
İyi okumalar ciğerlerim ♥
Bende biliyorum çok 3. Şahıs ilerliyoruz ama bu bölümden sonra 2 başrolümüzle ilerleyeceğiz😻
🌪️🌪️🌪️
Onu yıllarca zihninde bir canavar gibi büyüttü; hayalindeki en uzak köşeye attı babasını. Ama bazı karanlıklar, sen onları unutmuşken geri gelir. Masal, o gün yalnızca zincirlenmedi; o gün, gözlerinin içine bakılarak susturuldu. Ne söylendiğini kimse bilmedi. Ne gösterildiğini kimse görmedi. Ama o döndüğünde, gözlerinde başka biri vardı. Aşkı sanki elinden alınmış gibiydi… Mert geldi, onu kurtardı. Ama Masal’ın dili teşekkür etmeyi değil, öfkeyi seçti. Çünkü bazı kelimeler kulağa değil, kalbin en savunmasız yerine fısıldanır. Ve bazı sevgiler, o fısıltılarda boğulur.
"Peki kızımızın adı ne olacak?" Diye bir soru sordu Doğu, karısına. Karısı Doğu'ya döndü. Doğu'nun yüzüne dikkatlice baktı, Ecrin. Belki doğruları mı söylüyor? Diye bakıyor diyebilirdi, dışardaki kişiler. Ama hayır, o sevgilisinin yüzüne bakarak stres atıyordu. Sevgilisi... Ömrüydü. Belkide çocuk yapacak kadar cesareti o veriyordu.
O sırada odaya elinde bir kutu olan Ömer girdi. Ömer, elindeki kutuyu kaldırdı. Diğer elini ise yumruk yaparak kaldırdı.
"Ey millet, ben başardım. Belki ananas aromalı erik bulamadım ama," karısına baktı. Ve sırıttı "erik ve Ananas buldum, aldım. Ananası ağzımıza atıyoruz ve eriği ısırıyoruz. İşte ananaslı erik!" Sekerek Zeynep'in yanına gitti. Yatağına oturdu. Zeynep, zaten oturur bir pozisyondaydı. Ömer, elindeki kutuyu açtı. Ananastan bir parçasını Zeynep'in ağzına doğru götürdü. Zeynep ağzına ananası aldı. Ömer, bu sefer eriği aldı ve götürdü. Zeynep ise ısırdı.
Herkes, Zeynep'i izliyordu. Nasıl bir tepki verecekti? Herkes çok merak ediyordu.
Zeynep, çiğnemeye başladı. Ve yüzünde çok memnun bir ifade vardı. Gözleri kapattı ve kafasını sallıyarak yemeye başladı.
"Ömer," dedi, harfleri uzatarak. Ömer ise "Zeynep," diye bir tepki verdi.
"Ömer bu çok iyi. Ama bu kadar yeter, sonra yerim"dedi, Zeynep.
"Karım ne zaman isterse o zaman yer" dedi, Ömer.
Aden ise "Vay anasını"
Mete ise "aşka bak"
Masal ise "ananaslı erik favori" dedi.
Masal'ın dediğine herkes güldü.
Minel, Eren'e baktı.
Eren ayağa kalktı.
"Arkadaşlar size söylemek istediğimiz birşey var. Ama sanki bu zamanda olamayacak," Aden "sizde mi hamilesiniz?" Diye sordu. Eren, lafının bölünmesinden rahatsız olduğu için Aden'e döndü. Sonra Minel'e döndü, ve devam etti "düğünümüzü yapacaktık aslında biz... Ama olur mu bilmiyoruz, yani şuanlık zor günler geçiriyoruz. Zaten düğün Ağustos'da yani, yani olmayada bilir. Sonra da yapabiliriz" dedi.
Masal "bu arada bizim için yapmıyorsanız yapın. Bu arada I'm going to England. Evladımla biraz vakit geçirmeye ihtiyacım var" dedi.
Herkes şaşkınlıkla bu sefer Masal'a döndü, tek kişi hariç, Aden.
"Yanımda birinin olmasını istiyorum, evet biliyorum; Aden'in çalışması gerekir, Zeynep gelemez ve Ecrin'de... Ve tabiki Asude'de. Ama Minel, sen gelebilir misin benimle? Yani biliyorum evlilik hazırlığı yapmanız gerekir ama hallederiz sorun yok, ne dersin?"
Minel, Eren'e baktı. Eren ise "sen istersen gidebilirsin, bana sormana gerek yok" dedi.
Minel bu sefer Masal'a döndü.
"Gelirim. İngiltere'de takılırız biraz daha"
Masal, Minel'e uzaktan bir öpücük gönderdi. O sırada Selim konuştu.
"Mert... Öğrendiğinde çok sinirlenecektir ve gitmene izin vermeyebilir"
Masal elitliğini konuşturdu. "Ondan izin aldığımı sanmıyorum" dedi.
Selim, tedirginlikle Eren'e baktı. Biliyorlardı, Mert sevdiği birini bırakmazdı ve eğer bırakırsa bir delilik yapıp bırakırdı.
Aden "Mert odaya alınmış, gelin oraya gidelim ve İngiltere konusunu açalım" dedi. Herkes onayladı.
Selim kalktı ve Asude'yide kaldırdı. Asude'nin kolunda bandaj vardı. Ama Selim gömleğini giymemişti. Hastanenin ortasında sanat eseri gibi geziyordu. Asude'nin sinirlenmesine sebep oldu.
Asude kaşlarını çatarak "Altını da çıkar, hastane sanat fuarı olsun" dedi, sert bir sesle.
Selim ne dediğini anlamamıştı. "Ne?" dedi.
"Ne, ne? Üstünde hiç birşey yok senin, be adam, üstüne birşeyler bul. Yoksa elimden seni kimse alamaz"
Selim'in yüzüne piç gülüşü yerleşti. "Ha, sen ondan" dedi.
Asude, Selim'in koluna bir yumruk indirdi. Selim sarsılmadı bile.
Asude bir yumruk daha indireceği saniyede, Selim Asude'nin elini tuttu ve Asude'yi kendine çekti.
"Mağara kadını, merak etme. Kaslarımı belli etmeyecek birşey giyeceğim"
"Anan mağara kadını diyeceğim ama anneni de seviyorum ya"
Selim bir kahkaha patlattı. O sırada Eren, Selim'e bir tişört verdi. Selim "eyvallah kardeşim" diyerek elinden tişörtü aldı ve giydi.
Asude "afferin şimdi oldu" dedi. Ve gülümsedi.
Selim, Asude'nin yanağına bir öpücük kondurdu. Ve elini avucunun içine hapsetti.
Aden, Mete'ye "Mete kalksana be" dedi. Mete ise "Aşkım, prenses ve Aden'im lütfen sakin olur musun? Alt tarafı yaşadığımız olaylar boka sardı" dedi.
Aden, derin bir nefes aldı. Mete o sırada kalktı.
Zeynep tam kalkarken, Ömer engel oldu. Zeynep Ömer'e ne oluyor gibi bir bakış attı. Ömer ise bakışından ne demek istediğini anladı. "Balım?" Dedi Ömer. Zeynep ise "ballı lokumum?" Dedi. Ömer, gülümsedi. Zeynep çok sevdiği insanlara ballı lokum derdi. Evet alakasızdı ama Zeynep'ti bu...
Ömer "sen kalkma ben seni alırım" dedi ve kalktı. Zeynep ise Ömer'i dinlemedi ve hemen ayağa kalktı. Ömer panikle karısını tuttu.
"Zeynep, ne yapıyorsun?" Sesi yüksek çıkmıştı. Ama Zeynep, Ömer'in sesi yüksek çıksa kendi sesini daha yüksek çıkarırdı. Hamilelikle beraber daha da yüksek çıkardı.
"Ne demek bu bağırmak, Ömer Akay?"
"Bağırmak istemedim. Korkuyorum sana birşey olacak diye balım, anlasana işte, bizdeki kalp dayanmıyor"
Zeynep hemen eridi "ya Ömer" harfleri uzatmıştı. "Ama ben yürüyeceğim"
Ömer'in kabullenmekten başka çaresi yoktu.
"Tamam, hadi yürüyelim Zeynep Akay"
"Tamam, hadi yürüyelim Ömer Akay"
Ömer gene gülmüştü. Zeynep onun gülmesini seviyordu. Yeşil gözlerinin kısılması mükemmel bir görüntüydü.
Herkes, yürümeye başladı. Koridordalardı, Zeynep hastane kokusundan nefret ediyordu. Ama bilin bakalım kim eve geldiğinde hapur hupur hastane kokuyordu?
Ömer. Ömer her eve geldiğinde, Zeynep onu banyoya sokuyordu. Hastane kokusunda midesi bulanıyordu. Hamilelikle beraber çok kötü oluyordu.
Zeynep'in gene midesi bulamaya başlamıştı. Ömer bunu fark etti. Diğer vatandaşlara "biz bir lavoboya gidiyoruz, siz bekleyin" dedi.
Ömer, karısının belini tuttuğu gibi kadınlar tuvaletine soktu. Ama Ömer'1de girmişti. Herhangi bir kadın çıkma ihtimali olduğu için Ömer, tüm kapıları tıktıkladı. Ses gelmeyince gidip kapıyı kitledi.
Zeynep'in bir eli midesinde, bir eli boynundaydı. Ömer, karısına yaklaştı. Ve kendisine çekti. Biliyordu ki, midesi sarılınca rahatlıyordu. Zeynep ise ellerini boynuna doladı.
Zeynep bir anda ayrıldı ve koşarak kabinlerin birine girdi. Ömer ise arkasından girdi. Zeynep'in saçlarını tutuyordu. Zeynep, işi bittiğinde kalktı ve elini yüzünü yıkadı.
Ömer tekrardan karısına yaklaşacaktı fakat Zeynep, Ömer'e eliyle dur işareti yaptı. Ömer dinlemedi ve bir adım attı. Bu sefer Zeynep "Yaklaşma bana!" Diye bağırdı.
Bu sefer Ömer susmadı.
"Ne demek yaklaşma bana, söyle ne demek?" Ömer bu sefer bir adım geriye attı.
"Sen benden iğreniyor musun?" Dedi Ömer. Bu sefer Zeynep kafasını salladı. Ama Ömer'e inandırıcı gelmedi.
Ömer bağırmaya devam etti "sen benim yüzümden kustun, senin benim yüzümden miden bulanıyor. Mideni ben bulandırdım?"
Zeynep, geri gide gide artık fayanslara değmişti sırtı. Ömer'le arasında uzak bir mesafe vardı, ama olmalıydı.
"Artık söyle lan, benden dolayı bulanıyor değil mi, miden?"
Zeynep dayanamadı ve kafasını olumlu halde salladı.
Ömer aynaya yumruk attı. Eli paramparçaydı bile, durmadı ve bir daha attı. Cam kırıkları etrada saçıldı. Ömer'in ellerinden kanlar akıyordu.
O sırada kapı kırıldı. Eren kırdı, Aden girdi. Sonra ise diğerleri...
Ömer'i geri çektiler, ama Ömer ağlamaya başlamıştı. Birşey sayıklıyordu ama ne sayıklıyordu, anlaşılmıyordu.
Eren, Ömer'e daha çok yaklaştı. Ve dediğini dinledi. Ömer benden tiksiniyor, benim kokum yüzünden kustu. Benim yüzümden diye sayıklıyordu.
Eren "Aden, Ömer benden tiksiniyor, benim kokum yüzünden kustu. Benim yüzümden diye sayıklıyor" dedi.
Aden, Zeynep'e baktı. Zeynep'de ağlıyordu. Aden, Zeynep'in yanına gitti ve sıkıca sarıldı.
"Ne oldu?" Diye sordu sakince.
"Sigara kokuyordu" diyebildi, Zeynep.
Herkes biliyordu, Ömer sigara içmezdi. Ve gene herkes biliyordu, Zeynep sigara kokusundan nefret ederdi.
Bu sefer Eren, Ömer'in yakasından tuttu.
"Söyle lan, sigara mı içtin?" Diye bağırdı, Eren.
Ömer ise "benim karım Sigaradan nefret ediyor amına koyayım, ben mi içeceğim?" Dedi.
Bu sefer Selim konuştu "O zaman karına giden kokunun nedeni ne?"
"Erik alırken bir adam vardı. O adam sigara içiyordu, üstüme sinmiştir. Özür dilerim, çok özür dilerim, özür dilerim"
Bu sefer özür dilerim diye sayıklamaya başlamıştı.
🌪️
Zeynep biraz daha iyiydi, oturuyordu. Ömer'in eline ise pansuman yapılıyordu. O sırada Aslı hemşire girdi. Ömer'in eline baktı ve sonra Zeynep'e. Zeynep'in yanına ilerledi ve Sarıldı.
"Cam kırıkları çok derine girmemiş gibi duruyor, merak etme" dedi. Ve Zeynep'den ayrıldı.
Ne Ömer, Zeynep'e bakabiliyordu; Ne Zeynep, Ömer'e...
Eren bir koruma gibi, Zeynep'in yanından ayrılmıyordu.
Eren Zeynep'e döndü. "Yenge, biliyorum cevabın hayır olacak ama... Sana birşey yaptı mı?" Dedi.
Zeynep, Eren'e döndü. Biraz Eren'in gözünün içine baktı.
"Hayır"
Eren kafasını salladı.
O sırada Aden, bu kara bulutlu ortamı dağıtmak için "ya sen ve Zeynep önceden tanışmıyor muydunuz? Ömer'e enişte demen gerekmez mi?" Diye bir soru sordu.
Eren ise direkt cevabını verdi.
"Saygıda kusur olmasın amacımız. Zaten bende normalde Zeynep diyorum ama ara sıra yenge işte"
Aden ise kafasını salladı.
Bu sefer Selim döndü, Zeynep'e "yenge kaç haftalık?"
Zeynep ise Selim'e döndü.
"18 haftalık"
Selim "Maşallah" dedi.
Aden Zeynep'e döndü. "Hareketlerini hissetmeye başlamışsındır" dedi, Aden.
Zeynep Aden'e döndü. "Hissediyordum, ama Ömer'in aynaya yumruk atmasına kadar. Hareket ediyordu, Ömer yumruk atınca... Bir anda durdu," durdu Zeynep ve yere döndü. "İyi midir, korkmuş mudur babasından?"
Ömer'e bu cümle çok ağır gelmişti. Babasından korkmak...
Aden konuştu "iyidir Güneş. Ama son sorun... Yüksek ihtimalle evet, korkmuştur" Aden yutkundu.
"Bu aylarda çok dikkatli olunmalı aslında, yani bağırma ve kavga gibi şeyler olmamalı. Anlar ve babasının sesine alışık olduğu için sorun olur"
Zeynep kafasını salladı.
Ömer'in eline pansuman yapılmıştı ve sargıya sarılmıştı.
Ömer kalktı ve karısına doğru yürümeye başladı. Ona doğru yürüse bile bakamıyordu, yüzüne.
Ömer, Zeynep'in karşısına geçti ve kollarını kaldırdı sarılmak için. Ama Zeynep eliyle dur işareti yaptı ve "yaklaşma" dedi. Ve devam etti. "Sigara kokusu hala var"
Ömer'in kolları havada kalmıştı. Kollarını indirdi ve "özür dilerim" dedi.
Ömer, koşarak çıktı. Hemen kendi kıyafetlerinden birini aldı ve giydi. Karısının en sevdiği parfümü sıktı.
Tekrardan koşarak Mert'in odasının olduğu koridora geçti.
Ömer, üstüne asker yeşili bir tişört giymişti. Altında siyah bir kumaş pantolon vardı. Saçları dağınıktı. Yeşil gözleri kırmızıydı.
Kapıda güvenlik vardı. Eren güvenliğe "kardeşim bende doktorum ya hani bende girebilirim ya" diyordu. Güvenlik ise "Ömer hocam olmadan çekilmem" diyordu. Ömer kapının oraya geçti. Güvenliğe "çekil aslanım, bravo görevini en iyi şekilde yaptın" dedi ve güvenliğe göz kırptı. Güvenlik ise iki saniyelik gülümsedi ve tekrardan aynı ciddiyetliğe geçiş yaptı. Kenara çekildi. Önden Ömer girdi, arkadan ise diğerleri.
Mert ayaktaydı. Camın oradaydı. Camdan dışarıya bakıyordu.
Ömer "Mert, nasılsın kardeşim?" Dedi.
Mert arkasına döndü. İlk göz göze geldiği Masal'dı. Birkaç saniye baktıktan sonra, Ömer'e döndü "iyiyim doktor. Beni nasıl ameliyat ettiysen" dedi. Eren o sırada bilinçli olarak öksürdü. Mert gülerek Eren'e döndü "seni de unutmamak lazım doktor" dedi. Eren gülümsedi.
Herkes kenara çekildi. Eren hala Zeynep'in korumalığını yapıyordu. Ne de olsa ilişkisi için çok yardım etmişti. Hakkı yenmezdi.
Camın yakınlarındaydılar. Eren'in solunda Zeynep sağında ise Mert vardı.
Masal ve Mert karşı karşıyaydı. Ama aralarında büyük bir mesafe vardı. Masal "ben gidiyorum. Biraz zamana ihtiyacım var. Minel'de gelecek," dedi.
Zeynep "bende" diye ekledi.
Ömer, Zeynep'e bakamadı bile sadece "sen nasıl istersen o olsun" diyebildi.
Mert anlamıyordu, neden gidecekti ki İngiltere'ye?
"Gidemezsin"
"Senden izin aldığımı sanmıyorum"
Mert hemen solundaki Eren'in belindeki silahını çekti ve kafasına tuttu. Eren engelleyemedi.
"Eğer gidersen kendimi vururum"
Masal boş gözlerle Mert'e bakıyordu.
Masal arkasını döndü ve kapıdan çıktı.
Arkasından Aden, onun arkasından Minel, onun arkasından Zeynep...
Selim hemen Mert'in üzerine atladı. Elindeki silahı aldı. "Ne yapıyorsun lan, kendini niye öldürmeye çalışıyorsun?" Dedi Selim.
Mert bu sefer cama doğru ilerledi.
"Yaklaşırsanız atlarım"
Bu sefer devreye Doğu girdi. Camı kapattı ve Mert'i iterek yatağa düşürdü.
"Lan kız gidiyor, ben ne yapacağım?" Diye isyan etti Mert.
Eren "sus ve kendi başının çaresine bak kardeşim" dedi.
O sırada Eren elindeki sakinleştiriciyi Mert'e sapladı.
Ve Mert derin bir uykuya daldı.
Selim elindeki silahı Eren'in beline taktı.
Ecrin ve Asude ortamı terk etti.
Belki minik bir olay gibi görülebilirdi ama bu demek oluyordu ki Eren ve Ömer, Mert'le olacaktı.
Ömer dedi ki "Eren, bize gelin. Mert'le"
Eren kafasını salladı.
Ömer odadan çıktı ve kızlara doğru yürümeye başladı. Bir hedefi vardı;
Karısı...
Zeynep arkasına dönüktü. Ömer, arkadan sarıldı. Ellerini Zeynep'in karnına doladı. Zeynep'in boynuna bir öpücük kondurdu.
Zeynep, Ömer olduğunu biliyordu. Sarılmasına izin verdi, Zeynep. Çünkü artık sigara değil, en sevdiği koku vardı.
Sandal ağacı ve okyanus kokusu karışımı...
En ferahından...
Zeynep derin bir nefes aldı. Aslında Ömer'in kokusunu çekmişti.
Zeynep dayanamadı ve Ömer'e döndü. Kafasını Ömer'in boynuna gömdü. Ömer ise karısının saçlarına öpücükler kondurdu.
"Özür dilerim, seni korkuttum"
"Özür dilemene gerek yok"
"Hayır, var. Seni dinlemedim, benden tiksiniyorsun zannettim. Düşünsene ben yanına geldiğim her zaman kusuyorsun filan... Düşünemiyorum"
Zeynep, en samimi şekilde gülümsedi.
"Senden tiksinen de ne bileyim ya" dedi.
Ömer en karizma bakışını kuşandı.
"Diyorsun ki herkes Ömer'e hasta"
"Diyorum ki sadece ben hastayım Ömer'e. Başka hasta olan gitsin doktora"
"Oo benim karım işte. Yargı dağıtıyor"
Zeynep gene gülümsedi. Zeynep sadece Ömer gülerken gözleri kısılıyor zannediyordu. Ama Zeynep'in gözleri de kısılıyordu. Ve Ömer'in en çok sevdiği şey çok koyu kahvelerinin kısılmasıydı.
Masal "bu akşam uçağa biniyoruz" dedi.
Aden "Zeynep, çok yüksek dozda tavsiye ediyorum ki yanına Ömer'in kıyafeti, gömleği ve daha çoğu ek olarak Güneş'e aldığınız bir iki zıbın al" dedi.
Zeynep ise gülerek "tamam tamam" dedi.
Aden ise devam etti "eğer herhangi bir ağrın olursa beni arıyorsun. Hemen oradayım," Masal'a döndü "ve sende arıyorsun"
Masal ve Zeynep aynı anda kafasını salladı.
🌪️
Masal'ın elinde bir valiz, Zeynep'in elinde bir valiz ve Minel'in elinde bir valiz vardı. Hazırlardı, gidiyorlardı.
Ömer, karısını son kez öptü. Eren, nişanlısına son kez çiçek verdi.
Ve uçağa bindiler...
Bu sefer Masal'ın geri dönüşü yoktu. Artık binmişti inemezdi. Belki bir zamanlar inmişti ama... Şimdi inse nereye giderdi. Ama eğlenceli olacaktı. Üç kız, bir İngiltere... Masal'ın bir birikiminde aldığı eve gidiyorlardı.
Londra...
🌪️🌪️🌪️
Bu bölüm böyleydi şekerlerrr
Evet evet bana kızmayın😔
Ama güzel oldu beee.
Masal&Mert?
Zeynep&Ömer?
Doğu&Ecrin?
Aden&Mete?
Asude&Selim?
Minel&Eren?
Yanlışım varsa affola
Hehehehe
Oy vermeyi unutmayın 💋
Bölümün adı "Aşk mı?" ¿Es amor?
Seviyorum sizi yaaaaaaaaaaaa
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 8.11k Okunma |
6k Oy |
0 Takip |
40 Bölümlü Kitap |