Güne enerjik ve güzel bir sabaha uyanmıştım. Hepiniz biliyorsunuz ki bugün Pusat için muhteşem planlarım var. Umarım mutlu olur yapacağım şeylerden.
Biliyorum sizde sorguluyorsunuz. Siz olsaydınız sizi kaçıran birine bunları yapmazdınız belki ama Pusat ile biz çok farklıyız. Sanki bu kaçırma mecbur bir şekilde olmuş bir şey gibi. Çünkü eğer böyle bir şey olmasaydı Pusat bana bu kadar yakın davranmazdı. En küçük hatamda bana bağırıp çağırırdı. Ama hiç bir zaman öyle bir şey yapmadı veya ters bir tepki vermedi.
Gel gelelim en önemli mevzumuza. Bugün Pusat'ın doğum günüymüş. Nereden mi öğrendim? Dün Pusat'ın odasına iyi geceler dilemek için gittiğimde öğrendim. Telefonda birileriyle konuşurken duydum.
Tabii siz bu sahneleri bilmiyorsunuz. Çünkü sizlere de sürpriz olmasını istedim.
Yatağımdan kalktım ve banyoya gittim. Rutin işlerimi halledip çıktım. Giyinmek için dolabıma gittim. Şık ve güzel bir elbiye giydim. Makyaj masasına ilerleyip hafif bir makyaj yaptım. Aynadan kendime baktığımda muhteşem hissediyordum. Uzun bir aradan sonra bu kadar güzel görmemiştim kendimi.
Aynanın karşısından ayrılıp aşağıya indim.
Pusat daha uyuyor olmalıydı. Çünkü odasının kapısı kapalıydı.
Mutfağa gittim ve önlüğümü taktım. Güzel bir kahvaltı hazırlayacaktım. Pusat uyanmadan güzelce kahvaltı hazırlamaya koyuldum. Çayı ocağa koydum ve demlenmesini bekledim. Kahvaltı için gerekli olan her şeyi hazırladım ve masanın üzerine koydum. Bir yandan şarkı mırıldanıyor diğer yandan da kahvaltıyı hazırlamaya devam ediyordum. Dolaptan diğer kahvaltılıkları çıkartmak için dönmüştüm ki Pusat mutfağın kapısına yaslanmış beni izliyordu.
" Ne zamandan eridir öylece orada duruyorsun? Korkuttun beni."
"Üzgünüm amacım seni korkutmak değildi. Öylece şarkı söyleyip kahvaltı hazırlayınca seni izleyesim geldi."
"Tamam sorun değil ama bir daha öylece kapıda dikilme."
"Bence de susmalısın. Çok sinir bozuyorsun."
Pusat masadan kalkıp yanıma geldi. Onun geldiğini görünce ona döndüm. Dönmemle birlikte tezgaha beni kollarının arasına alacak şekilde durdu. Heyecandan hızlı nefes alıp veriyordum.
"Gece, seninle paylaşmam gereken çok önemli bir sır var."
"Kahvaltımızı yapalım hazırlan seni bir yere götüreceğim işte o zaman ne olduğunu sana anlatacağım."
"Ama Pusat, bugün yapacak çok işim var."
"Şimdi sana açıklayabileceğim bir şey değil bu. İstersen gece eve geldiğin zaman konuşalım olur mu? Hem rahat rahat konuşmuş oluruz."
"Tamam hadi elini yüzünü yıka gel kahvaltı hazır gördüğün gibi."
Pusat gittikten sonra kalan malzemeleri de masaya koydum. Bende masaya geçtim ve Pusat'ın gelmesini bekledim. Pusat gelince kahvaltımızı yapmaya başladık.
"Pusat, akşam saat kaçta geleceksin?"
"Saat on gibi prenses. Ne oldu ki?"
"Tamam daha erken gelmeye çalışacağım."
Kahvaltımızı ufak sohbetler eşliğinde yapıp bitirmiştik. Bulaşıkları toparlarken Pusat'ta bana yardımcı olmuştu ve her şeyi erkenden bitirmiştik.
Pusat odasına çıkmıştı. Büyük ihtimalle şirkete gidecekti. Yaklaşık on dakika sonra Pusat odasından hazırlanmış vaziyette çıkmıştı. Ona doğru ilerlemiştim.
"Ben gidiyorum güzelim. Bir şey olursa hemen ara beni. Hemen gelirim."
"Teşekkür ederim güzelim. Akşam görüşürüz."
Pusat evden çıktıktan sonra hemen korumalardan birinin yanına gidip almasını istediklerimin listesini verdim. Pusat'a bir şey söylememesini akşam doğum günü olduğu için ona sürpriz yapmak istediğimi söylemiştim. O da itiraz etmeden listedekilerini almaya gitmişti. Biraz etrafı düzenleyip mutfağı hazırlamıştım ki malzemeler geldiği an pastayı yapmaya başlamak istiyordum. Yarım saat gibi bir sürede elleri poşetlerle dolu olan koruma gelmişti. Malzemeleri masanın üzerine bırakıp gitmişti.
Getirilen malzemeleri poşetten çıkarıp tezgahın üzerine yerleştirmiştim. Hızlıca pastanın kekini hazırlamaya başladım. Tüm malzemelerini bir kaba alıp pürüzsüz bir kıvam alana kadar karıştırdım.
Kek harcımı yağlı kağıt koyduğum kek kalıbına boşalttım ve fırına pişmesi için yerleştirdim.
Kekim fırında pişerken pastanın kremasını ve soslarını hazırlamaya koyuldum. Soslar ocakta pişerken bende kremasını çırptım. Pişen kekimi fırından aldım ve aralarını doldurmak için kestim. Soslarımda pişince süslemesine geçtim.
Kestiğim kekin taban kısmını pasta tabağına alıp sütle yumuşattım. Kremamı ilk katına sürüp içine çikolata parçacıkları kattım. Ardından aynı işlemi ikinci kat içinde yaptım ve pastanın en üst katını ve etrafını da kremayla kaplayıp süslemesine geçtim. En üst katına sosumu döktüm ve soğumasını bekledim.
Sos soğuduktan sonra güzelce kremayla desenler verip üzerine çok anlamlı bir söz yazdım. (Söz: İYİKİ KAÇIRMIŞSIN BENİ YOKSA BÖYLE DOĞUM GÜNÜ GÖRÜR MÜYDÜN Kİ...)
Biliyorum fazla iddialı ama o kadarını da çaktırmayınız lütfen...
Pasta tamamen hazır olduğunda dolaba soğuması için aldım. Şimdi sıra odayı süslemekteydi. Korumalardan istediğim süslerde diğer poşetin içindeydi. Onları güzelce çıkartıp odayı süslemeye başladım. Balonları şişirip serbest bıraktım. Doğum günü yazılı süsleri de duvara astım. Odayı süslemek bittiğinde saate baktığımda Pusat'ın gelmesine 2 saat kaldığını gördüm.
Hızlıca mutfağa gidip makarna suyu kaynattım. Evet makarna date yapmaya karar verdim. Hızlıca makarnaları haşladım ve suyunu süzüp beklemeye aldım. Hızlıca odama çıkıp duş aldım ve yatağımız üzerine bıraktığım kıyafetlerimi özenle giyindim. Banyoda ufak bir makyaj yapıp aşağıya geri indim. Mutfağa gidip makarnanın sosunu hazırlamaya başladım. Güzel bir kremalı makarna yapmayı düşünüyordum . Sosumu hemen hazırlayıp makarna ile karıştırdım. Salona geçip masayı kurmaya başladım. Tabakları, çatalları, kaşıkları ve diğer tüm malzemeleri masaya ıraktım ve özenle hazırladım.
Aklınızda kalmasın tabii ki Pusat ilk geldiği an doğum gününü kutlayacağım. Sonrada yemek masasını görecek. Ne de olsa kapıdan yemek masası görünmüyor.
Hızlıca makarnamı yanına yaptığım mezeleri ve salatayı da masaya götürmüştüm. Bugün onun doğum günü olduğu için mumlarda koyacaktım masaya.
Aklınız hemen fesata kaçmasın. Tabii ki romantik bir akşam yemeği değil bu. Sakın öyle şeyler düşüneyim demeyin okuyucularım.
Pastayı dolaptan çıkarıp kapının yanındaki masaya bıraktım. Hızlıca mumları ekleyip yakmak için bekledim. O sırada masadaki mumları yakmaya gittim. Onları yakıp hemen salona geri döndüm. Korumanın arka kapıdan geldiğini görünce Pusat'ın geldiğini anlamıştım. Koruma elindeki konfeti ile kapının açılmasını beklerken bende elimdeki pastanın mumlarını hızlıca yaktım. Kapının anahtar giriş sesini duyunca koruma ile hazır bir hal aldık. Pusat kapıyı açar açmaz koruma konfetiyi patlattı.
Pusat şaşkın bir şekilde bana ve elimdeki pastaya bakıyordu.
"Doğum günün kutlu olsun Pusat."
Pusat'ın şaşkınlığı geçmiş olacakki yüzünü tatlı bir tebessüm kapladı. Koruma Pusat'ın doğum gününü kutlayıp hızlıca kapıdan çıktı.
Pusat koruma çıkar çıkmaz kapıyı kapattı ve tam önümde durdu.
"Sen nereden biliyordun bugün benim doğum günüm olduğunu?"
"Hayır, neden kızayım ki sana?"
"Bilmiyorum. O gün odanın önüne sana iyi geceler dilemek için gelmiştim ama sen müsait olmadığın için kapının önünde öylece durdum ve o sırada yanlışlıkla duydum."
Kafamı hata yapan küçük çocuklar gibi eğmiştim. Pusat eliyle çenemden tutup başımı geri kaldırdı.
"Teşekkür ederim Gece. Uzun bir zamandır kimse doğum günümü bu şekilde kutlamamıştı."
Elimdeki pastayı almadan önce durdu ve gözlerini kapatıp dilek tuttu. Gözlerini açıp mumları üfledi. Gözlerimin içine baktığı hareleri ile kalbim yerinden çıkacaktı.
Hayır Gece hayır! Şimdi sırası değil. Heyecan yapma heyecan yapma!
Pusat pastayı elimden alıp girişteki masaya bıraktı. Tam karşıma geçti ve beni kollarımdan tutup kendine çekti. Sıkıca sarıldı. Bende sarılmasına karşılık verdim. Ne kadar süre böyle kaldık bilmiyorum ama gerçekten çok güzel bir andı.
Pusat benden geri çekildi ve gözlerimin içine parıl parıl baktı.
"Çok teşekkür ederim güzelim. O kadar mutlu oldum ki."
"Mutlu olduysan gerisinin pek bir önemi yok."
Pusat gülümseyerek bakmaya devam ediyordu.
"Güzel gülümsemeni böleceğim ama mutfaktaki yemekler soğudu."
"O kadar şey yapmışsın üstüne bir de yemek mi hazırladın?"
"Tamam güzelim. Sen ne dersen o olsun."
Pusat ile mutfağa geçtik ve masayı görünce yüzündeki gülümseme daha da arttı.
"Hepsini senin için hazırladım. Hadi otur bakalım beğenecek misin?"
"Elinden zehir bile olsa yerim."
Pusat'a tatlı bir gülümseme gönderdim.
Pusat hemen ellerini yıkayıp yemeğe oturdu. Tabağına yemek aldı ve hızlıca yemeye başladı.
"Ah prenses! Çok güzel olmuş bunların hepsi."
"Afiyet olsun. Beğenmene sevindim."
"Beğenmek ne kelime çok efsane olmuşlar."
Ona gülümseme gönderdikten sonra kendi tabağıma yemek alıp yemeğe başladım. Pusatta karşımda hızlı hızlı yiyordu. Onun bu hali çok komik ve bir o kadar da tatlıydı.
Yemeklerimizi yedik ve masayı topladık. Tabii yine Pusat rahat durmayıp bana yardım etmişti. Bugün yeteri kadar yorulduğumu dile getirip bana çok iş vermemişti. Bulaşıkları da yıkadıktan sonra salona geçtik. Pusat hemen geleceğini söyleyip gitmişti. İki dakika sonra elinde ses sistemi ile gelmişti.
Ona bu ne dercesine bakış atmıştım.
"O kadar süslenmişsin. Güzel bir dansa ne dersin?"
Küçük bir kahkaha attım. Pusat önüme elini uzatmıştı.
"Bu dansı bana lütfeder misiniz prenses?"
Elinden tutup ayağa kalktım ve dans etmeye başladık.
Evet size de yine fesat düşünceler akın etti. Hemen yok edin onları.
Pusatla uyumlu bir şekilde dans ediyorduk. O esnada Pusat'ın sesiyle ona döndüm.
"Sana söylemem gereken şeyi artık söylemenin zamanı geldi prenses. Senden çok küçük bir isteğim olacak."
"Gece biliyorsun sana karşı çok iyi duruyorum ama aslında bir zamanlar çok kötü bir insandım. Askerlik yaptığım yıllar benim için çok zorlu ve riskli geçti. Ondan öncesinde de aslında böyle bir şey vardı ama askerlikten sonra daha da arttı. Ben hayatım oyunca her şeyi herkesi kontrol ettim. Ortamda sözü geçen kişi hep bendim. Büyüdüm ve bu his bende büyük bir boşluk yarattı. Bu boşlukta bende yönetilme arzusu isteğini ortaya çıkardı. Böyle olması benim için çok daha iyi olacak eminim. Zamanında evlenmeyi düşündüm. Evleneceğim kişinin benden daha zeki olmasını istedim. Beni o yönetsin, tüm kararları o versin birazda en yönetileyim istiyorum."
"Bendeki durum tam olarak şöyle; Ben artık evlenmeyi düşünmediğim için böyle bir insan olmayı seçtim. Kendimi bu seçime teslim ettim. Bunun yanında da baskınlığa önem veriyorum. Yani senin anlayacağın biraz saçma gelecek ama anlayacağın dilde ben yönetilmeyi seviyorum. Birinin işine yaradığımı hissetmek beni mutlu ediyor. Bana emir verilsin istiyorum. Evet emir kısmı askerlikten kaynaklı tetiklendi ama geri kalanı içimde oluşan boşluk yüzünden oluştu. Emir vermekten sıkıldım. Çünkü herkes bana çok sıradan geliyor prenses. Ama sen öyle değilsin. Sendeki o baskın olmayı, yönetme hissini alıyorum ben hissediyorum. Şimdi asıl şeye geleceğim prenses. Ben sendeki o karanlığı istiyorum. Bana emir vermeni tabiri caizse beni kullanmanı ve hep senin emrin altında olmak istiyorum. Şimdi soracaksın pişman mısın baskı kurduğun zamanlar yüzünden ama gerçekten pişman değilim. Benim içimdeki boşluğu senin içindeki karanlıkla doldurur musun? Çünkü benim buna çok ihtiyacım var prenses. Senin içindeki o karanlığa çok ihtiyacım var."
Artık dans etmeyi bırakmıştık sadece konuşulan şeye odaklanmıştık ikimizde. Koltuğa oturdum ve iyice düşünmeye başladım. Pusat'ın şaka yapmadığı bariz ortadaydı. Çok ikilemde kalmıştım.
"Prenses ne olur bana bir cevap ver. Bunu yapabilir misin?"
"Yaparım Pusat. Fakat bu duruma gerçekten emin misin. Son kararın mı?"
"Evet prenses. Son ve kesin kararım."
"Tamam, ikimizin de mutlu olması için yapacağım bunu."
"Gerçekten prenses ne istersen yapacağım seni asla ikiletmeyeceğim buna emin olabilirsin."
"Şuan o kadar mutluyum ki anlatamam bunu."
"Mutluysan hiç sorun yok Pusat."
"Yalnız ben rica ile çalışmıyorum."
İkimizde kahkahalara boğulmuştuk. O kadar mutluyduk ki ikimizde hiç bir şey bizim huzurumuzu kaçıramazdı.
"Hadi Pusat Bey pasta yiyelim."
Pusat ile mutfağa gidip pastayı kesip tabaklarımıza aldık. Tabii ki korumalarımızı unutmadık pastanın geri kalanını yemeleri için onlara verdik.
Pusat ile pastamızı yiyip sohbet etmeye devam etmiştik. Baya gülüp eğlenmiştik. Ne kadar gülüp eğlendiğimizi fark etmemiştik. Saate baktığımızda gece yarısını geçmiş olduğunu görmüştük. Evet şuan saat gece üç arkadaşlar. Çok şey konuşmuştuk. Ama ikimiz içinde çok güzel şeyler konuşmuştuk.
Saat geç olunca yataklarımıza geçme kararı almıştık. Birbirimize iyi geceler dileyip odalarımıza çekilmiştik. Üzerimi değiştirip yatağıma geçmiştim.
İkimizin de huzur içinde yatacağına adım kadar emindim. İkimiz için aldığım bu karar ikimizin hayatını olumlu yönde değiştirecekti.
Huzurlu bir gece yaşattığın için teşekkür ederim good boy. İyi ki varsın...
Düşüncelerimin ardından güzel bir uykuya dalmıştım. Sabahı sabırsızlıkla bekleyecektim...
Okur Yorumları | Yorum Ekle |