SAVRULAN KÜLLER
Vatan hainleri tarafından kaçırılıp aylarca tutsak edilen bir kadın.
Görevinde başarılı, vatanı için canını feda etmeye hazır bir Türk askeri.
Ve onların geçmişlerinden beri verdiği zorlu hayat mücadelesine eklenen tutkulu bir aşk hikayesi.
***
Gözlerini elindeki silahtan bana doğru çevirdi yanıma gelip elimi avcunun içine aldı.Bakışları etrafı tarayıp yeniden gözlerimi bulduğunda ciğerlerine derin bir nefes çekti ve yürümeye başlarken gözlerini hedefine kitlenmiş gibi ileriye doğru çevirdi. Sözleri tüm bedenimi titreticek kadar anlamlıydı. "Eğer bir gün yanıp kül olursan, küllerinden yeniden doğ," dedi.
Beni yakabilecek tek ateş onun ölümüydü ve o beni yakarsa kül olacağımın farkındaydım ama yeniden doğabilecek de güce sahip olmazdım.
Diğer elimdeki silahı daha sıkı kavrarken yutkundum, bakışları beni bulduğunda ela gözlerim kahverengi gözlerine karışmak istercesine bir süre oyalandı. Ardından gözlerimi önüme çevirdim. Onun hâlâ bana baktığını hissediyordum. Ve sözlerim kalbini delmek istercesine dudaklarımın arasından firar etti.
"Eğer bir gün yanıp kül olursam, küllerim sana savrulsun," dedim ve arkamızdan, yanan evin patlama sesi duyuldu.
***
|
PİNHAN
Geçtikleri her sokağın şiirini yazan görünmeyenlerdi, onlar.
*
"Bana bak! Benim askerimi tehdit edip, hiçbir şey olmamış gibi üste çıkma!" dediğinde kalın sesi bedenime hükmetmiş gibiydi. Tuhaftı ki bedenim sesine, beyaz bayrak sallamak için harekete geçmek üzereydi.
Gerilen vücudum ile aniden aklıma gelenleri, bayrağı sallamamak için dile döktüm. "Türkiye Cumhuriyetine bağlı olan Milli Savunma Bakanlığı huzurunda, sadece vatanın bütünlüğü ve huzuru için asker olan birisi nasıl sizin askeriniz oluyor,"
|
Sınıra Gel
Taş gibi adam
Taş gibi adamdı
az konuşandı
Çok enteresandı
yandı, yandı...
sonunda kafayı sıyırmıştım gülerek şiiri söylemeye devam ettiğimde karşımdaki adamın sabrını sınıyordum resmen
- güzelim sakinleşmeye çalışıyorum ama sen sürekli sınırlarımda dolaşıyorsun
- işaret parmağımla kendimi göstererek ben mi dedim
- evet sen güzelim
sinirlenmiştim bir tek senin sınırların mı var korkusavar benim de sınırlarım , kırmızı çizgilerim var sen onları ihlal edebiliyorsun ben artık sınırlarında olmak istemiyorum senin kalbinde olma... cümlenin devamını getirmeye cesaretim yoktu her neyse saçmaladım işte. yüzümde saklayamdığım kırgınlıkla baktım gözlerine
keşke ikimizinde ortak sınırları olsa kesişim kümesi gibi..
korkut yüzüme uzun uzun bakıp iç geçirdi
yanıma yaklaştı kulağıma fısıldadığı cümleler yüzünden vücudum sanki yaşam fonkiyonlarını yitirmişti
- sınırlarımı yavaş yavaş yok ettiğinin farkında bile değilsin beni kendi sınırlarının içine aldın kardelen çiçeğim.
belki de sana sınırsızım .
not
-
-
|
GEÇMİŞİN İZLERİ
“Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz yaşayıp gidecektim. Sen bana, dünyada başka türlü bir hayatın da mevcut olduğunu, benim de bir ruhum bulunduğunu öğrettin!”- Kürk Mantolu Madonna, sayfa 159
❤️📖
Bir asker ve doktorun hikayesi...
|
Anjeanika Zhanna
-Yarı rus yarı Türk olan Zhanna her şeye rağmen bordo bereli iyi bir asker olur. Bir time girmesiyle zaten sarsılan düzeninin üstüne gelen telefonla gerçek ailesiyle karşı karşıya gelir...
|
Kurşun Adres Sormaz Ki
Miran ile burada olduğu her akşam yaptığımız gibi mutfağımızda davlumbaz ışığında oturuyorduk. Miran`ın bir sıkıntısı vardı belliydi. Ona baktım "Sevgilim, sorun ne bilmiyorum ama çıkar hadi ağzındaki baklayı." dedim.
Bana baktı. Bakışı her zamankinden farklı suçluluk ile kaplanmış bir mutluluk gibiydi. Herkesten gizlediği o bakışları yalnızca bana karşı bir bulutla kapatmıyordu hislerini. "Dora, ben bir şey yaptım." dedi. Korkmaya başlamıştım. Devam etmesi için gözlerine baktım. Ellerimi tutup sözlerine devam etti "Ben istemediğini bile bile buldum onları." dedi. Dona kalmıştım. Bahsettiği beni yetimhaneye bıraktıklarını düşündüğüm öz ailemdi. Neden yapmıştı ki? Bu yaşıma kadar kimsesizdim. Şevval`in ailesi pekala ebeveynlik yapmıştı ama kimseye anne dememiştim. Kimsede "anne"ya da "baba" sıcaklığı almamıştım. Ailem Miran Demir`di ve bana yeterdi. Seneler sonra neden bulmuştu ki? Miran`a hala bir cevap veremiyordum. "Mehru`m ben tanıştım onlarla sandığın gibi değil." dese de dinlemedim. Kalkıp balkona gittim.
İnanamıyordum. Ailem vardı ve benim sandığım gibi beni isteyerek bırakmamışlar mıydı? Artık kimsesiz değil miydim? Beni severler miydi? Bana alışırlar mıydı?
Peki ya ben? Ben onları sevecek miydim? Alışabilecek miydim? Ya da anlaşabilecek miydik?
Bilmiyordum. Ne benim onları ne de onların beni kabul edebileceğini düşünmüyordum.
Yanılacak mıydım? İyi olacak mıydık? Yoksa kötü olursak Miran aylar önce bu şehire gelip işe başladığımda şahsıma yapılan saldırıdan kurtardığı gibi şimdi de kurtarır mıydı?
Ben Dora Ekinci önce Demir olacaktım ve sonra belki kızlık soyadım değişecek onlara ait olan Akpınar olacaktı. Bilemiyordum.
Bilmiyordum ama öğrenecektik. Hep beraber yaşayarak görecektik. Ya sen? Öğrenirken bize katılmak ister misin?
|
Kanlı Geceler (Basıldı)
HER GÜN BİR KISIM YAYINDA...
Jenny Hale, ailesinin yeniden taşınmak istemesiyle kendisini Kantoga Kasabası`nda bulmuştu. Bu kasabaya taşınana kadar Kurt Adamlar ile ilgili efsanelere inanmıyordu ve kendisine her defasında bu varlıkların yaşadığını söyleyen arkadaşlarıyla dalga geçmişti. Her zaman dolunay geldiğinde değiştiği söylenen ve insanlar ile beslenen bu varlıkların geçmişte yaşadığına dair bir kanıt olmadığını söyler dururdu.
Genç kız, kasabaya varmasının ardından bu efsanenin gerçekliği ile yüzleştiğinde gördüklerini kimseye söyleyemez. Zaten söylese de ona inanacak kimsenin olmadığını çok iyi bilmektedir.
Peki, kasaba halkı da onun gibi bu varlığın gerçekliğini biliyorsa ve bu zamana kadar onlarla mücadele etmişse? Aradan geçen zaman zarfında genç kıza karşı düşmanlıkları daha da artarken kendilerini tekrardan onunla savaşırken bulurlarsa ne olacaktı?
Kurtuluş kimin ellerindeydi? Jenny`nin kasabaya gelmesi mi laneti tekrar tetiklemişti yoksa lanet hep vardı da insanlar ortadan kalktığını mı sanmıştı? Bunu zaman ve yaşanan olaylar gösterecekti.
|
Balbo
HER PERŞEMBE YENİ BÖLÜM YAYINDA.
Hayatı Bale üzerine kurulu bir genç kız...
Geçimini sağlamak için Boks maçlarına çıkmak zorunda olan bir erkek...
Birbirlerinden nefret ederlerken hayatın onlar için kurduğu plan, onları daha da yakınlaştırır.
Bu yakınlık doğru mudur yoksa hayatlarındaki en büyük hatayı mı yapıyorlardır? Bunu zaman ve başlarına gelen olaylar gösterecektir.
|
Ayın Karanlığı
HER PERŞEMBE BİR BÖLÜM YAYINDA...
Uzak bir gelecekte, dünya üzerindeki kaynakların tükenmesi ve çevresel felaketler, insanlığı uzayda yeni yaşam alanları aramaya zorlamıştır.
İnsanlar, bu süre zarfında Ay`da kurdukları ilk kolonilerle galaktik keşiflere başlarlar ve yaşam alanı bulmak için arayışlarını sürdürürler. Ancak, bu keşifler sırasında beklenmedik bir tehditle karşı karşıya kalırlar. Bu tehdit, çok zordur ve insanlık yeni bir tehlike ile karşı karşıyadır.
Tehlikeyi bertaraf etmesi için görevlendirilen askeri bir birlik ve onların korkusuz komutanı, bu tehlikeyi durdurmak için harekete geçer. Tehlike ile karşı karşıya kaldıklarında, aşk kendini gösterir ve beklenmedik olaylar yaşanır.
|
KARANLIĞIN TUTSAĞI
Dünya, sıradan bir gezegen gibi görünse de, yeraltında binlerce yıldır yaşayan, sadece geceleri yer yüzüne çıkabilen bir türe ev sahipliği yapmaktadır. Kendilerine Gölge adını veren, insan formuna benzeyen ancak farklı bir boyuttan gelen bu tür, kimliğini asla açığa sermemiştir.
Bir gün, Mira isimli genç bir kadın fazlasıyla etkileyici, gizemli ve bir o kadar da nefes kesici görünen bir adımla karşılaşır. Ethan isimli bu adam, Gölge Irkı’na mensuptur ve sıradaki avı aslında Mira’dır. Nitekim Mira, bunu bilmemektedir.
Fakat Ethan, planladığı gibi Mira’nın ruhunu tüketmek yerine, ona karşı beklenmedik bir çekim hisseder. Bu çekim, ikisinin kaderini tamamen değiştirir.
|
SAVAŞIN GÖLGESİNDE
Teğmen Elif Aydın, eğitim süreçlerinde göstermeye devam ettiği başarıyla dikkatleri üzerine çeken bir askerdir. Uzun ve zorlu geçen eğitim süreçlerini başarı ile tamamlayıp bordo bereli olduğunda, Üsteğmen Kerem Demir’in birliğinde görevlendirilir. Bunun ardından hayatı tamamen değişir.
Uzun ve zorlu bir sürecin ardından nihayet hayaline kavuşan Teğmen Elif, Üsteğmen Kerem ve ekibi ile birçok tehlikeli operasyona gider. Operasyonlar zor olsa da tamamını başarılı bir şekilde gerçekleştirirler.
Bir gün gittikleri operasyonların birinde Üsteğmen Kerem ağır yaralanır; Teğmen Elif ise onu kurtarmak için hayatını riske atar. Bu olayın ardından hastaneye kaldırılan Üsteğmen Kerem, hayata tutunmaya çalışır.
Kerem’in hayata tutunmasının ardından, hem Kerem hem de Elif duygularını bir süzgeçten geçirmek zorunda kalırlar. Ya duygularını kabul edeceklerdir ya da hiçbir şey yokmuş gibi hayatlarına kaldığı yerden devam edeceklerdir. Hangi seçimi yapacaklarını zaman ve yaşanacak olaylar gösterecektir.
|
Komutan kızı (1. KİTAP)
"Ben senin değilim çağrı"
"Ama hala benim timimdesin Eflin, yani benimsin bana aitsin"
|
Savcı Hanım
Türkiye Cumhuriyeti`nin en dişli savcılarından biri olan Gökçe Kayaalp ile Bordo Bereli Yüzbaşı Göktuğ Ata işbirliği yaparsa;
|
ÖLÜMLE BAŞ BAŞA
Genç bir bordo bereli olan Armin, mesleğe ilk girdiğinde tanışmış olduğu timini anlamsız bir şekilde kaybetmesiyle gözlerini aralar. Zihninde dönen yardım çığlıkları, ihanetlerin hançer darbeleri ve daha nicesine cevap ararken gelen emir ile Hakkâri`ye gider. Yeni hayatının ilk adımını, tanımadığı bir şehir ve yabancı simalar ile karşılarken her şeyin normale döneceğini umut ederek kendini yeni timine adar. Peki Armin gerçeklerle yüzleşmeye ve güvendiği insanlardan alacağı darbeleri taşımaya hazır mıdır?
Yeni şehir, yabancı yüzler ve sersem adımlar...
"Arkamdan vurması değil, gözlerimin içine bakarak vuracaksın!"
Yazılan tüm bölümlerde geçerli olmak üzere;
Bölümlerde adı geçen kurum ve kuruluşlar, gerçek hayattan esinlenme olup, kalan yerlerin tamamı yazarın hayal dünyasına dayanmaktadır. Kitabın gerçek kurum ve kuruluşlarla ilgi-alakası yoktur, tamamı kurmacadır.
Ölümle Baş Başa adına yazılan bir kurgu olarak, kitap içeriği, alıntılar ve bölümlerin tamamı Duru Taşkulak`a aittir. Uyarlanma veya kurgunun alıntılanması sonucu, adli işlem başlatılacaktır.
|
Askermmi ( texting )
Sadece eylenme amaçlı yazılmıştır
|
Evli . asker (+18)
İlk kez kadınıma yaklaştım. İlk kez ona dokundum..... ( Kokusunda huzur bulduğum kadın.)
*****
Ben bakireyim binbaşı.....
******
İlk askeri kurgumdur.. kurgumu taşımayın!
|
Baytar Hanım
"Aşkın en bordo haliydi bizimkisi..."
Mutluluğun peşinden koşarken ayağım takılıp dizlerimin üstüne düştüğümde küçük bir çocuk gibi ağlamaya başladım. Tam o sırada beyaz atlı olmasa da yeşil kamuflajlı bir adam çıktı karşıma.
İlk başta siyah botları takılmıştı gözüme. Başımı kaldırıp masallardaki gibi yüzüne baktığımda ne de uzun gelmişti boyu. Güneşi tam arkasına alan prensimin yüzüne düşen gölge, ondaki güzelliği saklasa da, o ela gözlerini görmemek için kör olmak gerekirdi. Kaşları çatık uzattığı eliyle, sert çehresi merhametini saklamak istese de, ben çoktan görmüştüm göreceğimi. Büzülen dudaklarımla, dolan gözlerimi kırpıştırarak baktım gözlerine. Tereddütle eline uzattığım elimi sıkıca kavradığı anda hiç pişman olmadım tuttuğum için ve hep iyi ki dedim...
|
BARNA
Onların lugatında gerekmedikçe görünmek yoktu. Onlar bilinmeyen karanlıktılar. Karanlık ve yok olanlar,isimleri bile geçmeyenlerdi. Onlar Barın Timiydi.
"Yeni gelen bir asker için fazla iddialı cümleler." dedi yüzünde oluşan alaycı sırıtmayla. "Silah eğitimi beraberinde saygı ve terbiye öğretmesi gereken bir komutan için de fazla gurursuz söylemler." diye karşılık verdim. Kaşları şaşkınlığın verdiği havalanmayla indi ardından çatıldı.
|
Askerimmm
Rasgele konuşup dalga geçtiğin kişinin asker çıktığını düşünsene
|
Vatan Çiçeği
İsminin anlamı "çiçek" olan kadın ve adı Toprak olan adam.
Adam plastik bir çiçeğe benzetti kadını.
Plastik çiçekler toprağa tutunamazdı.
O, Toprak`a tutunamadı.
Kadın o çiçeği aldı, namlusuna taktı. Silahını ateşlediğinde namludan çıkan çiçek vurdu adamı, öldürdüğü her kişi için bir çiçek kurban etti kadın.
Ben istediğim kadar yazayım, siz istediğiniz kadar okuyun, bir yere varamayacağız, bir şey başaramayacağız. Plastik çiçekleri ne kadar sularsak suluyalım, onları açtıramayacğız.
Şarkıda da dediği gibi,
"Su vermeye benzedik
plastik çiçeklere..."
-0-0-0-0-0-0-0-0-0-0-0-0-0-0-0-0-0-0-0-
Dikkat! Bu hikayede geçen tüm olaylar, kurumlar, yerler ve kişiler tamamen hayal ürünü olup hiçbir gerçeklik payı barındırmamaktadır. Bu hikaye, şiddet ve argo içermektedir.
|
Yakan anılar
7yasinda annesinin hem de babasının terk etmesi üzerine abisi ile büyüyen bir Seda ve aynı zamanda sevdiği çocuğu başka bir kız ile önünden geçtiğini görmesi ardından yıllar sonra ailesi zannettiği kişilerin abisini seda19 yaşındayken öldürülmeleri üzerine yalnız kalır ve abisinin arkadaşına yazar...
|
RAİLWAY KASABASI
Ne de olsa burası; Railway Kasabası`ydı...
Burada sessizlik yaşatır, kelimeler öldürürdü...
|
Savaş'ın içinde: Doğuş
"13 Nisan 2007/Kuzey Irak
Bal`ıma..
Merhaba babacım, bal kızım. Güzel bir başlangıç olmadı biliyorum. Ama ömrünün yarısı dağın taşın arasında geçen bi adam olduğum için daha afilli sözleri bilmediğimi fark ettim. Beni bunun için affetmeni istiyorum.
Bu gün çok zor bir gün babacım. Bu gün ülkenin kanatları etrafında güvenle durman için savaşacağım en zor gün. Gün geldiğinde beni affetme ama anla diye yazıyorum bunları. Çünkü ben şehit olacağımı bilerek geçiriyorum günlerimi burada. Pişmanım babacım. Sana son kez sıkıca sarılıp , seni seviyorum güzel kızım demediğim için pişmanım. Benimle güzel anılar biriktiremeden gittiğim için pişmanım. Ama gitmem gerekiyordu kızım. Benim kızım için bir ülke bırakmam gerekiyordu. Benim kızım için, güvenli bir vatan toprağı bırakmam gerekiyordu.
Seni ilk kollarıma verdiklerinde, koruduğum vatan toprağına iki katı sarıldım. Senin bir vatanın olmasını dileyerek canımı dişime taktım. Sakın ülkenden, vatan toprağından gitme. Ben senden gitmek zorunda kalsam bile, sen benden vatan toprağından gitme. Benim kızım olduğunu bilerek yaşa. O nur yüzünü vatan toprağından geri çevirme.
Benim üniformalarımı giyerken gördüm seni. Çok gurur duydum , çok duygulandım. Ben senin gözlerinde gördüm kızım Harbiyenin tozunu. Daha o günden anladım arkamdan geleceğini. Umarım görürüm bal kızım, beraber koruruz vatan toprağını. Buralarda günler çektiğimiz bir mercan tesbih gibi, zikrimiz aynı ama ölüme yaklaştığımızı bilerek çektiriyorlar.
Subay olduğunda, sakın babası yüzünden gelmiş dedirtme arkandan kızım. Eğer bir şey diyeceklerse arkandan, babasının kızı desinler. Babasının cesur, yürekli kızı desinler.Ayak bastığım hiçbir toprağı yetim bırakma babacım.
Seni çok seven, Baban.
Binbaşı Mehmet Duman ZEYREK. "
|
Barut timi
"Bu bir son mu ? " Hayır binbaşım bu bir başlangıç...
|
0% |