
İyi okumalar ciğerlerim ♥
🌪️🌪️🌪️
Gitmek, bazen yalnızca bir yolculuk değildir. Bazen insan; kendini susturmak, geçmişini geride bırakmak ve yeni bir sessizliğe alışmak için gider. Yabancı bir ülkede, tanımadığın bir gökyüzünün altında, bildik acıların yankısı daha da büyür. Zaman geçmez, insan geçer. Ve en çok da, kendine döndüğünde fark edersin: Asıl uzak olan mesafe değil, değişen sensindir.
MERT DEMİR
Ömer'gilin evindeydik. Boştu ev. Zeynep, Masal ve Minel gitmişlerdi. Nereye gittiklerini bile bilmiyordum. Ne olacak ve ne yapacağım?
Hiç bir fikrim yoktu...
Eren hızla aramıza giriş yaptı. "Benim sevgilim gitti lan" diye. Ömer, Eren'in enseye şaplağı koydu. "Lan gerizekâlı, bizim karımız var sanki. İkimizin evladı da yok, en azından senin sevgilin gitti. Benim iki senedir aynı yatağı paylaştığım kadın yok"
Eren "vay dallama, göndermeseydin" dedi.
Ömer "lan pezevek, göndermeme gibi bir durumum mu var? Zeynep ne olursa olsun gider, Kuru inat" dedi.
Ben "yeter lan" diye araya girdim. "Sizinki geri dönecek, nereye gittiklerini biliyorsunuz. Lan ben ne bok yiyeyim, benim karım ve çocuğum yok lan!"
Ömer, Eren'in enseye bir daha patlattı.
Eren "anneni-" diye başlamışken Ömer bu sefer Eren'in yakayı tuttu.
"Lan annemi sal"
"Sende yakamı sal"
Ömer elini hızla çekti. Eren siyah gömleğini düzeltti.
Ömer bu sefer "üstünüzü değişin, hastane kokuyorsunuz" dedi.
Ömer'in altında pijama altı vardı. Üstünde ise hiç birşey...
Eren "kıyafeti götümüzden mi çıkartalım?" Diye sordu.
Ömer "sen çok bozuldun, bu küfürler ne?" Dedi. Sonra yaşlı teyze hareketleri yaptı. "Gençlik bitmiş, bitmiş..."
"Ömer kıyafet verir, Eren" dedim.
Ömer ise eliyle beni gösterdi. "Bu çocuk varya"
"Sence ben çocuk muyum?"
Ömer, sağ elini kalbine koydu. "Estağfurullah, Mert dede"
Sinirli bir bakış attım.
Ömer hızla merdivenleri çıkmaya başladı. Geldiğinde elinde 2 eşofman 2 tişört vardı.
"Alın ve giyin"
Eren ile ikimiz kafamızı salladık.
Üstümüzü giymiştik, boş boş oturuyorduk. O sırada kapı çaldı. Eren koşarak açmaya gitti. Ben ise ayağa kalkmıştım. Ömer, koltukdaki tişörtünü üstüne geçirdi. Kapıya doğru baktım. O sırada kapıda Eren'in babası göründü. Eren şoktaydı.
"Baba, sen ne alaka?"
"Oğlum evine gittim yoktun. Bende Ömer'gilde olabileceğini düşündüm"
Ömer hemen kapıya gitti. "Gel Yiğit abim gel" dedi.
Devam etti "zaten kadın yok"
Yiğit abi kafasını salladı ve içeri girdi. Ömer çeketini aldı.
Yiğit abi içeri geçti ve kendini koltuğa attı. Gözlüğünü çıkarttı.
"Tuğrul" Eren hemen Yiğit abiye döndü. Kaşlarını çattı. "Baba" dedi.
Ben ise hemen dahil oldum. "Tuğrul mu?"
"Evet Mert, Tuğrul. Eren'in ikinci ismi ama kullanmıyor. Ben ise çok severek koydum Tuğrul ismini"
Ömer "Eren Tuğrul Yılmaz" dedi.
Ben Eren ismini biliyordum. Tuğrul olduğundan bence kimsenin haberi yoktu. Ve bence hatta Minel'in bile...
🌪️🌪️🌪️
İKİ AY SONRA
İNGİLTERE
MASAL SERER
Cafede oturuyordum. Jack gelecekti. Jack, İngiltere'deki bir arkadaşımdı. Gerçekten çok iyi biriydi. Kıvırcık sarı saçları ve mavi gözleri onu çok iyi yapıyordu.
O sırada elinde laptopuyla cafeye giriş yaptı. Hemen karşımdaki sandalyeye yerleşti. Türkçe bilmiyordu, ingilizce anlaşıyorduk.
"Selam Masal, geç kalmadım umarım" dedi Jack, ingilizce.
"Hayır Jack, ne geç kalması" dedim ingilizce.
Jack, gazeteciydi. Bu yüzden her bilgiye ulaşabiliyordu.
"Neydi senin şu kocanın adı?"
"Mert Demir"
"Tamam arıyorum" dedi ve telefonu hoparlöre aldı. Mert açtı. Nefesim daralıyordu.
Mert telefonu açtı ve türkçe "efendim" dedi.
Jack "selam Mert Demir, ben İngiltere'den arıyorum. Gazeteciyim, eğer müsaitsen, görüntülü bir konuşma yapmak isterim. Yayınlayacağım" dedi.
Mert ise çakmıştı karsısındakinin İngiliz olduğunu. "Tabiki müsaitim bekliyorum. Ama sen benim özel numaramı nereden buldun?"
"Gazeteciyim Mert Demir"
"Neyse bekliyorum"
Telefon kapandı. Jack hemen laptounu açtı. Uygulamaya girdi ve birkaç şey daha yaptı. Sonra ekrana Mert girdi. Beni görmüyordu ama ben onu görebiliyordum. Aslında Mert'e ben yazıyordum, ama haberi yoktu. Kullanmadığı bir şirket e-postası vardı. Gün gün yazıyordum. Bir günlük gibi...
"Merhaba Mert Demir, şuan kayıttasın"
"Selam Jack"
"Şimdi önce senin bilgilerini verelim; Demir şirketinin sahibisin. Evlisin. Psikoloji mezunusun. İleride daha çok bilgi vereceğim"
"Tamam Jack"
"Öncelikle ilişkinden bahsetmek istiyorum, dört aylık evlisin. Masal Serer ile evlisin. Nasıl gidiyor Mert?"
Mert bir durdu. Gözlerini kameradan çekti. Onun bilgisayardan konuştuğu belliydi. Sonra tekrardan kameraya baktı ve gülümsedi.
"Gidiyor Jack"
"Eşini çağırsan da konuşsak Mert"
"Masal şuan bir tatilde. Geldiğinde inşallah"
"Tatil mi, nerede?"
"Onu söyleyemiyorum maalesef Jack, biliyorsun tanınan biri"
"Peki Mert, öğrenilene göre gitar çalıyormuşsun. Gitarını görebilir miyiz?"
"Tabiki Jack, bende evde değilim ama gitarım yanımda. Hemen getiriyorum"
Ekrandan Mert yok oldu. O sırada ekrana Ömer girdi. Hemen bilgisayara doğru gitti.
"Selam dostum, sen kimsin?"
Jack ekranı bana döndürdü ve tekrardan kendine döndürdü.
Ömer ise "tamam anladım" dedi ve kadrajdan çıktı.
O sırada Mert tekrardan ekrana geldi.
Elinde bir gitar vardı. Gitarda iki Adet M çıkartması vardı. İki tane...
"Oo bize ne çalacaksın, Mert?"
"Dolu kadehi ters tut, ıslansın"
"Ah, bilmiyorum Mert"
"Seveceğine eminim, Jack"
Gitarı çalmaya başladı. Gözlerimi kapattım, açtığımda ise önümdeki kahvemden bir yudum aldım.
"Dur dur, Mert birşey soracağım"
Gitar sesi durdu. "Ne oldu Jack?"
"Parmağındaki baget yüzük de neyin nesi?"
Mert hemen parmağına baktı. "Jack, karım giderken unutmuş... kaybolmasın diye ben taktım"
"Gerçek bir hanımcısın, Mert"
"Bilemem" bunu türkçe söylemişti.
"Neyse Mert, şirket nasıl gidiyor?"
"Efsane gidiyor Jack"
"Peki Mert, bana günlük ne yaptığını anlatır mısın?"
"Elbette Jack. Sabah yedide kalkıyorum. Takım elbisemi giyip, evden çıkıyorum ve şirkete gidiyorum. Şirkette işlerimi yapıp akşam sekizde çıkıyorum. Zaten şuan evde kalmıyorum. Ömer adlı bir arkadaşımda kalıyorum. Eve geliyorum, çantamı hazırlıyorum ve spora gidiyorum. Uzun süre spor yapıyorum. Saat gece üç gibi eve geliyorum, duş alıyorum ve yatıyorum. Benim günlük yaptığım şeyler bunlar. Hergün Jack"
"Vay Mert, gerçekten disiplinlisin"
"Bazı şeyleri kaybettiğinde disiplin duygusu ağır bastırıyor, Jack"
"Anlıyorum, Mert. Kayıt bu kadardı herşey için teşekkürler"
"Rica ederim Jack. Benim için bir onurdu"
Ve ekran kapandı. Gözlerimden yaş akıyordu, hissetmemiştim.
Peçete aldım ve gözlerimi sildim.
"Sağol Jack, herşey için"
"Görevimiz, efendim"
Güldüm ve kalktım. Cafeden çıktım. Eve doğru yürümeye başladım. Evde Zeynep ve Minel vardı.
Evin kapısına gelmiştim sonunda. Yirmi dakika boyunca yürümüştüm. Aslında çok uzak değildi ama iki aylık evladım iki aylık olsa bile çok yürümeme izin vermiyordu.
Kapıyı çaldım. Minel açtı.
Evde son ses şarkı vardı. Ve şaka gibiydi.
Şarkı dolu kadehi ters tut ıslansın'dı. Yavaş bir şekilde eve girdim. Zeynep, koltukta oturuyordu. Altı aylık bir göbüş vardı. Güneş Elzeme son dört.
Tabii ki kırk haftayı beklerse...
Ama sabırlı bir çocuktu. Bunu anlayabiliyorduk.
Zeynep'in yanına kendimi bıraktım. Zeynep gene çikolata yiyordu. Ve o sırada Aden görüntülü aradı. Telefonu hemen açtım. Aden Zeynep'in çikolata yediğini görünce "Zeynep çocuğun çikolata doğacak. Bu kadarı zararlı yedirmeyin" dedi.
Zeynep Aden'e bakıp "Aden sana da Merhaba" dedi.
Aden "Masal ne düşünüyorsun. Hamilelik germiş gibi" dedi.
Gülüp "lastik" dedim. Aden ise kahkaha attı.
O sırada Minel geldi. Ve yanıma yerleşti.
Aden "Minel sana güveniyorum, çikolata yedirme" dedi.
Minel hızlı bir refleks ile Zeynep'in elindeki çikolatayı aldı. Ve tabii ki poşetide.
Ben ise kahkaha atmak ile meşguldüm. O sırada Zeynep "kocamı arayım bende" dedi ve o da kocasını arıyordu. Minel ise "bende Sevgilimi" dedi.
Ben Aden'e baktım. "Sen benim sevgilimsin, Aden" dedim. Aden ise bir daha kahkaha patlattı.
O sırada Zeynep kulaklığa geçiş yaptı. Ben ise telefonu kapattım.
Minel "Eren neredesin sen?" Diye sordu tehditvari.
Eren "spordayım inci tanem" dedi, masumca.
"Sporda kızlar var mı?" Diye sordu Minel. Ve tahmin edin nasıl söyledi?
Tehditvari.
"Aşkım, her cinsiyetten var"
"O zaman ortamı terk et"
"Aşkım bu vücudu nasıl yaptım sanıyorsun?"
"Kızlarla?"
"Hayır. Sporda"
"Eren, parmağımda ki alyansın durmasını istiyorsan orayı şuan hemen terk ediyorsun"
"Bende çıkıyordum"
Ve telefon kapandı.
Minel "yemin ederim migrenim tuttu" dedi.
Ben gülerek Zeynep'e döndüm. Aşk kuşları konuşuyorlardı.
Zeynep'i "yaa Ömer" derken buldum. O sırada Zeynep sağ elini karnına koydu ve minik bir çığlık...
Minel Zeynep'in yanına geçti hemen, o sırada bende hemen Aden'i aradım.
Aden "ne oluyor?" Diye açtı.
Ben ise "Zeynep'e birşeyler oluyor" dedim.
"Zeynep'e ver"
Zeynep'e doğru tuttum, telefonu. Aden "Zeynep ne oluyor?" Dedi. Zeynep ise "bilmiyorum ama bugün arasıra bu ağrı girdi" dedi. Aden ise "geliyorum" dedi.
5 SAAT SONRA
Akşam saat yediydi. Türkiye'de ise dokuz...
Ve kapı çaldı, Aden'in geleceğini biliyorduk ve Minel kapıyı açtı. O sırada Aden koşarak salona girdi.
"Zeynep ve Masal sizin evlatlarınızı kontrol etmeye geldim"
🌪️
İnanılmazdı, Aden geldikten biraz sonra uyumuştuk ve şuan hastanedeydik. Aden birde İngiliz doktorlara bakalım, nasıllar? Dediği için. Ve tabii ki Zeynep için. Bana gerek yoktu. Benim evladım gayet uslu uslu oturuyordu.
İngiliz doktor "sizinki kaç aylık" diye bir soru yöneltti.
Ben ise "iki" dedim. Doktorun verdiği cevap şaşırtmıştı. "Cinsiyetini öğrenmek ister misiniz?" Demişti, Doktor.
Öğrenmek istemiyordum. Yani şimdilik öğrenmek istemiyordum.
Doktor Güneş Elzem'e bakarken, Aden çok dikkatli bir şekilde ekrana bakıyordu.
Doktorun ağzından "oğlunuz gayet sağlıklı" çıktı.
Hepimiz şaşkınlıkla doktora döndü.
Aden ise "bir yanlışınız var, bebek kız" dedi.
Doktor ise "siz kimsiniz de biliyorsunuz?" Dedi.
Aden "Kadın doğum ve hastalıkları uzmanı profesör Dr Aden Yalçın. Türkiye'de doktorum ve kız olduğundan eminim. Ek olarak şuan sağlıklı dediğinize güvenme sebebim benimde ekrana bakmam. Hiç güven verici değilsiniz" dedi ve Zeynep'i kaldırdı.
O kadar hızlı hastaneden çıkmıştık ki, Aden'in doktora yargı dağıtması filan fenaydı.
Galiba hesap açacaktım; DrAdenYalçınFanClub.
Hayali bile güldürüyordu.
Bir ay sonra Türkiye'ye dönecektik. Minel'in düğünü vardı.
Türkiye... Özlemiştim ama gitmek istemiyordum.
Doktor yanlışları düzeltemez ise doktor olma amacı nedir?
Doktorla bir alakası yoktur...
🌪️🌪️🌪️
Bu bölüm böyleydi şekerlerrr ♥
Bu bölüm diğerlerinden kısaydı. (Karın ağrısından bayılmak üzereyim. Minel sen iyi misin?)
Nasıl?
Ama bölüm atıyorum çünkü uzun süre telefona bakamayacağım. (İşte bu üzdü)
Bana yazmak yerine evime gelin takılırız aisahajajsa
Oy vermeyi unutmayın.
Bölümün adı "Ay" demek. Sorgulamayın.
Seviliyorsunuzzz ♥ ♥ ♥
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 8.11k Okunma |
6k Oy |
0 Takip |
40 Bölümlü Kitap |