-o çocuk işte...o aslında utku!
Demirdağ ailesinde sesizlik hüküm aldı.
Serpil hanımın gözünden bir damla yaş firar etti.
Sami bey kanı çekilmiş gibi hissetti.
Kerimin kulaklarında çınladı sözler.
Ufuk hissettiklerim boşa değilmiş diye sevindi içten içe.
Emir utku kıskançlık tohumlarını attı bile.6
-biliyordum işte...dedim ben,demedim mi?
Dedim...farklı bir şey var dedim.
-oğlum bu gerçek demi?
Dedi serpil hanım.
Sanki bir rüyadan uyanmaktan korktu.
Biri çıkıp şakaydı derse aynı acıyı tekrar yaşamaktan korktu .
Onurla kerim lâl olmuş gibi kaldılar öylece.
-Abi ! Bu hiç komik bir şaka değil.
Evin en küçüğü bir tek oydu ve öyle kalsın istedi.1
-şaka değil! Böyle bir şeyin şakası mı olur?
-abi nasıl bu kadar eminsin? Senide mi kandırdı o deli?
-EMİR! kimsenin beni kandırdığı falan yok.
-o zaman nasıl bu kadar kesin konuşa bilirsin?
Kağıdı çıkartıp ortadaki masaya koydu.
-yüzde doksan dokuz nokta doksan beş uyuşmaktadır.
Sabah saat beşti , işten çıkmış mükemmel evime ilerliyordum.
Ama ne bela benden ne de ben beladan uzak kalamıyordum.
-abi yapma vallaha çok açtım ondan aldım.
-siktirme lan belanı . Ver para mı!
-abi valla bir tane ekmek aldım paraya. İş ver çalışıp öderim.
O an çocuğun suratına inen tokatla öfkem dışa vurdu.
Bir ekmek parası olduğunu duymuştum.
Ulan giyiminden kuşamından utan it.
Kolundaki saati satsan kaç milyon eder .
-sanane serseri işine bak sen!
Ulan o çocuğun zorda kaldığı her halinden belli lan .
Dememle yumruğu suratına geçirmem bir oldu.
Ağzından kan gelene kadar yumrukladım.
Sonra çıkarıp elime gelen beş yüz lirayı fırlattım yüzüne.
- Al ekmek paran. Üstüyle de prezervatif al kendine . Senin gibi ibneler çoğalmamalı.
-seni bulacağım lan ! Görüşeceğiz seninle.
-siktir lan! Bulmazsan adam değilsin.
-söyle lan adın ne? söyle gelip bulacağım seni.
-buralarda kime, gökay tuna desen bulursun. Hadi şimdi siktir ol git!
İşaret parmağını sallayarak giden benden dört beş yaş büyük adama baktım.
Bindiği son model arabadan da utanmıyordu godoş.
-abi valla çok açtım yoksa almazdım.
-tamam oğlum biliyorum lan ! Zırlayıp durma karşımda. Sana bir yer tarif edeceğim oraya git mutlaka iş bulursun.
-vallaha mı abi ? Elini ayağını öpeyim abi.
-siktir git lan bebe. Salak saçma hareketler yapma.
O gün kimsenin gözüne uyku girmemişti .
-dur bir hele hanım. Alalım elbette ama...
-ne ama? Yüzüne mi bakamazsın yoksa?
-o zaman bilmiyorduk bile ve çocuğun durumu belliydi. Şüphelenmemizden daha doğal ne olabilir ?
-her neyse! Ben oğlumu istiyorum. Sen biliyorsundur gökhan.nerede yaşar bu çocuk?
-annem tamam bir sakin ol. Ben bulurum bulmasına ama bu çocuk reşit . O ne diyecek bakalım.
-eğer istemese o gün buraya kadar gelmezdi.
-tamam hanım tamam. Gökhan öğrensin yerini . Gidelim alalım oğlumuzu.
••••
-baba ! Ben yapmadım yemin ederim.
Saat dedeme babasından , dedemden de babama kalmış eşsiz bir kol saatiydi.
Telaşlı bir şekilde odaya dalan yasine baktım.
Sakin bir şekilde oturduğum yerden kalktım ve yasini takip ettim.
Babamın saat koleksiyonun olduğu kısma girdi.
Saatin camı kırılmış etrafa saçılmıştı.
-gökay bir şey yap ! Babam çok kızar.
O sırada odanın kapısı açıldı.
Babam bir yandan kravatını gevşetirken bir yandan bu tarafa ilerliyordu.
-baba gökay dedemden kalan saati kırmış!1
-ne?
-ben odamdaydım telaşla beni çağırdı.
-yalan söyleme! Baba doğru değil. Valla ben yapmadım!
Öfkeli gözlerini benden hiç çekmiyordu.
-sen odana geç oğlum. Kardeşin küçük bir cezayı hak etti.
-korkma oğlum . Kardeşin sadece yaptığı şeyi düzeltecek.odana geç şimdi.
Yasin son kez bana bakıp kapıya ilerledi.
-abi gitme ! Abi ne olur! Abi !
Sen abisin,bir kerede korkak olma.
Korurlar kardeşlerini üstüne suç atıp kaçmazlar ki.
Koluma yapışan babamla kendime geldim.
-baba dur!ben yapmadım, gerçekten ben yapmadım!
Aşağı kata indik hapishanemin kapısında durduk.
Buranın kilidi sadece babamda vardı.
Kapıyı kapatıp tekrar kilitledi.
Düştüğüm yerden beni kaldırdı .
Demir parmaklık olan kısma sürekledi.
-senin yaşın kaçtı sevgili oğlum?
-dön arkanı. Üstündekini çıkar.
Üstümü çıkartıp bir köşeye attım.
-şimdi ben vurdukça sen sayacaksın canım oğlum . Anlaştık mı?
Kafa sallamakla yetindim sadece.
-güzel.sesin gür çıksın oğlum.
Bağırmaktan çekinme tabii gökay.
Bu odadan dışarıya ses gitmez nasıl olsa.
-iki
-normalde seni burada on dört saat tutacaktım ama ilk baştaki direnişin yüzünden ikiye katlandı yirmi sekiz saat buradasın. Ya da...hadi yirmi dört olsun bu da benim oğluma kıyağım.
-ben yapmadım...ben yapmadım.
••••
Derin derin soluklanmaya devam ettim.
-sikecem artık lan böyle işi. Uykuda bile rahat vermiyor ulan!
Ulan bir gün yirmi dört saat yani bin dört yüz kırk dakika eder.
Ben bin dört yüz on dakikasını uyanık geçiriyorum.
-böyle hayatın bel kemiğini sikeyim! Dört mevsim yaşamak gibi saatin dört diliminin hepsini yaşıyorum.
Allahım bari bu yaşadıklarımı ömrümden düşsen!
En iyisi saffetin yanına gitmek.
-yok kalkar kalkmaz buraya geldim.
-heh güzel. Bende yemedim daha ikimize de bir şeyler söylüyorum o zaman.
İş saati gelene kadar saffetin yanında takılmıştım .
Kumral , mavi gözlü bir kızdı seslenen .
Nereden tanıyorum lan bu kızı?
-nasıl ya ? Sibel ben . Hani bir yıl önce.. o mükemmel gece .
Lan gökay birlikte olduğun kızada bacım dedin ya.
-şimdi hatırladım sibel. Kusura bakma.
-yok canım olur öyle şeyler. Bir yıldır ortamlarda yoksun. Üzülüyordum seni göremedikçe.
-evet,özlemedim desem yalan olur. Bir daha öyle mükemmel bir gece yaşamak isterim.
Siktir! Yapma kızım tutamam kendimi.
Hiç bir zaman inkar etmiyordum.
Birlikte olduğum o kadar kızdan biriydi sadece.2
Evet günaha girerdim ama kimsenin günahına girmezdim.
Karşılıklı olurdu bu her zaman.
-ne anladın tam olarak yakışıklı? Mesela bunu mu?
Duklarıma yapışması cümlesini bitirmesiyle aynı anda olmuştu.
Bende karşılık vermeye başladım.
Nazikçe kolundan tutup dışarıya sürükledim.
Duvarla kendi arama aldığım kızın dudaklarına tekrar yapıştım.
Elleri bir yandan ensemdeki saçlarımı okşuyordu.
Dudaklarımı kızın dudaklarından ayırdım ve sesin geldiği tarafa baktım.
Gökhan kendi gibi polis bir arkadaşından gökayın yerini tespit etmesini rica etmişti.
Önce kendisi konuşmak istiyordu.
Şimdi ise evde oturmuş arkadaşından gelecek haberi bekliyordu.
-buldum kardeşim.şimdi sana konumu mesaj atacağım.
-ne demek kardeşim. Ne zaman ihtiyacın olursa çekinme.
Telefonu kapattıktan sonra gelen mesajı bekliyordu.
-duydum, buldun mu dedin. Kimi?
-önemli değil anne işle alakalı.
-yalan söylüyorsun gökhan! Anlarım ben.
-evet ama önce bir ben konuşa-
-oğlum lütfen bende geleceğim.
Serpil hanımı tuta bilene aşk olsundu.
Gökhan biliyordu ki kendisi götürmezse bir yolunu bulur gelirdi annesi.
Bunu duyan diğer aile üyeleride durmadı tabii .
Başta sami bey olmak üzere hepsi hazırlandı.
Herkes minibüs tarzı geniş aile arabalarına bindi.
şoför koltuğunda gökhan vardı.
Yol ilerledikçe tekin olmayan sokaklara girdiler.
-size durun gelmeyin dedim! Şu girdiğimiz sokaklara bakın!
Bir süre sonra konum onları istedikleri yere ulaştırdı.
-bu çocuğun böyle yerlerde ne işi var !
-baştan söyledim ben . O tekin biri değil.
Hep birlikte arabadan indiler.
-kerim,ufuk ve onur. Annemle emiri ortanıza alın!
Abisinin dediklerine uydu üç kardeş ve arabanın girmediği yolu yürümeye başladılar.
Etrafta madde kullanan , sarhoş olup kıyıda köşede sızan, kafası güzel olduğundan ne yaptığından bir haber takılan kızlı erkekli gruplar vardı.
Bu durum emir hariç erkekleri sadece tedirgin etmişti ama emir korkmaya başlamıştı.
Funda hanım ise tüm korkusuna rağmen dönmemeye niyetliydi.
Diğerleri ise ailesinden birine bir şey olursa tedirginliği yaşıyordu.
Çok sürmedi bir kaç adım daha atmışlardı ki gökayı fark ettiler .
Gökay bir kızı kendisi ve duvar arasına almıştı ve ikiside birbirini öpüyordu.
Bu sesiz mırıldanışı diğer aile üyeleride duymuştu ama kimseden ses çıkmadı.
En son sami bey seslenmeye karar verdi.
Fark ettiğim şeyle dumura uğradım.
Demirdağ ailesinin böyle bir yerde ne işi vardı?
Demirdağ ailesi bu tepkime şaşırmıştı sanki.
-biz seninle konuşmak istiyorduk oğlum...ama
Ama böyle bir yerle karşılaşmayı beklemiyorlardı.
Sonra gözleri yanımdaki kıza kaydı.
Sibel bu kadar çok kişinin birden ona bakmasından utanmış olmalıydı.
Sibelin nasıl biri olduğu umrumda değil.
Ne olursa olsun , nasıl biri olursa olsun işin sonunda insandı ve utanabilirdi.
Demirdağ ailesinin sibele olan bakışlarını kesmek için sibelin önüne geçtim ve görüş açılarını kapattım.
Her ne kadar kınar gibi değilde sibelin kim olduğunu çözmek için bakıyor olsalarda bu durum kızı incite bilirdi.
-dedik ya az önce konuşmak istiyoruz!
-konuşmak için buraya gelmeyi mi tercih ettiniz cidden?
Dedi benimle yaşıt duran çocuk.
Güldüm.
-sence burası konuşmak için uygun bir yer mi?
-bizde bilemezdik senin böyle bir çöplükte olduğunu. Bilseydik gelmezdik zaten.
Diye uyarıda bulundu bey baba.
Küçük bir çocuk gibi geldi gözüme.
Huysuz ama tatlı bir erkek çocuğu.
-tamam konuşalım madem. Ama daha uygun bir yere gidelim. Burası pek size göre değil.
-kusura bakma ama acil bir işim çıktı.
-yok önemli değil. Ama buralardasın demi.
O sırada biri adımı seslendi arkadan.
Bu geçen dövüp yüzüne para fırlattığım adamdı.
Cebimden paketimi çıkarıp dudaklarıma yerleştirdiğim sigarayı yaktım.
İçime çektiğim sigara dumanını geri verirken konuştum.
-yok lan ! Tam aksine bul diye dua bile ettim. Ama biliyor musun? hiç sırası değil. Sen şimdi git sonra yine gel. Ben hep buralardayım.
Kaç tane oğlu vardı yanında korumak bana düşmezdi.
Kimlik göstereceksen boşuna gösterme takmazlar bile.
-polis.
Deyip kimliğini gösterdi.
-banane lan polissen polissin!
Tamam dedin ama içinden dedin.
-hem benim sizinle bir derdim yok benim derdim onunla.
-siz gidin benim arkadaşla bir işim varda.
-gökay gel birlikte gidelim oğlum!
-serpil ! Gökhan haklı sen karışma.
-gitmem ! Sizleri almadan gitmem.
Aman be bunlar nereden çıkmıştı?
Şimdiye kavgayı etmiş kimimiz karakolluk kimimiz hastanelik olmuştu bile.
Daha bey baba cevap bile verememişti ki saffet bomba gibi düştü ortaya.
-LAN GÖKAY! İÇERDE BENİM GİBİ SARIŞIN AFET DURURKEN SEN BURADA ELİN KUMRAL YELLOZLARIYLA MI YİYİŞİYORSUN!!!
Yerden aldığım taşı dokuz on adım önümde duran saffete fırlattım.
-olur yakışıklım si- ne oluyor lan burada?
Dedi on sekiz kişilik gruba bakarak.
Evet on sekiz kişi gelmişlerdi.
Üşenmedim saydım.1
-Gökay kardeşle bir işimiz vardı ama . Rahat bırakmıyorsunuz ki çözelim.
-sen işini çözmeye bu kadar adamla mı geliyorsun?
-evet bir sorun mu var sarı civciv.
-yok lan ne sorun olacak. Halledin tabi işinizi.
Saffetin ıslık çalmasıyla bir anda yirmi,otuz kişi arkamıza toplandı.
-işi yarım bırakmak olmaz tabii!
Beni asıl şaşırtan ise emir hariç gökhan ve kardeşlerinin yanımda belirmesi oldu.
Hızlıca bey baba, serpil hanım ve emiri kontrol ettim.
Kenara geçmişler serpil hanım ağlıyor , emir annesine sarılmış , bey baba ise sanki ikisinin önüne siper olmuştu.
O sırada gökhan kulağıma eğildi.
-üstüne alınma. Babamıza diklendiği için alacağımız bir hesap var.
-ben hiç bir şeyi üstüme alınmam.
Bir anda ortalık savaş alanına döndü. Herkes birbirine girmiş , yumruklar tekmeler havada uçuşuyordu.
Herkes bir köşede oturmuş aldığı yaralara bakıyordu.
Bende anlımdan akan kanı durdurmak için bir kumaş parçasıyla baskı yapıyordum.
Saffette hemen yanımda benden farkı yoktu.
Demirdağ ailesi bir köşede toplanmış sami ve serpil demirdağ çocuklarıyla ilgileniyordu.
Bu alemde böyle olurdu işte birbirimiz için kavgaya girer sonra da hiç bir şey olmamış gibi alay ederdik.
-hayatımıza girdiğin ilk günden başımızı belaya soktun lan!
-kesin artık ! O kavgaya biz bile isteye dahil olduk, o dahil etmedi. Ne kadar sevmesekte hakkına giremeyiz.
Bunu diyen gökhandı ve beni şaşırtmıştı.
Ne kadar sevmesende...yinede sağ ol.
-GÖKAY ! GÖKAY ! GÖKAY! ULAN BOYUM KADAR DEMİR GİRSİN GÖTÜNÜZE! NE GÖKAYMIŞIM LA-
Gördüğüm bedenle şaşırdım kaldım.1
-Abi!
Okur Yorumları | Yorum Ekle |