
Oy sınırı:20*
Babam geldiğinde arabaya binmiştik.Babam genel olarak kızmamıştı.Sinirlendiği tek konu başıma bir şey gelecek olma ihtimaliydi.Birde askersin çok göze batma demişti.Bu güzellikle zordu be babam.
Evin önünde durduğumuzda her ne kadar yalvarıp yakarsamda bu gece bende kalmayacağını söylemişti.Aslında sonuna kadar itiraz edecektim ama askeriyeden telefon gelince işi olduğu için zorlayamadım.Ama bana geleceğini ve günlerce vakit geçireceğimizi söyleyip söz vermişti.
Bu aralar onu çok göremiyordum ve özlemişti.Gerçi uzun zamandır göremeyip de özlediğim birisi daha vardı.
Abim…
8-9 ayı aşkın bir süredir görüşmüyorduk.Hayır yani ne vardı görevini burada yapsaydı.Kavga ediyorduk falan ama onu çok seviyordum.Sesini duymayı bile özlemiştim.Ani gelen bir istekle telefonumu elime alıp rehbere girdim.Hiç beklemeden abimi aradım.Bir kaç dakika boyunca çalmasına rağmen açmayınca yüzüm düştü.
Görevde miydi ?
Umutsuzlukla telefonu kapatacaktım ki aramayı cevapladı.Sonra sesini duydum.
“Güzelim ?”diye soruyordu.İstemsizce gözlerim doldu.Sesini duyana kadar onu bu kadar özlediğimi fark etmemiştim.
“Abi …”diye mırıldandım.Sesim oldukça güçsüz çıkmıştı.
“Söyle bir tanem,kötü bir şey mi oldu ?”diye sordu.Arkada ki seslerden işte olduğunu anlıyordum.
“Yok sadece uzun zamandır konuşmuyoruz ya merak ettim nasılsın diye ?”
“Ooooo bakıyorum da birileri sonunda merak etmiş?”dediğinde kaşlarımı çattım.
“Abi!”diye hayıflandım.Arkada birisi abime seslendi.
“Minelam benim şimdi kapatmam lazım.Senle dalga geçmeyi çok isterdim inan bana.Kendine iyi bak.”dedi.
“Sende kendine iyi bak.Allah’a emanet ol.”dedim ve telefonu kapattım.Abimin sesini duymak tahmin ettiğimden daha iyi gelmişti.Dalga geçerdi falan ama üzülmeme dayanamazdı.Ayrıca çok iyi bir dert ortağıydı.
Koltuğa uzanıp telefon da takılıyordum ki bir gruba eklendiğimi fark ettim.
Sumru Kişisi sizi “Nezarethane
Prensesleri” adlı gruba ekledi.
Kaşlarımı çattım.Bu neydi şimdi ?!İlk mesaj sumrudan geldi.
Sumru:Gençler selammm!Mutlu bir giriş yaptığımı düşünüyorsanız yanılıyorsunuz çünkü abim olacak kütükle kavga ettim:))
Ben:Çok mu ciddi ?
Sumru:Yok be kızım.Klasik kavgalarımız işte.Bir kaç gün okul dışında bir yere gitme falan dedi.E bende bağırdım biraz tabi.Kendimi odama kapattım.Dayanamadı geldi özür diledi ve benim için korktuğunu söyledi.BARIŞTIK
En azından araları bozuk değildi.Bu iyi haberdi.
Ayça:Açıkçası abim bana kızmadı.İlk defa böyle bir durum yaşıyorum zaten.Sana bir şey olsaydı kendimi affetmezdim dedi.Bende özür diledim.Ya zaten benim ponçik abim bana kıyamaz kiiiii.
Şu ponçik kelimesinin altını üstünü kenarını köşesini çizmek isterim.Saygılar…
Açelya:Ben kimseye haber vermedim.Açıkçası biraz çekiniyorum.Babam sert bir insan.Ya kızarsa ?
Ben:Açelya bu olayda en suçsuz olan kişi sensin.Adamın kafasına çiçek ve çanta ile vuran kimse karakolluk olmaz:)
Açelya:Ay o zaman ben gidip babama her şeyi anlatayım da kurtulayım.
Sumru:Parla hanım,siz ne yaptınız acaba ?Gerçi göktuncun sana kazması imkansız ama neyseeeee
Parla:Valla ben rahatım kimse bana kızmadı.Ama Kızlar ben bir daha sizin bu olaylarınıza karışmam söyleyeyim.Göktuncum çok korkmuş.
Sumru:Çok pardon ama buna anırdım .
Sumru:Ama ciddi anlamda bir daha böyle bir olaya bulaşmayalım.Sorgu kısmında gülmemek için zor durdum.
Doğru ya bir de o vardı.Gereksiz bulsam da her birimizi yaklaşık 10 dakikalık sorgulara sokmuşlardı.Ama beni 5.dakika da çıkarmışlardı.Neden mi ?Çünkü çok konuşuyormuşum!!
Sorgu Sahnesi
(Minela)
Oflaya puflaya sandalyeye oturmamın üzerinden bir kaç dakika geçmişti.Sıkılmıştım ki ben.Ayrıca burası çok geniş değildi ve havasızdı.Fobim tutacaktı yine.
Neyse ki kapı açıldı ve tahminimce sorguyu yapacak olan polis içeri girdi.Gelip karşımda durdu.Bir de sert sert bakması yok muydu ?Kahkaha atacaktım.
“Evet,kavgayı başlatan sensin.Sebebin nedir ?”diye sordu.Rahatça arkama yaslandım.
“Sapıklardı.”dedim.Açık ve netti.
“Bu kadar mı ?”diye sorunca ellerimi masada birleştirdim.
“Bakın beyefendi.Ben zaten size yeterince sinirliyim.Size defalarca üsteğmen olduğumu söylememe rağmen beni buraya tıktınız.Bu çok büyük bir saygısızlık.Ayrıca kimse beni iki tane sapığı dövdüm diye tutuklayamaz.Bir de geçmiş karşıma bu kadar mı diye soruyorsun.Ya sapık olması yeterli bir sebep değil mi ?Pardon da birisi benim yanımda arkadaşımı rahatsız edecek ve ben sessiz mi kalacağım.Asla!Beni sorguya çekerek hayatınızın hatasını yapıyorsunuz.Bakın askerim.İnanmıyorsanız araştırın.Soyadım Çevik.Minela çevik.Ural Çevik.Belki tanıyorsunuzdur.Kendisi babam olur.Albay hatta.İlla tanıyorsunuzdur.Çıkarın kardeşim beni buradan yoksa kafanıza yıkarım burayı.Ha bir de pencere yok mu burada ?”diye konuşmamı bitirdiğim de adam bana garip garip bakarak;
“Sıradakini alalım.Başım şişti benim.”diye bağırdı.Kaşlarımı çattım.İki polis gelip beni kollarımdan tuttu.
“Sen,seni aklıma kazıdım.Buradan çıkınca senin bulacağım.”diye bağırdım odadan çıkarken.
(Sumru)
Memnuniyetsiz bakışlarla koltuğa baktım.Bu kadar eski bir koltuğa oturmak istemiyordum.
“Bu koltuk çok eski.Ben yeni aldım üzerimdekini.Yeni koltuk istiyorum.”dedim ayakta durarak.Yanımda ki polis sabır çekti.
Sonra içeri başka bir sandalye getirdiler.Yani bu da pek güzel değildi ama mecburdum.Somurta somurta koltuğa oturdum.Sonra karşıma oldukça yakışıklı bir polis geldi.
“Kavgayı başlatan arkadaşın.Peki sen niye katıldın ?”diye sordu.Ama benim odağım da yakışıklı suratı vardı.
“Bilmem ki..”diye mırıldandım.Bakışlarını yüzüme çevirdiğin de ona olan bakışlarımı görünce kaşlarını çattı.
Böyle de yakışıklıydı ki.
“Nasıl bilmem ya.Adamı resmen karateci gibi dövmüşsün.”dedi.Saçlarımı savurdum.
“Var bazı yeteneklerimiz.”dediğimde güldü.Ay gülmekte çok yakışıyor.
“Sorduğum sorulara oldukça kısa cevaplar ver.”derken kısa kelimesin vurgu yapmıştı.Büyük ihtimalle minela onun kafasını şişirmişti.
“Kavganın sebebi tam olarak ne ?”diye sorduğun da yine pek takmadım.İnşallah maskaram akmamıştır.
“Bilmem ki.Ben minela adamı dövmeye başlayınca anında atladım.”dedim.Gerçek buydu.
“Ne demek bilmiyorum ya ?!”diye sordu inanamayarak.
“Bilmiyorum demek işte.Polis bey çok merak ediyorum da kaç yaşındasınız acaba ?”diye sordum.Kafasını yana eğip sabır çekti.
“Karşı tarafın sapık olduğu iddia edildi.Doğru mu ?”dedi.Kafa salladım.
“Doğrudur herhalde.Peki evli misiniz?”diye sorduğum da yanda duran iki polise baktı.
“Alın bunu buradan.Hepsi tımarhanelik deli.”dedi sinirle.Of sinirli hali de ayrı yakışıklı.Polisler koluma girip beni zorla çıkarmışlardı ki son kez adama bakıp;
“Polis bey bari instagram hesabımızı söyleseydiniz.”dedim ama kapı suratıma kapandı.
Ay iyi ki de olmamış.Kaba bir şeymiş zaten.
(Parla)
Karşım da duran polise boş bakışlar atıyordum.Şuan göktuncum varken bununla bakışmak zorunda mıydım?
“Umarım sen diğerlerine göre akıllısındır .”diye mırıldandı.Evet diyemeyecektim.Zaten sinirliydim.Kimse göktuncu aramam izin vermemişti!Kim bilir şimdi ne kadar üzülmüştü.
“Kavgaya katılma sebebin ne ?”diye sordu.Parmaklarımla masaya vururken hafifçe sırıttım.
“Suç ortağı lazımdı.”
Cevabımdan pek tatmin olmamış olmalı ki derin bir nefes verdi.Sonra diğer sorusuna geçti.
“Karşı tarafın sapık olduğunu iddia etti arkadaşın.Düşüncen nedir ?”diye sordu.Minela iddia etmişti büyük ihtimalle.
“Minelam dediyse kesin öylelerdir.Yani adamları o kadar hızlı dövdük ki gözlerine bakıp amaçlarını anlayamadım.Ama her gün gözlerine bakıp vazgeçemediğim biri var.Nişanlım Göktunç.Mesela onunla her gün göz göze geliyoruz.Hem çok aşığız.Yakında nişanımız var gelmek ister misiniz ?”diye sordum.Sonra yüzümü buruşturdum.
“Ay yok ya minela sizi görürse rahat durmaz.”dedim.Polis şaşkın şaşkın bana baktı.Sonra ellerini şakalarına götürüp gözlerini yumdu.
“Bitecek bitecek az kaldı…”diye söylendiğin de kaşlarımı çattım.
“Ne bitecek be?!Ne diyorsun sen?!Ne bitecek bilmem ama göktuncumun bana olan aşkı hiç bitmeyecek.”dedim gülümseyerek.Bir yandan da elimde ki yüzüğe bakıyordum.Elimi ona gösterdim.
“Güzel mi ?Bana özel seçmiş.”dedim gururla.Polis bu sefer kafasını yukarı kaldırdı.
“Allahım sen bunları bana sayıyla mı gönderiyorsun ?”sonra yanda ki polislere döndü.
“Alalım arkadaşı.”dedi.Odadan çıkmadan polise bakıp;
“Bari göktuncu arasaydım.”dedim ama izin vermediler.
(Ayça)
Stresle tırnaklarımı kemirmeye başladım.Beni buraya getirme amaçları neydi ki?!Ya ben adam öldürmemiştim ki.
O zaman karşımda ki polis bana neden adam öldürmüşüm gibi bakıyordu.Korkuyordum yani.
“Kavgaya katılma sebebin ?”diye sordu.Bir an önce buradan çıkmak ister gibi bir hali vardı.
“Çok ani gelişti.Öyle herkes katılınca bende katıldım.”dedim.
“Kavgayı başlatan taraf sizsiniz.Karşı tarafı oldukça yaralamışsınız.”dediğinde Şirince gülümsedim.
“Olur mu öyle şey polis bey?Kim eline Çatal batırılınca ve saçları yolununca ve kolu ısırılınca ağır yaralanır.Ne var ki iki üç tane yumruk yedilerse ?”diye sordum.
“Yaralanabiliyormuş demek ki.”dediğinde kaşlarımı çattım.
“Valla ben hiçbir şey yapmadım.Çatalın ucu sivri bile değildi.Dişlerim de köpek dişi değil ki.Ama o adamın saçlarını yolayım derken manikürüm bozulmuş.”dedim üzgün üzgün.
Adam yanda ki polislere döndü.
“Var mı başka ?”diye sordu.
“Bir tane kaldı komiserim.”dediğinde adam kafasıyla beni işaret etti.
“Alın arkadaşı.”dediğinde ben kendim kalktım.Canıma minnetti buradan gitmek.
(Açelya)
Ürkek bakışlarla etrafı izliyordum.Benim ne işim vardı burada ?Çok karanlıktı.Karanlıktan korkardım.Ayrıca karşımda korkunç bakışlarla bana bakan polis hiç hoşuma gitmemişti.Koltuğa daha fazla sindim.Ağlayacaktım şimdi.
“Po-polis bey bakmayın bana öyle.Ben masumum.”dedim zor çıkan sesimle.Polisin kaşları havalandı.
“Adamın kafasına çanta ve çiçekle vuran sen değil misin ?”diye sorduğunda kafa salladım.
“Benim.Ama kimse o kadar yumuşak vuruşlarla ölmez ki.Ben masumum.”dedim tekrardan.
“Yanında ki kızları tanıyor musun?”diye sorunca kafa salladım.Güldü.
“O kızları tanıyan kimse masum değildir.”dediğinde gözlerim doldu.
“A-ama ben masumum.”dedim.Polis tereddütle bana baktı.Sonra yanında ki polislere.
“Ağlamaz dimi lan bu ?”diye sordu.Diğer iki adam bir şey demediler.Ağlardım ki.
“Be-beni hapse atmayın.Daha yeni atandım ben.Suçum yok ki.Ben masumum.”dedim bilmem kaçıncı kez.Gözümden bir damla yaş düşünce polisin küfür ettiğini duydum.Daha da kızardım.
“Bunlar nasıl bir şey lan ?Birisinde utanma olmaz birisi utançtan kafasını kaldırmaz.”dedi sinirden gülerek.Sonra bana baktı.
“Çıkarın kızı arkadaşları ilgilensin.”dediğinde anında göz yaşlarım dindi.Oh be kurtuluyordum.
****
Böyle de garip anlar yaşamıştık işte.Ama askeriyeden çıkınca bunun babamın bize oynadığı küçük bir oyun olduğunu öğrenmiştim.Yani o sorgu gerçek değildi.Fakat o polisi nasıl bezdirdiysek bizi babama fazlasıyla şikayet etmişti.Telefonumu bir kenara bıraktım.
Çok tatil yapmıştık.Artık sıra görevdeydi.
*******
Sabah hızlıca hazırlanıp evden çıkmıştım.Askeriyeye gelip günlerdir biriken işlerimi halletmiştim.Özlemiştim ya buraları.
Öğlene doğru Arazın görev çağırısı için koğuşta toplanmıştık ve arazı bekliyorduk.Böyle topladığına göre önemli bir görev vardı.
“Çok heyecanlıyım.İlk defa göreve sizinle gidiyoruz.”dedi Yiğithan.Güldüm.
“Kıymetini bil.Bizim gibi bir ekiple göreve çıkmak her yiğide nasip olmaz.”dedi Sinan göğsünü kabartarak.
Odanın kapısı açılınca hepimiz ayaklandık.Araz başımıza gelip hazır olda durdu.
“Dikkat!”diye bağırdı.Bu sesin arazdan çıkışmış olması beni oldukça şaşırtıyordu.Odaya babam girince hepimiz hazır ola geçtik.
“Sancak,rahat.”dediğinde rahata geçtik.
“Hazır ol!”dediğinde hazır ola geçtik.
“Oturtabilirsiniz sancak!”dediğinde hep bir ağızdan;
“Saol!”diye bağırıp oturduk.Araz hala ayaktaydı.Babam ellerini masaya yerleştirip bize baktı.
“Gideceğiniz görev oldukça zorlu bir görev.Detaylarını Komutanınız anlatacak.Size şimdiden başarılar dilerim sancak.”dediğinde tekrar bağırdık.
“Saol!”dedik.Hafifçe doğruldu.
“Size güvenim sonsuz çocuklar.Hedefi almadan gelmeyin.”dedi.Sonra son bir kez araza baktı.
“Emredersiniz komutanım!”dedi Araz.Babam minik bir tebessümle odadan çıktı.Araz oturmak yerine ellerini masaya yerleştirdi.
“Evet,bu sefer ki görev diğerlerinden daha farklı.”dedi.Kaşlarımı çattım.Farklı derken ??
“Nasıl bir farklılık bu ?”diye sordum sandalyeye yaslanırken.
“Bu sefer hedefimiz bir adam değil.Belgeler.”dedi.Kaşlarım havalandı.Önce ki görevlerimin çoğu bir suçlu yakalamak üzerineydi.
“Bir buluşma gerçekleşecek.Bu buluşmaya da o belgeler getirilecek.Bu buluşma bir adada olacak.Operasyona deniz altı ile gireceğiz.Deniz altı bizi adadan uzak bir yerde bırakacağı için yaklaşık bir saat yüzeceğiz.Adaya varınca ise oldukça dikkatli olmalıyız.Adamlarla oyalanırken belgeleri alacak bazıları.Dediğim gibi hedefimiz belgeler.Ama önümüze çıkan itlere de acımanıza gerek yok.”dedi.Sonra kafasını kaldırdı.
“Görev için bir kaç saate yola çıkacağız.Size güveniyorum sancak.Alnımızın akıyla bu görevi bitirip gelelim.”dediğinde kafa salladım.
“Hazırlığınızı yapabilirsiniz.”dediğinde Timdekiler ayaklandı ama ben oturmaya devam ettim.Hızlı hazırlanıyordum zaten.Araz hala oturmaya devam eden bana baktı.
“Sen kalkmıyor musun ?”diye sordu.Kafamı iki yana salladım.
“Operasyonun detaylarını tam olarak çözemedim.”dedim.Oldukça üstün körü anlatmıştı.Gelip yanımda ki sandalyeye oturdu.
“Tam olarak neresini anlamadın ?”diye sordu.
“Bu belgeleri alınca tam olarak elimize ne geçecek ?”diye sordum.Bana biraz daha yaklaştı.
“Bize yapılacak büyük saldırıyı önlemek için bu belgeleri alıyoruz ki her şeyden haberimiz olsun.Ayrıca bu operasyon belgeleri alınca bitmeyecek.Bu olayın ucunu bulana kadar devam edeceğiz.”dedi.Kafamı salladım.
“O zaman bende kalkayım.”
“Kalk bakalım.”
Arkama dönüp kapıya doğru yürürken bakışlarını üzerimde hissediyordum.Hızla çıkıp kapıyı kapattım.Sonra bizimkilerin yanına gidip silahlarımın bakımlarını,kıyafetlerimi hazırladım.Çantama da gerekli olan tüm malzemelerimi koydum.Bu çanta çok ağırdı.En az 30 kiloydu ama yıllardır taşımaya alışmıştım.
Kamuflajımı giyip Çelik yeleğimi taktım.Parla da yanımda hazırlanıyordu.
“Minela görevden dönünce nişanı yapacağız değil mi ?”diye sordu.Oflayarak göz devirdim.Bunlarda ne kadar evlilik meraklısıydı canım aaaa.
“Yapacağız dedim ya Parlam.Daha çok sorarsanız vazgeçeceğim.”dedim.Kaskımı elime aldım ama takmadım.
“Ay tamam tamam sustum.”dedi ama bir kaç saniye sonra tekrar konuştu.
“Hiiii Minela ben ne giyeceğim ki ?Biz alışverişe çıkmadık!”dedi.Bu sefer haklıydı.Bende ne giyeceğimi bilmiyordum.
“Doğru söylüyorsun kız.Görevden gelince nişan sabahı hemen alışverişe çıkalım.”dediğim de kafa salladı.Kapı çalınca gel diye bağırdım.İçeri Göktunç girdi:
“Komutanım sizi bekliyoruz.”deyince kafa sallayıp çantamı aldım ve çıkışa ilerledim.Askeriyenin geniş alanına yani helikopterin ineceği yere gelince gözüme ilk araz çarptı.
Of of kamuflaj çok yakışıyordu.
Gidip yanlarında durdum.Biz denizaltı ile gitmeyecek miydik ?Neden helikopter bekliyorduk.
Babam gelince hepimiz sıraya geçtik.
“Çocuklar öncelikle helikopter ile Marmara’ya uçacaksınız.Sonrasında ise deniz altı ile adaya yaklaşacaksınız.”dediğinde kafa salladım.Doğru ya burada deniz yoktu.
“Evlatlarım,bu kutsal görevi size veriyorum.Ve beni hayal kırıklığına uğratmayacağınızı çok iyi biliyorum.Aziz vatanımızı bu düşmanlardan kurtarın.Başarılar dilerim.”dediğinde asker selamı verip,
“Saol!”diye bağırdık.Sonra hepimiz tek tek helikoptere bindik.Yolumuz oldukça uzundu.Biraz uyuyabilirdim.Helikopter sonunda hareketlendiğin de bir yanım da Kenan abi diğer yanımda ise Araz oturuyordu.
Saçımı elimde ki bandana ile sımsıkı topladım.Ama önüme çıkan perçemlerinden dikkatimi dağıtıyordu.Sinirle onları kenara ittikçe önüme geliyorlardı.Sonra uzun ince kemikli bir el bir tutam perçemimi alıp kulağımın arkasına sıkıştırdı.Elin sahibi arazdı.
“Saçların oldukça inatçı,aynı senin gibi.”dedi.Hipnoz olmuş bir şekilde kafa salladım.Hipnoz olmuştum çünkü önümde ki yeşiller fazla güzeldi.
“Komutanlarım görevden hemen sonra nişanımız var unutmayın.”dedi Göktunç.Bıkmıştım artık ama ya!
“Ooooo aramızdan birisi ayrılıyor demek ki.”dedi Anıl.Yiğithan da üzgün bir ses tonu ile;
“Artık öyle kafana göre dışarı çıkmalar,arkadaşlarınla geç saate kadar takılmalar falan hiç biri yok.”dedi.Gülmemek için zor durdum.Göktunçla eğleniyorlardı.
Ama Göktunç hiç takmadı onları.
“Ne üzüleceğim lan bunlara.Asıl siz üzülün.Eve gidince sizi karşılayacak olan bir eşiniz yok.”dedi.Açıkçası çabasını takdir ediyordum.Yiğithan kolunu anılın omzuna attı.
“Benim de evde bekleyen bir Anılım var.”dedi mutlulukla.Ama Anıl mutlu değildi.Anında Yiğithandan uzaklaştı.
“Salsana oğlum beni.Ben seni falan beklemiyorum.Git lan artık yanımdan.Bıktım senden.”dedi.Ama Yiğithanın umrunda değildi.
“Siz bakmayın ona.O beni seviyor o yüzden böyle diyor.”dediğinde Anıl dışında hepimiz güldük.
********
Saatler sonra helikopter yolculuğu bitmiş ve deniz altına binmiştik.Şimdi ise adaya yaklaşmak üzereydik.Üzerimiz de dalgıç kıyafetleri vardı çünkü Arazın dediği gibi yüzecektik.Ama aramızda bu durumdan hiç memnun olmayan bir insan vardı.Sinan.
“Ya komutanım bakın ben yüzmekten çok nefret ediyorum.”dedi.Yaklaşık bir saattir aynı cümleleri tekrarlıyordu.
“Bize ne oğlum o zaman özel kuvvetlere baş vurmasaydın.”dedi Kağan.Oldukça haklıydı.Oksijen tüpünü de sırtıma taktım.
Hepimiz sonunda hazırdık.
Denizaltının kapısı yavaşça açılınca tek tek çıktık.Ekip olarak yüzüyorduk çünkü birbirimizi kaybetmemeliydik.Deniz altı bizi bıraktığı yerde bekleyecekti çünkü daha dönüşü vardı.
Bir buçuk saatin sonunda adaya yaklaştık.Ama hala denizin içindeydik çünkü gemilerin yaklaşacağı kısımda bir kaç adam vardı.Yiğithan ve Sinan denizin içinden tam çıkmadan adamları susturucu silah ile vurdular.
Etrafın temiz olduğuna kanaat getirdiğimizde denizden çıktık.Hemen üzerimde ki dalgıç kıyafetlerini çıkardım.Zaten üniformam içimdeydi.
Sonunda ıslak kıyafetlerden kurtulunca çantamı sırtıma taktım.Hepimiz üzerimizi değiştirmiştik.Temkinli adımlarla adanın içine doğru yürüdük.Belgeler için gelecek olan adamlar buraya gemi ile yaklaşmış olmalılardı.Büyük ihtimalle hepsi Şuan bir aradaydı.
Adanın içine ilerledikçe bir yerde durduk.Burası çok da belli olmayan ama oldukça odaya sahip olan ve uzun olan bir sığınaktı.Fakat girişinin önünde ve çatı da bir ton adam vardı.
Yavaşça olduğumuz yere çöktük.Yatış pozisyonu alıp silahın yönünü ayarladım.
“Dışarıyı bitirdiğimiz gibi içeri dalıyoruz.”dedi araz.Sonra emir verdi.
“Sancak,atış serbest!”dediğinde susturucu silahlarla adamları vurmaya başladık.Çok fazlalardı ama hızlı davranıyorduk.Sonunda tüm adamlar bittiğinde ayaklanıp girişe yürüdük.En önde araz onun arkasında ise ben olmak üzere tek sıra olmuştuk.
Araz iki parmağıyla ileri işareti yapınca yavaşça yürümeye başladık.Karşımıza çıkan adamları tek tek vuruyorduk.Burası uzun ve dar bir koridordu ama neredeyse her yerde kapı gibi girişler vardı.
İçeri ilerledikçe adam sayısı artmaya başlayınca hafifçe dağıldık ama ben hala Arazın yanındaydım.Karşı da ki adamlar birden çoğalınca hemen eğildik.
Kağan ve Kenan abi dışarı da pusudalardı.
Arazla biz en önden ilerliyorduk.Adamlara gittikçe yaklaşmıştık ki sis bombası attılar.Araz bize bakıp.
“Siz gidip belgeleri bulun burası bende.”dedi.Diğerleri hızla odalara dağılırken ben arazın yanındaydım.Beni görünce kaşlarını çattı.
“Hadi Minela gitsene.”dedi.
“Seninle geleceğim.”
“Riskli Minela söz dinle ve git.”
“Riskliyse sende gitmeyeceksin.”dediğimde daha fazla sabredememiş olmalı ki önüne döndü.Sise rağmen odalara girip adamları öldürmeye başladık.İnşallah diğerleri belgeleri bulurlardı.
Sis hafif hafif dağılmaya başlarken silah sesleri de azalmıştı.Arazı hala takip ediyordum.Buraya destek ekip gelmeden hemen çıkmalıydık.Etrafı kontrol ederek yürürken arazı kaybettiğimi fark ettim.Telaşla etrafa baktım.Nereye gitmişti.
İçeri de canlı bir adam kalmadığına ikna olunca çıkışa yönelmiştim ki bizimkilerle karşılaştım.Göktuncun elinde bir çanta vardı.
“Belgeler bizde komutanım.”dedi.Kafamı salladım.
“Destek gelmeden çıkın buradan.”dedim onları dışarı sürüklerken.
“Araz komutanım nerede ?”diye sordu Sinan.
“Bilmiyorum ben onu bulacağım.”diye bağırdım.Dışarı çıktığımız da onları zorla da olsa ikna edip ormana doğru yol aldım.İçeri de değildi o zaman çıkmıştı.
“Araz!”diye bağırıyordum bir yandan da.
******
Araz
İçerideki adamlar bitmek üzereyken içlerinden birisinin kaçtığını fark etmiş ve onun peşine düşmüştüm.Normal bir terörist değildi belliydi.Her ne kadar Minelayı orada tek bıraktığım için kendime kızsam da bu soysunuz işini bitirecektim.
Aramızda az bir mesafe vardı.Ben yürürken o koşuyordu.Bilerek onu şimdi vurmuyordum.Cebimden çıkardığım çakıyı ona fırlattım.Hemen kulağını sıyırıp ağaca saplandı.Bu yaptığımla durdu.Sonra yavaşça bana döndü.Yanına gidip onu yakasından tuttum ve yumruk attım.
Bir kaç tane daha yumruk atınca bu sefer konuştu.
“Ahhh siz Türkler hep yanlış kişinin peşine düşersiniz.”dediğinde bir tane daha yumruk attım.Ona kalmamıştı bizi eleştirmek.Fakat o ise uslanmayıp ani bir hareketle cebinden çıkardığı bıçakla kolumu kesti.Çok derin kesememişti.Ona bu kadar şans vermek yeterliydi.Sona yaklaşmıştık.
“Ve biz Türkler ölmeden önce senin gibi boş konuşmak yerine Kelime-i Şehadet getiririz.”dedim.Bu son sözlerimdi.Silahımı çıkarıp alnına sıktım.Cesedi bırakıp geldiğim yönden geri yürüdüm.Minelayı bulacaktım.Ama duyduğum araba sesiyle kaşlarımı çattım.
Büyük ihtimalle destek ekip gelmişti.Küfür ederek koşmaya başladım.Minela güvende miydi ?Sığınağın yanına gidince onu gördüm.Telaşla etrafa bakıp bana seslenen Minelayı.
*******
Minela
Yoktu.Araz hala yoktu!Kafayı yiyecektim.Timden ayrılmamam gerektiği için hala sığınağın etrafındaydım ama Araz yoktu.Oysa bir an önce buradan çıkmalıydık.
“Araz!”diye bağırdım son kez umutsuzlukla.Ama duyduğum sesle içimde bir umut yeşerdi.
“Minela!”diye bağırıyordu Araz.Hızla arkamı döndüğüm de onu gördüm.Yanıma geliyordu.İçimden gelen bir istekle ilk defa düşünmeden hareket ettim ve koşarak onun boynuna atlayıp sımsıkı sarıldım.
Araz bu hareketimle taş kesildi.Sonra yavaşça kollarını bedenime doladı.Güven verecek kadar sıkıyordu ama canımı yakmıyordu.Kafam onun boynuna saklanmışken derin bir nefes aldım.Aldığım nefeste arazın kokusu vardı.
“Çok korktum…”diye mırıldandım.Yavaş yavaş gerçek dünyaya dönüyordum.Bir eliyle yavaşça saçlarımı okşadı.
“Buradayım.Korkma…”dedi.Sonra gelen bir kaç silah sesiyle hızla ayrıldık.Bir kaç araç buraya doğru yaklaşıyordu.
“Komutanlarım romantizminizi bölmek istemem ama kurşunlar altında sarılmak hiç iyi bir an değil.”dedi Yiğithan bağırarak.
Araz hızla beni kendine çekip koşmaya başlayınca kolunda ki kesiği gördüm.
“Araz,koluna ne oldu senin ?!”diye bağırdım.
“Ufak bir sıyrık şuan önemli değil.”dedi.Sonra hızla geldiğimiz kıyıya doğru koşmaya başladık.Elimizde ki şarjörler bitmek üzereydi.Araz cebinden uydu telefonunu çıkardı.Tahminimce istihbaratta olan selimi arayacaktı.
“Sancaktan Selime.Operasyon bitti.Belgeler elimizde.Destek ekip lazım bize.Bir araç daha geldi dayanamayız.Tamam.”dedi.Bir kaç saniye sonra cevap geldi.
“Destek ekip yolda.On dakikaya orda olur tamam .”dedi.Hepimiz kıyıya yakın bir yerde pusuya geçtik.Onlar gelene kadar dayanmalıydık.
Bize doğru sıkılan kurşunlarla çatışma başladı.Sayıları çok fazlaydı.Dayanmak zordu.Üstelik onlar bombalı silahlarda kullanıyorlardı.
“Kahretsin.Çok fazlalar zor dayanacağız.”diye bağırdı Parla.
“Az daha sıkın dişinizi.”dedi Kenan ağabey.Şarjörümü yenileyip tekrar ateş etmeye başladım.Şaşırtıcı bir şekilde adamların yarısını indirmiştik.Denize baktığım da buraya yaklaşan üç tane Türk teknesi gördüm.
“Geldiler….”diye mırıldandım.
“Hep gelirler zaten.”dedi Araz.Yavaşça ayaklanıp temkinli adımlara kıyıya gittik.Teknelerde taramalı tüfekler vardı ve adamları onlarla vuruyorlardı.Hepimiz teknelere bindiğimiz de artık yavaşça adadan uzaklaştık.
Belgeler elimizdeydi.
Operasyon başarılıydı.
Araz yanımdaydı.
Aklıma arazın yarası gelince hemen ona döndüm.
“Yaran çok acıyor mu ?”diye sordum.Gülümsedi.
“Sen sarıldın ya geçti.”dediğinde omzuna vurdum.
“Ha ha çok komik.”dedim.Aslında komik olmadığının farkındaydım.Yavaşça bana yaklaştı.
“Ciddiyim,sarıldığın an tüm dertlerim bitti.”dedi.Ona sarılınca ben de huzur bulmuştum.Bu çok güzeldi.Utançtan kızardığımı hissettiğim de yaralı kolunu kavradım.
“Sarayım da kanamasın.”dedim.Ama yanımda şuanlık bir sargı bezi yoktu.O yüzden saçımda ki bandanayı çıkarıp koluna bağladım.Askeriyeye gidince açelyaya dikiş attırırdım.
“Bu şimdilik dursun,sargıyı yaparız sonra.”dedim.O ise yanağını yumruğuna yaslamış tatlı tatlı bana bakıyordu.
Niye öyle bakıyordu ki.
Önüme dönüp denize baktım.Saçlarım esen rüzgarla geriye doğru dalgalanıyordu.Yorulmuştuk ama değmişti.
******
Selamlarrrrrrr
Şuana kadar yazdığım en uzun bölümle geldim.
Hemen yorumlarınızı bekliyprummmm.
Artık Minela ve Araz arasında bir şeyler yaşanmaya başlıyor.Artık mutlu bir yazarım JDJDJDN.
Oy sınırını geçerseniz sevinirim.Artık 1K oy ve 10K okunma olmak istiyorummmmm.
İyi okumalar diliyorum))))
Yıldıza basmayı unutmayın ✨💕
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 65.12k Okunma |
6.33k Oy |
0 Takip |
77 Bölümlü Kitap |