43. Bölüm

Bölüm 43 "EVLİLİK TEKLİFİ"

Lotus
a_lotus_1

Günler günleri kovalarken zaman bir su misali akıp gidiyordu. Canımı sıkan ve gözlerimin dolmasına sebep olanları silmek isterdim. Berdan son zamanlarda benimle buluşmayı kesmişti. Babamla tanıştıktan sonra onu bir daha hiç görmemiştim. Aradığım zaman telefonlarıma cevap vermiyordu. Ne olduğunu anlamasam da bu durum canımı sıkıyordu. "Nazen, Miran uyudu." diyen ve yanıma gelen ablama baktım. Gözlerimin dolduğunu fark etmiş olacak ki tek kaşını kaldırdı. "Ne oldu?" diye sorduğun da "Berdan yine telefona cevap vermiyor." dedim. "Belki işi vardır." demiş ve elini koluma koymuştu. "Sıkma canını o seni geri arar." dedi. "Aradan kaç gün geçti ama aramadı." dedim.

 

Boğazımda düğüm olan yumru nefesimi kesiyordu. Gözlerimden ardı ardına dökülen yaşlar yanaklarımdan süzülmüştü. "Aranızda en son ne oldu?" diye sordu. "Buradan giderken iyiydi hiç bir şeyi yoktu." dedim ve göz yaşlarımı elimin tersiyle sildim. Aklımdaki düşünceleri tek tek süzüyor ve ne olmuş olabileceğini çözmeye çalışıyordum. Telefonumun sesi odayı doldururken kalbimin de küt küt atmasına neden olmuştu. Koşar adımlarla gidip telefonu masanın üstünden aldım. Ekranda Berdan'ın adını görünce kalbim daha hızlı atmaya başlamıştı.

 

Nefesimi alıp verirken kendimi biraz olsun sakinleştirip telefona cevap verdim. "Alo canım beni neden böyle merakta bıraktın?" diye küçük bir sitem ettiğim sırada onun buz gibi soğuk sesi kalbimin kırılmasına neden oldu. "Seninle sohbet etmek için aramadım. Senin ne yalancı ve aşağılık biri olduğunu öğrendiğimi söylemek için aradım." derken bile bu lafları tiksintiyle söylemişti. Gözlerim yeniden dolarken nefesimi veremedim. "Bana duyduklarımın doğru olmadığını söylemeyecek misin?" dediğin de ağzımı açıp tek bir kelime söyleyemedim.

 

Dolan gözlerimi yanımda duran ve ne olduğunu anlamaya çalışan ablama çevirdiğim de ablam bir şeylerin yolunda gitmediğini anlamıştı. Hiç bir şey söylemeden telefonu elimden alıp konuşmaya başladı. "Kardeşimi üzmeye hakkın yok." derken gözlerini bir saniye üzerimden ayırmamıştı. "Her ne duymuş olursan ol. Önce bunu gelip Nazen'le konuşman gerekmez miydi?" dedi. Berdan'ın ona ne söylediğini bilmiyordum. Bacaklarım ve ellerim titriyor ve ayakta durmakta zorluk çekiyordum. Ablam tekrar telefonu bana uzatırken gözleriyle seni istiyor işareti yapmıştı. Nefesimi verip telefonu elime aldım. "Seni dinliyorum." dedim. Sesim bir buz kadar soğuk çıkmıştı.

 

Devran'la aramızda olanları duymuş ve benimde bir gün onu aldatacağımı düşünmüş. Hiç bir şey söylemeden telefonu suratına kapattım. Bir göz yaşım yanağımdan süzülürken güçlü kalmaya çalışmak çok zordu.

 

***

 

Elini koluma koyduğunda ona karşı bu kadar çaresiz olduğum için kendime kızıyordum. "Biliyorum önce gelip seninle konuşmam lazımdı." dediğin de "Evet gelip konuşa bilirdin ama sen gelmek yerine sadece aradın." dedim. "Özür dilerim." demiş ve beni kendine çekmişti. "Sana kırgınım." dedim. "Lütfen beni affet. Bunları duyduktan sonra sağlıklı düşünemedim." dedi. Aslında biraz ona hak veriyordum. Bende onun hakkında hiç hoş olmayan şeyler duysam acaba nasıl tepki verirdim işte onu hiç bilmiyordum.

 

Burnumun ucuna konan bir öpücük beni hayal dünyasından çıkarmıştı. "Bundan sonra benim hakkım da bir şey duyduğun zaman gel önce benimle konuş." dedim. Ellerini başımın iki yanına koyup "Tamam." demiş ve dudaklarımı dudaklarıyla kapatmıştı. Kısa ama hiç bitmesini istemediğim öpücükten sonra gözlerimin içine bakıp "Kim ne derse desin artık kimseye inanmayacağım." dedi. "Peki sana bunu kim söyledi?" dediğim de kaşlarını çatıp başka yere baktı. "Bilmiyorum bende tanımıyorum. Hem ne önemi var ki boşver unut gitsin." dedi ve önünde uzayıp giden manzaraya baktı.

 

Gözlerimi ondan alıp bende manzaraya çevirdim. Yemyeşil ağaçların kapladığı ve masmavi gökyüzünün o muhteşem manzarası buradan bakıldığın da nefes kesici oluyordu. Biraz ileri de şelale vardı ve suyun sesi kulağımıza kadar geliyordu. Bir kaç kuş tepemizden uçup giderken bir kaç ağaç dalından da kuşlar havalanmıştı. Berdan bana dönmüş ve o en sevdiğim gülümsemesini dudaklarına kondurmuştu. "Aslında sana bir sürpriz hazırlıyordum." dediğin de şaşırmış bir şekilde ona baktım.

 

"Sürpriz mi ne sürprizi?" diye sordum. "Söyleyemem ama seni oraya götürebilirim." dedi ve yanıma gelip beni elimden tuttu. Kalbim yeniden sevgiyle dolarken beni arabaya bindirmesine izin verdim.

 

***

 

Gözlerimden bu sefer mutluluk göz yaşları dökülüyordu. Gözlerimdeki yaşları silip ona dönmüştüm. "Berdan bu çok güzel ne diyeceğimi bilemiyorum." dedim. Berdan yüzündeki tebessümle tek dizinin üstüne çökmüş "Bunu görmeden bir şey söyleme." demiş ve cebinden çıkardığı lacivert küçük kutuyu açmıştı. "Benimle evlenir misin?" dediğin de kalbim sanki duracak gibi hissetmiştim. Ellerim ve bacaklarım heyecandan titrerken gözlerimden süzülen yaşlarla ona baktım. "Evet seninle evlenirim." dedim. Titreyen parmağıma taktığı tek taş yüzüğün ardından elimin üstüne öpücük kondurdu.

 

Ayağa kalktığı zaman onu kendime çekip dudaklarından öptüğüm de içimde şuan sadece mutluluk kırıntıları kalmıştı. "Seni her zaman seveceğim." dedi. "Bende seni hep seveceğim." dedim. Aniden gelen mide bulantısını bastırmakta zorlansam da bu mutluluğuma gölge düşmesine izin vermeyecektim. Her yer beyaz balonlarla süslenmişti. Balonların çevrelediği boş bir alandaydık. Hafiften esen rüzgarla beraber uçuşan balonlara baktım. "Seni üzdüğüm için tekrar özür dilerim." dediğin de gözlerimi ona çevirdim. "Bundan sonra üzmezsin." dedim. "Asla üzmem." demiş ve elini belime koyup beni kendine çekmişti.

 

Dudaklarımız birleşirken içimde oluşan mutluluğun tarifi yoktu. Önce üzülmüş olabilirdim ama şimdi benden mutlusu yoktu.

 

***

 

Yüzümdeki tebessümle parmağımdaki yüzüğe bakıyordum. "Sana evlenmemi teklif etti?" diyen ve kocaman olmuş gözlerle bana bakan ablama baktım. "Evet." dedim. "Bu hiç beklenmediğim bir şeydi." dediğin de "Açıkcası bende beklemiyordum." dedim. "Seni gerçekten seviyor bu adam Nazen." demişti. "Sence de seviyor mu?" diye sorduğum da "Sevmese her şeye rağmen gelip teklif etmezdi." dedi. "Bu teklife günler öncesinden hazırlanmış." dedim. Ablam meraklı gözlerle gözlerimin içine bakıp devam etmemi istemişti. "İsimlerimizin yazılı olduğu küçük beyaz pankartlardan yaptırmış. Balonların çevrelediği boş alanı çiçeklerle falan süslemiş." dedim.

 

"Sizin adınıza çok mutlu oldum." diyen ablama "Bende çok mutluyum." dedim. Kalbim şuan bile küt küt atıyordu. Miran ağlamaya başladığın da ablam onu beşiğinden alıp "Yakışıklı yiğenim benim." demiş ve yanağına öpücük kondurmuştu. "Ee abla ne olduğunu anlatmayacak mısın?" diye sordum. Gözlerinde oluşan hüzünle bana bakmış "Senin şuan en mutlu günün. Ben seni üzmek istemem." dedi. Ayağa kalktım ve yanına gittim. Miran'ı bana vermiş ve yerine oturmuştu. Derin bir nefesi içine çekeren gözleri dolmuştu.

 

Kucağım da Miran'la yerime otururken merakla ona baktım. "Çocuklar bu durumdan etkilenmesin diye çok çabaladım. Ama ne yazık ki ona daha fazla tahammül edemiyorum." dedi. Kimden bahsettiğini anlamam zor olmamıştı. "Biliyor musun? Eniştenin beni aldattığını telefonun da ki mesajlarından öğrendim." derken sesi titremişti. "Şimdi ne yapmayı düşünüyorsun?" diye sordum. "Bir kaç gün geçsin kafamı toplayayım. Şimdi hiç bir şey düşünemiyorum." dedi ve hafiften dolan gözlerindeki yaşları sildi.

 

Ablam bir kaç gün önce elinde valiziyle bize gelmiş ama tek kelime bile etmemişti. Babam bu duruma ne kadar kızsa da onu geri evine gönderememiş ve istemeye istemeye onu kabul etmek zorunda kalmıştı. Ablam kaç senelik eşinin ihanetiyle sarsılsa da benim için şuan mutluydu. Gözlerindeki yaşlarla zor da olsa gülümsemeye çalıştığını anlamak zor değildi.

Bölüm : 23.06.2025 19:38 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...