Yeni Üyelik
keyboard_arrow_left 1.
Bölüm
keyboard_arrow_right
@ckrirem
Merhaba kitabımı bulmuş güzel insan. Bu kitapta yazım hatası olabilir, noktalama işareti hatası olabilir ama tek doğru bir şey var. Kalbimden ne geldiyse yazdım ve bunu sana yansıtmaya çalıştım.

Kitaptaki karakterlere sakın aşık olma çünkü gerçekte öyle insanların olduğunu sanmıyorum. Ama eğer öyle karakterlere rastlarsan şunu bil ki kitaplardaki gibi bir aşk yaşıyorsun. Ve bu çoğu insanın - benimde - hayali. O yüzden değerini bil.

Bu kitabı paylaştıktan kısa süre sonra arşivleyerek ufak düzeltmeler yaptım. Önceden yapılan yorumları dikkate almayınız. Bir kusurum varsa özür dilerim elimden geldiği kadar düzeltmeye çalışacağım.

İyi okumalar 👾



.

Her insan hayatında bir kez tanrı olmayı hayal etmiştir. Kendisine kötülük yapanları cezalandırıp, iyilik yapanları ödüllendirmek... Herkesin hayran olduğu güzellikte, karakterde, zekilikte olmak istemiştir. Belki de tüm insanlığa hükmedip onları ele geçirmeyi hedeflemiştir. Peki her insan kendisi için mi isterdi tanrı olmayı? Başkası için isteyenler olamaz mıydı? Sanırım ben hep başkası için isteyenlerden olacağım çünkü o olmazsa benimde dünyadaki varlığımın pek anlamı olmaz.

Bölüm 1 : Ve şunu bil ki en güzel gökkuşakları en şiddetli yağmurların ardından çıkar.

Ruhumun bile sessizliğe büründüğü anlarda, kafamın içinde binbir türlü tilki gezinirdi. Çünkü ben her zaman kendimi korumaya mecburdum. Hayat beni bu şekilde yetiştirmişti. Hiç bir zaman babam benimle oyun oynamadı diye ağlamadım ya da annem benimle birlikte yemek yapmadı diye ağlamadım, ağlayamadım. Tüm gençliğimi büyük mağazalarda sadece alışveriş yaparak, kendinden daha az güçlü kim varsa ona sataşarak geçiren kızlardan olmadım. Zaten olmak da istemezdim. Küçüklüğümden bu yaşıma kadar annem ve babam şirketlerini benden değerli görmüşlerdi. Sonuçta o para getiriyordu ben ise sadece harcıyordum, onların tabiriyle. Beni sırf iş ortaklarına gösteriş yapmak için kullanıyorlardı. Bir nevi modern köleydim. En güzel okullarda okumamı, en güzel kıyafetleri giymemi, cebi dolu beyni boş insanlar ile arkadaşlık kurmamı istiyorlardı. Ama ben bu değildim ki. Arkadaşlarım (!) akşama kadar minicik elbiseler, badanalı suratları ile dururken ben bir saniye katlanamazdım onlara. Belki de yüzlerindeki gülümsemenin ardındaki aşağılık kahkahalarını gördüğüm içindir.

Karşıdaki ağaca konan kuş dikkatimi çektiğinde irkilip kuşa odaklandım. Yanına konduğu küçük kuş ile birlikte iki defa üstüste öttükten sonra yanına geldiği kuş hızlıca kanatlarını çırparak yanından ayrıldı gelen kuş ise bir kaç saniye giden kuşun ardından bakıp o da tam tersi yönde uçtu. İşte insanlar da böyleydi. İki muhabbet ettikten sonra uçup gidiyordu. Güvensen de, sevsen de seni bırakıp gitmekte hiç bir sorun görmüyordu. Sıkıntılı bir nefes verdikten sonra odamın kapısı çalındı. Ve yine benim cevabım beklenmeden annem içeri girdi. Evde bile topuklu ayakkabı ve daracık elbiseyi giymeyi ihmal etmeyen annem sarı saçlarını savurarak yanıma geldi. Hiç anne kız gibi sohbet etmemiştik. Beni modern bir şekilde yetiştireceğini söyleyip duruyordu. Modern aile demek sevgisiz aile miydi ki. "Yıldız, hazırlan gidiyoruz."

Şirketimizde Halkla İlişkiler bölümünde çalışan annem ile babam ilk görüşte aşık olduklarını ve çok geçmeden evlendiklerini söylüyorlardı . Herkes annemin zengin bir eş istediğini düşünürken asıl amaç çok başkaydı. Annem düğünden önce bana hamile kaldığı için kısa sürede evlenmişlerdi. Bunu sonradan öğrenen gazetecilerse gazetelerde boy boy yazılar yazmıştı. "Yıldız Kayaoğlu, Serdar Kayaoğlu'nun gerçek kızı mı? , " Serdar Kayaoğlu bu evliliği zoraki bir şekilde yaptı." Kalbim böyle bir şeyin olup olmadığına kırılmıyordu, kalbim bunu gazete köşelerinden öğrenmeme kırılıyordu.

"Yine nereye gidiyoruz?" Hızlıca dolabıma yönelip kapağını açtı ve elbiselere bakmaya başladı. Yine bir iş yemeği ve ben elbise giymek zorundayım. Kalktığım pufuma oturup gözlerimi anneme diktim. Askılardan bir kaç elbise beğeniyor çıkarıp bakıyor ve geri koyuyordu. Aynı zamanda konuşmayı da ihmal etmiyordu. "Bu normal bir iş yemeği değil. Bu sefer toplantıya Asya, Can ve Serkay'da katılacak." bulduğu bir elbiseyi çıkarıp detaylı incelemeye başladı. Desene bu gece asla bitmeyecek. Çoğu iş yemeğine ailecek giderdik. Tatlı ve birbiriyle uyumlu bir aile gibi gözüküyorduk. Herkesin bu duruma inandığını düşünerek kendilerini kandırıyorlardı. Ama asla öyle bir aile olduğumuzu düşünmüyordum. Gerçek aileler kızı başkasına öylesine bir söz söyledi diye dövmezdi değil mi? Annem en son çıkardığı elbiseyi yatağımın üzerine attı ve ayakkabılarımın olduğu dolabı açıp siyah bir stiletto aldı. Hadi ama yine mi topuklu? "Hadi gel de giyin şunları az sonra gelip saçını yapacağım."

Ayağa kalkıp yataktaki ayakkabı ve elbiseyi aldım annem de o sırada odamdan çıkmıştı. Üzerimdeki kıyafetleri çıkardım ve elbiseyi giyindim. Aynanın karşısına geçtiğimde güzel birisini görmeyi beklemiyordum zaten ama son zamanlarda kendime hiç bakmamıştım sanırım. Yukarıdan topuz yaptığım saçlarım dağılmıştı, uyumaktan şişen gözlerim yeşil gözlerimi neredeyse yok etmişti. Kuruyan dudaklarım artık soyulmaya başlamıştı. Bir de üzerimde ki elbiseye gözlerimi gezdirdiğimde benden bile daha güzeldi. Siyah , ince askılı, belimde daralıp bacaklarıma doğru açılan bir elbiseydi. Dizlerimin beş santimetre üzerinde bitiyordu. Fazla kilolu veya fazla zayıf bir kız değildim. Pek de umurumda olduğu söylenemezdi. Tekrar aynada gözlerimi gezdirdiğimde bu elbisenin bana hiç yakışmadığına kanaat getirdim. İçi kötü olan bir şeyi dışına sarılan iki üç metre bir bez parçası ne kadar güzelleştirebilirdi ki!

Sıkıntılı bir nefes verdikten sonra makyaj masasının sandalyesine oturdum. Belki sevebileceğim bir hayatım olsaydı yaşamak için bir sebep bulabilirdim kendimde. Gideceğim üniversite, çalışacağım şirket bile ayarlanmıştı şimdiden. Daha 17 yaşındaydım ama kendimi çoktan bir ayağı çukurda yaşlı teyzeler gibi hissediyordum. Benim bile söz hakkım olmayan bu hayatta mutlu olmayı nasıl isteyebilirdim ki!

Annemin odanın kapısını açmasıyla kendimi sandalyede dikleştirdim ve boğazımı temizledim. Annem gelip saçımı açtı ve taramaya başladı. Bir güzellik salonu işletiyordu bu yüzden her zaman bana bakımlı olmamı ve her iki günde bir oraya gitmemi söylerdi. Ama ben orası açıldığında sadece oraya gitmiştim. Bir daha da ayak basmazdım zaten. Ben kendim olmak istiyordum. Kararlarımı ben vermek istiyordum. Muhteşem bir üniversitem olmasın, muhteşem bir işim olmasın ama geriye baktığımda acısıyla tatlısıyla beni güldürebilen bir hayatım olsun istiyordum. Belki normal birisi için kolay şeylerdi ama normal olmayı her şeyden daha fazla istiyordum. İnsanların kölesi olmak istemiyordum. Bu zor olmamalıydı ama benim o hayatı isteyecek kadar cesaretim var mıydı?
Annem'in konuşmaya başlamasıyla aynadaki yansımama baktım. Kahverengi saçlarım dalgalar halinde omzuma düşüyordu. Abartı bir makyaj yapmamıştı toprak tonlarında olan bir makyajdı, ilk defa güzel olduğunu düşünmüştüm. Sahte bir şey ne kadar güzel olabilirse artık...

Aşağı kata indiğimizde babam koltukta oturmuş telefonda birisiyle konuşuyordu. Gözlerimi devirip kapıya doğru yürüdüm ve dışarı çıktım. Evin önüne çoktan gelmiş arabaya baktığımda şoförümüz Ali Bey hızlıca arka kapıyı açtı. Elimle gerek olmadığını işaret ederek hızlıca arabaya bindim. Kapıyı kapattığında çıktığım eve döndüm. Normal birisinin hayallerindeki ev olabilirdi ama benim için hapishaneden bir farkı yoktu. Kaşlarımı çatarak önüme döndüm ve kollarımı göğsümde bağladım. Bu gece ne kadar çabuk biterse o kadar güzel olurdu.

***

Masadaki gülüşmelere annemde katıldığında ben de etrafa bir gülüş attım ve önümdeki suya uzanarak bir yudum aldım. Mehmet Bey aileleri çok önemli bir konu konuşmak için çağırmıştı ve önemli konu bizdik. Ne olduğunu merak etmiyordum çünkü beğenmeyeceğim bir şey olduğu belliydi. Tabağımdaki etten bir çatal aldığımda yanımda hararetle konuşan Asya'ya döndüm yine ne anlatıyordu ?"Sonra benim üzerime su damlayınca ne olduğunu şaşırdım ve bağırmam ile garson ne yapacağını bilemedi." Konuşmasını bir gülücük ile böldüğünde Can ve Serkay'da ona katılmıştı. "Sonra patronu gelip onu azarladı. Ne kadar komikti anlatamam. Karakter meselesi işte. Ben onu orada rezil de edebilirdim. " Gözlerimi devirip ters ters onlara bakmaya başladım. Her seferinde aynı şeyi yapıyordu. Kendisinden aşağı mertebede gördüğü bir insanı rezil etmek için her şeyi yapabileceğini düşünüyordu. "Sevdiğin bir erkek seni yağmurda dansa kaldırsa ne kadar romantik bir olay olduğunu herkese bir ay anlatırsın ama üzerine bir damla su düştü diye suçu olmayan bir garsonu azarlatıyorsun , karakter meselesi." Ters ters bana baktığında ben de ona aynı şekilde bakmaya başladım. Bana karşı gelemezdi çünkü ailelerimiz yanımızdaydı ve o ailesinin sözünden çıkmayan biricik kızlarıydı. Boğazını temizleyerek önüne döndü ve yemeğini yemeye devam etti. Ben de önüme dönüp suyumdan bir yudum aldım ve bardağı geri bıraktım ,iştahım kaçmıştı.

Serkay'a döndüğümde o da yemeğini bitirmiş etrafı izliyordu. Sarı saçları son gördüğüme göre daha da uzamıştı. Mavi gözleri her zaman ki gibi etrafta kız arıyordu. Gözlerime Can takıldığında suyundan bir yudum aldı ve geri bıraktı. Siyah düz saçlı, kahverengi gözlü bir çocuktu. Masanın altından oynadığı telefonunu herkes görüyordu ama kalabalık olduğumuz için bir şey demiyorlardı , bağımlıydı sonuçta. Yanımda mendiliyle ağzını silen Asya'ya döndüm. Sarı uzun saçları, yeşil gözleri ile güzel bir kızdı. Her oğlanın dönüp tekrar tekrar baktığı kadar güzeldi . Zaten bu yüzden bitmemiş miydi arkadaşlığımız derin bir nefes alarak önüme döndüm artık geri gelecek bir şey yoktu bu yüzden çabalamama da gerek yoktu .

Mehmet Bey'in bardağına vurmasıyla hepimizin kafası ona dönmüştü. Mehmet Bey ailelerimizi arada tutan tek insandı. Sırf bu yüzden bile onu sevmiyordum ama yüzüme ufak bir gülücük kondurarak ona döndüm. Eskiye dayanan arkadaşlıkları onları birbirine daha da bağlamıştı. Camia'da pek sevildiği söylenemezdi. Çoğu insanı dolandırdığına dair oldukça fazla dedikodu vardı. Klişe olan göbekli ve hafif saçları dökülmüş zengin iş adamıydı işte . Boğazını temizleyerek bizlere döndü." Çocuklar sizin ile ilgili harika bir fikrimiz var. Okulunuz ikinci döneminde bağış yaptığımız bir devlet okulunda okuyacaksınız. "Herkes şoku atlattıktan sonra itiraz ederken bu konu dikkatimi oldukça çekmişti. Bir devlet okulunda okumak. Her notumun yüz olduğu bir okuldan devlet okuluna gitmek hepimiz için büyük bir değişim olabilirdi. Belki de saklı olan hayatlarımızı orada bulabilirdik. Sanırım Mehmet Bey'i bu olaydan sonra sevebilirdim. " Hemen kestirip atmayın bu sizin camia içinde tanınmanızı sağlayacak . Kızım'da çok yakın bir zaman da size katılacak. " Gülümseyip ailelerimize döndü. Zoraki gülümsemeler ile ona bakan ailelerimizin bu durumdan memnun olmadığı ortadaydı. Herkes zoraki gülümsemeler ile yemeğine devam etmeye başlamıştı . Bir dileğim mi kabul olmuştu yoksa ? Yüzümde ki gülümseme artarken gözlerimi pencereye doğru çevirdim sonunda güzel şeyler oluyordu.

O kadar hoşuma giden bir giriş oldu ki. Asla uzun yazamayan ben kelimeleri uzattıkça uzatasım geliyor. Belki de kitabı çok ciddiye aldığım içindir.



modal aç
modal aç
modal aç