
Hava soğuk ve bir o kadar sisliydi öyle ki ciğerlerimin kabul etmediği,vücudumu terk eden sigara dumanı bile sisle bir bütün oluyor onlardan biriymiş gibi aralarına karışıp gidiyordu .
Balkonda sandalyeye kurulmuş, dünden kalma kar yığınını seyrederken gözüme takılan şey, çıkartıp karın üzerine fırlattığım aslen beyaz ama şimdilerde kırmızıya boyanmış tişörtüm .
Üstüm çıplak oturan ben üşüyor muyum peki ?
Pek tabii öyledir .
Bu soğuk içimdeki cehennem ateşini söndürmeye yetiyor mu peki?
Pek tabii hayır !
Yorgun muyum ?
Fazlasıyla
Mutlu muyum ?
Eğer mutluluk denilen şey bir babanın çocuğunun saçlarını okşaması,annenin en içten tebessümüyse ... üzgünüm tanımımda bu kelimeye dair bir bilgi yok .
Peki ağlıyor muyum ?
Zamanın da göz yaşlarım o kadar çok intihar etti ki göz pınarlarımdan, uzun zamanır uğramıyolar bana ,hatta öyle ki işgal bile etmiyorlar gözlerimi .
Yalnız mıyım ?
yalnızlığın kendisi benim.
Uykusuz muyum ?
Bağımlı olduğum zannedilecek kadar .
Kendimi seviyor muyum peki ?
Mezar taşında o da belki.
Güçlü müyüm peki ?
İçimdeki çocuk mu? ben mi ? Her neyse fark etmez cevap belli . Görünenin aksine koca bir hayır .
Peki pes edecek miyim ?
- GÖKAY !!!
Boş bakışlarla ,bilmem kaçıncı sigarama devam ettim . Sanki gökay ben değilmişim gibi . Evet ne diyordum ?
Ben Gökay Tuna Sarsılmaz ...
Daha 19 yaşında ...
Pes edecek miyim ?
B-
-GÖKAY !!!
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |