8. Bölüm

DEM: 7.Bölüm

Dora
_doraa

Yedinci Bölüm: Oyun Bitti. Bir Masum Öldürüldü.

 

 

Hakan Çetin

 

Aklım karmakarışıktı. Buraya geldiğimizden beri yaşadığımız olaylar bitmemişti. İki tane arkadaşımızı kaybetmiştik. Düşünmeden edemiyordum. Katil neden bizimle uğraşıyordu? Bizim günahlarımızı nereden biliyordu? Aklıma tek gelen şey ise Farah’ın katil ile anlaşmalı olduğuydu.

Olayları toparlamak gerekirse ilk Lerzan saldırısını Farah gördü. Sonra diğer haini de Farah buldu. Sonra ortalıktan kayboldu ve katile yakalanmadan bulundu. Bir şeyler yaşamıştı. Belki de rol yapıyordu. Belki de oyun kurallarını bize göre oynamak için rol yapıyordu. Oyuncu listesinde onun adının olmaması kafa karıştırıcıydı.

O da bizim ekipteydi ve belki de en büyük suç ondaydı ama katil nedense onu listeye koymamıştı. Peki katil Farah’ın başına gelecekleri biliyor muydu? O birden böyle bir duruma düşerken neden oyun başlatmıştı? İşte bu Farah’ın katil ile anlaşmalı olduğunu gösteriyordu.

Dikkatli olmak başa düşmüştü. Farah ya katile yardım ediyordu ya da o da aramıza sızmış bir katildi.

“Aşkım,” Kapı açılınca düşüncelerimden bir anda çıktım. Mihra, içeri girmeden kafasını kapıdan uzattı. “Aşağı iner misin? Bu oyunu konuşmamız lazımmış.” Ona başımı sallayınca odadan çıktı. Ellerimi saçlarıma geçirip, onları dağıttım. Zihnim çok doluydu.

Merdivenden inen ayak sesleri duyduğumda derin bir nefes alarak bende ayağa kalktım. Odadan çıkarken merdivenin sonunda Gurur ve Mihra’yı gördüm. Gurur aşağıdaysa ve Kaya’da en son dışarı çıktıysa Farah odada tekti. Bu fırsatı değerlendirip, Gurur ve Kaya’nın kaldığı odaya ilerledim ve kapı kolunu tuttum. Eğer uyanıksa ne diyecektim? Bir açıklama yapmam lazımdı. O zaman bir bahane bulurum diyerek kapıyı araladım ve içeriye baktım. Uyuyordu.

Kapıyı kapatmadan ona doğru yaklaştım ve yüzünü inceledim. Bir rolün içine bürünebilir mi diye düşünüyordum. O kadar masum duruyordu ki bir rol olacağını sanmıyordum ama zihnim buna dur diyemiyordu. Olacakları düşünmeme neden oluyordu.

“Farah,” diye seslendiğimde bir süre durdum. Herhangi bir tepki vermeyince uyuduğunu anladım ve onun önüne doğru çömelip, kulağına yaklaştım. “Umarım katil ile anlaşmalı değilsindir.” Farah, yerinden kımıldanıp bir şey mırıldandığında kaşlarımı çatarak geri çekildim ve suratına baktım. Anlamadığım şeyler söylemişti.

Bakışlarımı ondan çekmedim. Bir şeyler bulma umudum vardı. Onun katil olduğuna dahil hislerim vardı ve ben hislerimde asla yanılmazdım. Keşke dedim keşke bu kez yanılsam.

“Ne yapıyorsun burada?” Gurur’un sesiyle başımı hızla kapıya çevirdim ve yerimde doğruldum. Kaşlarını çatmış, içeriye bir iki adım atmıştı. Ona Farah’tan şüphelendiğimi söyleyemezdim ne de olsa onun yakınıydı ve ona zarar verecek olmam bile onun için tehlikeydi. Zarar vereceğimden değildi ama o öyle sanabilirdi.

“Sadece Farah nasıl diye bakmak istedim.” İnanmış mıydı bilmiyorum ama bunun üzerine çok durmadan ona doğru ilerledim ve kapı aralığından geçtim. “Mihra aşağıya çağırmıştı.”

Merdivenlerden inerken Mihra’nın bağırdığını duydum. Ona doğru yaklaştım. Bir süre sonra Kaya ve Damla dışarıdan eve girmiş, beraberin de soğuk havayı da getirmişti. İçim ürperirken Gurur’da aşağı inmişti. Bakışları bir süre bana takıldı ama sonra o bakışlarını benden çekti.

Herkes salonda buluştuğunda ekipten üç kişi eksikti. İkisi evin arka tarafındaki toprağın altında gömülüydü biri yukarıda ne yaşadığı belirsiz -çok inanmasam da- yatıyordu. Geriye kalanlar olarak bir şey yapmalı ve doğru kişiyi bulmalıydık. Aksi takdirde bir masum ölecekti. Benim suçum ortadaydı ama Kaya’nın da suçu da ortadaydı. Damla’nın suç denilemeyecek kadar küçüktü. Geriye sadece Mihra ve Gurur kalmıştı.

“Arkadaşlar direkt konuya girmek istiyorum.” Kaya, konuşunca bakışlarımı ona çevirdim. “Kimsenin suçunu dinlemek istemiyorum. Ben artık arkadaşlarımın ölmesini istemiyorum. Benim suçumu söyledim ve eğer masumsam bile artık yaşamak istemiyorum.” Kaya’nın dudaklarından çıkanlar beni şaşkına uğrattı. Bu düşünceleri ultra berbattı.

“Saçmalama oğlum seni öylece ölüme göndermeyeceğim.” Tepki Gurur’dan geldi. Hepimiz böyle düşünüyorduk. Onu ölüme yollamayacaktık.

“Katılıyorum. Gerçek suçlu kimse o ölecek. Masum biri değil.” Kaya’nın yorgun gözleri ikimiz arasında mekik dokudu. Gözlerindeki yorgunluğu görsem de pes etmemesi gerekiyordu.

“Bakın bu oyun masum biri de ölse suçlu biri de ölse bitecek. Ben artık dayanamıyorum.” Gurur, yaslandığı yerden doğrulup Kaya’nın yanına gitti ve başını tutup, ona sabitledi.

“Böyle bir şey yapmayacaksın. Farah uyandığın da ne diyeceğim? Peki ben en yakın dostumu nasıl ölüme yollayacağım?” Ah Gurur sen Farah’ı düşünüyorsun ama zaten bu oyunu kuran o. En yakın dostunu belki hesaba katmamıştı ama yaptıklarına pişman olacaktı.

“Farah’a sen iyi bakacaksın. Ben kararlıyım.” Gurur, başını olumsuz anlamda salladığında Mihra’da ayağa kalktı.

“Saçmalama istersen,” dedi ve hepimize baktı. “Benim suçum en yakın arkadaşımı dolandırdım. Kimin suçu gerçek suçsa ona göre hareket edeceğiz.” Mihra, suçunu söyleyince kaşlarım çatıldı. Kimi dolandırmıştı? Hiç öyle birine de benzemiyordu.

“Benim suçum yok aslında ama şey... Bir arkadaşım ölmüştü. O arkadaşımdan sonra sinir küpüne dönmüştüm ve herkese zorbalık yapmıştım.” Gurur, bunu söylerken yutkunmuştu. Yüzündeki perişan duyguyu görebiliyordum. Bakışlarım Kaya’ya döndü. O da arkadaşının ölümüne sustuğunu söylemişti. Kaya ve Gurur, yakın arkadaşlardı. Ya Kaya’nın sustuğu kişi Gurur’un kendinden geçebilecek kadar çok sevdiği arkadaşıysa?

Sustum. Kimse bir şey demeden ben demek istemedim. Yakın arkadaşların arasına girmek istemedim. Bir şekilde ortaya çıkacaktı ve ikisinin de alacağı kararda her daim arkasında olacaktık.

“Gurur, fazla üzüntüden bunu yapmış bu bir suç sayılmaz.” Damla, ön varsayım yapıyordu. “Mihra da aslında suçlu ama bu gerçek suçlu olduğunu göstermez.” Başını benimle Kaya’nın arasında mekik dokudu. “Hakan ve Kaya’nın arasında kaldım.”

“Sizin suçunuz ne?” Gurur, biz bunları konuşurken burada değildi. Bunu merak etmesi normaldi. İlk ben söylemek adına hızla konuştum.

“Benim yüzümden birisi öldü.” Gurur, gözlerini kocaman açtı. Az sonra yakın arkadaşının söylediklerini duyunca daha kötü olacaktı. Umarım büyük bir kaos çıkmazdı.

“Bu bir suç.” dediğinde onayladım. Arkadaşını kurtarma çabasındaydı ona hak veriyordum. Aynısını bende Mihra'ya yapardım ama artık onun benim için yapacağına inancım kalmamıştı. Onu seviyordum ama sanki kendi canı için beni harcayabilecek gibi duruyordu. Bu evde kimseye güvenmiyordum. Yine de birini ölüme kolay kolay gönderemezdim. Önceden yaptığım şeyler olsa bile bu saatten sonra yapamazdım.

“Evet, ben bunu kabul ediyorum. Damla ve Mihra'nın itirafları suç sayılmaz. Seninki de sayılmaz. Farah zaten oyun dışı. Ortada iki suçlu var; biri ben biri Kaya.” Gurur'un bakışları Kaya’ya döndü.

“Senin suçun ne kanka?” Kaya, yutkunup arkadaşına baktı. O an anladım ölümünü söylemeye korktuğu kişi ortak arkadaşlarıydı.

“Ben,” diyerek bakışlarını başka tarafa çevirdi. Sessizlik oldu. Herkesin kulağı Kaya’nın ağzından çıkacaklardaydı. Aslında hepimizin odağı ise Gurur’un üstündeydi. Akıllı bir insan Kaya’nın sakladığı kişinin Gurur’un bu hâle gelmesini sağlayan kişi olduğunu anlayabilirdi.

Kaya sustu. Kimse onun suçunu söylemedi. Bu onunla Gurur’un arasında olan bir şeydi. Ben söylemeyi düşünmüyordum. Kaya bunu saklayacaksa saklayabilirdi. Hakkıydı ama bilme Gurur’un da hakkıydı.

“Sen ne oğlum? Ne yapmış olabilirsin?” Kaya, gözlerini önce Gurur’a çevirdi sonra bakışları merdiveni buldu. Hepimizin başı merdivene döndü ve merdiven başında ruhsuz bir şekilde duran Farah ile karşılaştık. Onu görünce gerildim. Yorgun bakışlar eşliğin de bize yaklaştı.

“Orada bekliyor.” dedi dışarıyı göstererek ve bakışları kapıyı buldu. “Oyun ne bilmiyorum ama çıkmayın dışarı.” Kaya, herkesten önce Farah’ın yanına gitti ve onun elinden tuttu ve kendine bakmasını sağladı.

“Bana bak güzelim.” Farah’ın gözleri Kaya’nın gözlerini buldu. “Bir oyunun için de değiliz. Orada da kimse yok.” Farah, başını olumsuz anlamda salladı ve bir elini Kaya’nın elinden kurtarıp tekrar kapıyı gösterdi.

“Orada,” Gözleri hepimizde gezindi. “Yukarıdan gördüm. Bekliyor.” Bu gerilmeme neden oldu. Dışarıda bir katilin varlığını biliyorduk ama burada olması geriyordu. Bilmek ve yakın hissetmek arasında çok fark vardı.

“Güzelim,” dedi tekrar Kaya onu kendine çevirerek. “Sana sarılabilir miyim?” Kaya’nın bu sorusu ile Farah’ın kaşları çatıldı. Daha cevap veremeden Kaya ona sımsıkı sarıldı. Farah, anlamaz bakışlarla karşıya baktı. Bu manzaraya dayanamayıp, başımı çevirdim. Kaya, Farah’a veda ediyordu.

“Uzak dur.” Farah’ın sesiyle ona tekrar döndüm. “Neden sarıldın?” Sesi titrerken bir adım geri çekildi ama Kaya o mesafeyi kapattı. “Neden veda eder gibi sarıldın?” Farah’ın gözleri dolarken devreye Gurur girdi ve ona yaklaştı. “Sen de uzak dur.” Gurur’da olduğu yerde durdu. Farah, bu sarılmayı veda olarak anlamış ve şimdi bir şeyleri öğrenmek istiyordu.

“Farah.” Damla, bir adım atınca Farah ona döndü ama tek kelime etmeden iki erkeğin yanından geçip, kapıya ilerledi. Gurur ve Kaya, onu yakalayamadan kapıyı açtı ve çıplak ayakları ile kar olmuş zemine bastı.

“Hangimizin canını alacaksın!” diye bağırdı ileride bir yere. Bakışlarım baktığı yere gitti ve onu orada gördüm. Farah onu görmüştü ve katil bize bakıyordu. “Nasıl bir oyunun içindesin!” Bakışları bize döndü ardından öfkeyle tekrar karşıya baktı. “Yeter artık başka kimsenin canını alma. Yakın arkadaşlarıma artık dokunma! Ölmelerini istemiyorum!” Bu söylediğini biz bile zor duyduk. Bakışlarım katile döndü ve elini kaldırıp, silahı doğrulttuğunu görünce gözlerim kocaman açıldı.

“Gurur, Farah’ı içeri al!” Bağırmamla Gurur’un Farah’ı kaldırıp içeri geçirmesi bir oldu. Kapıyı kapatıp, duvara yaslandı. Farah, çırpınırken Gurur onu bırakmadı.

“Yeter!” Bu kez Kaya bağırdı ve delilik yapıp, dışarıya çıktı. Arkasından biz bağırdık. Gurur, Farah’ı bırakamadığı için Kaya’yı biz tuttuk ama bizi ittirip, dışarı çıktı. “Suçlu benim!”

 

 

Farah Yücel

 

Bir oyunun içinde olmadıklarını söylemişlerdi ve bir oyunun içindeydiler. Nasıl bir oyundu bu? Ne suçlusundan bahsediyorlardı? Kaya neden öylece dışarı çıkmıştı? “Gurur bırak!” diye bağırdım ama beni bırakmamakta kararlıydı. Dışarıdan Kaya’nın bağıran sesini duyuyordum ve bir şey yapamıyordum.

Gurur, beni bırakmamakta ısrarcıydı ama ben de bu oyunu durdurmakta ısrarcıydım o yüzden hızla Gurur’un bacak arasına tersten tekme attım. Beni tutan elleri çözüldü ve beraber yere düştük. Ben kendimi hızla toparladım ve ayağa kalktım.

“Çocuğumuz olmayacak!” Gurur’un söylediği bir iki saniye beni duraksattı ama kendime gelip dışarı çıktım.

“Kaya!” Bakışları bana döndü. Kara adımlayıp ona yaklaşmaya çalıştım ama Hakan beni tuttu. “Yalvarırım gel buraya.” Kaya, başını olumsuz anlamda salladı. Gözlerinde hüzün vardı.

“Gurur ile birbirinize sahip çıkın. Buradan sağ çıkarsanız eğer çocuğunuza Kaya ismini verin.” Ne dediğini anlayamıyordum. Önce Gurur’un söyledikleri sonra Kaya’nın söyledikleri aklımı karıştırmıştı.

“Anlamıyorum.” dedim ona yaklaşmaya çalışarak ama hayır bir adım bile atamıyordum. “Lütfen gel.” Sesim titrerken gözümden bir damla yaş aktı.

“Yapamam,” dedi ardından yutkundu. “Senin iç-” Devamı gelmedi. İki el ateş sesi susturdu onu. Önce algılayamadım. Kulaklarım sağır oldu, görünüşüm bulanıklaştı. Sanki yer ayağımın altından kaydı. Her şey yerine oturduğunda ise karşımdaki manzara kötüydü. Kaya, karların üzerine yüz üstü uzanmıştı ve ondan akan kan, karı kırmızıya bulamıştı.

“Hayır,” dedim fısıldayarak. “Hayır!” Sonra çığlığım yankılandı ormanın derinliklerine doğru ilerledi. Karşıdaki katil buradan hızla uzaklaşmıştı. “Kaya!” Hakan’ın eline vurup, onun kollarından kurtuldum ve karda düşe kalka Kaya’nın yanına ulaştım. “Kaya.” Yanına oturdum ve ona öyle bakmaya başladım. Gözleri kapalıydı. Ona dokunamadım. Karşımda yaşanan ilk ölüm değildi ama ikinci yakın arkadaşımı kaybetmiştim ve tekrar zorla susturulacaktım.

“Kaya, aç gözünü.” Ellerimi ona uzattım ama titreyen ellerim hava da kaldı. Ona dokunamadım. “Yalvarırım bu acıyı bana bir kez daha yaşatma.” Kalbim çok hızlı çarpıyordu. Ellerim değil sadece vücudum da deli gibi titriyordu. Soğuğu hissetmiyordum. Korku iliklerimde geziyordu. “Aç gözlerini.” Koluna dokundum usulca ve hızla elimi çektim. “Hayır!” Tekrar bir çığlık attım ve bu çığlık bu kez Kaya’nın cansız bedenine çarptı. Bakışlarım solumdaki arkadaşlarıma döndü. Şaşkınca bakıyorlardı ve Gurur’da ayakta duruyordu. O da benim gibi buraya gelmeye çalışmıştı ama yarı yolda durmuş, bir şeyleri kavramaya çalışıyordu.

“Gurur,” dedim ona elimle Kaya’yı gösterdim. “Arada böyle şakalar yapar. Yine şaka değil mi?” Aklıma Kaya’nın şakaları gelmişti. Bayılma şakası yapardı hep ve biz bunu yerdik. Şimdi de aynısıydı. Gurur, bana doğru geldi ve yavaşça yanıma eğildi. “Gurur, söyle şakayı bıraksın. Komik değil.” Gurur, yutkunup, beni kaldırmaya çalıştı ve ben buna izin verdim.

Bir şey demeden beni oradan uzaklaştırdı ve Hakan’ın kollarına bıraktı. “Farah’ı odasına götürün.” Bir şey diyemedim. Hipnoz olmuş gibi onları dinledim ve adımlarına uydum. Soğuk yerden sıcak yere geçince ürperdim ama aklım hâlâ şaka yapan Kaya’daydı. Gurur, ona kızacak ve Kaya’da beni korkuttuğu için özür dilemeye gelecekti.

Sırtım sıcak yatağa geçti. Vücudum ısındı. Zaman geçti ama hâlâ özür dilemeye gelen bir Kaya olmamıştı. Odama da kimse uğramamıştı. Bir cam tıklatması ile bakışlarım oraya döndü. Bir maskeli adam vardı. Katildi. Öfkeliydim. Hızla ayağa kalkıp camı açtım ama o camın önüne bir kâğıt bırakıp, hızla çatıdan atladı. Arkasından bakarken o uzaklara kayboldu.

Camı kapatıp, kâğıdı yatağa oturarak açtım. Ellerim titriyordu. Bana zarar vermemişti. Amacı neydi? Kâğıdı açtığım da yazılanları okudum. Oyuncu ekleme: Farah Yücel. Bir masum öldürüldü. Gerçek suçlu Farah Yücel. Yazılanları okurken kanım çekildi. Ellerim daha çok titrerken, gözyaşlarım da küçük kâğıdı ıslatmaya başlamıştı. Kaya, ölmeden önce senin için demek istemişti. Oynanan oyun da benim öleceğimi biliyordu ve Kaya beni korumak için kendi ölmeyi seçmişti.

Kaya Özel, 22 Ocak 2020’de suçsuz yere ölmüştü. Beni korumak için hayata veda etmişti. Kaya Özel ölmüştü. Benim yüzümden ölmüştü.

Bölüm : 04.03.2025 22:50 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...