9. Bölüm

9. Bölüm

Zehra🐆
_zehraaa00


1 hafta sonra


"Neredeymiş Ateş acaba? "


Gelen gülme sesiyle arkama döndüm,sağda bulunan duvarın arkasında gizlice bana bakıyordu. Çaktırmadım yönümü bize gülerek bakan Âhi ve ev halkına çevirdim.


" Nerde bu çocuk ya ?


– Bulamıyorum hâlâ hâlâ" dedim.


İki adım attım derken arkamdan gülme sesi geldi arkamı döndüğümde küçük adımlarla hızla koşan Ateş'i gördümSaydığım duvarla aramda iki adım mesafe vardı tam yerimden hareket edecektim ki,arkadan Âhi belimi tutu.


" Koş oğlum tutum ben " dedi


–Ateş daha fazla gülüp küçük küçük ilerliyordu. Konağın büyüklüğünden çocuk o küçük ayaklarıyla yetişemedi tabi.


" Ya ama hile oluyor bu " dedim sesimi üzgün çıkarmış gibi yaparak. Âhi,beni biraz daha kendine çekti onun göğsüne sırtım yapışmıştı. Kulağıma eğilip saçımı kenara çekti ensemde ki nefesiyle irkildim.


" Sen yaparken sorun olmuyor ama " dedi sessizce.


" Ben hile yapmam" dedim onun duyabileceği şekilde.


" Bende bıraktığın etkinin sebebine o zaman?" Dedi.


– Ona cevap vereceğim sırada, öksürük sesiyle birbirimizden ayrıldık.


"Yenge neyi kazandın bilmem ama Agir oyunu kazandı " dedi Deniz. Âhi'nin en küçük kız kardeşiydi . Berdel verilmek istenen kişiydi kendisi 19 yaşındaydı.


Arkamı döndüm, küçücük ellerini duvara vurup bir şeyler söyleyen Ateş'i gördüm.


Onun bu haline gülüp yanına gittim .


" Aferin sana Ateş " diyip onu kucağıma aldım. Yanağından öptüm. O kucağımda alkış çalarken Rojin yanımıza geldi.


" Agir'in uyku saati yaklaştı çocuğu alayım " dedi.Onun gelmesiyle Agir ağlayıp boynuma sarıldı.


" İstemiyor galiba biraz daha oynayalım ben yatırırım " dedim.


" Onun isteyip istemediğine göre hareket etmiyoruz biz, çocuğun keyfini bekleyemeyiz, ver çocuğu yeter bu kadar oyun " dedi.


–Onun bu yükselmesine kaşlarımı kaldırdım.


" Sen niye bu kadar yükseldin ki ? Sana çocuğu bırak uykusu geldiğinde ben yatırırım dedim,sen niye bu kadar sinir oldun ?"


" Haddini fazla aşıyorsun! Geldiğinden beri evin düzenine karşı çıkıp duruyorsun. Her şeyi geçtim, doğduğundan beri yanımdan ayrılmayan Agir'i benden uzaklaştırmaya çalışıyorsun, ne yaptığını biliyorum ama yemezler ver çocuğu " diyip hızla Agir'i aldı .


" Bir dakika bir dakika ne yapıyormuşum ben?Söyle bizde bilelim " dedim.


"Bu konakta gözün var.Ağa karısı oldun diye her şey senin emrin, isteğin altında olmaz anladın mı beni? "


" Ne?


–Ne saçmalıyorsun sen be ?"


"Yenge!" Âhi'nin uyarmasıyla daha fazla sinir oldu.


"Yalan mı ağam? Geldiğinden beri hep bir karşı çıkma, hep bir düzen bozma" dedi Rojin.


"Karımla doğru konuş! İkimizin de tadı kaçmasın" dedi Âhi.


"Yeter bu kadar! Rojin odana git Aden sende kocanla holdinge hadi " diye Rojhat Ağa konuştu. Rojin odasına doğru giderken ben sinirle arkadan ona bakıyordum. Bu kadın benim canımı sıkacaktı belli ki .


Yaklaşık bir haftadır bu konaktaydım, geldiğimden beri etmediği söz kalmadı. Acısı var sesimi çıkarmayayım diyorum ama fazla zorluyor. Elimde kalacak ama ne zaman?


"Gidelim mi ? " Âhi'nin sözüyle arkamı döndüm. Kafamı salayıp dışarı çıktım,arabaya ilerledik beraber.


" Aden ,yengemin kusuruna bakma . Abimden sonra Agir'e bağlandı. Agir'in sana bağlandığını görünce kıskandı her halde" dedi Âhi.


" Sorun yok " dedim sessizce.


Arabaya binip yola çıktık.


" Bugün toplantı var,Demirel holding de Süleyman Demirel hasta olduğu için büyük ihtimalle ikizin katılır " dedi Âhi.


" Benim ikizim yok !" Dedim sabır çekerek bu gerçeği de açıklayıp seni öbür dünyaya yolamazsam bana da Aden demesinler Süleyman Ağa.


Düğün gününden 3 gün sonra yoğun bakımından çıkmıştı,şu an hastane odasında tedavi altındaydı. Çıktığı gün çok güzel bir hediye yollamıştım .


( Siyah çelenk) Üstünede


( DARISI MEZARLIĞINA ) yazdırmıştım .


Çok beğenmiş olacak ki tansiyonu fırlamıştı .


"Âhi şirketin eski seçim anketine bir göz gezdirdim de bir isim daha vardı o kim ? " Dedim.


–Şirkete her bir ayrıntıya tek tek bakmıştım,bir açık bulurum diye ama her şey yerli yerindeydi.


Ama ankette gördüğüm isim bana yabancı gelmemişti. Ne kadar hatırlamak istesem de yok hatırlamıyorum .Ama hiç yabancı gelmiyordu .


" Ömer Zahir..." Dedi Âhi . Onu başımla onayladım kimdi bu adam ya?


" Süleyman Demirel'in düşmanlarından sadece biri " dedi Âhi ona döndüm şaşkınca.


" Ve sizin ortak olduğunuz şirkettin diğer ortağı" dedim kafasını evet anlamında salladı.


" Zahir aşireti reisini Süleyman Demirel,el birliği ile ağalıktan düşürdü ve en önemlisi de infazını gerçekleştiren kişilerin başında yer alıyor. Biz küçüktük tabi o zamanlar Ömer, bütün aşiretlerin önünde Süleyman Demirel'e meydan okumuştu sizi ve sizlerin kanından olan her şeyi yok edeceğim diye. Tabi o zamanlar 12 yaşında olduğu için kimse umursamadı, tâ ki Amerika'dan gelip Demirel holdingin hisselerini gizlice alana kadar. " Dedi.


Ben pür dikkat onun söylediklerini dinliyordum,araya girmedim sözünün bitmesini bekledim .


" %54 hisseyi biz aldık onlardan tabi o zamanlar düşman değildik. %25 Demirel ailesi %21 de Ömer Zahir de kaldı. " Dedi .


"Ee peki ne oldu bitti mi düşmanlık? " Dedim .


" Hayır bu onun için hiçbir şey. Yavaş yavaş her şeyi ele geçirmeye çalışıyor ama sadece çalışıyor. Buna engel olduğum içinde bana az silah çekmişliği yoktur " dedi . Demek bir düşman daha hayırlı olsun,umarım bana bulaşmaz.


Holdingin önüne geldik arabadan inip binaya doğru yürüdüm. Âhi karşı tarafta bulunan Özoğul holdinge bende Demirel holdinge girdim .


Bana selam veren çalışanlara, başımı salayıp asansörün önünde bekledim. Telefonuma gelen mesajla telefonumu çıkarıp gelen maillere baktım . Yanıma gelen insan bedeniyle kafamı telefondan kaldırıp sağ tarafımda bulunan adama baktım .


" Ne o babacığın daha iyileşemedi mi ? " Dedim Sertara.


" Uğraşma benimle Aden Duru" dedi . Ona şaşırarak baktım, bana ilk defa ismimle hitap etmişti .


Ben,ona şaşırarak bakarken o önüne bakıyordu


Oldukça sinirli ama yorgun gözlerle .


Asansörün gelmesiyle birlikte ikimiz içine bindik 20. kata basıp yavaş yavaş yukarı çıkıyorduk. Sesi çıkmıyordu, tuhaftı şimdiye kadar bana yapışması gerekirdi ama o sessizce önüne bakıyordu.


Asansörün durmasıyla kapıdan hızla çıktı. Ben arkasından öylece baka kaldım. Niye şaşırıyorsam ?


" Günaydın Aden hanım " yanıma gelen Gülsüm'e baş selamı verdim . Kendisi benim asistanımdı .


" Günaydın Gülsüm " dedim .


" Toplantı salonuna geçelim isterseniz sonraki işlerinizi tek tek söylerim size " dedi. Onun sözüyle durdum .


" Toplantı saat 14'de değil miydi? "


" Evet öyleydi ama Sertar bey 12'ye aldı saati " dedi .


" Sertar bey kafasına göre saat değiştirirken kime sormuş? " Dedim. Kafasını bilmiyorum manasında salladı.


"Neyse sakinizzz " dedim kendimi zor tutup .


" Geçelim isterseniz" dedi Gülsüm toplantı salonunun kapısını açıp.


İçeri girdiğimde büyük bir toplantı salonu karşıladı bizi . İçeride nerdeyse tüm yetkililer vardı, masanın en başına ilerledim .


" Efendim orası Süleyman Demirel'in yeri " dedi bir çalışan. Ona dönüp " artık benim " dedim ve en başa oturdum.


"Bundan sonra bu şirketin sahibi benim.


– Bu şirket benim olduğuna göre bu yerde benim " dedim hepsinin gözlerinin içine bakarak. Sertar kafasını hiç kaldırmadan masaya bakıyordu. Belli ki zoruna gitmiş haspamın.


Yaklaşık 5 dk sonra Âhi geldi ama yanında 3 kadınla.


Bana bakıp güldükten sonra sağ tarafıma oturdu,onun yanına da bir kadın kaşlarımı çatıp gülerek bir şeyler söyleyen kadına döndü bakışlarım.


"Merve hanım, Âhi beyin yakın arkadaşı şirket bir ara krize girmişti Âhi bey Almanya'dan getirdi o günden sonra hep burada kaldı " dedi Gülsüm. Kadına nasıl baktıysam açıklama yapıyordu bana.


"Ne kadar yakın?" Bakışlarımı onlardan ayırmadan sordum .


" Âhi bey'e arkadaş kadar ama..."


Bakışlarımı Gülsüm'e çevirdim kaşımı kaldırarak " ama?" . Belli ki ikilem arasında kalmıştı söylesem mi söylemesem mi diye.


" Âhi beye aşık"


" Aşık??"


"Evet efendim herkes bilir,Âhi bey'e nasıl baktığını geldiğinden beri gözlerinin içine bakar ama Âhi bey asla o gözle bakmadı "


Ben sinirden ikisine, ters ters bakmaya başladım. O gözle bakmamış mış ulan kadını özel sekreterin yapmışsın neredeyse.


" Paşamız ne zaman gelmeyi düşünüyor Murat?" Dedi.


– Âhi Murat'a dönüp. Halı saha maçında olan kişilerden biriydi .


" Binaya giriş yapmış şimdi gelir" dedi Murat.


Ben bu gelecek kişiyi merak ederken, birden kapı açıldı. Önce iki adam bir kadın girdi, sonrada beklenen kişi girdi .


Onu görmemle gözlerimi kapadım ve geri açtım yanlış mı görüyorum ben şuan ? Ömer ?


" Duru " dedi Ömer.


" Ömer" dedim ayağı kalkıp. Şok bir şekilde birbirimize baktık belli ki o'da beklemiyordu beni .


Kendisi,bizim silah ihracatı yaptığımız kişiydi.


En önemlisi ise ,ben ve Yusuf'un en yakın arkadaşı dostumuzdu.


" Ulan bende diyorum Ömer Zahir kim ? " Dedim gülerek yanına ilerlerken.


" Beni unutmuş olmazsın Şanlıkan" dedi Ömer.


" Dün gece hiç uyumadım Nil Anka, sen mi gerçek ismini söylersin yoksa ben mi Ömer Miran Zahir " dedim ve yaklaşıp sarıldım.


Bana kaslı kollarını açıp sarıldı sıkı sıkı. Onun kolları kendimi bildim bileli hep böyle kaslı ve sıcaktı.


" Burada ne işin olduğunu soracam ama sonra " dedi . Onun kollarında çıkıp bize şaşkın şaşkın bakan insanlara baktım .


Âhi ve Sertar kaşlarını çatıp bize bakıyordu. Tabi diğerleri de .


" Ömer Miran benim yakın dostum, tanıyorum yani kısacası bakmayın öyle " dedim .


"Yakın arkadaşın ?" Dedi Âhi.


" Evet yakın arkadaşı " dedi Ömer.


Aralarında sessiz savaş varken ben araya girip Ömer'i yanıma ilerletim. Yanımda boş olan koltuğa oturdu.


Âhi'nin ve Sertar'ın keskin bakışları arasında, toplantıyı başlatım.


2 saatin sonunda toplantı kan çıkmadan bitmişti. Yer yer Âhi, yer yer Sertar yükselmişti Ömer'e ama, Ömer dalga geçer gibi sadece gülüyordu bu hallerine.


"Büyük patron sizi kaçırabilir miyim? " Dedi Ömer. Ona dönüp kabul edeceğim sırada Âhi kolumdan tutup kendine çekti" karımla konuşmam gereken bazı şeyler var sonra konuşursunuz siz " dedi Âhi .


Onun sözüyle şaşkın şekilde baktı bana Ömer " karın ?" Dedi bana bakarken. Ona sevimli gülücük attım .


"Terasta bekliyorum seni ." Dedi ve ayrıldı yanımızdan.


" Siz nereden tanışıyorsunuz ? " Dedi Âhi o gittiğinde.


"Dedim ya arkadaşım diye, tanışmamız yıllara dayanıyor. Miran annemi kurtarmıştı . Katıldığımız operasyonda tanışmıştık sonrada yakın olduk işte " dedim . Kaşları çatılmıstı belli ki rahatsız olmuştu bu konuda .


"Peki ben sana sorayım Merve? O kim?" Dedim kollarımı önümde bağlayıp.


"Yakın arkadaşım " dedi .


" Belli pekk yakınmış " dedim ima dolu sesimle.


"Nasıl yani? " Dedi kaşları çatık.


"Sizin krizi çözmüş ya ondan dedim "


" Anladım ben gidiyorum karşı şirkete işim var " dedi ve yanımdan ayrıldı. Arkasından bir süre baktım ama sonra, Ömer'in yanına gitmek için teras katına çıktım.


Teras katına geldiğimde arkası bana dönük şekilde teras katından karşıdaki manzaraya bakıyordu Ömer,yavaş yavaş ilerleyip ensesine çaktım.


" Cuma enseni kapa " dedim . Ensesini tutup bana baktı.


"Duru " dedi .


" Hım " dedim sırıtarak.


" Kaç yavrum " dedi.


Arka arkaya gerilerken arkamı dönüp kaçacağım sırada beni yakamdan yakalayıp omzuna attı . Kafam yere gelecek şekildeydi.


" Ömerrrrrrr" ben kazağına yapışmış sıkı sıkı tutarken o ayaklarımdan geriye doğru hareket ettiriyordu eğer ki bırakırsa kesin kafam kırılırdı.


"HAHAHAHAHAHHAHAHAHAHHAHAAHHAHAHAHA" gelen gülme sesiyle geriye doğru bakacaktım ama bu ayı bırakmıyordu .


"Kardeşim Allah adı verdim at şunu belki kafası yerine gelir ne yaptığını anlar " dedi Yusuf.


"Ulan senin gelmişini- Ömerrr " Yusuf'a saydırdığım sırada ayağımdan daha da sarkıtıyordu Ömer.


" Ne dedin duyamadım" dedi Yusuf gülerek.


" Allah seni bildiği gibi yapsın - lannn "


Ömer daha fazla sarkıtıyordu beni.


Valla düşecektim .


" Demek karım ha ? " Dedi Ömer Âhi'nin sözünü tekrarlayarak.


" Evet evet karısı " dedi Yusuf . Çocuğu daha fazla şişiriyordu .


" Değildir, değilimdir yani " dedim saçmalayarak .


"Çabuk söyle" dedi ayaklarımı sallayıp.


"Çabuk cevap ver Ömer'e" dedi Yusuf dalga geçerek .


"Bu pozisyonda nasıl konuşmamı bekliyorsunuz kıt beyinliler?" Dedim sakin bir şekilde.


İkisi birden" doğru " dedi .


Beni sırtından aşağı indirdi yere basmanın verdiği rahatlıkla derin nefes aldım. Tam Yusuf'a atılıyordum ki tişörtün arkasından tutup beni kendine çekti Ömer.


" Yürü gel herşeyi anlat " dedi Beni kendiyle sürükleyip.


Yakamı bırakıp boş koltuğa oturdu ben ve Yusuf'ta yanına.Bana doğru dönüp konuşmamı bekledi .


" Anlatıyorum ama sakin " dedim.


"Abicim, anlatır mısın artık ?" Dedi Ömer benden 3 yaş büyüktü ve abilik taslıyordu .


Her şeyi harfi harfine anlatım baştan sona kadar.


" Ve şuan buradayız" dedim sözümü bitirip. Ayağı hızla kalkıp sinirle ellini sakalına daldırdı .


"Bir dakika bir dakika şimdi sen Süleyman Demirel'in herkesten sakladığı kızısın ve seni öldü gösterip onun oğlu olmayan Sertar'ı getirmişler.


–Sonra seni onun için berdel vermek istiyorlar,sonra sen gelip vuruyorsun içeri giriyorsun deden geliyor bu saçmalığa son veriyor sonra sen tekrardan geliyorsun " Ömer'in benim söylediklerimi özetlemesine ben ve Yusuf kafamızı aynı anda saladık.


" Sende kabul edip o Âhi'ye karı oldun öyle mi Aden Duru ?" Dedi bağırarak.


" Hayır tabii ki sadece anlaşmalı evlilik onları bitirmek için" dedim.


" Ulan bende yılardır bitirmeye çalışıyorum hemde iki aşireti ama senin gibi evlenerek değil ! Aden kendine gel! Onları bitirecek kocaman bir güce sahipsin sen. Baban,babana bıraksaydın anında işini bitirmişti ama sen kurban olmayı mı seçtin Aden ? " Daha fazla bağırarak.


"Kurban olmadım ben ! " Dedim dişlerimi sıktım.


"Peki ya ne oldun? Bu düzene karşı çıkman gerekirken gücünü kullanmak varken evlilik yapmak ne oluyor?" Yusuf'tu konuşan .


" Bakın anlamıyorsunuz diyorum ki biz gerçekten evli değiliz! Sadece bir süreliğine burada kalmak ve intikamı aldıktan sonra ayrılacağız zaten !" Dedim .


" Burada kalmanın yolları evlilikten geçmiyor yalnız. Ertal Şanlıkan? O nasıl izin verdi peki?" Dedi Ömer.


Ben ve Yusuf birbirimize baktık sonrada sessizce Ömer'e.


" Ne ? " Dedi Ömer anlamsız bakarken .


" Nasıl ? " Dedi sonra .


"SİKTİRRR" dedi bağırarak. Ağzını kapatıp yanıma oturdu.


"Aden, sen ne yaptın? "


"Ya sadece bir süreliğine babamlar öğrenmeden biter bu iş " dedim sessizce.


" Kızım bu oyun mu sessizce bitirip gideceksin ? Aşiret bunlar aşiret ! Ne sanıyorsun sen? bu işte ölüm olacağını biliyor musun sen !"


" Ölümden korksaydık vâris olmazdık " dedim göz kırparak.


"Baban öğrenirse ne olacağını biliyor musun? "


" Büyük ihtimalle Urfa diye bir yer kalmaz, hatta yer yüzden silinir " dedim .


" Bunu biliyorsun yani ? Aferin bunu bilmen de bir şey " dedi .


"Sen onu bunu bırakta senin ne iş ?"dedim ona dönerek .


Oflayıp arkasına yaslanarak anlatmaya başladı.


"Vay anasını sayın seyirciler yıllar sonra tekrardan iki dost bir düşman ha " dedim.


"Diğerlerini babanla hal ediyorduk. İlk defa seninle beraber bir düşmana karşıyız bakalım dedikleri gibi misin çatışmalarda" dedi Ömer.


"Hiç merak etme koçum ben babamın kızıyım bir fark göremeyeceksin ." Dedim gülerek.


"Onu bitirmek benim için bir şereftir" dedi Ömer.


–Elindeki tesbihi sallarken.


"Süleyman Demirel'i bitirecek koz bende. Son vuruşu beraber yaparız " dedim .


" O kozu kullanmak için sabırsızlanıyorum " dedi .


Çalan telefonu çıkarıp gelen aramaya baktım gülerek" bak iyi insan lafın üzerine " dedim . Görüntülü arama yapıyordu babam kesin annemde yanındaydı.


"Babam" dedim telefonu açarak. Özlediğim yüzü çıktı karşıma. Nasıl özlemişim ya.


"Kızımm" dedi.Onun kızım demesiyle içim bir sıcak oldu.


"Nasılsın babacım? " Dedi.ona cevap vereceğim sırada annem araya girdi


" Duru sen zayıfladın mı? Yüzün bir kaşık kalmış. Yemeğini yemiyor musun ? "


"Yok Nazan teyze, telefonda öyle görünüyor gayet kilosu yerinde Duru'nun" dedi Ömer.


"Kız manyak Miran mı o ?" Dedemin de araya girmesiyle kadro tamamlandı.


" Aynen dede Miran burada " dedim telefonun görüntüsünü Miran'a çevirerek.


" Anammm oğlum nasılsın ? Nerelerdesin unutun bizi aşk olsun yani " annemin konuşmasıyla gülmeye başladı.


" Nazan teyze,2 ay önce beraberdik" dedi Miran gülerek.


"Olsun koskocaman 2 ay yani " dedi annem sesi ciddiydi.


"Ömer oğlum bizim kız orada bir yaramazlık yapıyor mu ?" Dedi.


–Babam birden hızla Ömer'e döndü. Bana sırıtarak baktı . Kaşımı hayır anlamında kaldırdım .


" Yok Ertal amca maşallah çok uysal " dedi Ömer. Onun sözüyle ayağımı ayağına vurdum .


" Yine ne karıştırdı?" Dedi annem .


" Ya sizde iyice paranoyak oldunuz ha bu ne be" dedim sitem dolu sesimle .


" Kesin bir şey karıştırmış baksana duygu sömürüsü yapıyor" dedi dedem . Gözlerimi kocaman açtım.


" Dede isot getireyim mi sana ? Yer misin?" Dedim. Sesimdeki mesajı anlamasını umarak.


" Kesin bir işler karıştırmış " dedi daha fazla üsteleyerek .


" Miran oğlum,bu kız sana emanet. Zaten bir kaç gün daha gelmezse ben geleceğim" dedi annem .


" Anne " dedim .


" Sus konuşma " dedi Ömer bana bakıp. Annemlere dönüp" bir kaç güne yolayacam kargoyla " dedi.


Onlarla bir süre konuştuktan sonra önemli olan bir dosyayı evde unuttuğum için yola çıkmıştım. Aslında, kaçmıştım çünkü laf sokup kızmayı bırakmıyordu .


Konağın önüne geldiğimde, arabayı durdurup dışarı çıktım. Konağın önünde bulunan korumalara, başımla selamı verdim ve içeri girdim. Ama kimse yoktu belli ki bir yere gitmiştiler . Durmadan hızlı bir şekilde Âhi'nin çalışma


odasına girdim dosyayı aramaya başladım .


Nerdeyse tüm odayı aramıştım ama yoktu dosya. Belki yatak odasındadır diyip çıktım. Bir üst kata çıkacağım sırada Agir'in ağlama sesi geldi. Beliki Agir evdeydi . Aşağı kata baktım ama görünürde kimse yoktu. Acıkmıştır diyip yukarı doğru çıktım. Odaya geldiğimde komidinin üzerinde olan dosyayı gördüm bu aradığım dosyaydı .


Dosyayı alıp aşağı avluya indim kapıdan çıkacağım sırada Agir'in ağlama sesi şiddetlendi . Odaya doğru ilerlediğim de Rojin'in bağırma sesiyle yerimde durdum . Pencereden içeri baktığımda elim ayağım titremeye başladı.


" Demek ona bağlı olursun ha " dedi ve tokat attı yüzüne onun atığı tokat kalbimi parçaladı sanki,Agir'in ona korkuyla bakıp debelenmesi yüreğime ateş düşürmüştü.


"Demek bana gelmek istemezsin ha? " Dedi Agir'e bağırıp.


İğneyi çıkarıp ona batıracağı sırada, elimle hızla cama vurdum ve cam paramparça oldu . O neye uğradığını şaşırken hızla kapıya doğru ilerleyip kapıya tekmeyi geçirdim, kapının alt tarafı tahta olduğu için içeri doğru girdi . Kapıyı hızla açtım, kapı duvara çarptı.


Kapıdan ona bakarken o şaşkınlıkla bana bakıyordu. Çıkan seslerle korumalar ve hizmetçiler yanımıza geldi .


" Hacer, Agir'i al !" Dedim bakışlarımı Rojin den ayırmazken. Hacer Agir'i alıp dışarı çıktı .


"Ben sadece korkutmak için -" dedi . Ben ona hızla ilerleyip tokat attım . Attığım tokatla arka arkaya gidip yüzü sağa doğru düştü. Durmadan hızla saçına yapıştım. Elime doladığım saçını kendime doğru çektim . Yüzü tam yüzümün hizasındaydı.


" ŞİMDİ SENİ KİM ELLİMDEN ALACAK ROJİNNN ? " Dedim bağırarak.


" Bırak" saçını çekmeye çalışıyordu ama sadece çalışıyordu . Elime doladığım saçını daha fazla çekip hızla odadan dışarı fırlatım. Kapının önüne düştü. Eliyle yerden destek almaya çalıştı. Hızla üstüne gidip saçını tutup kaldırdım.


" Bu Agir'e bağırdığın için " dedim sert bir tokatı yüzüne vurarak. Vurmamla el izim yüzünde belirdi yan tarafa düştü.


Yanıma korumalar gelip beni durdumaya çalıştı. Belimden silahı çıkarıp onlara doğrultum .


" CANINIZI ALMAMI İSTEMİYORSANİZ 3 SANİYE İÇİNDE BURADAN KAYBOLUN !!!" Dedim elimdeki silahla havaya ateş açarak.


Korumalardan biri eliyle diğerlerine hareket ettirerek dışarı çıkardı. Ben ve Rojin tek kalmıştık .


Ayağı kalkıp yüzünü tutuyordu. Ona hızla ilerleyip " demek Agir'i senden uzaklaştırıyorum öyle mi ?" Dedim ve saçını tutup, yüzünü duvara vurdum burnu kanamaya başladı.


Ağlayıp " yapma " dedi.


–Önceden de Agir'e vurma ihtimalli aklıma gelince daha fazla çıldırdım.


" Yapma? Agir çığlık çığlığa ağlarken o konuşmadığı için mi? Yapma diyemediği için mi? Devam ediyordun sen ? " Dedim bir tokat daha vurdum.


" Öy-öyl- öyle değil yanlış anladın sen sadece korkutmak içindi,ilk defa yaptım " dedi yalan söyleyerek.


"İlk defa öyle mi ? İlk defa? HACER!" Dedim yukarı doğru bağırarak. Hacer çıktığında kucağında Agir vardı.


" Efendim hanımım" dedi .


" Agir'in vücuduna bak iz falan var mı? " Dedim . Kafasını sallayip geri gitti.O sırada Rojin ağlayarak burunu tutuyordu.


" Hanımım -" dedi ağlamaklı sesle Hacer. Onun devam gettiremediği sözü anlamıştım. Vücudu kim bilir nasıldı.


" Allah senin bin belanı versin" dedim saçından tutup tekrardan duvara vurarak.


Düştüğü yerden çığlık çığlığa ağlarken saçından tutum kendime doğru çektim.


" Bu onun ağlaması için" dedim sert bir şekilde vurdum . Tokat sesi konağı inletiyordu .


" Bu vücudunda bulunan izler için! " Dedim sert bir şekilde daha vurarak. Yere düştü yere düşmesi ile üzerine bindim .


" Agir'e vurduğun günlere " diyip hızla bir tokat daha attım .


" Saçının teline gelen zarara " bir tane daha tokat .


"Onun yalvaran bakışlarına" kafasını ellerimin arasına alıp yerdeki fayansa vurdum.


"Onun kaçmaya çalışıp kaçamadığı zamana " dedim bir kez daha yere vurarak.


Kendimi kaybetmiştim ona vururken biri belimden tutup kendine çekti.


" BIRAKKKKK!!! BIRAKKKKK BENİ ÖLDÜRECEM BU KADINI!!" dedim bağırarak.


– Gözüme bir perde inmişti sanki, söylenen şeyleri yanımda bulunan görüntüleri görmüyordum.


Vurulan tokatla yana düştü yüzüm.


"Kendine gel ! Gel kendine " önce bir durdum sonra ağır ağır kafamı çevirdim karşımdaki kişiye .


Rojhat Ağa Âhi'nin babasıydı.


" Kızım nefes al ! Kendine gel! " Dedi hızla .


–Ben biraz olsun sakinleşmiştim . Etrafıma baktım korumalar ve çalışanlar sessizce bize bakıyordu. Yere baktığımda bilincini kaybeden Rojini gördüm.


–Baygındı .


" Kaldırın şunu şuradan elini yüzünü yıkayın! Kolonya dökün kendine gelsin " dedi Rojhat Ağa .


"Sende elini yüzünü yıka her yerin kan içinde kalmış "dedi .


Elime baktım cama vurduğumdan dolayı kesmiş olmalıydım . Boynumu çıtlatıp Rojhat Ağa ya döndüm " istemez " dedim.


Sinirle elleri titriyordu belli ki tansiyonu falan çıkmıştı . O sinirle köşedeki sandalyeye oturdu. Rojin hanım kendine gelmiş olacak ki burnundaki tamponla sarsak adımlarla bize doğru geliyordu.


Yüzüne sinirle baktım, kafasının bir kaç yerinde şişlik ve morluklar yüzünde de morluk ve el izlerim vardı.


" Şimdi söyleyin bakalım sizin derdiniz ne ? " Dedi sakin olmaya çalışarak Rojhat Ağa.


" Rojin anlatsın o daha iyi anlatır nasıl Agir'e vurduğunu " dedim ona doğru yürüyeceğim sırada arkadan koruma kolumdan tuttu.


" Yalan! Yalan söylüyor bavo " dedi Rojin.


" Yalan ? Öyle mi? tamam Agir'in vücudundaki izlere bakalım o zaman " dedim .


"SEN BENİM TORUNUMA MI EL KALDIRDIN GELİN HANIM?" Rojhat Ağa'nın bağırmasıyla yerimden irkildim adam tüm Urfa'yı ayağı kaldırdı resmen .


"Baba ben onun teyzesiyim anne yarısıyım ben onun " dedi pişkin pişkin.


"Bende onun annesiyim " dedim . Hızla ilerleyip bir tane daha tokatı yapıştırdım bu sefer koruma tutmamıştı . Rojhat Ağa eliyle durdurmuştu.


"Ben bu konağın geliniyim ! Baba ben oğlunuzun emanetiyim ! " Dedi yerden bize bakıp.


" Emanetimize ihanet ettin ama ben etmeyeceğim !" Dedi Rojhat Ağa, ona şaşırarak baktım.


" Ne yani bu kadının yaptığı yanında mı kalacak? Bu konakta yaşamaya devam mı edecek Rojhat Ağa?" Dedim bağırarak.


"Sen zaten dersini vermişsin bu ona yeter de artar ama, bu konkta yaşamayacak!" Dedi Rojhat Ağa.


Rojine yaklaşıp" torunuma yaptığını bir kenara çektiğimi sanma dua et kadınsın seni öyle bir döverdim ki buradan cenazeni çıkarırlardı . Ama adam olan kadına el kaldırmaz! Topla pılını pırtını doğru bağ evine, tek başına orada yaşayacaksın " dedi Rojhat Ağa .


Rojin'in yalvarmalarına aldırmadan çalışanlara baş işareti yaptı. Rojin'i tutup götürdüler.


"Bu olaya sessiz kalıp sineye çekeceksiniz öyle mi? " Dedim .


" Sen gerekenin fazlasını yapmışsın zaten " dedi.


" Ben gerekenin sadece %1 ni yaptım " dedim ve yukarı çıktım.


Hacer'in kucağında iç çekip uyuyan masum bebeğe baktım. Bu bir melekti ya, ulan bu minicik bedene nasıl vurabilirsin?


–Nasıl kıydın lan ?


Agir'i kucağıma yavaşça alıp odaya doğru ilerledim . Gözümden sinirden yaş geliyordu . Ulan öldürmem gerekiyordu onun hakkı buydu.


Odaya gelip büyük yatağa bıraktım yavaşça onu . Yan tarafa yastık dizdim yuvarlandığında düşmesin diye sağ tarafına da ben uzandım.


Ona dönük şekilde cenin pozisyonu aldım. İç çekişli uykusunda bile gülümsüyordu,Agir hep gülümseyen bir bebekti geldiğimden beri ağladığını nadir görmüştüm. Tâ ki bugüne kadar...


Yavaşça elimle elini tutum küçücük ellini okşarken birden parmağımı tutu uykuda . Onun bu haline tebessüm edip durdum .


Telefonun çalma sesiyle yerimden doğruldum. Telefona baktığımda arayan Âhi'di . Öğrenmiş miydi ?


" Efendim ?" Dedim telefonu kulağıma koyup.


" Ne yapıyorsun?" Dedi önce. Bu konu telefonda konuşulmaz diyip sessiz kaldım.


" Evde Agir'in yanında uzanıyorum, sen niye aradın?


Bir sorun mu var ?" dedim.


" Akşam misafir var onun için aramıştım" dedi .


"İyi kimmiş ?"


" Ömer Miran Zahir "


" Ne alaka be ?"


" Çok sevgili arkadaşın akşam yemeğine zorla kendini davet ettirdi, karımın ailesi vasıtasıyla gelecekmiş " dedi .


" Anladım tamam "


"Kızgın mısın bana ?" Dedi birden hatasını biliyor tabi.


"Yoo niye kızgın olacakmışım ki?"


"Emin misin?"


"Hiç olmadığım kadar"


"Görüşürüz öyleyse" diyip kapattı telefonu.


Ulan Merve, senide yazdım bekle sen .


Akşam yemeği


"Paşamız yine geç gelecek her halde " dedi Âhi . Akşam yemeğini indireli 20 dk olmuştu ama Miran ortalıkta yoktu.


" Aradım geliyorum dedi" dedim .


"Yengem nerde ? " Dedi Deniz. Onun sorusuyla ben ve Rojhat Ağa birbirimize baktık.


"Yengen artık bu konakta yaşamayacak!" Dedi Rojhat Ağa.


"Sebep?" Dedi Deniz.


" Affedilmez bir suç işledi baban da onu yolladı " dedim araya girerek. Âhi,bana kaşları çatık bir şekilde baktı.


Kapının çalınma sesiyle " Hah geldi işte " dedim . Hızla kapıya doğru ilerleyip kapıyı açtım . Ama karşımda Miran yerine bir kadın vardı .


Kumral saçlı, ela gözlü, 1.75 boylarında güzel hata çok güzel bir kadındı.


" Buyrun? Kime bakmıştınız ?" Dedim . Bana baştan sona baktı bakışları gözlerimi buldu " sana bakmıştım" dedi .


"Karım niye kapıda duruyorsun alsana içeri Miran beyimizi " dedi Âhi . Arkamdan bağırıyordu.


" Burada başka biri var " dedim kadından bakışımı çekmeyip .


" Kimmiş?" Dedi arkamdan gelerek .


" Sen ? " Dedi Âhi arkamdan. Şaşkındı sesi . Ben ona döndüm ne oluyor diye .


" Hoş geldin yok mu eski karına ? " Dedi kadın ben hızla ona döndüm. Ne demişti o ? Eski neyim ?


" Ne işin var senin burada Berfin? " Dedi Âhi sinirle.


" Seninle bir işim olmadığı kesin ben bu karına haddini bildirmeye geldim." Dedi Berfin.


– Ben kaşlarımı kaldırıp hâlâ hâlâ bakışı attım.


"Şimdi gelelim size Aden Duru Şanlıkan " dedi Berfin üzerime yürüdü ama ben geri bir adım atmadım tam karşımda durdu.


" Karın ağrınızı alalım Berfin hanım" dedim onun gözlerinin içine bakarak.


"Sen kim oluyorsun da benim kardeşime el kaldırıp onu bu konaktan atıyorsun? Sana kimse haddini bildirmemiş ama ben bildiririm " dedi ve elini kaldırıp tam vuracağı sırada arkadan bir el onun elini sıkıca tutup kendine çevirdi .


" Şttttt sen o elini bence bir indir " dedi Ömer Miran Zahir. Berfin'in bana vuracağı elini havada tutup kendine çevirmişti.


"Sen kimsin be ? Bırak kolumu " dedi Berfin. Kolunu kurtarmaya çalışıyordu .


" Az önce elini kaldırdığın kızın ağabeyi" dedi Ömer . Ağabey ağabey olalı böyle kalite görmedi be Ömer'im .


"Bırakk " dedi Berfin kolunu çekti.


Kolundan bu sefer ben tutup hızla kendime çektim " beni çok merak ettin öyle mi? Olur tanıtayım sana " dedim onun kolunu bırakmadan gözünün içine bakarak.


" Ertal Şanlıkan'nın vârisi, Âhi Ağa'nın karısı, kardeşinin elini kaldırdığı Agir'in annesi, burada bulunup bana elini kaldırma cesaretin de bulunduğun konağın hanım ağası , Aden Duru Şanlıkan Özoğul.


Şimdi sen söyle Berfin hanım, kim haddini bilecek ?" Dedim meydan okuyarak.


"Agir senin oğlun değil!" Dedi dişlerini sıkarak.


" Kimin oğlu peki? Senin mi ? Güldürme beni Berfin hanım,Agir ile bir kan bağım yok ama onu can bağı ile sardım. Ama sizler kan bağı olmasına rağmen onu yok sayıp birde şiddet uyguladınız. Bir kez daha görüyorum ki aile kan bağı ile olacak bir şey değil. O bundan sonra benim oğlum ve ben oğluma yapılan hiçbir kahpeliği sineye çekmem! O kardeşinin iyi günleri söyle ona iki elim yakasında bugün yaptıklarım yarının teminatı" dedim gözlerinin içine bakarak...


Bana öyle bir bakıyordu ki bıraksalar elini boğazıma koyup beni öldürecekti.


–İkimizin arasındaki sesiz savaşı gelen böldü.


"Woowwww Aden 1 , Berfin -0 " dedi Ömer.


"Bu burada bitmedi!" Dedi Berfin dişlerini sıkarak.


"Bu burada gerçekten bitmedi" dedi Âhi arkadan çıkıp Berfin'in karşısına geçip. Birbirlerine sinirle ve nefretle bakıyordular .


" O kardeşine söyle değil bu konağı terk etmek, Urfa sınırlarını hızla terk etsin ! Onu bulduğum yerde Agir'in göz yaşlarına kurban etmezsem benim adımda Âhi olmasın!" Dedi sakin bir şekilde Âhi. Bu sakinliği benim tüylerimi ürpertmişti.


Berfin sinirle arkasını dönüp Ömer'i kenara itip dışarı çıktı.


Ömer arkasından " terbiyesiz" dedi .


O çıkıp giderken Âhi sinirle bize döndü.


" BU OLAYDAN NEDEN BENİM HABERİM YOKK??" Birden kükredi .


"Oğlum,bizimde haberimiz yoktu " dedi Âhi'nin annesi.


Âhi birden bana baktı, sinirle onun bana bakmasını gören Ömer hemen önüme geçti.


–" hop hop hop ona bağırmayı aklından bile geçirme sıkarım kafana !" Dedi Ömer. Şuan önüme dikilmiş bir kalkan gibiydi bazen onun beni korkuması babamı aklıma getiriyor...


Sabır çekti Âhi sinirle, elini sakalına daldırdı. Hızını alamayınca birden Ömer'e vurdu . Ömer'e vurmasıyla Ömer çenesini tutup kafasını kaldırdı " güzell seçim" dedi ve o'da Âhi'nin vurduğu gibi çenesine yumruğu geçirdi.


Ben araya girip ayıracağım sırada Âhi'nin babası arkamdan bağırdı " gelin hanım karışma bu iki deliye alışığız biz" dedi .


Anlamasam da arkaya doğru gittim ve orta kısım tamamen boşalmıştı. Bir Âhi vuruyor bir Ömer.


İkisinin gücü bitmiş olacak ki birbirlerinden ayrılıp yere uzandı ikisi.


–Ben elimdeki çayla yanlarına gittim üsten onlara bakıp çayımı yudumladım .


" Çay veresen çay " dedi Ömer.


Onun taklidiyle Âhi ile birden gülmeye başladılar. Bu ikisi manyaktı ...


❄️


"Hazır mısınız? " Dedi Ömer elindeki telsizle adamlarına soru soruyordu.


" Evet efendim " dedi telsizdeki ses .


Ben elimdeki silahın son hazırlıklarını yapıp mermileri diziyordum . Âhi elinde silahla bana bakıyordu.


Şuan Süleyman Demirel'in kaçak getirdiği 20 tır Urfa sınırlarına giriş yapmıştı. Ömer tırların giriş saatini öğrenmiş adamlarını her yere dikmişti.


" Aden Duru hazırlan bundan sonrası sende" dedi. Kafamı salladım son mermiyi de koyup şarjörü çevik bir hareketle taktım .


" Biz niye gitmiyoruz?" Dedi Âhi.


" Sen Mafya mısın? Bırak kız işini yapsın karışma işine dur burada, zaten sıra size de gelecek " dedi Ömer .


" Aynen aynen " dedi Âhi .


Bu ikisini yanlız bırakmak içimden gelmese de mecburdum. Tırın yaklaşmasıyla Yusuf'a döndüm " başlıyoruz " dedim kafa hareketimle adamlarımla koşarak aşağı inmeye başladık.


" Dişi aslanım benim be " dedi Ömer arkamdan bağırarak . Onun bu sözüne güldüm ama koşmaya başladım.


"Üç dediğimde! Boşa sıkan götüne sahip çıksın " dedim bağırarak.


Meydana indik yolun tamamını düz bir şekilde kapattık. Tırlar arka arkaya gerilerken öndeki tır ne olduğunu anlamış olacak ki silahı çıkardı. Arabayı ani bir şekilde durdurup bize doğru ateşledi.


" Gözlerinden öpüyorum " dedim ve " üç" dedim adamlarıma hepsi benim komutumla silahlarını çıkarıp sıkmaya başladı. Ve birden her yer silah sesleriyle inledi.


Bir kurşun, bir it .


Elimdeki silahı boşa atmadan sıkıyordum. Ben,adamlara bir bir sıkarken tam arkamda sıkılan silahla yerimde durdum belli ki biri arkamdan bana sıkacağı sırada vuruldu. Birden arkamı döndüm Yusuf'un arkasında bulunan adamı vurdum.


Yusuf gülerek " cana karşılık can " dedi.


" Hep bir adım arkamda olsan da unutma hep bir adım yanında olacağım" dedim tebessüm ederek .


"Sana sıkılan kurşun bana sıkılmış demektir!" İkimiz aynı anda Ertal Şanlıkan'nın bize öğretiği sözü söyleyerek...


(Yazar anlatımıyla Ömer ve Âhi)


" Babasının kızı " dedi Ömer hayran hayran karşısındaki Aden Duru'ya bakarken.


" Daha neler göreceğiz acaba?" Dedi fısıldayarak Âhi ama,Ömer onun bu sözünü duymuştu.


" Ne o Özoğul hayran bakıyorsun" dedi Ömer,dalgaya vurarak. Karşısındaki kız,adamların bir bir kafasına kurşunları isabet ederken.


" İşine bak Zahir" dedi Âhi, gözlerini Aden'den ayırmazken.


" Sakın ola ki vurulayım deme. Aden bu, duygusuyla hareket etmez o aklıyla her zaman hareket eder aynı babası Ertal Şanlıkan gibi " dedi Ömer,Âhi'ye dönüp.


Âhi Ömer'in ona baktığını biliyordu fakat gözlerini karşısındaki kızdan alamıyordu . " Sanırım çoktan Vurulmuşsun " dedi Ömer .


Âhi ona bakmadan " sanırım" dedi.


🌊


"Yusuf benzini getir " dedi Aden . Çatışma bitmiş şuan tırların başında çakmakla oynuyordu.


Âhi ve Ömer'in gelişiyle birlikte arka arkaya gerilediler . Yusuf benzini baştan sona adamlarıyla döktü.


Aden, elindeki çakmağı ateşledi.


" Cihan iyi çek " dedi Ömer Miran gülerek .


Aden arkasını dönüp bir kaç adım gerisinde bulunan kişilere baktı . Önüne döndüğü gibi çakmağı yere attı . Çakmağın yere düşmesi ile bütün araçlar birden alev aldı . Arka arkaya gidip uzakta duran Âhi ve Ömer'in yanına gidip yanan araçlara baktılar .


Bütün adamlar arkada dizilmiş bir kaç adım önlerinde; Aden, Âhi, Ömer ve Yusuf duruyordu.


"Eeee Ömer'im babam kadar var mıymışım ? " Dedi Aden.


" Ellerine sağlık babasının kızı" dedi Ömer elindeki çekirdeği çitleyip.


-Dev Alev topuna bakarak...


🔥🔥🔥


"Oğlum ara bakalım gelmiş mi mallar " dedi Süleyman Demirel huzurla.


Sertar eline telefonu aldığı sırada bir video geldi birden .


" Baba video yollamışlar gelmiş herhalde" dedi Sertar elindeki telefonla Süleyman Demirel'in yanına gidip .


" Getir, getir de izleyelim keyfimiz yerine gelsin " dedi Süleyman Demirel.


"Bende bakacam " diyip ayağı kalkıp yanlarına geldi Ahmet Demirel.


Sertar, gelen videoya tıkladı. Önce tırlar bir bir sırayla geliyordu ama birden görüntüye Aden Duru girince, Süleyman Demirel dişlerini sıktı. Aden, elindeki çakmağı ateşledi ve yere attı onun çakmağı yere atmasıyla bütün tırlar bir bir alev topu oldu.


" Allah senin belanı versin" dedi bağırarak Süleyman Demirel.


"O kızın canını bana getirin !!!" Diye kükredi hastane odasında. Sertar ve Ahmet Demirel ne kadar sakin ol dese de o sinirle bağırmaya devam ediyordu.


O sinirle bağırırken videodan " bu daha iyi günlerin Sülo Ağaaa" Aden'nin sesi yükseldi...

Bölüm : 07.08.2024 09:21 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...