83. Bölüm

58.Unutmamışsın

Biryazarımm
biryazarimm

Oy sınırı;40*

Yazım hataları için kusura bakmayın.

Selammmmmm

Nasılsınız gençler ?Evet ben size bölüm getirdim.Aslında dün atacaktım ama sınırı geçmediniz.Geçmezseniz atmam demiştim.

Ama ben bu sefer geçeceğinize inanıyorum.Lütfen beni yanıltmayın.Bu arada belirtmek isterim ki 60.bölümden itibaren oy sınırı artacak 45 veya 50 olacak ona göre haberiniz olsun.

Yine sizden bir sürü yorum yapmanızı istiyorum.Eski aktifliğimi geri kazanmaya çalışırken ben=🗿

DKSLQŞDİQ.Neyse ben inanıyorum halledeceğiz.

Size yine araz ve Minela dolu bir bölüm getirdim.Biraz kısa ama bununla yetinin üç gün lütfen.

Tamam fazla uzatmadan bölüme geçelim oyları ve yorumları bekliyorum.

Keyifli okumalar!

*****

Araz ile boş bir yürüyüş yolunda yan yana yürüyorduk.Neredeyse yarım saat olmuştu evden çıkalı.Bu süreçte ben hala ondan gelecek cümleyi bekliyordum.

İhtimaller tükenmezdi.Acaba bugünü unutmuş mu diye düşünmekten kendimi alamıyordum.Ama unuttuysa bile bu normaldi çünkü zor zamanlar yaşamıştık.Yine de kendimi beklemekten alıkoyamıyordum.

”Yavrum böyle suspus mu ilerleyeceğiz ?”Yürüyüşümüz boyunca pek konuşmamıştık.Susmayan bir çift olarak kelimelerin bizim için tükenmesi zordu.

”Konuşalım Çimen gözlüm.Sen anlat ben dinliyorum.”

”Olmaz öyle.Ben zaten tüm gün evdeyim anlatacak bir şeyim yok.Sen konuş ben dinlerim.İşleri ne durumda mesela ?”

Göz devirmemek için kendimi zor tuttum.

”Ha böyle bir günde iş mi konuşacağız gerçekten ?”Bunları istemsizce ağzımdan kaçırmıştım.Arazın yürümeyi bıraktığını hissettim.Bakışları üzerimdeydi ama ben ona inat bakmıyordum.

”Böyle bir gün derken ?”

”Eee yani şey demek istedim ne güzel yürüyüşe çıkmışız baş başa böyle bir anda iş mi konuşacağız ?”diye kıvırdım.Şüpheyle yüzüne baktığımda neyse ki o kurduğum cümleye çok da takılmamıştı.

”Sende haklısın,iş konuşmayalım o zaman.Mesela geleceğimizi konuşabiliriz ?”Kaşlarımı çattım.Gelecek derken ?

”Ne geleceğinden bahsediyorsun ?”

”Bizim geleceğimizden.Mesela ben ne zaman seni istemeye geleceğim ?Ne zaman nişanlanacağız ?Ne zaman evleneceğiz ?”Bu sorulara ne diyeceğimi bilemedim.Bu konuyu daha önce hiç düşünmemiştim.

Ama o an araza minik bir oyun oynayasım geldi ve öyle de yaptım.

”Ne evliliğinden bahsediyorsun Araz ?Ben seninle ciddi düşünmüyorum.”Suratında ki o ifadenin an be an değişimine çok yakından şahit olmuştum.Gülmemek çok zordu bu durumda.Yürümeyi bırakmıştık ve öylece duruyorduk karşı karşıya.Tabi araza kal gelmiş olabilirdi.

”Nasıl yani ?”diye sordu girdiği şoktan çıkarak.”Beni namusumla oynandıktan sonra ortada mı bırakacaksın ?”Suratına bakıp da gülememek bir hayli zordu.Söylediğim hiçbir şeyde ciddi değildim oysaki.

”Evet.”derken fazlası ile profesyonel ilerliyordu oyunum.”Ben evlilik insanı değildim ki.”Araz hayatıma girmeden önce bana bu soru sorulsa aynen bu şekilde cevap verirdim.Ama aşık olmak ve arazla tanışmak beni çok değiştirmişti.Onunla bir aile kuracak olma fikri kanımı ısıtıyordu.

”Ya da vazgeçtim.”diyerek fikrimi değiştirdim.”Önce seninle evlenicem sonra üç çocuk yapıcam en sonunda da üç çocuk ile seni bırakıp gidicem.Nasıl fikir ?”Suratı kızarmış kaşları çatılmıştı.Sanırım gerçekten böyle bir şey yapacağımı sanıyordu.

”Olsun.”dedi beni şaşırtarak.”Ben kendime de çocuklarıma da bakarım.Bugüne bugün onların arkalarında babaları var.”Dışarıdan birisi bu konuştuklarımızı duysa belki gerçekten benim arazı üç çocuğumu geride bırakarak terk ettiğimi düşünebilirdi.

Bu oyuna bir son vermek için gülmeye başladım.Evet eğleniyordum falan ama bu bahsettiğimiz konu pek de gülünecek bir konu değildi.

”Ay şaka yaptım ya!Tabi ki seni ortada bırakmayı falan düşünmüyorum.Kocama sahip çıkacak bir eş olacağım ben.”Elini kavrayıp biraz ona yanaştım.O hala sinirliydi.

”Hem her şeyin bir zamanı var.Biz daha sevgili olalı-birbirimizden uzak düştüğümüz günleri saymazsak-bir ay bile olmadı.Bu konulara adım atmak için erken.Fakat zamanı geldiğinde parmağımda güzel bir yüzük görmeyi bende isterim yani.”Bunu söylerken elimi kaldırıp yüzük parmağımı ona göstermiştim.O da cevap olarak parmağımın ucuna minicik bir öpücük bırakmıştı.

”Bir an çok korktum beni bırakacaksın diye.”Korkmuştan çok sinirlenmişe benziyordu ama neyse.Ben cevap vermeyince o devam etti.

”Gerçi sen bıraksan beni alacak birisi illa ki çıkardı.Hatta peşimde kuyruk olurlardı.”Bu sefer yürümeyi bırakan bendim.Keyif sırası ise ondaydı.

”Ne diyorsun sen be!”diye hemen çirkefliğe baş vurdum.Ben onun kadar sakin değilim.”Kuyruk olurlarmışmış!Çok yakından şahit oldun herhalde bunlara.Hoşuna da gitmiş gibi ?”O benim gibi kahkahasını tutmak yerine rahatça güldü.Çok keyif alıyordu beyefendi!

Koluna bir tane tokat attım.Gülmeye devam edince bir tane daha attım.Bir yandan da söyleniyordum tabi.

”Bana bir daha böyle şeylerden bahsedersen senin o gözlerini oyar boynuma kolye diye asarım haberin olsun!”Tehdidim karşısında şaşkınca bana baktı.Sonra tekrar gülmeye başladı.Ben o sırada kollarımı göğsümde bağlayarak onu geride bırakmış ve yürümeye başlamıştım.

Zaten bugünü de hatırlamamıştı!Of!

”Güzelim bir beklesen mi acaba ?”İnadına daha da hızlandırdım adımlarımı.Ama o da hızlıydı.Hemen yetişti bana.

”Yalnız Minela hanım siz bana sinir bozucu şakalar yaparken iyi ben yapınca mı kötü ?”Haklı bir soruydu.Bu yüzden durdum.Niye bu kadar tepki vermiştim ki ?Herhalde tanıştığımız günü hatırlamadığı için ona trip atıcak yer arıyordum.

”Tamam ben şaka yaptım sen şaka yaptın bitti.Şaka falan yapmayalım artık.”Kafasını sallayıp tekrar elimi tuttu.Yine el ele yürümeye başladık.

“Yalnız üç çocuk fikri aklıma yatmadı değil yani!”

”Araz!”

Şimdi bunu bana defalarca kez söyleyecekti çünkü biliyordu utanacağımı.Hayır yani kırmızı Minela görmek neden onun bu kadar hoşuna gidiyor anlamış değilim.

Bir süre daha öyle yürüyüp bir saati devirdik.Tabi Araz bu süreçte de bugünle alakalı bir şey söylememişti.Bende artık bu durumu kabullenmiştim.Günün sonunda ona bugünü ben hatırlatacaktım.

Acıktığımız için hoş bir mekanda yemek yemeğe karar verdik.O an fark ettim ki bu bizim arazla ilk baş başa yemeğe çıkışımızdı.Biz normal sevgililer gibi bir süreç geçirmemiştik.Her gün date’e çıkmamıştık.İlk defa yemek yiyorduk mesela.

Ama yine de arazla olunca farklı oluşum gözüme daha bir güzel geliyordu.

Yemekleri sipariş ederken bir camdan dışarıya bir de araza bakıyordum.Hava kararmaya yüz tutmuştu.Zaman ne zaman geçti anlamamıştım.

”Burası da güzelmiş.”dedi Araz bir konu açarak.Kendisi Diyarbakır’a geleli daha bir sene olmuştu ve o çoğu yerden bihaberdi.

”Güzeldir tabi.”dedim ülkesinin güzelliklerini anlatan bir gurbetçi edası ile.”Ben buralı değilim ama yılların getirdiği gözlemle söyleyebilirim ki Diyarbakır gerçekten yaşadığına değecek bir şehir.Yemekleri ayrı mekanları ayrı güzel.”Hevesle anlattığım şeyleri o da merakla dinlemişti.Gözlerini mükemmel bir manzara izliyormuş gibi yüzüme gezdirince utanmadan edemedim.

Allık sürmesem de olurmuş aslında.

”Öyle yani.”diye tamamladım cümlemi.O da kafasını salladı.

”O zaman bir gün bana güzelce gezdirirsin.Şöyle sevgilimizin elinden güzel bir Diyarbakır turu tadalım.”Sevgilisiydim değil mi ?Sevgilim demişti bana!

Hoşumuza gitti mi ?

Gitti gitti…Hemde çok gitti.

Yemekler geldiğinde yine sohbet eşliğinde yemeğimizi yedik ve keyifli dakikalar geçirdik.Artık arazın bugünü ne zaman hatırlayacağını sorgulamayı bırakmıştım çünkü her ne kadar hatırlamasını istesem de hatırlamak zorunda değildi.

Yemek esnasında-biraz da arazın zoru ile-normalden fazla yemiştim.Neymiş efendim çok zayıflamışım!Neymiş efendim kendime dikkat etmiyor muşum!

Bence hiç boşuna dil dökme çünkü sevgilin haklı diyen iç sesimi kısa bir süreliğine susturdum.O benim tarafımı tutsa şaşardım zaten!

Yemekten sonra çay içiyorduk.Ben araza artık kalkalım demiştim ama araz illa biraz daha bekleyelim ne olacak demişti.Bu tavırları garip gelse de karşı çıkmamıştım.

Ama saat dokuzu olmasına rağmen biz hala masada oturuyorduk.Bizden sonra gelen insanlar bile kalkıp gitmişti.Ofladım.Araza baktığımda o bir şey arıyormuş gibi etrafa bakıyordu.

”Ay araz daraldım ben!Oturmuş burada neyi bekliyoruz ?Gidiyorum ya ben!”Zaten üzerimde var olan sinirin katlanması sebebi ile çantamı alıp hışımla masadan kalktım.Arkamı dönüp yürüyecektim ki döndüğümde beni çok garip bir manzara karşıladı.

Elinde kırmızı kalpli bir pasta taşıyarak bizim masaya doğru gelen bir garson vardı.İlk başta üstüme alınmasam da garson masamızın önünde durduğunda anlamıştım.Araza döndüğümde o oturduğu yerden kalkıp benim karşıma dikildi.Sonra tek bir cümle kurdu.

”Tanışma yıl dönümümüz kutlu olsun güzelim.”Kafamda defalarca kez planladığım sahneyi gerçekte yaşayınca ne yapacağımı bilemedim.Pastaya bir kez daha baktığımda üstünde bir tarih yazdığını gördüm.

06.08.2024

Tam anlamıyla onu tanıdığım gündü.

”Geçen sene bugün bu saatte seni ilk defa görmüştüm.”dedi araz.Bunu söylerken iki elimi de tutmuştu.Saatin dokuz olduğu ve bir yıl önce gerçekten de bu saatte beni gördüğü aklıma gelince gülümsemeden edemedim.Demek o yüzden beni bekletmişti.

”İçimden demiştim ki;bu kadın benim başıma çok fena bela olacak gibi.Neyse en azından genellikle iş de olacağım onu görmem diye düşündüm.Ertesi gün işe gittiğimde seni gördüğümde şaşırmıştım.Ama ben o an anladım ki sen benim hayatıma bir daha çıkmamam üzere pat diye girmiştin.O anları hatırlıyorsun değil mi ?”Gözlerim dolu dolu güldüm.Nasıl unutabilirdim ki !

**********

1 sene önce

"Hayırdır bir sıkıntı mı var?"diyen sesin sahibine döndüm.

Dairenin önünde ayakta dikilen 1.90 boylarında bir adam vardı.Açık kahverengi saçları ve yeşil gözleri vardı.

Yeşil gözler...

Baya iyiymiş yalnız!

"Evet vardı."diyerek tam karşısında durdum.Evet yeşil gözler iyiydi ama beni etkilemezdi.Bu sorun burada çözülecekti.

Şahsen beni baya bir etkiledi...dedi içimdeki ses.Kafama vurmak istedim ama ortam müsait değildi.

Adam soğuk gözlerle bana baktı."Nedir?"diye sorunca sesi de soğuk çıkmıştı.Üstelik o böyle davranınca kendimi düşman gibi hissetmiştim.Oysa ben buraya konuşup çözmeye gelmiştim.

"Bakın beyefendi.Saat geç oldu ve gürültü var.Benim yarın erken kalkmam gerekiyor ve bilin bakalım buna kim engel oluyor.Tabii ki de siz.Sizden ricam mantıklı hareket edin ve kaldığınız işi sabah tamamlayın aksi takdirde bu kadar sakin kalacağımı sanmam.Ayrıca bu saatte taşınmak nedir yani.Belki ben rahatsız oluyorum insan bir sorar.Ayrıca neden insanları bu saatte çalıştırıyorsunuz yazıl değil mi çok ayıp yani yaptık-"cümlemi bitirmeden elini kaldırıp beni durdurdu.

"Hanımefendi inanın bana konuşarak siz benim başımı daha çok şişirdiniz."dediğinde kaşlarımı çatıp burnumu havaya diktim.

"Siz bana çok mu konuşuyor dediniz.Ne münasebet be ben oldukça mantıklı ve az konuşurum tamam mı ?"dedim."Ayrıca insan karşı komşusuna böyle davranmaz çok saygısızsınız."dedim.

"Tamam hanımefendi biraz sabredin ve uzatmadan içeri girin işimiz bitince rahatça uyursunuz."dedi bıkkın bir nefesle.

"O niyeymiş ya!Ben şimdi uyuyacağım yarın erken kalkmam gerekiyor diyorum nesini anlamıyorsunuz ki."dedim.

"Mesleğiniz ne ?"diye sorunca afalladım.

"Ne ?"

"Bu kadar önemsediğinize göre ciddi bir mesleğiniz olmalı."

"Benim mesleğimden size ne!"diye çemkirdiğimde derin bir nefes verdi.

"Çattık ya!"dedi.Kaşlarımı çattım.

"Bakın beyefendi ben şimdi evime gideceğim ve gürültü istemiyorum.Eğer beklerseniz yarım saate uyumuş olurum.Sizde ben uyuduktan sonra devam edersiniz oldu mu ?"

"Olmadı."dediğinde işaret parmağımı ona salladım.

"Bakın siz ısrarla anlamak istemiyorsunuz ama benim tersimi görmediniz.Ben belayı çok severim ve bulaşmaktan da çekinmem o yüzden hazır kibarca uyarıyorken bunu ciddiye almanızı tavsiye ederim."diyerek aramıza mesafe koydum.

"Anlaşıldı mı yeşil gözlü beyefendi."dediğimde dudağının bir köşesi kıvrılır gibi olmuştu.

"Yeşil gözlü beyefendi mi ?"

"İsminizi bilmiyorum."

"Öğrenmek mi istiyorsunuz?"

"Hayır ne münasebet!"

"Peki ben sizin isminizi öğrenebilir miyim?"

"Öğrenemezsiniz!"dediğimde göz devirdi.

"Tamam o zaman belayı seven hanımefendi lütfen evinize girer misiniz ?"

******

Zihnime gelen anlar gülmeme sebep oldu.Nefretin aşka dönüşümü adlı çalışma yapmıştık resmen.Tekrar pastaya bakıp sırıttım.

Pastayı mı yoksa arazı mı yesem diye arada gidip geliyordum.

”Ben unuttun sandım ?”dediğimde elimden tutarak kafamı göğsüne yaslamamı sağladı.O da çenesini başımın üzerine yerleştirdi.

”Aslında sabah kalktığımda hiç aklımda yoktu.Tarihe bile bakmamıştım.Ama sonra senin bu hallerinden bir de tarihin böyle olmasından anladım.Hemen en hızlı sürprizi yaptım.”

”Çok teşekkür ederim.Yani ben unuttuğunu çoktan kabullenmiştim.”

”Bundan emin miyiz ?Çünkü her an beni parçalayacak gibi bakıyordun.”Elimle göğsüne hafifçe vurdum.

”Dalga geçme ya!”

”Tamam tamam sustum.Hadi gel pastamızı yiyelim.”Beraber masaya tekrar oturup kalpli pastamızı yedik.Tabi ben bu sırada pastamızın ve arazla birleşmiş ellerimizin fotoğrafını çekerek paylaşmıştım.Kızların hepsi yorum atmıştı tabi ki.Ful destekçilerimdi onlar.

Pastamızı yedikten sonra mekandan çıktık.Araba ile gelmediğimiz için bu yolu tekrar yürüyecektik.Ama araz ile yürümek hoşuma gittiği için bu zor gelmiyordu.

”Tekrar teşekkür ederim,gerçekten çok güzel bir gün oldu.”

”O zaman bugünü biraz daha güzelleştirelim.”Elimden tutup beni yine bir yere yürütmeye başladığında göz devirdim.Yine ne yapacağız diye düşünürken araz bir baloncunun önünde durdu.

Bu sahneyi de daha önce yaşamıştık.Operasyon dönüşünde bir kutlama yemeğine çıkmıştık ve araz o günde bana balon almıştı.

Elinde tuttuğu kırmızı kalpli balonu bana uzattığında gülümseyerek aldım.Yine bu balonu da söndükten sonra saklamaya devam edecektim.Tekrar el ele yürümeye başladığımızda benden mutlusu yoktu.

”Balon içinde teşekkürler.”dedim bilmem kaçıncı teşekkürümü ederken.Araz hemen sırıttı.

”Ben ne yapsam ya ?Bu teşekkür kabul etme stilimi değiştirsem mi ?Mesela bir öpücük eşittir bir teşekkür gibi.Ha ne dersin ?”Göz devirdim.

”Olmaz derim.İyice alıştın öyle şeylere.Vazgeçsen iyi edersin.”

”Allahalla!Önce alıştırdın sonra vazgeç mi diyorsun ?”

”Hemen vazgeçecek misin ?”

“Burası geçse bile,”derken elini şakağına dayadı.Sonra kalbine götürdü.”Burası geçmez.”

”Kısacası ben senden geçemem Minela.”

”Yapma şöyle ya utanıyorum.”dedim yüzümü başka tarafa çevirerek.Tabi o bu sırada gülmekle meşguldü.

”Of araz gülme!”Beni dinleyip sesini kesti.Tabi kızaran suratımı görünce tekrar gülmüştü ve biz o yolu gülüşerek tamamlamıştık.

*******
3 gün sonra

Arazla yürüyüşümüzün üzerinden üç gün geçmişti ve bugün yonca anne ve Ayça Rize’ye dönüyordu.

Valizlerini ve eşyalarını toplamışlardı.Arazı da alarak havalimanına gitmiştik.Şimdi onların uçağının kalkmasını beklerken konuşuyorduk.

”Oğlum kendinizi sakın aç bırakmayın.Ben zaten sürekli sizi arayacağım.Her şeyin hazır zaten.Kendini yormuyorsun.Aradığımda da açıyorsun.”Yonca anne yaklaşık yarım saattir araza uyarılarda bulunuyordu.Tabi ki araz bu durumdan çoktan sıkılmıştı.

”Annem benim!”dedi bu yüzden yonca annenin elini tutarak.”Sen niye bu kadar telaş yapıyorsun ?Ben zaten şu zaman kadar çoğu zaman tek yaşadım ne yapacağımı biliyorum.Yüz kere tekrar ettin bende yüz kere tamam dedim yetmedi mi ?”Yonca anne sandalyeye oturdu.

”Ne bileyim oğlum ?Seni bir daha hastane yatağında görmek istemiyorum.Bu kalp dayanmaz.”Araz ağzını açıp da görmeyeceksin diyemedi çünkü ne olacağını biz de bilmiyorduk.Ki bu mesleği seçerken bunların hepsini göze almıştık.

”Merak etme annecim araza bakma işi bende.Bir yaramazlık yapıyorsa anında size şikayet edeceğim.”diye ortamda ki hüznü dağıttım.

”Gerçekten benim sizinle çok işim var.”dedi araz gözlerini ikimizin de üzerinde gezdirerek.Uğraş dur der gibi bir bakış attım.

”Anne anne!”diye koşarak yanımıza gelen ayçaya baktık.

”Ne oldu kız ?Arkandan at mı kovalıyor ?”Ayça abisinin sözlerine göz devirdi.

”Çok komiksin abi ama buna sonra güleceğim!Anne uçağımız kalkıyormuş gitmemiz lazım!”Ayrılık vaktinin geldiğini anlayınca yonca anne kalktı.

Önce araza sarıldı sonra yine bir şeyler söyledi ama ben duyamadım.O sırada Ayça da gelip bana sarıldı.

”Abimi sana emanet ediyorum yenge.Şu deli danayı sakinleştirmek senin elinde.”Sözlerine kıkırdayarak bir kez daha sarıldım.Yan tarafıma baktığımda yonca annenin ağladığını arazın da onun gözyaşlarını sildiğini gördüm.

Ama böyle yaparlarsa bende ağlardım!

Yonca anne arazdan ayrılıp dolu gözleri ile bana bakınca direk ona sarıldım.

”Ağlama lütfen…temelli ayrılmıyoruz biz.”dedim ama nafileydi.Şuan ağlamak onun hakkıydı.

”Sizi önce Allah’a sonra birbirinize emanet ediyorum yavrum.”diyip saçlarıma bir öpücük kondurdu.

Ayça da abisi ile vedalaştıktan sonra onların uçağının kalkmasını bekledik.Uçakları kalktığında biz yine arazla yalnız kalmıştık.

”Alışmıştım onlara.Şimdi boşlukta gibiyim.”Araz kolunu omzuma dolayarak beni kendine çekti.

”Boşlukta değiliz.”dedi.”Başladığımız şeye dönüyoruz.Normale dönüyoruz.Ama ele ele ,yan yana ,kalp kalbe bir şekilde.”

******

Bittiiiiii

Nasıldı ?Hemen yorumları alayım bakalım.

Bu bölüm diğerlerine göre biraz daha kısa oldu ama bu sahnede bırakmam daha doğru olurdu.

Gelecek iki bölümden minik bir spoiler vereyim mi ????

Kısa bir Rize seyahatimiz olacak🤩🥰

Ama bu sefer diğerinden daha farklı olacak onu okuyunca anlarsınız.

Yine bol bolllll yorumlarınızı bekliyorum.Yorum okumak çok zevkli yaaaaggggg

Ay okullar başlayacak zaten morelim sıfır sıfır sıfır!

Ama biz o günleri de atlatırız sıkıntı yok relax olcan babaaaa.

Tamam çok konuştum o yüzden gidiyorum.Ama yine de bıkmayın benden😌

Sizi seviyorum)))

Yıldıza basmayı unutmayın✨💕

Bölüm : 20.08.2025 16:49 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...