SELAM CANLARIM UZUN BİR SÜREDEN SONRA GELDİMM. İNŞALLAH BU SEFER AKSİLİK OLMAZSA HER HAFTA DÜZENLİ BÖLÜM ATACAĞIM. BOL BOL YORUM VE OYLARINIZ BEKLİYORUMMM.
“Efendim araçlar, farklı zaman dilimlerinde dörtlü kavşaktan ayrıldı ve ayrıldıkları yönlerde ilerliyorlar lakin….” Gelen mesaj biraz tuhafıma gitse de bununda tedbir amaçlı olduğunu bildiğimden bende karşılık mesaj göndermeyi sonunda akıl edebilmiştim.
“Bizimkiler hangi araçta” dedim ve gönderdim.
Bir gözüm ise Barın’ a gelen telefon konuşmasındaydı. Tekrar gelen mesaj ise sinirlerimi alt üst etmişti.
“Efendim o durum biraz karışık, aracı gözden kaybettik daha doğrusu kavşakta araçlar birbirine girdi ve plakaların aynı olduğunu fark ettik” dediğinde kaşlarımı çatabildiğim kadar çattım.
Sinirle telefonu cebime atarken Barın kapatmış olduğu telefondan başını kaldırarak sıkıntı ile konuştu.
“Karıcım, Meryem ikinci kez sinyal göndermiş bir terslik olma durumu çok yüksek “dediğinde başımla onu onayladım ve kulaklığa dokunarak konuştum.
“Araçlar kontaklar halinde yola çıkmış ama bizimkiler aracı gözden kaçırmış. Şöyle ki, durumda karışıklık var bu yüzden aynı anda saldıracağız kiiiii karşımızdaki kişiler de bu durumu hesap ederek bizim olduğumuz yerlerden aynı anda geçecektir.” Diye bildirdim.
“Niye böyle bir manyaklık yaptılar ki “ dedi Sinan.
“Büyük olasılık ile tuzak olma durumuna göre hareket ediyorlar ve eğer tuzak varsa rehineleri öldüreceklerdir “dedi Azat.
“Nilay araçları takip edebiliyor muyuz? Hepsi aynı plaka imiş. “dedim.
“Nasıl aynı plaka” dedi birkaç ses.
“Duydunuz aynı model araçlar, aynı düzen ve aynı plaka imiş” diye açıklama yaptım.
“Lan bunlar gerçekten manyak, ama düşününce taktir ettim şimdi” dedi Sinan.
Hepimizden gülme sesleri geldiği esnada Nilay konuşmuştu.
“Araçları bulmaya çalışıyorum lütfen sessiz olur musunuz?. Kameraların görüş açılarına bakıyorum ve bulmak üzereyim “dedi Nilay.
Biz bir süre araçları beklerken Nilay’ ın kulaklıktan gelen heyecanlı sesiyle ona odaklandım. Sanırım bulmuştu görüntüleri.
“Buldum sizlerin görüş açılarınıza girmelerine yaklaşık olarak 5 dakika var ama saniye, belki de dakika farkları olacak bilginiz olsun “ dedi.
“O zaman herkes hazırlansın, Nilay görüş açımıza girdiklerinde tüm teknolojik araçların sinyallerini kes ki kimse tuzak olduğunu anlamasın” dedim.
Herkes hazırlıklarını yaptığından görüş açımıza giren araçlar ile gülümsedim ve Nilay’ a sinyalleri kesmesini söyledim. Bizim için sorun değildi bu durum, Sinan ve ekibinin özel olarak tasarladığı kulaklıklarımızı taktık hepimiz. Tek sorun şuydu ki bunları ilk kez kullanıyorduk. Riski göze alarak taktığımız kulaklıklar çok şükür ki bizimkilerin saçma salak muhabbetlerinden dolayı çalıştığını anlamış bulunmuştum. Görüş açımıza tamamen giren araçlar ile diğerleri de eş zamanlı olarak görüş açılarına girdiğini söylemişti. Uzaktaki adamlarımıza işaret verdiğim anda tekerlere çivi girmişti. Bu durum en öndeki aracın durmasını sağlarken diğerlerini de durdurmuştu. Aşağıya inen adam etrafa göz gezdirdi ama bir şey göremedi ama dikkatimi çeken durum ortadaki arabadan kimsenin inmemesi idi büyük ihtimal ile emanet bizim bulunduğumuz noktadaydı. Teyit etmek için kulaklıktan diğerlerine sordum bu garip durumu.
“Tüm araçlardan inildi mi yoksa bir tanesinden kimse inmedi mi? “dedim.
Diğerleri indiğini söylerken Azat ve Görkem tam ortadaki aracın içinden kimsenin inmediğini söylemesi ile ihtimaller ikiye inmişti.
“Azat, Görkem emanetler ya bizde ya da siz de diğerlerinden daha dikkatli olun” dedi Barın.
“Tamamdır” dedi ikisi de aynı anda.
“Artık başlayalım “dedi Işık ve silahlar patlamaya başladığında araçların etrafındakiler ise siper olmuştu ve yüzlerinde afallamış bir ifade söz konusuydu.
Yüzümdeki gülümseme ile Barın baktım.
“Valla salakladılar “dedi kocacım.
“Öyle oldu galiba. Büyük ihtimalle iletişim yok diye son anda farkına vardılar baksana bağrışıp duruyorlar. Sinyal kesiciler işe yaradı” dedim.
Benim ve Barın’ ın yanında bulunan adamlarımız ile çoğu kafayı indirdiğimizde bende yerimden kalktım.
“Beni koruyun çıkıyorum “dedim kulaklıktan.
Barın başıyla onay verirken diğerleri de “anlaşıldı efendim “diye onaylamışlardı.
Yerimden temkinli bir şekilde kalkıp etrafımı kolaçan ederek ilerleyerek gidiyordum. Tabi ki önüme çıkan birçok kişiyi ya ben yakından yada arkamdaki keskin nişancı öldürüyordu. Bir kaçını da yakın dövüş ile indiriyordum. Ellerim acımaya başlamıştı çoktan. Ama arkamdaki keskin nişancı işini gayet iyi yapıyordu, kurşunlar daha silahın ucundan çıkmadan indiriyordu. Bu işten sonra kademesini yükseltip prim versem iyi olacaktı. Bizimkiler olmadığı ve biz kocamla birlikte olunca yanımıza en iyi keskin nişancılardan birini almış olduğuma bu durumdan sonra tam kanaat getirmiştim. Biraz daha ilerleyip tam arabanın arka kapısının önene geldim. Açmak için kapıyı tutuyordum ki kafama dayanan namlu ile duraksadım.
Meryem, çocuklar ve genç kadın arabada birbirlerine elleri kenetlenmiş halde bakarken şoför de yaşamak için dua ediyordu çünkü bu yolculuktaki en büyük risk ondaydı. Meryem ise bir şekilde haber vermek istese de başaramıyordu sadece kolyesindeki ikinci SOS durumunu gönderebilmişti. Kendi kendine bir şeyler planlayarak rehineleri kurtarması gerektiğini düşünürken yol ayrımına girdiğinde, tüm araçların dairesel hareketler ile karıştığını ve hepsinin tek plaka olduğunu gördüğünde, bundan bir kez daha emin olmuştu ki tek başlarınaydılar ve şuan ondan başkası yardım edemezdi kendilerine. Araçlar bir süre daha ilerleyince ani frenler ile durmuşlardı. Öndeki ve arkadaki araçlar durup indiği halde onların arabasından kimse inmemişti daha doğrusu inememişti. Meryem birşeyleri çözmek için öndeki adamla göz göze geldiğinde o gözlerdeki korkuyla yerinde kıpırdandı.
“Ne oluyor “diye sordu genç kadın sinirle.
“Bir şey olmuyor. Teker patladı sanrım “ diye yanıtladı.
“EEEE in bak o zaman, çabuk olun çocuklar açıktı” dedi.
Genç şoför ise içine kaçmış sesiyle “inemem “dediğinde Meryem gözlerini büyüttü.
Sesinin tonuna dikkat dahi etmeden aklındakini düşünmeden sordu.
“İMHA PLANI NE?” dediğinde öndeki genç gözlerini yumarak “ölüm emiri, arabanın içindeki herkesin ölüm emri” diye de ekledi kendisini kast ederek.
Genç kadın ve çocuklar korkarken Meryem mantığını devreye sokmaya çalıştı.
“LAN SİZ MANYAK MISINIZ? HANİ BU KADINA, ÇOCUKLARA İHTİYAÇLARI VARDI?” dedi.
“Bilmiyorum, inan bilmiyorum ama yaşamak istiyorum” dedi genç adam.
“GÖRÜYOR MUSUN BİR DE YAŞAMAK İSTİYORUM DİYOR “dedi sinirlendi, sonra sakinleşmek ve mantıklı düşünmek için içinden saydı bir süre.
“Hem sana ne oluyor, sanki onların avukatı, kurtarıcısısın” dede şoför.
“Öyleysem ne yapacaksın acaba pislikler sizi” dedi Meryem ‘ de.
“NEEE, NASIL?” dedi şoför sinirle arkasını dönerek elindeki silahı kaldırıp Meryem’ e doğrulttu.
Meryem sanki silah normal bir araç gibi adama bakarken genç kadında oğlunun gözlerini kapatıyordu korku dolu gözlerle. Meryem hiç istifini bozmadan konuştu.
“Ne anlatacağım lan, senin yüzünden nasıl gebereceğimizi mi, sen nasıl haber verdin buradakilere “dedi bir şeyleri çözebilmek adına.
Meryem hala sakince “anlat “dedi tekrardan.
Adam ise pes ederek belki kurtuluş olur. Arabanın kapıları açılınca içindekileri öldürüp kendisini kurtarır diye anlatmaya başladı.
“Arabanın altında bomba var eğer konum noktasına gitmeden arabadan birimiz dahi inerse kapı açıldığı anda patlar. Bir de şuan ki gibi eğer “dedi ve saatine bakıp “10 dakika içinde hareket etmezse de patlar ama kapılar da açılmaz. Özel mekanizması var teknolojik “diye açıkladı.
“Telefonunu ver bana “dedi Meryem.
“Lan sanane , sanane ver sen” dedi yeniden.
“İnternet var mı?” diyor sorunca genç adam başıyla onayladı.
Meryem önce dinlenmeyi engellemek için özel bir program indirdi. Daha sonra ise yine kendilerine özel program sistemi ile ekibine ulaşım sağladı.
“Fazla vaktim yok bana yardım etmeniz lazım “dedi.
“Meryem iyi misin ne oluyor? “diye söyleseler de Meryem’ e kulak verdiler.
“Sonra, şimdi istediklerimi yapın.” Dedi ve devam etti “biriniz patrona haber versin, buradakilere ulaşsın. Biriniz telefondan konumumu bulsun ve içinde bulunduğum araba kapılarını açarsam direk patlayacak ama açmazsam da 15 dakika içinde patlayacak araçta korumam söylenen aile içerisinde bir de onlardan şoför var. Bir de sanırım iletişim araçları kesilmiş sadece özel sistemden konuşabilirim sizinle “diye ekledi.
“Konumunu buldum uydudan aracı bulacağım ama yapacakların var… Bana yardımcı olmalısın. Ayrıca özel bir mekanizma var ve sinyal zor bulundu kendi sistemimizden bulabildim, aaa doğru ya sinyal kesici var demiştin “dedi karşı taraftaki ses.
“Arabanın ruhsatı var mı?” dedi.
Şoför hemen “var “diye atıldı.
“Güzel bana resmini atın “dedi.
Resim atıldıktan bir süre sonra telefondan tekrar ses duyuldu.
“Meryem torpidonun altındaki kutuyu aç. Orada sağdan 5. düğme otomatik kapıların açılma düğmesi ama elle yaparsan eğer mekanizma oraya bağlıysa hemen patlar o yüzden kolyen boynundaysa o düğmenin üzerine koy ki vericiden sinyal kesici yüklemesi yapayım ve sende o sırada kablo koparabileceğin birşeyler bul “dediğinde Meryem vakit kaybetmeden denileni yaptı.
Telefondaki başka bir ses ve şoför aynı anda “aktif oldu “dediğinde genç kadın çocuklarına daha sıkı sarıldı ve korkuyla dualar etmeye başladı.
“Sakin olun, halledeceğim. Her ne kadar senin kurtulmanı istemesem de sende kurtulacaksın merak etme “dedi.
“Andre çabuk artık “dediğinde “tamamdır, şimdi sıra sende “dedi.
Meryem acele ile kolyesini tutarken bir taraftan da kabloları anlatarak kapıların otomatik kablolarını kesti. Tam kafasını çevirdiği anda şoför elindeki silah ile arkadaki genç kadını isabet almıştı ki Meryem önce elindeki silahı aldı sonra da kabzasını kafasına geçirerek bayılmasını sağladı.
“ Şimdi 8 dakikanız var acele edin ve karşı tarafla çatışmaya hatta çatışmalara giren kişiler bayanı ve çocukların yanına seni koyan kişiler dikkatlice çıkın arabadan ayrıca kendi aramızdaki program olmasa bize ulaşamazdın çünkü tekrardan diyorum sinyal kesici kullanmışlar” dedi telefonun ucundaki ses.
Meryem arakasını döndü ve kadının gözlerine bakarak konuştu.
“Şimdi çocuklar bende sende kendin çıkıyorsun tamam mı?” dedi.
Kadın başıyla onaylayınca arka kapının önünde birisi ve arkasında silah dayamış biri daha görünmüştü ki bu onları kurtarmak için gelen kişilerdi.
“B… bu… bun..lar kim?” dedi kadın.
“Merak etme sizin için geldiler. Korkusuzlar masası tanıyor musunuz “dedi.
“Evet, eşimin asıl patronları ama nasıl “dedi.
“Boşver sen şimdi, sonra konuşulur tamam mı?” dediğinde genç kadın onayladı ve Meryem kapıyı yavaşça açtı.
Işıl kafasında namluyu hissedince elini geri çekti ve yavaşça ellerini kaldırmaya başlamıştı çünkü burada kimsenin görüş açısı yoktu. Ellerini kaldırırken açılan kapıyla dikkati dağılan adamın silahını elinden alarak dirseğine tekme atmıştı. Meryem de arabadan çıkıp arakadan gelen diğer adamla ilgilenmeye başlamıştı çoktan. Işıl adamın yere düşmesini fırsat bilip kalkmadan yüzüne sert bir yumruk daha atmıştı ki adamın elinde olduğunu fark etmediği çakı koluna derin bir sızı bırakmıştı. Adam bundan fırsat bilip ayağa kalktığında ise Işıl da kolundaki acıyı hiçe sayarak kalktı. Adam elindeki çakıyı Işıl’ a doğru sallarken, Işıl kurtulmak için hamle yapıyordu ki Meryem’ in endişe ile son 5 dakika demesiyle ne olduğunu anlamasa da hızlı olması gerektiğini kavramıştı. Işıl da kulaklıktan gelen seslere odaklanırken adamın hamlelerini bertaraf etmeye çalışırken gözleri arabaya kaydı.
“Barın ortalık temizlendi mi?” diye sordu.
“Az kaldı, orada durum ne? İyi misiniz” dediğinde Işıl “Meryem son 5 dakika dedi ama neden dedi bilmiyorum şuanda 4,5 dakika kaldı hızlanın “dedi.
Işıl arabanın içindeki kadına “ hızla in ve kendini güvene alarak karşıdaki tepeye doğru git bizimkiler orada “ dedi.
Meryem karşısındaki adamı indirmiş ve kadına yardım ederek onu göndermiş ama kadın “çocuklarım “demişti.
Meryem elindeki çantayı kadına verip “Ben getireceğim “dedi.
Işıl adamın giden kadına odaklanması ile elindekinden kurtulmuştu ve adamın önce yüzüne yumruklar geçirmiş daha sonra ise adamın tam kalbinin üzerine çakıyı geçirmişti. Meryem ise büyük olan çocuğu arabadan çıkarırken bebek hala orada kalmıştı. Çocuğu biraz daha ileriye götürüp vakit kaybetmeden bebeği alacaktı ki zamanının az kaldığını anlamıştı. Üstelik Işıl da oradaydı. Işıl işini bitirip tam uzaklaşıyordu ki bebek ağlama sesiyle arabaya yöneldi. Bu sırada kulaklıktan Barın’ ın sesini duydu.
“Işıl arabada bebek kalmış ve son yarım dakika çabuk uzaklaşın arabada bomba var” dedi.
Işıl duydukları ve bebeği görmesiyle hızla pusetini çözmeye çalışsa da başarılı olamamıştı. Bebeği kundağı ile birlikte kucaklayıp bağrına bastığı gibi 10 adım atmıştı ki patlayan bomba ile savrulmuşlardı. Bebek daha çok ağlarken Barın ve diğerleri de hızla araca doğru geliyorlardı ki; Işıl son gücüyle biraz daha sürünerek bir ağacın arkasına sığınarak ikinci olan patlamadan kurtulmuştu. Ama kolunun acıdan ve patlamanın etkisiyle bilinci yavaş yavaş kapanmaya başlıyordu. Uzaktan sesler duysa da cevap verecek takati dahi yoktu. Kucağındaki bebeği sıkı sıkı tutarak kapanan gözleriyle en son gördüğü yüz endişe ile etrafa bakınan kocası ve bebeğin annesiydi.
Barın ise ilk patlamadan sonra hızla kalkıp koşuyordu uzaktan gördüğü görüntü yüreğine su serpse de ikinci ve daha yüksek olan patlama ile gözden kaybolan karısı ona korkuyu vermişti. Kendisi ile birlikte bir feryat daha duydu.
Bir adam eşine üzülürken bir ana da evladı için feryat ediyordu.
“Hızlı olun çabuk, etrafa bakın “dedi Meryem.
“Barın Bey kendinize gelin, kulaklıktan sesler geliyor” dedi Meryem.
Hala kendine gelmeyen adam ile Meryem yüzüne tokat atmıştı. Bundan sonra kendine gelen Barın ise kulaklıktaki sesleri duymaya başlıyordu.
“Barın ne oluyor, ne Işıl’ ı” dedi Nilay endişe ile.
“Nilay, pat… patlama oldu. Işıl, Işıl çok yakındı. Ona bakmam lazım tamam mı?” dedi Barın.
Diğerleri ise başarıyla adamları bertaraf etmişlerdi ki Barın sesiyle korkuyla birbirlerine baktılar. Işık ise kalbinde ve kolundaki sızı ile elini o bölgelere götürmüştü.
“Işıl, Işıl’ a bir şey oldu” dedi Işık nefes nefese.
“Barın ne oluyor cevap ver “ dedi Nihat.
“Nilay, abicim sen göremiyor musun “dedi bu sefer Nihat.
“Barın, Barın, Nihat ne oluyor orada “diyen ise Görkem’ di.
“Bilmiyoruz, Barın Işıl’ ın adını haykırdı ondan az önce de Işık neredeyse bayılacak raddeye geldi ki …..Işıkkkk” dedi Nihat bir anda ve gözleri önünde yere yığılan kuzeninin yanına koştu ve birşeyi var mı yok mu kontrol etmeye başladı..
Nilay kendilerine ait dronu uçurup oraya yönlendirirken Barın veya Işıl’ a seslerini duyurmaya çalışıyordu.
“İşlerimiz bittiyse Işıllar’ ın bölgeye gidelim, ne olduğunu anlarız “dedi Sinan.
O sırda ise “Barın ne oluyor ne Işıl’ ı” dedi Nilay.
“Nilay, pat… patlama oldu. Işıl, Işıl çok yakındı. Ona bakmam lazım tamam mı?” dedi Barın.
Barın’ ın söylediğinden sonra Nihat Işık kucaklayıp arabaya götürürken diğerleri de bulunduğu bölgeleri yanlarındaki adamlara temizlemeleri için bırakıp hızla olay yerine gitmeye başladılar.
Etrafa bakarken bebek ağlama sesi geldiğinde o yöne ilerlediler. Genç kadının ise bebeğinin sesini duyduğunda ise yüreğine ferahlama gelmişti. Barın ise gördüğü görüntü karşısında ne yapacağını şaşırmıştı. Direk kulaklıktan ambulans istedi. Şuan en çok Merve yanlarında olsun istemişti. Tekrar kaybetme korkusunu yaşamak onun için çok zor olmuştu. Ambulansı gelmemesi ve diğerlerinin hala yetişememesi elini kolunu bağlarken sanki bildiği herşeyi unutmuştu. Genç kadın ve Meryem ilk müdahaleyi yapmaya çalışırken Barın sadece izliyordu. Uzaktan gelen ani fren sesiyle arabadan hızla inen Merve, Ceren ve Sinan olurken Merve hız kesmeden Işıl’ a doğru geldi.
“Arabaya binmeden önce çok kısık sesle ‘aksilik olursa imha planını devreye koyarsınız’ denildiğini duydum. Şoför hep tedirgindi. Önce araçlar durunca rengi bembeyaz oldu ve sorduğumda planı anlattı. Bir şekilde bizimkilere ulaştım. Onların yardımıyla hala hayattayız” diye açıkladı” Meryem.
“Nasıl yaa bu kadın ve çocuklar onların kozu değil mi? Manyak mı bunlar “dediklerinde Barın daha fazla dayanamamış gibi.
“Bizene ya bizene, Merve Işıl nasıl “dedi .
“İyi, aldığı darbeden bayılmış birde çok kan kaybetmekten” dediği sırada Nihat arabadan inip koşarak yanlarına gelmişti.
“Durumu nasıl. Bu arada Işık arabada “dedi.
“İyi. Korkulacak bir şey yok. Ben Işık’ a bakayım bi” dedi ve arabaya ilerledi.
Işık daha yeni yeni gözlerini açarken ilk kelimesi “ikizim “olmuştu.
Bunu duyan Merve ise “o iyi merak etme ,biraz hasar almış, ambulans gelecek şimdi “dedi.
Işık kendini arabadan aşağıya atıp Işıl yanına geldiği gibi elini tuttu.
“Güzelim, canım, can parçam “dedi.
“Nasıl olur lan, nasıl “dedi yaşlı adam.
Transfer sırasında tuzağa düştüklerini üstelik o kadın ve çocukların kurtulduğunu öğrenmişlerdi kısa sürede.
“Nasıl olur bu, nasıl kurtulurlar o arabadan” dedi yaşlı adam.
Tam bu sırada hiçbirşeyden haberi olmayan kızı geldi etraftaki tedirginlik ile neler olduğunu anlamaya çalışıyordu ki genç adamın dediği ile gözlerini kocaman açtı.
“İçimizde hain olabilir mi ki?” diye sormuştu.
“Ne oluyor, ne haini” dedi sesini biraz kısıp sert ve sinirli çıkartarak.
“Bilmiyorum, aklıma geldi biranda. Nasıl olur, nasıl bulurlar evi, transfer saatlerini “dedi genç adam düşünceliydi.
Genç kız kahkaha atmak istese de yapmadı ve aklındakileri bir bir söyledi açığa çıkmamak için.
“Ben sanmıyorum. İşe polisler karıştı ayrıca bilim adamının videosunu gönderdik dediniz. Belki de kendimizi ele verdik. Onların akla hayale gelmeyecek sistemleri var. Baksanıza halime hafızam yok” dedi ve ellerini iki yana açarak kendini gösterdi. Konuşmaya devam edecekken genç adam söze girdi.
“O zaman ev transferini nasıl bildiler bayan çok bilmiş “dedi.
“Sen gerçekten benim ortağım olduğuna emin misin? Transfer 1 hafta sonraydı hatırlatırım. Demek ki evi zaten bulmuşlar, üstelik takip altındaymış. Evde de büyük ihtimalle hareketlilik hat safhada olunca..” demişti.
“Bizim aptallığımız yüzünden yani” dedi genç adam kendini suçlayarak.
“Haklı olabilirsin kızım” dedi yaşlı kurt ve genç adama dönüp konuşmaya devam etti “Koruma sayılarını arttır, o ev deşifre olduysa burası da olmuş olabilir evi değiştirelim “diye direktif verdi.
Bir süre daha durum değerlendirmesine devam ederlerken genç adamın telefonu çaldı. Arayanın dadı olduğunu görünce anlam veremese de direk açtı.
“Selam, nasılsınız bakalım. Yaşlı bunak ve kızın da yanında mı?” dedi Işıl.
“AAA AAA ayıp ama hatırlamamış olman büyük ayıp bence değil mi yaşlı bunak” dedi Işıl.
“Sen kime bunak diyorsun şırfıntı” dedi genç kız karşılık olarak.
“Neyse uzatmayalım, sadede gelelim “dedi Işıl.
“Ne sadedi beee” dedi genç kız.
“Sizden almam gereken emanetlerimi aldım………. Şimdi bir tane kaldı ve onu da aldığımda sizi bulup kafanıza tek tek sıkacağım. Savaş asıl şimdi başlıyor….” Dedi Işıl.
Evet Işıl için savaş şimdi başlıyordu çünkü düşmanının sınırı yoktu ve bu gözünü korkutmuştu. Sevdikleri için, ailesi için, en önemlisi de masum kızı ve yiyenleri içindi….
NOT: Bölüm kısa oldu ama kurtarma anını pek uzatmak istemedim..
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
18.5k Okunma |
1.13k Oy |
0 Takip |
43 Bölümlü Kitap |