5. Bölüm

1- AÇILAN GEÇİT

Luna Yume
caramel_latte

 

 

UYARI: KAN, ŞİDDET, RAHATSIZ EDİCİ DURUMLAR, SAVAŞ İÇERİR!

(FANTASTİK)

 

 

 

-🌪️-

Yerle gök arasında, ölümle yaşam arasında araftasın!

 

 

Gözlerimi irkilerek açtım. Bir kaç gündür uykularım huzursuzdu. Derince bir nefes aldım. Takip edildiğimi hissediyordum ama kimse beni ciddiye almıyordu.

 

 

 

Dışarıya baktım. Kapkara bulutlar gökyüzünü sarmıştı. Yutkundum. Ben bu durumda okula gidemezdim ki! Ben çok korkuyordum. Nasıl giderdim ki?

 

 

Gök gürültüsü, yağmur, derin sular, fırtına, rüzgâr. Bacaklarımı kendime çektim. Acayip derecede korkuyordum.

 

 

 

Keşke babam olsaydı. En azından o korkularıma saygı gösteriyordu. Zorlanarak kalktım. Duşa girdim. Odam da adım sesleri işitiyordum. Yutkundum.

 

 

Hızlıca bornozuma sarındım. Kapıyı açtım. Kimse yoktu. Rahatladım. Kalbim hala hızlı atıyordu. Düzene zor giriyordu nedense. Büyük ihtimal aşağı katta annemin terliklerinin sesi yankılanmıştı.

 

 

 

Saçımı tarayıp, kuruttum. Odama geçip giyindim. Yavaşça aşağı doğru adımladım. Bu gün soğuk gibiydi. İndiğim eski merdivenlerin tahtası gıcırdıyordu. Renkleri solmuştu.

 

 

Mutfağa ilerledim. Annem salatalık kesiyordu. Korkarak yutkundum. Sormam lazımdı ama acayip derecede korkuyordum.

 

Blaze: Anne bu gün okula gitmesem?

 

 

Hadise: Asla olmaz! Derdin ne senin! Okula doğruca!

 

Elindeki bıçak hızlandı. Bana sinirle baktı. Korkudan titrememek için direniyordum. Dizlerimde güç yoktu.

 

İçimde ki korku yoktu. Hissettiğim şeyi korku gibi basit bir kelimeye sığdıramıyordum. Bir kaç beden küçük geliyordu. Medium değil 4XL bedene ihtiyacım vardı.

 

 

Blaze: Ama anne hava çok kötü korkuyorum!

 

Mutfak camından baktım. Hava içimi o kadar kötü yapıyordu ki tek düşenebildiğim "Tehlike ve Korku" kelimeleriydi. Badenim başka bir şeyi algılamakta zorluk çekiyordu. Nefesim daralıyordu sanki. Kalbim hızla göğüs kafesimi dövüyordu.

 

Hadise: Baban geldi git babana de! Seni bir güzel dövsün! Uzun zamandır dayak yemedin dil pabuç hemen! Saygısız!

 

 

 

Biraz içim rahatlamıştı. Babam gelmişti! 4 aydır bir yurt dışı işi vardı. Arkamdan adım sesleri hissettim ve kalın, gür sesi ile bağıran babam, bizi korkuttu.

 

 

Şaşkınca babama döndük. Babam bir elini omzuma attı.

 

 

Air: HADİSE! BAĞIRMA KIZIMIZA!

 

 

Gözlerim dolarken ağlayarak babama sarıldım. Saçlarımı öptü. Kafamı kaldırdım ve korkudan titremeye başladım. O babam değildi! Saçları ve gözleri gümüştü, teni bembeyaz ve daha genç duruyordu. Sıkıca sardı beni. Göğsüne dayadı.

 

 

Annem şaşkınlıkla babama bakıyordu. Daha önce böyle bir tepki almamıştı.

 

 

Hadise: Ve-dat? Sen ne diyorsun?

 

 

Air: Kızıma! Bağıramazsın. Baksana ne kadar korkuyor. Şimdi kahvaltıyı hazırla. Gitmiycek okula.

 

 

Babam beni kucakladı ve odama götürdü. Çatı katında ufacık bir yerdi. Tek kişilik yatağım, karşısında çalışma masam, yatağımın ayak ucunda küçük gardrobum, yatağımın karşısındaki duvarda banyom vardı.

 

 

Kapının arkasınada askılık takmıştım. Renkli renkliydi odam. Masamın üstünde raflar ve kitaplar vardı. Yatağımın ortalarının olduğu kısımda, duvarda; bir pencere vardı, oraya siyah perde takmıştım, beyaz boncuklu bir perde vadı, önünde renkli yastıklar ve peluş oyuncaklar, bir tanede pille çalışan abajur bulunuyordu.

 

 

Babam yatağıma oturttu. Kapımı kapattı. Ayak ucuma oturdu. Yastığıma sarılarak ona baktım. Bacaklarımı kendime çekerek, duvarın dibine sindim.

 

 

Balze: Sen babam değilsin?

 

 

Air: Babanım, ben senin öz babanım Blaze. Vedat denen it baban değil!

 

 

Gözlerim doldu. Neden? O zaman neden gitmişti? Neden beni aramamıştı. Ağlamaya tekrardan başladım. Bu sefer hıçkırıyordumda. Kalbimde bir sızı vardı.

 

 

Blaze: O kadın annem mi peki? Seni nasıl görmüyor?

 

 

Air: Bir büyü ile beni kocası gibi görüyor. Sen normal halimle görüyorsun. O annen değil.

 

 

Sıkıca sarıldı. Kokusuyla rahatlıyordum. Ferah bir kokusu vardı. Temiz hava gibiydi.

 

 

Blaze: Neden bıraktınız? Baba niye beni bu hayata bıraktınız?

 

 

Air: Blaze yaşaman gerekiyordu. Bizle kalsaydın yaşama imkanın sıfırdı. Kıyamadık ve annen öldü.

 

 

Ney... Annem ben onla tanışamadan ölmüş müydü? Ağlamak istemsemde ağlıyordum. Artık gözlerim acıyordu. Babam yüzümü avuçladı.

 

 

Air: Şimdi Blaze eve dönücez. Sıkı giyin.

 

 

Dediğini yaptım. Sıkı sıkı giyindim. Çıkmadan yüzümü yıkadım. Babama baktım.

 

 

Blaze: Baba adın ne?

 

Air: Air, adım bu. Blaze bu arada büyülü bir gezegene geçicez.

 

 

Elini tuttup. Dediği şey ile kaskatı kesildim. Ne dedi o? Yok canım ben iyice peynir ekmekle yedim aklımı. Dememiştir.

 

 

Blaze: He?

 

 

Air: Ciddiyim. Birazdan anlarsın.

 

Elimi sıkıca tuttu ve dışarı çıktık. Evin yakınındaki ormana ilerledik. Çimler ve otlar uzundu, böyle bir açıklıktan sonra ilerde çamlar ile diğer ağaçlar başlıyordu.

 

 

 

Yeşilin her tonu vardı. Koyu yeşil, kapalı hava ve sert esen rüzgâr korkmamı sağlıyordu. Ormana ilerledik. Toprak patika yolunda ilerliyorduk. Sanki zaman durmuş, sadece hava zamana meydan okuyordu.

 

 

Ne bir kuş, ne dr başka bir şeyin sesi vardı. Sadece esen rüzgarın sesi. Yavaşça ormana sis çökmeye başlamıştı. Gök gürledi. Şimşek her yeri aydınlattı. Yağmur damlaları hafifçe, yeryüzüne düşmeye başladı. Çok korkunç ama bir o kadar da güzel gözüküyordu orman. Yaprak çıtırtılarını bile duyamıyordum. Ağaçların ve bitkilerin sallandığını görüyordum. Bazı zayıf ağaçlar, yana bükülerek diğerlerine çapıyordu.

 

 

 

Toprak patika, bir göle çıktı. Bu sırada yağmur damlaları hızlandı. Suyun suya çarpış sesi, içimde anlamsız bir ürperti oluşturmuştu. Yutkundum, buraya ne için gelmiştik? Geri adımlamak istesemde babam izin vermedi.

 

 

Air: Atlıycaz bana güven.

 

 

Kalbim deli gibi atmaya başladı. Nefes alamıyordum. Korkuyla babama baktım. Sıkıca elini tutup geri çekmeye çalıştım. Dizlerim titriyordu.

 

 

Blaze: Hayır, çok korkuyorum baba ne olur!?

 

 

Sıkıca sardı beni. Yanaklarımı öptü. Suya daha fazla yaklaştı. Ayaklarımı suya soktu.

 

 

Air: Bana güven senle gelicem ve uyandığında sıcacık yatağında olucaksın. Lütfen Blaze.

 

 

 

Ellerimi çektim. Kendimi suya bıraktım. Su daha ağır ve yoğundu sanki. Babamda peşimden atladı. Yavaşça dibe çöküyordum. Dip görünmüyordu. Sadece mavilik.

 

 

Babam bana yetişti ve sıkıca sarılıp göğsüne yasladı. Yavaşça gözlerim kapandı. Bilincimi hissetmiyordum. Az önceki korku ve telaşımı artık huzur almıştı.

 

 

 

Aşağıdan başka birinin beni tuttuğunu hissettim. Artık sıcaktı.

 

Blaze sonunda! Güzelim iyi olucaksın.

 

 

 

 

Bu ses babama ait değildi... Günlerdir, zihnimde duyduğum sesti. Bilincim benden uzaklaştı ve en son hissettiğim sıcak kollar oldu.

 

—🌪️—

 

 

Bölüm : 08.11.2024 11:21 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...