39. Bölüm
ESRANUR KAYA / Paylaşilamayan Veli̇aht / 39. BÖLÜM

39. BÖLÜM

ESRANUR KAYA
2dreamreal

Uzun bir aradan sonra merhaba, bölümü beğenirseniz oy ve yorumlarınız benim için kıymetlidir.

IŞIL’DAN;

Merve’nin gelmesinden sonra ortalık biranda kaos ortamına dönmüştü. Nilay’ın elime tutuşturduğu kağıtları incelerken tüm olanı biteni kavramıştım. Bu durum Merve ve tatil ailesi için büyük bir yıkımdı. Merve’ nin şuan da ayakta, daha doğrusu yanımızdaki sakinliği fırtına öncesi sessizlikti ya da anne babasının yapacaklarını izlemek daha zevkli olacak diye düşünüyordu. Şuan ise olan konuşma ve yaptığımız plan doğrultusunda karşımızdaki adamları bekliyorduk tuzaklı evin güvenli bölgesinde yani yer altında. Kameralar ile gelen kişilere bakıyorduk ki gördüklerim ile gözlerim full açıldı bana eş zamanlı Azat söyledikleri ise gülümsememe sebep olmuştu.

“YUHH bu ne lan… Ağır silah nedir?” diye söylenen Azat’ a göz devirdim tam konuşacağım sırada Vedat konuştu.

“Sana özenmişler kanka “diye kahkaha atan Vedat hepimizin iç sesini dışına yansıtmıştı.

“Lann yürü git, ben bu kadar manyak mıyım “ diye söylenen Azat ağa hepimizde göz gezdirdikten sonra kendi sorusunu kendi cevaplamıştı.

Azat herkese bakıp “sanırım öyleyim “ dedi.

“Şamatayı bırakın yaklaşıyorlar, hadi kendi alanlarınıza gidin de beni rahat bırakın “biraz kızar gibi söyleyen Nilay’ dı tabi ki de.

“Kıza bak resmen bizi kovuyor “dedi Sinan ve sonra bizimkilere bakıp“ sizde bir şey söylesenize küçük hanıma “diye şakayla karışık sitem etti.

“Onlar bana bir şey söylemez…. Hadi hadi ağır silahlara doğru alalım sizleri bayanlar baylar “dedi Nilay kışkışlayarak.

Ona hak vererek “haklı hadi önce robotlar karşılasın fark ettikleri anda biz devreye gireceğiz” diye konuşmayı sonlandırdı.

………………..

Yukarı çıkıp hepimiz yerlerimiz aldığımızda en yakın temasta olan Sinan ve Vedat oldukça eğleniyorlardı. Diğerleri ise verdiğim emir doğrultusunda kendilerini güvenli konumlarda yere atıyorlardı. Bir Sinan ve Vedat gıcıklığına kabak gibi ortadaydı ki üstlerine gelen araçlardan çok zor kurtuldular. Bu duruma göz devirdim diğerleri ise katıla katıla gülüyordu.

“Manyak, sadistler resmen bizi ezeceklerdi” diyen Sinan ile herkes daha fazla gülüyordu.

“Aynen kanka asfalt oluyordunuz az kalsın “diye dalga geçen Işık ile ben dahil hepimiz karnımızı tutarak gülüyorduk.

“Ben göstereceğim onlara sadistliği” dedim gülerken.

Biz kendi aramızda eğlenirken Sinan ve Vedat ‘da köşeye çekilmiş kendi hallerine gülüyorlardı. Aynı zamanda Nilay’ın anlattıkları ile adamların durumda tuhaflık olduğunu kavramaları an meselesi idi.

“Hazır olun, birazdan gireceğiz. Kendinize çeki düzen verin “dedim kulaklık ile.

“Tamam yaa” diye söylenen elbette ki biricik kuzenim Nihan’ dı.

“İçeriden gelen böğürme sesiyle birlikte “ŞİMDİ “ dedim ve elimde silahım ile önüme gelene sıkarak ilerlemeye başladım.

Önüme çıkanlardan biri kurşun sıkmama rağmen üzerime doğru gelmeye devam ettiğinden kaynaklı bende silah kullanmayı bırakmak yerine kafasına hedef aldım ve sıktım. Asıl hedefim olan kapıya gelince biraz daha sessiz olmak için kapıdaki adamları arkadan gelerek boyunlarını yan çevirerek yere devirdim ve köşeye aldım. Benim aksime Nihat, Barın ve Merve vura kıra yumruklar havalarda uçuşarak ilerliyorlardı. Zaten onların tarzı silahtan çok el kol kullanmaktan yanaydı. Ben, Vedat ve Sinan ön kapıdan girerken diğerleri de arka ve bahçe kapısından girmeye başlamıştık çoktan. İçeriden gelen ses ile gülümsemiştim salaklar daha yeni fark etmişlerdi tuzağa çekildiklerini.

“Lanet olsun tuzak bu, Bu ev tuzaklı ev “ diyen sesle eş zamanlı olarak ellerim hava da alkışlayarak tam karşına geçtim.

“Tebrikler bu kadar kısa sürede anlamanda bir ironi aaaa ama kısa değil sanırım içeride olduğun için “dedim göz devirerek.

“Sennnn “dedi karşımdaki genç adam.

“Evet ben Işıl…. Korkusuzlar masasının gelecekteki varisiyim. Beni tanıyorsun ama ben seni tanımıyorum “dedim.

“Tanıman gerekmiyor. Madem geldin, madem öleceğim o zaman sende öl “diye silahı doğrulttuğu esnada arkadan kafasına soğuk namlu dayanmıştı kocam tarafından.

“O silahı münasip bir yerlerine sokarım, karıma silah doğrultamaz kimse “dedi Barın da.

“Ben doğrulturum “dedi genç adam.

“Uzatma kimsin sen? Bizden ne istiyorsun “dedi Nihat buz gibi sesiyle.

“Buradaki ve masadaki herkesin yok olmasını isteyen birisi diyelim” diye yamuk bir gülüş sergiledi genç adam.

“Arkandaki adam kim?” dedi Barın onun bu hallerine daha çok aşık oluyordum resmen.

“Sizden ölümüne nefret eden biri “demesi ile hepimiz kim olduğunu anladık.

“Tüm bu pislikleri yapan adam değil mi?” dememle genç adam kahkaha attı.

“Tam üzerine bastınız veliahtlar” dedi.

“Anlaşılan o ki; o kişi her kimse gönderdiğim hediye yeterli gelmemiş ki hala bizimle uğraşıyor” dedim.

“Aksine daha da hırslandı. Bir baba olarak evladına yapılanın hesabını elbet soracak size “dediğinde göz devirdim.

Bu sefer gülen kişi ben, neden güldüğümü anlamaya çalışan ise adını bilmediğimiz kişi olmuştu. Gülmem durduğunda karşımdaki şerefsize doğru adımladım. Tam önünde durduğum anda telefonu çalmaya başlamıştı. Aynı anda içeriye de geri kalanlarımız girmişti. Nihat genç adamın cebindeki telefonu alıp bakınca gülümsedi ve bize doğru göstererek ‘Patron’ yazısını görmemizi sağladı.

“Aç ve sakın yakalandığını çaktırma” diye direktif verdim.

Alo ne oluyor orada, herşey halledildi mi?” diyen robotik sesi ile yine mi diye geçirdim aklımdan.

“İçerideyiz patron “dedi hepimizin gözlerine bakarak.

“EEE sonuç ne?” dedi robotik ses.

Ağır silahlara gerek kalmadan çıkacağız az sonra “dediğinde kıs kıs gülmeye başladı.

Hepimiz ne olduğunu anlamaya çalışırken adam sinsice gülemeye devam ederken karşıdan direktif geldi.

“İmha edin “ dediği anda birkaç adam direk kafalarına sıkarken birkaçı da yüzüklerini kafalarına diktiler.

Saniyeler içerisinde ne olduğunu anlamaya çalıştım, daha doğrusu hepimiz çalıştık ama kendimize geldiğimizde gözlerimiz sonuna kadar açılmıştı ki asıl sorun ise şerefsiz herif dikkat dağıtarak ortadan kaybolmuştu.

“Lanet olsun boşluğumuzdan kaçtı “dedi Nihan.

“Etrafı toparlayıp çıkalım sağ kalanları da toplayalım “dedi Vedat.

“Ulan nasıl oldu, ne oldu biranda” dedi Azat.

“Kendilerini imha ettiler ve asıl kaçması gereken kişide elimizden kaçtı” dedim sinirle.

“Neyse bizimkiler toplar buraları hadi çıkalım” dedi Vedat tekrardan.

Hepimiz toplanırken Nilay’ a da yanımıza gelmesini söyleyerek ilerliyorduk ki kapıdan çıkmadan gördüğümüz görüntü ile gülmeye başlamıştık. Görkem ve Ceren uzaktan ellerinde silahlar ile ortada sıçan oynuyorlardı resmen.

“Eğlenceniz bol olsun hanımlar “dedi Azat gülerek.

“Eyvallah, baktık siz içeridesiniz bizde burada kalalım dedik “diyen Görkem ile güldüm.

“İyi yapmışsınız ama biri kaçmış, aslında en önemli sıçan kaçmış “dedim sinirle gülerek.

“Haaa o mu? Kaçtığını sansın salak öyle değil mi Nilay" diyen Görkem ile göz devirdim.

"Kızım kaçtı mı kaçmadı mı?" Diyen Işık'a cevabı veren arkadan bize katılan Nilay olmuştu.

"Teorik olarak evet ama gerçekte hayır " demesi ile hepimiz’ ne diyorsun manyak’ bakışları attık.

"Boşverin , anlamadığınız konularla uğraşmayın. EEE hadi gitmiyor muyuz " demesi ile "bildiği vardır boşverin hadi gidelim " dedim.

.................

Eve geldiğimizde bizi kapıda çocuklar karşılanmıştı. Onlarla biraz vakit geçirdikten sonra kısaca durumları babamlara anlatmıştık ki durumun ciddiyetinin ve kriz niteliği taşıdığından dolayı Merveler' e gitmeye karar vermiştik. Tam da amcam ve babamın düşündüğü gibi bir ortamın içine düşmüştük neyse ki çocuklar ve annemleri getirmemiştik.

“SEN BUNU BİZE, AİLEMİZE NASIL YAPARSIN? HADİ BİZİ GEÇTİM MEZARDAKİ ABİME, ABLAMA NASIL YAAPRSIN OĞLUM” diye bağıran elbette ki Merve’ nin babasıydı.

“OĞLUM DEME BANA…. MADEM ÖĞRENDİNİZ SÖYLEYEYİM, AİLEMİ SİZ ÖLDÜRDÜNÜZ ÖKSÜZ, YETİM BIRAKTINIZ BENİ” dediğinde tam da biz salona girmiştik ki;

“NEEE” diye aynı anda ses yankılandı salonda.

“KAFAYI MI YEDİN SEN, AİLEMİZİ Mİ ÖLDÜRECEĞİZ LAN “dedi ve bir yumruk attı yüzüne evin reisi.

Yumruğun etkisiyle yüzü yan dönen aptal yüzünü bizimkilere karşı çevirip “ YALAN MI? O KAZA DEĞİLDİ ADAMI KONUŞTURUM VE KORKUSUZLAR MASASI EMİR VERDİ DEDİ BANA “dediğinde bu sefer Nalan abla yüzüne tokat attı.

“SENDE İNANDIN ÖYLE Mİ?” dedi hayal kırıklığı ile.

“YALAN MI?” dedi bu sefer daha yüksek ses ile.

Bu duruma daha fazla seyirci kalamayan babam ise elindeki dosyayı polis bozuntusunun yüzüne fırlattı.

“Yalan, doğrusu ise dosyada “dedi.

Geri kalan herkes sessizliğini korurken Barın ve benim telefonum aynı anda çalmaya başladı. Barın uzaklaşırken bende başka yöne doğru gidip sessiz bir alana girdim ve arayanı cevapladım.

“Alo “dedim.

“Alo efendim, acil durum “diye sessizce ve tedirgin konuşunca kaşlarım çatıldı.

“Sorun nedir tatlım?” dedim.

“Efendim sabah çatışmaya girdiğiniz manyak sağlam geldi. İkincisi ise dadının yanındaki aileye transfer emri verdi yaşlı manyak da “ dedi.

“Nasıl yani o haftaya değil miydi?” dedim.

“Biranda fikir değiştirdiler bende anlamadım” dediğinde şüphe ile konuştum.

“İkinizden biri deşifre mi oldu “dedim.

“Sanmıyorum, önce bir telefon geldi. Sanırım karakoldandı çünkü amirim kelimesini duydum daha sonra da bu emri verdi “dediğinde içim rahatlamıştı.

“Saat kaçta olacak bu transfer?” diye sorduğumda.

“Sanırım hemen çünkü o da ‘ vakit yok acilen ‘ demişti” dediğinde içimden bildiğim bütün küfürleri sıraladım.

“Tamam, sen yine de dikkatli ol “dedim ve telefonu yüzüne kapatıp hızla içeriye doğru ilerledim.

Tam kapıdan giriyordum ki “Işıl” diye Barın seslendi.

Arkamı dönüp “canım acil değilse sonra konuşalım “dedim.

“Acil! Arkadaşım bulunduğu birime içerideki dadı adı neydi, haa Meryem. SOS kodu göndermiş.” Dedi.

“SOS kodu “dedim anlamak için.

“Onlarda bir nevi acil durum sinyali imiş. İki durumda verilirmiş; ya deşifre olursan ve ölümle burun buruna isen yada haber veremeyecek kadar zor durumda ve bildirmek istersen “diye açıklayınca ne demek olduğunu anlamıştım.

“Ben biliyorum içerideki kız aradı az önce aileyi göz önüne alacaklardı ya, HAA işte onun işlemini başlatmışlar. Bir yerden telefon mu ne gelmiş ondan sonra öne çekmişler “dedim.

“Ne zaman peki “ dediğinde “hemen “diye cevapladım ve onun şaşkın halini arkamda bırakıp içeriye girdim.

Kendimi belli etmek için el çırptım ve herkeste gözlerimi gezdirdim. Ne yapayım durum acildi ama.

“Kavgayı bölüyorum ama burada bulunan gençleri almam lazım durum aşırı derece acil “dedim.

“Ne oldu kızım” diye ayağa kalkan babama bakıp “Sonra anlatırız babacım sizlere “dedim.

“EEEE hadi hala buradasınız daha diğerlerini alacağız “dedim.

“O kadar vakit yok. Ben içeriye girmeden aradım diğerlerini de lazım olacakları getirmeleri için de “dedi canım kocam.

“Harikasın canım kocam “dedim ve gidip yanağına masumane öpücük bıraktım ve kolundan tutarak sürükledim.

…………………………..

Yolda diğerleri ile buluşup kısaca olanı anlattık ve aklımdaki uzun süredir tasarladığım planı anlattım. Tabi dadıya da durumu bildiren bir sinyal kodu gönderilmesini rica etmiştik Barın ile ama gönderilse bile görmeme ihtimali yüksekti. Plana göre geçebilecekleri 4 noktaya da farklı gruplar halinde ayrılarak yollar ve çevrelerine tuzaklar kurarak beklemeye başlamıştık. Saatlere göre geçiş noktalarını düşünürsek en son nokta bizim bulunduğumuz noktayı hatta en düşük geçme olasılığı olabilecek nokta da burasıydı ama işte beklemek gerekirdi her ihtimale karşı.

“EEEE hani hemen başlayacaktı transfer “dedi Nilay kulaklıktan.

O tabi ki uzaktan bize yardımcı oluyordu. En önemlisi ise kameralardan takip yapıyordu.

“Bilmiyorum ki…. sen gözünü ayrıma hem çevredeki adamlarımızdan da haber yok “dedim.

&&”Çevredeki adamlarımız “diye hepsi ayna anda sorunca göz devirdim.

“Hani içeride bizden biri var ya acil durum için evi gözletmemiz gerekmez mi?” dedim göz devirerek.

Barın kulağıma yaklaşarak “ bari benim haberim olsaydı güzelim, bu kadar endişe etmezdim “dedi ve ufak bir buse bıraktı dudaklarıma.

“Ben babam da dahil bazı şeyleri kendime saklarım. Ondan sorunsuz işliyor planlar. Bir nevi babamın taktiği bu “ dedim göz kırparken.

“Fısır fısır konuşmak yerine bize de mi söyleseniz acaba “dedi kulaklıktan Nilay.

“Özel diye bir şey var ya hanii” dedim bende ve susmasını sağladım.

“Özelmiş, gidin evinize özelse” diye homurdanmaları duymamazlıktan geldim.

“Bizi bırakın hedefinize odaklanın veliahtlar “ dedim.

Nilay ve diğerleri dediğimin üzerine gülme sesleri gelmeye başlayınca kocamla aynı anda göz devirmiştik. O saatten sonra ne kadar süre geçti bilmiyorum ama telefonuma gelen bildirim ile gülümsedim. İşte şimdi başlıyorduk.

………………………………..

BİRKAÇ SAAT ÖNCE DADIDAN (MERYEM’DEN);

Tatil için geldiğim memleketimde böyle acil bir görev geldiğinde dünyalar benim olmuştu çünkü uzun süre çalışamayacaktım ya da burada bir kreşte geçici olarak çalışmak zorunda kalacaktım. Patronun araması oldukça işime gelmiş ve görevi kabul etmiştim. Uzun süredir kadını izliyordum zorla mı tutuluyor yoksa isteyerek mi diye ama geceleri ağlama sesleri ve geçen hafta kaçmaya kalktığı için çocuklarında ayrılma cezasıyla zorla kaldığını anlamıştım. Bugün ona yardım için geldiğimi ve kurtulacaklarını söyleyip patrona durumu bildirecektim. Bu düşüncelerim ile salona geçerken cam kenarındaki kadına odaklanıyordum ki önüme çıkan evin hizmetçisi ile duraksadım.

“Meryem kızım hanıma çağırsana yemek hazır “dedi.

“Tamam abla çağırırım ben, sen getireceğini getir “dedim ve amacım olan kadının yanına ulaştım.

“Hanımım yemek hazır “dedim kibarca.

“Canım istemiyor, sen oğluma yedir “dediğinde kaç gündür doğru düzgün yemek yemediği aklıma geldi.

“Hanımım kaç gündür açsınız, bebeğiniz için yemek yiyin “dedim.

“Yesem ne olacak ki burada ölüp gideceğiz bu adamlar bizi yaşatmayacaklar “dedi bir anda.

Bu çıkışı beklemediğim için önce şaşırdım sonra da açılması ile dinlemeye devam ettim.

“Sanıyor musun burada istekle kalıyorum, kalıyoruz….. O adamların elinde kocam “ dedi ve bir hıçkırık koptu ağzından.

Kameralardan izlendiğimizi bildiğimden sarılarak ve beni duyamayacakları bildiğimden dudaklarımı saklayarak “sakin olun ve beni dinleyin, sizi kurtarmak için korkusuzlar masası gönderdi beni, size ve eşinizin başına gelenleri biliyorlar “dediğimde kadının ağzından bir hıçkırık daha firar etti ve başıyla onaylayarak kameralardan dolayı farklı durum sezmesinler diye ağlamaya devam etti.

“Hadi hanımım güç toplayın, evlatlarınız için “ dedim ve ellerinden tutarak kaldırdım.

Birlikte kahvaltı masasına gittiğimizde ufak afacanda geldi. Yukarıdan gelen ağlama sesiyle bebeğin de ağladığı anlayarak ayaklandım.

“Siz kahvaltınızı edin, ben de küçük hanıma bakayım “dedim.

Odaya girdiğimde küçük hanım yerinde kıpırdanarak ağlıyordu ki hemen kucağıma aldım. Aldığım kokuyla sebebi de belli olmuştu. Hızla altını temizleyip üzerini değiştirirken annesi de gelmişti.

“Banyo yaptıralım “dedi.

“Olur ben hemen hazırlıyorum “dedim ve banyoya girip hazırlamaya başladım hem dikkat çekmeden konuşmada yapabilirdik.

Ben bunları düşünürken bebek küvetini hazırlamış tabi ki su kovasını da yanına koymuştum. Dadılık eğitimi almak benim için bulunmaz nimetti çünkü çocukluğumdan beri hayalimdi ki abimlerin desteğini de unutmamak lazım.

“Biz geldik “diye gözleriyle dışarıyı işaret ederek giren anne kız ile yalnız olmadığımızı anlamıştım.

Gözlerimi ‘anladım’ diye açıp kapattım ve sevecenlikle “gel bakalım küçük hanım “dedim bende.

Bebeği yıkarken bir taraftan da sessizce konuşuyorduk. Durumu anlattım o da durumunu anlattı ve kurtulmak için yapmamız gerekeni sorduğunda ‘beklememiz gerek’ diye özellikle belirttim. Biz konuşup çıkarken aşağıdan da sesler gelmeye başlayınca onları banyoda bırakıp kapıdaki yardımcıya yardım etmesini söyledim ve aşağıya indim. İlk gün beni buraya getiren adam hızla yanıma geldi.

“Hemen kadını ve çocukları hazırlayın birkaç saate başka eve geçeceğiz “ dedi.

“Eve haftaya gideceğimiz söylemiştiniz “dediğimde.

“SANA NE DENİLİYORSA ONU YAP “diye bağırarak emir verdi pislik.

Bana hazırlanmamı söylerken diğerlerine de delil filan bırakılmaması için direktif veriyordu. Bu kaos ortamında arama yapamayacağım için patrona acil SOS kodu gönderdim kolyemden. Onlar birşeylerin ters gittiğini anlayıp elbette ki beni buraya sokan kişilere haber verirdi. Hızla yukarıya çıkıp hanımımın odasına girdim ve yanındaki yardakçıyı gönderdim.

“Eşyalarınızı toplayın, sizin için önemli bir şey varsa da alın “dedim bebek çantasını gözlerim ile işaret ederek.

“Ne oluyor Meryem “dedi genç kadın.

“Bende bilmiyorum, bana denileni yapıyorum. Ben çocukları hallederim siz hazırlanın” dedim.

“Tamam, tamam. Gidip hazırlanıyorum “dedi.

Eğer sinyal alınırsa haftaya olan transferin şimdi olunacağını da anlarlarsa bizi buradan alacaklardı eminim ki. Küçük hanımı hazırlayıp daha sonra da ufak afacanı hazırladım ve eşyaları aşağıya indirmelerini söyledim. Hanımıma değerli eşyalarını kendi çantasına koymasını söylediğimde göz göze geldik ve gülümsemesi ile aldığını anlamıştım. Birkaç saat daha bekledikten sonra dışarıdan sesler gelmeye başlamıştı. Kapıdan içeriye giren beden ile o tarafa döndük.

“Hadi arabalar geldi, kalkın “dedi ve gitti.

Bizde ayaklandık ve dışarıya çıktık ama gördüklerim ile şok oldum. Önümüzde duran arabaya bindik ve eşyalarımızın bagaja konmasını bekledik. Neyse ki araba sıcaktı ve çocuklar üşümeyecekti. Kapı kapanmadan önce duyduğum ‘acil durumda esnasında…,imha söz konusu olduğunda çekinme sakın’ dedi başları neydi ki bu ‘imha ’ diye düşünürken araçlardan birkaçı hareket etmişti bizim arabanın kapıları da kilitlenmişti ve şoför ile göz göze geldik. Gözlerimi ondan çekerken yanımdaki hanımıma baktım, bir bokluk vardı ama çözemiyordum. Önümüzdeki birkaç araba farklı zaman dilimlerinde hareket edince bizde en son hareket ederek ilerlemeye başlamıştık. Kulağım şoförde ama ilgim afacanda gibi yapıyordum ki kulaklık konuşmalarındaki şifreyi çözmeliydim.

“Bu yol temiz “dedi bizim şoför diğerleri ne dedi bilmiyorum ama anladığım kadar ile bir terslik vardı en azından bizim kurtuluş umudumuz adına. Hanımım ile göz göze geldik tekrar o da bendeki tedirginlik ile bir terslik olduğunu anlamış kucağındaki kızına sıkı sıkı sarılıyordu. Bu yol ya kurtuluş ya ölümdü bunu o da anlamıştı. Belki de kimseyi beklemeden kendim bir yol bulmalıydım kahretsin ki.

…………………………………

IŞIL’DAN ;

GELEN MESAJ;

“Efendim arabalar kontaklar halinde hareket etti. Bizimkiler en sondaki araba” diye gelen mesaj ile gülümsedim.

“Gençler hazır olun arabalar hareket etmiş “dedim kulaklıktan.

Kulaklığı dinlemeye kalmadan gelen ikinci mesaj ile bir terslik olduğunu anlamıştım. Aynı zamanda Barın’ a gelen telefonda bunun bir göstergesiydi. Şimdi daha dikkatli olmalıydık.

………………………….

NOT: Meryem’den yazmak zorundaydım çünkü kadına durumu nasıl anlattığı ile ilgili boşluk olmamalıydı bana göre….

NOT: Bölüm geç geldiği için özür dilerim ama yazmak içimden gelmiyordu. Bildiğim bir şey varsa ne olursa olsun hikayemi tamamlamam gerektiği bu yüzden başına tekrardan geçtim.

İYİ OKUMALAR……

 

 

 

 

Bölüm : 21.02.2025 16:23 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...