
Uzun bir süre yeni bölüm atamadığım için özür dilerim hepinizden, yakın zamanda doğum yaptım ve bu süreçte bölüm yazmak aklıma bile gelmedi ama bunu telafi etmek için size iki bölüm yayınlıyorum. Hepinize iyi okumalar…:)
Savaştan Devam
Meydanda yaşanan olaydan sonra Yıldız resmen kendini bize karşı kapatmıştı, olay yerine gelen ekipler ile biz Karargaha dönmüştük. Arabadan iner inmez Yıldız direkt olarak Rıza Albay'ın odasına gitmişti ve uzun süre konuşmuşlardı, Yıldız odadan çıktığında ise çok sinirliydi onunla konuşmak istediğimde ise beni geçiştirdi ve kendisini odasına kilitledi.
O küçük kızın, Yıldız'ın kollarında ölmesi onu tahminimden daha fazla etkilemişti, işin kötü tarafıysa bu olanlardan sonra ben Yıldıza nasıl ulaşacağımı bilmiyordum, sanki gözü dönmüş gibiydi işte bu yüzden en büyük korkumda tehlikeli bir yola başvurmasıydı.
Nerdeyse akşam olmuştu ama Yıldız odasından çıkmamıştı, bir kaç kez kapısına gittim ama o kapı bana açılmadı. Kara kara ne yapacağımı düşünürken Kartalların tedirgin ve meraklı bir şekilde Karargaha giriş yaptıklarını gördüm.
"Savaş, Yıldız nerde?"
"Yıldız odasında da size ne oldu? Bu haliniz ne?"
"Yıldız, bize ulaştı ve acilen buraya gelmemizi istedi, bizde hemen durumu Rıza Albaya bildirdik onunda izni ile geldik ama telefonda Yıldız'ın sesi hiç iyi gelmiyordu, Savaş bugün bizim bilmediğimiz bir şey mi oldu?"
Karan'ın sorusu ile sıkıntılı bir nefes aldım ama aldığım nefes bütün vücudumu yaktı ve acıyla harmanladı.
"Bugün meydanda 10 Kasım için tören vardı, tören esnasında bir patlama oldu ve küçük bir kız çocuğu Yıldız'ın kollarında can verdi.
Tahmin ettiğiniz gibi bu kalleşliği Sahra yaptı, Yıldız orda herkesin içinde intikam yemini etti. Ben kardeşimi daha önce hiç bu kadar kötü görmedim Karan."
"Telefondaki halinin sebebi işte şimdi anlaşıldı. Yıldız, Sahra'yı bulana kadar durmayacak ve şu an da istediğini almak için her yere saldırıyor. Savaş, Yıldız eğer sana bir şey söylerse kırılma çünkü şu an da gözü hiç bir şey görmüyor."
"Karan, daha önce bir çok kişinin ölümüne şahit olduk, o kızın ölümü Yıldızı neden bu hale getirdi?"
"Biz yıllar önce yine Topal'ın peşindeydik ve buna benzer bir olay yaşadık. Topala yaklaşmıştık, görev emri ile yola çıktık söylenen bölgeye geldiğimizde ise hiç kimseyi bulamadık.
Bir süre sonra 9-10 yaşlarında bir kız çocuğu bize doğru gelmeye başladı ama çok yaklaşmadan durdu, Yıldız ona yaklaşacaktı ki kız üzerinde bağlı olan bombayı bize gösterdi, biz etrafı kontrol ederken Yıldız ve Ferit kıza yaklaşıyorladı ki bir anda bomayı patlattılar.
Patlamanın etkisi ile yere düşmüştük ciddi olmayacak yaralarımız vardı ilk toparlanan Yıldız oldu, ayağa kalktığımızda ise o kızın parçalanmış bedeni ile karşılaştık.
Yıldız bu olaydan sonra bir gün boyunca hiç konuşmadan öylece kaldı, sanki onu o şekilde dondurmuş gibilerdi. Ertesi gün konuştu ve konuşur konuşmazda intikam yemini etti, artık anne ve babasının intikamının yanı sıra o kızın intikamınıda alacaktı.
Rıza Albay'ın yanına gitti ve dağa çıkmak istediğini söyledi, işte o gün Yıldız HAYALET oldu. Şimdide aynı şeyi yaşamış ve Sahra'yı bulmadan da durmayacak."
Duyduklarım, öğrendiklerim hem sinirlenmeme hem de acı çekmeme neden olmuştu.
"İnanmıyorum, kardeşim ben yokken neler yaşamış. Ama bu kadar fevri davranması iyi değil, her an bir hata yapabilir."
"Evet şu an fevri davranıyor ama emin ol istediğini aldığında daha sakin ilerleyecek ve planlı ilerleyecek."
"Karan, istediği derken neyden bahsediyorsun? "
"Tahminimce Rıza Albay, Yıldız'ın tekrardan hayalet olmasına izin vermemiş ve şu an çıldırmış durumda. Emin olduğum bir şey var o da Yıldız istediğini alana kadar her şeyi yapacaktır."
"Yani Yıldız tekrardan mı gidecek?"
"Yıldız'ın istediği bu ama bu sorunun cevabını şimdilik bende bilmiyorum.Biz artık yanına gidelim bakalım bize ne söyleyecek."
Kartallar yanımdan ayrıldı ve Yıldız'ın odasına doğru ilerlemeye başladılar. Bende olduğum yerde öğrendiğim şeyleri düşünmeye başladım.
"Şimdi Yıldız benden bir kez daha mı gidecekti?"
Yıldızdan Devam
Yaşanan olaydan sonra Karargaha dönmüştük, ben vakit kaybetmeden Rıza Albay'ın yanına gittim. Kapıya vurup içeri girdim, Rıza Albay benim o halimi görünce endişeyle konuşmaya başladı.
"Yıldız, bu halin ne?"
"Komutanım, patlamayı biliyorsunuz. Biz iyiyiz ama bir çok kişi yaralandı ve küçük bir kız çocuğu kucağımda, kollarımda can verdi."
"Haberim var kızım, başımız sağolsun .Yıldız, iyi görünmüyorsun gel otur şöyle."
"Vatan sağolsun komutanım ama ben iyi olamayacağım, o kadını elime geçirmeden iyi olamam."
Rıza Albay benim suratıma baktı ve derin bir nefes aldı konuşmaya başladı.
"Yıldız, sen önce bir sakin ol."
"Komutanım ne dediğimi duydunuz değil mi? Küçücük bir kız kollarımda can verdi, patlamadan bir kaç dakika önce şiir okuyan kız öldü."
"Anladım Yıldız, senin neden bu halde olduğunuda anladım ama sakin olmalısınız aksi taktirde hata yaparsın."
" Tamam komutanım, sakin olmamı istiyorsanız sizden tek bir şey isteyeceğim."
"İste Yıldız."
Rıza Albay merak ve sorgular bir şekilde suratıma bakarken ben kararlı bir şekilde konuşmaya başladım.
"Ben tekrardan dağa çıkmak istiyorum, bir süre hatta o kansızı ele geçirene kadar hayalet olmak istiyorum."
"Asla olmaz!"
"Komutanım-"
"Yıldız,sana olmaz dedim! Senin artık bir timin var. Tamam bazı durumlarda hayalet olman gerekiyor ama bu istediğinin süresi belli değil."
"Komutanım, sizde çok iyi biliyorsunuz ki Savaş Gölge timine çok iyi komutanlık yapıyor, yani ben olmadanda bütün görevlerin üstesinden gelebilirler. Bunca geçen senede bir şeyi öğrendik, bu kansızları bulmak için onların ortamlarında olmalıyız."
Rıza Albay hiddetle bana arkasını döndü ve sert bir şekilde konuşmaya başladı.
"Sana olmaz dedim, daha fazla bu konuyu uzatma git ve sakinleş."
Daha fazla dayanamadım ve sinirle karşı çıktım.
"Buna siz karar vermezsiniz! Eğer siz gerekli kişilerle konuşmazsanız ben, beni anlayacak birileriyle konuşurum."
Söylediklerimden sonra hızla bana döndü ve keskin bakışlarıyla gözlerime bakmaya başladı.
"Yıldız, fazla ileri gidiyorsun."
Kendimi birazda olsa sakinleştirmek için gözlerimi kapattım ve derin nefes aldım, biraz daha sakinleşince gözlerimi açıp konuşmaya başladım.
"Komutanım, size olan saygım ve sevgim sonsuz ama ben bir kişinin daha ölmesini bekleyemem. Sahra beni yani hayaleti istiyor, eğer hayalet ortaya çıkarsa ve işlerini karıştırırsa hata yapma olasılığı artar. "
Benim sakin konuşmam karşısında Rıza Albay bir süre bana baktı ve konuşmaya başladı.
"Yıldız, git ve dinlen, ben bu konuyu düşüneceğim."
"Komutanım-"
"Yıldız, istersen daha fazla zorlama düşüneceğim dedim."
"Emredersiniz komutanım."
Sinirle odadan çıktım ve kimseyle konuşmadan direkt olarak kendi odama gittim, ardından da kapıyı kilitledim. Telefonu elime aldım ve Karanı aradım hemen yanıma gelmelerini söyleyip telefonu kapattım.
Çok iyi bildiğim bir şey vardı, Rıza Albay her ne kadar istemesede gitmeme izin verecekti çünkü o da söylediklerimin doğru olduğunu biliyor.
Üzerimi değiştirmiştim ve kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum, gözlerimi kapattığım her an gözümün önüne üzerinde bomba bağlı olan kız geliyordu, ardından da bombanın patladığı o an, sonra da Rüya'nın gözlerini kapatmadan önceki gülümsemesi beliriyordu.
Biliyordum sakinleşmezsem hata yapardım ama sakinleşemiyordum, ben odamın içinde dönüp dururken kapım çaldı ardından da Karan'ın sesini duydum ve hemen açtım. Benim kapıyı açmamla birlikte hepsi bana sarıldı ve bir süre sonra ayrıldılar.
"Bugün kollarımda büyüyemeden solan bir çiçek daha gözlerini kapattı ve ben hiç bir şey yapamadım, bir kez daha öylece izledim. "
"Yıldız, biliyorsun bazen yaşananlara bizim bile gücümüz yetmiyor."
Karan'ın sözlerinden sonra sinirle konuşmaya başladım.
"Yetecek, yetmeli ben neden asker oldum o zaman? Masumları koruyamayacaksam, küçük çocuklara güvenli bir ortam sağlayamayacaksam neden asker oldum?"
"Yıldız , bak sakin olmalısın."
"Olamıyorum doktor olamıyorum, gözlerimi kapatsam o anları tekrar tekrar yaşıyorum. Sakinleşmem için tek yol var geri döneceğim, işte o zaman sakinleşirim ama o zamana kadar sakin olamam."
"Peki senin bu isteğine Rıza Albay ne tepki veriyor?"
"Düşüneceğini söyledi ama eminim ki gitmeme izin verecektir, çünkü o da biliyor ki ben bu durumda gitmek için her şeyi yaparım."
Biz konuşurken aralık olan kapıda Poyraz göründü, Kartallar önce bana baktılar benden aldıkları onay ile odadan çıktılar, Poyrazda içeriye girdi, kapıyı kapatı ve bana yaklaştı.
"Nasılsın Yıldız?"
"İyi değilim Poyraz, içimde her saniye hızla artan bir öfke var."
"Seni çok iyi anlıyorum Yıldız ama bu olanlar senin suçun değildi."
Aklıma Rüya'nın bakışlarının ve annesinin acı feryadının gelmesi ile sinirle odada dolanmaya başladım.
"Ben küçük bir kızı daha koruyamadım Poyraz, ölümünü izledim. O benim kollarımda öldü ve ben hiç bir şey yapamadım.
Ne önemi kaldı şimdi hayaletin? Ne önemi kaldı söylesene bana."
Sinirle odada dolaşırken Poyraz bir anda bana sarıldı ve saçlarımı şefkatle okşamaya başladı. Poyraz'ın dokunuşu ile yavaş yavaş sakinleşiyordum, bana iyi geliyordu.
"Belki bu dünyada ki her şeyle, herkesle savaşa biliriz ya da bir çok şeye çözüm buluruz ama bir tek ölüme hiç bir şey yapamayız, onunla savaşamayız ve hiç bir çözüm bulamayız.
Bu yüzden kendini suçlama Yıldız, ben burdayım seninleyim."
Ben ona son kez sarıldım ve ayrıldım, daha sonrada bakışlarımı cama çevirdim ve konuşmaya başladım.
"Poyraz, bu zamana kadar nasıl durdum bilmiyorum ama artık durmayacağım, ben Rıza Albayla konuştum ve tekrardan dağa çıkmak istediğimi söyledim. "
"N-nasıl yani, Yıldız bu ne demek?"
"Hayalet geri dönüyor, tıpkı Sahra'nın istediği gibi ortaya çıkıyor demek."
"P-peki bu ne kadar sürecek?"
"Bilmiyorum Poyraz, belki haftalar belki aylar belkide yıllar sürecek ama ben o soysuzun cezasını kesmeden dönmeyeceğim.
Rıza Albayla konuştum büyük ihtimalle onay alacağım, bugün yaşanan olay herkes için kırılma noktadı oldu, tabi en çokta benim için öyle oldu."
Poyraz konuşmayınca bakışlarımı ona çevirdim, bana özlemle ve acıyla baktığını gördüm. Benim bakışlarımı fark edince hemen kendini toparladı ve konuşmaya başladı.
"Haklısın Yıldız, herkes üzerine düşeni yapmalı. Git Yıldız, sana gitme diyemem önünde duramam çünkü eminimki senin yerinde ben olsam bende giderdim.
Git ama bir şeyi sakın unutma olur mu? Ben ve kalbim seni, senden gelecek olan tek bir haberi özlemle bekliyor olacağız."
"Teşekkür ederim Poyraz, yanımda olduğun için."
"Her zaman yanındayım."
Poyraz yanımdan ayrılmıştı, bende birazda olsa kendimi toparlamıştım. Rıza Albay beni yanın çağırmıştı, vakit kaybetmeden gittim.
"Üstlerimizi bilgilendirdim, bugünkü olaydan sonra onlarda senin gibi düşünüyorlar, yani gitmene onay verdiler. Ama şunu bil Yıldız, ben hala daha gitmeni istemiyorum."
"Komutanım, sizde çok iyi biliyorsunuz ki onun şartlarında ve ortamında bulunursak daha hızlı amacımıza ulaşırız. Ne zaman gideceğim?"
"Yarın, sığınaklardaki kontroller yapıldı."
"Anladım, komutanım. Eğer izniniz olursa arkadaşlarıma bu durumu ben anlatmak istiyorum."
"Tamam, istediğin gibi olsun."
Rıza Albay'ın odasından çıktım ve Gölge timini, Anka timi, Kartalları toplantı odasında topladım ve konuşmaya başladım.
"Size önemli bir şey açıklayacağım, bu yüzden sözümü kesmeden dinlemenizi istiyorum. Meydanda yaşanan olaydan sonra bir karar aldım ve bunu komutanlarımla paylaştım, onlarda bu kararımı onayladılar.
Ben tekrardan dağa çıkıyorum,Sahra'yı bulmak için onun inine gireceğim. Ben onun peşine düşerken sizlerde bana destek olacaksınız, böylece daha fazla kişiye zarar vermeden onu bulacağız.
Bu iş ne kadar sürer, ne zaman geri dönerim ya da sağ sağlim dönebilirmiyim bilmiyorum, bu yüzdende bu kararı benden duymanızı istedim. "
İlk konuşan kişi abim oldu bende bakışlarımı ona çevirdim.
"Yıldız, gerçekten gitmek zorunda mısın?"
Gözlerine baktım ve gözlerinde korkuyu gördüm, bu tekrardan kaybetme korkusuydu onu çok iyi anlıyordum.
"Abi, inan bana burda kalmam benim için daha kötü olacak, biliyorum benden ayrılmak istemiyorsun bunu bende istemiyorum ama o hainin canımızı yakmasını izlemeyeceğim."
"Biliyorum kardeşim biliyorum, git ama kendine çok dikkat et.
Ne zaman gideceksin?"
"Yarın, sabah erkenden yola çıkacağım. Kartallar da benimle birlikte gelecek."
Hepsi üzgün bir şekilde bakıyordu, onları anlıyordum. Burda birbirimize aile olmuştuk ama gitmek zorundaydım, bir ailenin daha ocağı sönmemesi için kendi ailemden uzaklaşmak zorundaydım.
"Şşşt kaldırın kafanızı, sanki sonsuza kadar ayrı kalacağız. Şunu aklınızdan çıkarmayın, çıktığınız bir görevde aniden arkanızda belirebilirim.
Unutmayanki ben hep yanınızda, bir adım arkanızda sizinle olacağım."
Benim söylediklerimden sonra Ali konuşmaya başladı, bende bakışlarımı ona çevirdim.
"Komutanım, burada hepimiz bir aile olduk ve sizden kıza süreliğinede olsa ayrılmak bizi üzüyor."
"Üzülmek yok, biz vatanımız için yaşar gerekirse onun içinde ölürüz. Hadi beni böyle hüzünlü bir şekilde göndermeyin."
Hepsi zorlada olsa biraz gülümsedi, bir süre daha konuştuktan sonra herkes dağılmıştı. Bende yatağımda oturmuş yaşananları düşünüyordum ki kapım çaldı ve içeriye abim girdi.
"Madem ki gidiyorsun, bu gece sana sarılıp uyumak istiyorum."
"Abi, inan bana eğer sen gelmeseydin ben gelecektim çünkü sana çok ihtiyacım var."
Abim hemen yatağa geldi ve yattı ardından da beni kolarına yatırdı, yatağıma sığmamız biraz zor olmuştu ama bir şekilde sığmıştık. Abim saçlarımla oynarken bende onun kalp atışlarını dinliyordum, babamlada böyleydik o saçımla oynardı ben kalbinin atışını dinlerdim.
"Bugün çok fazla yoruldun bu yüzden uyu güzelim, ben burdayım yanındayım, sen biraz dinlen."
Sanki birinin bana bu sözleri söylemesini bekliyormuş gibi gözlerim kapandı ve uykuya daldım.
“Kendimi bir mağaranın önünde buldum, mağaranın girişine doğru ilerliyordum ki karşıma küçük bir kız çıktı, ona yaklaşmak için bir adım attığımda hızla benden uzaklaştı .
"Yaklaşma bana! B-ben çok tehlikeliyim."
"Hayır tatlım tehlikeli olan sen değilsin, hadi izin ver yanına geleyim."
Kız montunun önünü açınca ben gördüğüm şey ile şok oldum, kızın üzerinde bomba vardı ve git gide benden uzaklaşıyordu. Üzerimde ki şoku atlatıp kıza bir adım atmıştım ki bomba patladı ve küçük kız gözlerimin önünde parçalara ayrıldı.
Ben yaşadığım olayın acısını üzerimden atamadan ikinci bir patlama oldu ve tam önümde Rüya belirdi. Aynı şekilde yaralıydı gözleri kapanmak üzereydi, yarasına bakmak için yanına diz çöktüm, bu sefer onu kurtaracaktım bu sefer ölmesine izin vermeyecektim. Ben Rüya'nın yarasıyla ilgilenirken o konuşmaya başladı, sesi zihnimin içinde yankılanıyordu.
"Ben artık yokum Yıldız abla, beni kurtaramazsın ama başkalarına yardım edebilirsin."
"Hayır Rüya hayır, seni kurtacağım ve iyi olacaksın, bu defa olmaz gitmene izin vermeyeceğim!"
"Yıldız abla kendini suçlama, ben babamla çok mutluyum."
Rüya tıpkı o günki gibi bana gülümsedi ve bir kez daha gözlerini açmamak üzere kapattı.”
Korkuyla yattığım yerden kalktım ve derin nefesler almaya başladım, ben kendime gelmeye çalışırken Abimin bana su uzattığını gördüm. Suyu içtiğimde biraz daha sakindim ama gördüğüm rüya zihnimden bir an olsun kaybolmamıştı.
"Yıldız, iyi misin?"
"İyiyim abi, merak etme."
"Kardeşim, rüyanda ne gördün?"
"O anları tekrar tekrar yaşadım, Rüya'nın bana bakışlarını, gülümsemesini ve gözlerini kapatmasını yeniden yaşadım. Abi, Rüya bana başkalarını kurtarabilirsin dedi."
"Rüya'nın dediği gibi güzelim, başkalarına yardım edeceğiz ve şehitlerimizin intikamını misliyle alacağız. Hadi gel yat biraz daha dinlen."
SABAH
Erken saatlerde kalkmıştık, abimde odasına gitmişti, hazırlığımı yaptıktan sonra Rıza Albayın odasına gittim. Odaya girdiğimde hala daha bana sinirli olduğunu gördüm, onu anlıyordum ama burda elim kolum bağlı duramazdım.
"Rıza amca, biliyorum bana kızgınsın ama beni anla ve beni bu halde gönderme lütfen. Hakkını helal et."
Ona olan bakışlarıma daha fazla dayanamadı ve ayağa kalktı bana sarıldı, baba şefkati ile saçlarımı okşadı.
"Yıldız, ben sana neden hiç kızgın kalamıyorum? Helal olsun kızım, sende hakkını helal et ve kendine çok dikkat et. Senden sadece bunu istiyorum."
"Rıza amca, abim,timim ve arkadaşlarım önce Allaha sonrada sana emanet, hem kendine hem de onlara dikkat et."
"Sen bizi merak etme güzel kızım."
Rıza Albay ile aramızın düzelmesine sevinmiştim, arabaya binmek için karargahtan çıkmıştım ki Gölge timini ve Anka timinin beni beklediğini gördüm.
"Hepiniz kendinize çok dikkat edin, eminimki bir yerde ya da bir görevde karşılaşırız. Bir şeyi sakın unutmayın, nerde zorda kalsanız iki elim kanda olsa sizi bulur gelirim."
Hepsinin gözler doluydu ama yüzlerine bir gülümseme kondurmuşlardı. Sırayla herkese sarıldım,Abime yaklaşınca o benden önce davrandı ve sıkıca sarıldı.
"Kendine dikkat et, seni nasıl gönderdiysem öyle geri gelmeni istiyorum."
"Abi, sende önce kendine sonrada bu aslanlara dikkat et."
Abimden sonra sıra Poyraza gelmişti, beklemeden ona sarıldım o da bana bırakmak istemiyormuş gibi sarıldı.
"Kendine dikkat et yüzbaşı."
"Merak etme yüzbaşı seninle evlenmeden ölmeyeceğim, asıl sen kendine dikkat et."
"Öyle bir şey olmayacağı için, sonsuza kadar yaşayacaksın demek."
"Göreceğiz Yıldız yüzbaşı. Kalbimin bir parçası seninle geliyor, eğer iyi olmamı istiyorsan buraya sağ sağlim dön Yıldız."
Poyraza son kez sıkıca sarıldım,ardından da Kartallarla birlikte arabaya bindik ve hızla yola çıktık.
Sığınağa geldiğimizde hazırlığımı yaptım ve Karan'ın belirlediği kampa doğru yola çıktım.
"O zaman hayaletin dönüşünü herkese duyuralım."
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 34.91k Okunma |
3.04k Oy |
0 Takip |
68 Bölümlü Kitap |