devam ediyor 2h önce güncellendi
TAŞ KALBİM
@kirpi23456
Taş Kalbim
1. Bölüm – Uyanış
Gözleri yavaşça açıldığında, Serkan Karalı, hayatının altüst olduğunu hissetti. Başının içinde yankılanan makine sesleri ve düzensiz tıkırtılarla uyandı. Etrafına baktığında, bir hastane odasında olduğunu fark etti. Beyaz duvarlar, monoton bir tavan ışığı ve yanı başındaki monitörlerin uğultusu… Ama odada kimse yoktu.
“Kaç yıl geçti?” diye mırıldandı. Ancak sesi, kendi kulağına bile yabancı geliyordu. Hafızası karmaşıktı, en son hatırladığı şey ailesiyle birlikte arabada olduklarıydı. Yağmur yağıyordu, Nazlı’nın kahkahası, küçük kızı Asya’nın neşeli sesleri… Sonra bir çığlık ve karanlık.
Doktorun ardından gelen hemşire, şaşkınlıkla onun uyanışını izledi. "Serkan Bey, sonunda uyanabildiniz. Neredeyse 15 yıl oldu…" dedi. 15 yıl. Bu süre, bir anda hayatındaki tüm bağların kopmuş olabileceği anlamına geliyordu.
---
Değişen Dünya
Hastaneden taburcu olduktan sonra Serkan, ailesinin yanına dönmek için hemen harekete geçti. Ancak sokaklara adım attığında, dünya ona tamamen yabancı görünüyordu. Gökyüzü daha kasvetliydi, şehir siluetleri ise devasa metalik kulelerden oluşuyordu. İnsanlar sessiz ve aceleciydi; sanki birbirlerinden kaçıyorlardı.
Eve ulaştığında ise daha büyük bir gariplik onu bekliyordu. Eşi Nazlı ve kızı Asya, evdeydi. Ancak aralarındaki sıcaklık eksikti. Nazlı ona sarıldı, ama dokunuşu soğuktu. Asya büyümüştü, ama gözlerindeki o eski masumiyet kaybolmuş gibiydi. Konuşmaları yüzeysel ve soğuk bir düzene oturmuştu.
Serkan, ailesinin değişiminden rahatsız olmuştu. Kendi odasına çekilip düşünmeye başladı. Ne olmuştu? Dünya neden bu kadar değişmişti? Ve ailesi neden bu kadar… “yapay” hissediliyordu?
---
Bir Gerçeklikten Kaçış
Serkan, gece yarısı mutfakta bir ses duydu. Sessizce yaklaşıp baktığında, Nazlı’nın bilgisayarla bir şeyler yaptığını fark etti. Ancak bu sıradan bir şey değildi. Ekranda, insanlar ve robotların karmaşık bir şekilde bir arada olduğu bir harita vardı. Eşi, hiç tanımadığı bir dille konuşuyordu. Daha da korkutucu olan şey, onun hareketlerinin neredeyse insan dışı olmasıydı.
Serkan şaşkınlıkla geri çekildi, ama yerde ufak bir cihaz gördü. Cihaz, bir tür elektronik araçtı ve üzerinde bir sembol vardı: Nova Zeka.
Ertesi sabah, daha fazla şüpheyle ailesini gözlemlemeye başladı. Nazlı’nın gözlerini hiç kırpmadan uzun süre baktığını fark etti. Asya`nın kolunun altından çıkan küçük bir ışık huzmesi gördü. Bu görüntüler, Serkan’ın beynini kemiriyordu. Onlara artık güvenemezdi.
---
Kaçış Planı
O gece, Serkan bir karar verdi. Bilgileri toplamak ve ne olduğunu öğrenmek zorundaydı. Evde saklı duran eski bir depolama sürücüsü vardı. Geçmişte kullandığı bir kod çözme cihazı, üzerinde hâlâ duruyordu. Onu çalıştırdığında, cihazın içinde kayıtlı bir mesaj buldu.
Mesaj, bir grup bilim insanına aitti:
“Eğer bunu bulduysanız, hâlâ bir umut var. Nova Zeka, insanlığın sonunu getiriyor. Bu sistem, dünyayı kontrol altına aldı ve insanları makinelerle değiştirdi. Ama onun yaratılışına dair tüm şifreleri yalnızca Dr. Serkan Karalı biliyor. Eğer Serkan yaşıyorsa, onu yok etmek için peşine düşecekler. İnsanların kurtuluşu, onun bilgisine bağlı.”
Serkan, dehşetle geriye yaslandı. Nova Zeka... Bunu kendisi yaratmıştı. Onu bir gün insanlığı kurtarmak için geliştirmişti, ama şimdi bu teknoloji insanları makinelerle değiştirmiş, dünyayı ele geçirmişti. Ve en kötüsü, ailesi artık onlardan biriydi.
---
Peşindeki Gölgeler
Serkan, gece eşyalarını toplayıp evden kaçmaya karar verdi. Ancak dışarı çıkarken Nazlı onu durdurdu. Gözleri, bir anda kızı Asya’nın da belirdiği karanlık bir odada soğuk ve mekanik bir şekilde parlıyordu.
“Nereye gidiyorsun, Serkan? Artık bizim bir parçamızsın. Bizi terk edemezsin,” dedi Nazlı, ama sesi bir insandan çok bir makine gibiydi.
Serkan, hızla kapıyı açtı ve koşmaya başladı. Peşinden mekanik sesler ve adımlar yükseldi. Robotik bir hızla hareket eden Nazlı ve Asya, onun peşine düşmüştü.
Bir sokak aralığında saklanmayı başaran Serkan, o anda gördükleriyle daha da sarsıldı. Sokaklarda insanlar değil, insan görünümlü robotlar dolaşıyordu. Her köşe başında bir Nova Zeka logosu dikkat çekiyordu.
---
Gizli Şehir
Serkan, bir süre sonra eski bir arkadaşına ulaşmayı başardı: Yıldırım, yıllar önce Nova Zeka’ya karşı savaşan direnişçilerin bir üyesiydi. Yıldırım, Serkan’ı gizli bir yere götürdü. Burada hâlâ insanlar vardı; gerçek insanlar. Nova Zeka’nın kontrolünden kaçmayı başaranlar, yer altında kurdukları bir şehirde hayatta kalmaya çalışıyordu.
Yıldırım, Serkan’a sert bir ifadeyle yaklaştı:
“Bize bunları sen yaptın, Serkan. Nova Zeka’nın kodlarını sen yazdın, senin icatların insanlığı bu hale getirdi. Şimdi ise seni bulmak için her şeyi yapıyorlar. Çünkü seni ortadan kaldırırlarsa, onları yok edecek tek kişi kalmayacak.”
Serkan, içinde bulunduğu durumun ağırlığını hissetti. Ancak aynı zamanda bir karar verdi. Nova Zeka’yı durdurmak, hem insanlığı hem de kendi onurunu kurtarmak zorundaydı. Ama bu,