
Şuan içimde mutluluk olsa bile bir yanım eksikti. Annemin yokluğu her gün bir çığ gibi büyüyordu. Gözlerimde akmayı bekleyen yaşlarla aynadaki aksime baktım. Bakışlarım giydiğim lacivert elbiseye kayarken dudaklarım da acı bir tebessüm belirmişti. Kapının sesiyle gözümdeki yaşları sildim. İşte beklenen misafirler sonunda gelmişti. Odadan çıkıp misafirleri karşılamaya gittim. "Hoş geldiniz." dediğim de "Hoş bulduk kızım." diyen ve bir anne şevkatiyle bana sarılan Nurgül hanım oldu.Gözlerim Berdan'a kayınca bana hafiften tebessüm etmişti. "Buyurun ayakta kalmayın geçin şöyle oturun." diyen babam misafirleri salona buyur etti. Herkes yerini alınca bende mutfağa girmiştim.
Küt küt atan kalbimi sakinleştirmek ister gibi ileri geri yürüyordum. İçeri de ne konuştuklarını o kadar çok merak ediyordum ki.. "Nazen kahveleri yapsan iyi olur." diyen ve yüzündeki gülümseyle gelen ablamı görünce benim de yüzüm gülmüştü. "Hadi gelin hanım kahveler hazır değil mi?" dedi. "Hemen yapıyorum." dedim. Kahve için gerekli malzemeleri çıkarıp ocağın üstündeki cezveye katıp karıştırdım. Bacaklarımın yanı sıra ellerimde heyecandan titriyordu. Ablam mutfaktan çıkınca bende fincanları dolaptan çıkarmıştım. Hazır olan kahveyi fincanlara eşit şekilde pay edip tepsiyi elime aldım. Derin bir nefesi içime çektikten sonra mutfaktan çıktım.
Tek tek herkese kahvelerini verdikten sonra ablamın benim için koyduğu sandalyeye oturdum. "İnşallah her iki taraf içinde hayırlısı olur." diyen ve kahvesinden bir yudum alan Şehmus amcaya baktık. "Amin inşallah." diyen babam da kahvesinden bir yudum almıştı. Aramızdaki sessizliği bir bıçak gibi kesen kapının sesi kulağıma kadar gelmişti. Ablam kalkıp kapıya bakmaya gitti. "Herkese hayırlı akşamlar." diyen ve kapının eşiğinde beliren kişiyle resmen kanım çekilmişti. "Ne istiyorsun Seher kadın." diyen babam oturduğu yerden ayağa kalktı. "Ne isteyeceğim? Rezil kızını kime yamıyorsun diye merak ettim." dediğin de "Ne yamaması?" diyen ve elindeki fincanı sehpanın üstüne koyan Nurgül hanıma baktık.
"Sen bilmiyor musun? Bu kız başkasıyla evliyken benim oğlumun aklına girdi." dediği zaman başımdan aşağıya bir kova sıcak su dökmüşler gibi başım yanmaya başlamıştı. "Ne! Bu doğru mu?" diyen Şehmus beyin gözlerine öfke yerleşmişti. "Berdan ne diyor bu kadın!" diye öfkeyle Berdan'a bakmıştı. "Böyle bir kızı bir de bize gelin diye getirdin. Bizde onu istemeye mi geldik." diyen Nurgül hanımın suratı kıp kırmızı bir hal almıştı. "Bu iş burada biter yürüyün gidiyoruz." diyen Şehmus amcaya "Durun gitmeyin bu kadın ne dediğini bilmiyor." diyen babam gözlerindeki öfkeyle Seher hanıma bakıyordu.
"Asiye sen söyle, Nazen senin abin Devran'la evliyken bizim Arat'la onu aldatmadı mı?" dediğin de "Evet." diyen Asiye'nin sözünü kesen Berdan olmuştu. "Arat mı?" Sesindeki tını bu olaydan hoşlanmadığını belirtir gibiydi. "Berdan sen bu kızın daha önceden evli olduğunu biliyor muydun?" diyen ve sesi bir buz gibi soğuk çıkan Şehmus amcaya baktım. "Boşanmışlar bana öyle söylemişti. Ama Arat'la aralarında bir şeyler yaşandığını bilmiyordum. Bunu öğrendiğim iyi oldu." dedi. "Bir de çocukları var." diyen Seher hanıma gözlerimdeki öfkeyle bakıyordum. "Ne bir de çocuk mu var?" diyen Nurgül hanımın gözleri kocaman olmuştu. Art arda çalan zil içeride çıkacak olan kaosu yarıda kesmişti. Ablam kapıya bakmaya gitmişti.
"Annem burada mı?" diyen ve ışık hızıyla odaya giren Arat'ta olayların üstüne tuz biber olmuştu. "Anne senin ne işin var burada?" dedi. "Gerçekleri söylemeye geldim. Bu kız senin başını yaktı. Bu çocuğun da başını yakmasın istedim." dedi. Ellerim ve bacaklarım hissizleştiği için oturduğum yerden kalkamadım. Arat'ın gözleri beni bulunca gözlerimi başka tarafa çevirdim. "Siz tanışıyor musunuz? Peki neden daha önce hiç tanışmamış gibi davrandınız?" diyen Berdan'ın bakışları Arat'tan bana kaymıştı. "Nazen bir şey söyle!" derken sitem eder gibi çıkan sesiyle yutkundum. "Özür dilerim böyle öğrenmeni istemezdim." dedim ve ayağa kalkmak için hamle yaptım. "Sakın bir daha karşıma çıkma! Ben senin gibi yalancı biriyle birlikte olamam!" demiş ve kapıya gitmişti. "Berdan lütfen beni dinle ne olur." dedim ve arkasından çıktım.
Gözümdeki yaşlar bir bir akarken boğazımda hıçkırıklar sıralanıyordu. Berdan dış kapıyı açacağı sırada ona engel oldum ve önüne geçtim. "Biliyorum sana anlatmalıydım. Ama ne bileyim söyleyemedim." dediğim de "Artık senin yüzünü görmek istemiyorum çekil önümden." dedi. Ellerimi ona sardığım zaman kollarımdan tutup beni kendinden uzaklaştırdı. "Bir daha seni görmek istemiyorum." demiş ve açtığı kapıdan çıkmıştı. Bacaklarım beni daha fazla taşıyamadı ve olduğum yere çökmeme neden olmuştu. Gözlerimden akan yaşlar elbisemin kumaşını ıslatıyordu. Berdan'ın anne ve babası da gidince ablam yanıma gelip beni ayağa kaldırdı. "Abla Berdan gitti." dediğim de bir şey diyememişti.
"Hadi size hayırlı geceler." diyen ve sesinde alay dolu bir tını barındıran Seher hanıma bakıp "Bir daha sakın bu eve gelme! Miran'ı da zor görürsün!" dedim. "Ona sen karar veremezsin. O çocuk senin olduğu kadar oğlumun da evladı." demiş ve çıkıp gitmişti. Arat yanıma gelip "Nazen özür dilerim. Annemin böyle yapacağını bilmiyordum." dedi. "Özür dileme senin hiç bir suçun yok." dedim. Yüzünde hafiften bir tebessüm belirmişti. Kucağında ağlayan Miran'la odadan çıkan Buket'e gözlerimiz kaymıştı. "Abla bu susmuyor galiba acıkmış." demiş ve Miran'ı bana uzatmıştı. Miran'ı kucağıma aldığım da biraz sakinleşmişti. Arat onun yüzünü okşarken, Miran küçücük parmaklarıyla onun parmağını tuttu.
"Babayı özledin mi?" diye sorduğun da Miran ona bakıp gülümsemişti. "Hadi Buket biz odamıza girelim." diyen ablam Buket'i odalarına sokarken "İyi geceler." demeyi ihmal etmemişti. "Hadi artık sende git." dediğim de Arat başını kaldırıp yüzüme baktı. "Oğlumla biraz vakit geçireyim sonra giderim." dedi. "Olur." dedim ve salona girdim. Babam yüzündeki öfkeyle yerinde oturuyordu. Asiye'de bir köşeye sinmişti. Şehir dışına çalışmaya giden abim karısını bize emanet etmişti. Yakın zaman da aramıza iki kişi daha katılacaktı. Asiye ve abim ikiz bebeklerini kucaklarına alacakları günü bekliyordu. "Arat hoş geldin." diyen Asiye'ye "Hoş buldum." demişti.
"Ben yatıyorum. Sizde geç olmadan yatın." diyen babamın sesinde halen daha öfke kırıntıları vardı. "Tamam." dedim ve kanepeye geçip oturdum. Arat'ta gelip yanıma oturmuştu. Miran mız mızlanmaya başlayınca göğsümü açıp onu emzirmeye başladım. "Siz ikiniz barıştınız mı?" diye soran ve meraklı gözlerle bize bakan Asiye'ye "Seni ilgilendirmez." dedim. İçimde kocaman bir kıyamet kopuyordu. Ama oğlum için güçlü olmak zorundaydım. Gözlerim dolu bir şekilde kucağımda tuttuğum oğluma baktığım da küçük gözleriyle beni izlediğini gördüm. Yüzüme kondurduğum gülümsemeyle aynı şekilde bana karşılık vermişti.
Arat onun yanağını okşarken bile gözleri benim üstümdeydi. Eğilip minnacık alnına öpücük kondurdum. "Annen hep senin yanında olacak ve seni asla yalnız bırakmayacak." dedim. "Babası da hep onunla olacak." diyen Arat'a baktığım da göz göze gelmiştik. İçimde adını koyamadığım bir şeyler kopmuştu. Bakışlarımı ondan alıp oğluma yönelttiğim de "Ben artık uyusam iyi olur size iyi geceler." diyen Asiye'de salondan çıkmıştı. Miran kucağımda uyukladığı zaman elbisemi düzelttim ve kalkıp onu beşiğine koydum. Yanağına parmak uçlarımla dokuduğum sırada arkamda Arat'ın varlığını hissetmiştim. "Ne kadar masum." demişti.
Bana fazla yakın olduğu için nefesi ensemi yakıp geçiyordu. Kendimi biraz ondan uzaklaştıracağım zaman ellerini kollarımda hissettim. "Arat ne yapıyorsun?" dediğim de "Bizi özledim." demişti. Beni kendi etrafımda döndürüp ona bakmamı sağlamıştı. "Seni seviyorum ve sana yaşattıklarım için pişmanım." dedi. Ağzımı açıp konuşacağım sırada dudakları beni susturmuştu. Ellerim göğüs bölgesini itmeye çalışsa da başarılı olamıyordu. Dudaklarının arasındaki dudaklarımı ondan kurtardığım zaman ona öyle bir tokat attım ki sesi odada yankılanmıştı. "Bir daha sakın böyle bir şey yapma!" diye sitem ettim. Boğazıma sarılan parmakları beni nefessiz bırakıyordu. "Sakın bir daha bana vurma!" diyen sesi kulağımın dibinde resmen tıslamıştı.
Ondan böyle bir tepki göreceğimi beklemiyordum. Nefesim kesiliyor ve ben nefes alamıyordum. Küt küt atan kalbim sanki kulağımın dibinde atıyordu. Ellerim onun ellerine sarınmış, boğazımdan çekmek için uğraş veriyordu. "Arat." diye bildim ve onun parmakları gevşerken biraz olsun nefes alabildim. "Bundan sonra hareketlerine dikkat et. Sen benim oğlumun annesiysen ona göre davran." demiş ve gitmişti. Boğazımı tuttum ve dizlerimin üstüne çöküp öksürmeye başladım. Acıyan boğazımı ovaladığım da gözümdeki yaşlar bir bir dökülüyordu. Hayatımdaki insanlara ne yapmıştım ki bana böyle kötü davranıyorlardı. Arat bana hep iyi olmuştu ve onun hiç bu yönünü görmemiştim. Kalbim korkudan küt küt atmaya devam ediyordu.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 11.9k Okunma |
417 Oy |
0 Takip |
51 Bölümlü Kitap |