Yeni Üyelik
keyboard_arrow_left 1.
Bölüm
@asensims
Terastaki pufuduk koltuğuma oturmuş bir yandan ojemi sürüyor diğer yandan da Liliyle görüntülü konuşuyorduk. Lili benim canımdı. Çok yakında canımın canı dünyaya gelecekti. Doğumunda yanında olmam gerektiğini bana tekrar tekrar hatırlatıyor bir yandan da bebek için yaptığı alışverişleri gösteriyordu.
Kahkahalar eşliğinde sohbet ederken içeriden tıkırtı sesleri duydum fakat sohbetin heyecanıyla bu sesleri kedim Sütün yapmış olacağını düşündüm. Ta ki dış kapımın açılma sesini duyuncaya kadar… Korku ve merakla ayağa kalkıp içeri yürüdüm. Telefonda Lili’nin sesi gelmeye devam ediyordu.

- Nereye gidiyorsun?
- Sana anlatıyorum.
- Hey!

Salona ulaştığımda karşımda Ateşi gördüm. Elinde büyük bir valiz, omzunda bilgisayar çantası bana bakıyordu. Bir süre anlamsız gözlerle birbirimize baktık. Sessizliği maalesef benim bozmam gerekiyordu. Açıklama yapması gereken bendim. Mahcup bir şekilde kekeledim.

- B-ben evden ç-çıkamadım.

Evet, yaşanan bok gibi onca olaydan ve geçen bunca zamandan sonra ağzımdan sadece bunlar çıktı. Ateş, yavaş hareketlerle kapıyı kapattı, bavulunu ve bilgisayar çantasını köşeye koydu. Bana doğru bir iki adım attı. Etrafa kısa bir göz gezdirip tekrar suratıma bakmaya devam etti. Küçümseyici bir gülüş attıktan sonra beni çiğnercesine ilerleyip terasa geçti. Lili hala telefonu kapamamıştı. Konuşmaları duyuluyordu. Telefonu almak için peşinden koşar adımlarla terasa yürüdüm. Ateş telefonumu eline alıp kocaman sahte gülümsemesiyle

- Sonunda annelik yapacağın gerçek bir bebek doğuruyorsun demek, sevindim senin adına!

Dedi çoşkulu bir biçimde. Birbirlerini sevdikleri söylenemezdi. Lili, Ateş’in söylediklerini duymamış gibi yapıp sert bir ses tonuyla

- Telefonu Ahsen’e ver!
diye haykırdı.

Telefonumu almak için hamle yapmıştım ki elini yukarı doğru kaldırdı. Çok kısa biri değilim fakat karşımdaki adamın da kısa olmadığı(1.94) aşikardı. Telefonu almak için zıplamadım çünkü işe yaramayacağını biliyordum. Gözlerimi önce telefonuma daha sonra da Ateş’in gözlerine diktim. Lili telefonda

- Derhal o evden çıkmanı istiyorum.
- Gerekirse bilet alıp Edirne'ye gel!

Gibi cümleleri peş peşe sıralıyordu ki Ateş telefonu kapadı. Birkaç dakika önce kahkahaların yankılandığı terasta artık sessizlik hakimdi. Derin bir iç çektim. Avucumu açıp O’na doğru uzattım. Telefonumu istiyordum. Bu hareketimi görmemiş gibi yapıp ojemin kapağını kapadı. Oje kokusundan nefret ederdi. İri vücudunu pufuduk koltuğa serdi ve ayak ucumdan saç telime kadar beni süzmeye başladı. Altımdaki gri tayt, üzerimdeki siyah ipliyle pek de süzülmeye değer bi yanım yoktu. Belime kadar olan uzun kırmızı saçlarımı bileğimdeki tokayla rastgele topladım. Uzun ve derin bir konuşmaya başlayacağımızı düşünüyordum. Ateş sigarasını ateşleyince etrafı sigara kokusu sarmaya başlamıştı. Rahatsız olduğumu çok iyi biliyordu. Ben de karşısına oturup, ojemi sürmeye devam ettim. Bu inatlaşma kavgaya dönüşecek, muhtemelen evden kovulacaktım. Şu an için bu pek umurumda değildi. Derin bir nefes alıp suratına bakmadan

+ Yeni eve çıkacak imkanım yoktu.

Dedim diğer tırnağıma oje sürmeye devam ederken konuşmaya da devam ettim

+ Senin de yurtdışına gittiğini öğrenince en azından okulum bitene kadar burada kalmaya devam ederim diye düşündüm. Faturaları ve aidatı düzenli olarak ödedim. Bugün eşyalarımı toplamaya başlayıp kendime yeni yer bakarım.

Daha önceden ezberlemiş gibi tek nefeste konuştum. Gibi demek yanlış olurdu. Aylardır kafamda bu senaryoyu kurmuştum. Ateş ansızın geldiğinde O’na söyleyeceklerimi ezberlemiştim. Yokluğunda evini kullandığım için bu uzun açıklamayı hakediyordu.
Sigara izmaritini ojemin içine bastırdı. Bu hareketine o kadar sinirlenmiştim ki gözlerim dolmaya başladı. Ağlamamam gerekiyordu. Karşısında evini kullanacak kadar aciz durumda olmak beni yeterince utandırıyordu. Tüm bunlar yetmezmiş gibi yaptığı bu iğrenç hareket gururumu yeniden paramparça etmişti. Tıpkı o gün beni yatakta bırakıp yurtdışına defolduğu gibi. Ateş tarafından ilk kez gururuma izmarit bastırılmıyordu. Bunu daha önce de en ağır şekilde yaşamıştım.

- Evden gitmen benim için bir şey ifade etmez Ahsen. Bu evi tamamen yakmam lazım! Bu aptal koltuk, salondaki kırmızı duvar, yatak odasında tavana aslı olmasını istediğin salak yatak. Hepsi sensin. Hepsi senin eserin. Yokluğumda bu evde kalmış olmanın önemi olmadığını gayet iyi biliyorsun. Anlamsız duygusal konuşmalara karnı tok bi adamım.

Kurduğu her cümle o kadar sert ve ruhsuzdu ki… üzerine düşünmek için zamana ihtiyacım vardı. Kendi söyleyeceklerimi ezberlemiştim ama onun vereceği cevapları hiç düşünmemiştim.

Süt’ün miyavlaması duyuldu. Teras kapısından girip miyavlayarak Ateş’in kucağına geldi kendini sevdirmeye başladı. O'da Sütün bu isteğini karşılıksız bırakmadı. Normalde yabancılarla arası iyi olan bir kedi değildi. Ateş’i unutmamıştı.
Masaya koyduğu telefonum titriyordu. Almak için hamle yaptığımda elini telefonumun üzerine koyup

- Konuşacaklarımız henüz bitmedi Ahsen. Hassas olduğum konular hala değişmedi, sohbet ederken telefonla ilgilenemezsin. Birbirimizi dinlemek zorundayız.

Bir yandan Sütü seviyor, diğer yandan suratımın her detayını dikkatle inceliyordu. Konuşmaya soğuk bir ses tonuyla devam etti

- Bu dönemde ev ya da yurt bulamayacağını biliyorsun. Sınav ve proje haftanda düzenini bozmak zaten bok gibi giden eğitim hayatına tüy dikmek olur. Bana karşı tüm kinini bugün dök. Dök ki bu evde beraber yaşamak sana işkence gibi gelmesin.

O konuştukça kafayı yemek üzere olduğumu düşünüyordum. Beş parasızdım, temelli evinde kalabileceğim kimse yoktu ve sınav zamanı yaklaşıyordu. Her şey bu kadar üst üste gelmek zorunda mıydı gerçekten? Ağlamak için doğru bir zaman olmadığını kendime tekrar hatırlattım. Kırgın bir ses tonuyla

+ Ateş, telefonuma bakmak istiyorum. Sana dökecek kinim yok. Konuşmaya birazdan devam edeceğiz, söz veriyorum.

Dedim. Çaresizim dememe gerek yoktu ses tonum ele veriyordu. O da çaresizliğimi farketmiş olacak ki telefonu verdi. Lili’nin on cevapsız çağrısı vardı. Onu şu an arayamazdım. İyi olduğumu geri arayacağımı söylediğim bir mesaj bıraktım.

Kahretsin! Diğer cevapsız çağrıya bakınca beynimde şimşekler çaktı. Ateşin bana açıklama dahi yapmadan yurtdışına gidişi beni duygusal olarak yıprattığı gibi maddi açıdan da epey zora sokmuştu. Ateşle olduğum zamanlar paraya o kadar ihtiyacım olmuyordu ki ailemin gönderdiği harçlık fazla bile geliyordu. Ateş'in beni terketmesiyle uzun bir süre kendi kendime yetmem gerekti. Ailemden birden zam isteyemezdim. Ben de en iyi yaptığım şey olan makyajı kendim için bir fırsata çevirdim. İnternet üzerinden anlaştığım insanlara evimde özel gün makyajları yapıyordum. Ve saat 15.00 da randevum vardı! Ateş’in makyaj yaptığımdan haberi yoktu. Konu makyaj yaptığımı bilip bilmemesi de değildi. Evine, makyaj yaptırmak isteyen insanların geldiğini öğrendiğinde ne tepki vereceğini tahmin edemiyordum. Bu durum beni iyice strese sokmuştu.
modal aç
modal aç
modal aç