
Şükretmek gerek...
Cefasına da, sefasına da.
Başımıza gelen her sınava, her imtihana.
Bazen bir acı, bir mutluluğun habercisidir.
Bazen gözyaşının ardında saklıdır tebessüm.
Bugün sahip olduklarımız, dün döktüğümüz gözyaşlarının meyvesi olabilir.
" Rabbim, bin şükür ki bu adamı bana yoldaş eyledin.Bizi birbirimize nasip ettin, kalbimizi birbirine mühürledin.
Hamdim sana, sonsuz teşekkürüm de..."
Yavuz, telefonu kapatıp karısının yanına geldi. Leyla, dalmış, kendisine öyle güzel bakıyordu ki Yavuz bir kez daha vuruldu bu kadına. Bin kez dünyaya gelse yine Leyla’yı isterdi ömrüne.
Sevdalık kolay iş değildi. Onların sevdası da binlerce sınavdan geçmişti ama mutlu olmayı hak etmişlerdi. Başlarına gelene de şükrettiler, şu anki hallerine de...
Birbirlerinin gözlerinde kaybolan karı koca, kapının vurulma sesiyle kendilerine geldiler.
"Gel," dedi Yavuz, kehribar gözlüsüne tebessüm ederken.
Yaren, Zeynep, Senem, Asmin ve Berzan elleri dolu içeriye girdiler.
"Maşallah gülüm anam, babam yâdem yok mu? Yâde sultan ablalar," diyerek Yavuz kardeşine takılıyordu. Leyla koluna hafifçe vurdu.
"Yavuz!" dedi. Kardeşleri onu anlardı ama Zeynep ve Senem yanlış anlayabilir, istenmediklerini düşünebilirlerdi.
"Abi kusura bakma ama madem film izleyeceğiz, tam kadro olmadan olmaz," diyen Senem ile Leyla şok oldu. Ondan böyle bir çıkış beklememişlerdi.
"Yavuz abi, kusura bakma, bizi davet eden sendin. Memnuniyetsizlik yapma, vallahi çekemeyiz," diyen Zeynep’le Yavuz’un ağzı açık kaldı.
"Tahir abim de gelmek üzere. Sen filmi ayarla ağam, hadi hadi!" Yaren abisine komutu vermişti. Yavuz, karşısındaki çeteye göz attı. Bunlarla baş edilir miydi hiç? Mümkün değildi.
"Tamam ula, tamam. Ağzımı açanı si...," deyip toparladı hemen kendini, "seveyim. Bari Sevda ve Zehra’yı da çağırın, kızlar da gelsin. Oldu madem, tam olsun."
Leyla onun pes etmiş hâline gülmeden edemedi. Kızlara göz kırptı:
"Aferin size," dedi.
Aralarında “Hangi filmi izlesek?” muhabbeti dönerken, Yaren:
"Abi ya, Sultan’ı izleyelim. Eski Türk filmleri gibisi var mı ya?" dedi. Ne varsa zaten hep eskilerde vardı.
Yavuz filmi ayarlarken Tahir ve Adem geldiler içeriye. Senem, nişanlısını özlemişti. Gerçi birkaç saattir ayrılardı ama iş yerinde de eskisi kadar sık göremiyorlardı birbirlerini.
Adem, Yavuz’un kulağına eğilip:
"Abi, o dediğin iş tamam," dedi. Gitmek için hazırlanırken Yavuz sordu:
"Nereye?"
"Gideyim abi, etrafı bir kontrol eder, odaya çekilirim."
"Otur lan, film izleyeceğiz."
Herkes yerini almıştı ve film başlamıştı.
Bazen kahkahalara boğulurlarken bazen de gözyaşlarına hâkim olamadılar.
Zeynep ve Yaren kafa kafaya vermiş, burunlarını silerken; Tahir, Senem’in gözyaşlarını parmak uçlarıyla siliyordu.
Berzan filme odaklanmış, ha bire boğazının derdindeyken, Adem sevdiği kızın ağlamasına dayanamıyor, kaş göz arası bakıp hemen bakışlarını geri çekiyordu.
Yavuz ise hayretler içinde etrafındakilere baktı. Hayır, altı üstü filmdi yani, neye bu kadar ağlıyorlardı ki?
Hele karısı… İyice sulu göz ve sümüklü olmuştu. Peçete yettiremiyordu, en son ruloyu ona vermekte buldu çözümü.
Filmin son sahnesine geldiklerinde ise Yavuz’un bile gözleri dolmuştu. O gelinliğin havada uçuşarak kadının ayaklarının önüne düşmesi, herkesi ağlatmaya yetmişti.
O anlarda Leyla’yı düşündü. Düğünleri olmuştu ama zoraki bir düğündü. Evlilik teklifi bile etmemişti. Üstelik beş yılları heba olup gitmişti. Karısına bir mutluluk borçluydu. Ve bir gün, o mutluluğu ona vereceğine inanıyordu.
Herkes o an filmdeki karakterlerin yerine kendilerini koydu. Zeynep, Yağız ve kendisini hayal etti. Ama o teğmen bu kadar sabırlı olmaz, tutar kolundan nikâh dairesine götürürdü. Deliydi bir kere. Kafasına koyduğu zaman yapamayacağı şey yoktu. Bir an Yağız’ın o hallerini düşününce yüzünde aptal bir sırıtma peyda oldu.
Leyla, koluyla Yavuz’u dürttü. Gözleriyle Zeynep’i gösterdi:
"Şuna baksana, kesin Yağız’ı düşünüyor, yüzündeki tebessümden belli."
Yavuz Zeynep’e baktı:
"Buldun kendine layık elti, mutlusun bakıyorum da hanımağa’m. Berzan’a da buldun mu birini? Ona kimi alacaksın? Tam sağa layık elti olması lazım, aşağısı kurtarmaz."
Leyla sinsice sırıttı:
"Var aklımda birisi," derken Sevda’yı baştan aşağı süzdü. Berzan’a çok yakışacaktı. Yan yana ne kadar güzel bir tablo oluşturmuşlar, haberleri yoktu.
Sonra içinden “Tövbe ya Rabbi, git gide Yâde Zergül’e benzedim,” dedi. O da milleti baş göz etmeyi severdi. Eee, kimin torunuydu? Soyu da huyu da çekmişti.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 29.01k Okunma |
2.55k Oy |
0 Takip |
50 Bölümlü Kitap |