
Oy sınırı:40*
Lütfen sınırı geçin!
******
Ölüm, insanın en büyük suskunluğudur; ne zaman geleceğini bilmediğimiz, ama bir gün mutlaka kapımızı çalacak olan o sessiz misafir. Gözümüzü kırptığımız bir anda, nefesimiz boğazımıza takıldığında ya da kalbimiz bir anlık tereddütte düştüğünde yanı başımızda belirir. Ne gençliğe acır ne masumiyete, ne de yarım kalmış hayallere. En derin nefesleri bile yarıda bırakan, en sıcak bedenleri bile soğutan bu hakikat, her gün birilerini aramızdan alırken bize de “sıra sende” fısıltısını bırakır. Ölüm öyle bir gerçektir ki, gözlerinin içine bakmak cesaret ister; çünkü baktığında, yaşadığını fark edersin.
Ölüm benim sevdiğime de acımamıştı.Kaybetme duygusunu iliklerime kadar hissettiğim andaydım.Sevdiğim adamın kanlı bedeni kucağımdayken benden helallik isteyişi zihnimden ve gözlerimin önünden gitmiyordu.
Saatler ne zaman geçmişti bilmiyorum.Ama arazın kucağımda ki hareketsiz bedenini görünce şoka girmiştim.Arazı en hızlı şekilde hastaneye ulaştırmıştık.Bu sırada ne göz yaşlarım dinmişti ne de kalbimde ki sızı.
Şimdi bir ameliyathanenin önünde başım ellerim arasında kapının ardından çıkacak adamı bekliyordum.
Ya ölüsü çıkacaktı ya dirisi.
Hakkari Şehir hastanesindeydik.Diyarbakır’a geri dönmek bizim için vakit kaybından başka bir şey olmazdı.Araz fazlasıyla kan kaybı yaşamıştı ve dahasına bünyesi dayanmazdı.
Ne zaman hastaneye geldik helikoptere bindik anlamamıştım.O sıralarda odaklandığım tek şey ellerimde ki kandı.
Sevdiğim adama ait olan kan.
Ben ameliyathanenin önünde sırtımı duvara yaslayarak yere çökmüştüm ve hipnoz olmuş gibi ellerime bakıyordum.Dış dünyada birileri konuşuyor birileri yürüyüp gidiyordu ama algım kapanmış gibiydi.
Ellerimde onun kanı vardı çünkü.
Ne kadar süre geçti bilmiyorum.Kimseyle konuşmadım.Öylece sert ve soğuk zeminde oturmaya devam ettim.Ta ki birisi endişe ile ismimi seslenene kadar.
”Minela nerede ?!”diye bağıran sesi tanımam zamanımı aldı.Bu ses abime aitti.Hemen sonrasında babamın sesini duydum.
”Kızım bizi duyuyor musun?”Birisinin omzumu sarstığını hissettim.Bakışlarımı ellerimden çekmek için kendimi zorladım ama başaramadım.Dudaklarımı araladığımda cümleler benden izinsiz döküldü.
”Elimde ki…o-onun kanı.”dedim bildiğim gerçeği dışa vurarak.Yine bir şeyler söyleyip bana ulaşmaya çalıştılar ama ellerim dışında her yer bulanıktı.
”Onun kanı..onun kanı onun!Sevdiğim adamın kanı!”Göz yaşlarına eşlik eden cümlelerim artık fazlasıyla yüksek bir sesle çıkıyordu.
“Kendine gel Minela!”Kulağımın dibinden gelen ses ile irkilerek kollarımı kendime sararken yavaş yavaş gerçek dünyaya dönebilmiştim.
Herkes etrafına toplanmıştı.Abim ve babam başta olmak üzere.Onlarla göz göze gelince kendimi daha fazla tutamadım.Abimin boynuna sıkıca sarılırken uzun zamandır yapmamak için kendimi zorladığım şeyi yaptım.
Hıçkırarak ağlamaya başladım.
Abim sırtımı sıvazlarken etrafımda ki kalabalığın dağıldığını hissettim.Kafamı abimin göğsüne saklayıp küçüldükçe küçüldüm.Ayakta duracak gücüm kalmamıştı.Yıkılmıştım.
Önce kalbim hava da asılı kaldı demiştim.Sonra yere çakılmıştı.Şimdi de üstüne toprak atmışlardı.
Kollarımdan tutularak kaldırıldığımı hissettim.Abimden ve babamdan destek alarak ayakta durmaya çalıştım.İlk kalkışta başım dönse de bunu görmezden gelmeye çalıştım.
Biraz ayakta durup kendime geldikten sonra babamın ve abimin koluna tutunmayı bıraktım.Ayılmak için kendimi zorluyordum.
”Ben lavaboya gideceğim.”Elimi yüzümü yıkamak için lavaboya gitmem gerekiyordu.Abimin destek verme çabalarını reddederek tek başıma sakin adımlarla ilerlemeye başladım.
Ama bu yürüyüşüm kısa sürdü.Yolun yarısında etraf dönmeye başlayınca dizlerim kendini daha fazla taşıyamamıştı.Bedenim sert zeminle buluşurken beni karşılayan şey uçsuz bucaksız karanlıktı.
******
İlahi Bakış Açısı
Hakkari devlet hastanesinde bir sessizlik hakimdi.Sancak timi kayıp olan komutanlarını bulmuşlardı ama hiç beklenmedik bir şekilde.
Arazın durumu ciddiydi.Gelir gelmez doktorlar tarafından ameliyathaneye alınmıştı.Bir buçuk saattir ameliyathanedeydi.
Sancak timinden haberi alan Ural Albay vakit kaybetmeden diyarbakırdan Hakkari’ye gelmişti.23 gündür kayıp olan askerinin bulunduğunu duyunca şükretmişti.
Geldiğinde kızını o halde görünce içi parçalanmıştı.Minela annesini kaybettiğinden beri hastaneleri ve ameliyatları sevmedi.Geçmişi hatırlatıyordu ona.Ural,kızının nasıl bir travma geçirdiğini ise Minela ellerinde ki kana bakarak sayıklarken anlamıştı.
Bu hali uralı geçmişe götürmüştü.Eşi operasyon sırasında yanında yaralandığında hastaneye gelmişlerdi.Ural’ın elinde de eşinin kanı vardı ve o da tıpkı kızının yaptığı gibi ellerine bakarak ağlamıştı.
Ve o gün eşini kaybetmişti.
******
Geçmiş
Ambulanstan indirilen yaralı asker sedyeyle konularak ameliyathaneye yönlendirildi.Hastane de derin bir kargaşa hakimdi.
Eşi vurulan asker eşini götürdükleri sedyenin peşinden ilerledi.Canı orada can çekişiyordu.Ve elinden bir şey gelmiyordu.Eşi Yıldızı ameliyata aldıklarında Ural’ın yaptığı yek şey ameliyathanenin kapısının önünde kanlı ellerle dikilmek oldu.
Sonra yavaşça duvarın dibine ilerledi.Bedeni bu yükü taşıyamadı.Dizlerinin üstüne çöktü.Kanlı ellerine baktı.
Sevdiği kadının kanına.
Çocukları geldi aklına.Bir oğlu bir kızı vardı.İkisi de çok küçüktü.Anneleri olmadan bir şey yapamazlardı.Ural eşi olmadan yaşayamazdı.Onlara bakamazdı.
Kafasında ki tüm düşünceleri dağıtıp iyiyi düşünmeye başladı asker.Karısı bu ameliyathaneden sağlam bir şekilde çıkacaktı.Hayatlarına devam edeceklerdi.İki çocukları daha olacaktı.
Dört çocuklu mutlu bir aile olacaklardı.
Zaman acımasız bir şekilde ilerlerken hemşireler ameliyathaneye bir girip bir çıkıyorlardı.Ural onlara bir şey sormaya çalışsa bile hemşireler sadece işlerine odaklanmışlardı.
İki buçuk saatin sonunda ameliyathanenin kapısı tekrar açıldı.İçeriden çıkan doktor yüzünde ki maskeyi tek eliyle çıkarıp çöpe attı.Adımları duvarın dibine çökmüş askere doğru ilerledi.
Birinin yaklaştığını hisseden Ural kafasını kaldırdığında ona doğru gelen doktoru fark etti.Duvardan destek alarak ayağa kalkmaya çalıştı fakat sendeledi.Doktor ona yardım etmek için uzanırken bunu reddetti.
”E-eşim nasıl benim ?İyi değil mi o ?Yaşıyor değil mi ?”doktor karşısında ki askere ne diyeceğini bilemedi.Ama lafı uzatmak acıdan başka bir şey kazandırmadı.
”Maalesef…hasta hayatını kaybetti.”
O an bir aşk daha yarım kaldı.Bir aile bozuldu.Aileyi aile yapan en büyük değer gitti.Geriye kalanlar acılarıyla birbirine sarıldı.
******
Ural bunu yaşamıştı.Kızının da yarım kalan bir aşkın başrolü olmasını istemiyordu.Kaldıramazdı bunu,farkındaydı.
”Baba!”diye arkasından seslenerek gelen Demiri duyunca durdu Ural.Hemen yanına gelip duran oğlu elinde ki telefonu sıkıca kavramıştı.
”Arazın ailesine haber verdim…Annesi kabul etmedi hiçbir şeyi.Oğlunun yanına gelmek istiyor.E haklı bir yandan.Durumu anlattım ama-“
”Buraya şuan gelmesi onu üzmekten başka bir şey yapmaz.Açelya ve Sumru onların yanından ayrılmasınlar.Yonca hanımla ben tekrar konuşurum.”Demir babasının sözlerine kafa sallamakla yetindi.
”Araz hala ameliyattan çıkmadı.Minelanın hali hal değil.Onu böyle gördükçe elim kolum bağlanmış gibi hissediyorum baba.Onu ilk defa böyle görüyorum.”
”Aşk zor şey evlat.”derken sesi derindi Ural’ın.”Bunu tatmadan anlayamazsın,Minela bu duyguyu yaşadı ve şuan sevdiği adamı kaybetmekten korkuyor.Ne kadar yanında olsakta onun ilacı bizde değil,ameliyathane de can çekişen adamda.”
”Desene ben ne seni ne de onu kolay kolay anlayamayacağım.Aşk denen şeyi hiç tatmadım.”Dedi Demir Alp.Planları arasında aşık olmak yoktu,olmayacak gibiydi.
”Bilemeyiz ne olacağını.Şuan odağımız Minela olmalı.Kendi canına ne olduğunu önemsemeyi bıraktı.Biz önemseyeceğiz.”
”Araz hala çıkmadı ameliyattan.”diye ekledi demir.1 saati çoktan geçmişti.
”Sen git Minelaya bak,bende yonca hanımla konuşacağım.Bir gelişme olursa direk haber ver.”Demir kafasını sakladıktan sonra babasının yanından ayrıldı.
*****
Minela
Vücudumun her yeri sızlarken gözlerimi aralayabilmek için kendimi zorladım.Gözlerimi kırpıştırarak açtığımda beni karşılayan ilk şey göz yorucu beyaz ışık oldu.
Yüzümü buruşturarak tekrar gözlerimi kapattım.Başım çok fena ağrıyordu.Neredeydim ben böyle ?
Zihnime tek tek yaşadıklarım düştü.Tabi ya!Hakkari hastanesindeydim ben.En son ameliyathanenin önünde kriz geçirmiştim.Sonra sakinleşmiştim.Lavaboya giderlerse bayılmış olmalıydım.
”Araz!”Ayaklarımı sarkıtıp yataktan kalktığımda ani hareket ettiğim için başım dönmüştü.Tekrar yatağa oturup baş dönmesinin geçmesini bekledim.Bu sahne bana tanıdık gelse de takmadım.
Tekrar kalkmak için hareketlendiğimde koluma serum bağlı olduğunu gördüm.Umursamadan serum çekip çıkardım ve odadan çıktım.
Ameliyathaneyi ararken adımlarım hızlıydı.Kim bilir ne kadar uyumuştum.
Merdivenlere yönelecekken karşıdan gelen abimi görünce durmak zorunda kaldım.Bana gelirken telaşlıydı.Yanıma geldiğinde kolumdan tutarak destek olmaya çalıştı.
”Minela sen niye kalkıyorsun abicim ?Serum bitmemişti daha!”Kolumu elinden kurtarıp yürümeye başladım.
”Abi başlatma serumuna!Araz nerede ?Durumu nasıl ?Bana bunları söyle!”Tekrar yolumu kesip karşımda durdu.
”Araz iki saattir ameliyatta,daha çıkmadı!Durumu nasıl bizde bilmiyoruz!”
”A-ailesine haber vermemiz lazım!”
”Haber verdik.Sakinleştirmemiz kolay olmadı.Ama babam konuşup halletti.”
Ondan kurtulup koşmaya başladım.Kaldıkça yüreğim sıkışıyordu.En azından ameliyathanenin kapısının önünde sevdiğim adamın çıkışını bekleyebilirdim.Ben koşarken arkamdan abimin ismimi seslendiğini duydum ama durmadım.
Ameliyathanenin önüne geldiğimde bizimkileri gördüm.Hepsi bir yerdeydi.Öylece bekliyorlardı.Adım seslerimi duyunca parla kafasını yerden kaldırıp bana baktı.
”Minela ?”Beni burada görmeyi beklemiyordu galiba.Oysa şaşırmalarını gerektiren bir durum yoktu.
”O nasıl ?”diye sordum yine.Kimseden cevap alamamak beni çılgına çeviriyordu.
”Bilmiyoruz komutanım,kimse bir şey söylemedi.”
Gözlerim doldu tekrar.Daha ne kadar bekleyecektim ben böyle?Yetmez miydi çektiğim acılar ?
O sırada bir umut doğdu.Ameliyathanenin kapısı yavaşça açıldı.Yaşlı gözlerimle oraya baktım.İçeriden çıkan doktor yüzünde ki maskeyi çıkararak bize baktı.Sormaya korktuğum soruyu doktor daha ben sormadan cevapladı.
”Ameliyat çok zorlu bir ameliyattı,”diye söze başladı.”Fakat askerimiz her şeyin üstünden geldi.Ameliyat başarılı geçti.Ama hastanın uyanması uzun sürebilir.Ve şunu belirtmek isterim ki hayati risk var.O yüzden yoğun bakıma alacağız.Geçmiş olsun.”
Duyduklarıma üzülsem mi sevinsem mi bilemedim.Sevdiğim adamın her şeye rağmen hayata tutunduğunu öğrenmiştim.Ama hala riski vardı.
”Allahım sana şükürler olsun.”dedi Yiğithan mutlulukla.Göktunç bu sevinci parlaya sarılarak yaşamı tercih etti.Sinan derin bir nefes vererek kafasını geriye yaslamıştı.Kaan ise gülümsemekle yetindi.
”Hastanın ailesi burada mı ?”diye sordu doktor.”Hayır henüz değiller.”diye cevapladı babam.
”Sizinle biraz konuşalım albayım.”doktorun babama ithafen olan sözleri içime kuşku düşürmüştü.Babam ona karşı olan bakışlarımı fark edince doktora döndü.
”Tabi doktor bey.”Doktor önden ilerlerken babam dönüp bana baktı.”Sende gel asker.”İstediğim teklifi aldığımda vakit kaybetmeden onların peşinden ilerledim.Gönlümde ki ateşe biraz da olsun su dökülmüştü ya gerisi önemli değildi.
Doktorun odasına geldiğimizde içeri ben girdikten sonra kapıyı kapattım.Doktor kendi yerine otururken ben ve babam masanın önünde ki koltuklara oturduk.
”Normalde hastanın durumunu ailesi ile konuşmam gerekiyordu fakat onlar burada olmadığı için sizinle konuşmam daha doğru olacak albayım.”dedi doktor.
”Sizi dinliyoruz doktor bey.”diye karşılık verir babam.
”Öncelikle az önce dediklerim olayın üstün körü anlatılmış hali.Askerin maruz kaldığı şiddetin haddi hesabı yok.Vücudunda ki yaralar sayılamayacak kadar fazla.Bu işkenceye rağmen yaşaması,bu ameliyattan sağ çıkması bile mucize.”
O bir zoru başarmıştı.Hep başarırdı zaten.
”Hasta uyanmadan kesin bir yargıya varamayız fakat başına aldığı darbeler fazla.Yani bunun hafıza da bir hasar bırakmış olma ihtimali var.Bunu dediğim gibi hasta uyanmadan anlayamayız.”
”Peki ne zaman uyanır ?”diye sordum kendimi tutamayarak.Doktor eliyle ensesini kaşıdı.
”Tıpta kesin konuşmak doğru değil.O yüzden hastanın ne zaman uyanacağına dair net bir zaman dilimi veremem.Biz elimizden geleni yapacağız.Uyanmak tamamen sürece kalmış bir şey.Bir süre yoğun bakımda kalacak.Vücudunun toparlanması uzun sürecek.”
”Ailesini buraya gelmemesi için ikna ettik.Diyarbakıra ne zaman nakil yapabiliriz ?”diye sordu babam.Haklıydı çünkü yonca anneleri daha fazla tutmamız zordu ve doğru da değildi.
”Biliyorsunuz ki hastanın hayati riski var.48 saat geçmeden hastaneden ayrılmazsınız.Ki nakil yapıldığında bile nakledilen hastanede yoğun bakımda kalmaya devam edecek.”
“Anladım.Yani bu süreç de sabırlı olmamız gerekiyor.”diye çıkarım yaptım.Doktor beni onayladı.
”Aynen öyle,ha bu arada hanımefendi sizin için kan testi yapmıştık sonuçlar geldi.Vitaminlerinizin çoğu düşük.Sizin için ilaç yazacağım lütfen aksatmadan kullanın.”
Usulca başımı salladım.Bu sıralar pek yemek yemediğim için vitaminlerimin düşmesi normaldi.Babam odadan kalkmak için ayaklanırken ben aklıma takılan soru ile son kez doktora döndüm.
”Peki..ben onu görebilir miyim ?”Doktor babamla kısa bir bakışma yaşadıktan sonra bana döndü.
”Şuan görmeniz mümkün değil çünkü henüz yeni yoğun bakıma alındı.Ama iki saat sonra görebilirsiniz fakat kısa bir süreliğine.”
”Çok çok teşekkür ederim.”Kalbimde ki heyecanla doktora gülümsedikten sonra babamla beraber odadan çıktık.Hislerim o kadar karışıktı ki tanımlayacak cümle kuramıyordum.
”Baba Araz iyi olacak değil mi ?”
”Olacak inşallah kızım.Bol bol dua edeceğiz onun için.Ama öncesinde şu vitaminlerinin düşük olması hiç hoşuma gitmedi söyleyeyim.O yüzden kantine iniyoruz ve sen yemek yiyorsun.”Babamın dediklerine itiraz etmedim.Haklıydı.
Araza kavuşmaya bu kadar yaklaşmışken kendimi arka plana atamazdım.Ayakta durmam gerekiyordu.Araz gözlerini araladığında beni sapasağlam görsün istiyordum.
****
Şuan babamın isteği üzerine kantine inmiştik.Ama yanımda babam yoktu.Ona bir telefon geldiği için Hakkari kara komutanlığına gitmişti kısa bir süreliğine.Ben kendi timimle kantinde oturmuş çay içiyordum.
Pek boğazımdan geçmiyordu ama olsun.Tim içerisinde günler sonra gözle görülür bir neşe artışı yaşanmıştı.Ekibin neşesi olup herkese bulaşan yiğithan depresyonundan çıkmıştı artık.
”Ama ben biliyorum böyle olacağını.Benim komutanım kolay kolay yıkılacak bir insan değil.”dedi Yiğithan gururla.
”Tabi değil oğlum.”diye ona katıldı Kaan.
”Henüz Araz uyanmadı.O yüzden boşa zevzeklik yapmayın.Hem bu sözlerinizi uyanınca ona söylersiniz.”
”Valla komutanım Araz uyandığında gözü sizden başkasını görürse söyleriz.Ama ben bizi fark edeceğini pek sanmıyorum.”İmali imali konuşan göktunca gözlerimi kısarak baktım.Bilerek modumu yükseltmek için böyle yapıyordu.
”Ben varken size bakmaz zaten istediğiniz kadar kudurabilirsiniz.”diye onlara uyum sağladım.Uzun zamandır böyle içten birbirimize bulaşmamıştık.
”Komutanım sahalara geri dönüyorsunuz demek.”diye kendince bir çıkarım yaptı Sinan.Başımı eğerek onayladım.
Yine yiğithanın herkese bulaşması ile sohbet uzadıkça uzadı.Abimin yarım saat önce bana getirdiği telefonum çalmaya başlayınca arayan kişiyi görür görmez masadan kalktım.Nefesim hızlanırken kimsenin yüzüne bakmadan onlardan uzaklaştım.
Aramayı yanıtlayıp kulağıma götürdüm.Önce bir sessizlik oldu sonra karşı taraftan ilk cümle geldi.
”Minela..kızım ?”Yonca annenin sesini duyunca ne yapacağımı bilemedim.Onu sakinleştirmek zordu.Babam her ne kadar işi hallettiğini söylese de yonca anne rahat duracak gibi durmuyordu.
”Annem ?”
”İyi misin kızım ?”İçinde ki acıya rağmen benim nasıl olduğumu sorması genzimin yanmasına sebep oldu.
”İyiyim anne sen nasılsın ?”
”Oğlumu bulmuşsun Minela.Ne zaman onu benim yanına getireceksiniz ?”Sorumu es geçerek soru sormayı tercih etmişti.
”İki gün hastane de beklemek zorundayız anne.Sonra da Diyarbakırda ki hastaneye nakil olucak.”
”Oğlumun durumu nasıl ?Bana yalan söylemeyin gerçekleri anlatın kızım.”
”Araz yoğun bakımda anne.Ne zaman uyanacağı belirsiz.Gelişme olursa ilk seni haberdar edeceğim.Lütfen kendini yıpratma.Bak biz onu bulduk.Sadece uyanması kaldı.”Ona arazın hayati riskinin olduğunu şuan söyleyemezdim.Belli etmeden üzecekti kendini.
”Tamam kızım.Ben yine arayacağım seni.Sende dikkat et kendine.Dualarım sizinle.”Yonca anne ile vedalaştıktan sonra telefonu kapattım.Her şeye rağmen güçlü kalması hayran olunası bir özelliğiydi.
Araz demek ki annesine çekmişti.Her şeye inat hayata tutunmasının başka bir açıklaması olamazdı.Saate baktığımda henüz bir saatin geçtiğini fark ettim.Doktor iki saat geçmeden girmeme izin vermemişti.
Tekrat masaya döndüğümde bizimkiler bıraktığım gibi duruyorlardı.
”Anıl’la konuştum.Kenan abi ile buraya gelmeyi istiyorlarmış.”dedi Yiğithan.Sandalyemi çekerken kafamı iki yana salladım.
”Gelmemelerini söyle.İki gün sonra biz arazı da alıp oraya gideceğiz.Riskin geçmesini bekliyoruz.”
”Söylerim komutanım.”
”Minela sen iyisin değil mi ?”diye sordu Parla.Doktorun odasından çıktığımdan beri aynı şeyi sorup duruyordu.Dalgın olduğumun farkındaydı.
”Bilmiyorum.Duygularım ve hislerim çok karışık.Her şey o kadar üst üste geldi ki anlayamıyorum.”Parla masada ki elimi kavrarken gözlerinde saf sevgi vardı.
”Canım benim yıpratma kendini.Araz uyandığında seni güçlü görsün.”Kafamı salladım usulca.Şu bir saatin hızla geçmesini istiyordum.
Sevdiğim adama olan özlemim sınır tanımaz hale gelmişti.
*******
Bir saati bir şekilde atlatmıştım.Doktorun odasına koşa koşa gitmiş ve iki saatin dolduğunu söylemiştim.Doktor benim bu hevesli halimi görünce biraz bana takılmıştı ama içimde ki heyecandan onu umursayacak değildim.
Şimdi ise üzerimde yoğun bakıma girmem için giyilen kıyafetlerden vardı.Saçımda bir bandana elimde eldivenler ve yüzümde maske vardı.Eldiven durumundan hoşlanmasam da arazın sağlığı önemli olduğu için takmalıydım.
”Hanımefendi unutmayın ki sadece beş dakikanız var.Daha fazla olmaz.Ona göre davranın.”Yanında ki hemşire bilmem kaçıncı uyarısını yaparken ben kafa sallayarak onu geçiştirdim.Beş dakika bana hiçbir şekilde yetmeyecek olsa bile onu görsem yeterdi.
Camlı odanın önüne geldiğimizde camdan içeriye baktım.Arazı buradan da görüyordum ama ona daha yakın olmak istiyordum.Hemşire kapıyı açtığında derin bir nefes alarak içeri girdim.
Beni karşılayan ilk şey odada ki sessizliği bozan cihaz sesleri oldu.Hoşuma gitmeyen bu sese aldırış etmemeye çalıştım.Sarsak adımlarla yatağa doğru yürüdüm.Yatağın baş ucuna geldiğimde sevdiğim adamın yanındaydım artık.
Alnında bir sürü yara vardı.Sakalları ve saçları gözle görülür bir şekilde uzamıştı.Onu böyle görmek bile garip hissettiriyordu.Göğsünde anlamını bilmediğim bir sürü kablo bağlanmıştı.Kolunda serum vardı.Dudakları susuzluktan çatlamıştı ve göz altları mosmordu.
Ne yapacağımı bilmediğim için öyle dikildim.Süremin gittiğini fark edince dikilmeye son verip elimi arazın yüzüne uzattım.Ama sonra durdum.Dokunmam doğru muydu onu bile bilmiyordum.O yüzden elimi yumruk yapıp geriye çektim.
”Canımın içi…”diye seslendim ona.Keşke gözlerini açıp bana o güzel yeşillerini sunsaydı.”Ben geldim hayatım.Sevdiğin kadın geldi.”
Parmaklarım korka korka arazın eline ilerledi.Dokunmaya çekiniyordum korkuyordum.Ama kendime bu sefer engel olamadım ve parmak uçlarım parmaklarına değdi.
”Ben seni çok özledim Araz.Sen de beni özledin mi ?”Karşılık olarak duyulan tek ses monitör sesi oldu.Dolu gözlerimle gülümsedim.
”Bu sorunun cevabını bir süre alamayacağım anlaşılan.”Yine bir sessizlik.
”Seninle konuşmayalı o kadar oldu ki ben ne diyeceğimi bile bilmiyorum.Kötü olan ise senin yanında kalmam bile kısıtlı.Birazdan hemşire gelecek ve beni çıkaracak bu odadan.”Yalandan kızgınmış gibi konuşmaya başladım.
”Beş dakikalık gözlerini açsan da yeşillerini görsem ne olurdu sanki !?”Eğilip maskenin üstünden eline bir öpücük kondurdum.
”Bu sefer seni mazur görüyorum canım.Ama bir daha benden bu kadar uzun bir süre uzak kalıp gözlerini esirgersen acımam Kızılkurt.”Sonra sesimi kısıp gizli bir bilgi veriyormuş gibi davrandım.
”Şaka yaptım.Kıyamam ki ben sana.”Kıyamazdım gerçekten de.Canımdı o benim.
”Senden ayrılmak istemiyorum.Her ne kadar uyuyor olsan bile istemiyorum.Ben senin nefes seslerini dinleyip binlerce kez şükretmek istiyorum.Varlığımın yanında varlığın olsun istiyorum.Ama zaman bize inat ilerliyor.Sen yeter ki uyan.Ben zamana da kafa tutarım. Fakat Birazdan odadan çıkmam gerekecek.Çünkü sen yokken ben karşı çıkacak gücü kendime bulamıyorum.”
”Umarım uyurken rüyanda beni görüyorsundur.Sesime uyanmak yerine uyumaya devam ettiğine göre rüyanda çok güzel şeyler yaşıyoruz.”
Odanın kapısı açıldığında hemşirenin seslendiğini işittim.Kafamı eğerek kendime gelmeye çalıştım.Son kez yatakta yatan sevgilime baktım.
”Bize ayrılan sürenin sonuna geldik canım.Yanına gelmek için yine çabalayacağım.Seni seviyorum ve ömrümün sonuna kadar sevmeye devam edeceğim.”
*******
Fiiiniiitoooooo
Nasıl buldunuz bölümü ???
Açık konuşayım zar zor yazdım çünkü bu bölümü yazasım hiç gelmiyordu egehhehe.Biraz da içime sinmedi ama siz sınırı geçtiğiniz için atma kararı aldım.
Şimdi benim memnun olmadığım bazı durumlar var.Oy konusunu zaten biliyorsunuz artık o durumu konuşmaktan sıkıldım onu geçiyorum.
Arkadaşlar artık eskisi kadar bölümlerime yorum yapılmıyor ve ben bu duruma üzülüyorum.Elimden geldiğince gördüğüm yorumlara cevap veriyorum zaten.Sizde lütfen bana yorum yapın.
Bu bölüme bir iki yorum yapın mesela.Size bazen soru soruyorum onu da cevaplamıyorsunuz.
Geçmiş sahnesini sevdiniz mi mesela ??Buna cevap verebilirsiniz.
Ya da sizce araza ne olacak ?
Merak ettiğiniz şeyler varsa sorun lütfen.Spoiler olmadığı sürece.
Hesabımı takip ederseniz sevinirim.100 takipçi olmak istiyorummm
Sizi seviyorummm
Yıldıza basmayı unutmayın 💕✨
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 65.12k Okunma |
6.33k Oy |
0 Takip |
77 Bölümlü Kitap |