@betul_justy : 2. Bölüm hazır arkadaşlar 🎉 kesit paylaşayım mı?
Okuma 1
Oy 0
Yorum 0
Tarih 3dk önce
@bilinmeyeniniz.x : ...
Okuma 2
Oy 1
Yorum 0
Tarih 5dk önce
@elayy_liii : Sınav haftası bittiğine göreee ve aynı zamanda okul da bittiğine göreee arkadaş arıyorummm
Okuma 6
Oy 0
Yorum 0
Tarih 5dk önce
@mellyysaa : Ask acisini atlattık sıra kötü sonlu kurgu yazıp ağlamakta
Okuma 2
Oy 0
Yorum 0
Tarih 5dk önce
@kasli.ordek : Ben küçükken de normal değildim lan sjsjjs
Okuma 19
Oy 7
Yorum 7
Tarih 7dk önce
@lavixy : Eşref abi rüyayı ilk gördüğünde
Okuma 10
Oy 3
Yorum 4
Tarih 8dk önce
@beyzosmusum : Şakamısın sınavı dört soru ile kaybettim🥲
Okuma 9
Oy 3
Yorum 11
Tarih 9dk önce
@marsell : Dürümler kötü
Okuma 7
Oy 1
Yorum 2
Tarih 9dk önce
@yetiskinhanimm : Panoya fotoğraf koyamayanlar için
Okuma 15
Oy 3
Yorum 0
Tarih 10dk önce
@elif_sinem : Lannn sjsjsjsjsjsjje
Okuma 10
Oy 3
Yorum 12
Tarih 10dk önce
@laedri22 : KOSKOCA 1 SENE
Okuma 4
Oy 1
Yorum 0
Tarih 11dk önce
Tamamlanmış Kitaplar
Keyifle okuyacağınız kitaplara gözatın
KARANLIĞIM
Okuma 108.62k
Oy 3.5k
Bölüm 81
Yorum 278
Tamamlandı
Kim gri ya da siyahı sever ki Gri bilinmezlik değil midir? Siyah karanlık değil midir? ben Beyazın masumiyetini, diğer renklerin canlılığını severim ama kim benim griye tutunup siyaha aşık olacağımı bilebilirdi ki
Kim gri ya da siyahı sever ki Gri bilinmezlik değil midir? Siyah karanlık değil midir? ben Beyazın masumiyetini, diğer renklerin canlılığını severim ama kim benim griye tutunup siyaha aşık olacağımı bilebilirdi ki
Okuma 108.62k
Oy 3.5k
Bölüm 81
Yorum 278
Barış Alper Yılmaz kurgusu.
"O gece seni unutmak istedim... ama unuttuklarımın en başında senin kanımdan bir çocuk olduğunu bilmiyordum."
Laden, ihanete uğradığı gece intikamı seçtive seçtiği adam, milyonların hayran olduğu Galatasaraylı yıldız Barış Alper Yılmaz’dı. Bir gecelik bir yanlıştan doğan sırrı yıllarca sakladı; korktuğu yalnızca annelik değildi, o adamın gölgesi bile yakıyordu. Yıllar sonra, içinden çıktığı cehennemle yeniden yüzleşmeye geldiğinde, zaman geçmiş ama tutkular küllenmemişti. Sırlar açığa çıktığında, her şeyin bir bedeli olacaktı, özellikle de aşkın.
Okuma 12.9k
Oy 1.45k
Bölüm 39
Yorum 346
Annesini takip eden yavru bir ördek gibi o nereye giderse ben de arkasından oraya gidiyordum. Aynı zamanda çenem de boş durmuyor, sürekli ismini üst üste söyleyip duruyordum.
O ise beni hiç tınlamıyor, yoluna devam ediyordu.
"Minho?"
"Minho?"
"Minho?"
Artık bezsin de arkasına dönsün, yüzüme baksın diye bu gıcıklığı yapıyordum ama ne kadar kırgınsa artık yüzüme bile bakmıyordu. Sanki ben yoktum.
"Minho?"
"Minho?"
"Minho?"
Artık bu yaptığıma ben bile daha fazla dayanamadım.
"Ahh, yeter ama!" diye bağırarak onu takip etmeye devam ettim.
"Hangi tür insan böyle bir işkenceye dayanabilir ki? Nasıl tepkisiz kalabiliyorsun? Ben olsaydım şeytanı dinler, çakardım ağzının ortasına cidden!"
-Der demez durdu. Onun durması üzerine başımı sırtına tosladım.
"Ah!" dedikten sonra anında geri çekildim. Bu sefer bana döndü. Evet, döndü!
Ama nasıl bakıyordu biliyor musunuz?
Tek kaşını havaya kaldırmış bana az önceki söylediklerime nispeten, "Şeytan öyle mi dermiş?"der gibisinden bakıyordu.
Sadece bakışlarından bile bana bunu sorduğu belli oluyordu. Anlayınca hemen sırıttım.
"Aaaa... Şey... Şeytanı dinlememek lazım. Evet evet, kesinlikle şeytanı dinlememeliyiz! Ne öyle ağzına çakmak falan? Onun yerine sakin kalıp, sabredip duymamazlıktan gelmek en iyi- "
Ne diyorum ben ya?
Resmen şu an kendi ağzımla kendime kapak yaptım.
Sustum ama geciktim tabii ki. Başını bir sağa bir sola sallayan Minho derin bir nefes alıp verdi. Bu zamana kadar hiç konuşmamıştı ama nefes verdikten hemen sonra:
"Baş belası." dedi.
Gıcık işte, ne olacak?! O kadar konuşmaya çalıştım ama tek kelime dahi etmedi. Şimdi ağzından çıkan bu iki kelime de neyin nesiydi böyle?
Gözlerimi devirdim ve klasik esprilerden birini yaptım.
"Memnun oldum. Ben de Alya."
"Ciddi olamaz mısın?"
"Olamam ciddi falan. "
"Çocuk gibisin."
Yeter ama artık bu kadar. Benim de sabrımın bir sınırı var ve bu sınırı aşınca her insan gibi ben de sinirleniyorum.
Dayanamadım.
Biraz sesimi yükselttim ve karşımda dikilen Minho`ya bakarak konuşmaya başladım.
"Ben miyim çocuk gibi olan? Seninle insan gibi oturup sadece 2 dakika konuşmak istedim! Seninle konuşup yanlış anlaşılmaları düzeltebilmek için Amerika`dan, babamdan kaçtım! Ama sen... Beni takmıyorsun bile! Sadece 2 dakika ya, 2 dakika! 2 dakika konuşacak kadar dahi hiç mi hatırım yok üzerinde?! Asıl çocuk gibi davranan sensin!"
"Sence de... Sana böyle davranmaya hakkım yok mu Alya? Geçmişimizi, bizi sen mahvettin. Hem de bir hiç uğruna! Yıllar sonra çıkıp geliyorsun ve benimle konuşmak istiyorsun. Neden? Ünlü oldum diye mi?! Ne değişti ha? Söyle!"
"Saçmalama! Ünlü olman beni neden ilgilendirsin?! Babamdan dolayı yeterince şana, şöhrete, paraya sahibim zaten!"
"O zaman neden?!"
Sustum.
Gözlerimden aşağı süzülen gözyaşlarını hisseder hissetmez hızla sildim ve Minho`ya arkamı döndüm.
Bu soruya cevap vermek kadar zor bir şey yoktu şu an hayatımda. Evet, her şeye sahiptim. Ama tek bir şey hariç.
Ölüyorum Minho... Ölüyorum...
Son defa seni görmek için geldim. Belki aramızdaki yanlış anlaşılmayı da düzeltebilirim diye geldim. Ama... Ama yapamıyorum. Bunu sana nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum.
..
Okuma 1.67k
Oy 141
Bölüm 69
Yorum 97
İda, doğduğundan beri lanetli olduğunu biliyordu. Dokunduğu her şey ya ölüyor, ya da büyük acılar çekiyordu. Bu karanlık güçle yaşamak zorunda kalan İda, kendini herkesten uzak tutmaya çalışırken, sınıf arkadaşı Batuhan hayatına girer. Ancak Batuhan’ın ortaya çıkışı, İda`nın hayatını daha da karmaşık hale getirir. Batuhan ona yardım etmeye çalışırken, asıl niyetinin çok daha karanlık olduğunu kim bilebilirdi? İda, kendi içindeki karanlıkla mücadele ederken, bir yandan da kendini bu tehlikeli güçlerin ortasında bulur. İnsanları dokunuşuyla acıya sürükleyen bir kızın, hayatta kalma ve güçlerini kontrol etme mücadelesine tanık olmaya hazır mısınız?
Okuma 983
Oy 149
Bölüm 17
Yorum 48
ünlü boksöre sürekli her gün yaşadıklarını anlatırken beklemediği bir şekilde boksör ona mesaj atar.
Okuma 100.53k
Oy 6.75k
Bölüm 72
Yorum 1.69k
Bir kızın mafya tarafından kaçırılma hikayesidir…
Okuma 48.28k
Oy 2.84k
Bölüm 67
Yorum 625
BİLGİLENDİRME; BU KİTAP BASILMIŞ BİR KİTAPTIR. UMURSANMADIĞI İÇİN BURAYA DA YAZIYORUM. BELKİ BURADA OKUNUR DİYE.
KONU: Annesini altı yaşında KADIN CİNAYETLERİNE kurban veren Arzu Korkmaz yıllar sonra KADIN CİNAYETLERİNE bir son vermek için dedektif olur. Diğer yandan Arzu`nun hiç tanımadığı kız kardeşi, babasına göre doğduğu anda öldürülmesi gereken Asu ablasını bulmaya çalışır.
Okuma 792
Oy 190
Bölüm 16
Yorum 42
17 yaşında olan Arya üvey ailesi tarafından nefret edilen, dövülen, hatta ve hatta gözünün önünde üvey annesi olan kadın öldürülmüştür.
Arya normalde üvey annesi olan Aysel hanımı çok seviyordur. Babası Aysel hanımı, Arya`nın gözünün önünde öldürür. Defalarca Arya`yı havuzdaki suda boğmaya çalışır.
Arya artık sudan bir kızdır. Sadece üvey abisi olan Sinan, kardeşine mükemmel davranıp,
onu herşeyden korur. Eren adında olan arkadaşıyla gittiği bir hastanede DNA testi sonucunda
gerçek ailesiyle tanıştır. Onun bu zorlu sürecinde Sinan ve Eren yardımcı olurlar.
Okuma 20.94k
Oy 1.49k
Bölüm 38
Yorum 578
Yıllar sonra ailesine kavuşan kız ve onu istemeyen abileri
Okuma 37.22k
Oy 1.29k
Bölüm 21
Yorum 310
Topraklarından doğduğu zaman ayrılmak zorunda kalan bir varis.
Babasının katlini öğrenen bir oğlan..
Kan davası..
Mithat CİHANGİR oğlu Merdan Cihangir..
Okuma 12.96k
Oy 335
Bölüm 17
Yorum 33
Kitabın Konusu (Özet Taslak):
17 yaşındaki Lina Yel, sıradan bir lise öğrencisi olduğunu sanarken okul kütüphanesinin unutulmuş bir köşesinde tozlu, şeffaf cam kapaklı bir defter bulur. Ancak bu deftere yazdığı her şey gerçek olur — ya da çoktan olmuştur. Kısa süre sonra aynı türden altı cam defterin daha var olduğu, her birinin farklı bir öğrenciyi seçtiği ortaya çıkar.
Bu öğrenciler birbirlerinden habersiz, bu defterlerin gücüyle kendi hayatlarını yazarken, geçmişleri, gelecekleri ve rüyaları karışmaya başlar. Fakat defterlerin sahibi olan kadim bir varlık, bu yedi gencin yazgısını tek bir sona bağlamak istemektedir: gerçeğin silinmesi.
“Cam Defterler”, kaderin yazıldığı değil, yeniden yazıldığı bir evrende geçen bir lise-fantastik romanıdır.
Okuma 165
Oy 29
Bölüm 22
Yorum 4
Aylin ve onun karıştırılma hikayesi
Okuma 54.27k
Oy 3.3k
Bölüm 28
Yorum 538
Çocukluğundan beri zorluklarala büyüyen sonra vatanına aşık bir kızın zorlu hayatı bu zotuluklarin yanında sevgi âşk ve daha birçok olayy...
Okuma 115.84k
Oy 7.62k
Bölüm 39
Yorum 2.12k
"Seni seviyorum Kağan Karan" dedim nefes nefese
"Ben sana aşığım Öykü Karan.." dedi ve dudaklarımız şehvet ve aşk ile tekrar birbirine kavuştu...
Okuma 2.21k
Oy 215
Bölüm 21
Yorum 27
Melekler ve Şeytanlar Okulu
Melda, dünyaya bebekken gönderilmiş bir melek ve gerçek kimliğinden habersiz bir şekilde dünyada bir aile tarafından büyütülmüştür. Işığı manipüle edebilme gibi özel bir güce sahip olan Melda, gençlik yıllarında içindeki ışığı keşfeder ve bir gün aslında bir melek olduğunu öğrenir. Bu keşif, ona hem özgürlük hem de büyük bir sorumluluk getirir.
Melda, karanlık güçlerin efendisi Luci ile karşılaşırken, aynı zamanda şeytan Cenk ile tanışır. Cenk, başlangıçta Luci’nin en güçlü ajanlarından biri olarak görev alırken, Melda’nın ışığı ona içsel bir değişim yaşatır. İkili, güçlerini birleştirerek hem karanlık hem de ışık arasında denge kurmaya çalışırken, evrensel düzeni koruyacak büyük bir savaşa sürüklenir.
Bir yanda Melda’nın büyüyen gücü, diğer yanda Cenk’in içsel mücadelesi, her iki karakteri de zorlu bir yolculuğa çıkarır. Bu hikaye, kimlik arayışı, içsel çatışmalar, güç keşfi ve fedakarlıklar ile dolu bir serüvenin parçasıdır. Işık ve karanlık arasındaki dengeyi korumak için yapılan bu mücadele, aşk, dostluk ve evrensel adaletin peşinden gitmek üzerine unutulmaz bir yolculuktur.
Okuma 1.46k
Oy 150
Bölüm 73
Yorum 6
Kayıp Zamanın Peşinde
Zamanın kaybolmuş parçaları, evrenin her köşesine yayılmış, bilinmeyen bir boşluk yaratmıştı. Bu boşluk, geçmişin ve geleceğin birleşim noktasıydı; fakat kimse bunun farkında değildi. Tıpkı hayatta olduğu gibi, her kayıp bir arayışa dönüşür. Ve bu kayıp, evrenin en derin sırlarının saklı olduğu bir yolculuğa dönüşecekti.
Liora, Aric ve Eldrin, zamanın eksik olan parçalarını bulmak için bir araya geldiler. Her biri, kendi içsel karanlıklarıyla yüzleşmek zorundaydı. Ancak bu yolculuk sadece dışsal düşmanlarla değil, içsel engellerle de doluydu. Zamanın kapılarını aralamak, onları geçmişin kaybolan izlerine ve geleceğin belirsiz potansiyellerine sürükleyecekti.
Evrenin derinliklerinde kaybolmuş bir zaman dilimi, sadece geçmişin hatalarını düzeltmekle kalmayacak, aynı zamanda evrenin dengesini yeniden kurmanın anahtarı olacaktı. Ama bu dengeyi sağlamak, her adımda daha da tehlikeli bir hale gelen bir oyun gibiydi.
Kayıp Zamanın Peşinde; zamanın kaybolan yönlerini bulma, içsel huzuru ve dengeyi sağlama mücadelesinin hikâyesi. Her anı, her adımı, her kararın yankılarını hissetmek... Zamanın gerçek doğasını keşfetmek, sadece geçmişin kaybolmuş izlerine değil, aynı zamanda insan ruhunun derinliklerine de bir yolculuk olacaktır.
Okuma 361
Oy 117
Bölüm 22
Yorum 21
Ege Akdemir`in O Kadın Serisinin 3. Kitabı.
Okuma 510
Oy 77
Bölüm 92
Yorum 1
Telif Hakları Saklıdır
EKİN-gerçek ailem-
Yıllar önce Karahanlı ailesinin üçüzlerinden kız bebek kaçırılırsa ve bir gün bu üçüzler karşılaşırsa neler olur?
Macera ve aksiyon dolu kurguma şans vermek ister misin?
Okuma 108.68k
Oy 6.89k
Bölüm 49
Yorum 3.24k
"Lânetli gözyaşlarıydı.. masum gözlerden süzülen"
Amir ve Berkay yaklaşık yedi yaşlarından beri aynı yetimhanede yaşamaktadır. Yıllar sonra ayrı eve çıkan ikili, okullarını bitirip mesleklerini eline alırlar.
Komiser Amir, sıradan bir günde kapkaça uğrayan bir kadına yardım ettikten sonra, hayatı tamamen değişir.
Bir tarafta günahsız bedenler, diğer tarafta sebepsizce ödenen bedeller.
Unutmayın. Ateşten yaratılan,karanlık çökünce harekete geçer. Ve bu hikayenin karanlığını aydınlatmaya hiç bir ışığın kuvveti yetmeyecek.
Peki sen,Amir`in karanlığına tutsak olmaya hazır mısın?
Okuma 3.54k
Oy 337
Bölüm 25
Yorum 25
İmkansızlık nedir bilmiyordum , ne istediysem almayı başarmış ne yapmak istediysem yapmıştım . Ama o beni imkansız nedir onunla tanıştıran adam .
Ay güneşe aitti onun ışığı olmadan yapamazdı , ışık yayamazdı karanlığa aydınlık olamazdı . Ay Güneşe hep muhtaçtı ama asla yan yana durmazlardı bir gökyüzüne sığamaz sürekli birbirlerini kovalarlardı . İşte biz o kadar imkansızdık güneş ve ay kadar imkansız .
Okuma 88.49k
Oy 3.55k
Bölüm 44
Yorum 369
Ölmek üzere olan bir kız ve onun anlaşmalı evliliği...
Okuma 22.1k
Oy 1.32k
Bölüm 17
Yorum 475
Külle ve ışıklar arasında
Okuma 150
Oy 31
Bölüm 26
Yorum 13
054* *** ****: Pişt yakışıklı naber?
054* *** ****: Heyt be şu endama bak. (ıslık çalma sesi)
054* *** ****: E ama baksana bana. Telefon sürekli elinde biliyorum görüyorsun şu an mesajlarıııııı. Neden bakmıyorsun hayatımın anlamıııııııı?
Ozan: Kimsin?
054* *** ****: Kim olduğumu söylemek istesem adımı yazardım değil mi yakışıklı?
~~~~~
İnsan seveceği kişi seçemezdi. Ben de seveceğim kişiyi seçememiştim.
Abimin arkadaşına aşık olmak benim elimde olan bir şey değildi fakat ona kimsenin bilmediği numaramdan yazıp yazmamak tamamen benim elimde olan bir şeydi.
Ve ben onu yazmaktan yana kullandım.
~~~~~
Yazılmaya başlamam tarihi; 4 Eylül 2022.
Watpadde yayımlanma tarihi; 5 Eylül 2022.
Kitappadde yayımlanma tarihi; 16 Eylül 2024.
Okuma 129.45k
Oy 7.82k
Bölüm 53
Yorum 2.7k
“Ne var? Ne diye öyle bakıyorsun?”
Emre ellerini ceplerine sokup başını biraz eğdi, sonra kahkaha atmamak için kendini zor tutuyormuş gibi yaptı. Gülüşü çok yakındı ama sesi neredeyse fısıltı gibiydi.
“Hayatımda ilk defa bu kadar sevimli biri görüyorum… Isırasım geliyor.”
Okuma 2.44k
Oy 338
Bölüm 33
Yorum 13
Birkaç saniye sonra bana kızma ihtimaline rağmen Hazal`ın altına ismimi ekledim.
Yiğit.
Adım onun pembe isminin altına son derece silik bir şekilde yazılıydı ama kadar da kötü durmamıştı, en azından beni istediği zaman silebilirdi.
Okuma 43.25k
Oy 2.54k
Bölüm 60
Yorum 265
Bizim ülkemize olan bağlılığımız bizi onu canımız pahasına korumayı emrediyordu. Tüm vatanın güvenliği ve sıhhatinden biz sorumluyduk. 1 kişinin kılına bile zarar gelse vebali boynumuzaydı. Biz onları bu kadar önemserken onlar bizi ne kadar önemsiyordu? Bize olan sayvıları neydi? Ve hangi olayla değişecekti...
Okuma 9.39k
Oy 785
Bölüm 27
Yorum 109
-Ben ölürsem avcılığı bırakma Gimya.
-Hey!Sen olmazsan ben ne yaparım?!
-Benim için.
-Senin için.
Okuma 309
Oy 12
Bölüm 30
Yorum 12
Bir genç kız ve bir mafyanın aşk hikayesi
Okuma 49.58k
Oy 1.22k
Bölüm 46
Yorum 67
Ufak tesadüfler ve yeni aşklar, yeni hayatlar ile yapılan en büyük hatalar...
Kitap şiddet içeriklidir okumaktan rahatsız olanlardan ricam okumamalarıdır (ağır şiddetler söz konusudur değildir) RİCA EDİYORUM 18 YAŞ ALTI OKUMASIN!
Bu kitap yazarın ta kendisinin hayal ürünüdür tabi birazda gerçek hayattan alımlı olan bu kitaba hepinizi davet ediyorum ilerki bölümlerde ne olacağını hepimiz merakla bekliyoruz
(İYİ okumalar dilerim)
Okuma 10.1k
Oy 580
Bölüm 40
Yorum 98
( KISA HİKAYE)
Instagram: azimet340
Hayatınızda büyük konuşunuz mu hiç?
Ben konuştum. O günden sonra büyük konuşmaya tövbeliyim.
" Valla kadın haklı.
Ben bu adamın karısı olmayı bırak evde beslediği kedisi bile olmak istemem!" Dediğim adama aşık oldum.
TÜM DEVRAN DÖNÜNCE novellası…
Bir isim… Herkese tanıdık, ama kimseye ait değil.
Devran Gür. Efsane ajan. Gölgelerin içinden çıkmış bir hayalet.
Onun hakkında film çekiliyor… ama kimse onun kim olduğunu bilmiyor.
Halk onu bir erkek sanıyor.
Filmde ise onu, düşman tarafın en yakışıklı ajanı Tuğrul Ak canlandırıyor.
Tabii Devran’ı kötü göstermek şartıyla.
Ancak Devran galaya katılınca işler değişiyor.
Karanlıkta kalan gerçekler, beyaz perdede parlayan yalanlarla çarpışıyor.
Ve Devran, sahne arkasındaki savaşta bizzat rol almaya karar veriyor.
Sırlar açığa çıkıyor.
Kardeşi Yiğit, dostu Güneş ve geçmişinden gelen beklenmedik biriyle, Devran’ın hayatı baştan yazılıyor.
Ama bu bir oyun değil.
Bu… hayatta kalma savaşı.
“Yıldızların Altında”, kimliğin, ihanetin ve düşmandan doğan aşkın hikayesi.
Gerçek, bazen en iyi senaryodan bile daha tehlikelidir.
Hatay Tarihi: Medeniyetlerin Kavşağında Bir Şehir
Hatay, binlerce yıllık tarihi boyunca sayısız medeniyete ev sahipliği yapmış, kültürel ve dini çeşitliliğiyle öne çıkan bir şehirdir. Dünyanın en eski yerleşimlerinden biri olan bu topraklar, Hititlerden Roma`ya, Bizans`tan Osmanlı`ya kadar birçok büyük uygarlığın izlerini taşımaktadır.
Bu kitap, Hatay’ın köklü tarihini, stratejik konumunun ona kazandırdığı önemini, ticaret yollarındaki rolünü ve kültürel zenginliklerini detaylı bir şekilde ele alıyor. St. Pierre Kilisesi’nden Habib-i Neccar Camii’ne, Antakya Mozaik Müzesi’nden Asi Nehri’ne kadar şehrin simge yapılarının ve doğal güzelliklerinin izini sürerken, Hatay’ın tarihi süreç içindeki dönüşümünü de anlatıyor.
Hatay Tarihi, sadece geçmişi öğrenmek isteyenler için değil, bu benzersiz kentin kültürel mirasına daha yakından bakmak isteyen herkes için önemli bir kaynak niteliğinde.
Karanlık, artık sadece bir tehdit değil; Vira’thal’ın her köşesinden yükselen, her kalpte yankı bulan bir gerçektir. Kaos ve yıkım, son bir kez daha ayaklanmaya hazırlanırken, herkesin kaderi belirlenmek üzeredir.
Malven ve dostları, yıkımın eşiğine gelen dünyayı kurtarmak için son bir mücadeleye girişir. Ancak düşmanları yalnızca dışarıda değil, aynı zamanda içlerindedir. Güçlü birihaneden yükselen gizli entrikalar, geçmişin öfkesi ve son umutları tehdit ederken, herkes en karanlık yüzleriyle yüzleşmek zorunda kalacaktır.
Tüm dengeler değişiyor. Ve bu kez, kazanmak ya da kaybetmekten çok daha fazlası var.
Bu hikaye, intikam, pişmanlık ve geçmişin gölgesinde sıkışmış bir adamın karanlık yolculuğunu anlatıyor. 7 Temmuz 2027`deki kazanın ardından, bir seri katilin içsel dönüşümü, ölümle iç içe geçmiş geçmişi ve intikam duygusuyla şekillenen acı dolu bir hayatı keşfedeceksiniz. Zihnindeki karanlık ve geçmişin yarattığı izlerle mücadele eden baş karakter, her adımında geçmişinden kaçmaya çalışırken daha da derinleşen bir suç geçmişine adım atar. Her cinayet, her kan damlası, onun için bir anlam taşırken, ardında bıraktığı rakamlar (7727) her şeyin bir tesadüf mü, yoksa bir plan mı olduğunu sorgulamasına neden olur. İnsanların acılarını hiçe sayarak yaptığı eylemler, onun içindeki boşluğu, karanlık yanını ne kadar beslediğini gözler önüne serer. İntikamla körleşen bir adamın hikayesini anlatan bu yazı, akıl sağlığını kaybetmiş bir ruhun, acıyı nasıl bir silah olarak kullandığını ve ölümle nasıl yüzleştiğini sorgulayan bir derinlik sunuyor.
İlk Nefes, Atatürk dönemi Türkiye’sinde geçen, gerçek olaylara dayanan tarihi bir romandır. Cumhuriyet`in ilk yıllarındaki toplumsal, siyasal ve askeri mücadelenin derinliklerine inen bu eser, dönemin bilinmeyen yönlerini ve perde arkasındaki kahramanları gözler önüne serer.
Kitap, Atatürk ve arkadaşlarının, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesini kazanmasının ardından Cumhuriyet’i inşa ederken karşılaştıkları zorlukları anlatır. Hem halkın hem de devrimci kadronun gösterdiği fedakarlıklar, yapılan devrimler ve bu devrimlerin getirdiği toplumsal değişim, kitabın temel dinamiklerini oluşturur. Anlatım, hem tarihi bir belge olma özelliği taşırken, hem de okuyucuya duygusal bir bağ kurma fırsatı sunar.
İlk Nefes, Atatürk’ün vizyonunu, Cumhuriyet’in temellerinin atılmasını ve bu sürecin ne denli büyük fedakarlıklar gerektirdiğini etkileyici bir şekilde aktarır. Kitap, okuyucuyu dönemin atmosferine çekerken, yalnızca büyük liderlerin değil, bu tarihi değişimi gerçekleştiren sessiz kahramanların da öyküsünü anlatır. Hem bilgilendirici hem de duygusal bir yolculuğa çıkararak, Cumhuriyet`in ilk yıllarındaki mücadeleyi anlamanızı sağlar.
Yukardak tanıtım Instagram hikaye boyutunda siyak yanları ve çok gerçekçi olsun
Zamanın ve mekânın ötesinde, kaybolmuş ruhlar bir araya gelir. Alaz, Ravin ve Nir, içsel çatışmalarla, kaybolmuşlukla ve yeniden doğuşla yüzleşirken, birbirlerinin yansımalarında kaybolurlar. Karanlıkla barışıp ışığı keşfetmek, aslında bir bütünleşmenin, iyileşmenin yoludur.
Işık ve karanlık arasında, gerçek ve yansıma arasındaki sınırlar bulanıklaşırken, bir soruya yanıt ararlar: Gerçekten farklılar mı, yoksa sadece birer yansıma mı? Bir yolculuk, bir birleşme, bir keşif...
Geçmişin gölgeleri, yeniden karanlığa bürünüyor.
Mor Kader serisinin ikinci kitabı “Mor Ölüm”, ihanetlerin, kayıpların ve ölümün soğuk gölgesinde yeni bir başlangıca yol açıyor. Mortis ve dostları, kazandıkları zaferin bedelini ödemek zorunda kalacak. Geçmişin izleri, yeni tehditlerle birleşiyor ve ölüm, tekrar kapılarına dayanıyor.
Bir zamanlar dost olan insanlar, şimdi birbirlerine düşman. Ronan’ın karanlık sırları, eski bir düşmanın geri dönüşü ve yeniden şekillenen kaderler, Mortis’in dünyasını sarıyor. Her şeyin bedeli vardır.
Mortis, artık peşinden koşulan değil, peşinden düşülen bir adamdır. Yeni bir yolculuğa çıkarken, geçmişin hayaletleri peşinden gelir. Yıkım ve ölümün, dostları ve düşmanları birbirine karıştırdığı bu dünyada, hayatta kalmak her şeyden daha zor olacak.
Karanlık uzayda kaybolmuş bir sır, okyanusun en derininden gelen yankılar...
Yazgı, neye inandığını, kime güvendiğini ve en önemlisi kendini sorgulamak zorunda.
Gerçekler sahte, sahte olanlar ise ölümcül. Sessizlikten gelen bir çağrıya cevap verir misin?"
KURŞUN VE LALE
Ve Diğer Kayıp Hikâyeler
İstanbul…
Bin yıllık suskunlukların, yarım kalmış cümlelerin, çözülmemiş cinayetlerin şehri…
Her sokağında bir sır, her taşında bir iz taşıyan bu şehirde, on farklı hikâye, tek bir gerçeğin etrafında sessizce dönüyor:
İnsan ruhunun karanlığı, bazen bir kurşun kadar keskin, bir lale kadar zarif olabilir.
Bu kitapta yer alan on hikâye, sadece birer suç dosyası değil; kaybolan hayatların, yarım kalan aşklarla yoğrulmuş bir geçmişin, adaletle vicdan arasındaki o ince çizginin öyküsüdür.
Kurşun ve Lale, bir cinayetin gölgesinde açan bir çiçeğin hikâyesi.
Zamanın, mekânın ve hafızanın sınırlarını zorlayan, duyguyla zekânın iç içe geçtiği 10 hikaye.
Yeri geldiğinde bir çatının ucunda yanan sigara dumanı, yeri geldiğinde emniyetin loş bir odasında çözülen bir sessizlik...
Gece... Şiddetin gölgesinde büyümüş ama karanlığın içinde kendini bulmuş bir kız.
Berke... Zengin, güçlü ama aşkın anlamını ilk kez onunla öğrenen bir çocuk.
İhanet, sırlar, dostluk ve tutkulu bir aşk...
Bu hikâyede her kalp kırığı, bir dostlukla tamir edilecek.
Ama unutma: En karanlık gecede bile yıldızlar parlar.
"Bir şiir kitabı düşün yoncam şairin gönlünde taht kurmuşsun ve tüm sayfaları sana yazılı...."
En başta belliydi zaten bu sevdanın yanlış olacağı Belki de en başta
gelmemeliydim sana Kalbimi dinlemeyip
Ama mantığımın sesi
çok daha ötesinde kaldı senin karşında
düştüm sevdana bir dip çukuru gibi....
şimdi bakıyorum
Günleri haftalar kovalamış
Haftaları aylar
Aylarıda yıllar
Ben hâlâ senin sevdanın çukurunda
"Bir kelâmlık nefes ile Bin ömürlük vuslat dileğiyle"
Oyun boyunca, zamanın manipülasyonu ve kaderin kontrolü büyük bir rol oynuyor. Batu, Kerem, Burcu ve Emir`in oyun içindeki hamleleri, bir bakıma kendi kaderlerini ve zamanlarını şekillendiriyor. Bu, zamanın ne kadar kırılgan bir kavram olduğunu anlatan bir mesaj. Batu’nun son hamlesi ve Burcu`nun karşılıklı hamlesi, zamanın ve gerçekliğin ne kadar belirsiz hale geldiğini gösteriyor.
Bilindiği gibi kahramanları hayvanlar olan, güldürüp düşündüren; eğitici, öğretici ve eğlendirici öykü ve masallara ÖYKÜNCE (FABL) denir.
Ezop`a ait öyküncelerden esinlenerek ve aslına sadık kalarak çocuklar için yazdığım şiirler.
"Bazı sesler yalnızca duyanların değil, duyamayanların da kaderini değiştirir."
Sessizliğin içinde fısıldayan bir gerçek... Kırık geçmişlerin ve onarılmaz sırların birleştiği, görünmeyen iplerle birbirine bağlanmış hayatlar...
Gecenin karanlığında parlayan şehir ışıkları kadar göz alıcı ama bir o kadar da tedirgin edici bir dünya. Bu dünyada herkes sıradan görünür - ta ki içlerinden biri gerçeği duymaya başlayana kadar.
Bir çağrı, bir beste, bir dokunuş... ve ardından gelen parçalanma.
Kırık Zihinler, zihinsel sınırların ötesinde gezinen, karakterlerin duygusal derinliğinde kaybolacağınız bir roman. Her sayfası, sesini duyurmak isteyen bir hafızanın yankısı gibi.
Hazır mısınız?
Çünkü bazen... kendinizi hatırlamak, her şeyi unutmaktan daha tehlikelidir.
Angelo, ailesinin yükünü omuzlarında taşıyan sessiz bir delikanlı. Çiftlikte geçen yorucu günler, evde kopan gergin sofralar ve her geçen gün biraz daha zorlaşan hayatı.
Ancak bir gün kasabaya yeni taşınan esrarengiz bir genç olan Alessandro’nun gelişiyle, içindeki başka bir dünya uyanır.
Alessandro’nun geçmişi dedikodularla örülmüş, sessizliğiyle etrafına duvarlar örmüştür. Ama Angelo’nun ona duyduğu şey, sadece merak değildir. Bu yeni tanıdık, Angelo için karmaşık bir duygunun, adı konulmamış bir yakınlığın simgesi haline gelir.
Aile baskısı, toplumsal yargılar, saklanan gerçekler ve sessiz çığlıklar arasında sıkışan bir gençlik… Bu hikâye, sevilmenin günah sayıldığı bir zamanda, sevmenin neye mal olabileceğini anlatıyor.
"Öykü’nün Dünyası - Atatürk’ün Işığı" ile çocuklar, Öykü’nün büyülü dünyasında Atatürk’ün hayatı ve fikirleriyle tanışacak. 7-12 yaş grubuna hitap eden bu kitap, Atatürk’ün vizyonunu, liderliğini ve çocuklara armağan ettiği değerleri eğlenceli bir şekilde anlatıyor. Her bölümde, Öykü, Atatürk’ün hayatında önemli bir anı ya da fikri keşfeder ve bu yolculukta tarih, özgürlük, bilim, sanat ve insan sevgisi gibi değerleri öğrenir.
Her masumiyetin bir bedeli, her zarafetin bir keskinliği vardır.
Selin Kara, parmak ucunda süzülen bir balerin…
Ama sahne ışıkları söndüğünde, ailesinin kanıyla kararmış geçmişine adım atar. Yıllardır susturulmuş bir sırrın peşinde, zarafetin ardına gizlenmiş bir savaşçı gibi yaşar.
Demir Savran, İstanbul’un yeraltı dünyasında korkuyla anılan bir mafya lideri. Güçlü, acımasız, duygularını çoktan gömmüş biri. Onun dünyasında güzelliğe yer yoktur—ta ki Selin’le yolları kesişene dek.
İmkânsız bir aşk.
Kanla yazılmış hesaplar.
Ve bembeyaz bir kuğunun, karanlık sular üzerinde süzülen silueti…
Ateşle su, kanla zarafet, intikamla aşk birbirine karışırken, kim kalacak hayatta?
"Bazı çocuklar hiç büyümez. Onlar sadece daha az ağlar."
Sevginin neye benzediğini bilmeden büyüyen bir kız çocuğunun hikâyesi bu. Bir duvarın arkasında konuşmadan geçen yılların, aynaya bakarken kendini tanıyamaman, "Ben neden böyle oldum?" sorusunun cevabını arayan bir kadının yolculuğu.
Çocukluğunu hiç yaşamamış, ama yetişkinliği sırtına erken giymiş bir ruhun iç savaşları, sessizlikleri ve hayal kırıklıkları bu sayfalarda can buluyor. Bu kitap, duymayı beklediğin bir "aferin"i hiçbir zaman alamayanların, en çok sevilmeyi hak edenlerin nasıl unutulduğunun öyküsü.
Belki sen de bu hikayenin bir yerinde varsın.
"Büyümek diye bir şey varsa, bazıları çok erken öğrenir."
~DİSTOPYA~
Bir dünya bölündü. Ve şimdi, her şeyin yapışkan bir düzenin içinde sıkışıp kaldığı o anı bekliyor…
Toplum, zamanla kırıldı. Kaynakların tükenmesiyle birlikte insanlar, üç ayrı bölgeye ayrıldı: Beyaz Bölge, Gri Bölge ve Kül Bölgesi. Her biri, bir düzenin parçası olarak varlığını sürdürüyor, ama gerçeği kimse bilmiyor. Kimse, gerçek gücün nerede olduğunu görmüyor.
Noar, Gri Bölge’de sıradan bir hayata sahip bir memurdur. Ama bir gün, eski bir video kaydıyla karşılaşır ve rejimin geçmişteki karanlık sırlarını öğrenir. Praetor Elun, insanların nasıl bilinçli olarak sınıflara ayrıldığını, nasıl birbirine yabancılaştırıldığını ve gerçek gücün nasıl gizlendiğini anlatmaktadır.
Bir anda, her şeyin yalnızca bir aldatmaca olduğuna dair şüpheler, Noar’ın içinde büyür. İçindeki isyan ateşi yanmaya başlar. Bilgi, özgürlük, güven… Hepsi birbirine bağlıdır ve şimdi, Noar gerçekleri keşfetmek için bir yolculuğa çıkar.
Ancak bu yolculuk, sadece kendi hayatını değil, tüm dünyanın kaderini değiştirebilir.
İÇİMDEKİ KATİL – Gerçek bazen en sessiz çığlıkta gizlidir.
Psikolog Erdem Tural, yirmi yıl önce yaşanan bir çocuğun kayboluşuyla ilgili gerçeği ortaya çıkarmaya çalışırken, kendi zihninin derinliklerinde gizlenen karanlıkla yüzleşmek zorunda kalır. Eski bir kaset, sessiz bir mezar ve hiç susmayan bir ses… Hepsi onu yavaş yavaş geçmişin gölgesine çeker.
Berat’ın çığlıkları yalnızca bir çocuğun sesi değildir. Erdem’in bastırdığı, unuttuğunu sandığı bir şeyin yankısıdır. Her adımda gerçek biraz daha bulanıklaşır, hatırlamak ise artık bir seçenek değil, bir zorunluluktur.
“İçimdeki Katil”, psikolojik derinliği, atmosferik dili ve sürükleyici yapısıyla, okuru insan zihninin en karanlık köşelerine götüren çarpıcı bir roman.
Gerçek ve hayal arasındaki çizgiler silinirken, vicdan ve suçluluk duygusu yeni bir anlam kazanıyor.
Bazı sırlar unutulmaz… Bazı sesler asla susmaz.
TÜM DEVRAN DÖNÜNCE novellası…
Bir isim… Herkese tanıdık, ama kimseye ait değil.
Devran Gür. Efsane ajan. Gölgelerin içinden çıkmış bir hayalet.
Onun hakkında film çekiliyor… ama kimse onun kim olduğunu bilmiyor.
Halk onu bir erkek sanıyor.
Filmde ise onu, düşman tarafın en yakışıklı ajanı Tuğrul Ak canlandırıyor.
Tabii Devran’ı kötü göstermek şartıyla.
Ancak Devran galaya katılınca işler değişiyor.
Karanlıkta kalan gerçekler, beyaz perdede parlayan yalanlarla çarpışıyor.
Ve Devran, sahne arkasındaki savaşta bizzat rol almaya karar veriyor.
Sırlar açığa çıkıyor.
Kardeşi Yiğit, dostu Güneş ve geçmişinden gelen beklenmedik biriyle, Devran’ın hayatı baştan yazılıyor.
Ama bu bir oyun değil.
Bu… hayatta kalma savaşı.
“Yıldızların Altında”, kimliğin, ihanetin ve düşmandan doğan aşkın hikayesi.
Gerçek, bazen en iyi senaryodan bile daha tehlikelidir.
Hatay Tarihi: Medeniyetlerin Kavşağında Bir Şehir
Hatay, binlerce yıllık tarihi boyunca sayısız medeniyete ev sahipliği yapmış, kültürel ve dini çeşitliliğiyle öne çıkan bir şehirdir. Dünyanın en eski yerleşimlerinden biri olan bu topraklar, Hititlerden Roma`ya, Bizans`tan Osmanlı`ya kadar birçok büyük uygarlığın izlerini taşımaktadır.
Bu kitap, Hatay’ın köklü tarihini, stratejik konumunun ona kazandırdığı önemini, ticaret yollarındaki rolünü ve kültürel zenginliklerini detaylı bir şekilde ele alıyor. St. Pierre Kilisesi’nden Habib-i Neccar Camii’ne, Antakya Mozaik Müzesi’nden Asi Nehri’ne kadar şehrin simge yapılarının ve doğal güzelliklerinin izini sürerken, Hatay’ın tarihi süreç içindeki dönüşümünü de anlatıyor.
Hatay Tarihi, sadece geçmişi öğrenmek isteyenler için değil, bu benzersiz kentin kültürel mirasına daha yakından bakmak isteyen herkes için önemli bir kaynak niteliğinde.
Karanlık, artık sadece bir tehdit değil; Vira’thal’ın her köşesinden yükselen, her kalpte yankı bulan bir gerçektir. Kaos ve yıkım, son bir kez daha ayaklanmaya hazırlanırken, herkesin kaderi belirlenmek üzeredir.
Malven ve dostları, yıkımın eşiğine gelen dünyayı kurtarmak için son bir mücadeleye girişir. Ancak düşmanları yalnızca dışarıda değil, aynı zamanda içlerindedir. Güçlü birihaneden yükselen gizli entrikalar, geçmişin öfkesi ve son umutları tehdit ederken, herkes en karanlık yüzleriyle yüzleşmek zorunda kalacaktır.
Tüm dengeler değişiyor. Ve bu kez, kazanmak ya da kaybetmekten çok daha fazlası var.
Bu hikaye, intikam, pişmanlık ve geçmişin gölgesinde sıkışmış bir adamın karanlık yolculuğunu anlatıyor. 7 Temmuz 2027`deki kazanın ardından, bir seri katilin içsel dönüşümü, ölümle iç içe geçmiş geçmişi ve intikam duygusuyla şekillenen acı dolu bir hayatı keşfedeceksiniz. Zihnindeki karanlık ve geçmişin yarattığı izlerle mücadele eden baş karakter, her adımında geçmişinden kaçmaya çalışırken daha da derinleşen bir suç geçmişine adım atar. Her cinayet, her kan damlası, onun için bir anlam taşırken, ardında bıraktığı rakamlar (7727) her şeyin bir tesadüf mü, yoksa bir plan mı olduğunu sorgulamasına neden olur. İnsanların acılarını hiçe sayarak yaptığı eylemler, onun içindeki boşluğu, karanlık yanını ne kadar beslediğini gözler önüne serer. İntikamla körleşen bir adamın hikayesini anlatan bu yazı, akıl sağlığını kaybetmiş bir ruhun, acıyı nasıl bir silah olarak kullandığını ve ölümle nasıl yüzleştiğini sorgulayan bir derinlik sunuyor.
İlk Nefes, Atatürk dönemi Türkiye’sinde geçen, gerçek olaylara dayanan tarihi bir romandır. Cumhuriyet`in ilk yıllarındaki toplumsal, siyasal ve askeri mücadelenin derinliklerine inen bu eser, dönemin bilinmeyen yönlerini ve perde arkasındaki kahramanları gözler önüne serer.
Kitap, Atatürk ve arkadaşlarının, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesini kazanmasının ardından Cumhuriyet’i inşa ederken karşılaştıkları zorlukları anlatır. Hem halkın hem de devrimci kadronun gösterdiği fedakarlıklar, yapılan devrimler ve bu devrimlerin getirdiği toplumsal değişim, kitabın temel dinamiklerini oluşturur. Anlatım, hem tarihi bir belge olma özelliği taşırken, hem de okuyucuya duygusal bir bağ kurma fırsatı sunar.
İlk Nefes, Atatürk’ün vizyonunu, Cumhuriyet’in temellerinin atılmasını ve bu sürecin ne denli büyük fedakarlıklar gerektirdiğini etkileyici bir şekilde aktarır. Kitap, okuyucuyu dönemin atmosferine çekerken, yalnızca büyük liderlerin değil, bu tarihi değişimi gerçekleştiren sessiz kahramanların da öyküsünü anlatır. Hem bilgilendirici hem de duygusal bir yolculuğa çıkararak, Cumhuriyet`in ilk yıllarındaki mücadeleyi anlamanızı sağlar.
Yukardak tanıtım Instagram hikaye boyutunda siyak yanları ve çok gerçekçi olsun
Zamanın ve mekânın ötesinde, kaybolmuş ruhlar bir araya gelir. Alaz, Ravin ve Nir, içsel çatışmalarla, kaybolmuşlukla ve yeniden doğuşla yüzleşirken, birbirlerinin yansımalarında kaybolurlar. Karanlıkla barışıp ışığı keşfetmek, aslında bir bütünleşmenin, iyileşmenin yoludur.
Işık ve karanlık arasında, gerçek ve yansıma arasındaki sınırlar bulanıklaşırken, bir soruya yanıt ararlar: Gerçekten farklılar mı, yoksa sadece birer yansıma mı? Bir yolculuk, bir birleşme, bir keşif...
Geçmişin gölgeleri, yeniden karanlığa bürünüyor.
Mor Kader serisinin ikinci kitabı “Mor Ölüm”, ihanetlerin, kayıpların ve ölümün soğuk gölgesinde yeni bir başlangıca yol açıyor. Mortis ve dostları, kazandıkları zaferin bedelini ödemek zorunda kalacak. Geçmişin izleri, yeni tehditlerle birleşiyor ve ölüm, tekrar kapılarına dayanıyor.
Bir zamanlar dost olan insanlar, şimdi birbirlerine düşman. Ronan’ın karanlık sırları, eski bir düşmanın geri dönüşü ve yeniden şekillenen kaderler, Mortis’in dünyasını sarıyor. Her şeyin bedeli vardır.
Mortis, artık peşinden koşulan değil, peşinden düşülen bir adamdır. Yeni bir yolculuğa çıkarken, geçmişin hayaletleri peşinden gelir. Yıkım ve ölümün, dostları ve düşmanları birbirine karıştırdığı bu dünyada, hayatta kalmak her şeyden daha zor olacak.
Karanlık uzayda kaybolmuş bir sır, okyanusun en derininden gelen yankılar...
Yazgı, neye inandığını, kime güvendiğini ve en önemlisi kendini sorgulamak zorunda.
Gerçekler sahte, sahte olanlar ise ölümcül. Sessizlikten gelen bir çağrıya cevap verir misin?"
KURŞUN VE LALE
Ve Diğer Kayıp Hikâyeler
İstanbul…
Bin yıllık suskunlukların, yarım kalmış cümlelerin, çözülmemiş cinayetlerin şehri…
Her sokağında bir sır, her taşında bir iz taşıyan bu şehirde, on farklı hikâye, tek bir gerçeğin etrafında sessizce dönüyor:
İnsan ruhunun karanlığı, bazen bir kurşun kadar keskin, bir lale kadar zarif olabilir.
Bu kitapta yer alan on hikâye, sadece birer suç dosyası değil; kaybolan hayatların, yarım kalan aşklarla yoğrulmuş bir geçmişin, adaletle vicdan arasındaki o ince çizginin öyküsüdür.
Kurşun ve Lale, bir cinayetin gölgesinde açan bir çiçeğin hikâyesi.
Zamanın, mekânın ve hafızanın sınırlarını zorlayan, duyguyla zekânın iç içe geçtiği 10 hikaye.
Yeri geldiğinde bir çatının ucunda yanan sigara dumanı, yeri geldiğinde emniyetin loş bir odasında çözülen bir sessizlik...
Gece... Şiddetin gölgesinde büyümüş ama karanlığın içinde kendini bulmuş bir kız.
Berke... Zengin, güçlü ama aşkın anlamını ilk kez onunla öğrenen bir çocuk.
İhanet, sırlar, dostluk ve tutkulu bir aşk...
Bu hikâyede her kalp kırığı, bir dostlukla tamir edilecek.
Ama unutma: En karanlık gecede bile yıldızlar parlar.
"Bir şiir kitabı düşün yoncam şairin gönlünde taht kurmuşsun ve tüm sayfaları sana yazılı...."
En başta belliydi zaten bu sevdanın yanlış olacağı Belki de en başta
gelmemeliydim sana Kalbimi dinlemeyip
Ama mantığımın sesi
çok daha ötesinde kaldı senin karşında
düştüm sevdana bir dip çukuru gibi....
şimdi bakıyorum
Günleri haftalar kovalamış
Haftaları aylar
Aylarıda yıllar
Ben hâlâ senin sevdanın çukurunda
"Bir kelâmlık nefes ile Bin ömürlük vuslat dileğiyle"
Oyun boyunca, zamanın manipülasyonu ve kaderin kontrolü büyük bir rol oynuyor. Batu, Kerem, Burcu ve Emir`in oyun içindeki hamleleri, bir bakıma kendi kaderlerini ve zamanlarını şekillendiriyor. Bu, zamanın ne kadar kırılgan bir kavram olduğunu anlatan bir mesaj. Batu’nun son hamlesi ve Burcu`nun karşılıklı hamlesi, zamanın ve gerçekliğin ne kadar belirsiz hale geldiğini gösteriyor.
Bilindiği gibi kahramanları hayvanlar olan, güldürüp düşündüren; eğitici, öğretici ve eğlendirici öykü ve masallara ÖYKÜNCE (FABL) denir.
Ezop`a ait öyküncelerden esinlenerek ve aslına sadık kalarak çocuklar için yazdığım şiirler.
"Bazı sesler yalnızca duyanların değil, duyamayanların da kaderini değiştirir."
Sessizliğin içinde fısıldayan bir gerçek... Kırık geçmişlerin ve onarılmaz sırların birleştiği, görünmeyen iplerle birbirine bağlanmış hayatlar...
Gecenin karanlığında parlayan şehir ışıkları kadar göz alıcı ama bir o kadar da tedirgin edici bir dünya. Bu dünyada herkes sıradan görünür - ta ki içlerinden biri gerçeği duymaya başlayana kadar.
Bir çağrı, bir beste, bir dokunuş... ve ardından gelen parçalanma.
Kırık Zihinler, zihinsel sınırların ötesinde gezinen, karakterlerin duygusal derinliğinde kaybolacağınız bir roman. Her sayfası, sesini duyurmak isteyen bir hafızanın yankısı gibi.
Hazır mısınız?
Çünkü bazen... kendinizi hatırlamak, her şeyi unutmaktan daha tehlikelidir.
Angelo, ailesinin yükünü omuzlarında taşıyan sessiz bir delikanlı. Çiftlikte geçen yorucu günler, evde kopan gergin sofralar ve her geçen gün biraz daha zorlaşan hayatı.
Ancak bir gün kasabaya yeni taşınan esrarengiz bir genç olan Alessandro’nun gelişiyle, içindeki başka bir dünya uyanır.
Alessandro’nun geçmişi dedikodularla örülmüş, sessizliğiyle etrafına duvarlar örmüştür. Ama Angelo’nun ona duyduğu şey, sadece merak değildir. Bu yeni tanıdık, Angelo için karmaşık bir duygunun, adı konulmamış bir yakınlığın simgesi haline gelir.
Aile baskısı, toplumsal yargılar, saklanan gerçekler ve sessiz çığlıklar arasında sıkışan bir gençlik… Bu hikâye, sevilmenin günah sayıldığı bir zamanda, sevmenin neye mal olabileceğini anlatıyor.
"Öykü’nün Dünyası - Atatürk’ün Işığı" ile çocuklar, Öykü’nün büyülü dünyasında Atatürk’ün hayatı ve fikirleriyle tanışacak. 7-12 yaş grubuna hitap eden bu kitap, Atatürk’ün vizyonunu, liderliğini ve çocuklara armağan ettiği değerleri eğlenceli bir şekilde anlatıyor. Her bölümde, Öykü, Atatürk’ün hayatında önemli bir anı ya da fikri keşfeder ve bu yolculukta tarih, özgürlük, bilim, sanat ve insan sevgisi gibi değerleri öğrenir.
Her masumiyetin bir bedeli, her zarafetin bir keskinliği vardır.
Selin Kara, parmak ucunda süzülen bir balerin…
Ama sahne ışıkları söndüğünde, ailesinin kanıyla kararmış geçmişine adım atar. Yıllardır susturulmuş bir sırrın peşinde, zarafetin ardına gizlenmiş bir savaşçı gibi yaşar.
Demir Savran, İstanbul’un yeraltı dünyasında korkuyla anılan bir mafya lideri. Güçlü, acımasız, duygularını çoktan gömmüş biri. Onun dünyasında güzelliğe yer yoktur—ta ki Selin’le yolları kesişene dek.
İmkânsız bir aşk.
Kanla yazılmış hesaplar.
Ve bembeyaz bir kuğunun, karanlık sular üzerinde süzülen silueti…
Ateşle su, kanla zarafet, intikamla aşk birbirine karışırken, kim kalacak hayatta?
"Bazı çocuklar hiç büyümez. Onlar sadece daha az ağlar."
Sevginin neye benzediğini bilmeden büyüyen bir kız çocuğunun hikâyesi bu. Bir duvarın arkasında konuşmadan geçen yılların, aynaya bakarken kendini tanıyamaman, "Ben neden böyle oldum?" sorusunun cevabını arayan bir kadının yolculuğu.
Çocukluğunu hiç yaşamamış, ama yetişkinliği sırtına erken giymiş bir ruhun iç savaşları, sessizlikleri ve hayal kırıklıkları bu sayfalarda can buluyor. Bu kitap, duymayı beklediğin bir "aferin"i hiçbir zaman alamayanların, en çok sevilmeyi hak edenlerin nasıl unutulduğunun öyküsü.
Belki sen de bu hikayenin bir yerinde varsın.
"Büyümek diye bir şey varsa, bazıları çok erken öğrenir."
~DİSTOPYA~
Bir dünya bölündü. Ve şimdi, her şeyin yapışkan bir düzenin içinde sıkışıp kaldığı o anı bekliyor…
Toplum, zamanla kırıldı. Kaynakların tükenmesiyle birlikte insanlar, üç ayrı bölgeye ayrıldı: Beyaz Bölge, Gri Bölge ve Kül Bölgesi. Her biri, bir düzenin parçası olarak varlığını sürdürüyor, ama gerçeği kimse bilmiyor. Kimse, gerçek gücün nerede olduğunu görmüyor.
Noar, Gri Bölge’de sıradan bir hayata sahip bir memurdur. Ama bir gün, eski bir video kaydıyla karşılaşır ve rejimin geçmişteki karanlık sırlarını öğrenir. Praetor Elun, insanların nasıl bilinçli olarak sınıflara ayrıldığını, nasıl birbirine yabancılaştırıldığını ve gerçek gücün nasıl gizlendiğini anlatmaktadır.
Bir anda, her şeyin yalnızca bir aldatmaca olduğuna dair şüpheler, Noar’ın içinde büyür. İçindeki isyan ateşi yanmaya başlar. Bilgi, özgürlük, güven… Hepsi birbirine bağlıdır ve şimdi, Noar gerçekleri keşfetmek için bir yolculuğa çıkar.
Ancak bu yolculuk, sadece kendi hayatını değil, tüm dünyanın kaderini değiştirebilir.
İÇİMDEKİ KATİL – Gerçek bazen en sessiz çığlıkta gizlidir.
Psikolog Erdem Tural, yirmi yıl önce yaşanan bir çocuğun kayboluşuyla ilgili gerçeği ortaya çıkarmaya çalışırken, kendi zihninin derinliklerinde gizlenen karanlıkla yüzleşmek zorunda kalır. Eski bir kaset, sessiz bir mezar ve hiç susmayan bir ses… Hepsi onu yavaş yavaş geçmişin gölgesine çeker.
Berat’ın çığlıkları yalnızca bir çocuğun sesi değildir. Erdem’in bastırdığı, unuttuğunu sandığı bir şeyin yankısıdır. Her adımda gerçek biraz daha bulanıklaşır, hatırlamak ise artık bir seçenek değil, bir zorunluluktur.
“İçimdeki Katil”, psikolojik derinliği, atmosferik dili ve sürükleyici yapısıyla, okuru insan zihninin en karanlık köşelerine götüren çarpıcı bir roman.
Gerçek ve hayal arasındaki çizgiler silinirken, vicdan ve suçluluk duygusu yeni bir anlam kazanıyor.
Bazı sırlar unutulmaz… Bazı sesler asla susmaz.
Edebiyat dersinin sonlarına doğru titreyen telefonum beni rahatsız etmeye başlamıştı. Nihayet öğretmenimiz bizi bıraktığında sınıftan çıkar çıkmaz telefona sarıldım hemen.
0535*******: Sesli bir mesajınız var.
Sesi açmadan hızla sınıfa girip yakın arkadaşlarımın yanına doğru yaklaştım. Dördü birden oturmuş bir şeyler konuşuyorlardı. Telefonumu önlerine koyup yakınmaya başladım.
"Ben ne yapacağım? Bu ne oğlum? Kafayı yersin heee!"
❝ Baron örgütü liderliğinde olan Kamer çetesi İtalya’ya da büyük bir vurgun yaptı.
İtalya’da dün sabaha karşı, uyuşturucu kaçakçılığı ve silah ticareti yapılan bir depoda yangın çıktı.
FBI ve polis ekiplerinden aldığımız bilgiye göre vurgunu yapan Baron örgütü liderliğinde olan Kamer çetesi olarak bilinmektedir.
Kamer çetesi, yapmış olduğu kaçakçılık sonrası depoyu yakmışlardır! Çok sayıda ölü ve yaralı vardır!
Kırmızı bültenle aranan Baron kod adlı örgüt ve çete kurucusu, tüm dünya tarafından aranmaktadır.
Yaklaşık yedi yıldır aranan Baron’un henüz kimliği tespit edilememiştir. ❞
Bu kurguda geçen kişi ve olaylar tamamen hayal ürünüdür! Gerçekle hiçbir alakası yoktur.
Bu kurguda geçen karakter ve kelimeler bir başka kurgudan alınmamıştır. Benzerlikle çalıntıyı karıştırmayın!
Fikir şahsıma aittir! Başka kurgulara benzememektedir. Okudukça anlayacaksınız ne demek istediğimi, bunun bilincinde yorum yapmanız rica olunur!
Derya ve Göktuğ ortaokul ve lisede aynı sınıftalardı. Bu onların iyi ve daha güçlü olmalarını sağlamıştı. Ama gelecek sıkıntılardan ne Göktuğ`nun ne Derya`nın haberi vardı...
Sonsuzluk bir adım ile başlar...
Onlar direnerek haketti.
NOT-Bu kitap askeri,romantizm,az da olsa dram içerir 12 yaş altı için uygun değildir.
Yıl 1965
Yer Adana, Türkiye
18 yaşındaki Narin Gümüşlü ve 27 yaşındaki Kenan Efe Türk ailelerinin ön ayak olmasıyla görücü usulü bir evlilik yoluna girerler. Narin öğretmen lisesini bitirmiştir. Kenan Efe ise inşaat mühendisidir.
Hikayemiz bu iki güzel insanın görücü usulü evlilikleri ile başlar. Bizler onların gözünden hikayelerini okuyacağız.
Görüşmelerinde kendi kimliğinden farklı birini tanıtarak eğlenen Deren Akay, yine görüşmelerinden birinde hisleriyle yola çıkarak kendini anlatır fakat bu kişi öyle kolay arkada kalamaz.
545*******: Siz kimsiniz?
Siz: AY SONUNDA
Siz: Ay bi sakin olim öhm (Gönderilmedi)
Siz: AY NE DİCEM Kİ (Gönderilmedi)
Siz: Ne dicem bilmiom nası başlim?? (Gönderilmedi)
Siz: Eşarbını yan bağlama
Siz: Eşarbını yan bağlamağğ
Siz: Ben söyleyim sen ağlama
545*******: ???
Kendini her an garip bir şekilde nezarethanede bulan kız, ve adalet peşinde koşan bir adam...
Not: Her şey kurgudur. Argo, şiddet ve olumsuz örnek olabilecek davranışlar içerir. Şimdiden iyi okumalar:)
Trabzon`dan Mardin`e uzanan bir hikaye
Elimden tutan adam beni hiç bilmediğim bir şehre, bilmediğim bir eve ve tanımadığım insanların içine getirdi."Oğlum elinden tuttuğun kız kimdir?" Diye soran pala bıyıklı, aklar düşmüş, hafif kilolu bir ağa gibi duran yaşlı adam
"Nişanlım sevdiğim kadın." Diyen elinden tuttuğum adama baka kaldım. Daha ben onu tanıyalı bir hafta olmuştu.
Benim gibi şok olan karşımdaki kişiler "Ne nişanlısı? Sen zaten Evin`le nişanlısın."Diyen yaşlı kadın. Bu annesi olsa gerek. Duyduklarımla bir kez daha şok yaşadım.
Ne demek başkasıyla nişanlı? Kendi kendime sorduğum soruyu yanıtlayan elimden tutan Nişanlım olduğunu söyleyen Siyam oldu.
"Onunla hiç bir zaman nişanlı olmadım. Size onu sevmediğimi söyledim. Onu kardeşim gibi gördüğümü söyledim. Ama siz kendi kafanıza göre oynamaya devam ettiniz." Dedi ve bana döndü. "İster kabul edin ister etmeyin. Ben Açela`ýı seviyorum onunla evleneceğim. Ha yine de yok diyorsanız bundan sonra ne adımı duyar, nede beni görürsünüz." Dedi elimden tuttuğu gibi beni merdivenlere doğru yukarı çıkardı. Arkamızda şaşkın bakışlar bırakarak çıktık.
Kimi hayatlar vardır, doğarken başlar tükenmeye. Henüz adını bile öğrenmeden omzuna acının yükü bırakılır, kalbine sevgi yerine korku yerleştirilir. Armina… O, böyle bir hayatta büyüdü. Ne babasının sıcak bir selamına ne de abisinin koruyucu bir bakışına sahip olabildi. Bir evin içinde, her gün biraz daha yitip giden bir çocuktu o. Ve annesi… Tek sığınağı, tek nefesi.
Ama bazı doğum günleri kutlama değil, yıkım getirir. Bazen bir mum üflenmeden sönmek zorunda kalır, bazen bir pasta kesilmeden kana bulanır.
Bu kitap, karanlığın ortasında doğan bir kadının, hayatta kalma savaşını, güce dönüşen yaralarını ve düşmanıyla kurduğu beklenmedik bağları anlatıyor.
Armina’nın hikâyesi sadece bir intikam ya da başarı öyküsü değil; aynı zamanda yeniden doğuşun, acıdan doğan adaletin ve düşmandan aşka uzanan o tehlikeli yolun hikâyesi.
Bazı kadınlar ağlamaz, bazı kadınlar diz çökmez…
Bazı kadınlar geçmişine mezar kazıp, geleceğine taht kurar.
Ve Armina… Tam da onlardan biri.
11. Sınıfta okulda kavgaya karışıp devlet okulundan atılan Erva Saraçoğlu , özel okula gitmesiyle hayatı tamamen değişecektir . Ruh eşini bulduğunu düşünen Erva kendini Kaan Vural`a kaptırır, fakat beklenmedik olaylar silsilesi ile Erva Saraçoğlu`nun hayatı tepetaklak olur . kendini 2 yıl eve kapatır ve yeni bir başlangıç yapmak için üniversite için başka bir şehirde taşınır fakat her ne yaparsa yapsın kaderinden kaçamaz. Kaçtığı her şey taşındığı şehirde yine onu bulacaktır .
kitabımızda liseden beri arkadaşı olan 3 kadın karakterimiz farklı hayatlar yaşamaktadır. Bir mutlu bir hayat yaşarken diğer ikisi için aynı şey söylenemez. Ve bir gün İzmir`e yer aldığı mafyalarını toplantısı için gelen 3 düşman mafya ile yolları kesişir.
Fakat bu 3 mafya İzmir`e sadece toplantı için gelmiştir.
Bakalım kızlarımıza tanıştıktan sonra onlar için de değişecek?
Kızlarımızın hayatlarını nasıl devam edecek?
Hayat onları zorlayacak mı? Yoksa mutlu mu olacaklar?
" Günahların rüzgarı olsaydı yeryüzünde hiç kimse kalmazdı. "
🕯️
Emira bilinmeyen bir fantastik dünyada gizemli kapıları aralayrak gizemli sırlara ulaşır. Ondan saklanan ve öğrenilmesi istenmeyen sırları keşfeder. Bu sırlar açığa çıkarken yaşamında onu derinden sarsan bir aşk onu bulur. Ama sandığı şeylerin çok farklı olduğu gerçeğiyle yüzleşir.
Aşk, ihanet ve dostluk...
Bu üç kelime onun hayatında büyük bir devrim yaratır.
⚖️🛡️⚖️
Eğer bu kitabı okumaya niyetlenirseniz, derin bir yolculuğa hazır olmanız gerekir. Yargılamayı, kınamayı bırakıp tamamen hissetmelisiniz.
Bazı yerlerini gerçek hayatımdan kesitlerle ilerlediğim bu kitap, Ben Mafyanın Kendisiyim, Bul beni 2. Devam Kitabıdır.
Keyifli okumalar diliyorum.
⌛
Geçmişte beraber esir düştüğü adamı şimdi komutanı olarak görmek...
`Ben geçmişi unuttuğumu sandım. Oysaki geçmiş olduğu yerde duruyormuş, sadece ben kendimi kör etmişim`
-Argo, cinsellik ve rahatsız edici ögeler içerir-
-BxB kurgudur-
!!Uyarı!!
!!!!Bu hikayedeki herşey belli bir olay örgüsü üzerinden ilerlemektedir. Bölümlerin hiçbiri rastgele değildir ve hepsi bir anlam içermektedir!!!!
İzge, tutkusu kadar zekâsıyla da öne çıkan genç bir gazeteciydi. Bir haberin peşindeydi. Fakat bir gece, mesafeli ama baş döndürücü bir yabancıyla yolları kesişti. Ve o tek gecenin sabahında, kendini Malta`daki Türk Büyükelçiliği`nde; bir daha hiç karşılaşmayacağını düşündüğü o yabancının karşısında buldu.
İzge için artık geri dönüş yoktu. Her cevapsız soru onu daha da derine çekiyor, her bakış bu adama biraz daha bağlıyordu.
PARADOKS, tutku, tehlike ve iç içe geçmiş sırlarla örülü bir aşk hikâyesi.
🪞
• Dark Romance
• Zorunlu Yakınlık
• Örgüt/Çete
• Yetişkin İçerik
"Savaşın ortasında yaraları olan iki bedenin,ölen iki ruhun birbirinde soluk aldığı ufak zaman dilimi."
(Kapak tasarımı yapay zekayı yönlendirmem ile tamamen bana aittir.)
Nikah günü terk edilen KARAN KARABEY, bedel ödemek zorunda bırakılan MAHİ……
Yalanlarla çevrilmiş hayatlar……
Bir bedel bir haykırış bir var olma çabası……
Dedektif Lillian Lockhart , suçluların zihin yapısını çözmekte uzmanlaşmış, soğukkanlı ve zeki bir polis memurudur. Ancak son üç yıldır peşinde olduğu adam, sıradan bir suçlu değildir. Lucian Fletcher, bir hacker, bir şifre ustası ve aynı zamanda kusursuz soygunlarıyla ünlü bir suç dehasıdır. Polis her hamle yaptığında, Lucian çoktan yeni bir oyun başlatmıştır.
Ancak bu sefer durum farklıdır. Lucian, sadece bir banka soyguncusu değil, devletin gizli arşivlerine sızmış ve kimsenin bilmemesi gereken bir dosyayı açığa çıkarmıştır. Lillian, onu yakalamak için bu şifreyi çözmek zorundadır. Ama her ipucu onu daha büyük bir bilinmeze sürükler.
Lucian gerçekten bir suçlu mu, yoksa sistemin saklamak istediği bir gerçeği mi açığa çıkarıyor? Peki, Lillian adalet için hangi tarafa güvenmelidir?
Takıntılı aşk, nasıl gerçek aşka dönüşür yada dönüşür mü?
Asya’yı ilk görünce hemen aşık olmuştu Sarp, ve Asya’nın ondan nefret ettiğini bilmesi “seni sevmiyorum”demesi artık onu takıntılı adama çevirmişti. Onun için tek bir şey vardı Asya’nın onun olmasıydı.
istanbullu bora mardindeki sevdiği kızla yani rojin ailesi aşiret olduğu için rojinin ailesi görüşmelerine izin vermiyordu bir gün rojinin kuzeni olan mustafa nın bora`nın rojini kaçırdığını görmesiyle aşkları büyük bir çıkmaza girer...