
Senin için sevdim Ahmet Kaya’yı.
Senin için ezberledim her bir şarkıyı.
Ama sonra anladım,
Bazı şarkılar sadece dinlenmezmiş.
Bazı şarkılar, insanın içine otururmuş sessizce.
Bir yara gibi... bir sızı gibi...
Sustuğumda bile kanarmış.
Zaman geçti, sen gittin.
Ve ben, senden arda kalan sessizliğin içinde
tek başıma kaldım.
Hani bir gün bana demiştin ya,
“Yalnız kalırsan bir gün,
duvarlar kalır geriye,
onlara anlatırsın içindekini...”
İşte o gün geldi.
Şimdi odamın duvarları bana bakıyor.
Ama hiçbiri konuşmuyor.
Kimse sesimi duymuyor artık.
Kimse içimdeki fırtınanın
nasıl bir kasırga olduğunu bilmiyor.
Gençliğim, parmaklarımın arasından
kum gibi kayıp gitti.
Hani benim baharım nerede?
Hani o umutlarım?
“Penceresiz kaldım, penceresiz kaldım…”
“Uçurtmam tel örgülere takılmış…”
Bütün hayallerim bir tel örgüde asılı şimdi.
Ne ileri gidebiliyor,
ne geriye dönebiliyor.
Nefes almıyor…
Benim gibi.
Eskiden her şey başkaydı.
Gülüşlerim, daha içtendi.
Gözlerim, daha parlaktı.
Şimdi aynaya baktığımda
tanımadığım biri bakıyor yüzüme.
"Hani benim gençliğim nerede?"
O masum kız…
O neşeli kız…
Kim çaldı onu benden?
Bir kapı araladım.
Dedim belki bir ışık süzülür…
Ama "açık kalmıyor hiçbir kapı."
Tüm yollar kapalı.
Tüm çıkışlar mühürlü.
Şimdi bir odada,
tek başıma oturuyorum.
Gözlerim duvarlarda,
ama duvarlar suskun.
Söyleyecek ne kaldı ki zaten?
Sen bile sustuysan…
Ve ben…
Seni sevdiğim gibi
hiçbir şarkıyı sevemedim.
İçimdeki her fırtınanın sebebi sendin.
Kaçışlarımın ardındaki sessiz figür yine sendin.
"Bir pınardım, kan oldum," dedim…
Ama hiçbir zaman iyileşemedim.
Beni her kırışında biraz daha büyüdüm,
her seni içtiğimde,
bir yudum seni aradım.
Bir fırtına gibi savrulduk…
Ama ben hiç durulamadım.
Belki de hiç durulamayacağım.
“Benim neden kaçtığımı
nereden bileceksiniz?” dedim…
Ama duymadın.
Duymadınız.
İçimdeki fırtına seni arıyordu.
Seni bulamayınca daha da kudurdu.
Her acı, her çöküş
birikti, birikti…
Sonunda bir pınar gibi
kan olup aktı gözlerimden.
Evet…
Her yudumda seni aradım.
Ve belki de
hiçbir zaman bulamayacağım.
Senin için sevdim Ahmet Kaya’yı.
Senin için dinledim her şarkıyı.
Her kelimesinde kaybolduğum,
her notasına sığındığım
o şarkıları…
Bir zamanlar hayatımın sesi oldun.
İlk aşkım sendin.
Kalbimi ilk sen tutmuştun.
Her şarkı seninle anı oldu bana.
Ve yıllar sonra bile her bir söz
içimde yankılandı.
Sana hiçbir zaman anlatamadım
ne hissettiğimi.
Çünkü içimdeki seni
dünyaya haykırmaya cesaret edemedim.
Ama şimdi,
onca zaman sonra bile
her acım seninle büyüyor içimde.
O şarkılarla büyüdüm.
Her sözde seni buldum,
her şarkıda seni aradım.
Ama belki de…
hiç bulamayacağım artık seni.
Çünkü seninle her şey bitti.
Ve her bitiş bir başka yara bıraktı.
Şimdi,
seninle kaybolduğum zamanları hatırlıyorum.
Her şarkı seni yeniden sevdiriyor bana.
Çünkü senin için sevdim Ahmet Kaya’yı.
Ve belki de
senin için sevdim bütün şarkıları.
Ama her sevda biter bir gün.
Her acı, bir gün diner.
Ve ben…
Seni ararken,
bir şarkı gibi seni kaybettim.
Senin için sevdim Ahmet Kaya’yı.
Senin için dinledim o şarkıları.
Her sözde, her notada
seni hissettim.
Ahmet Kaya’nın şarkılarında bulduğum her acı,
seninle yaşadığım o anların yankısıydı.
Onlar benim için melodi değil,
bir ömrün hatırasıydı.
Ve her dinlediğimde
sen düşüyordun aklıma.
O şarkılardaki yalnızlık,
kalbimdeki boşluğu daha da derinleştirdi.
Hani bana bir gün,
"bir daha görüşmeyelim," demiştin ya…
O gece,
Kum Gibi’yi defalarca dinledim.
> “Acımasız olma, şimdi bu kadar
Dün gibi, dün gibi çekip gitme
Bırak da dolanayım ayaklarına
Kum gibi, kum gibi ezip geçme...”
O gece…
Her şeyin son bulduğu o an…
Seni kaybettiğimi hissettiğim o saniye.
Her kelime birer bıçak gibi saplandı kalbime.
Senin gidişin,
içimde açılan en derin yara oldu.
Her şarkıyla büyüyen…
kapanmayan bir yara.
Ve hani bizim bir şarkımız vardı…
Bizi anlatan…
> “Bir bebek özleminde seni aramak var ya,
Bu hep böyle, böyle gider mi?”
Zamanla silinen o anılar,
şimdi içimde yankı yankı büyüyor.
O güllerin menekşe kokusunda seni bulamayışım,
her gün yeniden kanatıyor içimi.
Ve seninle kaybettiğim o yıllar,
şimdi bir çığlık gibi kalbimde yankılanıyor.
Bazen…
İçimdeki fırtınayı
bir kurşunla susturmak istedim.
Ama savaşlar kansız biter mi?
> “Bir mavzer çığlığında seni aramak var ya,
Bu hep böyle, böyle gider mi?”
Dışarda bitse de kavgalar,
benim içimdeki savaş hiç durmadı.
Seni aramam hiç susmadı.
Hep o yangınla yaşadım.
Ve her anımda seni aradım.
Ama hiçbir anımda seni bulamadım.
Şu kahpe dünya,
seni bana düşman eder mi?
Dostluklar böyle bir anda biter mi?
> “Bir kardeş selamında seni aramak var ya,
Bu hep böyle, böyle gider mi?”
İnsanlar değişti…
Ama içimdeki sen,
hep aynı kaldı.
Her selam, her veda,
senin adını fısıldadı kulağıma.
Her eksiklik seni çağırdı bana.
Ve her şeyin son bulduğu yerde
bir tek şey kaldı geriye:
Seni bulamayışım.
Ama…
Senin için sevdim her şarkıyı.
Senin için dinledim her acıyı.
Ve şimdi...
Kendine iyi bak.
Beni düşünme...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 151 Okunma |
84 Oy |
0 Takip |
9 Bölümlü Kitap |