Benliğimdeki Rönesans`ın içinde daima bir Orta Çağ vardı. Ve ben bunun farkındaydım. Babam da öyle! Fakat diğerleri değildi. Önder de öyle! Büyük bir hata yapmış Orta Çağ`ımın kapısında duran nöbetçiyi öldürmüştü. Böylelikle kapı açılmış ve ikimiz de geri dönüşü olmayan bir yola girmiştik.
Maral Çetin`in babası Hüseyin Çetin, emekli istihbarat görevlisidir. Bir gün Maral, evde olmadığı bir gün babasının intihar haberiyle sarsılır ama babasının intihar ettiğine inanmaz. Maral inanmasa da, Hüseyin Çetin kızına bir mektup yazmıştır. Babası mektubunda kızını iş arkadaşına emanet ettiğini yazmıştır. Maral, babasının arkadaşını bulmaya gittiğindeyse arkadaşının da vefat ettiğini öğrenir.
Maral, ölümlerin tesadüf olduğuna inanmaz ve şüphelerinin peşinden gitmeye karar verir. Böylece babasının arkadaşının oğlu olan Alim Polat ile yolları kesişir.
Hayal,namı değer Hayalet ülke çapında bir hacker olarak bilinir.
Küçüklükten beri ülkenin adaletini sorgulayan bir kız olduğunu herkes biliyordu ancak kimse onu duymuyor veya duymazdan geliyordu.
Küçükken ailesini öldürenler yüzünden yetimhanede büyüyen Hayal, büyüdüğünde ise kendini teknolojiye kaptırır.
Ve düşünür.
"Madem herkes görmüyor o zaman onlara gerçeği göstermenin zamanı geldi. Herkes bundan sonra hakkettiği şeyin cezasını çekecek. Tüm dünya herkesin yüzünü tek tek görecek."
Diyerek başlar ve ilk yüz numaradan başlayarak herkesin ifşasını tek tek paylaşır.
Artık gerçek yüzler ortaya çıkıyordu. Bir gecede birinin gerçek yüzü... İşte bu harika olacak.
Dikkat,ilk bölümler çok küfürlü (karekterin ifşa ettiği kişilerle konuşması serttir. Nedeni açıklanmıştır.)
07/06/2024 başlangıç
Bir varmış bir yokmuş hikaye böyle başlamış...
Bu davada asıl suçlu kim?
Düzelteyim
Bu davada asıl masum kim?
Yılın son gecesi en fazla olabilirdi ki?
Bu hikaye kimsesiz kimseler için, bu hikaye öldürülmek zorunda kalmış, zincirlerle göklere asılmış kimseler için...
~Yeni yıl yeni umut ve dilekler vadediyordu ancak artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı...
Karakola düşen asılsız bir suç onlarca hayatın yok oluşun eşiğine gelmesine sebep olabilir mi?
Evet.
YIKILMASI BEKLENEN LUNAPARKTA ZİNCİRLERLE ASILMIŞ ON DÖRT ÇOCUK!
Davada masum kimse var mı?
Bir tarikat kuruldu, katliamlara başladı masumlara zarar verdi. Bir örgüt kuruldu, umut vadetti...
Bir polis bir savcı ve onlarca masum!
Herşey polis olan Alaca`nin savcıyla tanışmasından sonra işlenen bir cinayet olayıyla başlar.Bu katilin peşine düşen Alaca işlenen cinayetlerin bağlantısını çözmeye çalışırken başına geleceklerden habersizdir.
Yalanlar can alır mıydı?
Onlarınki almıştı.
Yıllar sonra bir araya gelen bir arkadaş grubunun eski günleri yad etmek için gitmeye karar verdikleri dağ evinde bir cinayet işlendi.
Atan dokuz kalpten birisi durdu, durduruldu.
Yanan dokuz mumdan birisi söndü, söndürüldü.
Onlar on dokuz Ocak sabahına bir ceset ve bir katil ile uyandılar.
Bu cinayeti kim, neden işlemişti?
Katili bulmak zordu, onlar önlerinde yanan bir mum olmadığı sürece kusursuz yalancılardı.
Ama her yalancı elbet bir gün mum ışığında yansıyan gölgesiyle yüzleşmek zorunda kalırdı.
Değil mi?
Nisa annesinin katilini bulmak için baranla bereber çalışıyor barnda abisinin katilinin bulmak için beraber çalışıyorlar bunun sonunda birbirlerine aşık olurlar
Bir iş uğruna insanları öldüren motorcu bir katil ve katılın peşine düşen kadın polis...
~
Herkes küçük bir çocukken saftır. Hem temiz anlamında, hem de kolayca herkese kanan ve güvenen anlamında.
Güvenmek aptallıktı.
Valeria Camacho, İspanya`daki görevine devam eden rütbeli bir polistir. Bir mesai gününde hayatına adeta bir bomba gibi düşen Davıd Hurtado ile başı derttedir.
17 Eylül 1998`de, hamilelik sürecini daha sağlıklı geçirmek için eğitim veren bir kurumda çıkan yangın sebebiyle sekiz ayını doldurmuş hamile kadınlardan birkaçı, yangından etkilenip erken doğum yaparlar. Bu sebeple İzmit Seka Devlet Hastanesi`nde, 17 Eylül 1998 gününde toplam 11 çocuk dünyaya gelir.
Seneler sonra bir seri katil, 17 Eylül 1998, İzmit Seka Devlet Hastanesi doğumlu iki adamı peş peşe iki sene doğum günlerinde öldürür; biri 17 Eylül 2025`te, diğeri ise 17 Eylül 2026`da vahşice katledilir. Davanın savcısı Erkin Gümüşpala, bunun bir seri cinayet olduğunu kavrar kavramaz deliye döner çünkü yakın arkadaşı Cumhuriyet Savcısı Varan Alp Çakmak da aynı gün, aynı hastanede dünyaya gelmiştir.
17 Eylül 1998, Seka Devlet Hastanesi doğumlu yetişkinler tehlikededir. 2027`ye kadar çözülemeyen dava, gelip çatmıştır. Peki bu tarihten itibaren neler yaşanacaktır? Bir araya gelen kuvöz arkadaşları, seneler sonra anlaşabilecek midir? Üstelik kimi avukat, kimi savcı, kimi polis memuru, kimi doktor olmuşken...
BU KİTAPTA GEÇEN KİŞİ, KURUM VE OLAYLARIN TÜMÜ KURGU GEREĞİ YAZARIN HAYAL ÜRÜNÜDÜR, GERÇEĞİ ASLA YANSITMAMAKTADIR.
TÜM HAKLARI SAKLIDIR.
Alena Karakaya, okula başladığı günden beri sessizliği ve zekasıyla zorbalığa maruz kalmıştır. Alena kendini savunacağı yerde konuşmak yerine, sadece susmaya zorlanmıştır.
Bir gün, içinde Alena’nın da olduğu Altum Lisesi’ndeki bütün öğrenciler hiçbir neden olmadan, sebepsiz yere öldürülmeye başlarlar. Lisedeki öğrenciler, öğretmenler ve müdür, öğrencilerin neden öldüğünü ve kimin öldürdüğünü anlayamazlar.
Fakat anladıkları tek bir şey varsa, o da bunu yapan birisinin bir ajan olduğu, ve bu ajanın öldürmek için sonraki hedefide Alena olmasıdır. Alena üstün zekasıyla hayatta kalmak için çabalasa da, karşısındaki ajan Alena’dan da zeki ve bir o kadar da işinde birisidir.
Alena ne kadar tanımadığı adamdan kurtulmak istese de, karşısındaki kalpsiz ve ruhsuz adama karşı yakınlık hissetmeye başlar. Fakat, Alena’nın içini karartan şey ise, ona yakın olduğunda cennetle cehennemi aynı anda yaşayacak olmasıdır.
“Seninle her anı yaşamak, hem cennet hem de cehennem.”
Kadınların haklarını koruyan birisine karşılık, hiç kimseye karşı güveni olmayan , intikam uğruna yaşayan.. Masum bir kızdı.
Bir televizyonda gördüm onu.. Siyah takım elbisesi ile kadınlara yapılan önemi anlatıyordu fakat bir yandan da bu konuşmayı yaparken binlerce kadın öldürüldü.
Sevgili günlük,üç gün önce sıradan bir antikacıdan aldığım saat evvelsi gece saat 03 civarlarında çalmaya başladı, yarın önemli bir iş görüşmem olduğu için pek önemsemedim,ama dün gece yine alarm sesiyle kalktım tik-tak-tik-tak,saati kapatip telefonu elime aldım ve yukardan bir bildirim düştü `Videoyu görmek için tıklayınız`...
Yine bir kadın öldürülmüştü bu kaçıncıydı bilmiyordum ama sonuncu olmadığını biliyordum. Sinirden elime ne geçerse fırlatmış , sinir krizinin eşiğine gelmiştim zaten bu işi yapıyorsanız bu raddeye gelmemek münkün değildi. Kapım çalınca kendime gelmek adına bir kaç derin nefes aldım. " Gir." komutumla kapı açıldı.
" Komserim müsaitseniz asayişten Barın komser sizinle görüşmek istiyor."
" Çağır gelsin müsaitim." hala sakinleşmiş değildim ama kendimi tutmaya çalışıyordum. Ben derin derin nefes alırken odaya bahsedilen komser girdi. Kumral, tahmini 1.80 civarında boyu vardı yani sanırım 1.65 ben için herkes 2 metreydi bence sorun kesinlikle bende değildi. O da aynı şekilde beni süzmüş tahminen az önce ki sinirimle birlikte dağılan saçlarımda biraz gözleri oyalanmıştı. Elimi uzattım bu anlamsız bakışmayı kesmek için.
" Hoşgeldiniz komserim kusura bakmayın biraz oda dağınık bu ara da ben Lal Kara ." sözlerimden sonra sanki odayı yeni farketmiş gibi etrafı inceledi ve dudağının bir kenarı yukarı doğru kalktı sonra elini uzattı ve o an hiç olmamasını istediğim şey oldu ve yine beni elektrik çarptı. Hiç sinirli değilmişim gibi buna da sinirlendim ama o bu durumdan daha çok keyiflenerek gülümsemesini genişletti.
" Memnun oldum komserim. Ben de Barın Reha."
1907 yılı 13 Haziran günü, iki arkadaş tesadüfen tanıştıkları bir hancı ile arkadaş olurlar. Rum asıllı bu adam, Abdülhamid Han’a yürekten bağlıdır. İki arkadaştan, Hüsrev’in kuzeni Paris’ten dönünce, ikisinin de hayatı değişecektir. Jön Türk’lerin ateşli bir savunucusu olan bu genç adam ve hancı arasındaki çekişme esrarengiz bir cinayet ile son bulunca, beklenmedik bir sonun başlangıcı başlar. Daralan zaman içerisinde, İstanbul büyük bir takibin merkezi olacaktır.
Romalı şair Ovidius 2000 yıl önce bir şiirinde ‘’ Video Meliora Proboque Deteriora Sequor, yani
İyi yolu görüyor ve takdir ediyorum ama kötü yoldan gidiyorum ‘’ der.
İşe gitmekle kahve içmek arasında, rüyasında gördüğü cinayet mahalline gitmek ile bunu ciddiye almamak arasında ve en önemlisi bir seri katili sevmek ile ele vermek arasında bir seçim yapmak zorunda kaldı. İyi yolu takdir eden Vera tereddüt etmeden kötü yoldan gittiğinde kendi kaderini kendi yazdığının da farkına vardı.
Seçtiği yolun kayalıklarla dolu olacağını biliyordu. Yokuş aşağı inerken bir yandan da yukarı çıkması gerektiğini biliyordu. Sevdiği adamı kendi elleriyle içinde bulundukları bataklıktan çıkartırken dibe batacağını, çırpındıkça daha derine gömüleceğini de biliyordu. Aşkının peşinden gidecek kadar cesur, sevdiği adam kurtulsun diye bütün anılarının silinmesine müsaade edecek kadar da gözü karaydı.
Vera ve Demir’in hikayesi ıssız bir sokakta bir cinayetle başladı. Bu hikayeyi bitirecek olan da yine bir cinayetti.
Neşe çeşitli tatları denemeye seven bir kızdır. Fakat ailesi fakir olduğu için yeni lezzetleri deneyemiyordur. Bir gün Özel Zirve Kolejinin başarılı öğrenciler için uygulamış olduğu bursu öğrenince Neşe, Özel Zirve Kolejinin hazırlamış olduğu bursluluk sınavına girerek orada okumaya hak kazanır. Okula gittiğinde ise hayal ettiği gibi bir sistem ile karşılaşmaz. Okulun ona özel platin limitsiz kredi kartına sahip olabilmesi için okul müdiresinin kendisine verdiği görevleri yapması gerekmektedir. Neşe bunu kabul etmesiyle hayatı değişmeye başlar. Bu yolculukta Neşe okuldaki öğrenciler hakkında ve okul hakkında birkaç sır öğrenecek. Bakalım bu sırlar neymiş? Gelin hep beraber öğrenelim.
Hepinize merhaba! Ben Elfi ile kitaplar, bu ilk kitabım ve heyecanlıyım, bu kitap 18+ içermeyen bir kitaptır. Okursanız beni çok sevindirirsiniz. Ve eğer yazım hatası olursa söyleyebilirsiniz düzeltebilirim. Bu kitabın konusu ise:
Doğduğundan beri ailesiyle beraber olduğunu sanan Natasha aslında bebekken mafya bir aile tarafından kaçırılıp, sadece bir sebep için bunca yıl büyütmüşlerdir. Natasha büyüdükten sonra ona gerçeği anlatıp bi görev yapmasını isterler.
Bu maceraya sizde katılmak ister misiniz?
Işıl lise öğrencisiydi aralarında bir seri katil vardı. Aralarındaki seri katili bulmak için eleme yaptılar ve elenenleri öldürecektiler ama oyun katil için herkesi öldürdüğünüz bitecek.
Yıl 2024
Bundan 3 yıl önce başlayan cinayetlerin temeli hep aynıydı.
Aynı şekil ve aynı dakikada işlenen kusursuz cinayetler.
Kusursuz cinayet diye birşey yoktu o zamana kadar.
Ama artık var gibiydi..
Ta ki o ikili bir araya gelene kadar. Zaman bilinmezliklerin ortaya çıkacağı zamandı.
Göktekin Alatay ve Göksun Tanay. Her sırrı ortaya çıkarıp herşeyi açığa kavuşturacak o muhteşem ikili.
Ben gerçek kişiliğini gizlemiş duygularını bastırmış duru yılmaz siz beni yanlış tanıyorsunuz ben duru yılmaz ama içi ve dışı farklı olan düşünceleriyle söyledikleri farklı olan duru yılmaz çünkü benim saklamam gerekn bir kişiliğim var
İYİ OKUMALAR
Kitap Açıklaması:
Buz gibi bir ekranda yazılı kelimeler, görünmez ama acımasız bir düşman… Genç bir kızın, hayatını altüst eden tehdit mesajlarıyla başlayan korku dolu bir hikâye. Yuki bir gün telefon ekranında beliren kısa bir mesajla sarsılır: Önce bunun sadece kötü bir şaka olduğunu düşünür, ama tehditler daha kişisel ve karanlık bir hal alır.
Yuki, kim olduğunu bilmediği birinin hedefi olmuştur. Korku, yalnızlık ve çaresizlikle dolu günlerin ardından, bu tehditlerin sadece dijital dünyada kalmayacağından endişelenmeye başlar. Her an, her köşede bir tehlike bekliyor gibidir. Etrafındaki insanlar onun endişelerini ciddiye almazken, o sessiz bir savaş vermeye karar verir.
Bu hikâye, teknolojinin hayatlarımızdaki karanlık yüzünü, siber zorbalığın derin yaralarını ve bir genç kızın korkularına rağmen güçlü kalma mücadelesini ele alıyor. “Buz Kadar Soğuk”, yalnızca bir hayatta kalma mücadelesi değil, aynı zamanda cesaretin ve insanlığın dijital dünyadaki sınavının hikâyesi.
Herkesi ekranın ardındaki tehlikelere karşı bilinçlendirecek, korkudan cesarete uzanan bir yolculuğa davet eden bu kitap, günümüzün en büyük sosyal sorunlarından birine ışık tutuyor: Siber zorbalık.
"𝐻𝑒𝑟𝓼𝑒𝑦 𝑖𝑛𝑡𝑖𝑘𝑎𝑚 𝑖𝑐𝑖𝑛𝑑𝑖 𝑝𝑒𝑘𝑖 𝑖𝑛𝑡𝑖𝑘𝑎𝑚𝑑𝑎𝑛 𝑏𝑖𝑟𝑎𝑧 𝑑𝑎ℎ𝑎 𝑖𝑙𝑒𝑟𝑖 𝑔𝑖𝑑𝑖𝑙𝑖𝑟𝑠𝑒 𝑛𝑒 𝑜𝑙𝑢𝑟?"
Emma daha 13 yaşındayken küçük kardeşiyle birlikte mahalledeki 6lı gruplardan olan çocuklar tarafından zorbalık görürler yine aynı şekilde bir gün okula giderken çocuklar yine bu iki kardeşe sataşırlar ve bir tanesi Emma`nın kardeşi Lina`yı iter zavallı Lina kafasını taşa vurur ve orada can verir.
Emma henüz onlara karşılık verecek güçte olmadığı için saatlerce bağıra bağıra ağlar emma küçük bir kağıda bu çocukların isimlerini karalar ve kendine büyüdüğünde kardeşine yaşattıklarını onlara yaşatmadan ölmeyecegini dair and içer yıllarca içindeki intikam duygusuyla büyür ve en sonunda o çocukların peşine düşer.