SELAM YENİ BÖLÜM İLE GELDİM ARAÇLAR BUNUN MODELİNDEN. OY VE YORUMLARINIZ İİN ŞİMDİDEN TEŞEKKÜRLER CANLARIM.
Hepimiz az önceki görüntülerin etkisiyle aynı noktaya bakarken ilk aklı başına gelen kişi Nalan ablaydı.
“Barın tekrar oynat şu videoyu sizde kendinize gelin “ dedi ve elini masaya vurdu.
Masanın sarsıntısıyla birlikte birçoğumuz kendimize gelmiştik. Aklımda olan ise profesörden başkası değildi. Kimdi o bir yerden çıkaracaktım ama hatırlamıyordum ayrıca bize neden gönderdiler o adamın videosunu ki.
Vedat’ ın ise “babam” dediğini işittim.
“Neler oluyor anasını satayım. Kim lan bu düşman kim? Işıl cevap versene “dedi Sinan sinirle.
“Bilmiyorum, sadece bizi iyi tanıyor ama adımlarımızı çözemediği için bu şekilde darbe vurmaya çalışıyor sanırım” dedim.
“Bi sakin olun gençler” dedi annem.
“O profesör bizim aradığımız profesör mü bana mı öyle geliyor “dedi Nihat.
“Biz o adamı mı arıyorduk. Neden “dedim.
“O adamın elinde kendi geliştirdiği yüksek hasar veren bir silah var ve bunun için yurt dışına seminere giderken kaçırıldı ve bu zamana kadar da haber alamadık “diye açıkladı Nihan.
“Peki bu silah yapılır ve karşı tarafın elinde olursa ne olur “dedim.
“Muhtemelen hem bizim hem de malum pis işlerinden dolayı Türkiye’nin başı dertte olur, ki sanırım istihbarat bu durumdan haberdar ki bu adamı bize de gösteriyor “ diye açıkladı Nihat.
Gözlerim Barın ile kesişince ne demek istediğimi anlamış ki direk telefonuna sarıldı ve arkadaşını aradı.
“Millet işleri hızlandırıp biran önce bu düşmandan kurtulmamız gerekli. Ama öncelikle “ dedim ve göz hizama Vedat’ı alarak “babanı buraya getirmeliyiz. En güvenli yer bizim yanımız tabi senin için sakıncası yoksa” dedim.
“Mantıklı olan bu, bence akıllanmıştır biraz olsun ki işlerin başında ben varım” dedi Vedat.
“Plan basit öncelik olarak ailelerimizin güvenliği, Vedat babanın yanındaki en güvendiğin korumaları ara ve konuş sen. Diğerleri ise güvenlik önlemlerini arttırın ve gerekmedikçe dışarıya çıkmayın bana en fazla 3 ay daha verin bu olayı çözebileyim. Burada eğlendiğimize bakmayın herşey kontrolüm altında sizden sadece istediklerimi yapmanız yeterli “dedim.
“Neyse millet herkesin keyfi kaçtı dağılalım “dedi Feyyaz amca.
Feyyaz amcanın dağılalım demesinden sonra hepimiz evlere geçmek için araçlarımıza ayrıldık. Bende araba hareket eder etmez Beril ‘i aradım.
“Alo güzellik naber “diye karşılık verdi.
“Benden bomba ama ses tonundan sen veya siz iyi değilsiniz galiba “dedi alayla.
“Biraz, sen nasılsın alıştın mı biyolojik ailene” dedim.
“Ehhh işte, kaç yaşıma kadar yoklardı be kuzum şimdi olsalar, bana dünyaları verseler ne yazar ki “dedi sitemle.
“Peki öyle olsun. EEEE ne zaman dönüyorsun evine “dedim.
Bir sessizlik olunca aslında dönmek istemediğini anladım.
“Aslına bakarsan dönmen için aramıştım ama madem biraz daha kalmak istiyorsun evden pek çıkma ve güvenlik seviyesini arttıracağım o şekilde kalabilirsin birde ailene haber verirsin güvenlik konusunda “dedim.
“Işıl bir sorun mu var? “dedi endişe ile.
“Sorun aynı güzelim, bugün yine tehdit edildik ve üstelik Tuğrul amca da hedeflerdeydi ”dediğimde telefondan bir HIIH sesi geldi.
“Peki şimdi herkes iyi mi? Yok bende geleyim yaa” dedi.
“Sakin ol. Gelmene gerek yok sadece dediğimi yap yeterli, üstelik yarın kendim gidip Tuğrul amcayı alıp geleceğim “dedim.
“Tamam ben buradakilere güvenlik durumunu söylerim, sizde kendinize dikkat edin” dedi.
“Tamam canım hadi görüşürüz sende kendine dikkat et “dedim ve telefonu kapattım.
Telefonu kapatınca direksiyon başındaki kocama baktım.
“Gelmesini söylemeliydin “dedi.
“Denedim ama hevesini kıramadım, onu tanımıyorsun eğer alışmadan çağırsaydık bir daha asla gitmezdi “dedim.
“Sen daha iyi bilirsin” dedi ve elimi tutup öptü.
“Bu arada arkadaşım ile konuştum. Bakıcılık görüşmeleri yarınmış ki tesadüfün bu kadarı ise çalışanı uzun süre dönmeyeceği için bakıcılık şirketine başvuru yapmış. Bizimki ise azıcık müdahale ile aday listesine kendisini kattırmış “dediğinde yüzümde gülümseme olmuştu.
“Herşey istediğim gibi ilerliyor “dedim kendi kendime.
“HAAA…bir şey mi söyledim güzelim “diyen yanımdakine göz kırptım.
“Eve gidince hatırlat o kırptığın gözlerinden öpmeliyim “dedi.
Gülümseyerek kafamı iki yana sallayarak konuyu değiştirmek amacıyla bakıcı ile ilgili soru sormak geldi aklıma.
“Mülakat yarın mı yapılacakmış “dedim.
“Evet, eğer için rahat değilse arkadaşım ile sen irtibatta kalabilirsin “dedi.
“Hayır sen kal şimdilik, sana güvenim sonsuz” dedim.
“Peki, yarın alınmazsa ikinci bir yol düşündün mü?” diye soru yöneltince duraksadım.
“İkinci bir plan her zaman iyidir, bunu babamdan öğrenmiştim “dedi.
“Eğer işi alamazsa o zaman buluruz” dedim ve kafamı geriye doğru yasladım.
Kafam arkada, gözlerim kapalıyken yavaştan uykum geliyordu ki açılan slow müzikle uykuya kendimi teslim etmiştim çoktan. Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama uyku ile uyanıklık arasında havalandığımı hissettim.
“Barın” dedim uyku mahmuruyeti ile “uyu karıcım, iyi geceler “dedi ve yataktaki birkaç hışırtıdan sonra belime dolanan kollar ile uykuya tekrardan daldım.
Gözlerimi yeni güne açarken gün yeni yeni ağarıyordu. Ben ve Vedat bugün babasını alıp yanımıza getirmek için erkenden yola çıkacaktık. İşlerimi kısa sürede halledip ufak bir valiz hazırlamıştım. Yatakta uyuyan kocama kısa bir not yazdım.
“Sevgilim erken çıkacağız. Seni uyandırmak istemedim. Kendine, aileme ve kızımıza iyi bak seni seviyorum.”
Komidinin üzerine bırakıp dudaklarına ufak bir öpücük bırakarak odadan çıktım. Kapıya çıktığımda arabaya yaslanmış bekleyen Vedat’ ı gördüm.
“Günaydın “diye karşılık verdiğimde arabaya geçtik.
“Işıl babamı getirmekle doğru mu yapıyoruz” diye sorunca anlamadım.
“Nasıl yani, babanın gelmesi senin için sorun mu?” dedim.
“Yok beni yanlış anladın. Babamı buraya getirmek için ya bize tuzak kurdularsa yada ne bileyim birşeyleri anlayıp işkillenirlerse “dedi.
“Anladım. Bende babanı istemiyorsun sanmıştım. ”dedim şaka ile karışık.
“Babam her ne kadar hata yapsa da yanımda olmasını isterim. En azından annemin yanında ona destek olur emekli gibi bir nevi” dedi o da şaka ile.
“Haklısın, diğer konuya gelirsek de emin ol istedikleri babanı orada bir başına bırakmamız onu kendi ellimiz ile getireceğimizi asla düşünmezler diye düşünüyorum ki düşünseler bile bu planlarımı bozmaz. Bir konuda da haklısın Nalan abla nasıl akıllandıysa eminim biraz da olsa ayrılık ve yalnızlık ile sınanarak akıllanmıştır umarım “dedim.
Tam bir gündür yoldaydık ve bu yolu bir daha çekecektik. Ne vardı sanki hırs yapacak otur oturduğun yerde ihanet edip de ceza alma değil mi ama insan nefsi aç oluyor bazen. Allah’tan Vedat ve ailenin geri kalanında bu durum söz konusu değildi. Yoksa yıllar önce yaptığımız gibi herkesi yok etmek gerekirdi.
“Az kaldı ama yol boyunca ya uyudun yada düşüncelere daldın “ dedi Vedat.
“Olanları düşünüyorum, acaba baban ihanet etmeye kalkmasaydı ne olurdu diye “dedim.
“Sen bunu birkaç kez düşünüyorsun ama ben kafamı yastığa her koyduğumda düşünüyorum” dedi iç çekerek.
“Vedat babanla ilk ben konuşmak istiyorum, aslında gelme sebeplerimden biri de sırf bu yüzdendi. Sen de biz konuşurken hainlerle ilgilenirsin olur mu?” dedim.
“Elbette veliahtım “ dedi gıcık gibi.
“İleride yemek mi yesek acıktım ben valla “dediğinde göz devirdim.
“Silah ticareti yerine hayvan ticareti mi yapsan acaba etler bedavaya gelir “dediğimde bu sefer o göz devirdi.
Yol üzerinde bir petrolde küçük şık bir yerde lokantada yemek yedikten sonra direk kalkıp Tuğrul amcanın bulunduğu küçük ama yine de ben buradayım diye kendini belli eden eve gelmiştik. Dışarıdaki korumalar bizi görünce başta tanımadılar ama kim olduğumuz anladıktan sonra yolu açtılar. Duran araba ile bizi kapıda karşılamıştı Tuğrul amca. Vedat gidip direk babasına sarıldı bende büyüklüğüne hürmeten gidip elini öptüm.
“ Hoş bulduk babam, benim az işim var siz içeriye geçin “dedi.
“Hoş bulduk Tuğrul amca, içeride biraz konuşalım mı?” dedim.
İçeriye geçerken çalışan bayanı durdurdum.
“Tuğrul amcanın eşyalarını toplayın hatta hepsini “dediğimde çalışan da Tuğrul amcada şaşkınlıkla bana bakıyordu.
“Ne duruyorsun acele edin “dedim.
Beni başıyla onaylayıp hızla diğer çalışanlara haber vermeye gitti sanırım.
Beni başıyla onaylayıp odanın kapısını da pencereleri de kapattı. Bu dikkatimi çekmiş olsa da sessizlik içinde bekledim. Küçük çekmeceden kağıt kalem çıkartınca tuhaf tuhaf ona baktım. Eliyle sus işareti yaptı.
“Başımızda bir iş var değil mi? Burada da hain var bu yüzden geldiniz “diye yazdığında gülümsedim.
“Evet, sen nasıl farkına vardın “diye yazdım.
“Birkaçı çok meraklı, hatta hizmetçilerden de var hain “diye yazınca kaşlarımı çattım bunu bizde bilmiyorduk.
“Vedat’a mesaj yazalım o dışarıdaki hainleri temizleyecekti. İçeridekileri biz halledelim “diye yazdım.
“Tamam senin konuştuğun hainlerden biriydi “dediğinde bir küfür saydırdım.
Ayağa kalkıp komidinin üzerindeki tabloyu kenara çekip kasayı açtı. Ayağa kalkıp bende yanına geldim ve sinsice gülümsedim sessizce elime bir tane silah bir tane de bıçak alarak susturucuyu da takıp kapıyı yavaşça açtım. Kameradan yukarı katta biri aşağıda katta biri olduğunu bildiğimizden ikimizde farklı yönlere gittik. Sessizce odadaki kadının yanına giderken yolda beni fark eden çalışan ile susmasını işaret edip aşağı kata gönderdim. Biraz daha ilerlediğimde bir konuşma sesi geliyordu.
“Evet efendim, tüm eşyalarını toplamamızı emretti bir bayan” dedi.
Bir süre sustuktan sonra ise tekrar konuştu.
“Hayır efendim biz şüphe edilecek bir tavır sergilemedik “dediğinde kadının telefonda konuştuğunu anlamıştım.
“Tamam, eğer bizi de götürürlerse itirazsız onlarla gidip ev adreslerini size bildireceğim “dedi ve telefonu kapattı.
Sessizce arkasından silahın namlusunu kafasına dayadım.
“Günlük rapor süreniz de bittiğine göre size ayrılan sürenin sonuna gelmiş bulunmaktayız “dedim ve konuşmasına fırsat vermeden silahın kabzasını kafasına geçirip bayılmasını sağladım.
Bu adamlar evin güvenlik sistemine sızamaz uzakta da olsa bizim kontrolümüzde çünkü ama eve ajan sokmaları ve yarına kadar haber almamaları normal olacaktır onlar için. Şimdi ise Tuğrul amcayı buradan alıp eski hayatına döndürmemiz gerekiyordu. Çalan telefonum ile arayana baktım.
“Efendim Nilay ne oldu” dedim.
“Kuzen eve bomba yerleştiriyorlar “ dedi.
Gözlerimi korkuyla açtım ama sonradan aklıma gelen ile sinsice sırıttım.
“Yerleştirsinler sen izle haber et bana “dedim ve telefonu yüzüne kapattım.
Şimdi yapmam gereken iki şey var ilki Tuğrul amcayı bulmak ikincisi de burayı hainler ile yok etmek.
Işıl yukarıdaki alanı hallederken Tuğrul bey de sessizce aşağıya doğru ilerledi. Uzun süredir birşeylerin ters gittiğinin farkına varmıştı ama sessizce onu alacakları günü beklemişti. Bir hata yapmıştı şimdi sorsalar yapar mıydı hayır. Ailesinden, yasemin kokulu karısından, evlatlarından ayrılmak zor gelmişti ona. Oysa yanındayken umursamazdı yada varlıklarına alıştığını düşünürdü.
“Evet efendim Nizame yukarıda eşyalarını topluyor bende bizimkileri topluyorum az sonra çıkacağız buradan “dedi kadın.
“Tamam bulabildiğiniz ne varsa getirin “diye emir verdi yabancı.
“Emredersiniz efendim “dedi ve telefonu kapattı.
Tuğrul sinirle kadına doğru ilerledi arkasını dönen kadın panikle ne olduğunu anlamaya çalışıyordu ki gelen sert tokat ile yere yapıştı.
“Siz kim köpeksiniz LAANNNN” dedi Tuğrul bey sonlara doğru sesi yüksek çıkmıştı.
“Eceliniz, birazdan cesediniz çıkacak nasılsa “dedi kadın ama Tuğrul bey kafasını olumsuzca sallayarak konuştu.
“Asıl sizin ölünüz çıkacak mezar olacak burası size “dedi ve kadının ayaklarına doğru sıktı artı kan kaybından ölmesi içinde karın boşluğuna doğru sıktı ve kapıyı kilitleyerek odadan çıktı.
Yukarıdan gelen Işıl ile duraksadı. Işıl ise hızla gelerek aklındakileri ve evdeki bombayı anlattı. Hızlı hareket ederek önemli eşyaları alarak evden çıktılar. Tuğrul beyin aklına alması gereken gelince geri eve doğru ilerledi.
“Tuğrul amca nereye” dedi Işıl.
“Sen çık Vedat ile dışarıda bekleyin” dedi ve arkasını dönerek eve doğru ilerledi.
Vedat ise dışarıda arka taraftaki depoda hainleri bir güzel hırpalıyordu.
“Lan ben size babamı emanet ettim. Siz yediğiniz kaba pislediniz “dedi ve bir yumruk daha çaktı.
İyice hırpalayıp bayıltana kadar dövdü. Telefonuna gelen bildirim ile işini hızlandırdı adamlara talimat vererek ön tarafa Işıl’ ın yanına gitti.
“Işıl ne bombasından bahsediyorsun, babam nerede “dedi Vedat.
“Evin her yerine arka tarafa bile bomba yerleştirdiler. Salaklar evde kamera olduğunu bilmediklerinden rahat hareket ettiler” diye düşüncelerini bildirdi Işıl.
“Kaç dakikası kaldı ki, babam neden çıkmadı daha” dedi.
“Bilmiyorum ama az kaldı patlamaya çıkması gerekiyor “dedi endişe ile genç kadın.
“Ben bir bakayım en iyisi “dedi Vedat ve tam ilerlerken evden pat diye bir ses ve ardından da tozu dumana katan alevler yükselmeye başladı.
“Babam. BABAM. BABAAAAAAAAAAAAAA” diye feryat etti genç adam.
Işıl hızla giderek Vedat’ ı yerden kaldırdı ve uzaklaştırdı. Tekrar bir patlama daha olduğunda
Vedat gitmek için çabalamaya başlamıştı. Onları uzaktan izleyen gözler ise bu durumdan memnun olmuşçasına video alıyorlardı. Oysa bilmiyorlardı ki uğraştıkları kişi Işıl ve kendi elleri ile kolaylıkla istediğini vermişlerdi Işıl’a.
“Sakin ol, sakin ol” dedi Işıl Vedat’ ın kulağına “baban iyi ama endişeli görün “dedi.
Vedat duyduklarını anlamaya çalışırken aklında olan tek şey baban iyi kelimesiydi.
“Ne, nasılll” dedi anlamayarak fısıltı gibi sesiyle.
“Tuğrul amca iyi, planın bir parçası sakin ol, bayılıyormuş gibi yap “dedi.
Vedat aldığı komutla bayılma numarası yaptı. Uzaktaki adamlar olan biteni kayıt edip arabaları ile ayrıldılar. Bu sırada onları takip eden kişilerden habersizlerdi. Işıllar ise onları bekleyen arabaya bindiler. Vedat gözlerini açar açmaz karşısında sırıtan babasını görünce direk karşı koltuğa geçip sarılır.
“Siz nasıl “diye soru sorunca babası cevaplar.
“Işılla içeride konuşurken temizlikçilerden hain var dedim. Onları halledip yukarıya çıkarken Işıl hızla geldi sonra duraksadı. İlk önce bombayı söyledi daha sonra ise birlikte dışarıya çıkacağımızı sonra benim içeriye girip evdeki patlamanın içinde olmam gerektiğini anlattı. Siz kapı önünde beklerken ben çoktan önemli eşyalarımın ile bu arabada sizi bekliyordum “dedi.
“Kısacası babanı en güvenli bu şekilde götürebiliriz. Eve geçince ölmediğini anlayacaklar ama iş işten geçmiş olacak “ diye ekledi Işıl.
“Kızım senden korkulur valla, hangi ara planladın bomba olayını “dedi Vedat.
“HAAAA o mu, onu ben planlamadım” dediğinde Vedat şaşırdı.
“Yani başkaları, büyük ihtimalle babanın ölmesini isteyen biri planladı ama ellerindeki plan bizim işimize yaradı” dedi ve sonra sinsice gülümsedi.
“EEEE yolculuk başlasın o zaman “dedi Vedat.
Yolculuk sürerken Işıl’ ın aklına gelen ile Tuğrul beye döndü.
“Tuğrul amca anlaşılan Vedat sana başımızdaki düşmandan bahsetmemiş” dedi.
“Yok kızım ama içime şüphe doğuyordu yani son 2 aydır filan “dedi yaşlı adam.
“Ben babama sormadım Işıl, babana da anlattım “diye kendini açıkladı Vedat.
Işıl kaç aydır uğraştıkları durumları kısaca anlattı ve aklına gelebilecek kişiler olup olmadığını sordu. Tuğrul bey ise bir süre düşündü ama aklına kimsenin gelmediğini biraz daha düşünmesi gerektiğini belirtti. Yolculuk boyunca da düşünmeye devam etti yaşlı adam.
IŞIL’ IN İÇERİYE SOKTUĞU BAKICIDAN;
Ben Meryem. Meryem Şanlı. Mardin’ de çok yüksek sözü geçmese de hatırı sayılır bir aşiretin tek bekar kızlarıyım. Abimlerin desteği ile Amerika’ ya gittim ve orada okudum. Patronum ile de orada tanıştım. Ailem sadece okul okuduğumu ve orada iyi bir işte çalıştığımı sanıyor ama ben Amerikan yeratından bir mafya tarafından keşfedilmiş ve yetiştirilmiş bir bireyim. İşimde gayet başarılıyım ki bu görevin bana gelmesinden belli. Belki biraz da annemim hasta olması da etkili olmuştu. Her neyse dün mülakatta başarı sağladığımdan benimle deneme aşamasına geçtiler. İşime gelirdi bu. İlk başta her ihtimale karşı kadına kendimi belli etmeyecektim tuzak olmaması için. Bu işi her kim verdiyse en ince ayrıntıyı dahi düşünüyordu. Şuan ise abim ile birlikte adamların evinin önüne geldim.
“Buyurun “dedi izbandut kılıklı boz ayı.
“Merhaba, kız kardeşim dün bakıcılık mülakatından geçti de yatılı dediğiniz için eşyalarını getirdik “diye açıkladı abim.
“Bekleyin “ dedi ve kulaklıktan içeriye haber verdi.
Dudak okuma eğitimi yıllardır işime yarıyordu. Abim gördükleri ile biraz endişelenmişe benziyordu onu rahatlatmak için konuştum.
“Merak etme ben sadece işimi yapacağım. Tatillerimde de yanınıza geleceğim ayrıca bana bir şey olmaz. Şanlıların tek biricik hanım ağasıyım “dedim.
“Orası öyle abim de ne bileyim “dedi.
“Sizi bekliyorlarmış buyurun “dedi az önceki boz ayı.
Abimle içeriye girdik. Büyük bir salonda beklerken içeriye ben yaşlarda bir kız girdi ve bana göz kırptı. Anlaşılan bu içerideki diğer casustu. Ben bunu düşünürken arkadan yaşlı bir adam konuştu.
Abimle arkamızı döndüğümüzde yaşlı 1.65 boylarında normal kiloda bir adam bizi karşıladı. Abimle kısa sohbetinden sonra o gidince ben kalmıştım.
“Sindia bakıcıya kuralları anlat. Ne iş yapacağını da “dedi ve diğer kızla çıktı.
Karşımdaki genç bayan bana yapacaklarımı, kuralları anlattı. O anlatırken bende etrafı inceliyordum.
“Şimdi kalacağın yere ve bebeğe gidelim “dedi.
Birlikte bir arabaya bindik ve ilerledik. Benim gözlerimi bağlamışlardı. Gözlerim kapalı olsada geçtiğim yerlerden sesleri ayırt etmeye çalışıyordum. Bir saat sonra önce araba durdu sonra küçük bir eve giriş yaptık. Haddinden fazla koruma vardı burada.
“Bir kadın kucağında bebeği ile oturuyordu. Yakınlarında da bir erkek çocuğu vardı. Bunlar bakmam gereken ufaklıklardı sanrım.
“Merhaba de, bu genç bayan sizin yeni bakıcınız “dedi.
Karşımdaki kadın bakıcı kelimesinden sonra kucağındaki bebeği ve yakınındaki kız çocuğuna daha çok sokuldu. Onun bu harekine karşılık gidip kadının kulağına birşeyler fısıldadı ve bana baktı.
“Ben artık gidiyorum siz tanışırsınız “dedi.
“Merhaba ben Meryem sizin adınız nedir?” dedim.
“Defol git çocuklarıma ben bakarım “dedi kadın.
Pek zor olmayan yolculuğumuzdan sonra İstanbul’ a giriş yapmıştık nihayet. Vedatları evlerine bırakıp kendi evime geçtim. Kısa bir banyo iyi gelir diye düşünüyordum ki haklıydım. Üzerimi çıkartıp duşakabine girdim ve suyun başımdan aşağıya akmasına izin verdim. Aşırı yorulmuştum. Bu iş bittiğinde ailemle birlikte kısa ama güzel bir tatile gitmek istiyordum. Belki Beril’in yanına giderdik. Düşünce denizindeyken duşumu sonlandırmıştım. Banyodan çıktığımda hala oda sessizdi demek ki kocam hala gelmemişti. Üzerimi giyinip odadan çıktım ve aşağıya indim. Yanılmıştım kocam gelmiş hatta kızımız ile oynuyordu.
“Hoş buldum güzelim, sen ne zaman geldin?” dedi.
“Çok olmadı duş aldım sadece “dedim.
“Prensesim sen annen ile devam et bende bir duş alayım olur mu?” dedi .
Güneş’in saçını öptü bana göz kırparak yukarıya çıktı. Ben de kızımın yanına giderken sehpanın üzerindeki telefonun çaldığını duydum ve arayana baktım. Yurt dışı numarası olunca acaba beklediğimiz haber mi geldi diye direk cevapladım.
“Selam Barın yukarı çıktı da ben açtım, eşiyim “diye yanıtladım.
“Anladım yenge, sorun değil. İstediğiniz iş tamam kızı başka bir eve götürmüşler ama kadın biraz ürkek. Henüz kim olduğunu söylemedi sizden haber mi bekleyelim yoksa doğru anda biz mi söyleyelim “dedi.
“Orada değiliz en doğru ve güvendiği anda kendi söylesin ve aileyi çıkartmak için bir yol bulmaya çalışsın. İrtibatta olalım “dedim.
“Anladım tamam Dostuma selam söyle bay “dedi.
“Aleyküm selam, söylerim “ dedim ve kapattım.
Telefonu kapatmam ile kapının çalınması bir oldu. Gelene çalışan bakar diye düşündüm ve umursamadım. İçimden sevinç nidaları atıyordum. Herşey istediğim gibi ilerliyordu.
“Anne, hadi gel bak” dedi Güneş.
“Geldim güzelim “dedim ve telefonu sehpaya bırakıp kızımın yanına oturdum ve onunla resim yapmaya başladık.
Bir süre sonra ise arkamızdan bir ses duyduk.
Not: Uzun süredir bölüm yazamıyorum çünkü ilham geliyor. Bunun için sizden özür dilerim.
NOT: Meryem Şanlı’dan bahsettim çünkü içeriye soktuğumuz kişinin nasıl biri olduğunu bilmenizi istedim.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
18.52k Okunma |
1.13k Oy |
0 Takip |
43 Bölümlü Kitap |