
İyi okumalar ciğerlerim ♥
🌪️🌪️🌪️
Nereye gidiyorduk bilmiyordum ama geçtiğimiz yerler çok garipti. Tarlalar vardı, buğday ekilmiş. Ayçiçekleri var, güneşe dönmüş. Güneşe aşkla bakan ayçiçekleri.
'Ne sana iyi gelirse, ona aşkla bakarsın.' diyor, hayatımızı yazan kişi. Bana Mert iyi geldi. Bende ona koştum. İlk gördüğümde aşık olmuştum. Bana olan kibar davranışlarını da geçmemek lazım. Mert ve babamın arasında farklı bir durum var, biliyordum. Ama ne? İşte onu öğrenemiyordum. Sadece bir ortak olmaktan hayat tehlikeli olmazdı. Babam şuanlık sessizdi. Ama bir hamle yapacaktı, yada bekliyordu. Korkuyordum, sevdiğim adama bir şey olacak diye korkuyordum. Bebeğime ve sevdiğim adama zarar gelmesinden korkuyordum. Beni bırakıp gitmelerinden korkuyordum. Bırakmazlar değil mi? Bu hayatı terk etmezler değil mi?
Bunları düşünürken bir tabela gördüm. Normal de hiç bir tabelaya bakmamıştım. Ve şimdi nereye gittiğimizi anlamıştım.
Konya Ereğli...
Konya'nın Ereğli ilçesine...
Eren Ve Minel de buralıydı. Ama çok uzun yaşadıkları yoktu.
Ereğli'ye ilk kez geliyordum.
Ereğli ile ilgili bazı bilgiler biliyordum. Eskiden yeşil ereğli diyorlarmış. Yeşilmiş Ereğli. Yollarından nehirler geçiyormuş. Sulak bir ilçeymiş. Güzelmiş...
Zeynep bana döndü. Gülümseyerek "evet, Ereğli. Ecrin, Minel, Eren ve benim memleketim. Ereğli'm. Zamanında güzel olan ama acı çektirilen Ereğli. Çöpleri yere atılan Ereğli" dedi. Sonlara doğru gülümsemesi solmuştu. Ben ise önüme dönmüştüm. Saat 9'du. Hava kararmıştı. O sırada Aden direksiyonu döndürmesiyle sola doğru savrulduk. Hemen sağımızda bir alt geçit vardı.
Tuğçe Çöne alt geçiti...
Tuğçe Çöne olmasının nedenini biliyordum.
Bir kamyon, Konya-Adana kara yolunun Ereğli girişinde, okula giderken yolun karşısına geçmeye çalışan Tuğçe Çöne'ye (12) çarptı. Çarpmanın etkisiyle refüje fırlayan Çöne, olay yerinde yaşamını yitirdi.
Haberi ile herşey belliydi.
Derin nefes alarak önüme döndüm. O sırada Aden direksiyonu sola doğru döndürdü. Bu sefer sağa doğru savrulduk. Anladım ki gittiğimiz yer burasıydı. Mavi apartmanlar vardı. Bir siteydi.
O sırada Aden arkaya dolanıp garaja girmişti. Arkamızdan ise diğer araba girdi. Boş olan yerlere, iki arabada yan yana girdi. Ben hemen indim. Aden inip valizleri bagajdan çıkartmaya koyuldu. Ben ise Zeynep'in kapısına gittim. Açtım ve Zeynep'e yardım ederek arabadan çıkarttım. Zeynep koluma girmişti. Diğer elime valizimi aldım. Valizleri tekerlerlerinden sesler gelirken, bizde sessiz bir şekilde bir kapıya yürüyorduk. Minel kapıyı açtı. Hepimiz geçtik.
3. Kata basmıştı Zeynep. Valizlerle biz anca sığmıştık. Ekran 3. Katı gösterdiğinde sırayla indik. O sırada sağ tarafta bir kapı açıktı. Kapıda bir kadın ve iki tane küçük kız çocukları vardı. Birisi Meva birisi ise Mihra'idi. Fotoğraflarından tanımıştım. Ve o kadın ise Zeynep'in annesiydi.
Hemen içeri geçtik. Valizlerimiz bir tarafa almışlardı. Zeynep'in ablası da buradaydı. Çok iyi insanlardı.
Zeynep'i hemen oturma odasındaki kanepeye yatırdık. Oturuyorduk ama Zeynep'in karnına gene bir ağrı girdi. Ve böyle, annesi, ablası ve yeğenleri hamile olduğunu öğrendi.
Aden Güneş hanımı kontrol ederken ben bir taraftan kadın doğum randevusu bakıyordum. Bulduğum an Zeynep için aldım. Yarın saat 2 içindi.
🌪️
Yemek yemediğimiz için bize yemek hazırlamışlardı. Menü mükemmeldi. İçli köfte, ayran ve çiğ köfte vardı. Çiğ köfteye bayıldığım için ilk önce çiğ köfteden başlamıştım.
O sırada Zeynep'in ablası Rana abla " siz nasılsınız kızlar?" Diye bir soru sordu. Gülümseyerek kafamı kaldırdım. Devam etti "tanışalım sırayla" dedi. Aden başladı "ben Aden. Kadın doğum doktoruyum. 24 yaşındayım. Evli değilim." Diyerek gerekli açıklamayı yaptı. Sonra sıra Minele geçti "Ben Minel. Avukatım. 24 yaşındayım. Nişanlıyım" dedi. Sonra arkasındanda ekledi. "Galiba evlenemeyeceğim" dedi dudaklarını büzerek. Hepimiz bu tavrına gülmüştük. Ecrin konuşmaya başladı "Ben Ecrin. Zaten beni tanıyorsunuz. Zeynep'in ortaokuldan arkadaşıydım. Veterinerim. 24 yaşındayım. Evli değilim. Zaten Doğuyla evlenilir mi bilmiyorum" dedi. Sonunu gülerek söylemişti. Bizde gülmüştük. Asude devam etti "ben Asude. Aslında Minel ve beni tanıyorsunuz. Zeynep'in üniversiteden arkadaşlarıyız. Avukatım. 24 yaşındayım. Manita var ama evli değiliz." Dedi. Ve sıra bendeydi. Konuşmaya başladım. "Ben Masal. Aslında beni herkes tanıyor. Semih Serer'in kızıyım. Mert Demir'in karısıyım" derin bir nefes aldım ve devam ettim "24 yaşındayım. Avukatım" dedim.
Rana abla "Demir şirketinin sahibi değil mi?" Dedi. Başımla onayladım.
Yemek yemeğe devam ettik.
🌪️
Yatma zamanımız geliyordu. Rana abla ve çocukları gitmişti. Saat gece 2'idi. Biz ise çekirdek çitleyip çay içiyorduk.
Biraz daha dedikodu yaptıktan sonra etrafı topladık. Hepimiz oturma odasında yatacaktık. 2 kanepe vardı. Bir kanepede iki kişi yatacaktık. Birde yer yatağı yapmıştık. Yer yatağında da iki kişi yatacaktı. Bir kanepeye Aden ve Zeynep geçti. Diğer kanepeye ise ben ve Minel geçtik. Yer yatağında Ecrin ve Asude yatacaktı. Yatmadan önce sessize aldığım telefonuma bakayım dedim. Mert 38 kere aramıştı. Hayır ne diye arıyorsa bu kadar...
Ben= Ne oldu?
Aşkısı= Merak ettim. Mesajlarıma bakmadın. Korktum. Sağolsun Aden bana senin durumunla ilgili bilgiler verdi. Yaşadığını öğrendim.
Ben= Ya sanki sen telefonda biraz cins oluyorsun.
Aşkısı= ne alaka ya? Her zaman ki ben işte.
Ben= yok yok. Sende bir şeyler var.
Trip malzemesi çıktı.
Aşkısı= şuan ki durumumu tahmin edemezsin. Ömer kendi yatağında yatıyor. Bir misafir odasında Eren ve Mete yatıyor. Diğer misafir odasında Selim ve Doğu yatıyor. Ben ise içerde kanepede. Aşkını, Mert Demir'i kanepeye attılar.
Ben= iyi iyi biraz belin ağrısın. Ama Zeynep'den duyduğuma göre kanepeleri bel ağrıtmıyormuş. Sen biraz yamuk yatta belin ağrısın.
Aşkısı= galiba tripliyiz. Neyse ben sana kendimi affettiririm. Seni çok seviyorum. Erkek ise Güney Asaf'ımı, kız ise Ahu sarah'ımı da öpüyorum. Beni unutma çünkü bu kocan sana sular seller gibi aşık.
(Bu mesaja 🖕🏻 bıraktınız)
Neyse diyerek yerime yerleştim. Ve uykuya kendimi teslim ettim.
🌪️🌪️🌪️
ADEN YALÇIN
Bir sese uyanmıştım. Kafamı kaldırdım. Zeynep iyiydi. Yere baktığımsa ise Ecrin ve Asude'yi iyi bir şekilde uyurken gördüm. Minel ise mışıl mışıl uyuyordu. Ama Masal ellerini kafasına yaslamış sayıklıyordu. Hemen yerimden kalktım. Zeynep'in açılan üstünü örttüm. Minel'i uyandırdım.
"Minel, sessiz ol. Masal sayıklıyor pek iyi görünmüyor" dedim. Minel kalkıp Masal'a baktı. Zeynep uyanmıştı. "Aden, Minel ne oluyor?" Dedi Zeynep. Yerinden doğruldu. Kalktı ve yanımıza geldi. Zeynep, Masal'ın yattığı kanepeye oturdu. Biraz Masal'ı izledikten sonra Zeynep "Kabus görüyor uyandırmamız gerekiyor. Ama sakin bir şekilde uyandıracağız" dedi. Sonra Masal'ın ellerini saçlarından ayırdı. Ve "Sakin ol. Bir şey yok. Bitti" demeye başladı ve bunu sürdürdü. Masal yavaş yavaş sakinliyordu. O sırada Asude ve Ecrin de uyanmıştı. Biz Zeynep'i izliyorduk. Zeynep ise bir hastasını tedavi ediyordu. Psikolog olmanın faydaları...
Masal yavaş yavaş gözlerini açtı. Ve bir anda yaşlar akmaya başladı. Ve o sırada cama çarpan su damlası sesleri de geliyordu. Minel cama doğru gitti ve perdeyi açtı. Yağmur yağmaya başlamıştı. Bulutlar birisi için gene ağlıyordu. Bu sefer o kişi Masal'idi. Yağmur her zaman huzurlu olarak görülmüştür. Ama en kötüsüdür. Birileri için ağlar. Onlar ağlar, bulut ağlar. Hava kasvete bürünür. İnsanlar üzülür. Her cama çarptığında Masal'ın ağlaması derinleşiyordu.
Yağmur yağmasın. İnsanlar üzülmesin.
Bir söz vardır;
'Gene biri üzülmüş yağmur yağıyor. Ya da bulutlar üzülmüş yağmur yağdırıyor. Birileri ağlıyor.'
Benim için derin bir sözdür. Küçüklüğümden berri yağmuru sevmeyen biri olarak. Yağmur yağdığında acı çeken olarak. Yada çekenleri görmek...
🌪️🌪️🌪️
Bu bölüm böyleydi şekerlerrr ♥ 💋
Oy vermeyi unutmayın 🤩
Sizce neden Masal böyle birşey yaşadı?
Sizce Aden'in yağmuru sevmeme nedeni sadece bir kişinin üzülmesi mi?
Aden?
Masal?
Zeynep?
Seviliyorsunuzzz ♥ 🌟
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 8.11k Okunma |
6k Oy |
0 Takip |
40 Bölümlü Kitap |