37. Bölüm

Bölüm 37 "BİTEN EVLİLİK"

Lotus
a_lotus_1

Uzun koridor da bir sağa bir sola gidip geliyor, içeriden bizi çağırmalarını bekliyordum. Devran ve avukatı biraz ileri de durmuş, konuşuyorlardı. Benim avukatım da dosyaları inceliyordu. Bugün resmi olarak boşanmamız gerçekleşecekti. Mahkeme salonunun kapısı açılmış, beklenen gün gelmişti. "Devran Hanedan, Nazen Yıldız." diyen adama baktım. Adam bizlere bakıp "Buyurun sıra sizde." demiş ve içeri girmişti.

 

Hakimin karşısındaki yerlerimizi almıştık. Hakimin gözleri bizi teker teker taramış ardından önüne konan dosyalara göz atmıştı. "Boşanma gerekçeniz şiddetli geçimsizlik olarak kayda geçmiş." dediğinde onaylar gibi başımı salladım. "Hakim bey evlilik boyunca müştekim zarar görmüştür." diyen avukatım söze başlamıştı. "Ben kendisinden duymak istiyorum." diyen hakime baktım. "Evet evliliğim boyunca hep zarar gördüm. Ben artık bu evliliği sürdürmek istemiyorum." dedim. "Bu evlilik ihanetle sonuçlanmıştır." diyen sesle tüylerim diken diken olmuştu. Devran'ın avukatının sözleri bende bomba etkisi yaratmıştı.

 

"Ayrıca bu ihanetten bir de çocuk olmuş ve o çocuk müştekimin üstüne kayıt olmuştur." demiş ve elindeki dosyaları hakim beye göstermişti. "Bu doğru mu?" diye soran hakim beye gözlerim dolu bir şekilde baktım. "Size soruyorum. Bu doğru mu?" diye bir kez daha sormuştu. Başımı evet anlamında salladım. "Bu durum da boşanma ihanet olarak kayda geçer." dedi. "Ben kendisinden şikayetçi değilim. Biz anlaşmalı olarak boşanacağız." diyen Devran sonunda konuşmaya karar vermişti. Gözlerim onunla buluşunca gözlerinin dolduğunu gördüm.

 

Bu sabah beni evden almış ve buraya getirmişti. Araba da sanki iki yabancıyız gibi hiç konuşmamıştık.

 

"Karar." diyen sesle herkes ayağa kalkmıştı. "Evlilikte şiddetli geçimsizliğin yanı sıra ihanet olup bu evliliği bir an önce bitirme kararı verilmiştir." diyen hakim beyin sesi sanki çok uzaklardan geliyordu. Devran'la gözlerimizi bir saniye bile birbirimizin üstünden ayırmamıştık. "Dosyayı imzalamanız lazım." diyen avukatımın sesiyle ona döndüm. Önüme konan dosyayı titreyen parmaklarımın arasındaki kalemle imzalamadan önce başımı kaldırıp Devran'a baktım. O da aynı şekilde bana bakınca göz göze gelmiştik.

 

Sonunda istediğim olmuş ve boşanmıştım. Peki neden şuan mutlu değildim? Mahkeme salonundan çıktığım zaman Devran'ın sesiyle olduğum yerde kaldım. "Nazen bekler misin?" demiş ve yanıma gelmişti. "Ne oldu?" diye sordum. "Sadece konuşmak istedim." dediğinde "Konuşacak bir şey yok." dedim. Tam gitmek için hamle yaptığım sırada kolumdan tutmuş, gitmeme engel olmuştu. "Böyle olmasını istemiyordum. Keşke böyle bir şey hiç olmasaydı." dedi. Nefesimi verip boğazımdaki yumruya rağmen yutkundum. Dolan gözlerimin akmasını engellemek ister gibi yukarıya baktım. "Geçmişte yaşadığımız her şey için senden af diliyorum." dediğinde gözlerim ona kaymıştı.

 

Gözlerimin önünden bir film şeridi gibi geçen evliliğim bugün son bulmuştu. Devran'la kavgalarımız, anılarımız ve en son kendi isteğimle onu öpmem hepsi geçmiş anılarda kalmıştı. Eli kolumda öylece duruyordu. "Biliyorum çok hatalıyım. Sana yaşattıklarım için çok pişmanım." dedi. "Ben her şeyi unuttum sende unut." dedim ve gülümsemeye çalıştım. Buruk bir gülümsemeyi dudaklarıma kondurmuştum. Ama o hiç mutlu değildi. Eli kolumu bırakınca içime dolan hüzünle ona baktım. Ondan gerçekten gitmek istiyor muydum?

 

"Yolun açık olsun. Allah'a emanetsin her zaman." dediğinde sesinin titremesine engel olmak ister gibi boğazını temizlemişti. "Seninde yolun açık olsun." dedim ve onu arkamda bırakıp adliyeden çıktım. Gözlerim bana inat gibi yeniden yaşlarını biriktirmişti. Yaşlar yanaklarımdan süzülürken içimin acısı da dışıma vuruyordu. Sanki ağladıkça rahatlıyordum. Bugün aslında benim en mutlu günümdü.

 

Girişin önünde bekleyen taksilerin bir tanesine binip evimin adresini söyledim. Kanatlarım yeniden çıkmış ve ben özgür bir kuş olmuştum. Başımı yan tarafımdaki cama yaslayıp dışarıyı izlemeye başladım. Gözlerimden dökülen yaşlara engel olamıyordum. İçimde tarifini bilmediğim bir fırtına kopuyor ve o fırtına beni dipsiz bir kuyuya atıyordu. Hıçkırıklarım bir bir yolunu bulup çıkarken önüme uzatılan peçete kutusuyla göz göze geldim. "Buyurun." diyen taksicinin sesiyle kendimi toplayıp titreyen elime aldığım peçeteyle göz yaşlarımı sildim.

 

***

 

Bir cafeye gelmiş, kendime bir kahve söylemiştim. Gözlerimle etrafımı tarayıp etrafıma bakıyordum. "Ne tesadüf." diyen sesle gözlerimi karşımda duran ve bana bakan adama çevirdim. "Beni hatırladınız mı?" diye sormuş ve gülümsemişti. Aklımdaki şekiller yerine oturunca adamın yüzü gözlerimin önüne gelmişti. "Evet size yanlışlıkla çarpmıştım." dedim. Başını sallamış ve yüzündeki gülümseme daha çok yayılmıştı. "Otura bilir miyim?" diye sorup elini sandalyenin üst kısmına koydu. "Buyurun." dediğimde hiç tereddüt etmeden oturmuştu.

 

Kahvemi getiren garsona aynısından sipariş etmiş ve arkasına yaslanmıştı. "Tanışmayı unuttuk. Ben Berdan." demiş ve elini bana doğru uzatmıştı. Biraz tereddüt etsem de elini sıkıp "Bende Nazen." dedim. Nedense o an içime yeniden aşk tohumları ekilmiş gibi hissetmiştim. "Nazen güzel isim sakıncası yoksa size Naz diye bilir miyim?" diye sorduğun da "Sakıncası yok diyebilirsin." dedim. Bugün olanlar aklımdan uçup gitmişti. Berdan'ın kahvesi de gelmiş ve ikimiz koyu bir sohbete dalmıştık.

 

Buralı olduğunu ama İstanbul'da doğup büyüdüğünü ve buraya iş için geldiğini bir proje üzerinde çalıştıklarını söylemişti. Devran ve Arat'ın aksine kendisi çok samimi bir adamdı.

 

"Bir sorun yok değil mi? Durgun gibisin." diye sorduğunda elimin arasındaki kahve kupasını bir kenara bıraktım. "Kendi sorunlarımla senin canını sıkmak istemiyorum." dedim. "Olur mu öyle? Biz artık arkadaşız. Ne derdin varsa bana anlata bilirsin." demişti. "Bugün resmi olarak boşandım." dediğimde kaşları yukarı doğru kalkmıştı. "Hayırlısı olsun." demiş ve kahvesinden bir yudum içmişti. Şuan ona her şeyimi anlatamazdım. Hem onu doğru düzgün tanımıyordum. Gözlerine baktığımda bir okyanusun derinliklerine bakıyor gibiydim. Hiç konuşmadan sadece birbimize bakıyorduk. "Bir şeyi itiraf etmem gerek." dedi ve elindeki kahve kupasını masaya koydu.

 

Ne diyeceğini merakla bekliyordum. "Ben galiba sana aşık oldum." dediğinde kalbim nedense küt küt atmaya başlamıştı. Titreyen ellerimden düşen kupa masanın üstüne devrilmişti. "Çok pardon." deyip temizlemeye çalıştım. "Önemli değil de neden bu kadar heyecan yaptın?" diye sorarken gülümsediğini gördüm. "Heyecan değil. Sadece şok oldum." dedim. Ama aslında heyecandan şuan ellerim titriyordu.

 

Bu kalbimi tekrar bir başkasına nasıl açardım? Hem beni evde bekleyen bir oğlum vardı. Masadan kalktığım zaman tek kaşını kaldırıp suratıma baktı. "Bir şey mi oldu? Yanlış bir şey mi dedim?" dediğin de sesinde endişe barındırıyordu. "Eve gitmem lazım oğlum beni bekler. Her şey için teşekkür ederim." dedim. Ayağa kalktığın da telefonunu çıkarmıştı. "Rica etsem telefon numaranı alabilir miyim?" diye sormuştu. Telefon numaramı söylediğim de yüzündeki mutlulukla kayıt etmişti. Ona veda edip oradan çıktım ama kalbim küt küt atmaya devam ediyordu.

 

Yüzümde oluşan tebessümü silmek ister gibi dudaklarımı ısırıyordum. Acaba yeniden aşık olabilir miydim? Gözlerimin önünden gitmeyen gözleri içime içime işlemişti. Yoksa bende ona aşık mı olmuştum? "Naz istersen seni evine bırakabilirim." diyen sesle ona dönmüştüm. "Gerek yok evim yakın." dedim. Yavaş adımlarla yanıma gelmiş ve tam karşımda durmuştu. "Yarın akşam senin içinde uygunsa seni yemeğe çıkarmak istiyorum." dedi. "Olur neden olmasın." dediğim zaman dudaklarının kenarı yukarı doğru kıvrılmıştı. Benimde yüzüme yayılan gülümseme onu daha çok mutlu etmişti.

Bölüm : 23.06.2025 13:16 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...