
Yorum yapmayı unutmayınnn
İyi okumalar
...
Demir'in saçma sapan işlerinden sonra tekrar dershaneye girip ders çalışmaya başlamıştım. Hava kararıp dershanenin kapanma saati gelince eşyalarımı toplayıp çıktım.
Kapıda arabasına yaslanmış bir Demir görmeyi beklemiyordum.
"Ne işin var burada?"
"Ders çalışarak ölmeye çalışan bir hanımefendiyi arıyorum. Gördün mü?"
"Hayır görmedim." dedikten sonra eve gitmek için bir adım atmıştım ki Demir'in sesini duydum.
"Ne tesadüf sana çok benziyordu." cevap vermeden yoluma devam ederken saniyeler içinde kendimi Demir'in kollarında buldum.
"Sende amma nazlıymışsın kucağa alınmadan bir yere gitmiyorsun."
"Ben eve gidiyorum zaten."
"Eee bizde evine gidiyoruz."
"Sende mi?"
"Normalde gelmeyecektim ama çok ısrar ettin geliyorum." gözlerimi devirdim.
Arabaya geldiğimizde beni yere indirip kapıyı açtı.
"Buyurun leydim." Bir süre ona boş boş bakıp arabaya bindim. Kapımı kapatıp sürücü koltuğuna geçti. Eve gidene kadar hiç konuşmadık.
"Geldikk."
"Görüyorum kör değilim."
"Bekle." arabadan çıkıp koşarak kapımı açtı.
"Ne bu kibarlık."
"Her şeyi sorgulamak zorunda mısın?"
"Evet."
"Tamam o zaman sorgulama." içimden sabır çekerek arabadan indim. Demir kapıyı kapattıktan sonra arabanın arkasına gidip bagajı açtı. İçinden bir sürü market poşeti aldı.
"Bunlar ne?"
"Atıştırmalık."
"Neden aldın?"
"Ye diye."
"Ben kendime alışveriş yapabiliyorum ve yemekte yiyebiliyorum."
"Allah Allah öyle mi? O zaman neden kürdan gibisin?"
"Ya sabır."
"Bence de."
Poşetlere uzandım. "Bir iki tane de ben alayım."
"Sen bunları taşırsan devrilirsin."
"Güçsüz değilim."
"Güçsüzsün demedim. Hem güç sadece kasa bakılarak olmaz ruhsal güç diye bir şey var."
"O zaman ver."
"Hayır." deyip apartmana doğru yürümeye başladı. Bende onun için kapıları açtım. Eve girdiğimizde mutfağı gösterdim o da benim peşimden geldi ve poşetleri bıraktı.
Poşetten makarna, köri ve tavuk çıkardı.
"Evet hanımefendi bugün menümüzde körili makarna var hem de tavuklu."
Ben en son Demirle konuşmuyordum ne ara evime gelip yemek yapacak kadar ilerledik. Aslında ilerlemedik sadece o kendini zorla davet ettirdi.
Ben bir süre cevap vermeyince tekrar konuştu.
"Seversin değil mi?"
"Evet evet."
"Tamam o zaman. Önlük verir misin?"
Hemen önlüklerin olduğu çekmeceden Demir'in boyuna göre olanı alıp ona uzattım. Elimden aldı ve boynuna geçirdi.
"Arkadaki ipleri sen bağlar mısın?"
"Sen bağlayamıyor musun?"
"Hayır bağlayamıyorum." bağlayabileceğini bildiğim için kalçamı tezgaha yasladım ve kollarımı göğsümde birleştirdim.
"Hadi ya bağlasan ölür müsün?"
"Evet."
"İyi be sen kazandın." deyip kendisi bağladı. Sonra gidip çekmeceden bir tane daha önlük aldı. Yanıma gelip elimden tuttu ve beni kaldırdı.
Arkama geçip önlüğü başımdan geçirdi. Önlüğün altında kalan saçlarımıda çıkardı.
"Sen bağlamıyorsun ama ben bağlıyordum."
"Bağla demedim ki."
"Olsun." bu seferde arkamdaki ipleri bağladı.
Çok güzel oldun. Hatırlat bir ara sana şef şapkası alalım.
"Çocuk değilim."
"Biliyorum. Çocuk olsan sana neden şef şapkası da alalım."
"Çocuk değilim."
"Biliyorum. Çocuk olsan sana neden şef şapkası alayım? Bu ciddi bir iş." Kıkırdadım
"Şımarmada yemek yapalım sonrada sen git."
"Beni resmen aşçı olarak kullanıyorsun."
"Sen kendin istedin. Hem yemeği yiyeceksin."
"Allah razı olsun ya onuda yedirmeseydin."
"Çok konuşmadayemek yap."
"Emredersiniz sultanım." deyip göz devirdi. "Sende yardım edeceksin."
"Peki ne yapayım."
"Tavukları doğrayabilirisin." gidip doğrama tahtası ve güzel bir bıçak aldım etide paketinden çıkarıp doğramaya başladım.
"Elini kesmezsin diye umuyorum."
"Bilemem." Hemen yanıma gelip bıçağı elimden almaya çalıştı.
"Merak etme kessemde ölmem."
"Olsun gene de kesme."
"Tamam ya hiç şakaya gelmiyorsun."
"Şaka senin canın üzerinden olmadığı sürece komik." Gülerken elimi ağzıma götürüp fermuar çekiyormuş gibi yaptım ve tavukları doğramaya devam ettim.
Uzun uğraşlar sonunda makarnayı yapıp tabaklarımıza koymuştuk. Demir gülümseyerek bana dönüp konuştum."
"Fena durmuyor."
"Bence mükemmel oldu. Film izleyerek yiyelim mi?"
"Olur."
Televizyonun karşısına geçtiğimizde hemen elime kumandayı aldım ve film seçmeye başladık. Sonunda bir tane romantik filmde karar kıldık.
Demir
Kiraz Çiçeği yemeğini yedikten bir süre sonra uyuya kaldı. Bende kucağıma alıp yatğına götürdüm sonra salona gelip tabakları aldım mutfağa gidip bulaşık makinasına koydum.
Gidip tekrar Kiraz Çiçeğine baktım üstünü güzelce örttüm ve sessiz olmaya çalışarak evden çıktım.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |