31. Bölüm

Bırakma

Ayçıl🌙
aaycill

İyi okumalar ciğerlerim ♥

🌪️🌪️🌪️

İLAHİ BAKIŞ AÇISI

Bir çığlık, hayat karartabilirdi. Yada bir ses, cızırtı gibi.

Bu hayat komplo kurmuştu. Ne olursa olsun, karşı çıkacaktı. Bu hikaye mutlu sonla bitmeyecekti. Ama mutlu sonla bitirmek için direneceklerdi.

Selim'i zor tutmuşlardı. O sırada karşılarına iki adam çıktı. Arkadan birileri, o adamları vurmuştu. Mert, hemen döndü. Serhat ve Hakan gelmişti. İki gerçek dost gelmişti.

Yavaş yavaş aşağı inmeye başladılar.

Bir kat indiler. Bu kat boştu. Hiçbir şey yoktu.

Bir kat daha aşağı indiler. Bir kapı vardı. Mert, en öndeydi.

Mert, taşşak geçme amacıyla kapıya eliyle vurdu. Gel sesi geldiğinde içeri girdiler.

Mert "Semih'im, ben geldim. Ama niye geldim biliyor musun?" Mert gözlerini kıstı ve kısık sesle " Ecelin olmaya" dedi.

Semih'in adamları, sıkmaya başlayınca Mertgilde, adamgile sıkmaya başladı.

O sırada Semih, ortadan kaybolmuştu.

O sırada Mert'den acı bir cığlık yükseldi. Omzunu, kurşun sıyırmıştı. Ama korkmuyordu. Önce ailesiydi. Herşeyden önce...

Tüm adamları halletmişlerdi. Mert, koşarak kızların yanına gitti. Masal'ın elini çözdü. Doğu ve Selim yardım ediyordu. Kızların eli, ayağı açılmıştı. Diğerleride, diğerlerini halletmişti.

Asude'nin kolundan kanlar akıyordu. Gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Selim, hemen Asude'nin koluna baktı. Jiletle Fırtına yazıyordu. Çok derin değildi.

Selim "hay sikeyim, senin beyin kıvrımlarının amına koyayım Semih Serer!"diye bağırıyordu.

Selim, siyah gömleğini çıkarttı. Artık üstü çıplaktı.

Asude'nin, koluna sardı. Aden, koşarak Asude'nin yanına geldi. Durumuna bakıyordu.

Minel ve Eren, söylenmeyecek şeyler yapıyorlardı. Aslında söylene bilirdi. Dudaklarının özlemini gideriyorlardı.

Masal'ın gözleri dolmuştu. Mert neden olduğunu anlayamadı.

Masal "Senden nefret ediyorum" dedi.

Mert "Ne?" Diyebildi sadece.

"Senden Nefret ediyorum. İğrenç birisin"

"Masal ne anlatıyorsun?" Diyebildi Mert.

"Git, git ve bir daha karşıma çıkma. Seninle devam edeceğime, bin kere ölürüm" dedi.

"Ne demek bin kere ölürüm Masal. Ne demek!" Sonlara doğru bağırmıştı, Mert.

Masal artık ağlamaya başlamıştı.

"Mert Demir..."

Yüzüğünü çıkarttı. Mert'e fırlattı. Baget'di yüzüğü.

Mert, karnı ile göğsünün arasına çarpan yüzüğe bakmadı bile. Şuan sevdiği kadının ne demek istediğini çözmeye çalışıyordu.

Masal babasının, kulağına ne dediği ile ilgileniyordu. Bu adam neler yapmıştı?

Aşık olmak için yanlış kişiydi belki de. Belki de bunları kendisi ağır görüyordu. Bir tek şunu biliyordu, Masal; Acıyordu. Kalbi dayanamıyordu. Başka kimseye kalbi böyle bir tepki vermemişti. Ama Mert, başkaydı. Sesi, tarzı, davranışı ve kalbi. Bir masum karıncayı bile incitmezdi. Ama o karınca suçlu ise, karınca artık yoktu. Böyle biriydi Mert. Merhametli ve hak edene hak ettiği gibi davranan... Seviyordu bu adamı. Bu kelimeler ağızından çıkarken, kalbi acıyordu.

Duydukları affedilir şeyler değildi. Belki de, belki de gerçekten merhametli değildi. Belki de gerçekten çok kötü biriydi.

Masal babasına mı inanacaktı yoksa 4 aydır evli olduğu kişiye mi?

"Görüşürüz de."

Devam etti.

"Belki de bir daha görüşmeyiz"

Mert duyduğu şeylerin etkisi ile donup kalmıştı.

Masal, tam giderken Mert, masal'ın kolunu tuttu. Kendine çevirdi.

"Sen ne anlatıyorsun, Masal Serer!"

Sesi sertdi. Otoriterdi. Kabaydı. Bağırıyordu.

Masal'ın tek takıldığı nokta, Masal Serer'di. Her zaman Masal Demir derdi.

Masal'ın gözünden bir adet yaş aktı. Bozuntuya vermedi. Devam etti.

"Senden boşandığımı, Mert Demir" dedi.

Devam etti.

"Senden Nefret ettiğimi. Senden boşanacağımı ve bir daha yüzümü görmeyeceğini anlatıyorum" dedi.

Mert sinirleniyordu.

"Hiçbir yere gitmiyorsun"

Mert, gidemeyeceğini biliyordu. Annesi ve abisinin sevgilisi bile onlarda kalıyordu.

Masal, nerde kalacaktı.

Kendisini kaçıran babasında mı?

Masal "tıpış tıpış, gidiyorum. Umrumda bile değilsin. Zaten seninde umrunda değilim" dedi.

Mert'in gözlerinden yaş akmaya başlamıştı. En değer verdiği kişi, karısıydı.

Masal tam gidecekken, Mert yerinde sendeledi.

Eren öpüşmeyi bir tarafa bırakıp, Mert'i tuttu.

Mert zorlukla "hayır" diyebildi.

Sarhoş gibiydi. Aşk sarhoşluğu vardı üzerinde.

Mert, yüzünü sıvazladı.

Masal devam etti "Unutma Mert Demir, biz zorunlu olarak evlendik. Ne sen beni sevdin, ne ben seni"

Mert'e bu cümleler ağır gelmişti. Bu sefer Mert bağırmaya başladı.

"Kimdi sana sevgisini açıklayan, kimdi Kimdi Mert seni seviyorum diyen, kimdi lan?"

Masal, aşıktı. Seviyordu. Ama bilmiyordu. Kafası karışmıştı.

Mert "biz zorunlu evlenmiş olabiliriz ama ben seni seviyorum. Ben sana aşığım. Ve ne kadar da ben gidiyorum, senden boşanıyorum desen de ben senin her zaman yanında olacağım. Ben seni gerçekten seviyorum. Sen beni sevmemiş olabilirsin. Kapıma gelip evlenmemiz gerekiyor demiş olabilirsin. Ama ben sana aşık oldum" dedi.

Masal, dayanamıyordu.

Aden bağırarak araya girdi.

"Siz ne anlatıyorsunuz amına koyayım? Ya siz cidden ne yapıyorsunuz? Siz evlisiniz, berabersiniz! Bakın bir zamanlar ne kadarda zorunlu evlilik olsada ikinizde birbirinize seni seviyorum demişsiniz. Bu ne lan? Allah'ın gerizekalıları. Çocuğunuz olacak lan sizin. Ciddiyet ister lan bu. Ya boş yapmayın, ya da ben sizi ters çevirip düz sikmeyeyim"

Devam etti.

"Hepimiz çocuğun nasıl olduğunu biliyoruz. Nasıl yapıldığını biliyoruz. Şimdi, bir çiftin ikisi de istemezse çocuk coğunlukla olmaz. Korunabilirsiniz. Demekki aklınızda varmış. Ve şimdi çocuğunuz olacak. Ben seçimi size bırakıyorum. Ama tekrar ediyorum; siz evlisiniz ve çocuğunuz olacak" dedi Aden.

Masal umursamadı. Ve katları hızlı bir şekilde çıkmaya başladı.

Aden la ilahe illallah hareketini yaparak, yukarı çıkmaya başladı. Arkasından öpüşen Minel'de çıkmaya başladı.

Minel, motora binecekti. Eren, motorla gelmişti.

Çok tatlı bir çiftlerdi. Minel motor hayranıydı. Eren arabacıydı. Ama aşk, ne olursa olsun yanında olmaktı.

Eren Minel için motor sürmeye başlamıştı. Nişanlısı Motor sürerken, arabayla gitmek bir hayli zordu.

Selim'in kollarında, Asude vardı. Asude'yi, Selim kızların yanına götürüyordu.

Merdivenlere doğru ilerledi Selim.

Mert hareket edemiyordu. Olduğu yere çöktü. Ağlamaya başladı. Eren, Mert'in yanına çöktü. Ecrin'de kızların yanına doğru gitmeye başladı.

Asuman bir durumu fark etmişti. Ecrin'in elinin karnında olması...

Bodruma getirdikleri zamanda eli karnındaydı. Çözerken de, tokat atılırken de.

Asuman bunu kafasına yazdı.

Ceylin, su içiyordu. Ayla, ne yapacağını bilmiyordu. Dalya ise köşede oturuyordu.

Sina, Bade'ye sarılıyordu. Bir abi gibi...

Aralarında 2 saniye vardı. Sina büyüktü.

Abilik görevini bir hayli yerine getiriyordu.

Buse ve Helin el ele tutuşuyorlardı.

Mete bağırdı "hay Amına koyayım. Siz iyi misiniz? Lan Mert, birincisi karın gitti. İkincisi Semih Serer nerde amına koyayım?"

Doğu onayladı. Serhat ve Hakan kafa salladı.

Mert'in umurunda olan tek şey karısıydı. O Semih Serer'i bitirecekti. Ama önceliği karısıydı.

Neden böyle demişti?

Ne yapmıştı?

 

Zeynep'i, Ömer kucağına almıştı. O da karısını emniyetli bir alana götürüyordu.

Ömer için Zeynep hayatıydı. Zeynep olmasa, bu hayat hiç birşeydi.

Ömer için;

Zeynep'im de Zeynep'imdi.

 

Aden'in solunda Masal, sağında Zeynep vardı. Minel motoruna geçmişti. Asude ön koltukta oturyordu. Ecrin sürücü koltuğundaydı.

Aden "arkadaşlar, üzülecekseniz evlenmeyin amına koyayım. Ya bakın, ben sizi üzmek istemiyorum. Hatta direkt Masal'ı üzmek istemiyorum. Ama Masal duyamadık ki koduğumun adamı sana ne dedi, nereden bilelim? Söyle ki sana ana avrat sövmeyeyim" dedi.

Ecrin "hay sikeyim lan bizim bahtımızı" bir eli karnındaydı. "Oğlum şaka maka, kaçırıldık lan. Siz birşey düşünmüyor musunuz? Korkunç bir andı. Ve arkadaşlar noluyor lan? Masal anlatacak mısın?" Dedi Ecrin.

O sırada bir eliyle, sakince direksiyonu ve çevirdi. Kızlar bu muydu sevdiğiniz hareket?

Aden sinirden patlamak üzereydi. Zeynep, ellerini karnında gezdiriyordu. Aden Zeynep'e döndü. Sağ elini Zeynep'in karnına attı.

Elini yuvarlak şekilde gezdirdi.

"Minik Güneş, sana söz" dedi Aden. O sırada Ecrin'den bir kahkaha sesi geldi.

Aden ne oluyor der gibi baktı.

Ecrin açıkladı "şey varya şey" bir kahkaha daha geldi. Devam etti "Sana söz baharlar gelecek, sana söz umut hiç bitmeyecek" dedi ve bir kahkaha daha.

Aden sırıtmıştı. Gülemiyordu. Mert ve Masal kişiliklerine çok sinirliydi.

İçinden Neyse dedi Aden. Devam etti konuşmasına.

"Güneş Elzem Akay. Seni doktor yapalım prenses. Sen babanın ve doktorunun arkasından gel. Ve bunu sakın unutma Minik Güneş; Seni bırakmayacağız şapşiko. Seni bırakanın amı- pardon canım benim. Küfür yok. Ama Mert amcan Ve Masal yengen beni çıldırttı. Neyse, neyse oldu ve bitti. Sikerim lan. Tüh küfür ettim. Güneş asıl konuya gelirsek, ben seni bırakmayacağım. Sen bizi bıraksan bile ben seni bırakmam. Kulaklarını kapat şimdi. Seni bırakanın amına koysunlar aşko. Neyse kral hadi sen yoluna ben yoluma"

Ve elini çekti. Zeynep gülümsüyordu.

O sırada arabada acı bir çığlık yükseldi. Ecrin sağa çekti.

Aden soluna baktı. Masal'ın elleri karnındaydı. Aden ise sakindi. Yeter amına koyayım. Gene noluyor diyerek dönmüştü.

Tek birşey görene kadar sakindi.

Masal'ın beyaz pantolonundaki kan...

"Ecrin dosdoğru hastaneye basıyorsun. Hemde öyle bir hızlı basıyorsun ki, amına koydurtma!" Son kelimesini uzatarak söylemişti, Aden.

Masal ne olduğunu anlamamıştı. Tek bildiği şey bu ağrının hayırlı olmadığıydı.

"Ya sokacağım ha, o koduğumun Mert'i nerede?" Diye bağırıyordu Aden. Araba son hız gidiyordu.

Aden, Ellerini Masal'ın karnına atmıştı. Bebeği kontrol etmeye çalışıyordu ama nafileydi.

 

Mert, yere yatmış ağlıyordu. Hiç birşey yapamıyordu. Masal'ın inat, keçide yoktu.

"Amına koyayım. Ben ne yapacağım? Orospu çocuğu Semih Serer ne anlatmış lan? Ben kötü birşey de yapmadım amına koyayım" dedi Mert. Ağlamaya devam ediyordu.

Ağlamak mı denirdi ona? Bilmiyordu kimse. Göz yaşları belli belirsiz akıyordu.

Dalya, Ayla, Asuman ve Buse duyduklarının şokunu yaşıyorlardı. Ne demekti zorunlu evlendik?

Buse seviniyordu. Mert, Masal'ı bırakabilir düşüncesindeydi.

Helin ne olduğunu anlamıyordu. Ceylin hangi erkek normal diye düşünüyordu.

Aşk bir acıydı. Sevmek acıydı, sevmemek acıydı. Kavuşmak acıydı, kavuşamamak acıydı.

Bu hayatta herşey acıydı.

Nereye gidersen git, canın acırdı.

Canının acımaması için neler yaparsan yap, o canın acıması yazmışsa yazar, o can acırdı.

Canının acımaması için elinden geleni yap. Belki sizin yazarınız, canınızı acıtmaz. En güzel hayatları sunar. Belki acıtır ama mutlu sonla bitirir. Belki de acıtır ve sonu acı ile biter. Siz acı ile bitirmemeye çalışın. Deneyin çabalayın. Yazarı değiştiremezsiniz ama yazanı değiştirebilirsiniz...

🌪️🌪️🌪️

Bu bölüm böyleydi

Oy vermeyi unutmayın

Bol bol yorum atın

Aşk neydi?

Seven sevdiğini bırakır mıydı?

Bir şarkı sözüyle geliyorum yanınıza;

"Gitmek varsa sevgin hep yalan"

Gülüşüne yanıyorum-AMO988

Siz, ne diyorsunuz?

Masal, gerçekten seviyor muydu?

Semih hakkında ne düşünüyorsunuz?

Aden'in tepkisi?

Buse?

Zeynep?

Selim'in romantiklik seviyesi?

Seviliyorsunuzzz ♥ 🌟 ❤️ 🤩 💙

"Seven sevdiğini bırakmazdı. Bırakan gerçekten sevmiyor demekti. Ya başkasına inandıysa ne olacaktı? Sevdiğinden ayrılmak zordu. Bunu herkes biliyordu. Ama ya Masal ne yapacaktı. Burdan sonra nereye gidecekti?"

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 16.03.2025 22:11 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...