8. Bölüm

Uyandığımda her yerim ağrıyordu. Sanki çok önemli bir meseleymiş gibi dün 3 saat prova yapmıştık. Bugün dershaneye gidip ders çalışma kararı almıştım. Kalkıp yüzümü yıkadım ardından kahve hazırlayıp termosuma koydum. Bu sırada gidip çantamı hazırladım.

...

Dersheneye geldiğimde hocalardan biri beni bir odaya yönlendirdi zaten dershenemiz küçücük bir yerdi. Geçip oturdum ve matematik kitabımı çıkardım. Kulaklığıda takıp ders çalışmaya başladım.

Bir süre sonra odaya birinin girdiğini duydum ve kafamı kapıya çevirdim. Gelen kişi Demir'di şaşırmadım zaten aynı dershanede ders görüyorduk. Önüme dönüp matematik çözmeye devam ettim. O da masada bir yere oturdu ve kitabını açtı ardından odaya matematik hocası girdi. "Evet Demir bey. Hangi konuda soruların var bugün"

"Hocam bir sürü farklı konu var."

"Tamamdır çözeceğiz hepsini"

Bir veya iki saat sonra hoca gitti. Demir bu ders süresince bir veya iki kez mola vermişti. Ben hâlâ ders çalışıyordum. Yapamadığım soruyu silip ofladım yaklaşık kırk dakikadır bu soruyo uğraşıyordum. Birinin yukardan kitabıma baktığını hissedip yukarı baktım Demir'i gördüm. Tekrar önüme dönüp soruya baktım. Ama bir anda sırtıma yaşlanan ağırlıkla öylece kalakaldım. Birisi kulaklığımı çıkarıp masaya koydu. Elimdeki kalemi alıp konuşmaya başladı.

Demir üste eğilmiş göğsünü sırtıma yaslamış bir şekilde bana soru anlatıyordu. Çok hızlı bir şekilde soruyu anlatarak çözdü ve ben anlamıştım. Kalemi elime aldım "Teşekkür ederim" "Rica ederim Kiraz Çiçeği" "Kiraz çiçeği ne alaka" "Ona benziyorsun neyse boşver"

...

Yaklaşık üç saat daha ders çalışmıştım hiç ara vermeden uzun saatler çalışabiliyordum. Burdan akşam on gibi çıksam eve gidebilirim. O yüzden biraz daha ders çalışmaya karar verdim. Tam kafamı tekrar matematiğe tekrar çevirdiğimde masama bir çikolata atıldı. "Şu dersin başından kalk biraz öleceksin." "Sanane"

Belime dolanan kollarla birlikte havalandım. "Bıraksana" Demir'in kucağında aşağı bahçeye indirildim. Bahçeye çıktığımız anda beni yere indirdi. "Ölecektin yoksa" "Sanane benim ölmemden" "Yaşamalısın"

"Niye daha fazla kalbimi kır diye mi?" İç çekti.

"Hayır bende yaşayabileyim diye"