11. Bölüm

10. Bölüm

Yazan bir kız ;)
1907_busra

 

 

Şimdi senden vazmı geçmeli?

Masal olup yola devam mı etmeli?

 

ÇINAR GÖKSOY

Belki de gerçekten haklılar. Sonuçta ben hiç Ecrin'e asıl duygularım ile yaklaşamadım. Ona yazarken asıl duygularım olacaktı. Açık olacaktım, kendi kelimelerim duygularım olacaktı. Evet bana sormuyorlar cidden bana sormuyorlar.

Sanırım bu fikir hiç yoktan iyiydi. En fazla engel yerdim. Konu kapanırdı, cesaretimi toplayana kadar uzaktan onu izleyip salak salak gülmeye devam ederdim. Eğer ki engel yersem, artık daha fazla duygularımı saklamak niyetinde değilim. Söyleyeceğim Ecrin'e sonuç ne olursa olsun.

Hem Ecrin bilmeyi hak ediyor. Hemde ben artık bu sevgiyi içime sığdıramıyorum.

Asaf elinde bir hatla içeriye daldığında direkt benim yanıma oturarak

"Al, hadi tak." Diyip bana uzattığında bir miktar şaşırdım.

"Şimdi mi?" Dediğimde sesimden anlaşılan şaşkınlık üzerine Ege

"Şimdi şimdi hadi." Demesiyle kendi telefonumdan hatımı çıkarıp, Asaf'ın getirdiği hatı telefonuma taktım.

"Mesaj mı atacağım?"

"Çınar sen bu kadar salak bir insan değilsin kardeşim hadi yaz." Diyen Okan olmuştu. Gördük bugün salağı demek vardı, ama işte Ege bu gerçeği benden duymasın.

Ne yazacağım ki? Bu işler nasıl oluyor?

Aklıma Ecrin'in 19 numaralı forması geldi. Gerçekten sanırım en çok istediğim şey Ecrin'in 07'si olmak. Bir gün onunla Fenerbahçe tribününde olmak, bir gün ben sahada Fenerbahçe forması ile top koşturuken tribünde taraftarın yengesi olarak beni izlemesi ah be hayali bile güzel.

Mesaj kısmına girdim Ecrin'in numarasını tek tek tuşladım onu "tribün güzelim" diye kaydettikten sonra yazmaya başladım yazdığım mesaja son kez bir göz attım. Derin nefes alıp mesajı gönderdim

Siz: 19 numarana 07 olsam. O tribünde yanında olan ben olsam. Ha tribün güzeli olmaz mı?

​​​​Atmıştım. Mesajı gönderdim. Aslında bu kadar küçük bir şey bile konu o olduğu için benim açımdan bambaşka bir boyuta dönüşüyor. İşte bu yüzden bu mesaj işi nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın ben içime sığmayan bu sevgiyi dile getireceğim.

"Attın mı?" Diye soran Okandı

"Attım."

"Ne yazdın?" Diyen Ege'ye en tip bakışlarımı atmayı ihmal etmedim. Bu çocuk ne sanıyor Ecrin'e yazdığım mesajı sahiden ona söyleyecek miyim?

"Aman be söylemezsen söyleme sanki meraklıyım." Bana çemkiren Egeye bakarak başımı iki yana salladım.

"Ya ya sıfır merak." Diyen de Asaf'tı

Elimde telefon ekranı açık şekilde durduğu için Ege "yazıyor, yazıyor." Diye bir anda yükseldi.

"Hani sen merak etmiyordun?" Diyen Asaf'a karşılık Ege;

"Şimdi konu o mu?" Dedikten hemen sonra "hadi bak, bak ne yazmış?"

Gözlerimi yavaşça telefon ekranına çevirdim. Hani bazen çok hızlı koşarsınız kalbiniz güm güm atar kalbinizin atışını hissedersiniz. Tam da öyleyim kalbimin atışını hissediyorum.

 

Tribün güzelim: Bir dakika

Tribün güzelim: NEE

Tribün güzelim: Sen 07 numarayı nerden biliyorsun?

 

Yazdıkları yüzümde gülümseme oluşturdu. Attığım mesajı okurken ki yüz ifadesini hayal ettim, dudaklarının hafifçe aralanışı göz bebeklerinin büyümesi sonra üstüne pek düşünmeden bu mesajları hızlı hızlı yazması, eminim şu an neden şaşkınlığınımı belli ettim diye düşünüyor.

İnsan sevince neden aramıyormuş, bunu da yaşayarak öğrendim. Gülüş sesi en sevdiğim melodiye dönüşünce anladım. Onu şarkı söylerken dinlemek dünyalara eşdeğer hissetirince anladım.

 

Siz: Her maç 19 numara forma giymen gizli bilgi mi?

 

Ecrin sıkça maçlardan paylaşım yapardı. Bu yüzden bunu herhangi bir insan da bilebilirdi. Ben olduğumu anlama ihtimali nerdeyse %0 ihtimaldi, zaten buna güvenip yazıyorum ya

 

Tribün güzelim: Paylaşımlarımdan görmüş olabilirsin bunu sorgulamayacağım. Bak, ben özür dilerim gerçekten özür dilerim.

Tribün güzelim: Kalbin kırılsın istemiyorum. Fakat seninle konuşmaya devam edemem.

Tribün güzelim: Kalbimde olan kişiye ihanet edemem. Zaten kalbimde birisi varken seninle konuşamam.

Tribün güzelim: Üzülme, üzülmeni istemem ama seni engelleyeceğim. Lütfen bana tekrar ulaşmaya çalışma.

*Bu kişi sizi engelledi.

 

Okuduğum cümleler gerçek mi? Hayır birazdan uyanacağım, bu mesajlar gerçek değil birazdan uyanacağım herşey bir kabus.

Başka birini seviyormuş. Kalbinde birisi varmış. Benim nefesim dediğim insanın kalbinde birisi varmış. Kalbime onlarca kıymık aynı anda batmış gibi hissediyorum. Zaman durdu kalbim kırık kırık oldu insanlar sustu ve benim için zaman burada durdu. Ben bu anda takılı kaldım.2

Mesajlardan gözümü ayıramıyorum. Okuyorum, okuyorum, okuyorum değişmiyor, bana başkasını sevdiğini söylüyor. Telefonu o kadar sıkı tutuyorum ki ellerim acıyor, ama önemli olan bu değil. Benim kalbim acıyor.

Bu kalp kırıklığı değil. Bu his kalp kırıklığı kadar basit değil. Benim kalbim ağlıyor, benim kalbim hüngür hüngür ağlıyor. Sanki benim kalbim değilde kaburgalarım kırılmış.

İçimde bir yerde umut eden o yanım yıkıldı. Dizleri paramparça kanıyor, durmaksızın kanıyor. Akan kanı asla durduramayacağını biliyor. Yaranın asla kapanmayacağını biliyor.

Canım o kadar acıyor ki, kalbim öyle sıkışıyor ki cenin pozisyonu alıp öylece zeminde uzanmak istiyorum. Olduğum yerde küçülüp küçülüp görünmez olmak istiyorum.

Ben ne ara bu kadar bağlandım? Benim canım neden bu kadar fazla yanıyor?

Ben dağıldım.

Evet… ben gerçekten dağıldım.

İçimde bir cam kırıldı. Önce ince bir çatırtı duydum, sanki her şey o an başladı. Sonra o çatlak büyüdü, yayılmaya başladı kalbime, ciğerlerime, ellerime, gözlerime. İçimden bir şeyler döküldü.

Ve ben… ben artık kendim değilim.

Telefon ekranı hâlâ önümde açık duruyordu. Parmaklarım uyuşmuştu. Gözlerim titriyordu. Mesajlar beynimin içine kazınıyor, kelimeler boğazıma oturuyordu.

"Kalbimde birisi var."

O cümle, hayatımda duyduğum en sessiz çığlık oldu. O cümleyle birlikte zaman durdu. İnsanlar konuşuyordu, ama ses yoktu. Renkler vardı, ama ben görmüyordum. Dünya dönüyordu, ama ben yerimde çakılıydım.

İçimde bir ses sürekli aynı şeyi fısıldıyordu:

"Başka birini seviyormuş."

Bir anda küçüldüm. Sanki on dokuz yaşında bir çocuk değil, oyuncakları elinden alınmış bir bebek gibiydim. Ve bu acı… bu acı başka. Bu bir kalp kırıklığı değil. Bu, sanki kalbim değil de kaburgalarım çatladı. İçimde bir boşluk var, üşüyorum. Ellerimle sıkı sıkı sarılsam kendime yine de ısınamam.

Ayağa kalktım. Kalmak, oturmak, durmak mümkün değildi. Her yer üstüme üstüme geliyordu. Odaya sığmıyordum. Nefes alamıyordum. Elim titreyerek ceketimi aldım ve çıktım. Sesler peşimden geliyor. "Çınar!" diye bağırıyorlar. Ama ben o ismi bile duymuyorum artık. Ben burada değilim.

Hava keskin. Soğuk tenime bıçak gibi çarpıyor ama o keskinlik yetmiyor acımı bastırmaya. Rüzgâr saçlarımı savuruyor, gözlerimi yaşartıyor ama gözyaşı değil o, içimdeki yangının dumanı sadece. Koşmuyorum, ama hızlıyım. Çünkü zihnimden kaçmaya çalışıyorum.

Her adımımda tek bir cümle dönüp duruyor kafamda:

"Başka birini seviyormuş."

İşte o an biri tuttu kolumdan, beni kendine çevirdi. Okan.

Gözlerime baktı. Anladı. Ben konuşmadan da anladı. Gözlerim konuşuyordu çünkü.

Ve o gözler, yıllardır ilk defa bu kadar kırmızıydı. Ağlayamıyorum. Ama gözlerim hep bağırıyor, hep isyan ediyor.

"Çınar, ne oldu?" dedi.

İçimden geçen binlerce kelime vardı ama hiçbirini toparlayamıyordum. Dilim dönmüyor, yutkunamıyordum. Sonunda sadece bir cümle çıktı dudaklarımdan.

"Başka birisini seviyormuş." Dedim.

O üç kelime ağzımdan çıkarken sanki ciğerlerim paramparça oldu.

Sanki içimden geçen bir kurşun gibiydi her harf. Sanki boğazımda bir düğüm değil, bir düğün kuruldu. Ama o düğün bana değil, başkasına kurulmuştu.

Hayatımda hiç bu kadar küçüldüğümü hatırlamıyorum. Sanki çocukken annemin arkasından ağlayışım gibiydi bu. Ama bu sefer, ağlamıyordum.

Ağlayamıyordum. Çünkü bu acı gözyaşıyla boşalmaz. Bu acı, içten içe yanar.

Düşündüm.

Gurursuzluk muydu bu hâl?

Sevdiğin başkasını severken hâlâ onu istemek...

Ama aşk zaten bir gurur savaşı değildi. Ben o mesajı attığımda zaten kaybetmeye razıydım. Ama neye razı olduğumu bilmeden yola çıkmışım.

Okan bir şeyler söylüyordu. "Belki kaçmak için söylemiştir."

Yok, dedim.

Ecrin yapmaz. Kırılmamak için yalan söylemez.

Ecrin… üzülme diye bile kaç kez yazmıştı mesajda. O kadar üzülme demiş ki... ama bilmiyor, benim kalbim hüngür hüngür ağlıyor.

Bilmez. Bilmemeli.

Ege orada, göz ucuyla her şeyi izliyor. Kafasını sallıyor.

Haklıyım. Onlar da biliyor. Ama bu haklılık bir şey kazandırmıyor. Bu haklılık bir yıkıntının altında tek başına kalmak gibi.

 

Kelimeler tükenmişti.

Teselli edecek bir cümle yoktu.

Geçer desen yalan.

Alışırsın desen kandırmaca.

Unutursun desen... kalbim orada durur, daha da atmaz.

Ben o formayla sahaya çıkmayı hayal ettim.

Tribünde o olsun istedim.

Ben, onun hayatında bir "07" olmak istedim. Şimdi öğrendim: O zaten 07’sini bulmuş. Ve ben sadece eksik bir sayıymışım onun hayatında.

İçimden bir ses fısıldıyor sürekli:

Vazgeçmelisin.

Ama hangi hayalimden vazgeçeyim?

Ona sarılma hayalimden mi?

Birlikte bir şarkıya gülümseme umudumdan mı?

Göğsüne başımı yaslama düşümden mi?

Hayır.

Ben Ecrin’den geçemem. Ama geçmek zorundayım.

Ben dağıldım.

Ve şimdi, her parçam başka yana savrulmuşken, kendimi yeniden nasıl toplayacağımı bilmiyorum.

Şimdi... senden mi geçmeli, Ecrin?

Yoksa kalbimden mi?

 

 

 


Dırım dırım hüzünlü bir bölüm geride kaldı.😿

Çınar sizce vazmı geçmeli sonuçta Ecrin başka birini seviyormuş baska birini kalbinde taşıyan birini hala sevmek ne kadar doğru? siz ne yapardınız?

Diğer bölümde görüşürüz inşallah.🙊

 

Bölüm : 29.12.2024 21:28 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş