
Kanser !"
"Kızınız hasta, kanser!!!"
"Kanser!"
Zihninde sesler yankılanıyor, şaşkın bakışlarla doktoru izliyordu. Doktorun ona söylediği sözler zihninde durmaksızın tekrarlanıyordu .
"Hayır..." Dedi Nazan.
"Olamaz..." Diye tekrarladı sessizce Ertal.
"Yalan ...hayır ..." Başını kaldırıp doktora bağırmaya başladı Nazan ;
"Yalan söylüyorsunuz! Yalan ! Benim kızım hasta falan değil ! Benim kızımın bir şeyi yok ! Benim kızım iyi ,hasta falan değil! Dava edeceğim sizi ,dava edeceğim bu hastaneyi !"
Nazan duyduğu sözlerin şaşkınlığı ve siniriyle hastanede bağırıyordu. Yıllarca bebek sahibi olamamış tam umudun bittiği anda gelen bir mucizenin bugün hasta olduğu söyleniyordu. Kabul etmek zor ! Hele ki bir anne için çok zor...
"Nerde kızım? Durum nerde benim? Getirin kızımı! Yalancılar sizi " doktoru es geçip içeri girmeye çalıştı ama babası izin vermedi .
"Nazan kızım dur . Böyle yapma bir doktoru dinleyin ." Konuştu Yıldırım karahan kızını sakinleştirmeye çalıştı.
"Baba bırakkk ! Bırak beniii!!"
-Babasından uzaklaştı Nazan.
Ertal kalbine çöken ağırlıkla gözlerini kapattı. Kendini dizginlemeye, sakinleştirmeye çalıştı. İçinden ; senin kızın güçlü,senin kızın savaşçı, Duru bizi bırakmaz,Duru iyi olacak...
Nazan gözlerini kapatan kocasına sinirle döndü" bir şey yap ! Durma böyle ! Bak ne diyor !Bak bak ne diyor !Sizin kızınız...
Kızınız has- kız ha- "
Son sözü söylemeye dili varmadı,feryatla haykırdı,benim kızım hasta falan değil..."
Ağlayarak yere düştü. Babası ona yaklaşıp kendine çekti . Babasının omzunda ağlayarak bağırıyordu;
" Baba benim kızım hasta falan değil. Yalan söylüyorlar . Baba bir şey yap . Baba annem gibi onuda kaybedemem..."
Son sözü içinden binlerce parçanın sızısıyla söylemişti çünkü annesi o daha 15 yaşındayken meme kanseri sonucu hayatını kaybetmişti. Onun acısını yıllardır unutamamış, yıllar sonra bir bebeğin varlığına tutunarak ayağa kalkmaya başlamıştı. Bugün aynı şey olamaz, toparlanamazdı.
Ertal gözlerini açıp ağlayan karısına döndü, yaklaşıp yere çöktü. Nazan'ıkendine çevirip gözlerinin içine baktı " iyi olacak ! Söz veriyorum bizim kızımız iyi olacak ."
"İyi olacak deme bana ! Benim kızım iyi! Benim kızım hasta falan değil! " Nazan kocasının ellerini itip sinirle bağırmaya başladı.
Yerde geri geri gidip Saçını ellerinin arasına aldı,sonra sinirle elleriyle yüzüne vurmaya başladı. Babası ve kocası durdurmaya çalıştı ama sinirle daha fazla vurmaya devam ediyordu. Ertal doktora bağırıp yardım istedi . Hızla gelen hemşire elindeki sakinleştiriciyi vurmak için hazırlanırken Ertal karısının ellinden sıkı tutup arkadan sarıldı . Hemşire elindeki sakinleştiriciyi vurup kadının sakinleşmesini beklediler .
"Daha çok küçük.." sesi düşmüştü artık bağırmaktan .
Karısını kendine daha fazla çekip sarıldı
" ama çok güçlü..." saçından öpüp konuştu.
" Olmaz , olamaz benim kızım iyi . Ben bilirim ki ben anlarım onun hasta olup olmadığını. Değil mi Ertal ? Anlarım ben , ben...ben anlarım onu değil mi ? Evet onu ben doğurmadım ama çok sevdim. Doğuran ben olsaydım bile ben yine böyle severdim ki . Anne olamadım mı yoksa? Benim yüzümden mi böyle hasta oldu ? Ben... benim yüzümden mi ?" Ağlamasının arasından zorla olsa da konuşuyordu .
Ertal hemen kendine çevirip yüzünü ellerinin arasına aldı " ştt sakın! sakın kendini suçlama! Sen çok güzel bir annesin . Sen çok iyi bir annesin .Sakın benim yüzümden oldu diye bir şey söyleme! İyi olacak ! Söz veriyorum bizim kızımız iyi olacak!"
Nazan'ın ağlamaları iç çekişlere döndü. Ertal doktora " Duru'yu görebilir miyiz? " Diyince Doktor kafasını olumlu yönde sallayıp onayladı.
Karısının koluna girerek Duru'nun odasına doğru yürüdüler. Zihinlerinde Duru'nun anıları bir bir dönüyordu . İlk geldiği günlerde ne yapacaklarını bilmeyen çift heyecan , mutluluk ve korkuyla Duru'nun başında beklemişlerdi yüzünün tüm detayına kadar ezberlemiş onun her refleks gülüşünde onlarda gülmüştü.
İlk söylediği kelime baba , ilk adımı annesiydi . Koridorda göz yaşları akıtan karısına sarıldı Ertal onun içinden de binlerce fırtına kopuyordu ağlamak istiyordu ama ağlayamazdı karısı bu haldeyken onu toparlamaliydi . Güçlü olmalıydi . Dayanak olmalıydı.
Odanın önüne geldiler içeri girip uyuyan güzeller güzeli kızlarına yaklaştılar. Nazan kocasından ayrılıp kızının baş ucuna oturdu. Minik ellerini titreyen ellerinin arasına alıp öptü. Saçını elleriyle okşayıp saçını da öptü. Uzanıp kızının boynunu kokladı , defalarca öptü ama ayrılmadı. Dudağından sessizce " özür dilerim annecim sana iyi bakamadım çok özür dilerim." Döküldü göz yaşları bir bir dökülürken o kızının cennet kokan boynundan ayrılmadı .
Dakikalar sonra Ertal karısının omzuna dokundu. Nazan ağlaya ağlaya ayrıldı minik bebeğinden. Ertal karısının omzundan tutup kulağına doğru yaklaşıp konuştu " iyi olacak. Ama senin de iyi olman gerekiyor . Yan odada biraz dinlen. Ben buradayım ."
Nazan önce kabul etmedi ama kocasının ikna çabaları sonucu yan odaya gidip, ağlayarak gözlerini yumdu.
Ertal karısının yanından ayrılıp kızının odasına girdi ama, girer girmez ağlamaya başladı. Kızının yanına gelip kucağına aldı. Kızının saçını öptü önce sonra minik burnunu, yanaklarını sonra mis kokulu boyununu . Göz yaşları bir bir akarken küçük Duru" baya " diye konuştu kızının ona seslenmesiyle daha fazla ağlayıp koltuğa oturdu onunla birlikte. Kızının saçını öptü tekrardan" baban sana kurban olsun..."
"Bayaaa" Duru elleriyle onun akan yaşlarına dokundu. Ertal kızının minik avuç içini öptü.
" Babayı sakın bırakma olur mu kızım? Baban bir sana ağlar, bir sana güler . Babanın hayatını ondan alma olur mu bebeğim? Baban sensiz yaşayamaz. Babana bu acıyı yaşatma tama mı? " gözlerinden yaşlar akarken kızına yalvarıyordu. Küçük Duru babasının gözlerine dokundu. Babasının kucağında hareket edip babasının yanağından öpüp küçük yanağını babasının yanağına yasladı.
Ertal onu daha fazla kendine çekip dakikalarca öylece durdular...
(Ama ben bunlara kurban olurum 🥺)
-" Çekil çekil çekil " kalabalığın oluşturduğu topluluğa bağırdı sağlık çalışanları,sedyenin üstünde burunda ve ağzında buhar makinesi olan Aden Duruyla Hızla ambulansa doğru ilerliyordular.
Ambulansın içine geldiler kapı kapanacağı sırada Âhi durdurup içeri bindi,ona anlamaz bakışlarla bakan paramedik çalışanlarına " doktorum " diye açıklama yaptı oradaki personeller kafalarını sallayıp onayladı.
Ambulans ilerlerken arkadan Yusuf ,Sertal ve adamları konvoy şeklinde yola çıktılar.
Âhi ona verilen gazlı bezi hemen Adenin yarasına bastırdı,büyük kan kaybediyordu . Arkasında duran ambulans hemşiresine dönüp " hemen hastaneyi ara kan depolasınlar büyük kan kaybediyor ameliyat sırasında çok lazım olacak ."
" Hocam kan grubu beli mi ? " Âhi sorulan soruyla durdu kan grubunu bilmiyordu
" cebimdeki telefonu çıkar şifre 07152023 arama yerine gir Yusuf Kahramanı ara ona sor. Abisidir ,bilir o ." Diye hızla konuştu kadın ona denileni yapıp Yusuf'u aradı.
Çalan telefon anında açıldı " Âhi " diye. Gelen sese karışıklık" Yusuf bey Aden hanıma kan lazım kan grubunu biliyor musunuz? " Yusuf sorulan soruya
" AB RH NEGATİF " diye cevapladı.
Hastaneye geldiklerinde hızla ambulansın arka kapısını açtı Yusuf . Kanlar içinde, üzerindeki tişörtün üst bölümü yırtılmış, ağzında hortum, burnunda buhar kablosu vardı . Ambulanstan hızla indiler ama o an kalp cihazından yankılanan sesle herkes yerinde durdu . Paramedik ekibinden biri
" kalbi durdu..." Diye konuştu .
Âhi, önce ne olduğunu anlamadı sedyenin üzerindeki Aden'e kaydı bakışları."hayır" dedi içinden gelen sesle hemen sedyenin üstüne çıkıp iki dizini yana açıp Adenin karnının üstüne çıktı ellerini kalp masajı pozisyonuna getirip içinden" 1v ,2 v ,3v ,4v ,5v ....29 ,30" saymaya başladı 30 geldiğinde durup Adenin burunu kapatıp ağzından hava verdi . Bunu yaparken herkes ona bakıyordu.
Hastanenin kapısından 8 uzman doktor 10 hemşire ve diğer sağlık çalışanları çıktı . Âhi'nin turu tamamlamasını bekliyorlardı Âhi durmaksızın 2. turu attı . Bir yandan kalp masajı yapıyor bir. yandan" hadi Duru, geri gel, hadi kızım hadi ." Diye konuşuyordu .
Yusuf, kafasını elinin arasına alıp dikkatli ve korkuyla onlara bakıyordu. Sertar'ın da Yusuf'tan kalır yanı yoktu ikiside dikkatle ona bakıyordu bir yandan dua ediyordular içlerinden.
"Hadi geri gel, hadi kızım ." Âhi 3. Tura geçmişti içinden tekrarlıyordu "1v , 2 v, 3v....22 .." yorulmuştu ama pes etmeyecekti gerekirse kolu kopacakti ama bırakmayacaktı .
"Hocam isterseniz biz devam edelim,yoruldunuz ." Diye biri öneri sundu ama kabul etmedi onun yüzünden şuan bu haldeydi o yüzden kendisi iyileştirecekti .
"Hadi Aden hadi gel artık ." Yusuf sessizce konuşuyordu kalbi deli gibi atarken kız kardeşim dediği dostunun,kalbi şuan durmuştu.
Âhi, ter içinde kalmıştı ama durmayacaktı 4 .tura geçmiş,çizginin düzelmesini bekliyordu içinden tekrarlıyordu sayıları. Sayılar bitti ve tam suni teneffüs yapacağı sırada makineden beklenen ses yankılandı ve Aden Duru Şanlıkan 3. Kez hayata döndü...
Âhi, derin nefesle geri çekildi. Üstünden atlayıp yere bastı ve hemen sedyeyi çekip içeri girdiler, bunu gören Yusuf ve Sertar da onlarla beraber derin nefes alıp içeri koştu. Ameliyat yerine kadar gelip geri çekildi.
Âhi bundan sonrasi diğer doktorlarin işiydi.
...
Manisa---
"Nazan al şu babanı artık başımdan valla kafama sıkacam az kaldı . " İsyankar sesle konuştu Ertal. Karşısında oturan ona dakika başı laf atan kayınbabasına döndü bakışları.
Yıldırım Karahan'a kınarcasina baktı " birde mafya lideri olacak hele bak şu hallerine bak,beni kızıma şikayet ediyor birde . Mafya babasıymış pehh papucumun babası."
"Sabır . " Diye konuştu Ertal kızını arıyordu gözleri bir kızı burdayken kurtuluyordu kayın babasının çenesinden. Özlemişti de sıpayı . Eline telefonu alıp arama yerine girdi "Babasının kızı" ismine tıklayıp aradı ama telefon aradığınız kişiye ulaşılamıyor diyince elinde olmayan dürtü ile endişelendi zaten yaklaşık 2 saattir kalbinin üzerinde bir ağırlık vardı .
O isimden çıkıp alta kaydırdı ve " Yusuf" ismi ne tıkaladı onunda telefonuna kimse cevap vermiyordu . Kötü bir şey olmamasını umarak diğer adamlarını aradı ama bir neticeye ulaşamadı.
"Baba,Allah aşkına bir bırak kocamın yakasını ya ." İsyan eden karısına bakışları döndü. Karısı her zamanki gibi yine onu savunuyordu .
"Ben bıraksam yüreğim bırakmıyor bunu ." Ellindeki üzümü yerken eğlenen sesi ile konuştu Yıldırım Karahan.
Ertal göz devrip " yani peder kaç yıl oldu beni kıskanmayı bir bırakmadın..!
Allah aşkına bak kızımız bile var,boyu beni bile geçmiş yani ne diye benimle uğraşıyorsun ? Yetmedi mi ?" Diye isyanına devam etti Ertal.
Yıldırım Karahan onun bu sözlerine karşılık" yarın öbür gün o manyak kızın birini kolundan tutup getirise karşına ' baba ben buna aşık oldum seviyorum ' derse görürüm ben seni " konuşan pederini dikkatle izledi Ertal, harbinden kızı ya öyle bir şey yaparsa?
Ya kayınpederinin dediği gibi olursa?
Kafasını hayır anlamında salladı yapmazdı kızı öyle bir şey babasından başka, bir erkeği sevmezdi sevemezdi ... Sever miydi yoksa ?
O kendi içinde sorular sorarken, onun bu haline gülen karısından habersizdi...
🤭
Soğuk bir hava üstümde ince bir hırka ve kazak var . Nereye gittiğimi bilmeden yürüyorum . Soğuk havanın etkisi tüm vücudumu sarmış dişlerim soğuk havanın etkisinden birbirine değiyor.
Etrafıma baktım ama ıssız bir ormandan başka bir şey değildi ...
Bir insan,bir yaşam alanı aradım ama bulamadım. Yürüdüm biraz daha,Ayağıma değen şeyle irkildim yere baktığımda ayağıma dolanmaya çalışan küçük bir yılan hemen ayağımla onu itip oradan hızla ayrıldım.
Ne kadar koştum bilmiyorum ama geldiğim yer çok yüksek bir uçurumun kenarıydı aşağı baktım başımı döndürdü düşecek gibiydim . Arkaya doğru adım adım geriledim . Arka arkaya gerilerken bir şeye çarptım hızla arkamı döndüm ve karşımda duruyordu. Süleyman Demirel bana öfkeli ve sinirli bakıp kolundan tuttu hızlıca. Öfkeyle bağırmaya başladı " senin yüzünden her şeyimi kaybetim . İtibarımi yerle bir ettin sen !" Ağzından köpükler çıkıyordu sinirden.
Elimi çekmeye çalıştım ama soğuktan dolayı öyle bir titriyordum ki engel olamadım . Beni kendiyle sürükleyip bir kulübenin içine fırlatıp kapıyı üzerime kapatı . Ayağı kalkmaya çalıştım ama yapamadım olmadı . Onunsa dışarıdan sesi geliyordu ama tam algılayamıyordum,gözlerim yavaş yavaş kapandı bilincim yavaş yavaş gidiyordu . Uyumak istiyordum ama kalbimin üzerinde sanki büyük bir taş vardı .
Gözlerim yavaş yavaş kapandı ve o an bir ses yankılandı kulağımda " babanın hayatını ondan alma olur mu bebeğim? " Kulağımda yankılanan sesle gözlerimi açmaya çalıştım ama soğuk öyle içime sinmişti ki titremelerim durmuyordu . Ağzımı hareket etirmeye çalıştım " ba... Bab... Baba ... Ya.. yardım." Ama sesim cılız çıkmıştı.
Babamın sesi yavaş yavaş uzaklaşırken,gözlerim aynı zamanda kapanıyordu tam uyuyacağım anda bir şey oldu. Bir erkek çocuk elindeki ayıyla bana doğru geldi . Gözlerimi hafifçe araladım bana bakıp gülüyordu . Çok tatlı bir bebekti,saçları kumral gözleri kahve rengi yüzü yuvarlak yaklaşık 1 ,1.5 yaşında bir erkek çocuğu. Bana bakıp gülerken benimde istemsiz bir şekilde yüzümde gülümseme oluştu.
Elliyle saçıma dokundu önce oynadı sonra sevdi . Birden kalkıp elimi tuttu ama, ben kalkamadım elimden tutup çekti kendimi kaldırmaya çalıştım ama sadece çalıştım çünkü yerimdenn kalkacak gücüm yoktu. Daha fazla çekti beni, ama kaldıramayacağını anladı ve bıraktı ellimi. Geri geri gidip koşmaya başladı onu durdurmaya çalıştım ama olmadı . Odanın başına baktım kocaman bir yangın, küçük çocuk oraya doğru gidiyordu . Son gücümü verip yerimden kalkmaya çalıştım ilk seferinde düştüm ama yine yerimden kalkıp ona doğru yürümeye başladım tam ateşe gireceği an elimden hızla tutup kendime çektim..
...
"Hocam geldi ." Hemşirenin sözüyle derin nefes alıp geri çekildi doktor . Ade'nin kalbi durmuş ve yaklaşık 10 dakikadır geri getirmeye çalışıyordulardı.
Doktor hemşireye dönüp "acil kan bulun hemen ! " Hemşire kafasını sallayıp dışarı hızla çıktı .
Dışarı çıktığında yerde oturan Yusuf , kenarda kafası elleri arasında oturan Sertar ve ayakta bir geri bir ileri giden Âhi'le karşılaştı. Hemşirenin çıktığını gören Âhi,hızla ona yürüdü onun hareket sesiyle kafasını kaldıran Yusuf ve Sertar da hızla hemşireye doğru yürüdü.
-Yusuf;"nasıl kardeşim ?
Durumu iyimi ?
" Hemşire kafasını sallayıp " durumu kritik hemen kan bulmamız gerekiyor.Kan uyuşan var mı aranızda ? " Yusuf kafasını hayır anlamında salladı onun kanı uyuşmuyordu Adenle. Âhi hemşireye " kan grubu nedir acaba?" Hemşire " AB RH NEGATİF" dedi ve Âhide kafasını hayır anlamında salladı.
Sertar " annemin kan grubu ." Diyince bakışlar ona döndü. Yusuf hemen kafasını hayır anlamında salayıp " olmaz Aden bunu öğrenirse asla bizi affetmez ! Başka bir yerden bulalım." Âhi ona dönüp " başka çare yok Yusuf! Ölecek ne yapalım ölüme mi terk edelim bu kan grubunu bulmak zor mecburuz !"
Sertarda kafasını olumlu anlamda salayip telefonu çıkardı, ikinci çalışta telefon açılırken arkada Âhi ve Yusuf tartışma içindeydi. Telefona dönüp" anne Delal vuruldu !" Karşıdan gelen acı haykırışa aldırmayıp " kanına ihtiyaç var hemen buraya gelmen gereki !" Diyip bir kaç şey söyledikten sonra kapatı.
Yusuf " Aden kabul etmez !" Diye söylense de başka bir çare yok.
-Âhi ikna etmeye çalışıyordu .
Yaklaşık yarım saat sonra kapıdan ağlaya ağlaya Züleyha hanım yani Adenin öz annesi girdi . Sertar annesine yaklaştı kadın Sertara dönüp " nerde kızım? Hani Delalim ? " Diye soru sorarken arkadan Süleyman Demirel görüldü ve o an Yusuf küfür edip ona atılmaya çalıştı ama,Âhi engel oldu
-" Yusuf! Sırası değil ! " Diyince sinirle ellini kafasına vurup arkaya doğru gitti.
"Nerde benim kızım? Ne oldu Sertar ? Kim vurdu Delali ? " Sertar kafasını yere eğip" beni korumak isterken vuruldu! Benim yüzümden ." Ağzından çıkan cümleyle Züleyha hanım onun yakasından tutup kendine çekti" ne demek benim yüzümden oldu ? Sen yine ne yaptın Sertar? " Oğluna hesap sorarken Süleyman Demirel araya girip" hanım ! Çek şu elini çocuğun yakasından! "
Züleyha hanım hızla elini çekip Süleyman Demirel'e parmağını salladı" senin yüzünden ben, eğer ki bir kez daha kızımı kaybedersem işte ölümün benim ellerimden olur Süleyman Ağa !"
Süleyman Demirel" acına veriyorum bu sözlerini yoksa -" sözünü tamamlamadan hiç beklemediği anda Züleyha hanım yere tükürüp Âhi'ye ilerledi .
Âhi,gelen kanadına baktı kadın Âhi'ye" kan lazımmış ? Benim kanım ona uyar al kanımı." Diyince Âhi kafasını salladı ve onu ilerleti ama aklında binlerce soru vardı. Bu kadın bu kadar düşkünse, Aden'e ne diye kızını evlatlık vermişti?
Kan alımı olmuş,ameliyat sorunsuz geçmişti. Âhi'nin doktordan aldığı bilgilerde kurşun Aden'in kalbinin tam 1 parmak altındaymiş, biraz daha gitseymiş tam kalbe denk gelecekmiş ama Allah'a şükürler olsun ki, kuşun oraya denk gelmemişti.
Doktorun sözlerinden sonra,Süleyman Demirel işlerim var diyip gitmişti şuan.Aden'i odaya almışlardı. Âhi ve diğerleri odaya girdiklerinde karşılarında narkozun etkisinde bir adet Aden vardı .
Yusuf ona yaklaşıp seslendi Aden gözlerini açmadan " kulağımın dibinde ne bağırıyorsun ulan ? Sağır mıyım? " Yusuf onun bu haline gülüp fırsat bu fırsat diyip ona takılmaya başladı.
" Evet sağır olduğundan dolayı şuan burdasın ya . Kız unutun mu ? sağır olduğun için ameliyat oldun ." Yusuf yatağın başında dikilmiş ona takılıyordu.
Aden gözünü açıp ona tabiri caizse melül melül bakıyordu en sonda " siktir git aq " onun bu sözlerine içerideki herkes gülmeye başladı.
Aden " babaaaaaammmmmm nerdeee benim? " Diye soru sordu. Yusuf " baban seni terk etti ,gitti baban ,yok baba ." Yusuf'a el hareketi yapıp " siktir lan babam asla bırakmaz beni cağımmmm babamı getirin ulan ." Diye konuştu.
Yusuf dururmu " kız sen en son dedemi seviyorum demedin mi ? Adam sana kızdı." Aden kafasını ona çevrip " Yusuf? Senin beynine çok fazla vurdum ondan mı bu kadar gerizekalı oldun sen ?" Diye soru sorunca Âhi ve Yusuf gülmeye başladı. Yusuf" yalan mı ? " Dedi.
-Aden kafasını salayıp" yalannnn ben en çok babamı severim lan ,annemle tehdit etti ihtiyar ondan onu seçmek zorunda kaldım." Diyip dudaklarını büzdü .
Âhi araya girip " Aden iyi misin ? " Soru sordu Aden ona dönüp " kalbimden vurdun beni seni vefasız seni ." Diye şarkı söylemeye başladı. Âhi aldığı cevapla gülümseyip " valla yanlışlıkla oldu " diye cevap verdi.
Aden " yanlışlıkla insanları delik deşik mi ediyorsun sen?
-Tam bana göre koca . Aferin aferin " diyip gülmeye başladı.
"Baban bu lafını duyarsa ne olur biliyorsun değil mi ? " Diye.
- Yusuf konuştu.
" Eğer ki bu lafı babam duyarsa senin o küçük kafanı koparırım " diyince Yusuf "yav he he " dedi .
Onun bu haline tebessüm eden Züleyha hanım Aden'e yaklaştı, ama Sertar kolundan tutup durdurdu . Züleyha hanım Sertar'a bakıp kafasını eğdi ama Sertar sesizce
" yapma" dedi...
...
"Kızım buraya gelecek !" Züleyha hanım Süleyman Demirel'in karşısında durup ona Aden'in konağa getirilmesini istediğini söyledi. Süleyman Demirel, elindeki kahveyi bırakıp" he sen söyledin kızında koşa koşa geldi . Ben, beni vuran birini bu konağa almam.
-O kız hem benim hem de oğlumun kanını döktü ! "
Züleyha hanım kınarcasına baktı" sanki suçsuz yere vurdu,kızı yıllar sonra yine bir erkek çocuğu için berdel vermek istedin sen ! Yıllar önce onu bir başına bırakıp çekip gittin benide kendinle birlikte sürükledin. Benim kızım şuan bu halde ise hepsi senin yüzünden Süleyman Ağa ! "
Yerinden kalktı Süleyman Demirel " yıllar önce o defteri kapatım ben, o şuan hayata ise benim s
ayemde! Bunu sende çok iyi biliyorsun hem bıraktım da kötü bir aileye mi düştü? Baksana şımarık bir şekilde büyümüş işte " diye konuştu sanki yaptıkları çok iyi bir şeymiş gibi,pişkin pişkin konuşuyordu.
Allah seni bildiği gibi yapsın " diyip Züleyha hanım hızla dışarı çıktı,ama çıkar çıkmaz ağlamaya başladı. Yıllarca evlat hasreti çekmişti halen çekiyordu önceden kızı gözlerinin önünde değildi sarılamıyordu şuan buradaydi ama yine sarılamıyordu,zordu aylarca karnında taşıdığın canının parçası olan çocuğunun seninle yabancı olması ....
......
"Hadi bakalım gidiyoruz " Âhi yavaşça kolumdan tutup ayağı kaldırdı. Ona dönüp
" Âhi,biz bir otelde kalalım valla bak. Gerek yok sizi rahatsız etmeyelim hem ben iyiyim. "
Bana bakıp " saçmalama istersen ölümden döndün sen,bu benim yüzümden oldu. Bunların hepsi şimdi seni otel odasında bırakmam hem dikiş için pansuman falan lazım bende doktorum bak. Ücretsiz tedavi ediyorum seni " diyip göz kırptı. Daha fazla bir şey söylemedim ne desem boş olacaktı beliki . Hastaneden çıkmıştı Yusuf, Manisa'ya dönmek zorunda kaldı, annesi hastaydı onunda ona baş vurmak için gitti .
Sesizce arabadan ilerlerken telefonumu açtım ve açtığım gibi anında binlerce arama mesaj düştü anlaşılan annem ve babam ulaşamayınca telefonumu çöktürmek istemişler .
Arama yerine girip babamı aradım üçüncü çalışta açıldı.
"Bebeğim" diye ses geldi açar açmaz tebessüm edip " babam " diye konuştum.
" Ne oldu bilmiyorum ama beliki bir şey olmuş ve ben bunu öğrenecem " diye birden yükseldi. Dişlerimi dudağıma geçirdim bu adam niye bu kadar zeki ? Hiç etik değil yani şuan.Ben hastayım yani şuan bana hiç yardımcı olunmuyor ki.
" Yani baba ne olmuş olabilir? Annemle kala kala onun gibi paranoyak oldun sende " dedim ve bana isyankar sesiyle " annen değilde bu deden bayağı öldürdü beni Aden, çabuk gel kızım valla bu adam sonum olacak benim " kendimi tutamayıp güldüm ama gülmemle yaramın acıması bir oldu. Âhi bana dönüp " yavaş yavaş" dedi sessizce.
Belli ki Yıldırım karahan yapmış yine yapacağını ben gülerken ciddi şekilde bir soru sordu " Aden bana bak, yarın öbür gün eve birini getirip ben aşık oldum demezsin değil mi babacım ? " Sorusuyla gülmem asılı kaldı.
Aklıma Sertar geldi sahi ben sevmişmiydim onu? Babamın karşısına getirecek kadar sevmişmiydim bilmiyorum bu sorunun cevabı bende yoktu.
Sessiz kalışımı yanlış anlamış olacak ki "ADEN DURU ŞANLIKAN sana soru sordum" diyince toparlanıp " yok be reis ne aşkı ?" Âhi ile göz göze geldik o an baktı baktım sonra gözlerini çekti o " ben bir kişiye aşığım da onuda annem aldı işte ." Dedim ve rahatlamış sesiyle " aferin böyle,ol canımı ye " dedi .
Bir süre daha konuştuktan sonra, telefonu kapattık . Âhi arabayı durdurdu durdurmasıyla ona döndüm. Bana,kafasını bana çevirip " hadi bakalım geldik " dedi .
Arabadan inip benim kapıma geldi arabanın kapısını açıp ellini uzatı, ona baktım kafasıyla gel işareti yaptı . Elini tutup arbadan indim ve koluma girdi. Konağın kapısının önüne geldik ve gelir gelmez kapı büyük bir şekilde açıldı.
Kapının açılmasıyla içeri baktım karşımda 3 kadın , 4 adam ve yaşlı bir nine ve dede vardı . Âhi beni ilerletip içeri girmemi sağladı. Önce bir çekindim çünkü Sertar efendi, bu ailenin oğlunu vurmuştu ve şuan çocuk bildiğim kadarıyla komadaydi .
Benim düşündüklerimin akisine yaşlı adam bana doğru gelip " hoş gelmişsen kızım" diyip elini uzatı öpmem için hemen elini tutup öptüm saygıdan ötürü " hoş buldum efendim " diye cevapladım gülümseyip Âhi'ye döndü " evlat sen hastamızı yukarı çıkar,hastaneden yeni çıktı yazık dinlensin." Dedi.
-Âhi,kafasını sallayıp beni yukarı çıkardı.
Odanın kapısını açtı ve içeri girmemi bekledi, içeri adımı attığımda beni kocaman ikili iç içe bir oda karşıladı.
Yatağa oturdum yanıma gelip pansuman eşyalarını çıkardı " pansuman yapmamız gerek " diye,açıklama yaptı, kafamı tamam dercesine salladım,üstümde ki eşofman takımının üstünü çıkardım. Bana döndü, dönmesiyle tekrar tekrar bakması bir oldu.
" Bu ne lan ? " Diye soru sordu onun baktığı yere baktım boynumda ki dövmeye bakıyordu. Gülümseyip " ne ne ? " Diye bende sordum . Bana yaklaşıp " ulan bu yılanı şuan görmeseydim akşam görseydim yemin ederim sıkardım silahı " dedi .
" Vurmalara doyamıyoruz Âhi Ağa , Yavaş gel bence sen, yoksa ben hiç olmadık yerlerine sıkacam haberin olsun " dedim.
-Bana bakıp gülerken bir yandan pansuman yapmaya başladı" kızma şampiyon sadece tuhaf bir dövme" dedi .
"Ne o korktun mu yoksa? " Dedim .
"Çokkkkkk, ödüm koptu desem yeridir yani " dedi bir yandan pansuman bir yandan bana bakarken.
" Nırç nırç nırç püüü sana birde benimle evleneceksin ha, hiç yakışıyor mu senin gibi bir ağaya korkmak ? " dedim ve o sırada pansumanı bitirmişti üstümü düzelti .
" Hadi Aden hadi uyu hadi " diyip üstüme battaniye çekti .
" Tamam tamam daha fazla korkutmayalım seni " dedim ve gülmeye başladı ben ise uyumaya ...
Nefes nefese kaldığım bir rüyadan uyandım . Terler içinde kalmıştım,yanımda duran suya uzanıp bir yudum içtim. Derin bir Nefes alıp yerimde doğrulup saate baktım,20.57'di.
Tekrardan yatakta uyuma pozisyonu almıştım ki içeriden bir ses geldi .
Hemen yan odadan ağlama sesi geldi, yerimden kalkıp oraya doğru yaklaştım. Odanın kapısını açtım ve içeri girdim ama burası bir bebek odasıydı,her yerde fotoğraf ve oyuncak vardı . Ortada duran beşiğe yaklaştım ve içinde bir erkek çocuğu vardı, ama bu erkek çocuğu?
Ben bu çocuğu görmüştüm. Bu bebek... bu bebek
O gün rüya gördüğümde ateşin içine ilerleyen bebekti...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |