
2001 Manisa---
"Babası onu çok severmiş, öpermiş. Annesi onu hiç sevmemiş öpmemiş." Ertal kucağında onun omzuna başını dayayan kızına şarkı söylüyordu .
Küçük Duru yeni yeni konuşmaya başlamış onun söylediklerini tekrarlıyordu ." Bayaçı oyu çok çevermiç öyemiş , ayyeşi oyu hit cememiş öymemiç ."
Ertal gülerek kızının sözlerinin bitmesini bekliyordu , kızı her konuştuğunda sanki kalbinin ortasında yeni çiçekler ekip , açıyordu. Biricik kızının sesi onun en değerli hazinesi, huzuruydu .
"Kim öpmemiş ya? Ben kızımı hep öpüyorum." Nazan elindeki mamayla yanlarına gelirken, kocasının ve kızının sabahtan beri söylediği şarkıya tepki veriyordu. Kocasının yanına gelip Duru'yu kucağına aldı ve koltuğa,kocasının yanına oturdu ama küçük Duru yerinde durmayıp babasının kucağına geri gitti.
Nazan,kızının bu halini kıskanıyordu içten içe ama bir yandan seviniyordu, çünkü kızı babasını çok seviyordu. İlerde kızı çok güçlü olacaktı .
Ellindeki mamayı yavaş yavaş kızına yedirirken birden kapı çaldı, çalışanlar kapıyı açtığında içeriye elinde kocaman oyuncak ayı ile giren Yıldırım karahana bakışları döndü. Babası yine oyuncaklarla gelmişti .
"Torunum , nerde benim? " İçeriye girer girmez hemen Duru'yu soran Yıldırım Karahan'a gözlerini devirdi Ertal,çünkü kayın babası her geldiğinde Duru'yu ona vermiyor taa ki gidene kadar.
"Sana da merhaba peder ."
"Sen sus damat bozuntusu,torunumu ver bana ." Yanlarına gelirken Duru'yu kucağına almaya çalıştı ama Duru'nun ona gitmeye hiç niyeti yoktu çünkü babasını kim olursa olsun bırakmazdı .
"Gelirse al ." Ertal gülerek Duru'yu gösteriyordu. Duru küçük elleriyle babasının kazağını sıkıca tutmuş sakız gibi yapışmıştı.
"Durum, torunum,hadi gel dedeye ." Yıldırım Karahan her iki elini açmış Duru'nun ona gelmesini bekliyordu . Ama Duru yüzünü dönüp babasının omzuna yasladı .
"Gel bak sana oyuncak ayı aldım sen çok seversin ayıları." Yıldırım Karahan elindeki ayıyı gösterdi ayının yüzünde Ertal'ın resmi karnının üzerinde "ben Ertal bozuntusu yazıyordu."
Ertal şok bir şekilde ayıya bakıyordu , kayın babası yine yerinde durmamış yapacağını yapmıştı.
"Pes yani peder bu ne Allah aşkına hiç yakışıyor mu? Kaç yaşına geldiniz ama benimle uğraşmaktan başka bir şey yapmıyorsunuz ." Sitem dolu sesiyle konuştu Ertal. Yıldırım Karahan ona aldırmayıp Duru'ya ayıyı gösterdi. Duru ayıyı gördüğü gibi gülmeye başladı ve ayıyı çekistirmeye başladı.
"Babacım bırak onu ,pis o gel beni sev sen ." Ertal kızının elinden ayıyı çekip Kendine yasladı .
"Bırak ulan torunumu , ayı Ertal'ı sevecek."
"Duru!" Nazan'ın bağırması ile sözlü tartışma sona erdi ve her ikiside küçük Duru'ya baktı.
Burnundan kan gelen küçük Duru'yu eliyle burnundan akan kana dokunuyordu. Ertal hem bir hışımla yerinden kalktı ve kucağındaki kızını kendine çevirdi, hızla gelen kanı durdurmak için ters çevirip başı %25 yere gelecek şekilde ve burun kemiğini tutu,kanın durması için böyle yapmak gerekiyordu.
Yaklaşık 5 dakika aralıkla 20 dakikadır gelen kanı durdumaya çalışıyordu ama kan durmuyordu.Nazan ağlayarak" Ertal niye böyle oldu ?
Niye durmuyor kanı ?"
"Sakin ol şimdi hastaneye gidip anlarız ." Hızla dışarı çıkıp arabaya bindiler ve hastanenin yolunu tutular .
2 saattir hastane koridorlarında bir ileri bir geri gidiyordu Ertal. Geldiklerinden beri kızını görmemiş Doktorlarda dışarı çıkıp bir şey söylememişlerdi . Ertal karısına döndü karısı babasının omzunda saatlerdir ağlıyordu. Bir yandan dua ediyordu bir şey olmasın diye.
Kapı açıldı ve doktor çıkıp yanlılarına geldi . Nazan kocasının yanına gelip elini sıkıca tutmuş merakla doktora bakıyordu.Doktor merakla bekleyen Şanlıkan çiftine dönüp " kızınız hasta ! Tedavi olması gerekiyor. En iyi doktorlar görevlendirildi merak etmeyin!"
"Neyi var kızımın?" Korku dolu sesiyle sordu Ertal Şanlıkan. Gelecek olan cevaptan korkarak.
"Kanser!"
Günümüz Manisa--
3 gün sonra
Balkonda oturmuş karşımdaki manzarayı izliyordum. Âhi'nin beni aradığından bu yana 3 gün geçmişti ve kendime gelememistim . Ne demek 15 yaşındaki kız çocuğunu evlendirirler ? Bunlar nasıl vicdan yoksunu olabiliyor?
Okuması gereken kız çocuğunu evlendirmek ne ? Sertar iti yüzünden bir kız çocuğunun hayatı mahfolacak .
"Bebeğim." Gelen babamın sesi ile arkamı döndüm . Ellinde ince bir battaniye bana doğru geliyordu . Yanıma gelip elindeki battaniyeyi üstüme attı ve anlımdan öpüp yanıma oturdu.
"Ne düşünüyorsun böyle içli içli?" Babamın sorusu ile kafamı göğsüne yatırdım burası benim her daraldığımda sığındığım limanımdı.
"Aklım halen almıyor baba, resmen bir kız çocuğunun hayatı mahfolacak." Babama Âhi den sonra her şeyi harfi harfine anlatmıştım,babamı tabi ilk başlarda tutmak zordu öldürecem onu diyip evin içinde terör estiriyordu . Ama dedem ve benim ikna çabalarımdan sonra biraz olsun sakinleşmişti .
"O iti o gün o hastanede öldürecektim, bırakmayacaktım.!!" Babamın bu sözünü 3 gündür hep duyuyorum ama soramadım bir türlü hangi gün ? Ne hastanesi anlamış değilim.
"Baba ne hastanesinden bahsediyorsun ? " Sorduğum soruyla bana bakışları döndü öyle bir derin baktiki içinde sanki kıyamet kopuyordu .
"Şimdi değil bebeğim, şimdi değil. " Başımdan öpüp konuştu,ses etmedim fazla üstünde de durmadım eğerki bilmem gereken bir konuysa babam zaten bana söylerdi. İncelemenin anlamı yoktu.
Telefonuma gelen mesajla yerimden doğruldum ve gelen mesaja baktım. Yabancı numaraydi , mesajı açıp ne yazıldığına baktım.
" Delal abla ben Dilan . Berivan halanın kızı . Geldiğinde tanışmak mümkün olmadı. Abla senden sonra dayım aşireti topladı ve beni evlendirmek istediklerini söylediler. Abla ben daha 15 yaşındayım , okulum var abla benim... okumak istiyorum ben evlenmek istemiyorum, abla ben evlilikten ne anlarım? Korkuyorum ben ... Abla ne olursun bir şey yap,ben karşı çıkarsam babam beni döver, yarın mahkemeye gidip yaşımı büyüteceklerini söylediler bir kaç gün sonra da evlilik için hazırlıklar yapılacakmış abla ne olursun yetiş , kurtar beni. Ben okumak istiyorum evlenmek değil!"
Gelen mesajla kanım dondu, sanki bir taş kalbimin ortasına yerleşti. En son ki mesaja baktım onlarca kez üstünden geçtim ." Kurtar beni ben okumak istiyorum evlenmek değil!" Bir kız çocuğunun en haklı isyanı ve isteğiydi bu . Onların yeri bir kocanın yanı değil! Onların yeri bir evin yükünü taşımak olmamalı. Onların yeri okul ! Onların yerleri okul masaları, kaldıracakları yük ders kitapları olmalı !
Gerçi ne bekliyoruz ki 13 yaşında 15 kişi tarafından tecavüz edilen bir kız çocuğuna etek boyu soruldu. Bu nasıl bir zihniyet? Bu nasıl savunma ? Bu nasıl adalet? Böylelerinin hakkı bellidir ama hani Adalet diyoruz ya ...
"Birtanem ?" Babamın omzuma dokunması ile kendime geldim ve hızla ona döndüm anlamaz bakışlarla bana bakarken ona gelen mesajı gösterdim. Babamda benimle aynı fikirde olacak ki şuan elleri titriyordu.
"Baba benim Urfa'ya gitmem lazım!" Gözlerimin içine baktı ve o an ne yaparsan yap arkandayım mesaji verdi bakışlarıyla.
"Git ve ne gerekiyorsa yap. " Bu anı bekliyormuş gibi hızla ayağı kalkıp içeriye girdim ve hemen beklemeden ihtiyacım olan şeyleri alıp merdivenlerden aşağı indim.Annem ne oluyor bakışı atarken babam yanına gidip anlatacağım dedi ve ben ikisine sarılıp dışarı çıktım.
"Yusuf hemen arabayı hazırla adamları da al yanına Urfa'ya gidiyoruz!" Seslenmemle herkese anons geçti ve 30 arabayla yola çıktık.
Şanlıurfa--
Yaklaşık 19 saat sonra Urfa sınırları içine giriş yaptık. Taşına toprağına kurban olduğum acıların ile meşhursun ama insan acısı olmasın be.
Derler ki Urfa'nın acısı meşhurdur ama bilmiyorlar ki isot bahane...
"Alo Âhi , ben geldim."
"Tamam karşılıyoruz seni ."
Telefonu kapattıp arabadan manzarayı izlemeye başladım. Saatlerdir gelen mesaj aklımdan çıkmıyor kalbimin orta yerine oturmuştu sanki .
Dakikalar sonra araba durdu . Arabadan inip tepenin ucuna gittim . Karşımdaki manzaraya baktım sanki bütün Urfa ayaklarımın altındaydı. Bu kadar güzel ve büyüleyici olması...
"Büyülenmişe benziyorsun ." Gelen ses ile arkama döndüm ama döndüğüm gibi Âhi'nin burnu burnuma çarptı. Ben ani şaşırmayla tepki veremezken gözlerimi gözlerine çevrdim . Gözleri gözlerime çevrildi . İçinde binlerce duyguyu geçiren iki çift göz birnirine bağırarak göz göze geldi .
Boğazımı temizleyip bir adım arkaya gittim . O'da aynı şekilde bir adım arkaya doğru gitti . Bir kaç saniye konuşmadım, konuşmadı .
En sonda " ne yapacaksın? Bir planın var mı ? " Diye sessizliği bozan o oldu .
Bakışımı ona çevirdim " plan falan yok direkt gidip o Süleyman Demirel'i alnının çatısından vuracam ."
"Sonra onlarda seni.-
Tamam hadi gidelim " ciddi ve bir o kadar sinirli sesiyle.
"Ne yapalım peki ? 15 yaşındaki kız çocuğunu evlendirmelerine izinbmi verelim? Aaa çok iyi yaptınız diyip halay başında mendil mi salayalim?" Sinirle cebimdeki telefonu çıkarıp gelen mesajı gösterdim ona .
" Bak , bak burada ne yazıldığına bak ! Aklım almıyor Âhi nasıl böyle bir şey yaparlar? Nasıl bu kadar vicdansız olurlar ya çocuk o daha çocuk! Ne anlar evlilikten ? "
O'da aynı şekilde sinirle elleriyle sakalına
Dokundu " karşı çıktım sana yemin ederim ki çıktım olmaz dedim silah bile çektim ama babam olacak dedi." Ayağıyla taşa vurdu " Allah kahretsin kahretsin!"
"Ben evlenecem seninle !"
"Ne ?" Söylediğim söze bayağı şaşırdı. Bu sözü beklemiyordu.
"Duydun işte ben evlenecem seninle, onların inine girip herşeylerini kaybetmeleri için ellimden ne gerekiyorsa yapacağım ve sende bana yardımcı olacaksın." Sert bir o kadar kararlı olan sesimle konuştum.
Ses çıkarmadı sadece sustu,bende bakışlarımı karşımdaki manzaraya tekrardan çevirdim.
~
Âhi verdiğimiz kararla aşiret liderlerini toplayıp kararımızı açıklamak için toplantıya çağırdı. Önden o gitti arkasından ben gidecektim . Verdiğim karardan dolayı asla içimde bir pişmanlık yoktu 15 yaşındaki bir kız çocuğunu göz göre göre kurban veremezdim .
Arabada ilerlerken birden araba durdu,öne doğru baktım önümüzde 14 arkamızda 15 araba olunca ne olduğunu çözemiyorduk . Ben arabanın ön camından ne olduğuna bakarken birden kanın beynime sıçramasına sebep olan o kişi çıktı ve bize doğru geliyordu . Yusuf küfür edip çıkacakken elimle durdurdum . Arabadan inip yanına ilerledim .
"Ne işin var senin burada ? Gitmemiş miydin sen ? Ne diye geri döndün Delal?" Bana sorduğu soruyla kaşımı kaldırdım ve birden öyle bir tokat attım ki kafası yan tarafa düştü.
"Birde soruyor musun? Senin yediğin haltlari biz niye çekiyoruz ulan ? 15 yaşındaki kız çocuğu niye senin yediğin haltlarin acısını çekiyor? " Bağıra bağıra söyleyip bir yandan vuruyordum .
"Ben istemedim böyle olmasını . Yemin ederim istemedim böyle olacağını bilseydim yapmazdım karşı çıktım ama babam olacak bu iş dedi . Karşı çıktım yapma etme dedim dinlemedi beni Delal senin ona çektiğin resti kabullenemedi , bütün herkesin gözünden düştü. Onun acısını Dilandan çıkardı ."
"Şerefsiz haysiyetsiz pislikler. Daha küçük lan o kız daha küçük Allah'ın cezaları."
"Sen git buradan. Karışma bu işe ." Pişkin pişkin söylediği şeyler beni daha fazla çıldırtıyordu.
"Sana ne ulan ! Sana ne ! Bunların hepsi senin yüzünden. Herşeyin sorumlusu sensin . Hayatımı mahfettin lan benim, hayatımı siktin şerefsiz herif." Bağırarak göğüs kafesine vurup itiyordum.
Belinden silahı çıkarıp ellime verdi ve o'da benim gibi bağırıp " vur lan hadi vur için rahatlasın. Dövmek rahatlatmaz seni,çek vur beni bak karşındayim . İşe yaramıyorum zaten dediğin gibi . "
Silahın kabzasıyla kaşına vurdum " vurayım öyle mi? Vurayım da kurtul değil mi? Yok öyle kurtuluş Sertar efendi sürüm sürüm sürüneceksin! Bu yaptıklarının hesabını tek tek ödeyeceksin ."
Gözünden yaş geldi aldanmayıp benim gibi bağırdı" ben zaten sensizlikle sürünüyorum. Ben zaten sensizlikle bedelini ödüyorum . Beni vurarak öldüreceğini sanıyorsun öyle mi ? " Bana yaklaştı ve gözlerimin içine baktı yüzüne baktım kaşı yarılmış yüzünün belirli yerlerinde izler vardı yüzünü incelemeyi bırakıp bende gözlerinin içine baktım" eğer ki o Âhi itiyle evlenirsen işte ben o zaman ölürüm! Ben o zaman tamamen biterim ."
Daha fazla yaklaştı bana muhtaç olan sesi ve gözleriyle. Tam yanıma dibime geldi gözlerimin içine baktı. İtmedim niye itmedim bilmiyorum sustum ne kadar ileri gidebileceğine odaklandım .
Tam öpeceği sırada 5 el silah sesi geldi ve geri çekildi ellimdeki silahı refleksle kaldırırken gelen kişiyle indirdim . Gelen Âhi'di yanında korumalarla bize doğru geliyordu.
Âhi'nin adamları ve benim adamlarım Sertar'ın adamlarına silah çekmişti .
"Demek kendi ayağınla ölüme geldin ? Alnın Dan öpüyorum." Âhi ellindeki silahın tetiğine basacağı sırada Sertar'ın önüne geçtim ve Âhi sinirle bana bakışlarını çevirdi.
" Aden Duru çekil ! " Bağırması ile ona doğru yürüdüm.
" İndir silahıni Âhi!"
"Aden Duru Şanlıkan sana çekil dedim ! Bu adamı koruyor olamazsın şuan değil mi? Beni çıldırtmadan çekil !" O kadar kızgın ve sinirliydi ki beni bile vurabilirdi .
"Vur lan hadi bak buradayım karşındayım , vur sende kurtul bende kurtulayim !" Sertar'ın konuşması ile daha fazla sinirlendi ve ona doğru hızla yürürken ellimle durdurmaya çalıştım. Ama sadece çalıştım çünkü ayı gibiydi.
"Âhi dur !" Geri itmeye çalışırken bağırıyordum . " Yusuf gel yardım et lan." Yardım etmesi için Yusuf'u çağırdım yanıma gelip onu tutmaya çalışıyordu.
"Gel lan gel " Sertar'ın kışkırtmasiyla daha fazla sinir oluyordu .
"Bırak ! Bırak öldürecem bu iti !" Bağırıp ona yaklaşmaya çalışıyordu.
"Âhi dur !" Bende onun gibi bağırıp durdurmaya devam ediyordum.
"Bırakkk!"
"Âhi dur oğlum değmez lan ." Yusuf belinden tutup çekmeye çalışıyordu .
"Bırakın dedim size! Öldürecem bu adamı ! Bırakkk"
"Gel lan vur bak karşısındayım kardeşini vurdum oğlum ben şimdi buna karşılık kendi kardeşini mi bana gelin olarak vereceksin? Göster adamlığını Âhi ağa" Sertar'ın bu sözü onu daha fazla çıldırtı Yusuf'u bir hışımla itti .
"Sus lan su-"
Sözümü tamamlamadan bir kurşun sesi geldi . İçimde bir fırtına. Göğüs kafesimin tam alt kısmında bir yara . Gözlerimden gelen acı yaşlar.
Âhi şok içinde bana bakarken benim gözlerimin önü bulanıklaşiyordu .
Ellimle ağrıyan yere dokundum ellimi geri çekip baktım ve elim hepsi kan içinde kalmıştı.
Vurulan bendim .
Bugün Sertar yüzünden bir kez daha göğüs kafesimden vurulmuştum .
"Delal -" Sertar'ın bağırması ile yere düşmem bir oldu .
"Delal! Ne yaptın lan ne yaptın sen ? " Sertar deli gibi bağırıyordu . Âhi'ye çevrdim bakışlarımı şok bir şekilde bir elindeki tabancaya,bana bakıyordu.
"Duru !" Yusuf'un sesiyle hareket etmeye çalıştım ama, ağrıyınca durmak zorunda kaldım.
"Tamam tamam dur hareket etme sakın ." Yusuf'un sesini tam anlamıyordum. Gözlerimin önü kararıyordu.
"Duru bak bana bak güzelim. Sakın gözünü kapatma ! Sakın " kafamı dizinin üzerine koymuş benimle konuşuyordu .
" Çekil !" Âhi'nin bağıran sesi ile ürperdim. Sertar'ı yanımdan itip üzerindekiki gömleği çıkardı. Sonrada tişörtü. Hemen beklemeden kanın olduğu yere bastırdı durması için bir yandan da bağırıp ambulans istiyordu. Bana baktı tam gözlerimin içine.
"Bende kal ! Duru bende kal ! Sakın kapatma sakın uyuma ." Benimle konuşurken bir yandan ellindeki tişörtü bastırıyordu .
"Âhi -" ismini söylemeye çalıştım ama yapamadım ağrıması ile çığlık attım .
"Ştt tamam tamam konuşma . Ben konuşurum tamamı beni dinle sadece sen bende kal ."
" Canım yanıyor..." Zorla konuşuyordum.
"Tamam geçecek sakin ol birşey yok." Beni sakinleştirmeye çalıştı Âhi.
"Ambulansı çağırın hemen! " Yusuf adamlara bağırıp yardım isterken benim bilincim yavaş yavaş gidiyordu.
"Biliyor musun ben aynı zamanda tıp fakültesini bitirdim aslında bir ağadan çok bir doktorum ." Âhi sakin sakin benimle konuşuyordu ama benim onu dinleyecek halim bile yoktu . Çünkü gözlerimin önü karariyordu .
Âhi konuşurken etrafıma baktım Yusuf saçımı okşayıp geçecek diyordu onun beni 2 . Kez böyle görüşüydu ve ilkinde de böyle olmuştu .
Sertar'a baktım kenarda oturmuş ellerindeki kana bakarak benim yüzümden oldu diyip duruyordu . Ona baktığımı fark etti ve bakışlarını bana çevirip gözlerime baktı .
"Yapma beni sensiz bırakma!"gözünden yaş geldi bana bunları söylerken.
Gözlerimin önü karanlık oldu , gözlerimden yaşlar akarken Sertar'ın gözlerinin içine bakarak gözlerimi kapatım ...
Bölüm sonu.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |