6. Bölüm

5. BÖLÜM

güL
_gulll_

 

 

 

 

 

 

"Sen nasılsın dedikçe ben iyiyim diyeceğim. Ama sormaktan vazgeçip anlamak istediğinde sana içimi dökeceğim."

 

 

BÖLÜM ŞARKILARI

Diz Dize / Deniz Toprak

Oyna Horon / Cimilli İbo

Çay Elinden Öteye / Şevval Sam1

 

 

 

Şu iki gün bir an hiç bitmeyecek sandım ama bitmişti. Sanırım biraz depresyoma girmiştim. Ama şimdi kendimi çok iyi hissediyordum. Çünkü huzur bulduğum yere gidiyordum. Aynadan kendime baktıktan sonra artık hazırdım. Ahh bu üniformayı giymek için ne mücadeleler vermiştim. Her neyse hepsi geçti gitti. Uçuşa artık az kaldığı için küçük el çantamı da alıp evden çıktım. Kapıyı kilitledikten sonra aşağı ineceğim sırada karşı komşumun kapısı açıldı ama ben o tarafa bakmadım. Tam ineceğim sırada ismimi duymamla olduğum yerde kaldım.

"Mir?"

Hazal'ın sesini duymamla arkamı döndüm. Kapının önünde durmuş bana şaşkınlıkla bakıyordu. Benimde ondan pek farkım yoktu zaten. "Hazal, senin burda ne işin var?"1

Şaşkınlığını üstünden attıktan sonra eliyle arkasındaki kapıyı göstererek cevap verdi. "Ben buraya yeni taşındım ya sen?"1

Ben artık kaderin bana olan bu oyununu anlayamıyordum gerçekten.

Sadece iki adım indiğim merdivenlerden tekrar yukarı çıktım. Gülümseyerek ona elimi uzattım. "Memnun oldum yeni komşum. Ben sizin karşı komşunuz." O da gülümseyerek ona uzattığım elimi tuttu. "Bende memnun oldum beyefendi."

Ellerimiz hâla birleşikken ilk elini çeken o oldu. "Yıllar sonra bu şekilde karşılaşıp komşu olacaksınız deselerdi asla inanmazdım."1

"İnan bende inanmazdım ama hayat işte."

"Aynen öyle."

İkimizin de ağzıdan lafları cımbızla alıyorlardı sanki. Hâlbuki Hazal hep konuşurdu konuşacak bir şey olmasa bile saçmalar bir şekilde konuşurdu. Anlaşılan geçen yıllar ikimizden de çoğu şeyimizi alıp gitmişti.

Daha fazla ortada dikilmemek için bakışlarımı ona çevirdim. "Benim şimdi gitmem lazım uçuşum var." Söylediklerimle mahçup bir şekilde başınıı eğdi. "Ah özür dilerim bende seni burda boş boş tutuyorum. Hadi sen gecikme sonra görüşürüz."

Sonra görüşürüz mü? Gerçekten görüşecek miydik? Üff saçmalama Ulaş artık komşusunuz, ister istemez birbirinizi göreceksiniz. Kafamdaki düşüncelere son verip ana odaklandım.

"Tamam o zaman sonra görüşürüz. Hoşçakal."

***

Yağız'la beraber uçağa binmiş kuleden kalkış için haber bekliyorduk. Yağız'ın seslenmesi ile ona döndüm. "Hadi abicim yap şovunu da eğlenelim biraz." Ona ters ters baktım. "Her defasında bunu yapıyorsun bak. Sonra ben anonsa geçince de güldürmek için şekilden şekile giriyorsun."

"Yok yok bu defa yapmayacağım inan bana." Asla güven vermiyordu.2

"Aynen kanka bende inandım." Dediklerimle sesini inceltti. "Nolur bana inan Emreeğğ!" Söylediklerine dayanamayıp kahkaha attım. "Bir gün bana aşık olacaksın diye korkmuyor değilim Yağız."1

"Ayy aman abicim aman bence hiç korkma. Because ben kızlardan hoşlanıyorum. Ama varya kız olsaydım senii kaçırmazdım net yani."

Söylediklerine onu kınadığımı belli edercesine baktım. "Tövbe tövbe en iyisi biz anonsa geçelim. Yoksa bu konuşmanın sonu farklı yerlere gidiyor." Dediklerimle gür bir kahkaha atıp söyledi. "Vay anasını sayın seyirciler kaptan Koçhan korktu."

"Ben mii? Senden? Ne korkacağım be." Yağız bu altta kalır mı hiç asla kapama tuşu da yok ki susturayım.1

"Korktun işte abii kabul et." Kolundaki saate baktıktan sonra devam etti. "Ama önce şu anonsu yap uçalım daha sonra bu işi uzun uzun konuşuruz nasılsa zamanımız bol." Dediklerini bitirdikten sonra göz kırpıp mikrofonu işaret etti. Uçuşa sadece bir kaç dakika kaldığı için ona herhangi bir cevap vermeden mikrofonu elime aldım.

"İYİ GÜNLER DEĞERLİ YOLCULARIMIZ! KAPTANINIZ MİR ULAŞ KOÇHAN KONUŞUYOR. SİZE UÇUŞUMUZ HAKKINDA KISA BİR BİLGİ VERMEK İSTİYORUM. SABİHA GÖKÇEN HAVALİMANINA OLANA UÇUŞUMUZ HAVAYOLU TRAFİĞİNDE BİR SIKINTI YAŞANMAZSA VE HAVA ŞARTLARI EL VERİRSE 1 SAAT 55 DK İÇERİSİNDE İNİŞ YAPACAĞIZ. UÇUŞUMUZ SADECE BİR KAÇ DAKİKA SONRA BAŞLAYACAKTIR. HEPİNİZE İYİ YOLCULUKLAR DİLER DİĞER GEREKLİ TÜM BİLGİLENDİRMELERİ HOST ARKADAŞIMIZIN YAPACAĞINI BİLDİRMEK İSTERİM. İYİ YOLCULUKLAR!"

Anonsu gözüm kapalı yapmıştım. Gözümü açıp Yağız'a döndüğümde gülmemek için şekilden şekile girmişti. "Oğlum ben anlamıyorum bu kadar gülecek ne var alt tarafı bi anons." Dediğimle daha fazla dayanamamış ve gülmeye başlamıştı. "Abii yüzün girdiği şekli görsen çok hoşuma gidiyor ve çok komik."

Konuşmamızı bölen kulenin sesiyle artık uçuşa geçmemiz gerektiğini anladık. Yağız'da fazla uzatmadı zaten.

Uçuş esnasında kabin ekibinden Emre yanımıza gelmişti. "Kaptanlarım nasılsınız?" Bu çocukta Yağız gibiydi bazen ikiz olduklarını falan düşünüyordum. "İyi Emre kankam seni sormalı." Yağız daha sonra Emre'nin elindeki yüzüğü gösterip devam etmişti. "Yenge hanım nasıllar malûm en sonki olaydan sonra bir daha yüzüne bakmaz diyordum." Yağız'ın gülerek söyledikleriyle Emre'nin yüzünü düştü. "Yağız hatırlatma şunu bak sana yine sinirleniyorum."2

"Niye Emre'cim ben mi sana dedim git kadınlarla konuş." Yağız yine uslu durmuyordu. Hem suçluydu hem de güçlü. Ne mi yapmıştı. Tabiki de Yağız olmanın hakkını vermişti yine. Emre'nin nişanlısı Elif'in çok kıskanç olduğunu bile bile Emre'yi sürekli fake hesaptan darlamıştı. Emre engellemişti ama Elif mesajları görünce ufak çaplı bir kriz geçirmişti. Sonra Yağız her şeyi anlatmıştı anlatmasına da olan Emre'ye olmuştu.

İkisinin daha fazla konuşmasına izin vermeyerek araya girdim. "Emre, Yağız tamam artık bu konuyu kapatmıştık." Emre Yağız'dan önce konuşmuştu. "Bende öyle düşünüyorum hem onu bunu bırakın da ben evleniyorum."1

"Neeehh kimlee?" Yağız'ın sorduğu saçma soruyla ters ters ona baktım. "Seninle olmayacağına göre Yağız?"

Gözlerini dehşetle açtı. "Düşüncesi bile korkunç her neyse biz konumuza dönelim. Şaka maka bir yana ne zaman evleniyorsun kardeşim." Aniden ciddileşen Yağız'a artık herkes alışmıştı. Önce insanla uğraşır sonra da anında bir yönetici ciddiyetine bürünürdü.

Emre konuştu. "Bu cuma olacak abi zaten bugün son günüm yıllık iznimi kullanacam sizi de davet edeyim dedim." Sözleriyle gülümsedim. "Hayırlı olsun kardeşim. Allah utandırmasın inşallah." Benden sonra Yağız konuştu. "Amin amin de nerde olacak düğün?" Yine mantıklı konuşmuştu bu çocuk.1

"Öncelikle iyi dilekleriniz için teşekkür ederim. Darısı sizin başınıza. Düğüne gelecek olursak biliyorsunuz ailem hepsi Trabzon'da hâliyle düğünde Trabzon'da olacak. Cuma gecesi saat 19.00' da." Elindeki daviteyeyi uzattı. "Mutlaka bekliyorum." Yağız davetiyeyi aldıktan sonra konuştu. "Geliriz inşallah kardeşim."

"Hadi o zaman bana müsaade yolcular beni bekler."

***

~HAZAL EROĞLU ~1

Bazı insanlar ileriyi fazlasıyla düşünerek yaşarlar. Her işleri yaptıkları plana bağlıdır. Öyledir ki attıkları her adım planlarında vardır. Ama bilmedikleri bir şey vardır ki onlar planlarını yaparken asıl planı hayat onlara yapmaktadır. Bundandır ki; hayatı gelişi güzel yaşamalı anca öyle tadına varılabilir der ünlü düşünür Hazal EROĞLU.

Bugün Trabzon'a geleli sadece bir hafta olmuştu. Bu bir haftada hem evi düzene koymaya çalışmıştım. Hem de iş yerini. Tabi bu süreçte beni hiç yalnız bırakmayan kuzenim Akay vardı ona ne kadar teşekkür etsem az olurdu.

Akay ile ilk Trabzona'a geldiğimiz gün o benden önce varmıştı. Nedeni ise gayet basit o İstanbul'dan uçakla gelmişti bense otobüsle. Uçak korkum yüzünden her yere otobüsle gitmek zorunda kalıyordum ve haliyle bu da işkence gibi bir şeydi. Ben gelene kadar o kutuların yarısını boşaltmıştı. O gece yorgunluktan bir şey yapamamıştım ama sonraki gün hepsini sorunsuz halletmiştik. Daha sonra market alışverişiydi kliniğe gelen eşyaların düzeltilmesiydi anca dün başlayabilmiştim işte. Dün sadece iki hastam vardı ama daha yeni başlamıştım inanıyorum ki artacaktı.1

***

Bugün klinikteki ikinci günümdü ve düne göre daha yoğundu. Böyle giderse bir kaç kişiyi işe almam gerekiyordu. Çünkü Akay üniversite okuyordu ve şimdi tatildi tatil bitince ben ve sekreter arkadaşım Beyza kalacaktık. En kısa zamanda bu işi halletmeliydim.

Minik dostlarımın tedavisine devam ederken yaşlı bir amcanın kedisinin aşılarını yaptım. Aşıları tamamladıktan sonra gittiler. Akay'a sıradaki hastayı çağırmasını söyledikten sonra muayene masasının yanında durmuş eldivenlerimi değiştiriyordum. Sırtım kapıya dönüktü ama kapının sesi ve adım seslerinden birinin içeri girdiğini anladım bir yandan işimi hallederken diğer yandan da arkamdaki kişiye seslendim. "Şikayetiniz nedir acaba?" Soruma hiçbir cevap alamadığım için arkama döndüm.

"Sanırım duy-... " Karşımdaki kişiyle ne diyeceğimi unutmuştum adeta. Çünkü ben karşımda üniforması ile duran bir Mir Ulaş görmeyi beklemiyordum hem de hiç beklemiyordum.2

Gözlerinin içine baktığımda o da beni görmeyi beklemiyor olacakki şaşkınlığı gözlerinden okunuyordu. Gözlerimi çekmek istedim ama yapamadım. Hâlbuki bir konuşmada gözlerini ilk kaçıran hep ben olurdum...

"Hazal, nasılsın?" Mir'in sorusunu fazla bekletmeden cevap verdim. "İyiyim teşekkür ederim sen nasılsın?" Yine gözlerinin içine baktım gerçekten iyi olduğunu gözlerinden anlamak istercesine...1

"İyi bende sağol." Söylediklerine tebessüm edip elindeki kediye baktım. "Senin kedin mi?"

"Aslında benim kedim değil kapının önünde buldum sanırım yaralı onun için getirdim." Mir'in dedikleriyle kediyi ondan aldım. "Bakalım o zaman bu bücüre nesi varmış." Dedikten sonra tekrar eski yerime döndüm ama kedi yerinde durmuyordu. Zaten hangi hayvan ben muayene ederken rahat duruyordu ki. Mir'den yardım almak için ona seslendim. "Mir bana yardım edebilir misin?" Ona söylediklerimle yanıma geldi ve kediyi nasıl tutması gerektiğini söyledim. "Şimdi sen böyle tut tamam mı? Fazla sıkmadan ama tamam mı zaten yaralı canı yanmasın."

 

O dediğim gibi tuttuktan sonra bende kedinin muayenesini tamamladım. Daha sonra Beyza'yı çağırıp ona yapılacak tedavileri söyledikten sonra kediyi ona verdim. Beyza kediyi de alıp gittikten sonra eldivenlerimi çıkarıp koltuğma oturdum. Mir öyle ayakta dikildiği için karşımdaki koltuğu gösterdim "Otur lütfen ayakta kalma." Karşımdaki koltuğa oturduktan sonra "Evet dinliyorum." dedi.

 

 

"Şöyle ki minik dostun bir süre misafirimiz olarak kalacak ve tedavisi yapılacak. Daha sonra ise aşıları yapılacak Ondan sonra gelip alabilirsin."

 

" Umarım ciddi bir durum yoktur. "

 

" Yok yok öyle bir durum söz konusu değil. Dediğim gibi birkaç gün misafirimiz olacak sonrasında tamamen iyileşmiş olur."

 

" Teşekkür ederim Hazal. Bu arada mesleğinde yerinde hayırlı olsun."

 

" Teşekkür ederim Mir. Senin de mesleğin hayırlı olsun." Üstündeki üniformaya bakıp devam ettim. "Çok yakışmış."

 

"Sağ ol Hazal Ben artık gitsem iyi olacak."

Gitmek için ayaklandığında ona dediklerime durdu. "Telefon numaranı alabilir miyim?" Bana dönüp baktığında dediğimi yanlış anlamış olabileceğini düşündüm.1

 

Ah salak Hazal ahh...

"Yani şey için kedi haber vermek için." Yanlış anlamayı düzeltmek için açıklama yapmıştım ama daha çok saçmalamıştım. Utandığım için yüzüne bakamadım.

"Tabi olur." Masanın üzerinden bir kağıt alıp numarasını yazdı. Daha sonra ekledi. "Senden haber bekliyorum o hâlde."

"Tamamdır. Görüşürüz."

"Görüşürüz."

Odadan çıktıktan sonra rahatlamıştım. Sahi neden bu kadar heyecan yapmıştım ki ben. Onu 8 yıl sonra tekrar görmek çok tuhaf hissettirmişti.2

 

Düşüncelerimi bölen Akay'ın odaya hızlıca girmesiydi. "Gülüm yavaşş daha yeni yerleştik. Hemen kırmayalım." Dediklerime gülüp bana cevap verdi. "Ay Hazal kusura bakma ani oldu da bizim Asya teyzenin kızı varya Elif evleniyormuş ya."

 

"Ay sen ciddi misin? Tahminimce bunun için dalmadın odaya?"

 

"Evet evet ciddiyim. Düğün burda olacak ve bizde davetliyiz." Bunu söyledikten sonra ellerini öne doğru uzatıp ileri geri gitmeye başladı. "Uşağum horon tepecez da." Akay'ın dedikleri ile güldüm. Çok seviyordu laz kültürünü ve bu düğün onun için büyük bir eğlenceydi. "Tamam kız tepersin horonunu ama şimdi biraz sessiz ol da millet kaçmasın."

 

"Tamam ya sanki ne yaptım. Sen burda otur, zaten şimdilik hasta yok bende gidip horon videoları izliyeyim. Çok eğleneceğiz çok." Benim daha bir şey söylememe izin vermeden odadan çıktı.

***

Televizyonun karşısında oturmuş kahvemi içiyordum. Akay da canı pasta çektiği için mutfağa gitmişti. Televizyondan sıkılınca Akay'ın yanına gittim. "Şefim ne alemdesiniz?" Elindeki tepsiyı fırına atıp bana döndü. "Görüyorsunuz işte Baytar Hanım."

"Görüyorum tabiki." Tezgahın boş kısmına oturunca bana ters ters baktı. "Hazal bir sürü sandalye var oraya oturmazsan kıyamet mi kopuyo anlamıyorum."

"Off Akay seviyorum her defasında bunu söylemekten vazgeç."

"İyi be ne yapıyorsan yap." Bir yandan dağıttığı mutfağı topluyor bir yandan da benimle konuşuyordu. Aklına bir şey gelmiş olacakki bir anda bana döndü. "Kızım ben sana ne demeyi unuttum ya." Heyecanlı heyecanlı söylediği ile ben de heyecanlanmışım. "Ay ne hemen söyle."

"Geçen gün ben anahtarı kapının üstünde unutmuşum senin marlete gittiğin gün. Sonra kapı çaldı ben senin geldiğini düşündüm açtım birde baktım. Karşımda bi taş. Kızım birde üniforması vardı üstünde. Ben böyle bir şey görmedim." Akay'ın dediklerine gülmeden edemedim. "Ne o aşık mı oldun? "1

"Yok kızım be aşık olmadım ama bu onun yakışıklı olduğu gerçeğini değiştirmez ayrıca kendine değil de sana düşünmüş olabilirim."1

"Oha kızım ben ne alaka al senin olsun."

"Yani yakışıklı hatta yakışıklı kelimesi az kalır belki ama ben kumral sevmiyorum." Akay'ın dedikleriyle tezgahtan inip onun yanına geldim. "Kızım senin ateşin mi var? Bi öylesin bi öyle." Elimi alnına koydum. "Ama ateşin de yokmuş." Dediklerimle elimi çekip tekrar işine döndü.

"Of Hazal ya seninle de konuşulmuyor. Sanki beni tanımıyorsun" Biraz alıngan çıkan sesi ile yanağından öptüm. "Tamam ya alınma hemen dalga geçiyorum ama yani bana birini bulmazsan sevinirim."

"Tamam ya bulmayız. Hadi sen git ben pastamı tamamlayıp getireceğim." Dediklerini ikiletmeden mutfaktan çıktım. Tek başına çalışmayı daha çok seviyordu.

***

İki gündür çok yorucu geçiyordu. Klinikte bir kaç tane minik dostum vardı ve onların tedavilerini tamamlamaya çalışıyordum. Tabi bu arada biraz tesadüfi karşılaşmalar da yaşamıştım. Mesela Mir ile aynı apartmanda oturmak gibi hatta ve hatta karşı komşum olması gibi.

Onu görünce her şeyi bırakıp sadece ona sarılmak istiyordum. Neden böyle hissediyordum bilmiyorum ama sanırım ona yıllar önce yaptığım saçma hareketin nedenini söylemek istiyordum. Belki de vicdan azabı çekiyordum. Bilmiyorum gerçekten onu görünce aklım çok karışıyordu.

Galiba ben eski arkadaşımı biraz özlemiştim...

 

Saate baktığımda artık 18.00' e geliyordu. Başka kimse de gelmediğine göre artık gidebilirdim.

Beyza hazırlanıp çıktıktan sonra bende fazla beklemeden çıktım. Akay bugün elbise bakacağını söyleyip beni tek bırakmıştı. Haliyle tüm işler bana kalmıştı. Eve gelip kapıyı açtıktn sonra içeri girdim. Anahtarı köşeye fırlatıp kendimi koltuğun üstüne bıraktım.

Kendime geldiğimde koltukta uyuya kaldığımı anladım. Masanın üstündeki telefonumdan saate baktığımda 20.00'ye geliyordu. Neyseki bu uyku iyi gelmişti de toparlanmıştım. Yarın pazardı klinik kapalı olacaktı güzelce dinlenebilirdim. "Akay evde misin?" Akay'a seslenmiştim ama cevap yoktu demekki daha gelmemişti.

Karnım acıktığı için yemek yapmaya karar verdim. Üstümü çıkarıp duş aldıktan sonra mutfakta işe koyuldum. Hızlı bir şekilde bir kaç bir şey hazırlayıp masayı kurdum. O sırada gelen anahtar sesiyle Akay'ın geldiğini anladım. Zaten çok geçmeden mutfakta belirmişti. İki yanağımdan tutup çektikten sonra konuştu. "Naber güzellik?" Yanaklarımı sıktığı için yüzüm tuhaf bir şekile girmişti. Buna emindim. Yanaklarımı kurtarıp ona cevap verdim. "Bıraktığın gibii senden naber?" Elindeki poşetleri göstererek konuştum. "Mağazaları satın almışsın anlaşılan." Gülerek cevapladı. "Ay aşkım hem sana hem kendime aldım işin başından aşkın çıkamazsın diye düşündüm."

"Ya sen ciddi misin?" Kafasını evet anlamında salladı.

"Sen birtanesin birtane."

"Tabi kızım yeni mi fark ettin."

"Başladın yine" Söylediklerime göz devirip salona geçti. O çıktıktan sonra ona da bir servis açtım ve kendi yerime geçtim. Daha sonra Akay da üstünü değiştirip gelmişti. Beraber yemeği yiyip etrafı topladıktan sonra Akay'ın neler aldığına bakmak için salona geçmiştik.

Salonda yerde oturmuş tek tek poşetleri açıyordum. Elime aldığım ceket ile Akay bana seslendi. "Hazall aşkım onu sana aldım hadii bir dene." Aldığı cekete bayılmıştım. "Bu çok güzel ya."

"Değil mi ya bende bayıldım. Düğünde kombinlersin harika olur." Dediklerine gülerek cevap verdim. "Tabiki kombinlerim."

Akay o kadar çok şey almıştı ki dolaba yerleştirdiğimde boş yer kalmamıştı. Bu konuda ikimizde çok şanslıydık. Bedenlerimiz aynıydı ve kim alışverişe çıksa mutlaka diğerine bir şeyler aldı ama kabul etmeliyim ki Akay bu sefer biraz abartmıştı.

***

"Ayy ben çok heyacanlıyım ya ilk defa böyle bir düğüne gideceğiz."1

Akay sabahtandır kafamın etini yiyordu. "Ya bi sakin olsana. Beni de geriyosun bak."

Odada bir sağa bir sola gitmeyi bırakıp yanıma geldi. "Ben sana ne diyorum sen bana diyorsun nau nau."1

Dediklerine kahkaha attım. "Hadi hadi kalk eve gidelim sen burda rahat durmuyorsun." Ben daha lafımı tam bitirmeden Akay odadan çıkmıştı. Ahh bu kızım enerjisine yetişmek çok zordu.

Kliniği bugün erken kapatmıştık. Eve gelip yemek yedikten sonra ikimizde hazırlanmak için odalarımıza geçmiştik. Aynanın karşısına geçip önce saçlarımı düzleştirdim daha sonra da makyajımı yapmaya başladım. Her ne kadar makyaj yapmayı sevmesemde böyle günlerde bakımlı olmaya dikkat ederdim.

Son olarak rujumu da sürdükten sonra makyajımı tamamlamıştım. Makyajımı bozmamaya özen göstererek düğün için hazırladığım kombini giymeye başladım.

Siyah pantolonun üstüne giydiğim siyah cropla beraber aynadan kendime baktım. Böyle bile çok güzel olmuştu. Yani biraz fazla klasikti belki ama ben böyle giyinmeyi seviyordum. Takılarımı takıp parfümümü sıktıktan sonra artık tamamen hazırdım. Ceketimi koluma alıp odadan çıktım

"Akay ben hazırım." Akay'a seslenmemle odadan çıkması bir oldu. "Oha kızım buu ne." Akay'ın dedikleri ile önce üstüme sonra ona baktım. "Olmamış mı?" Yanıma gelip kafama hafifçe vurdu. "Deli bayıldım lan bu gece sana kısmet çıkar kesin."

"Sen önce kendine bak sonra bana söyle." Üstüne bakıp bana döndü. "Valla ikimizde mükemmel olmuşuz. Sana enişte bulacam bu gece hazır ol." Dediklerine kahkaha attım. "Bul kız bulmayan ne olsun."

"Çok pis gaza geldim bekle sen."

"Bekliyorum hayatım."

 

***

Akay ile beraber düğünün yapılacağı alana gelmiştik. Elif ve damat bey henüz içeri gelmemişlerdi. Bizde Asya teyze ~Elif'in annesi~ ile selamlaşmıştık ve bir kaç akraba ile daha. Aslında onlarla bi akrabalık bağımız yoktu ama küçüklüğümüzden beri aynı yerdeydik artık bir aile gibi olmuştuk. Ve artık çoğu akrabalarımızı bile tanıyorduk.

Akay ile oturmuş etrafı seyrediyorduk. Misafirler hâla gelmeye devam ediyordu ve bundandır ki düğün daha başlamamıştı. Sadece slow müzikler çalıyordu. "Ayy şiştim bu düğün başlasa da oynasak."

Akay'ın söylenmeleriyle ona doğru döndüm. "Ay bende şiştim gerçekten. İster mi-... " Ben daha sözümü tamamlayamadan Akay'ın söyledikleriyle lafım yarıda kesildi. "Ulan siz insan mısınız bee?" Akay arkamda bir yere odaklanmış ve orada her ne gördüyse ona söylüyordu. "Ne diyorsun sen Akay?" Arkamı dönüp gördüğüm şeyle şaşkınlıkla gözlerimi kapatıp açtım.

 

Mir burdaydı...1

 

Üstüne giydiği siyah gömleği ve siyah kumaş pantolonuyla adeta filmlerden fırlamış gibiydi. Bu adam gerçekten de çok yakışıklı olmuştu. Biraz daha bakarsam yanlış anlaşılacaktı. Zaten beni görmemesi daha iyi olurdu. Her yerde karşılaşmamız artık saçma bi hâl alıyordu.

"Oha ama yani." Dediklerimden sonra tekrar Akay'a döndüm.

"Sende düştün değil mi?"

"Akay aslında ben"

"Hazal dur dur bak şu ortalarındaki varya" Beni o tarafa döndürüp gösterdi. "Sana bahsettiğim komşumuz buydu." Akay bi dinlese ona, onu tanıdığımı söyleyecektim ama bu deli kız başladı mı durmuyordu. "Kızım yanlarındakiler de mükemmelmiş ha. Analar neler doğuruyor be heyt yawrum."

"Akay bi sus şimdi anlayacaklar." Elimle çenesinden tutup bana bakmasını sağladım. "Ya neden manzaramı bozdun şimdii?"

"Akay anlayacaklar çok ayıp." Bana göz devirerek baktı. "Anlasınlar Hazal ne aybı ya şu krem tişört giyene düşmüş olabilirim." Tekrar arkasını dönüp baktı ve sonra kulağıma doğru yaklaştı. "Hazall bizim komşuya baksana şimdi sizi yan yana düşündüm de uyum şaka mı yaa. Ay birde adam pilot of of diyorum." Hem konuşuyor hemde bakmam için işaret ediyordu.

"Biliyorum Akay."

"Oha nasıl ne ara?" Tam ona cevap verecekken pistteki adamın sesiyle ikimizde oraya döndük.

"DEĞERLİ MİSAFİRLERİMİZ HEPİNİZ EMRE VE ELİF ÇİFTİNİN DÜĞÜNÜNE HOŞ GELDİNİZ. İYİ EĞLENCELER DİLERİM."

 

Adam sözlerini söylemiş ve daha sonra horon çalmaya başlamıştı. "Vayy bee demek horonla başlıyolar. Kalk kız oynayalım." Akay'ın beni dürtmesiyle ona cevap verdim. "Ay ben oynayamam kızım rezil olurum bak." Bana beni öldürecekmişçesine bakışlar attı. "İyi sen oynama ben oynarım." Benim bir şey söylememe izin vermeden Elif'in kardeşi Merve ile el ele girip oynamaya başladılar. Yani ikisinide takdir etmek lazımdı. Buralı değillerdi ama horonu bu kadar iyi oynamaları harikaydı. Zaten bizim kız oyun delisiydi. Bu bir haftada ne kadar video varsa hepsini izlemiş ve benimle beraber pratik yapmıştı. Onun sayesinde bende öğrenmiştim.

 

***

 

Bir iki oyun oynandıktan sonra gelinle damat gelmişlerdi. İlk danslarını yaptıktan sonra ikisi de oturmuştu. Elif o kadar güzel olmuştu ki duygulanmamak elde değildi. Daha düne kadar beraber evcilik oynadığım kız evleniyordu. Tabi öncedem çok daha yakındık da ikimiz de ayrı yerlere gidince haliyle aramızdaki bağ da biraz kopmuştu.

Ben oturup bunları düşünürken yanıma Akay , Elif'in kardeşi ve bir kaç kız daha geldi. Hepsi oyundan yorulup gelmişti. Şimdi yiyecek içecek ikramı yapılıyordu ve Akay'da fırsattan istifade edip bana dedikodu aktarıyordu. "Hazal ben diyorum ki şu yakışıklıyı dansa kaldırayım sence? " Mir'in yanındaki adamı göstermesiyle gülmeden edemedim. "Sanki onun seni dansa kaldırması lazım ha."

"Üff sanki n'olmuş. Ben kaldıracağım onu dansa." Dediklerinden sonra aklına bir şey gelmiş olacak ki gözlerini kocaman açtı. "Hatta sende yanındakini dansa kaldır nasıl fikir?"

"Yok daha neler Akay git az öteye ne yapıyorsan yap bulaştırma beni." Dudaklarını büzerek bana baktı. "Lütfen ama ya eğleniriz ne olacak ki?" Başımı iki yana salladım. "Asla ama asla olmaz" Dediklerimle sinsice sırıttı. "Ay ben seni anladım."

"Ne yine neyi anladın?"

"Sen korkuyorsun adam teklifini reddderse diye. Kız tamam korkma zorlamayacağım seni. Sende haklısın yani belki-... " Akay'ın lafını yarıda kestim. "Bak beni gaza getirme. Ayrıca onu tanıyorum zaten ben. Reddetmez eski dostunun dans teklifini... "

"Öncelikle şu eski dost meselesini konuşacağız. İkinci olarak madem reddetmez hadi göreyim seni." Akay beni gaza getirmeye çalışıyordu ve sanırım başarılı da olmuştu. Gidip Mir'e dans teklifinde bulunacaktım. Bakalım ne yapacaktı.

"Tamam lan yapacam gör bak."

"Görelim bakalım. Yanındaki çıtır da benim ona göre." Göz kırparak söyledikleri ile gülerek önüme döndüm.

Yemek ikramı yapıldıktan sonra tekrar oyun havaları çalmaya başlayınca kızlar oyuna geçmişlerdi. Benim de onlara katılmam için ısrar etmişlerdi. Onlara lavaboya gittikten sonra eşlik edeceğim konusunda söz verdikten sonra başımdan ayrılmışlardı.

Lavaboya gidip işlerimi hallettikten sonra lavabodan çıktım. Telefonum titrediği için onu çantamdan almaya çalıştım. Çalıştım diyorum çünkü küçücük çantayı doldurmuştum ve şimdi de telefonumu çıkaramıyordum. Bir yandan çantamı karıştırıyor bir yandan da telefonumu çıkarmaya çalışıyordum. O sırada çarptığım şeyle yerimde durmak zorunda kaldım. Kafamı kaldırdığımda Mir ile karşılaşmayı beklemiyordum. O da beklemiyor olacakki oldukça şaşkındı.

 

Gülerek konuştum. "Farklı yerlerde sürekli karşılaşmamız sence de tuhaf değil mi?" Benim gülerek söylediklerimle o da tebbessüm ederek cevap verdi. "Belki de kaderdir."

 

"Aynen öyle."

 

Bir yandan yürürken bir yanda da sohbet ediyorduk. "Klasik olacak ama kız tarafı mısın yoksa erkek tarafı mı?"

 

"Erkek tarafıyım. Emre yakın bir arkadaşım. Ya sen?"

 

"Bende kız tarafıyım. Elif çocukluk arkadaşım." Anladım dercesine başını salladı. Pist alanına girdiğimizde dans şarkısı çalmaya başladı.

 

Diz Dize (Deniz Toprak)

 

Mir'e baktım olduğu yerde durmuş. Telefonundan bir şey yapıyordu ve bende ortada öylece dikiliyordum. O an gerçekten içimden geldiği için ona bu soruyu sordum. "Benimle dans eder misin Mir?" Dediklerimle kafasınu kaldırıp bana baktı. "Anlamadım?"

 

"Dans diyorum Mir? Eski dostunla dans etmez misin?" Dediklerimle önce şaşırdı ama şaşkınlığı kısa sürdü. Gülümseyerek ona uzattığım elimi tuttu. "Edelim bakalım eski dostumuzla dans." Eski kısmını bastırarak söylemişti. Ya da bana öyle geliyordu her neyse bunları düşünmenin zamanı değildi.

 

O ellerini belime yerleştirirken bende ellerimi boynuna koydum. Aramızdaki mesafe gerçekten de azdı ve galiba bu beni heyecanlandırmıştı.

 

 

Kafamı kaldırıp Mir'r baktığımda tam gözlerimin içine bakıyordu ve o sırada şarkının çalan kısmına eşlik etti.

 

"...Kayık gelir uzaktan

Dalgalara karişmiş

Daha kavuşamadan

Mevlâm ayruluk yazmiş

Daha kavuşamadan

Mevlâm ayruluk yazmiş

Çalma kemençem dertli

Zaten yüreğum yara

Boyle ayruluk olmaz

Hep mi bu bahtum kara?..."

 

Tam gözlerimin içine bakarak söylemişti bu sözleri. Yoksa o zaman dedikleri hâla mı? Ayy sus Hazal saçmalamayı kes adama sadece şarkıya eşlik etti.

"Sesin eskisi gibi çok güzel."

Oha kızım birde ilanı aşk etseydin. İç sesime aldırış etmeden sadece gerçekleri içimden geldiği gibi söylemiştim. O gecenin aksine... "Teşekkür ederim. Sevdiğim şarkılara eşlik etmeyi severim."1

"Bilirim Mir bilirim." Gülümsedi. Bu adama gerçekten de çok yakışıklı olmuştu. Akay haklıydı.

Bir insana gülmek bu kadar mı yakışırdı. Sanırım biraz düştüm. Ben içimdeki savaşa bir son vermek isterken Mir araya girdi. "Değişmişsin Hazal..." Buna ne denirdi ki susmayı seçip sadece gözlerine baktım. O da başka bir şey demedi zaten. Biz şarkının ahengine kapılmışken bir anda horona geçiş yapıldı. Ne olduğunu anlamadığım için şaşkınca etrafa bakınca bir anda kolumdan çekilmemle kendimi horonun ortasında buldum. Ben hâla şaşkınca ortama ayak duramazken Mir kulağıma yaklaşıp konuştu. "Hadii da buralar da böyledur. Sende durma eşlik et. Kollarını kalduraysın." Dedikleriyle kendime gelip kollarımı kaldırdım ve Akay ile oynadığımız gibi yapmaya çalıştım. İlk biraz şaşırmıştım ama daha sonra tamamen uyum sağlamıştım bu harika bir şeydi.

Bir elimde Mir bir elimde de Akay vardı ne ara yanıma gelmişti ben orayı tamamen kaçırmıştım. Sırıtarak ve imalı bir şekilde bana bakıyordu ama ben ona aldırış etmeden oyuna devam ettim. Çünkü onu biraz tanıyorsam neden bana öyle baktığını biliyordum ve şimdi bunları düşünmenin hiç vakti değildi. Herkes hep bir ağızdan şarkıya eşlik edince daha bir enerjik olmuştum.

 

"...oyna sevduğum oyna, oyna çimen kurusun

yaktun yüreklerumi bir bakar bir durursun..."

 

Mir'e baktığımda o da yanındaki arkadaşıyla şarkıya eşlik ediyordu ve baya dalmışlardı eğlenceye.

Bir kaç oyun oynadıktan sonra ben yorulup yerime geçmiştim. Akay ise hâla oynuyordu.

Şimdi gelinle damat da çıkmıştı sahneye bir tarafta damadın arkadaşları durmuştu. Bir tarafta da gelin ve arkadaşları. Beni de çağırmışlardı ama ben yorulduğum için burdan izleyeceğimi söylemiştim. Şarkı çalmaya başlayınca Elif ve kızlar başlamıştı şarkıya eşlik etmeye.

 

"Çay elunden öteye gidelim yali yali..."

 

Bir kızlar söylüyor bir erkekler derken şarkıyı bitirmişlerdi. O kadar hoşuma gitmişti ki onları otuz iki diş sırıtarak izlemiştim. Gerçekten de bu gece çok eğlenmiştim. Hele o Menşure yeri beni benden almıştı.

Bir kaç oyun daha oynanmıştı ve tabiki bende oynamıştım. Açılınca kimse beni tutamıyordu. Bi ara gelinle damadın arasına girmiş horon tepmiştim bir arada Elif ve Akay ile ortada oynamıştık.

***

Takılarımızı takıp Elif'i de gördükten sonra artık gitme vakti gelmişti. Akay ile birlikte düğün alanının dışına çıkıp taksi beklemeye başladık. Akay o kadar yorulmuştu ki sesi sedası çıkmıyordu. Biz taksi beklerken önümüzde duran araçla iki adım geri çekildim. Aracın çamı açılınca gördüğüm kişiyle rahat bir nefes aldım. "Hazal . Taksi mi bekliyorsunuz?"

"Evet."

"İsterseniz beraber gidelim. Zaten aynı yere gidiyoruz." Ben tam cevap verecekken Akay araya girdi. "Ay komşum çok iyi olur valla." Akay'a ters ters bakınca o arabanın arka kapısını açıp binmişti bile. Bende fazla beklemeden Mir'in içeriden açtığı kapı ile yanına geçip oturdum.

 

 

 

 

01. 03.2024

Öncelikle bölümlerimiz artık wattpad de genelde orda daha aktif oluyorum. Sizi oraya da beklerim. Hesap ismi: _yazan_birisi_

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum canlarım.

Yeni bölümü nasıl buldunuz?

Sizce bundan sonra neler olacak?

Düğünümüzü nasıl buldunuz?

Bu bölümü Hazal'dan okuduk sizce nasıldı?

Akay'a ne diyorsunuz?

Yeni bölümde görüşene dek hoşçakalın

 

 

Bölüm : 01.03.2025 14:48 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Hikayeyi Paylaş
Loading...