
"Sen ne dediğinin farkında mısın Duru?" Dedi annem .
" Gayet farkında. Farkında olmazsa böyle şeyler yapar mı?" Dedi babam. Anneme cevap verip.
"Böyle olacağını bilmiyordum" dedim sesim titremişti.
" Öğrenmiş oldun. Senin öğrenmen için ila birinin mi ölmesi yada yaralanması gerekiyor? Ha Duru? Sen ne yapıyorsun böyle kızım? Aklın yerinde mi senin? " Annem bir ileri bir geri gidip bana kızıyordu.
" Ben sadece intikam -"
"Çok güzel intikam aldın! Çok ama çok güzel miş intikamın!" Ellerini iki yana açıp konuşuyordu.
"İşlerin bu radeye geleceğini bilmiyordum"
"Öğrendin mi peki?" Bağırarak sordu annem.
"Ya herşeyi geçtim. Tamam gittin Urfa'ya tamam intikam için karşısına çıktın oda tamam. Evlenmek ne oluyor peki Aden Duru? Evlenmek ne ??" Babam saatlerdir içinde tuttuğu şeyi patlatı.
Annem U dönüşü yapıp , gözlerini kocaman açıp şaşkın bir şekilde bana baktı.
"Sen ne yaptın ne yaptın? " Dedi annem kabullenemeyerek.
" Açıklaya bilirim " dedim sessizce.
" Sen... Sen evlendin ... Kız sen ne yaptın?" En sonda bağırdı.
"Anne öyle değil ,vala öyle değil" açıklama yapmaya çalıştım.
" Ne değil? Ne ne değil Duru? Evlenmek ne ? Evlilik ne ? " Karşıma geçip hem şaşkın hemde bağıra bağıra konuşuyordu.
" Anne" dedim ayağa kalkıp.
" Sakın!" Parmağını bana salladı ona ilerlememi engelledi.
"Anne yapma " dedim ağlamaklı sesimle .
" Benim yetiştirdiğim kız bu değil! Benim kızım bu değil" dedi kafasını sağa sola sallayarak.
" Anne"
" Benim kızım güçlü benim kızım boyun eğmez" beni duymuyor, kendi kendine konuşuyordu.
" Anne yapma" gözümde yaş geldi.
Bana hızla döndü yaklaşıp tam karşımda durdu. İşaret parmağını bana kaldırarak " git " dedi sesi titriyordu. " Yusuf iyi olana kadar gelme " dedi .
"Nazan!" Babam araya girip onun bu sözüne karşı çıkacaktı ama annem eliyle durdurdu.
"Yusuf bu eve dönene kadar onun yanından ayrılmayacaksın! " Dedi.
"Tamam" dedim göz yaşımı silip.
" O çocuk iyi olana kadar gelme " dedi .
" Git yıktığın şeyi topla şimdi "
Söyleyecek birşeyim yoktu. Kafamı sallayıp kapıya doğru ilerledim.
" Bu konuyu kapattım sanma! " Dedi arkamdan bağırarak.
Kapıyı açıp arkamdan kapattım....
1 ay sonra
"Aç be oğlum şu gözlerini, bak bana,çok konuştun Aden de... "
Hani derler ya insan güçlü olduğunda onu yıkmaya kimsenin gücü yetmez diye. Ben bu 1 ayda gücümün tükendiğini hissediyorum. Ben kardeşim dediğim insanın yaklaşık 1 aydır gözlerini açması için Allah'a dualar ediyorum.
"Yusuf , uyan be oğlum. Hadi lan " yatağın ucunda bir sandalye de oturuyordum. Yusuf yatakta cihazlara bağlı bir şekilde uyuyor. Onun bu hâlini gördükçe yüreğimde oluşan yara sızlıyordu.
"Yine burada mısın? " Gelen doktorla ayağı kalktım. Bu doktor farklı bir doktordu Yusuf'u ameliyat eden doktor akşam, bu doktor da sabah geliyordu. Karşımda duran doktor erkek, diğeri kadın dı.
"Evet. Onu yanlız bırakmak istemiyorum" Yusuf'a bakarak konuştum.
" Kardeş sevgisi bu olsa gerek" sesinde hüzün vardı.
" Biz kardeşten de öteyiz"
" Görüyorum. Anlattığın hikâyelere göre maşallahınız var" gülerek konuştu.
"Biz masumuz " dedim onun gibi gülerek.
" Kesin öyledir" dedi ima dolu çıkan sesiyle.
Biz sohbet ederken kapı açıldı. İçeriye Ömer girdi. Bize ters ters bakıp yanıma geldi elini omzuma koydu.
Doktordan bakışlarını çekip bana döndü
" bu odada bunalıma gireceksin biraz çıkalım temiz hava alalım" temiz havanın üzerine basarak söyledi.
" Tamam" dedim ayağı kalkıp kapıya doğru ilerledim. Kapıdan çıkmadan doktora baş selamı verip dışarı çıktım.
Koridorda yürümeye başladık. Asansöre binip en üst kata çıktık. Terasta bulunan koltuklardan birine oturduk.
" Ne iş?" Bana dönerek konuştu Ömer.
" Hangi iş?" dedim anlamayarak.
" Doktor Emre'yi diyorum. Ne iş?"
" Yusuf'un doktoru" dedim. Sonra şimşekler çaktı beynimde. Kaşlarımı çatıp ayağına sağlam bir tekmeyi geçirdim.
" Yuh" dedim inanamayarak.
" Hiç yuhlama ne zaman arkamı dönsem bu adam dibinde bitiyor. 1 aydır her delikten çıkıyor" dedi yarı kızgın sesiyle.
" Hani Yusuf'un doktoru ya olamaz mı?"
" Hah bak dediğin gibi Yusuf'un doktoru, senin değil!"
"Ömer!" Kızmaya başlamıştım .
" Seni demiyorum adama baktığın bile yok. Ama o maşallah dibinden ayrılmıyor"
Farkındaydım aslında ne zaman Yusuf'un odasına girsem iki dk sonra bir bahane ile oda geliyordu. Sonra biz sohbet edince zaman öyle geçiyordu. Bir kaç defa iltifat etmişti de ben yüz vermemiştim.
" Yusuf'un derdindeyim ben kardeşimden başka kimse beni ilgilendirmiyor. Oda yüz bulamayacağını anlayınca uzaklaşır zaten " dedim onu yatıştırmaya çalışarak.
" Öyle olsun bakalım " dedi. Arkasını yaslanıp.
"Babamlar ne yapıyorlar?" Yaklaşık 1 aydır onları da doğru düzgün göremiyordum. Daha doğrusu kaçıyordum.
" İyiler nasıl olunursa öyleler işte"
" Kızgınlar mı halen?"
" Sence ?" Bir kaşını kaldırarak sordu Ömer.
" Herşey iyice bok yoluna girdi" kafamı ellerimin arasına alıp sıvazlamaya başladım.
" Çoktan çözülmüştü ama sen kaçtın. Kaçmasaydın bitmişti bile "
" Ne dememi bekliyorsun Ömer? Baba ben evlendim mi ? " Dedim ona bakarak.
" Bana öyle demiyordun ama. İntikam için evlendim diyip duruyordun."
" İntikam için evlendim zaten. Ama günün sonunda babam bana demeyecek mi Süleyman'ın işini bitiren benim diye ?" Dedim. Beni anlamasını umarak.
"Yalan da değil yani sonuçta baban bitirdi işini" dedi.
" Sen nasıl birşey olmuşsun böyle ya? Sen böyle değildin hayırdır? Uygulamalara gelen güncelleme gibisin değiştirmişler logonu" dedim dalga geçerek.
" Ben medeni bir insanım kızım. Senin gibi yam yamlar anlamaz" dedi. Göğsünü gere gere konuşarak.
" Dedi Süleyman Demirel'i diri diri gömen Ömer Miran Zahir" dedim iğneleyerek.
" Sus lan oralara girme o başka ."
"Sen onu bunu bırak ta hayırdır?" Bir tuhaflık vardı bugün. Sabah da fark etmiştim de şuan baya göze çarpıyordu.
" Zehra gelecek " dedi birden.
" Ne ?" Dedim şaşırarak.
" Ne ne ? Geleceğim yanına dedi gelme diyemedim " dedi .
" Ulan kızı çağıra çağıra bu zamanda mı çağırdın? Yusuf daha uyanmadı , herşey bok yoluna girdi ve sen kız arkadaşını çağırıyorsun" dedim inanamayarak.
" Ne yapayım peki Aden? Kız ilk defa geleyim mi diye sordu yanına. Aylarca bunu bekledim. Şimdi gelme mi diyeyim?" Dedi sesi bir tık üzgündü.
" Tamam tamam birşey demedim. Biliyor mu olayları?"
" Biliyor " dedi kafasını sallayarak.
"Gazamız mübarek olsun ozaman."
Terastan inip Yusuf'un odasına doğru yürümeye başladık. Bu koridorda bilmem kaç defa geçtim. Yusuf'un katına geldiğimizde Emre ve Yusuf'un doktoru Zeynep Fidan Coşkuner'le karşılaştık.
"Hayırdır inşallah? İkiniz birden?" Dedim ikisine bakıyordum.
" Hayır hayır. Yusuf'u uyandıracağız" dedi Fidan hoca.
"Nasıl? Hani tehlikeliydi?" Dedim korku dolu sesimle.
" Halen tehlikesi sürüyor ama mecburen uyandırmak zorundayız. His kaybı yaşaya bilir " dedi Emre araya girerek.
Ne diyeceğimi bilmiyordum. İki seçenekte tehlikeliydi. Ömer elini omzuma koydu beni kendine çekti. Ona bakışlarımı çevirdim. Bana kafasıyla bırak işareti yaptı.
Karşımda duran iki doktora elimle yolu gösterdim. Bu kabul ettiğim anlamına geliyordu.
Doktorlar içeri girdi. Ben ve Ömer dışarıdaki camdan onlara bakıyorduk.
Yaklaşık 20 dk sonunda doktor Zeynep Fidan Yusuf'a doğru eğilip birşeyler söyledi. Ama Yusuf'un gözleri halen kapalıydı.
Yusuf Kahraman'dan
Bir ses geliyordu uzaklardan." Beni duyuyor musun?" Diye . Evet demek için bağırmaya çalıştım ama olmadı. Sanki her yerim tutulmuş ağzımı yapıştırmışlar dı.
"Yusuf bey " dedi aynı ses ama tam çıkaramıyordum. Uzaktı sesi çok uzak. Buradayım demek istedim, duyuyorum sizi demek istedim ama yapamadım.
" Yusuf beni duyuyor musun?" Başka bir ses geldi ama bu diğer sese benzemiyordu. Bu başka bir sesti.
Gözlerimi açmak istedim ama gözlerimin üzerinde kocaman yük varmış gibiydi.
Sonra bir ses geldi yakından ,en yakından.
"Yusuf " dedi sesi titriyordu .
" Kardeşim" dedi aynı ses ağlamaklı çıkıyordu sesi.
" Hadi lan aç gözlerini" dedi günlerce duyduğum tek ses , tek cümle. Aden'nin sesiydi bu.
Açmak istiyorum demek istedim, duyuyorum demek istedim ama yapamadım yine.
" Yusuf ne olur gözlerini aç" dedi Aden ama sesi ağlıyor gibiydi. Çırpındım açmak için, ağlama demek için ama olmadı, olmuyor du.
"Olmuyor, uyanması zor olacak gibi"dedi ilk duyduğum ses.
" Belki biraz daha uğraşsak uyanır " dedi Aden.
"Şimdiye kadar çoktan uyanmış olması gerekir di ama Allah'tan ümit kesilmez." Dedi başka bir ses.
Sonra kanıma karışan soğuk bir su ve yine karanlık...
Aden Duru Şanlıkan
Emre beni çağırmıştı yanına belki daha çabuk uyanır diye. Yanına gittim öylece uyuyordu. Çağırdım ,seslendim ama duymadı beni.
Odadan çıktığımız da Ömer yanıma geldi. Ne oldu diye bakarken kafami olumsuz yönde saladım. Beni kendine çekip sarıldı.
"Dediğim gibi Allah'tan ümit kesilmez ara ara böyle gelip uyandırmaya çalışacağız" dedi doktor Zeynep Fidan.
Sonra gittiler.
"Ben onun sesini çok özledim, Ömer. " Sesim titremişti. Aldırış etmedim kardeşim bu haldeyken ben güçlü pozisyonu vermezdim.
" Ştt tamam geçecek güçlüdür o uyanacak" benden çok kendini ikna etmeye çalışıyor gibiydi.
"Ben bugün Urfa'ya gideceğim akşama dönerim" dedim Ömer'e.
" Agir için mi?"
" Başka ne için gidebilirim? "
" Tamam birşey demedim " ellerini yukarı kaldırıp.
"Bir sorun veya gelişme olursa hemen ara beni" dedim. Sarılıp asansöre bindim.
Agir'i 1 aydır telefonda görüyordum. Hacer'in dediğine göre hastalanmış. Bir kaç saatliğine de olsa görmek istedim. Hem morel olurdu bana.
Arabayla havaalanına giderken Hacer'i aradım geleceğimi bildirdim. Dediğine göre Ahi eve çoktandır gelmiyormuş rahatlıkla gelebileceğimi söyledi.
2 saat sonra
Urfa çarşısında elindeki alışveriş poşetleri ile evin yolunu tutu Deniz. Evin birkaç eşyası ve kendisine lazım olan eşyalar alıp eve doğru yürüdü. Çarşıda ilerlerken karşısından gelen kadınla yerinde durdu.
" Deniz"
"Berfin" dedi Deniz onun taklidini yaparak.
" Selam sabah yok mu Deniz hanım?" Dedi Berfin. Deniz Berfin'nin Ahi ile evlenmeden önceki yakın arkadaşıydı. Ne zaman ki bu olay oldu onların araları da ister istemez bozulmuştu.
"Ne istiyorsun? " Dedi Deniz hemen konuyu bitirip eve dönmek istiyordu.
" Duyduğuma göre yeni yengen evi terk etmiş " dedi Berfin iğneleyerek.
" Eeee yani?" Dedi Deniz asıl konuya gelmesini isteyerek.
" O kadar söz söylüyordu. Yok hanım ağa yok Ahi'nin karısı yok Agir'in annesi" dedi Agir'in üzerine basarak söyledi.
" Doğru söylemiş Aden yengem halen hanım ağa halen Ahi abimin karısı ve Agir'in biricik annesi " dedi Deniz.
" Güldürme beni Deniz Agir'in annesinin kim olduğunu hepiniz, hata bütün rıha biliyor" dedi Berfin. Herşeyden çok bu onun zoruna gitmişti.
" Evet bütün Rıha biliyor Agir'in annesinin" durdu ve sonra üstüne basa basa " Aden yengem olduğunu" dedi .
"Agir'in annesi benim" dedi Berfin dişlerini sıkarak.
" Ne ? " Dedi Deniz şok bir şekilde.
" Deniz! "
" Berfin! Bir anne oğlunu bırakmaz! Bir anne evladını bırakmaz! Bırakırsa o kişi anne olmaz!" Dedi Deniz ona yaklaşıp.
" Aden de terk etti ama" dedi Berfin gülerek.
"Yanlış anlaşılma oldu herhalde?"
Arkadan gelen sesle ikili sese doğru döndü. Karşılarında tüm asaleti ile dimdik duran Aden Duru Şanlıkan vardı.
Berfin karşısındaki kadına baktı. Siyah askılı bluz ve şort vardı. Spor ayakkabılı.Saçları örgülü. Boynunda yılan dövmeli. Belinde silah açıkta kalan bacağında ise bıçak olan kadını süzdü.
"Yenge?" Deniz olayın şokunu üzerinden attıp Aden'e yaklaştı.
" Denizim" dedi Aden ona göz kırparak.
Aden , Deniz'den bakışlarını çekip Berfine dikti ona yaklaşıp dibinde durdu.
" Ben kimi terk etmişim? Tekrar söylesene bana " dedi Aden ona daha fazla yaklaşıp.
" Ayağını denk al " dedi Berfin. Aden'e bir adım atarak .
İki kadın meydanın ortasında birbirlerine sinirle bakarken arkadan gelen sesle tüm dengeler sarsıldı.
" Özoğul konağında yangın çıkmış" dedi arkadan bir ses.
" Agir" dedi Deniz korkuyla.
Aden hızla Deniz'e döndü " ne Agir?" Dedi hızla.
" Yenge Agir ve Hacer tek başına evde " dedi Deniz.
Bunu duyar duymaz hızla konağa doğru koşmaya başladı Aden. İçinden bir yandan dualar ederken.
Urfa sokaklarında son gücünü kullanarak koşuyordu. Bir iki defa takılmıştı ama yine devam etmişti.
Önde Aden arkada Deniz ikili hızlı hızlı koşuyordu konağa doğru. Konağın yakınlarına geldiklerinde Aden birden durdu. Karşısında alevlere teslim olmuş bir konak vardı.
"Hayır! " Dedi kafasını sallayarak. Konağın yanına yaklaştığında orada bulunanlar" hortum, kova vb." Şeylerle su döküyordu.
"Ne duruyorsunuz burada?" Dedi Aden orada duran kişilere. " Girsenizize içeri" dedi bağırarak. Hepsi birbirine bakıp birşey söylemediler. Cesaretleri yoktu.
Aden onların içinden hızla çıkıp içeri daldı. Arkadan yapma etme demelerine rağmen umursamadan hızla yukarı Agir'in odasına doğru koştu.
" Agirrrr" koşarken bağırıp Agir'in ses çıkarmasını istiyordu. Odanın önüne geldiğinde alevlere teslim olmuş odayla karşılaştı.
Aden şok bir şekilde durdu. Bu odadan kimse sağ çıkmazdı. Agir bu odada ise çoktan...
Gözünden yaş geldi yere çömeleceği sırada aşağı katan ses geldi. Agir'in sesi .
"Allah'ım şükürler olsun " diyip hızla aşağı koştu. Yanan kapıyı ayağıyla tekmeleyerek açmaya çalıştı. Kapı bir kaç darbeden sonra yere düştü yanarak.
Aden kapının kırılması ile içeri baktı ama odanın içi dumanla kaplıydı.
" Agir" dedi içeri girmeye çalışarak.
Aden içeri girmeye çalıştığı anda Agir'in ağlayan sesiyle yerinde kalakaldı.
" Anneeeee"
Aden Agir'in ağlayan sesine " annem" dedi .
" Annee" dedi tekrardan Agir ağlayarak.
" Geliyorum aşkım, geliyorum bebeğim" dedi Aden . Yanan kapının kenarından yavaşça ilerlemeye çalıştı. Sağ ayağını önündeki boşluğa attı sonrada oradan zıplayarak içeri girdi. Agir'in sesinin olduğu yere hızla ilerledi.
Agir'i gördüğü gibi yanına gideceği sırada tavandan nerdeyse kopacak olan tahtayı gördü hızla Agir'in kolunu çekip kendini ona siper etti . O anda kopan tahta parçası Aden'nin kolunun üzerine düştü.
" Aaaaaaaaaaaaaaah" acı çekerek kolunun üzerindeki tahtayı atmaya çalıştı. Son gücüyle kolunu sirkeledi ve tahta yere düştü.
Acısına aldanmayıp Agir'i kontrol eti bir yerine birşey olmuş mu diye. Ama görünürde birşey yoktu. Agir'i kucağına alıp kolunu ona siper ederek dışarı çıktı. Konağın avlusundan hızla dış kapıya doğru ilerledi ve sokağa çıktı.
"Agir " Deniz ağlayarak onalara yaklaştı. Adenin kolundaki yarayı görünce şok oldu" yenge kolun yanmış " dedi Deniz .
Aden söylediği sözü geçip " Hacer? Hacer nerde ?" Dedi Aden hızla . Agir'i aldığı odada kimse yoktu.
" İtfaiye geliyor çekilin" kalabalığın ortasında gelen sesle herkes yol açtı. Aden Agir'le beraber arka tarafa doğru ilerledi.
"Agir oğlum" Ahi'nin annesinin sesiyle onalara doğru döndü Aden. Önde koşarak gelen kadın arkasında yade, Rojhat Ağa ve Ahi'nin küçük kardeşi Hamza.
Ağlayarak yanına gelen kadına baktı Aden sinirle. Kadın Agir'i almak istedi ama Agir Aden'e sarılıp kafasını Aden'nin boynuna gömdü.
" İstemiyor sizi" dedi Aden Agir'in kafasını okşayarak.
" Kızım kolun yanmış" dedi Rojhat Ağa .
" Oğlunuz nerde Rojhat Ağa?" Dedi Aden onun da söylediği sözü geçip.
"Aradım geliyor" dedi Deniz.
" Ha yani telefonu açıyor?" Dedi Aden sinirle.
"Ağam " arkadan gelen sesle hepsi o tarafa döndü.
" Ne oldu Mustafa?" Dedi Rojhat Ağa karşısında duran adama .
" Ağam itfaiyeciler bir kadın cesedi buldu" dedi adam.
"Hiii" Deniz ağzını kapattı.
Ahi'nin annesi ağlamaya başladı. Aden duyduğu sözle gözlerini kapatı.
" Anna" Ahi'nin sesi ile Aden gözlerini açıp ona döndü.
" Agir, Agir nerde ? Niye ağlıyorsunuz?" Ahi Aden arka tarafta olduğu için Agir ve Aden'ni görmemişti. Ağlayan annesine korkuyla baktı Ahi.
" Oğlum nerde?" Dedi tekrardan. Sesi yüksek çıkmıştı.
" Çok mu merak ediyorsun oğlunu Ahi ağa? " dedi Aden bağırarak.
Onun bağırması ile önünde bulunan kişiler yana kaydı. Ahi ve Aden karşı karşıya geldi.
" Aden?" Dedi Ahi şok bir şekilde.
" Aynen ondan " dedi Aden. Kucağında ki Agir'i Deniz'e verip Ahi'ye doğru ilerledi.
"Sen? Senin ne işin- " Aden'nin ona yaklaşıp tokat atmasıyla yerinde kalakaldı .
"Neredesin senn? Ha? NEREDESİN senn?" Bağırdı Aden.
Ahi kafasını kaldırıp ona baktı tam o anda Aden'nin yanan kolunu gördü " ko- kolun yanmış" dedi. Ona yaklaşıp ama Aden bir adım geri gitti.
" Evet yandı. Nasıl yandı biliyor musun? Agir'i alevlerin arasından almaya çalışırken yandı! " Dedi bağırarak Aden. " Oğlun yanıyordu Ahi! Agir yanıyordu! Ben biraz daha geç kalmış olsaydım Agir yanıyordu! Bu çocuk neden tek başına evde? Agir tek başına neden evde Ahi?" Dedi bağırarak.
"Ben- ben bilmiyorum yemin ederim haberim yoktu" dedi kekeleyerek.
"Orada, burada takılıp evini, çocuğunu unutursan bilmezsin tabi. Ama bitti, bu sondu! Üçüncüsünü beklemeyecem!
Agir bundan sonra benimle beraber yaşayacak! Agir benimle beraber Manisa'ya geliyor Annesinin yanına! Aslında ilk gittiğim de götürmem gerekiyordu ya işte buda benim kusurum olsun" Dedi .
"Ne? Ne Manisası? Ne gitmesi? Saçmalama?" Dedi Ahi. Sesi sinirle çıkmıştı.
" Asıl sen saçmalama! Madem ki Agir burada güvende değil ozman annesinin yanına geliyor!" Dedi ona yaklaşarak.
" Hiçbir yere gelmiyor!" Berfinin sesi ile kaşlarını kaldırdı Aden.
" Geliyor!" Dedi Aden gülümseyerek.
" Agir'in annesi benim! Madem ki Agir Annesinin yanına gidecek o zaman Kendi öz annesinin yanına geliyor " dedi Berfin.
" Şu doğurmak istemediği hani terk ettiği annesi "
" Orası bizim meselemiz! Sen karışma!"
"Bal gibi de karışırım" dedi Aden ona yaklaşıp.
" İkinizde susun! Berfin işin yok mu senin hadi evine " dedi Ahi ona sinirle baktı.
" Yok işim! Oğlumu verin gideyim"
"hahahahahaha oğlun? " Dedi Ahi sinirle gülerek. " Ne zamandan beri Agir'i oğlun olarak gördün sen?" Dedi bağırarak Ahi.
" Sanane" dedi Berfin dişlerini sıkarak.
"Hepiniz susun!!" Araya Rojhat Ağa girdi.
İki adım öne çıkıp " Agir Annesinin yanına gidecek" dedi Rojhat Ağa üçününe bakarak.
" Çok doğru bir karar evet verin oğlumu" dedi Berfin araya girerek.
" Aden kızım, oğlunu da alıp gidebilirsin" dedi Rojhat Ağa Aden'e bakıp.
"Ne ?" Deniz, Ahi ve Berfin birden şaşırarak sordular.
" Bavo senin ne dediğini kulakların duyuyor mu?" Dedi Ahi sinirle.
" Oğlunun başında olsaydın o zaman Ahi! Oğlun bugün bu kız olmasaydı yanıyordu! Hacer yanarak can verdi. Bu kız olmasaydı oğlun yanacaktı. Mezarına gitmektense iyi olduğunu bilmen daha iyidir " dedi Rojhat Ağa.
"Ben böyle birşeyi kabul etmiyorum!' dedi Berfin.
" Sana kabul eder misin diye birşey sormadım!" Dedi Rojhat Ağa ona ters ters bakıp.
"Bavo" dedi Ahi.
" Sözümün üzerine söz istemiyorum! Agir, Aden kızımla gidecek! "
Ahi sinirle saçını kaşırken Aden Deniz'e doğru yürüyüp Agir'i kucağına aldı.
" Sağolun Rojhat Ağa " dedi Aden kafasını saygıyla kaldırıp indirerek.
" Asıl sen sağol kızım. Bugün ikinci defa torunumu kurtardın " dedi. İkinci defanın üzerine basarak.
Aden arkasını dönüp gideceği sırada Ahi önüne geçip onu durdurdu.
" Ahi çık önümden" dedi Aden.
" Bende geleceğim" dedi Ahi.
" Ne yapacaksın?" Dedi Aden gülerek.
" Duydun !" Dedi Ahi.
"Saçmalıyorsun şuan " dedi inanamayarak.
"He aynen ondan" dedi Ahi.
İstanbul .
"Hahahahahaha " karışımda yaklaşık 20 dk kahkaha atan Ömer'e göz devirdim.
" Ayı yogi gülme çocuk korkuyor" dedim. Bir yandan Agir'e marketen aldığım mamayı yediriyordum.
" Siz ikiniz hahahahahaha, canınıza susamışsınız" dedi tekrardan gülerek Ömer.
Şuan karşımda çay içen Ahi ve gülerek bize bakan Ömer vardı. Tabi hiçbir şeyden haberi olmayan Agir.
Urfa'da bende geleceğim dediğinde karşı çıkmıştım. Ama sonra ne halin varsa gör diyip oradan uzaklaştım.
İstanbul'a gelmiştik çünkü Yusuf'un doktoru akşam saatlerinde tekrardan uyandırmaya çalışacağız demişti. Ahi önce anlamamıştı ama sonrasında hastaneye geldiğimizde Yusuf'u görünce şok olmuştu.
Ömer Yusuf'un öldüğünü söylediği için Ahi şok olmuştu. İki tartışmadan sonra susmuştu. Ve buraya geldiğimizde Ömer'in kız arkadaşı Zehra da vardı.
" Senin kız arkadaşın nerde ya? Gitsene onun yanına" dedim daha fazla dayanamayıp. Sinirimi bozmuştu.
"Telefonla konuşuyor şimdi gelir" dedi Ömer halen gülüyordu.
" Beni çıldırtma kıza rezil ederim seni" dedim ciddi ciddi.
Bir anda toplandı hıyar.
" Ha şöyle ya hep tehdit mi edelim seni?" Dedim mamayı Agir'e yedirerek.
" Ne tehdidi?" Dedi Zehra yanımıza gelerek. Ömer'e baktım gülerek.
" Şaka yapıyor Aden" dedi Ömer bana sinirle bakarak.
" Ya ya şaka yaptım" dedim sırıtarak.
"Ya sen çok tatlısınnn" Zehra Agir'in yanına çöküp onu sevmeye başladı.
" Teşekkürler yengesi" dedim sırıtarak. Ömer bu sözüme öksürmeye başladı ama Zehra hiç bozmadan Agir'i sevmeye devam etti.
"Kucağıma alabilir miyim?" Dedi bana bakarak.
" Tabiki" dedim.
Benim onaylamamla Agir'i kucağına alıp sevmeye başladı. Ömer karşısındaki kadına gülümseyerek bakmaya başladı. Ömer'e baktım gözünde gerçek Sevgi vardı.
"Ah be Ömer'in keşke herkes senin gibi olsa" dedim sessizce.
" Keşke herkesin gözü açılsa " dedi Ahi. Dediğimi duymuştu beliki.
Telefonumun çalmasıyla arayan kişiye baktım" doktor Emre" yazısını görünce ayağı kalkıp telefonu açtım hızla.
"Emre bey ?"
" Yusuf'u uyandıracağız yukarı gelin isterseniz" dedi.
" Tamam tamam geliyoruz" dedim .
Bana merakla bakan kişilere döndüm " Yusuf'u uyandıracaklarmış " dedim.
" Tamam gidin siz biz Zehrayla Agir'in yanındayız" dedi Ömer ben ve Ahi'ye.
Tamam diyip yukarı çıkmak için kantinden dışarı çıktım. Arkamdan Ahi geliyordu. Asansöre binip 4. Katta bastım. Asansör 4. Katta durduğunda aynı anda çıktık.
Yusuf'un odasına doğru giderken doktor Zeynep Fidan ve Emre'yi gördüm.
" Bende geleyim mi?" Dedim ikisine bakarak. Emre ellini omzuma koydu " gerektiğinde çağıracağız seni şimdilik burada kal" dedi gülümseyerek.
"Tamam " dedim. İkiside Yusuf'un odasına girdi. Arkamda duran Ahi'ye baktığımda az önce Emre'nin dokunduğu yere dikkatlice bakıyordu.
" Hey " dedim elimi sallayarak.
" Bu adam neyin oluyor?" Dedi birdenbire.
" Ne ? " Dedim anlamayarak.
" Omzuna dokundu ya ? Ne bu samimiyet?" Dedi sinirle .
" Saçmalama " dedim gülerek.
" Adam omuzuna elini koydu lan! Benim karımın omzuna elini koydu " dedi en çok kendiyle konuşuyor gibiydi.
" Şimdi mi bir karın olduğu aklına geldi?" Dedim iğneleyerek.
Kolundan hızla tutup kendiyle duvarın arasına sıkıştırdı.
"Ahi ne yapıyorsun? Hastanedeyiz!" Dedim sağa sola bakarak.
" Beni çıldırtmaya meyili misin be kadın?" Dedi çenemi tutup .
" Önümden çık" dedim onu itmeye çalışıp.
" Çıkmazsam ne yaparsın?" Dedi bana daha fazla yaklaşıp.
" Ahi !" Dedim ama bana yaklaşınca yutkunamadım.
" Efendim" dedi gözleri dudaklarıma kaymıştı.
" Benden günah gitti" dedim beni tam öpeceği sırada dizimi erkekliğine geçirdim. Acı çekerek geri geri gitti.
"Sana demiştim " dedim. Sonra saçımı düzenleyip Yusuf'un penceresinin önüne geldim.
" İnsafsızın kızı" dedi sesi acılı çıkmıştı.
Ona aldırmayıp karşımda yatan Yusuf'a baktım. Hadi be oğlum dedim içimden.
Yusuf
"Beni duyuyor musun?" Çok yakınımdan gelen sesle gözlerimi açmaya çalıştım.
" Yusuf" dedi aynı kadın sesi . " Beni duyuyor musun?" Dedi tekrardan.
Ağzımı hareket edecektim ama sanki ağzımın üstüne tonlarca yük indirmişlerdi.
" Beni duyuyorsan elimi sık" dedi aynı ses sonra ellerimin arasında sıcak bir el .
Sıkmaya çalıştım ama olmadı.
" Yusuf" dedi aynı ses" bak kardeşin burada sevdiklerin burada gözünü açmanı bekliyorlar" dedi .
" Sanırım bugünde uyanmayacak" dedi bir erkek sesi umutsuzca.
" Uyanacak gibi" dedi kadın olan .
" Uyansaydı şimdiye kadar çoktan uyanırdı Zeynep" dedi erkek olan . Demek doktorun ismi Zeynepti.
"Son kez " dedi kadın .
Sonra iki eliyle ellerimi tutu kulağıma eğilip " ne olursun gözlerini aç " dedi.
Uğraştım ama olmadı.
" Zeynep çıkalım artık" dedi erkek olan .
Elimin arasından eli çekileceği sırada kendimi zorlayıp elini tutum.
" Elimi tutu" dedi birden .
" Yusuf duyuyor musun beni?" Dedi .
Elini sıktım birkez daha .
"Tamam, tamam şimdi gözlerini açar mısın?" Dedi .
Gözlerimi açmak için son kez çabaladım. Önce gözümün önüne beyaz bir ışık vurdu. Gözlerimi kapattım. Sonra geri açtığımda başımın ucunda bana yeşil gözleri ile bakan iki çift göze baktım...
Aden Duru
"Hadi Yusuf " dedim sessizce elimi cama yaslayarak .
Doktor Zeynep Fidan Yusuf'a eğilerek birşeyler söylüyordu. Ama Yusufta tık yoktu.
"Normal mi bu?" Dedim Ahi'ye bakarak .
" Aylardır ilaçların etkisinde kaldı normal" dedi beni yatıştırmaya çalışarak.
"Uyanır ama değil mi?" Dedim sesim titremişti.
" Uyanır tabiki güçlüdür o " dedi gülümseyerek.
Yusuf'a döndüm tekrardan. Doktor Zeynep Fidan elini Yusuf'un eline bıraktı ve birşeyler söyledi. Ama yine birşey olmadı. Sonra Emre kafasını sallayarak birşeyler söyledi. Doktor Zeynep Fidan tekrardan Yusuf'a döndü birşeyler söyledi.
"Yusuf hadi be " dedim tekrardan.
İkili bize doğru dönüp geleceği sırada birşey oldu. Doktor Zeynep gülerek birşeyler söyleyip Yusuf'a ilerledi.
Ahi'ye döndüm. Oda pür dikkat içeriye bakıyordu.
Sonra beni ağlatacak şey yani kardeşim gözlerini açtı.
" Açtı " dedim ağlayarak.
" Koçum benim " dedi Ahi gülerek.
Ahi'ye hızla dönüp sarıldım...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |