Son günlerde Ayaz ciddi anlamda garip davranıyordu. Bunun altında ne olduğunu hepiniz biliyorsunuz, aslında Ayaz sadece özür dilemekle kalmayıp sürekli beni arıyordu ve özür diliyordu.
Kimi zaman sanki arkadaşmışız gibi davranıyordu, her seferinde ise ona arkadaş olmadığımızı ve onu hâlâ affetmediğimi belirtmeme rağmen bunu görmezden geliyordu. Tüm olanlara rağmen nasıl böyle davranabiliyordu ki?
Hem daha tatlı hem de daha sinir bozucuydu. Onu bu noktadan sonra anlamak daha da zor olacaktı.
İnsan varlığı gereği her zaman aciz bir yaratık olmuştu. Biz insanlar olarak zaten en dibi yaşamıştık bundan sonra daha kötü ne olabilirdi ki?
Hem insanlık hem de ülke artık battı, kim ne derse esin ülkenin hali şu an hiç iyi değil. Her yaş grubu için farklı sıkıntılar ve stresler var. Okula gidenler bir yandan ülkenin bitik ekonomisi hakkında endişelenirken ve her geçen gün zorlaşan eğitim sistemiyle başa çıkmaya çalışıyorlar. Daha bu küçük yaştan itibaren kafamız takmamız gereken şey ekonomi, nasıl yaşayacağımız, ileride ne meslek yapabileceğimiz, ekonomik sıkıntılar, derslerden bunalıma girerek, sürekli stres altında kalmak, bu hayattan bıkmak asla değildi.
Aksine bizim için çabalayan, her şeyi düzene koyan bir ülkeye ihtiyacımız vardı. Bu şartların hiç birimiz için adaletli olmadığını net bir şekilde biliyorum, bunları yaşamamalıydık yaşatmamalılardı.
Ne yani tüm bu acıları yaşamamızın sebebi sadece burada doğmak mıydı?2
Coğrafya kaderdir diye boşuna dememişler, biz burada kendimizi çürütürken yurt ışındakiler ise sadece gençlik hayatlarının tadını çıkarıyorlar.
Buna mecbur muyduk? Tabii ki de hayır sadece buna mecbur bırakıldık.
İnsanlar asla eşit olamaz çünkü hayat bir terazi gibidir , bir tarafı aşağıda iken diğer tarafı yukarıdadır. Şu an sınıf sisteminin bırakıldığı söyleniyor fakat sizce de şu an ülkede olanlar sınıf sistemine benzemiyor mu?
Üst sınıfta olanlar bizi daha fazla çalıştırmak için bir bahaneye sahip biz ise sadece onları takip eden bir toplu milletiz. Yönetilemiyoruz, batıyoruz, insanlar her geçen gün daha da ülkeden nefret ediyor fakat bize neden gelişmedi diye sorarlarsa bunu sorumlusu onlara göre yine biz oluruz .
Bu ülkede evet çok fazla bilim insanı çıkmamış olabilir fakat bunun sebebi de kendileridir. Bunları daha önce sorgulamış mıydınız? Ben çok sefer sorguladım ve size de anlatayım.
Ülkeden evet çıkan çok fazla bilim insanı olsa da şu anda gelecekle ilgili planları engelliyorlar yönetimleri ise önlerini kesmek. En basit örneği okulda bir proje yapan grup öğrencinin projeyi bırakmaları için onlara boş iş, bunu yapamayız, karşılayamayız demeleri ve projeye devam etmelerine izin vermeyen yönetim yapıyor. Bu çocuklar daha sonrasında projelerini yurt dışına sundular ve anında kabul aldılar. En önemli Türk bilim adamları bile yurt dışında oturuyordur sebebi ise burada alamadıkları desteği yurt dışından aldıkları içindi.
Zorlandığımız, bize ait olmayan hayatların bedellerini ödemek zorundayız.
...
Kalbimde anlayamadığım benden bağımsız olan duygular var bunlarla nasıl başa çıkacağımı bilmiyorum.
Son zamanlarda olanların ağırlığı ve sorumluluğu bana gerçekten ağır geliyordu.
Kızlardan sakladığım sır da dahil içimde tuttuğum dökemediğim şeylerin beni yıprattığı çok ortadaydı.
Bir tarafım Ayaz’ı affetmek isterken diğer tarafım ise asla bunu yapmamamı söylüyordu. Vereceğim karar onun davranışları sayesinde belli olacaktı ama bir anlık değişimi yüzünde hem kalbim hem de zihnim bana ihanet ediyordu
Zihnim ve kalbim bile bana ihanet ederken o neden etmesin?
Ayaz en başından beri pek anlamlandıramadığım birisiydi.Herkes ondan nefret etse de ben ona çekilmekten kendimi alıkoyamıyordum.
Belli olmayan duyular, kafa karışıklıkları beni yiyip bitiriyordu.
Yatağımda boş boş uzanmayı her zaman severdim ve şu anda üzerinde çalıştığım bir kitap vardı adı da Araf’tı
İsminden de yola çıkılabileceği üzere Araf cennet ve cehennem arasındaki ince bir çizgiydi. Ana erkek karakter kız karakterin tüm hayatıydı fakat kız karakter erkek karakterin cehennemindeki tek cennetiydi, eviydi.
Cennet ve cehennem arasındaki o ince yol belki de ikisinin kaderini birleştiren tek yoldu.
Yazmaya devam etmek için bir süre düşündüm ve aklıma gelen fikirle tekrar yazmaya başladım.
İnsanlar ve aşk bir tümdür, fakat aşk ve yalan da bir o kadar tümdü.
Aşkın varlığı asla kanıtlanamaz çünkü aşk diye bir şe yoktur hepsi bir tür zihin oyunudur. Ama ben de bu oyuna oldukça kapılmıştım ,aşk insana kötü şeyler yaptırabilirken hem üzüntü hem de mutluluğu tattırırken o benim Araf’ımdı. Hem cennetim hem de cehennemim arasındaki ince
Çizginim ta kendisiydi. Bazen kavga eder cehennemim olur, bazen ise beni mutlu eder ve cennetim olurdu.
Zihnimizin bize oynadığı en tehlikeli oyunlardan birisi de bu yüzen aşktı
Aşk sadece bir oyun değil aynı zamanda bir gerçeklikti. Varlığı olan ama kanıtlanamayan bir şeydi Aşk, sanki benim ona olan aşkımı söylemem fakat kanıtlayamamdı.
Kendi kitabımdan bir kısım yazmayı bitirdikten sonra Hafifçe iç çektim, bunu yapabilecek miydim bilmiyorum yapmak zorundaydım orası kesin.
Yazmak benim her zaman bir rahatlama noktam oldu, bir sığınak ve yuvaydı,.
Kendimi bulduğum tek yer kendi yazdığım evrenlerim oldu, ileride herkesin tanıdığı ve sevdiği bir yazar olmak istiyorum.
Kendi evrenlerimi onlara aktarmak ve kendi hayal dünyamı göstermek her zaman hoşuma gitmişti ve bende sonunda kitap yazmaya başlamıştım.
Bu ilk kitabım olsa da bazen hayal kırıklığı yaşıyorum, yapamadığım, kötü yazdığımı düşünüyorum bu durum ise beni sürekli bir mutsuzluğa sürüklüyor.
Kitap yazdığımı çevremdeki kimse bilmiyor çünkü söylemek istemedim.
Bilgisayarı kapattığım esnada aşağı kattan annemin seslenen sesini duydum.
Yine beni çağırıyordu başka ne olabilirdi ki gerçi?
Yataktan kalkarak bıkkın şekilde merdivenlerden inmeye başladım, annem tekrar seslendi “Kumsal burada bir arkadaşın olduğunu söyleyen birisi var. “ Arkadaşım olduğunu söyleyen birisi mi? Bu kim olabilirdi ki?
Hızla merdivenlerin sonuna geldiğimde koltukta annemin ve tam yanında da Ayaz öküzünün oturduğunu gördüm.2
Annemin arkadaşın dediği kişi bu olamazdı herhalde? Yüzündeki o bilmiş gülümseme beni daha da delirtti, annemi unutarak hızla Ayaz’ın karşısına geçtim.
Aynı gülümsemeyle bakmaya devam ettiğinde ağzının ortasına vurmak istedim gerçekten “Neden buradasın? “
Annem hızla beni susturmaya çalıştı
“Kumsal öyle denir mi hiç? Ayaz’ı ben davet ettim. “ Aklıma gelen ilk soru annem Ayaz’ı nerden tanıyor oldu
“Nerden tanıyorsun? “ Annemle ben tartışma halindeyken Ayaz ise koltukta rahatça oturarak bana meydan okuyan bakışlar atıyordu.
“Ayaz babanın şirket ortağının çocuğu ailesi ile arkadaşız. “ Bir dakika ne?4
Bunu yeni öğrenmem mi gerekiyordu gerçekten? Gerçeği öğrendiğimde yüz ifadem değişirken Ayaz keyifle bana bakarak sırıttı “Evet doğru ailelerimiz ortak ve küçüklüğümden beri aileni tanıyorum Ece abla da ikinci annem gibidir. “ Annem ise sözlerine karşılık gülümsedi ve eliyle Ayaz’ın omzunu okşadı.
Şu an ölü müyüm yoksa bir rüyada mıyım bilemediğimden sadece bakınmakla yetindim.
Sanki şu an olanlar yetmemiş gibi annem birde Ayaz’a beni neredeyse utançtan yerin dibine sokacak o soruyu sordu “ Ayaz birkaç gün önce bizim eve yaklaşık yüz adet çiçek buketi gönderdi sen mi yollamıştın? “ Ayaz hiç utanmadan hatta egosunu şişirterek daha da gülümsedi “Elbette ben gönderdim başka hangi erkek gönderebilir ki Ece abla? “
Annemle ikisi nasıl bu kadar iyi anlaşıyordu gerçekten bilmiyordum.
Annem onun laflarına güldü “O da doğru. “ Ayaz sanki annemle işbirliği yapıyor gibi tavsiyeler veriyordu “Şimdi Ece abla anlaşalım. “ Annem dünden razı gibi hemen kabul etti “Neymiş anlat bakalım. “
Ayaz ilk önce benim gözlerimin içine baktı ve hemen ardından anneme döndü
“Bence eve benden başka erkek sokmayın Allah korusun Kumsala yürür falan, sonra başka erkeklerle de konuşmasını yasaklamalısınız sadece ben olmalıyım daha güvenli olur, dönemin erkeklerine güven olmaz. “ Salak mı bu! Annemden böyle bir şey istemesi gerçekten de delice şu an kesinlikle saçmalıyordu. Ben daha ilk olayın şokundayken bir şok daha gelmesi hiç iyi olmamıştı. Annem gülümsedi ve hiç düşünmeden kabullendi “Haklısın bence de senden başka erkeklerle konuşmasın, sen yetersin ayrıca dediğin gibi diğer erkeklere güven olmaz. “ Gerçekten anında annemin aklını nasıl çeleceğini biliyordu.
Annemin onayıyla bana bakarak neredeyse yiyorsa karşı çık diyordu.
Annem anlık ona baktı ve durmadan hemen ban geri döndü “Duydun Kumsal Ayaz hariç başka erkeklerle konuşma. “ O kadar şeyin sonunda nihayet sesimi buldum “Sen ciddi misin!? “
Annem ise hiç tavrını değiştirmedi şu an neredeyse çocuğunun ben değil de Ayaz olduğuna kendim inanacağım yani.
“Evet kumsal, Ayaz doğru söylüyor diğer erkekler tehlikeli ve konuşma. “ Asıl tehlikeli olan bu adamın ta kendisi!
Bunu anneme desem beni hemen sustururdu.1
Son birkaç dakikadır anladığım tek şey annemin Ayaz’a aşırı derecede güvenmesi ve kendi çocuğu gibi görmesiydi. Kendimi sakinleştirmeye çalıştım olaya daha net ve sakin bakmam lazımdı annemle de aramı bozmak istemedim.
“Peki anne Ayaz’ı neden davet ettin? “
Annem ise hâlâ Ayaz’ın sırtını ovuşturuyordu.
“Babam ve ben birkaç günlüğüne iş gezisine gideceğiz ve sana bakması için Ayaz’a ricada bulundum, o da sağ olsun kabul etti. “
Ne! Ben bu öküzle aynı evde mi kalacaktım? Bu asla olamaz, ayrıca ben onunla kavgalıyım nasıl aynı evde kalabiliriz ki? Hem de o sorumlu olacaktı tanrım bu bir işkence!
“Anne saçmalama tek kalabilirim. “
Asıl şimdi Ayaz’ın neden en başından beri hiç durmadan gülümsediğini ve keyfinin yerinde olduğunu anlıyordum.
Meğer birkaç günlüğüne ona emanet edildiğim içinmiş, eminim şu an benden sorumlu olduğunu düşünerek daha da eğleniyordu. Sorunun cevabını annemden beklerken o cevap verdi
“Tek kalamazsın o yüzden buradayım. “
Bu çocuğa ne denirdi gerçekten hiç bilmiyorum, sinirden kelimeler ağzımdan zar zor çıkıyordu.
“Ayrıca sen nasıl burada kalmayı düşündün? Annen baban seni merak eder evine git. “ Aldırış etmeden omuzlarını silkti “Haberleri var. “
İşte bu beni daha da çok delirtti.
Annem koltuktan kalktı ve kapıya ilerledi
“Anne nereye hemen mi gideceksin? “
Köşedeki valizini aldı ve gülümsedi “Evet sanan haber vermek için bekliyordum, görüşürüz annecim birkaç gün sonra gelirim. “ Ardından Ayaz’a baktı “Sende kendine iyi bak ve Kumsal’a iyi bak anlaştık mı? “ Kafasını salladı ve gözlerini bana çevirdi. Tabi ki de bu durumdan zevk alacaktı o öküz başka ne olabilirdi ki? Annemin arkasınsan gitme diyemedim, işleri onun için zorlaştırmak istemedim ve sadece kapıdan çıkışını izledim.
Annem çıktığı gibi Ayaz hemen oturduğu yerin yanına eliyle oturmam için vurdu “Otur” Annem gittiğinde hemen eski haline ve öküzlüğüne geri döndü “Oturamam” Sorgulayarak tek kaşını kaldırdı “Neden? “ Masadan bir sandalye çektim ve oraya oturdum “Çünkü öküzlere alerjim var. “
Eğlenerek hafif bir kahkaha attı “Ne yani ben öküz müyüm? “3
“Yeni mi öğrendin? “ Kafasını inkar ederek yanlara salladı “Hayır bunu her zaman diyorsun. “ Bir anlığına saçlarıma baktı ve sonrasında geri gözlerime baktı
“O zaman senin için de öküzün sarışını diyebilir miyiz? “ Gözlerim şaşkınlıkla açıldı “Ben senin falan değilim deli deli konuşma. “ Şu an resmen psikolojiyle oynayarak ters etki yaratıyordu “Sence deliler her zaman doğruları mı söyler? “ Bu daha öncesinde de düşündüğüm bir konuydu, fakat konudan bağımsız olduğu için hafif şaşkınlıkla çıktı sesim
“Evet” Bilmiş şekilde başını salladı ve eğilerek kollarını dizlerine yasladı
“Bir ara bana deli demiştin ve şimdi ise deliler her zaman doğru söyler diyorsun, biraz önce senin değilim deli misin dedin yani evet öyleyim ve bu da seni haksız çıkarır değil mi? “ Şu an gerçekten zihnimle oynadığını hissediyordum.
Tam anlamadım fakat bahsetmeye çalıştığı şey bir ara ona deli demiştim şimdi ise bana öküzün sarışını dediğinde yani onun olduğumu iddia ettiğinde ise senin değilim dedin ve delilerin de doğru söylediğini söyledim.
Büyük ihtimalle ona deli dediğimi ve şimdi de delilerin her zaman doğru söylediğini söylediğimden kendisini haklı çıkarıyordu yani benim onun olduğumu söylüyordu.
Kafam karışık ona bakarken tekrar gülümsedi “Sarışınım biraz saf galiba. “
“Şöyle gülümseyip durma. “ Gıcıklığına daha da tatlı gülümsedi “Ne oldu kalbin mi hızlandı? “ Bunu söyleyene kadar hiç bir sıkıntı yoktu fakat dediği gibi gerçekten de kalbim hızlanmaya başladı.
“Hayır yok öyle bir şey. “ Koltukta geriye yaslandı ve kollarını kavuşturdu, kol kaslarından spor yaptığı belli oluyordu
“Emin miyiz? “ Hafifçe telaştan dolayı kelimeleri geveledim “Eminim.”
Koltukta yanında tuttuğu çantayı bana uzattı “Kıyafetlerimi nereye koyabilirim? “
Üst katta çıkan merdiveni işaret ettiğimde gözleri elimi takip etti “Odan üst katta benim odamın yanında. “
Hemen heyecanlandı “Hadi göstersene.”
Heyecanına eğlenceden edemedim ve ayağa kalkarak üst katta çıkmaya başladım, hemen hızıma yetişerek yanımda yürümeye başladı.
Arada gözlerini bana çevirdiğiniz farkındaydım fakat uzun boyu ve bacakları sayesinde benden hızlı olmamak için daha küçük adımlar atarak beni taklit ediyordu bir nevi düşünceliydi.
Boyunun kaç olduğunu merak etmedim değil bana göre oldukça uzundu Acaba kaç santim?
Ona dikkatli fark ettiğimi fark etmiş gibi durdu “Ne oldu boyuma hayran mı kaldın? “ Sana hayran kaldım da diyemedim ki.
Geçiştirmek şu an en iyi seçenekti “Hayır.” Büyük ihtimalle inanmamıştı
“Vücudumu inceliyordun. “ Hemen savunmaya geçtim “Azıcık bakmışsam ne olmuş yani? “ Evet biliyorum bu savunma şu an hiç olmamıştı.
Ayaz gülümseyerek üzerime birkaç adım attı “Boyum uzun diye mi inceledin? “
Kafamı salladım inkar edecek değildim
“Evet ne var yani Allah boy pos vermiş bende
Hafifçe kıkırdama sesini duydum “Her neyse komik değil odanı göstereceğim gel. “ Onu beklemeden hızlıca odasına yöneldim. Sonunda odasına vardığımda
Onun da peşimden içeri girdiğinden emin oldum “İşte burada kalacaksın. “
Etrafa bakındı ve çantasını yatağın üzerine koydu. “Her neyse ben kahvaltı için markete gidip geleceğim istediğini yap. “ Bir anlık şaşkın bir ifadeyle baktı
“Bende gidebilirim biliyorsun. “
“Ben gidiyorum konu kapandı. “
Odadan hızlıca çıktım ona belli olmazdı hatta belki peşimden gelmek bile isteyebilirdi, evden çıktığım gibi en yalın markete doğru yürümeye başladım.
...
Elimde market poşetleriyle eve girdim fakat etrafta Ayaz’ı göremedim, poşetleri mutfak tezgahına koymamla birlikte evden onu aramaya başladım acaba şu an ne haltlar yiyordu?
Üst kata çıkarak odasına baktım fakat orada da yoktu koridorlarda bakmaya başladığımda minik kütüphanem olan odanın kapısının açık olduğunu gördüm, büyük ihtimalle oradaydı.
Ne yaptığına bakmak için hızla odaya girdim, elinde düşmandan aşka, smut bir kitap tutuyordu ve sayfaları ise açıktı sanırım çoktan içine bakmıştı.3
Geldiğini fark ettiğinde gülümsemesi daha da genişledi fakat ben ise o kitabım içeriğini bildiğimden panikledim ve konuşamadım.
“Gördüğüm kadarıyla düşmandan aşka kitapları okuyorsun ayrıca bir tık smut da var, zevkin bu mu? “1
Diyecek bir şey gerçekten bulamıyordum, kitabı rafa geri bıraktı ve gülümsemesi hiç değişmeden geri bana döndü “İstersen o aşklardan birini sana yaşatabilirim küçük düşmanım. “
Kalbim o kadar hızlı atmaya başladı ki kendimi azarlamaya başladım
Ve bunu yapamadım. Hafif bir kahkaha sesi duyduğumda ona geri döndüm, şu an hissettiğimi yansıtmamam lazımdı bende sinirli şekilde karşılık verdim
Küçük çocuk gibi mızmızlandı “Of tamam be sana da şaka yapmaya gelmiyor. “
“Hı hı senin yaptığın şakaları gördük Ayazcık. “
“Doğru ayıcık tatlı kalır sonuçta sen öküzsün. “
Beni hafifçe iterek odadan çıktı bende hemen peşimden çıktım.
“Mutfağa gel kahvaltı yapalım. “
Yemek yapmasını bildiğim pek söylenemezdi fakat şu an onun diline düşmek istemiyordum, kafasına göre takılırken mutfağa geçtim ve kendimce bir şeyler yapmaya çalıştım.
Elimden geleni yaptıktan sonra masaya kahvaltılıkları koydum.
Masa artık bir tık da olsa dolu olmuştu. Ayaz hemen masaya geldi ve bir şey demeden anında masanın başına oturdu. “Kahvaltıda neler var? “
“Omlet ve krep yaptım. “ Mutsuz şekilde baktı “Yoksa fiziğimi kıskandığın için bana kilo aldırmaya mı çalışıyorsun? “
Gözlerimi devirdim bu çocuk bence kesinlikle maldı.
“Fiziğin beni ilgilendirmiyor. “
Resmen trip atar gibi dudaklarını büzdü
“Yemem banane banane. “1
Şu erkeklerde en sinir olduğum şeylerden birisi de kız gibi trip atmalarıydı ve şu an tam olarak yanlış zamana getirdi, aşırı sinirliydim2
“Yemiyorsan yeme kalk siktir git. “
Şokla ağzı açık kalarak bana baktı, bir tık da olsa artık sakinleşmiştim “Neyse yemeğini ye hadi “ Bir şey demeden geri yemeğe döndü.
Sonunda yemeği bitirdiğinde yine eski haline geri döndü bu çocuğa gerçekten artık küfür bile işe yaramıyordu.
“Hani şu olay vardı ya bende özür falan diledim hatta yüz çiçek buketi göndermiştim kabul ettim değil mi? “
Ah o olay tabi ki hayır etmemiştim.
“Hayır.” Şaşkınlıkla masada öne eğildi
“Nasıl hayır? “ Basitçe söyledim “Bildiğin hayır işte. “
Her zaman üste çıkan kişi tabii ki de o olmayacaktı.
“O zaman affetmen için ne yapabilirim? “
“Ne zamandan beri affedilmeye layıksın? “ Diyecek bir şey bulamadı bende öyle tahmin etmiştim.
“Bak Ayaz suçlusun bunu sende biliyorsun ama pişman olduğunu bende görebiliyorum o yüzden sana bir şans verebilirim. “ Gözleri hemen umutla bana döndü tam konuşacağı esnada susturdum “Ama bir şartım var. “ Sesi umut doluydu “Nedir? Söyle. “
Hafifçe gülümsedim artık onunla eğlenme sırası bendeydi.
“Bir isteğimi yapar mısın? “ Hemen masadan ayaklandı yüzünde kararlı bir ifade vardı “Evet her neyse yaparım sadece söyle. “ Aklımdaki fikri duysa eminim ki vazgeçecekti ve bu daha da eğlenceliydi “Ama vazgeçmek yok. “
Hemen onayladı “Peki o zaman beni takip et. “ Ayağa kalktım ve kendi odama doğru yürümeye başladım biraz şaşırsa da beni takip etti.
Odaya girdiğimde dolabımdan bir adet dansöz kıyafeti çıkarttım ve ona uzattım plan belliydi.7
“Bu ne? “ Kahkaha atmamak için şu an kendimi zor tutuyordum “Dansöz kıyafeti. “ Uzattığım kıyafeti aldı “Bununla ne yapacağım? “ Söylediğimde daha da eğlendim “Giyineceksin.”
“Efendim! “ Kahkahayı bastırırken dudaklarımdan hafif bir gülme kaçtı
“Efendim değil tamam diyeceksin, hadi giyin. “
Tam itiraz etmeye başlarken durdurdum
“Ama yok affedilmek istiyorsan dediğimi yap. “ Hafif sınırlı şekilde bana baktı şu an bağırmak istediğini biliyordum fakat sırf onu affetmem için bu gerektiğinden sesini çıkarmadı ve giyinmeye başladı.
Sonunda kıyafetin tümünü giyindiğinde dayanamayarak kahkaha attım. O kadar komik görünüyordu ki kendimi oturduğum yatakta ordan oraya atarak gülmeye başladım. Beni izlerken her ne kadar sinirli olsa da onun da dudaklarında bir gülümseme olduğunu fark ettim fakat ona baktığım anda hemen sinirli gibi davranmaya devam etti “Gülmen bitti mi? “ Daha da fazla güldüm “Hayır bitmedi. “ Kıyafetin üst kısmına baktı ve garip bir şekilde bana geri baktı “Benim göğüsüm yok bu olmadı. “ Daha da güldüm “Merak etme boşsa doldururuz. “ Kesinlikle beni ciddiye aldığını düşünmüyordum.
“Giyin dedin giyindim şimdi affettin mi? “
Gülmekten gözümden akan yaşları sildim “Hayır, daha değil şarkı açacağım oyna tamam mı. “ Sinirli olsa da kabul etti. Telefonumu alarak bir roman havası açtım ve çekmek için kamera kısmına girdim. “Hadi iyi kıvır. “ O kendi kendine parkıyla kıvırmaya başladığında kamerayla çekmeye devam ettim.
Arkadan gülme seslerin net şekilde geliyordu şu an o kadar eğleniyordum ki bir tarifi yoktu.
“Hadi yandan yandan. “ Dediklerimi yaparken içinden sövdüğüne eminim fakat sesini çıkarmadan devam etti.
Sonunda videoyu kapattım ve şarkıyı durdurdum “Tamamdır.”
Ayaz oynamayı bıraktı ve sinirli olsa da yumuşak bir ton kullandı “Bunları çıkartayım o zaman. “ Banyoya girdi ve birkaç dakika sonra normal kıyafetleriyle tekrar odaya döndü, yaklaşarak yatakta tam yanıma oturdu “Beni affettin mi? “
“Sözde affetmiş olabilirim ama kalbimde bir affın yok Öztürk” Üzüldüğünü biliyorum falat böyle olması lazımdı.
İtiraz etmedi sadece tek kelime söyledi
Şu anda belki bunu sindirmek için zamana ihtiyacı vardı hiç bilemiyorum fakat bir tarafım onu bırkanak isterken diğer tarafım ise keyfini yerine getirmek istiyordu.
“Hey bizimkileri çağırsak nasıl olur? Belki pijama partisi yaparız? “
Dudaklarında hafif bir gülümseme belirdi. “Tamam o zaman ben erkeklere haber vereyim seninkileri de alsınlar gelsinler. “
Hemen olduğum yerden kalktım “Olur bende pijama partisi için bir şeyler hazırlayayım” Gideceğim esnada bir anda kolumu tuttu ve dengem bozulduğu için onun üzerine düştüm.
Bir an gözlerimiz buluştuğunda panikle hızlıca üzerinden kalktım
“Pardon.” Sorun olmadığını belli edercesine elini salladı “Boş ver.”
Hızlıca utançtan odadan çıkarak uzaklaştım, planım mutfakta pijama partisi için bir kaç yiyecek ve abur cubur hazırlayacaktım.
Girdikten sonra çok geçmeden Ayaz kapıda belirdi. Üzerinde geyik desenli bir pijama takımı vardı altı ise kareliydi, eh oldukça hoş göründüğünü kabul edebilirim.
“Sen de üzerini değiştir ben hallederim.”
Galiba rüyanın içerisindeydim “Peki.” Hazır fırsat varken hızla ayrıldım ve kendi odama çıktım.
Bir süre sonra saçlarımla uyumlu sarı bir pijama giyindim ve geri mutfağa indim.
Ayaz bir saniye baktı sonra önüne döndükten hemen sonra tekrar baktı ve gülmeye başladı “Neden gülüyorsun? “
Yaptığı işi bırakarak yanıma yaklaştı ve elini hafifçe uzatarak kafamın üzerine koydu “Civciv gibisin. “
Bu çocuk neyin peşindeydi? Normalde asla sergilemeyeceği davranışları birden sergilemeye başlaması zaten garipti.
Tövbe tövbe! Bence bu çocuk hafıza kaybı falan yaşıyordu yoksa asla böyle davranmazdı.
“Ayaz ciddiyim kendine gel. “ Eli hâlâ kafamın üzerindeydi “Kendimdeyim.”
“Her neyse gelmek üzeredirler. “ Bir an eline baktı sonra tekrar geri bana baktı, “Biliyor musun çok tatlısın. “ Elini tutarak kafamdan ittim “Sende çok öküzsün. “
İkimiz de gerçekten asla romantik olamıyorduk, tam o esnada kapı zili çaldı “Ben bakarım. “ Ayaz’ı mutfakta bırakarak kapıya yöneldim .
Kapıyı açtığımda önce kızlar arkada ise erkekler vardı “İçeri gelin. “ Hepsi oturma odasına doğru yöneldi, kızlar sanki daha öncesinden de alışıkmış gibi koltuklara yayıldılar fakat bir değişiklik vardı.
Aras Ecrin’in yanında, Fatih Yüsra’nın ve Çınar da Dilara ile oturuyordu. Onlardan beklenmedik bir performanstı gerçekten yoksa burada benim bilmediğim bir şeyler mi vardı?
Hemen yanlarındaki boş koltuğa oturdum ve Ayaz’ın gelmesini beklerken
Onları inceledim. Gözüme ilk batan şey ise Ecrin oldu, yanağında kırmızılık vardı ve normalde olduğundan daha üzgün görünüyordu Aras ise sadece gözlerini o kırmızılığa dikmiş izliyordu.
O esnada mutfak tarafından coşkulu bir ses geldi “Bayanlar ve baylar pijama partisine hazır mısınız? “ Çok geç kalmadan Yüsra ayak uydurdu “Evet! “
Fatih Yüsra’nın davranışına gülerken Ayaz yanımıza gelerek oturdu fakat inadına tam olarak benim dibime oturdu.
“Film olarak ne tür açalım. “ Yüsra hızla bağırdı “Korku! “ Bu kız her zaman aşırı neşeliydi, o neşeden az da bana verse hiç sorun olmazdı gerçekten.
“Tamam korku izleyelim. “ Diğerleri onayladığında Ayaz televizyondan bir korku filmi açtı ve arkasına daha da yaklaştı.
Onun yüzünden filme odaklanamıyorum
Film izlerken kimseye çaktırmadan kolunu arkadan omuzlarıma sarmıştı, durduk yere kavga çıkmasın diye bir şey demedim ama bir şekilde rahatlatıcıydı.1
Belki başka zamanda, başka evrende seninle böyle.
Zihnim artık filmden uzaklaşmıştı aklımda sadece Ayaz’ın kolunu omzuma sararak, kendine yaslayarak beni tuttuğu
Vardı. Bir anlık duyguyla kafamı ona başlama ihtiyacı hissettim ve farkında olmadan kendimi onun göğsüne kafamı yaslamış şekilde buldum.
Hiç garipsemeden omzumdaki kolu beni kendine daha da sıkı çekti bir nevi teselli gibiydi. En azından huzurlu ve sıcak hissediyordum, kokusu oldukça hoştu ve ben bunu yeni öğreniyordum.
Kafamı daha da rahat bir şekilde ona yasladığımda kollarıyla beni bir tık daha yanına çekti ve yanağımı kafamın üzerine yaslayarak film izlemeye devam etti.1
Bu durumda nasıl filme odaklanıyordu gerçekten anlamıyorum. Diğerleri fark etti mi diye etrafa bakındığımda hepsinin filme dikkatli şekilde baktıklarını gördüm yani daha bizi fark etmemişlerdi. Nefes alışlarını, kalp atışını hissediyordum ama şu an beni en çok rahatlatan şey ise kokusuydu.
Kokun mu cennetten bir parçaydı yoksa sen mi benim cennetimden bir parçaydın?
Kimse görmediğine göre biraz rahatlayabilirdim sanırım. Film artık pek de umurumda değildi sanırım bir tık fazla huzurlu oldum, kafamı daha rahat yasladığımda gözlerim yavaş yavaş kapanmaya başladı. Ayaz’ın beni fark edilmeyecek kadar küçük hareketlerle salladığını ve uykuya dalmama yardım ettiğini hissettim.2
Gözlerim tam olarak kapandı, bedenim huzurlu şekilde uykuya dalacağı esnada tiz ve yüksek bir çığlık sesi duydum ve bu tabi ki Yüsra ya aitti.
Herkes sesle yerinden sıçrarken bende hızla Ayaz’ın kollarından ayrıldım.
“Tanrım! Dünyanın sonu geldi! “ Ne saçmalıyordu bu kız yine?
Dilara ne olduğunu anlamaya çalıştı
“Neden çığlık attın. “ Yüsra tam olarak oyunculuk performansı sergileyerek ayılıp bayılmış gibi haraketle yapmaya başladı “Kumsal Ayaz’ın göğsünde yatıyordu! “ Erkekler sanki daha öncesinden görmüş gibi umursamazken Ecrin bile bir an yerinden sıçradı “Ne! “ İkimiz düşmandık ve bu haraketeü şaşırmış olabilirlerdi doğal olarak da tepki verdiler.
“Öyle bir şey yok. “ Elbette kendimi savunacaktım ikimizin böyle bir durumda olduğunu görmemiş olmaları lazımdı.
“Gördüm! “ Yüsra lütfen sus yoksa ağzının ortasına çakacağım cidden
“Yok öyle bir şey. “ Yüsra tekrar konuşacakken Fatih onu tuttu ve geri yanına oturttu “Bir sus kızım ya, bakma o tarafa. “ Yüsra tam tekrar konuşmaya çalışırken Fatih hızla eliyle onun ağzını kapattı “İlk defa kavga gürültü olmadan birlikte bir aktivite yapıyoruz ağzını açma. “ Yüsra sonunda pes etti ve geri film izlemeye döndü.
Zaten o yakınlaşma da zar zor olmuştu ve tekrar olabileceğini sanmıyorum, Ayaz yine aynı şekilde kolunu bana atmak isterken hafifçe geri çekildim ve istemediğimi belirttiğimde üzgün şekilde iç çekti ve filmi izlemeye devam etti.3
Korku filmi gerçekten heyecanlıydı ama bazı anlarda gerçekten de korkutucu olabiliyordu. Sonunda film bittiğinde Dilara ayağa kalktı “Pijama partisinde başka ne yapılır? “ Çınar biraz düşündükten sonra konuştu “Oyun oynayabiliriz, ya da belki bir sohbet? “
Benim de ilgimi çekmişti “Olur.”
Ayaz oturduğu yerden kalktı “Tamam masaya geçelim orada abur cubur falan filan var. “ Hepimiz masaya geçtik ve bir süre sonra sohbet etmeye başladık fakat sohbet gerçekten de sarıyordu.
Aras düşünceli bir sesle konuştu “Peki Ayaz sen neden Kumsal’ın evinde kalıyorsun. “ O cevap vermeden hemen önce ben atladım “Orası biraz karışık, annemler iş gezisine gitti ve Ayaz’ı da önceden beri tanıdıklarından benimle kalması için rica etmişler. “ Yüsra yapay bir üzüntü sesi çıkardı “Ah bu kötü olmuş tel kalsaydın eve rahatça erkek atabilirsin. “ Bunu şaka olduğunu anlasam da Ayaz anlayamadı ve hemen gözleri büyüdü “Eve hangi erkeği atacakmış? “ Tonu açıkça sinirli ve meraklıydı, Yüsra daha da uğraşmaya karar vererek sinsice gülümsedi
“Hangi birini saysam bilemedim. “ Ayaz’ın gözleri geri bana döndü “Kumsal açıklamak ister misin? “ Bu işe zaten beni neden katıyorlarsa “Açıklamaya gerek
O esnada Dilara ayağa kalktı “Başka bir gün daha uzun yapsak bu gün bir işim var . “ Ne güzel anlaşmaya başlamıştık tam da “Tamam sorun değil. “
Diğerleri de ayaklanmaya başladıklarında Ayaz ve bende onlara eşlik etmek için kalktık ve kapıya kadar eşlik ettik “Bu günü saymam sonra tekrar gelin ona göre. “ Fatih neşeyle gülümsedi “Tamam tamam geliriz. “
...
Evde Ayaz ile baş başaydık ve diğerleri gittiğinden beri sadece masada oturarak geri kalan abur cuburları yiyerek bir yandan da içiyorduk.
Ayaz bana bakmayı hiç bırakmadı “Alkol aldığında açık sözlü olur musun? “ Sorunun manası çok açıktı “Evet.” Dedim kısaca.
Gülümsemesi genişledi “Peki şu an sarhoş musun? “ Bir nevi öyleydim başım dönüyor ve kelimeleri geveliyordum “Sanırım.” Koltuğunda kayarak bana doğru yaklaştı ve tam karşıma oturdu.
“O zaman bu bana karşı açık olacağın anlamına gelir. “ Evet öyleydi, bunu dur duramazdım.
Devam etti “Öyleyse şu an yaptıklarımızı yarın hatırlamazsın. “ Bunu bana değil kendine söylüyor gibiydi.
Çınar Aygün4
Gün gayet iyi geçmişti fakat pijama partisini erken bitirme kararı aldığımızdan artık evlere dağılıyorduk.
Fatih kendi arabasına Yüsra, Ecrin ve Aras’ı almıştı. Ben ise kendi arabamla geldiğim için aynı şekilde dönecekti fakat et olarak yanıma Dilara’yı da aldım. Aslında arabaya sığmamaları sadece bir bahaneydi, onun yanımda olmasını ve az da olsa vakit geçirmemizi istedim.
İkimiz de çok aşırı olmasa da yine de utangaçtık ve asla ilk adımı atamıyorduk.
Arabayı sürerken elim hafifçe stresten direksiyona vuruyordu, yanımda olduğunu biliyordum ve baş başaydık
Daha akşam olmamıştı bir şansımız olabilir diye düşünürken onun sesini duydum “Sorun ne? “ O zeki bir kızdı anladığını biliyordum “Sorun yok. “
Bir an gözlerini benim üzerimde gezdirdi
“Şey.” Benden çekinmesini asla istemezdim ve şu an tam olarak bunu yapıyordu “Sorun değil çekinme rahatça konuşabilirsin. “ Eskisine göre bir tık daha rahatladığımı görebiliyordum
“Biliyorsun daha çok erken. “ Kafamı sallayarak devam etmesini bekledim, zaman tanıdım “ Yemek yemeğe ne dersin. “ İlk adımı onun atacağını Jim bilebilirdi ki? Ama hazır fırsat varken asla kaçıramazdım, hafifçe gülümsedim “Elbette, bu iyi bir fikir. “ Artık özgüveni daha da yerine geldi “O zaman rastgele bir restoran olabilir sen seç bana fark etmez. “
Seçim bana kalmıştı yani iyi bir yer seçmeliyim ki onun gözüne daha da girebileyim “ Torpidoyu açar mısın? “ Biraz şaşırdı ama sorgusuzca açtı.
İçindeki kutuyu gördüğünde âline alarak bana baktı, hafifçe gülümsedim “Açabilirsin.”
Kutuyu açtığında içinde bir bileklik gördü, bileklik güzel ve şıktı ayrıca ucunda minik bir kırmızı lotus çiçeği vardı.
Dilara eline alarak biraz inceledi “Bunı eden bana gösterdin. “ Sebebini çok iyi biliyorsun.
“Şey sadece gözüme hoş geldi bende almak istemiştim ama verecek kimse yoktu bende sana vermeyi düşündüm, alır mısın? “ Durumun böyle olmadığını anlayacak kadar zeki bir kızdı.
Bir saniye düşündükten sonra bana geri baktı “Peki senin için sorun değilse. “ Gülümsememi artık bastıramayacak kadar mutluydum. Bilekliği kendi bileğine taktıktan sonra bana geri baktı ve hafifçe mırıldandı “Teşekkür ederim. “
Arabayı sonunda lokantanın önünde durdurduğumda inmesi için hızla arabadan inerken onun kapısına yaklaştım ve açtım.1
...
Restoranda çok konuşmadık sadece yemek yiyorduk fakat artık konu açmam gerektiğini düşündüm “Sınavlar yaklaşıyor. “ Yemeğinden kafasını kaldırarak baktı “Evet, ama endişelenmeyelim bence kolay geçer. “
“Umarım.” Stresten ve heyecandan neredeyse konuşamıyordum bile.
Dilara ise daha da rahatlamıştı gülerek sohbet ediyorduk.
O esnada masanın yanına eski okulumdan bir kaç arkadaşım geldi “Hey Çınar bu sen değil misin? “ Zamanlamalarına tüküreyim ben onların
“Ah selam. “ Dilara onlara kim olduklarını anlamak için bakıyordu. “Eski arkadaşlarım. “ Diye kısa bir açıklamada bulunduğumda anlayışla karşıladı.
Yanlarında sevgilileri de vardı ve her zamanki gibi hava atacaklarını tahmin etmek çok dan zor değildi.1
“Oturabilir miyiz? “ Geri çevirmek kabalık olurdu. “Elbette”
Onlar otururken Dilara kalkarak yanıma oturdu. Yiğit ve Can genel olarak can sıkan tiplerdendi ve sevgililerinden ise hiç bahsetmiyorum bile . Yiğit’in sevgilisi Naz, Can ise Sevde ile sevgiliydi ikisi de para avcısı kızlardı ve tipe önem verirlerdi.
Yiğit bilmiş bir yüzle baktı “Eee anlat bakalım sevgilin falan var mı yoksa yine sap mısın? “ Bunu eğlenerek söylemeleri gerçekten sinirime gidiyordu. Bir süre boyunca sevgilim olup olmadığını sorarak dalga geçtiler, telefonuma gelen bildirime baktım
Dilaram: Böyle davranmalarını sevmedim, seninle dalga geçmesinler diye rol yapalım sevgilin olarak beni tanıt.3
Mesajı okuduğumda kalbim hızla atmaya başlarken hızla telefonu kapatarak ona baktım. Gözlerinde bir onay izi vardı ve sanırım gerçekten de rol de olsa sevgilim diyebileceğim için mutluydum.
Can’ın sevgilisi Sevde yine küçümser şekilde konuştu “Sevgilin olmaması kötü olmuş senin gibi yakışıklı birisini elde etmek zor. “ Sorusunda flört varsı yanında sevgilisi varken bunu yapmaya çekinmeyen birisi sevgilisi yokken ne yapmazdı ki?
Kolumu Dilara’nın omzuna doladım ve dudaklarıma bir gülümseme yerleştirdim “Tanıştırayım sevgilim Dilara. “ Diğerleri hemen yanımda oturan Dilara’ya bakış attılar.
...
Berabere alışveriş merkezinde içerisinde dolaşmaya devam ediyorduk. Dilara sevgilim rolünü gerçekten de iyi oynuyordu.
Oyuncakçı mağazasına girdiğimizde diğerleri hemen bana gösteriş olsun diye sevgilisine bir şeyler baktı.
Can yanıma yaklaştı “Sen sevgilime bir şeyler almıyor musun? “
“Benim sevgilim kitap sever. “ Onun sevdiği şeyi bildiğimi söylediğimde Dilara biraz şaşırdı fakat hemen role geri girdi.
“Yiğit ben artık gideyim. “ Yiğit sevgilisine baktığı oyuncakları bırakarak bana döndü “Neden? Ne güzel takılıyorduk. “ Dilara'yı bu ikisinin yanında tutmak hiç hoşuma gitmiyordu ve bir şekilde ayrılmam lazımdı.
“Sevgilimle biraz baş başa vakit geçireceğiz anlarsınız ya. “ Hemen gülümsediler “Ah, o konu anladım. “ Eminim ki şu an fesat bir şeyler anlamıştı bu salaklar.
Dilara’nın beline kolumu doladım ve çıkış tarafa dıpru yürümeye başladık
“Evet.” Çıkışa doğru gitmeye devam ederken belini hiç bırakmadan eşlik etmeye devam ettim.
“Güzel rol yaptın. “ Rol yapmadım diyemedim ki.
İster rol olsun ,ister gerçek olsun seni her zaman aynı şekilde seveceğim.
Fatih bizi evlere bırakıyordu ve sonunda sıra bana gelmişti fakat gelmesini hiç istememiştim. Araba evin önünde durduğunda onlara baktım asla gitmek istemiyordum, kaçmak istiyordum gerçeği ise kimse bilmiyordu...
Arabadan indiğimde onların geri gidişini izledim. Ayaklarım istemsizce eve döndü ve binaya girdim. Son birkaç gündür kızlar yerine annemler ile kalıyordum.
Eve girmek neredeyse ölecek kadar korkutuyordu.
Bu bir travmaydı, şaka değil bir gerçeklikti.
Sonunda merdivenlerin ucuna ulaştığımda kapıyı çalma sırası gelmişti ama titriyorum nasıl yapacaktım ki?
En sonunda cesaretimi topladım ve kapıyı çaldım bir süre sonra annem kapıyı açtı her zamanki gibi soğuk ve sınırlı bir ifade ile bakıyordu.
Hızlıca içeri girdim ve kapıyı kapattım
“Bittin sen. “ Tehditi ile olduğum yerde kaldım, ağlamak istiyordum bağırmak istiyordum, kaçmak istiyordum, ama yaşamak istiyordum.
Yaşamak sadece bedenen değildi, ruhen de yaşamamız lazımdı peki ben şu anda yaşıyor muydum?
Annem tekrar üzerime gelmeden hemen önce lavaboya girdim ve kapıyı kilitledim.
Annem kapıya sertçe vurmaya başladı1
“Tamam çıkıyorum bir dakika. “ Kendini sakinleştirmeye çalıştım, hiç durmadan atan kalbim neredeyse yerinden çıkacaktı.
Akmak için tehdit eden göz yaşlarımı hemen bir peçete yardımı ile sildim ve sakinleşmeye çalıştım.
İçeride beni bekliyorlardı biliyordum. Kaçamazdım, kaçırmazlardı.
Yaşamayı bilmeyen bir ölü ruh, peki ölü ruha ne iyi gelirdi?
Hızla banyonun kapısını açtım ve içeriden çıktım, çıkmazsam daha da sinirleneceklerini biliyordum.
Oturma odasına gittiğimden hem annem hem de babam ayakta beni izliyorlardı.
Babam beni gördüğü gibi köşedeki bardağı alarak yere sert şekilde fırlattı, cam taneleri her yere dağıldı, cildine girdiğinde acısını hissettim.
Cam gibiydik, parçalandık ve toparlanamayız.
Tepki veremiyordum eğer verirsem daha sertini yapardı. Annem yavaş adımlarla bana yaklaştı ve elini yüzümdeki kızarıklığa sürdü “Sana bu lekeyi kapat demiştik. “ Evet öyle demişlerdi, bana yaptıklarını kimsenin bilmesini istemiyorlardı.
“Birisi öğrendi mi. “ Korkuyla başımı iki yana salladım. Ağlamak istiyordum, yapamazdım. Kaçmak istiyordum, onu da yapamayacak kadar salaktım.
Annem tehlikeli bir şekilde bana bakmaya devam etti “Benim güzel kızım canın acıdı mı? “ Bunu seven bir anne gibi sormuyordu biliyorum. Eğer acıyor deseydim daha beterini yapardı, acımıyor desem en azından daha az zarar verirdi. Yine kafamı hayır anlamında iki yana salladım.
Konuşamazdım, konuştuğum anda içimdeki hıçkırıkları tutamazdım.
Babam yandaki bibloluğu da yere sertçe vurdu, evin her yeri kırık parçalar olmuştu. Babam da annem gibi yavaşça bana yaklaştı, ne olacağını biliyordum, sonum olacağını biliyordum ve kaçmıyordum.2
“Konuşsana! “ Yapamam baba eğer yaparsam canımı daha çok acıtırsın.
Annem babamı daha da gaza getirmeye başladı “Bu kızla başa çıkılmaz en iyisi ona cezasını ver. “ Yapmayın dedim yapmayın anne diye yalvardım içimden, bu hayatı ben seçmemiştim, işkenceyi de ben seçmemiştim.
Annem zaten kızarmış yanağıma sert bir tokat attı, bağırmamak için dudaklarımı birbirine bastırdım.1
Ne ağlayabilir ve de çığlık atabilirdim bu benim kaderimdi.
Hepimizin susturduğu çığlıklarımız bir gün dışarı çıkardı, o gün özgür olurduk.
O esnada içeri bir adam girdi büyük ihtimalle yine annemlerin müşterisiydi.
Evet annem ve babam o tür insanlardı, evin arkasında odalar vardı ve çalışanlar vardı resmen işletmelerdi. Adamlar evlerinden gelir burada kızlarla beraber olur ve parasını ödeyerek geri giderlerdi.
Bir ara bir adam diğer kızlar yerine beni seçtiğinde annemler bir şey dememişlerdi, çok korkmuştum sonrasında ise erkeklerden korkmaya başlamıştım.
Adam babama doğru yaklaştı “Bu geceliğine bu kızı istiyorum. “ Gözlerim büyüdü bel yapamazdım asla birisiyle birlikte olamazdım. Korkuyordum bir erkeğin bana dokunma düşüncesi bile beni çıldırtıyordu.2
“İstemiyorum.” Annem söylediğime sinirlendi “Sen benim müşterilerime nasıl karşı gelirsin? “ Artık canıma tak etmişti susmayacaktım “En azından ben senin gibi kendimi parayla pazarlamıyorum anne. “
Sana anne denir miydi onu da bilmiyorum. Fakat bana böyle bir çocukluk yaşattığın için çok teşekkür ediyorum...
Babam adama daha nazik bir şekilde döndü “Bu günlük kızım müsait değil onun yerine başka kadınlara bakmaya ne dersiniz? “ Adam bıkmış şekilde baktı.
“Peki ama diğer sefer o kızı odamda isterim. “ Adam sonunda gitti.
Annemlere karşı çıkmıştım işte şimdi bitmiştim affetmezlerdi biliyorum.
Ne kadar engellesem de daha çok yapacaklarını bilsem de gözlerim çoktan dolmaya başladı. Annem babama sertçe döndü Bak birde bize karşı geliyor görüyor musun? “ Babam bilmiş gibi kafasını salladı bana yaklaşarak bir tokat da o attı.
Annem gibi değildi kafam yana çevrildi neredeyse boynumun kırılacağını sandım.
Bu acı yetmez miydi? Bana bunu neden yapıyorlardı?
Babam elini çeneme koydu ve aşırı şekilde sıktı, sinirden sesi kısılmıştı
Ruhum dondu, söyleyecek bir şey bulamadım. Beni çoktan öldürmemiş miydin baba?
“Keskin bir bıçak ve bant getir. “ Artık yıllardır tuttuğum göz yaşları beni vurmaya başladı.
“Beni öldürme. “ Bu bir istek değil yalvarıştı. Bu ölüm ile yaşam arasında kalmış bir kızın yalvarışıydı.
Annem bir bıçak ve bant almak için yanımızdan ayrıldı, bir bıçak ve bant...
Birisi sesimi susturmak diğeri ise öldürmek içindi...
“Yapmayın, öldürmeyin. “ Babam sıkıca kaçmamam için kolumu tuttu “Sessiz olmalısın benim güzel kızım. “ Acımasızca devam etti “Öldüğünde rahatlayacaksın. “
“Siz delisiniz! “ Vücudumda salgılanan adrenalin sayesinde babamı itmeye çalıştım fakat olmadı bu ise onu daha da çok sinir etti “Böyle devam edersen ölürken acı çekersin, sadece düzgünce dur ve kaderini bekle. “
Annem sonunda elinde uzun ve keskin bıçak ile bir tane de bantla yaklaşmaya başladı. Ağlamamı durduramıyordum yolun sonuydu.
Babam malzemeleri annemin elinden aldı, annem ise beni tutmaya çalışıyordu.
Ağzımı bir bant ile örttü, sesimi susturmaya yarayacak bir bant.
Babam köşede bıçağı kendince demiyordu acaba beni öldürebilecek mi diye.
Elindeki bıçağı bana uzattı, birazdan benim kanıma bulanacak o bıçağa baktım, belki de son bakışım olacaktı.
Babam bana doğru bir adım attı ve anneme baktı “Düzgün tut hayalet ederse canı acır. “
Canım acıyacaktı baba, hem de çok acıyacaktı.
Ölüme yaklaşan insanlar her zaman daha cesur olurmuş diye duydum ve sanırım bu gerçekti.
Annemi bir güçle ittim ve hızla ayağa kalkarak odama koştum, kapıyı kilitledim.
Ağzımdaki bantı hızla söküp attım.
Kapıya vuruşları çok güçlüydü kırmaya çalışıyorlardı.
Ya kaçacaktım ya da ölecektim.
Kaçmayı seçtim, hızla pencereye yaklaştım, ilk katta yaşıyorduk pek sıkıntı olacağını sanmıyordum.
Kapıya daha da çok vurmaya başladılar. Babamın bağırışlarını duyabiliyordum
“Ecrin hadi aç kızım acımayacak söz veriyorum. “ Bu aile delinin tekiydi.1
Sonunda yıllardır yapamadığım şeyi yaparak tüm cesaretimi topladım ve camdan bir nefes alarak hızlıca atladım.
Yere çakıldığımda bacaklarım çok acıdı ama sorun değildi ölmek istemiyordum.
Ayağa kalktığımda bacaklarım çok ağrıdı ama yola devam ettim. Gideceğim tek bir yer vardı Aras
Ev sadece yaşadığımız etrafı dört duvarla kaplı yer değildi, ev bizim güvendiğimiz, tek sığınak noktamız olan insanlardı, benim için ev Aras’tı.
Artık yavaştan akşam olmaya başlıyordu, aldırmadım yürümeye devam ettim ayağımda ayakkabı bile yoktu, evden kaçarken yanıma hiç bir şey almamıştım tabi bana bıraktıkları tüm travmalar hariç.
Sonunda Aras’ın tel başına kaldığı evin önüne geldim, ayaklarıma yolda camlar batmıştı ama sıkıntı değildi sonunda kendi evime gelmiştim.
Kapıyı çaldım bir süre bekledim. Sonunda kapı çaldığında karşıda Aras belirdi, halime bir an içerisinde şokla baktı. Onu gördüğümde dayanamadım hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.
Hemen öne atıldı “Hey! İyi misin? “ Cevap vermedim daha da ağladım.
Beni hızla kucakladı ve evin içine sokarak oturma odasına götürdü, göğsünde ağlıyordum.
Koltuğa oturduğunda beni de kucağına oturttu ve sarıldı, olanları biliyordu, her ne kadar saklasam da o hep öğrenirdi.
“Onlar yaptı değil mi? “ Kafa salladım cevap veremedim.
“Oraya gitmek zorunda değilsin, benimle kal sana bakarım. “
Kafamı onun omzuna gömerek ağlamam şiddetlendiğinde beni daha da sıkı tuttu
“Şşşşş güzelim, biliyorum acıyor ama geçecek. “ Geçecekti Aras ile her zaman geçerdi.
“Aras acıyor. “ Hıçkırmam devam ederken saçlarımı okşadı “Biliyorum ilk seni tedavi etmeme ne dersin? “
“Ağlamak istiyorum. “ Anlayışla karşıladı
“Tamam ağlarsın da ama ben seni mikrop kalmadan tedavi edeyim olur mu? “ Kafamı küçükçe salladım.
Beni kucağından koltuğa bıraktı “Bekle ben bant falan getireyim. “ Bir süre sonra geri elinde minik bir çantayla geldi büyük ihtimalle ilk yardım çantasıydı.
“Üzerini çıkarabilir misin? “ Kötü bir amacı olmadığını biliyordum o yüzden kıyafetleri çıkarttım. Üzerindeki tüm yaraları görünce bir an nefessiz kaldı.
Kollarım, bacaklarım, sırtım tüm vücudum yara kaplıydı.
Sırf beni korkutmamak için sakin kalmaya çalıştığını anlayabiliyordum.
Hafifçe gülümsedi “Tamam bunları halledebilirim, bir tık acıyacak ama çok acırsa bana söyle olur mu? “ Başımı salladım.
İşleme başlamadan önce elini uzatırken birden durdu “Biliyorum erkeklerden korkuyorsun ama dokunsam korkar mısın? “ Sesi umutsuzdu biliyorum.
“Ben senden asla korkmam. “ Hafifçe anlamış gibi başını salladı fakat yine de üzgündü “Benden korkarsın diye ödüm kopuyor fakat benden kaçarsın diye içten içe ölüyorum” Sesim bir fısıltı gibiydi “Yapmam, senden kaçmam. “
Gülümsedi, bu gerçek bir gülümsemeydi. Sonunda yaralı olan kısımlara batikon uyguladı fakat bacağıma giren camları görünce bana geri döndü “Bu nasıl oldu? “
“Camı yere vurup parçaladıklarında bana geldi. “ Belli ki beni üzmemek için bir şey demiyordu.
Minik bir cımbız yardımıyla parçaları toplamaya başladı “Acırsa içinde tutma ağla. “
Bir süre geçtikten sonra Aras kafasını kaldırıp baktı “Tamam bu kısım bitti, temizlenmen için banyo yapman lazım.”
Ona her şekilde güveniyordum ne yaparsa itiraz etmezdim. Uzandı ve beni tekrar kucağına alarak banyoya yürümeye başladı.
“Güzel ve sıcak bir duş aldıralım bakalım. “
Banyoya girdiğimizde beni köşeye koydu ve suyu ayarlamak için küvetin başına geçti, suyu ayarlarken arada bana bakış atıyordu.
Sonunda küveti sıcak suyla doldurduğunda bana geri döndü “Bütün kıyafetlerini çıkarsan sorun olur mu? Utanır mısın? “
Onun dediği gibi üzerimi çıkarmaya başladım ve hepsinden kurtulduğumda geldi ve beni nazikçe küvete taşıyarak sıcak suyun içine koydu “İşte oldu bakalım. “
Küvetin yanına geçerek oturdu “Ağlamak istiyorsan ağla, çığlık atmak istiyorsan at, çıkışmak istiyorsan çıkış yeterki içinde tutma. “ Lafları sayesinde daha da şiddetli ağlamaya başladım, göz yaşlarım durmadan akıyordur.
“En başında gelmeliydin, acı çekmemeliydin. “ Biliyorum öyle yapmalıydım ama yapamadım hata bende.
“Saçlarını yıkayacağım sorun değilse. “
Cevap vermedim o ise nazikçe saçlarımı köpürterek ovmaya başladı.
“Ben senin bir tel bakır saçına kıyamazken onlar sana kıydı ya en çok da bu koyuyor. “
O beni severdi, hiç bir zaman bana zarar verdiğini görmedim zarar vermeyi geçelim o bana dokunmaya bile kıyamazdı.
Köpürttüğü saçlarımı duruladıktan sonra bana nazikçe gülümsedi “Şey istersen sana kıyafet verebilirim. “ Yanımda kıyafet yok , evden hiçbir şey almadan çıkmıştım.
“Tamam.” Yanımdan kalktı ve odasının olduğu yere doğru ilerledi, bir süre sonra
Elinde kendi kıyafetleri vardı “Sana olurlar mı bilmiyorum ama sadece bunlar var . “ Ne kadar ağlasam da üzgün olsam da gülümsemeden edemedim.
Aras geldi ve beni dikkatlice küvetten çıkararak kendi bornozuna sardı.
Aniden tekrar kucağına aldı ve odasına taşıdı, odaya geldiğimizde kendi yatağının üzerine bıraktı.
Odası çok hoştu, etrafa geniş ve ferahtı ayrıca iki kişilik büyük bir yatak vardı.
“Üzerini giyin ben arkamı dönerim. “ O kadar şeyi gördükten sonra şu an arkasını dönse bir şey değişmezdi diye düşündüm.
O döndüğü anda üzerime hızlıca onun verdiği kendi pijamalarını giyindim.
Üzerinde aşırı derecede büyük duruyordu. Üst kısmı bacaklarıma kadar uzanırken altı ise yerlerde sürünüyordu.
“Şey büyük oldu. “ Arkasını döndü ve beni inceledi “bu senin için sorun mu? “
Başımı olumsuz salladım “Değil”
“Çok şey yaşadın saat daha erken ama uyumak ister misin? “
“Evet isterim ama sende benimle uyu. “
Tereddüt etmeden onayladı ve hemen yatağın bir köşesine uzandı “Hadi gel. “
Ne kadar üzgün olsam da bir o kadar da mutluydum onunla olmak bana her zaman mutluluk getirirdi.
Mutlu şekilde yatakta yanına yatarak ona sokuldum.
Kollarını belime dolayarak beni kendine çekti, vücutlarımız birbirine bastırıldıydı fakat bu bana huzur veriyordu.
Yorganı tutarak ikimizin de üzerine çektiğinde daha sıcak bir alan yarattı.
“Rahat değilsen sana dokunmam, erkeklerden korkuyorsun. “
“Diğer erkeklerden korkuyorum, senden değil. “ Kolları belime daha da çok dolandı.
“Ağlamak istiyorsan ağla seni yargılamam. “ Daha fazla kendimi tutamadan ağlamaya başladım
Bir eli belimi tutmaya devam ederken diğer eli ise sırtımı nazikçe ovuyordu.
“Ağlamak istemiyorum ama canım yanıyor Aras. “
“Şşş biliyorum güzelim, biliyorum. “ Sesi kararlı bir tona büründü “Senin canını yakanların canını ben yakacağım. “
Yapardı o Aras’tı benim için her şeyi yapardı.
...
Yaklaşık birkaç saat ağladıktan sonra sakinleştim, artık göz yaşlarım dinmişti.
“Evet.” Fark ettirmeden beni uyutmak için nazikçe sallıyordu aslında buna gerek yoktu çünkü ben sadece onun kokusu ve kalp atışlarıyla bile sakinleşiyordum. Aras beni her zaman teselli ederdi, tek tesellim oydu.
“Hiç bir yere gitmek zorunda değilsin tamam mı benimle kal, beraber yaşayalım. “ Devam etti “Yanında eşyan olmaması umurumda değil ben sana gereken her şeyi alırım. “
“Aras.” Hafifçe beni görebilmek için geri çekildi
Bakmayı bırakarak beni geri kendine çekti, kafasını omuzlarıma gömerek saçlarımın kokusunu içine çekti.
“Üzgünüm hiç söylemedim değil mi? “
“Söylemedin.” Eli yatıştırıcı şekilde sırtımı ovmaya devam etti
“Biliyorum.” Onun beni sevdiğini her zaman biliyordum, bende onu seviyordum.
“Seni çok çok seviyorum, düşünebildiğinden daha fazla."
Bu çocuk çok şüphesiz davranışlarda bulunuyordu. Beraber içtiğimiz için sarhoştum ve resmen durduğu yerden benden laf almaya çalışıyordu.
Bense sarhoşluktan o kadar açık sözlü olmuştum ki hiç bir şey saklayamıyordum.
Koltukta oturuyorduk daha doğrusu beni yanına o oturtmuştu.
İstemesem da beni kendine yasladı ve rahat bir şekilde sorguya çekiyordu.
“Peki beni seviyor musun? “ Sorunun cevabı çok basitti “Hayır.” Beni zorlamaya devam etti
“Sevdiğin birisi var mı? “ Cevabım yine aynı oldu “Hayır.”
“Yarın bu konuştuklarımızı hatırlamayacaksın. “ Evet bunu biliyordum.
“Uyumak istiyorum. “ Koltuktan kalkarak bana döndü ve hızla kucağına aldı
“Hadi seni uyumaya götürelim. “ Ona karşı koyacak gücüm yoktu. Merdivenlerden çıktığında odama doğru çıkmaya başladı beni tutuşu garip bir şekilde oldukça nazikti.
Odaya girdiğinde nazikçe yatağın üzerine bıraktı ve yoranı üzerime nazikçe örttü.
Kendisi de hemen yanıma aynı şekilde yerleşti. O kadar sarhoştum ki ne yaptığını algılayamayacak durumdaydım.
Yanıma daha da yaklaştı ve kolunu belime dolayarak beni çekti.
“Evet.” Dudaklarında bir gülümseme yayıldı, hafifçe geri çekildi ve gözleri yüzümü incelerken dudağımda takılı kaldı.
Zihnim şu anda hiç bir şeyi algılayamıyordu ve kendimi de savunamıyordum.
Gözleri dudağımda takılı kaldıktan küçük bir süre sonra yavaşça yüzünü bana yaklaştırdı ve bir anda dudağımın tam köşesinden öptü.
Tepki veremedim zaten neredeyse uyuyordum ve hiçbir şeyin farkında değildim.
Geri çekildiğinde dırdır etmeme kalmadan beni geri göğsüne çekti
“Mızmızlanma sadece uyu.” Dediğini düşünmeme gerek bile kalmadı uykum çok fazla olduğundan dolayı kollarında uykuya kaldım tek hatırladığım ise be uyurken bana şarkı söylüyor olmasaydı.
...
Başım o kadar ağrıyordu ki şu an acıdan bağırabilirdim, sabah olduğunu hissedebiliyordum ama bir sorun vardı üzerimde bir ağırlık vardı.
Gözlerimi zorlayarak açtığımda Ayaz’ın kollarının arasında olduğumu fark etmem geç olmadı.
Ne ara buraya gelmiştim, ne yapmıştım hatırlayamıyordum.
Ah be kızım Allah bilir sarhoş kafayla daha neler yaptın sen.
Üzerimden itmeye çalıştım fakat o kadar ağırdı ki itemedim resmen kolları arasında beni kilitlemişti.
Ama uyurken oldukça tatlı görünüyordu bunun aksini iddia edemezdim.
Saçları dağılmış ve bana yaslanarak rahatça uyuyordu her zamanki sınırlı halinden daha farklıydı.
“Ayaz! “ Sesimi duyduğunda sıçrayarak kalktı “Ne! “ Yataktan hızla doğrulduğunda bu kadar da korkacağını tahmin etmemiştim.
“Neden yanımdasın? “ Söyleyecek bir şey bulamadı “Sarhoş olduğun için hatırlamıyorsun ama sadece seni rahatlatıyordum. “ Şüpheyle kaşımı kaldırdım “Öyle olduğuna emin misin. “ Kafasını salladı “Evet, eminim. “
“Saat kaç? “ Bileğindeki saatine bir süre baktı “Öğlen olmuş. “ Nasıl yani çoktan öğlen olmuş muydu?
“Kalk kalk öğlen olmuş biz hâlâ yatıyoruz. “ Hızla yataktan kalkarak aşağı doğru koşmaya başladığımda arkamdan seslendi “Koşma! Düşeceksin! “ Hemen oda aynı şekilde arkamdan koşmaya başladı.
“Bu gün benim çok işim var yetişmeyecek. “
“Kumsal! “ Sinirlendim “Efendim! “
“Ben kahvaltıyı hazırladım bir sakin olur musun? “ Bir an koşmayı bırakarak duraksadım o da bana yetişerek yanıma geldi “Nasıl hazırladın? İyi de uyuyordun.” Bıkkınlıkla nefes verdi
“Hazırladım seni uyandırmaya gelmiştim ama tekrar uykuya daldım. “
“Peki o zaman kahvaltımızı yapalım. “ Onayladığında beraber aşağıya indik ve masaya oturduk. Ama gözüme masanın ucunda oturması batıyordu “Orada ben oturacağım kalk. “ Küçük çocuk gibi inat etti “Hayır masanın başında ben oturacağım. “ Bu öküz cidden her zaman öküzdü bir değişikliği yoktu.
“Kalk dedim! Senin ne ayrımcılığın var. “
“Kızım sen bilmiyor musun? Evin erkekleri her zaman masanın başında oturur. “
“Sana şuradan bir tavayı fırlatırım görürsün evin erkeği rolünü. “ Devam ettim “Ayrıca sen bizim evden değilsin ki. “
“Nerden bilebilirsin belki bir gün senin evinin erkeği olurum. “ Ağzının içinden ne mırıldandığını anlayamıyordum ama onun daha da fazla tartışmayacaktım.
...
Neredeyse akşam olmak üzereydi ve ben sabahtan beri Ayaz ile uğraşıyordum, çıldırmama ramak kalmıştı.
“Sen kafana göre takıl ben bir şey yapacağım. “ Koltuğunda öne eğildi
“Okulla alakalı bir dosya var onu bulmam lazım. “ Onayladıktan sonra kafasını geri telefonuna çevirdi bende ayağa kalkarak annemlerin odasına çıkmaya başladım. Genelde dosyaları annem odasında saklardı ve aklıma gelen ilk yer de orasıydı.
Odaya girdikten sonra annemin eşyalarının olduğu kısmı karıştırdım fakat bulamadım benim de aklıma babam geldi. Belki annem karıştırıp babamın eşyalarının arasına koymuş olabilirdi.
Karıştırırken dosyaları hiç umursamadım fakat gözüme takılan tek bir dosya vardı.7
Dosyanın üzerinde benim adım vardı fakat farklı bir soyadı vardı.
Hemen dosyayı elime aldım ve üzerindeki yazıyı okudum.
Evlatlık edinme belgesi2
Bu bir şakaydı değil mi? Bu dosya neyden bahsediyordu? Dosya’ya daha dikkatli baktığımda Ayaz’la aynı soyada sahip bir adamın imzasını gördüm.Yani ben bu aileye ait değildim ve beni hastanede karıştıran kişi ise soyadı Öztürk olan kişiydi. Kim olduğuna bakmak tam dosyayı inceliyordum ki o esnada odaya Ayaz hızla girdi ve elindeki dosyayı çekerek aldı
“Bunu bulmaman gerekiyordu! “2
O biliyordu, Ayaz bile biliyordu ama benim haberim yoktu.
Yıllarca salak yerine koyulmuştum, kimse söylememişti.
Peki Ayaz bunu nasıl biliyordu?
En karanlık günler bile bir gün geçerdi fakat insanın kendine yediremediği şeyler hiç bir zaman geçmezdi.6
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
13.4k Okunma |
1.96k Oy |
0 Takip |
38 Bölümlü Kitap |