çıkararak masaya koydum. "Arkanızdan helvanızı dağıtırım." Dedim omuz silkerek.1

 

"Arslan sen haddini gerçekten aşıyorsun. Karşında kim var ona göre konuş. Biz senin korumların değiliz." Dediğinde Mehmet, dövmeli elimi havaya kaldırdım.

 

Elimi havaya kaldırmam ile arka taraftan gelen patlamalarla masadaki adamlar yutkundu.

 

Arabalarına bomba yerleştirerek gücün kimde olduğunu hatırlatmış oluyordum. Ben onların araba ve evlerine kadar rahat bir şekilde bomba yerleştirecek kadar güçlüydüm. Ama bu adamlar benim iki metre yanıma bile gelemeyecek kadar aciz ve korkaklardı.

 

Son araba da büyük bir gürültüyle patladığında sırıtarak baktım masadaki korkaklara.

 

"Güzel gösteriydi beğendim." Dedi Aka geriye yaslanarak. Sırıtarak izliyordu buradaki acizleri benim gibi.

 

"Ne yaptığını zannediyorsun lan piç kurusu!!!"

 

Mehmet'in dehşet ve nefretle bağırmasından sonra nefesimi üfleyerek bir daha elimi kaldırdım.

 

Tekrar arabalardan büyük bir patlama koltuğunda kahkaha atarak elimi silah işareti yaparak üfledim.

 

"Kulağımı sağır etti bu patlama ama çok eğlenceliydi." Dedi Aka dudaklarını büzerek başını salladı.

 

"Arabanın içindeki uyuşturucular için çok üzgünüm dostlarım. Baya zarar edersiniz artık." Dedim yalancı bir üzüntüyle. Sonra birden yüzüm sertleşti. "Eğer bana ihanet edeni söylemezseniz bir dahaki bombam siz o arabaların içindeyken patlar." Dedim dişlerimin arasından. "Eğer tek tek ölümü tatmak istiyorsanız böyle devam edin." Dedim ellerimi iki yana açarak.

 

Ali kaşları çatık bir şekilde konuşmaya başladı.

 

"Biz mi dedik sana git bir fahişenin peşinde kul köle ol diye? Eğer bir fahişenin peşinde dolanırsan sana ihanet edenlere de alışman gerekir." Dedi Mehmet'e ciddi bir şekilde baktı sonra tekrar alayla bana bakmaya devam etti.

 

"Senin belanı sikerim lan ben." Diye gürledim Sandalyeden hızla ayağa kalktığımda sandalyem gürültüyle yere düştü.

 

Kollarımı masaya sertçe vurdum. Ve sinirden kızarmış ve alnındaki atan damarla birlikte bağırdım.

 

"Seni piçin dölü!!" Dedim kükreyerek.

 

Gözümü dahi kırpmadan masada babamdan yadigar olan işlemeli silahımı alarak silahın emniyetini açtım. Namlunun ucunu Ali denen adama doğru tuttum ve gözümü kırpmadan alnının ortasından vurdum.

 

Mehmet denen adam dehşetle bir bana bir de elimdeki silaha bakıyordu.

 

"Bur daha kadınımın adını ağzınıza aldığını duyayım, sonu bu leş gibi olur lan!!! Anladınız mı?!!!" Dedim kükreyerek.

 

Sandalyeden düşen leşle birlikte yüzümü buruşturdum.

 

Korkarak ve titreyerek bekleyen Mehmet'e bakarak silahımı doğrulttum.

 

Silahımı tereddütsüz bir şekilde ateşleyerek Mehmet denen adamın kanlar içinde yere yığılmasını izledim. Gözlerimi masada ifadesiz bir şekilde izleyen üyelere çevirdim.

 

"Bir daha kadınım hakkında konuşurken iki kere düşünürsünüz artık." Dedim hızlı nefeslerimin arasından.

 

Tam ağzımı aralayarak konuşacaktım ki ama çalan kapıyla birlikte sinirle bir nefes aldım.

 

İçeriye aceleci bir şekilde Umut girdiğinde kaşlarımı çattım. Umut yerde duran cesetlere bir bakış atarak yanıma geldi.

 

"Abi." Dedi kulağıma eğilerek. "Yengeyi bulduk."8

 

♧ ♧ ♧ ♧ ♧

Bölüm : 07.12.2024 21:45 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...