41. Bölüm
ESRANUR KAYA / Paylaşilamayan Veli̇aht / 41. BÖLÜM

41. BÖLÜM

ESRANUR KAYA
2dreamreal

SELAM YUKARIDAKİ ÇANTA İSTEDİĞİM GİBİ DEĞİL AMA BUNA BENZER ÖZEL YAPIM ŞİFRELİ GİBİ DÜŞÜNEBİLİRSİNİZ. BÖLÜM İÇİN BOL BOL YORUM VE OYLARINIZ BEKLİYORUMMM....

IŞIL’DAN;

Gözlerimi ufak ufak araladığımda bana doğru koşan ikizim ile gülümser gibi olsam da etrafındaki sesleri algılamakta zorluk çekiyordum. İkizim yanıma gelip elimi bir başkasının ellerinde aldığında göz göze geldik.

“İyisin, iyiyiz “diye sayıklar gibi söyleniyordu.

Gözlerimi açıp kapatmam ve kalbine boştaki elimi koymam ile iyi olduğumu belirtmiştim. Daha sonrası benim için karanlığı barındıran bir sessizlikti.

…………………..

Gözlerimi açtığımda hastane odasındaydım ve çocuklar hariç tüm ailem buradaydı. Boğazımdaki kuruluk yüzünden uyanmış olsam da sessizdim ve kimse daha farkında değildi. Önce elimin içindeki eli sıkıp farkına varmasını sağladım sonra da sessizce kendimin bile zor duyacağı bir ses tonuyla “suu” dedim.

Kokusundan anladığım kadarıyla elimi tutan kocamdı ve beni ilk fark eden de, sesimi duyanda o olmuştu. Hemen kalkıp yan taraftaki pet şişeden su doldurdu ve bana içirdi.

“İyi misin bir tanem “dedi.

“İyiyim ya, sanki ölmüşüm gibi yas havasındasınız” dedim kısık kesimle.

“Allah korusun kızım… o nasıl söz öyle, endişe etmek de mi yasak?” diye sitem etti annem ve gelip bana sarıldı.

“Doktora haber verip geliyorum güzelim “dedi ve kimseyi umursamadan alnımdan öpüp odadan çıktı Barın.

“Korkuttun be kuzen, aklım çıktı Barın panikle konuşunca “dedi Nilay.

“Zamanı ayarlayamadım güzelim, özür dilerim sizlerden “dedim odadaki herkese hitaben.

Tam konuşmak için ağzımı açıyordum ki kapı açıldı önden Gözde abla ve Merve arkadan ise kocam girdi.

“Millet uyandığını gördüğünüze göre atık eve mi dağılsanız “dedi Gözde abla.

“Sen bizi mi kovuyorsun dostum “dedi amcam gülmeyle karışık.

“Azıcık ucundan evet, zaten Işıl da birkaç saate eve geçer “dedi bana bakarak.

Bu duyduğum en güzel kelimeydi ‘eve çıkmak’ ne güzel ya. Gözde ablanın dediğinden sonra sırıtırken Barın ile göz göze geldik. O da bana bakarak gülümsemekle yetindi.

“EEEE hadi madem biz gidelim, oğlum çıkışta bize gelin Güneş de bizde zaten “dedi babam ve odadan çıktılar.

Kalan herkes de çıktıktan sonra Barın kapıyı kapatıp bana doğru yaklaştı. Yatağın yanına oturarak dudaklarıma buse kondurdu.

“Çok korktum güzelim, sana bir şey olsa ne yapardım inan bilmiyorum. Güneş’ e ne derdim en azından “ dediğinde gözümden bir damla yaş düştü.

“Seni seviyorum “ dedim ve dudaklarına kapandım.

O da bana ayak uydurarak üst dudağımı dişleyip öpüşmemizi daha da tutkulu hala getirdi. Benden zorla ayrılarak “durmalıyız, yoksa…… yoksa sonu kötü olacak “dediğinde bende kıkırdadım.

“ Serum bitene kadar sen uyu, bende seni izleyeyim “ dedi ama ben yatakta yan kaydım ve ona yer açtım.

“Birlikte uyuyalım “dedim.

Bu fırsatı kaçırmak istemeyen kocacım açtığım yere gelip uzandı. Ona sarıldığımda kokusuyla yavaş yavaş gözlerim kapanmıştı.

……………………………

Gözlerimi açtığımda yumuşacık bir yatakta idim. Bir dakika burası benim odamdı. Biz ne zaman eve gelmiştik, daha da önemlisi ben nasıl bir şey hissetmedim. Yataktan kalkıp banyoya geçtim. Önce kısa bir duş aldım daha sonra da temiz kıyafetler giyip aşağıya inmeye karar verdim büyük ihtimalle dinlenmem için yukarıya çıkmıyorlardı. Merdivenlerden indikçe seslerde artmaya başlamıştı. Koridorda elinde kocaman tepsiyle mutfağa doğru giden çalışanı durdurup sorgular gibi elindeki tepsiyi işaret ettim.

“İçeride misafirleriniz var efendim “diye söylemesiyle ben konuştum bu sefer.

“Kim geldi?” dedim.

“Masa üyeleri ve aileleri ayrıca birkaç yabancı “diye açıkladı.

“Tamam sen işine bak “dedim ve onu arkamda bırakarak salona girdim.

Gözlerimi salonda gezdirdiğimde çalışanın yabancı diye söylediği kişiler bugün kurtardığımız kadın, çocuklar ve ajanımızdı. Beni ilk fark eden de Meryem’ di.

Ona gülümseyerek herkese “hoş geldiniz “dedim.

Benim farkıma vardıklarında ise babam kollarını açarak beni yanına çağırmıştı ki Güneş önce davranıp dedesinin kucağına kuruldu ve bana nispet yapmak için yanağına kocaman bir öpücük bıraktı, bende göz devirerek gidip yanlarına oturdum ve kızımın başına öpücük kondurdum.

“Annecimmm “ diye bana kollarını açınca kendi kucağıma alarak saçlarını okşamaya başlamıştım.

“Güzelim, gün ışığım, okul nasıldı “dedim.

“Çooookkk güzeldi. Biz biyazcık yayamazlık yapmış olabiliriz “dedi elleriyle oynayarak.

“Hımm ne yapsak acaba, ama biz bunu sonra konuşalım tamam mı?” diye sorduğumda başıyla onayladı.

Herkes kendi aralarında kaldıkları muhabbetlere devam ederken kapıdan Barın girdi ve kısa bir hoş geldin dedikten sonra yemeğe geçildi. Babamın baş köşeye oturarak “afiyet olsun “demesiyle yemekler yenmeye başlanmıştı.

Sessizlikle devam eden yemeği benim sesim bölmüştü.

“Sana da tam teşekkür edemedim Meryem” dedim.

“Rica ederim efendim, görevimdi. Ayrıca patronumu da bilgilendirdim” dedi Barın’ a bakarak.

“Haberim var, konuştuk” diyen kocam ile Meryem’ in çalan telefonu eş zamanlı olmuştu.

Ekranı bana doğru çevirmesi ile gülümsedim ve telefonu almak için elimi uzattım.

“Alooooo” dedim.

“Sen kimsin lan! Bakıcı nerede?” dediğinde elimde olmadan kahkaha attım.

“Kim olduğumu pek tabi biliyorsun…. Lakin duymak istiyorsan söyleyeyim ben Işıl, diğer adım ise senin ecelin “dedim.

“Sen nasıl.” Dedi yaşlı bunak.

“Sende olan emanetlerimi tek tek geri aldım. Şimdi ise profesör kaldı ki onu da en yakın zamanda ailesinin yanına getireceğim pislik ve seni enseleyeceğim. Oyunların canıma tak dedi” dedim ve konuşmasına izin vermeden telefonu yüzüne kapattım.

Gecenin ilerleyen saatlerinde tüm sevdiklerimiz ile birlikte sohbet muhabbet etmeye devam ettik.

AZICIK YAZARDAN;

“Efendim çok kötü bir şey olmuş” diye salona dalan sağ kolu ile eş zamanlı olarak telefonu yere fırlattı.

“Sizin beceremediğiniz işin haberi ise, çoktan geldi. Bir yığın beceriksiz sürüsü sizi” dedi ve sağ kolundan vurdu.

“Babacım ne olmuş, azıcık sakin ol” dedi genç kız.

“İçimize kadar adam sokmuşlar, dadı onların ajanıymış. Kadın ve çocukları da almışlar “ dedi yaşlı adam hiddetle.

“Nasıl yaaa, efendim siz işe aldınız o kadını nasıl anlamadınız “ dedi genç adam.

“Bilmiyorum” diye karşılık verdi ama elleri sinirden tir tir titremeye başlamıştı çoktan.

Genç kadın numaradan da olsa korkmuş taklidi yaparak konuşmaya başladı.

“Yaa, yaaa burayı da bulmuşlarsa “dediğinde ikisi de ona baktı.

“Olabilir, orası yüksek korunaklıydı tıpkı burası gibi….. Anlamadığım kadını gönderdiler anladım ama transfer gününü ve saati bir anda değişti. Haberleri nasıl oldu?” dedi genç adam.

“Sende azıcık salaklık mı var? Baba ben bununla nasıl ortak oldum “ diye bağırdı genç kız.

“Şimdi sırası mı kızım?” diye araya girmek zorunda kalan yaşlı adam bıkkınlıkla nefes aldı.

“O ajan ilk buraya geldi. Yani kesin bu evi de biliyorlardır, ne yapacağız. Ben, ben tekrar onların eline geçmek istemiyorum, bu bu çok korkunç “dedi sahte göz yaşlarını akıtırken.

“Merak etme bu asla olmayacak güzelim “dedi ve kızının sahte gözyaşlarını silip adamlarına döndü.

“Diğer evi hazırlayın, etrafa bakının, masum olması umurumda değil kim varsa temizleyin” diye emirler yağdırdı.

Bunun üzerine adamları evin etrafını aramak için dağılmıştı. Genç adam ise bir taraftan telefonla konuşurken bir taraftan da önemli belgeleri yanına almaya çalışıyordu. Genç kız ise birkaç kıyafet ve onun için önemli olanları alıp Işıl için birkaç belgeyi kimsenin bulamayacağı bir yere sakladı ve mail gönderdi. Onların bir şekilde alacağından emindi, yine de evin etrafında ayrılsalar bile adamların olacağını, kimsenin ruhu duymadan almalarını da eklemeyi unutmamıştı. Giderken evi yaksalar bile yüksek korumaları çantada olduğundan kaynaklı birşey olmasının imkanı yoktu. Aşağıya indiğinde babası ve sözde ortağı ile evden dışarıya çıktılar. Genç kız aklındakini babasına söylemek için boğazını temizledi.

“Eğer diyorum, evde alınacak önemli bir şey kalmadıysa yakalım, madem burayı biliyorlar, biz ayrılır ayrılmaz buraya damlarlar” dediğinde onlara da mantıklı gelmişti.

“BENZİN GETİRİNNNN” diye bağırdı genç adam.

Genç kız gelen benzinler ile sinsice gülümsedi. Bu onlara göre evi yakıp delileri yok ettiğinden sansalar da genç kızın aklındaki tamamen farklıydı. Eve benzin dökülüp elinde çakmakla bir koruma geldiğinde genç kız düşünmeden ateşleyip evi küle çevirmek için benzinin üzerine attı. Ev yanarken bırakılan evraklar ve kutular ile onlarda oradan uzaklaştılar.

……………………………….

IŞIL’DAN;

Sabah gözlerimi açtığımda kocamın çıplak göğsüyle karşılaştım. Göğsüne bir buse kondurup komidinin üzerindeki telefonumdan saate bakmak için almıştım ama üst taraftaki mail ile direk ona tıkladım. Gelen içerideki ajanımızdandı.

GELEN MAİL;

“Efendim biz evden ayrılıyoruz. Size bazı evraklar ve birkaç kutu bıraktım. Evi ateşe verdirttim bulacağınız belgeleri daha önceden başkası vermiş gibi olsun diye. Yüksek korunaklı çantanın içerisinde benim odamı biliyorsunuz, dolabın arkasında bir bölme var, labirente iki kere sert basın orası açılacak. İyi günler size. Bu arada ikisi de aşırı derece de panik oldular bilginize sanırım sona yaklaşıyoruz”

Okuduğum mail ile keyfim daha da yerine gelmişti. Yataktaki kocama gülümseyerek bakıp banyoya ilerledim. Kısa sürede rutin işlerimi bitirip çıktığımda Barın ‘ın da uyandığını gördüm.

“Günaydın kocacım” dedim cilveyle.

“Günaydın güzelim sen yanımdan kalktığında uyandım “dedi öpücük atarak banyoya yöneldi.

“Ben Güneş’ e bakmaya gidiyorum “dedim ve cevap vermesini beklemeden yanımızdaki odaya girdim.

Gördüğüm manzara gülmem için yeterli bir sebepti. Gülmem ile yatakta kalkmamaya gayret eden Güneş ve onu uyandırmak için çabalayan yatağın yanındaki Beril ‘ in bakışları beni bulmuştu.

“Uykucu kalkmak mı istemiyor yine “dedim.

“Bi 5 dakicacıktım daha “dedi Güneş anlamsızca uyumak istediğini belirten haliyle.

Beril’e gitmesi için işaret edip yatağa ben oturdum.

“Küçüğüm neden bu kadar uyumak istiyormuş acaba, hımm” dedim.

“Dün gece uyumadım kim. Babacığımı ve seni izledim. Kötüm yüya göydüm bende sizin odanıza geldim ki” dedi.

“Güzelim geldiysen aramıza yatıp uyuyabilirdin yada bizi uyandırabilirdin “dedim.

“İzlemek istedim, kötü biysey mi?” dedi uykusu tamamen yerini korurken.

“Kötü bir şey değil babacım ama uyuman gerekirdi, burası bir tık kötü “dedi kapı pervazına dayanarak bizi izleyen Barın.

Güneş omuz silkip geri uyur pozisyona geçmişti. Ben tam uyandırmaya çalışacaktım ki Barın kafasını iki yana salladı.

“Uyu bakalım, bugünlük gitme okula “dedim ve saçlarına öpücük kondurup çıkarken Barın da yaklaşıp öptü Güneş’ i.

“Hadi gidelim uyusun, yaptığı doğru değil ama uyması gerekiyor şuanda “diye açıklama yaptı.

“Okulu aramak lazım “dedim bıkkınca sonra da ekledim “niye yaptı ki, ne tedirgin etti” dedim.

“Dünden etkilendi galiba, normal güzelim “dedi.

Yemek salonuna gelene kadar Güneş’ in sergilediği durumu konuşmuştuk ki diğerleri “günaydın “ dediğinde geldiğimizi anlamıştık. Bizde “günaydın “diyerek kahvaltıya oturduğumuzda annem bize bakıyordu.

“Güneş’ im nerede” diye soran kişi ise babamdı.

“Uyuyor “dedi kısaca Barın.

“Niye “dedi Işık tek kaşını kaldırarak.

“Gece kötü rüya görmüş ve bizi uyandırmak yada yanımıza yatmak yerine geç saate kadar bizi izlemiş. Sanırım uykusu gelince de yatmaya kendi odasına gitmiş” diye açıkladım göz devirerek.

“Hep o çocuk yüzünden “dedi ikizler aynı anda kollarını birleştirerek.

“O ne demek annecim” dedi Nilay.

“Dün gelen çocukyar sölledi, Işıy telzem off olmuş” dedi Derin.

“Nasıl yani bir tanem, bunu o çocuk korktuğu için mi, kasıtlı mı söyledi size” dedim.

“Sanırım korkmuş” dedi Derin üzgünce, dudak büzerek.

“Sen niyem ilgiyendiyiyor ki, koyksun “diyen Deniz ile gözlerim şaşkınlıkla açıldı.

“O ne demek oğlum şimdi, gelen misafir korkmuş ki ikizin de bunu dile getirdi “dedi Nilay biraz kızar tonda.

“Sevmedim o çocuğu gelmesin biy daha” dedi Deniz.

“Deniz “dedi amcam.

“Gelmesin iştecim, Hem Güneş ağladı onun yüzünden. Teyyzem neyedeyse patlayacakmış da ölümden dönmüş, öyle dedi….. Güneş koyktu ve ağladı, zor susturduk ikizimlen “dediğinde son söylediğini başıyla Derin de onayladı.

“Bence de gelmesin, kuzenim ağladı “dedi şirince.

“Neyse çok uzadı hadi kahvaltıya ve Güneş ile biz konuşup korkmaması gerektiğini anlatacağız” dedi annem.

Barın bacağımdaki elimi elleri arasına alarak dikkatimi çekerek gözlerini açıp kapadı. Bu güven vermek içindi ama Güneş’ in ağlaması içimi darlamıştı çoktan. Kızım benim yüzümden ağlamıştı. Herkes kendi halinde kahvaltı yaparken ben yukarıda uyuyan kızımı düşünerek, yüzüm asık yapmıştı. Daha fazla yiyemeyeceğime kanaat getirerek masadan kalktım.

“Gençler kahvaltıdan sonra toplantı odasına gelin “dedim ve yemek salonunu terk ettim.

İlk önce kızımın odasına giderek onu izledim.

“Sakın korkma kızım, ailemize, bana veya babanlara hiç bir şey olmasına izin vermeyeceğim. Rüyanda güzel diyarlarda gez meleğim ve mutlu ol. Seni çok seviyorum” diye kulağına fısıldadım ve tekrar öperek odasından çıkıp aşağıya inmeye başladım.

Odaya gelip yerime oturduğumda gelen mail de projeksiyona yansıtarak hazır hale getirdim. Fırsattan istifade tekrar okudum ve ne yapabiliriz diye düşünmeye başladım. Düşüncelere dalmıştım ki açılan kapıyla bakışlarım o yöne döndü. Diğerlerinin bakışları benden ziyade açılan projeksiyonda idi.

“Bu ne kuzen “dedi Nihan.

“Bu sabah geldi, içerideki adamımızdan” dedim.

“Yalnız bizim böyle zeki adamlarımız var mıydı yaa” dedi Işık yerine otururken.

“Var biraz” dedim mübalağasına karşılık.

“Bence o kadar zeki değil eğer yangın çıktıysa ve çanta içindeyse o kanıtlarda yanmıştır ki” dedi Nihat.

“Abi ciddi misin sen? Sence yanımızda çalışanlar o kadar salak mı? Siz çalışanlarımızı sadece silah kullanıp, dövüşe bildiğini filan mı sanıyorsunuz “dedi Nilay.

“Valla kardeşim haklı, evet dediği kısım var ama en az bizler kadar zeki hem masa başı hem de aktif saha çalışanlarımız var. Bir de “dedi ve eliyle projeksiyonu işaret ederek “bu mail atıldıysa demek ki zeki, bakın üzerine baskı yapıyorum zeki olan adamımız sizce öylece hem evi yakalım hem deliller kaybolsun ister mi “dedi Nihan da.

“Geçen sene su geçirmez ve yanmaz deriden yapılma yüksek ısıya karşı hasar hassasiyeti olamayan çanta tasarımı yapılırken, bizimkilerde yüksek ısıya dayanıklı masamıza özel çanta tasarımları yapıldı ve saha çalışanlardan isteyenlere temin edildi” dedi konuya açıklık getirerek.

“EEE plan ne nasıl gidip alacağız, madem etrafa onların adamları da var” dediğinde göz devirdim.

“Yok bugün bizim erkeklerin beyinleri durmuş “dedim.

Buna kızlar ile gülerken ikisi somurtuyordu. Tam söze gireceğim sırada kapı çaldı.

“Gel “dediğimde sadece başını uzatan kocam ile karşılaşmış olduk.

“Bölmüyorum değil mi?” dedi.

“Yok enişte gel “dedi Nilay.

“Yok Nilay, çıkmam gerekiyor da karıma haber verip vedalaşayım diye geldim “diye konuşurken yanıma çoktan gelmiş ve alnımda öpmüştü.

“Yalnız aile var burada “diye yapmacık ellerini gözlerine kapatan bizimkiler ile ‘olmamış bunlar’ der gibi başımı salladım.

“Görüşürüz şimdiden, akşam eve mi geçelim yoksa burada işlerin mi var?” diye sorduğunda gülümsedim.

“Anlayışın için teşekkürler ama evimize geçeriz büyük ihtimalle, haberleşiriz işlere göre “dedim ve “güle güle “diyerek el salladım.

Barın çıktıktan sonra masadakilere bakarak göz devirme isteğimi bastırdım.

“Devam edelim. Ayrıca sanki siz çok masumsunuz, bir daha sevgililerinizle veya sevdikleriniz gözümün önünde yakınlaşmayın…. Sonunda rezil olan, utanan siz olursunuz” dedim.

“Tamam, neyse, konuya dönelim de plan yapalım “dedi Nihan.

“Aklıma gelen bir şey var aslında “dedi Işık.

“Nedir?” dedik hepimiz bir.

“Şöyle ki şuanda orası gözetleniyor ama aynı zamanda olay yeri ve polise ihbar öyle yada böyle düştü değil mi?” dediğinde onu başımla onaylarken Nilay’ ın “ evet ihbar düşmüş ve olay yeri inceleme yolda “demesi ile doğrulanmıştı.

“Devam et” diyen Nihat ile aklındakini aktarmaya devam eden ikizim ile bende az çok ne demek istediğini anlamıştım.

“Etrafta gözetleyenler olsa bile devlettin gönderdiği olay yeri incelemeye bir şey yapamazlar ki adamımızda bunu tahmin ettiği için evi yaktırtmış olabilir” dedi.

“Yani diyorsun ki bizde olay yeri inceleme ekipleriyle birlikte gidelim ve bizim için gerekli belgeleri kimse görmeden alalım diyorsun” dedim.

“Bingo “dedi Işık.

“O zaman gerekli izinleri alalım ama aynı zamanda yola da koyulalım “dedim.

……………………..

Her ihtimale karşı kılık değiştirerek olay yeri inceleme ekiplerine katıldık. Işık, Nilay ve Nihan uzaktan takipte kalırken ben ve Nihat gördüğümüz polisler ve savcı ile selamlaşıp yanan eve doğru ilerledik. Ekibin başı olduğunu bildiğimiz kişi bana doğru yaklaştı.

“Siz emanetinizi aldığınız zaman beklerseniz sevinirim” dediğinde gülümsedim.

Polis ve savcı dahil kimse bizim gerçekte kim olduğumuzu bilmiyordu sadece ekibin başı olan kişi bilgilendirilmişti.

“Sizin için de sorun olmazsa ve dikkat çekmemek için yardım edelim sizlere “dediğimde başıyla bizi onayladı arkamıza dikkat kesilerek.

“Herşey hazır mı?” dedi savcı bey.

“Evet plan dağılımını ayarlıyorduk bizde malum ev geniş “dedi görevli.

“O zaman biz üst kattan başlayalım “dedi Nihat.

“Tamamdır… Hadi millet iş başına “dedi ellerini çırparak.

Ben ve Nihat üst kata merdivenlerine geldiğimiz zaman arkamızdan gelen ses ile duraksadık.

“İlk önce bu odaya bakar mısınız “diyen savcı ile mecburen o odaya gitmiştik.

Biz odaya girdiğimiz anda arkadan gelen ekip lideri ile derin bir nefes aldığımızı hissetmiştim.

Savcı beyin gösterdiği ve önemli bulduğu yerlerden parmak izi ve birkaç delil bulduktan sonra savcı odadan çıkmıştı.

“Siz devam edin ben diğer odadan emaneti alıyorum “dedim ve çantayı elime alarak gelme sebebimiz olan odaya geldim.

Odaya girip kapıyı kapattığım zaman odada göz gezdirdim ve tarif ettiği yere doğru ilerledim ve gerekli işlemleri yapıp ilk aşamayı geçtikten sonra ikinci aşamadaki kodu girerek gizli bölmenin açılmasını sağladım. Bulduğum çanta ile gülümseyerek elimdeki çantanın gizli bölmesine yerleştirerek son aşama olan gizli alanı imha etmek için düzeneği kurdum ve gizli bölmeyi kapattım. Evden ayrıldıktan sonra uzaktan imha etmek daha mantıklıydı çünkü savcı oldukça gıcık birine benziyordu.

Tam herşey bitti çıkıyordum ki kapının önünden gelen ses ile duraksadım.

“Bu odanın kapısı niye kapalı “ dedi savcı bey.

Sese Nihat ve lider gelmiş olmalı ki “ sorun nedir savcı bey “dedi genç bayan.

“Odanın kapısı az önce açıktı şimdi niye kapalı “dedi.

“Diğer odada işimiz bitti bende önden ekip arkadaşımı göndermiştim. Siz eğer o odayı göstermeseydiniz normal plana göre hareket edecektik ve şuan onu uygulamak için buradan başlayacağız “diye uzun bir açıklama yaptığı sırada odanın kapısının kolu aşağı inmeye başlamıştı ki elimdeki ilacı kapının üzerine özellikle de kapı koluna döküp sanki farkında değilmişim gibi “ayyyy” diye tepki verdim.

Kapı açıldığında ise “ne yapıyorsunuz üstüm başım mahvoldu “diye resmen cırladım.

Savcı bey kocaman gözler ile ellerini havaya kaldırarak “kusura bakmayın sorun var sandım “dedi.

“Ne sorun olabilir savcı bey, böyle yaparak işimize mani oluyorsunuz. Siz sonuç almaktan ziyade olay çıkartmaya çalışıyorsunuz, işimize mani oluyorsunuz “dedim.

Arkadaki ikili bıyık altı gülerken savcı mosmor olmuş yüzüyle “İŞİNİZİ YAPIN “ diye sesini yükselterek söyledi ve arkasına bile bakmadan hızlı adılar ile merdivenler yöneldi.

“Valla pesss, adamı iki dakikada haklı iken haksız duruma düşürdün “dedi çok sevgili kuzenim.

“Bir konuda haklı Işıl hanım, sürekli ayak altında dolaşamazdı “dedi ve içeriye adımladı.

İçeriye girdiğimiz zaman buradaki işlerimize de tamamladık ve diğerlerinin işlerine de yardım edip evden ayrılıyorken savcı beye durum bilgilendirilmesi yapılırken uzaktan gördüğüm adamlar ile gülümsemiştim.

“Adamlar evin etrafında hala izliyorlar “dedim kulaklıktan.

“Bizimkiler takibe aldılar, siz uzaklaşın artık oradan” dedi Nihan.

“EKİP TOPLANDIYSANIZ ARAÇLARA “dedi ekip lideri ve araçlara geçtik.

“Yol üzerinde indirmeyi isterdim ama savcı arkamızda sanırım” dediğinde Nihat cins cins bakmaya başladı.

“Bak diyorum bu savcı da bir şey var?” dedi.

Biraz düşününce haklı olabileceğini düşünerek olumlu manada kafamı salladım.

“Sorun mu var?” dedi ekip lideri.

“Bu savcı ilk kez mi geliyor “dedim.

“Aslına bakarsanız hiç tanımıyorum ya yeni atandı yada denk gelmedik” dediğinde iyice şüphelendik.

“Nilay girdiğimiz evin savcısını bir araştırsana bir de şuan neredeymiş öğrenir misin?” dedim.

“Hemen kuzen “diye yanıtladı.

“Sorun mu var?” diye tereddüt ile bize bakmaya başlayan kadın ile olabilir manasında işaret verdim.

“Öncelikle çalıştık ama isminiz nedir?” dedim.

“Sibel Çetinsoy “diye kendini tanıtan kadına elimi uzattım.

“Işıl Harzemşahoğlu bu da kuzenim Nihat Gözükaralar “diye ikimizi de tanıttım.

“Kuzen bir tuhaflık var, görevli savcı şuanda şehir dışında ayrıcı telefonuna da ulaşılamıyor “dedi Nilay.

“Nilay gerekli yerlerle iletişime geç bizde sahte savcıyla ilgilenip, emniyete teslim edelim” dedim.

“Sakın!!! Siz karışmayın kaçmaya çalışırsa müdahale edin ki açığa çıkmayın “dediğinde mantıklı buldum ki “Tamamdır “dedim.

“Savcı sahte, muhtemelen bizim gelme ihtimalimize karşılık tedbir almışlar veya delil bulunması durumunda yok etmek için” dedim.

“Nasıl yani eee delillerin hepsini gördü “dedi Sibel hanım endişe ile.

“Emniyet yetkililerine bilgi geçildi, kaçması durumunda müdahale edeceğiz ama asıl amacımız emniyete güvenle götürmek” dedim.

“Haber verildiyse tuzak kurar polis mensupları “dedi Nihat abi.

“Sanırım haklısınız bende üstüme kısaca mesaj atayım “dedi ve eline telefonun alıp yazmaya başladı tabi çaktırmadan yazdıklarına Nihat abi de bakıyordu.

Emniyet müdürlüğüne çok az kalmıştı ki bir anda fren sıkan şoför ile eş zamanlı olarak da arabamızın etrafı sarılmıştı. Ama bunlar polis değildi…

…………………………………

İYİ OKUMALAR...

Bölüm : 19.04.2025 16:06 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...