
Selam canolarrr. Bu sefer Minel ve Eren'e özel bir bölüm yazıyorum. Öncelikle bilgilerini vereceğim
•Minel Görmez(Yılmaz)
24 yaşında
Avukat
Ankara'da okumuş
Memleket konya
2 abisi var
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu
2 yıldır avukat
**************************************
•Eren Yılmaz
26 yaşında
Doktor
Ankara'da okumuş
Memleket konya
1 kız kardeşi var
Ankara üniversitesi tıp fakültesi mezunu
2 yıldır doktor
İyi okumalarr
**************************************
MİNEL GÖRMEZ(YILMAZ)
GEÇMİŞ
Üniversitedeydim. İlk yılındaydım, heyecan vardı. Acaba nasıl kişilerle karşılaşacaktım. Ankara üniversitesi hukuk fakültesine gidiyordum. Hedefim de ki meslek olan o avukatlık...
Ev tutmuştum. Ailem konya'nın bir ilçesindeydi. 1+1 minik ama hoş bir evdi. Amerikan mutfağı olan bir evdi. Odamı kendim tasarlamıştım.
Mimar değildik ama bizimde zevkimiz vardı.
Odaya girdiğinde hemen sağa dönüyorsun, çift kişilik yatak, 1+1 olmasına rağmen ebeveyn banyosu ve giyinme odası var. Yatağın hemen solunda çalışma masam ve büyük bir kitaplığım var. Balkonum da var. Balkon, bilmiyorum ama çok seviyorum. Oraya iki sandalye küçük bir masa attım.
2 neden bilmiyorum ama belki bir erkek arkadaşım olur. Çok sever, çok severim. Keşke...
3 HAFTA SONRA
Üniversiteye gitmeye başlamıştım. Sınıfta iyi kişiler vardı. Şuan takıldığım, 3 haftadır beraber olduğumuz arkadaşım Asude vardı. Birde bana asılan Can vardı. Bilmiyordum Can'ı ne yapacağım? Hiç sevgilim olmadı. Elim erkek eline değmedi. Ve açıkçası ben şu görüşteyim.
ilerlemeyecek bir ilişki kurma, ilerde pişman olursun.
Can ise, deneriz olmazsa bırakırız kafasında. Bilmiyorum, Asude'nin sevgilisi vardı. Onların ki liseden gelen gerçek aşk. Can peşimi bıraksaydı iyiydi.
Dışarı çıktım, biraz hava alayım diye. En azından Can bazenleri beni salıyordu.
Elimde kahvem, geziyorken oturan birini gördüm. Mavi gözleri, buğday teniyle beni kendimden geçirdi. Yanına da gidemedim. İlk defa böyle bir his yaşıyordum. Ama bu his korkulacak değildi. O sırada yanıma Asude geldi. Asudeyle biraz sohbet ettik. Ve ben tekrardan o çocuğa döndüm. Bana bakıyordu. Gözleri daha çok belli oluyordu. Cam mavisi...
O neydi be yiğidim. Bu yakışıklılık nereden geliyordu? Nereliydi ya bu çocuk? Ben neden daha önce hiç böyle erkek görmedim? Diye düşüncelerim aklımı yerken çocuk kalktı. Allah'ım düşüyorum galiba ben.
Beyaz, kaslarını belli eden gömleği, kumaş siyah pantolonu, beyaz ayakkabıları... Ya bir adamın ayakkabısına düşer misiniz? İşte ben düştüm kızlar. Ben gidiciyim.
Gömleğinin kolları kıvırıktı. Ayrı bir karizmaydı. Acaba bölümü neydi?
Ben bunları düşünürken bir baktım, yakışıklı yanımda bitmiş. Bana hemen "Selam, adın ne?" Diye bir soru yöneltti. Boğazımı temizledim, ciddiyetimi takındım. "Merhaba ben Minel, memnun oldum. Sen?" Diyerek elimi uzattım. Elimi sıktı ve "Eren, Eren Yılmaz" diyerek, eline geri çekti. Bende çektim. "Peki Eren, bölümün ne?" Diye bu sefer ben soru sordum. Memnuniyetle cevap verdi "Tıp. Senin bölümün ne?" Dedi. Sırıttım "Hukuk" diye bir cevap verdim. Kaşları şaşırmış şekilde havaya kalktı. "Soyadın ney?" Bu soru karşısında şaşırmıştım. Bozuntuya vermedim, devam ettim."Minel Görmez" diye bir cevap verdim. Ve bana anlamını çıkaramadığım o cevabı verdi.
"Minel Yılmaz" diyerek yavaş yavaş gitti. Ve bunu demeye devam ederek. Arkasından kısa bir bakış attım.
🌪️
Asude'ye bu yaşadıklarımı anlattım. Çok iyi bir dinleyici ve yorumlayıcıydı. Psikoloji bölümündende bir arkadaş edinmiştim. Adı Zeynep'di. Sempatik, espiritüel, ve ilişkilerden anlayan bir tipti. Hiç sevgilisi olmamıştı ama ilişkilerde verdiği tavsiyeler çok mantıklıydı. Akşam evime çağırdım. İkiside memnuniyetle geleceklerini söylediler. Belki Eren'i tanıyordur diye akşam Zeynep'e de bahsedeceğim.
Akşam olmuştu. Atıştırmalık şeyler aldım. Tabaklara yerleştirdim, ortamı hazırladım. Kapı çaldı. Asude ve Zeynep içeri girdi.
🌪️
"Aynen Zeynep ya,düştüm şakasız" dedim bir umut. Asude kahkahalara boğulurken, Zeynep sanki ciddi bir işmiş gibi dinliyor ve not alıyordu. Normalde ciddiyetin ne olduğunu bilmeyen kız işe gelince ciddinin ciddisi oluyordu. İşte bu ya...
"Araştırmalarıma göre, Eren tıp fakültesinde okuyor. 20 yaşında 2. Senesi. Başarılı öğrencilerden biri. Ve sana bakılırsa Minel, aşık olmuşsun be kızım" diyerek o mistik kelimeyi kullandı Zeynep.
Aşık mı olmuştum, kim ben mi?
🌪️
O değilde ben bu duyguyla nasıl başa çıkacağım. Manyak bir duygu. Eren'i görmek istiyorum. Gördüğümde yaklaşamıyorum. Görmediğimde nefes alamıyorum. Allah'ım bana yardım et.
Erenle tanışmamızın ardından 2 hafta geçmişti. Okula başlayalı 1 ay 1 hafta. Ve bu 2 haftada ben aşık olmuştum. Sevmiştim. Ama sevilmiş miydim? Bilmiyordum ama bilmek istiyordum. Bu yüzden Zeynep sağolsun, o işi hallediyor. Zeynep'in de bir erkek arkadaşı olmuştu. Adı Ömer, o da tıp okuyor. Bir de Eren'in arkadaşıymış. Tabi ki bu benim işimede yaradı.
Eren ne yapıyor? Neler seviyor? Herşeyi öğrenmiştim. En sevdiği yemek içli köfte, en sevdiği renk kahverengi, ve en önemlisi sevgilisi yok. Ama nereli olduğunu öğrenememiştim. Ömer söylemiyordu. Eren desen bunları öğrendiğimden bir haber...
Zeynep koşarak yanıma geldi. Gülümsüyordu ve heyecanlıydı. Kaşlarımı çattım. Ve Zeynep " Eren Konyalıymış" diye bir açıklık getirdi. Bir dakika Eren konyalı mıymış? Ulan hemşerime aşık olmuşum ya... Haberim yok.
"Ve Eren seni ilk tanıştığınız yerde, kendi oturduğu bankta bekliyor" siktir lan, Eren niye beni bekliyor.
"Eren ne alaka?" Diye bir soru yönelttim.
" Minel, Minelciğim. Hani sen çocuğa aşıksın. Seviyorsun. Eren, Eren diye ölüyorsun ya balım" asudeye döndü. "Galiba kafayı üşüttü. Minel'im iyi misin?" Ben olayın şokunu yaşıyordum. Eren beni bekliyordu, beni çağırmıştı. Kurban kestireceğim. Kimse beni tutamaz.
"Ben kaçar" diyerek, hemen hukuk fakültesinin önünden kaçtım. Yani koşmaya başladım. Eren'i ilk gördüğüm yere.
Gittiğimde oturuyordu kurban olduğum. Üstünde cam mavi, gözleriyle aynı renk bir gömlek, beyaz pantolon, ve tekrardan beyaz ayakkabı... Allah'ım ben neyin içine düştüm böyle? Kızlar aşık olmak böyle birşey mi? Hayatımda gördüğüm en garip his. Garip ama hoş. Tabi Eren'i gördüğüm sürece hoş.
Saçları dağınıktı. Böyle ayrı birşeydi. Aşık olmamak elde değildi.
Bana döndü, beni samimi bir gülüş ve göz kırpma karşıladı. Bende hemen gülümsedim. Yanına yerleştim.
Sohbeti önce Eren başlattı.
"Minel, nasılsın?" Dedi. Aşığım, hemde çok fena aşığım. Görmeden yapamıyorum, demek vardı. Ama olmuyor işte...
"İyiyim Eren, sağol. Sen nasılsın?" Diye bir soru sordum.
"Seni gördüm daha iyi oldum diyelim." Diyip göz kırptı. Ya bu çocuğun göz kırpmaları bile düşürücü. Bir dakika ne? Bana seni gördüm daha iyi oldum mu dedi? Ay bayılacağım. Yere bayılmak yerine Eren'in kucağı daha muzip ama işte olmuyor be. Zaten ben öyle işlere girmem ya..
Cevap vermedim. Samimi bir şekilde güldüm. En çekicisinden. " Diyorum ki bu akşam sen, ben, Zeynep, ömer, Asude ve Asude'nin sevgilisi yemeğe gidelim ne dersin?" Evet derim. Ama eveti ne zaman nerde diyeceğim belli değil. Bir nikah salonu, ben oturmuşum solumda Eren... Evet diye ciğerim çıkana kadar bağırırım.
"Yani olabilir kızlara da sormam gerekiyor" dedim. O cam mavisi gözlerine bakmaktan kendimi alamıyordum. "Herkesin haberi var. Ömer, Zeynep, Asude ve Selim, herkes biliyor yani. Sen uygun musun?" Ne için uygun muyum? Sana bakarken kendimi zor tutmaya mı?
"Uygunum merak etme. Nereye gideceğiz?" diye bir soru yönelttim.
" Saat 7'de hazır ol ben seni arabayla almaya geleceğim" dedi ve ayağa kalktı. Elini uzattı benim kalkmamı ister gibi. Kalktım ve "tamam" dedim. Elleri vücudumu sardı. Sıkıca sarıldı. Ne yapacağımı bilemedim ama sonra hemen bende kollarımı sardım.
🌪️
Hazırdım. Zeynep'e ne giyeceksin diye sorduğumda "sence ben ne giyerim be balım. Siyah bir kot giyiyorum,üstüme ise beyaz bir tişört. Birde deri ceket alıyım diyorum yanıma" diye beklediğim bir cevap geldi. Zeynep giyerse anca kot giyiyordu. En sevdiği şey eşofmandı. Ve olmazsa olmazı beyaz tişört.
Asude ise beyaz bir elbise giyiyormuş. Diz üstü biten ince askılı. Gerçekten çok güzel bir elbiseydi. Ben ise Eren'in göz renginde olan cam mavisi bir elbise üstünde beyaz çicekleri vardı. Gerçekten çok güzeldi. Diz altımda bitiyordu. Ben olsam kendime aşık olurdum valla...
Saat 7 olmuştu. Hemen aşağı indim. Siyah bir arabanın önünde tüm endamıyla duruyordu. Arabaya yaslanmış bir vaziyette. Hızlandım ve arabanın oraya gittim. Tam arka kapıya yönelecektim ki, arabanın ön Kapısı açıldı ve şöyle bir ses "buyurun Minel Görmez" duydum. Hemen geçtim. O da yanıma yerleşti. Ve kısık sesle şunu duydum. "Belki bir gün Yılmaz, Minel Yılmaz" duymamış gibi yaptım.
Gelmiştik restorana. Girdiğimizde hemen bir adam geldi. "Merhaba Eren bey. Geleceğinizi bilmiyordum" çalışandı. Ama neden geleceğinizi bilmiyordum derki bir çalışan. Bunları sonra düşünürüm derken şu cevap "babamın haberi yok çünkü, Burak. Öğrenmesini istemiyorum. Tüm çalışanları uyar. Bizim fotoğrafımızda çekilmeyecek. Fotoğrafımı herhangi bir yerde göreyim, hepiniz işten çıkartılırsınız." Karşıdaki adının Burak olduğunu öğrendiğim adam ise "tamam Eren bey" diye bir cevap verdi. Anladığıma göre buranın sahibi Eren'in babasıydı. Kayınbabamın restorantı vardı be.
Çocukları görünce onların yanına geçtik. Bir adam geldi ve "ne istersiniz?" Diye bir soru sordu. Eren hemen cevap verdi "bana içli köfte, Minel hanım'a yaprak sarması getiriyorsun. İçecek olarak bana soğuk çay, Minel Hanım'a da soğuk çay getiriyorsun." Dedi. Ve adam gitti. Ben ise şaşırmıştım. Sevdiğim yemeği ve içeceği biliyordu. Diğerlerinin yemekleri önlerindeydi. Cam olan bir yere oturmuştuk. Bir tarafta kızlar bir tarafta erkekler vardı. Ben en ortada oturuyordum. Solumda, yani cam kenarında Asude oturuyordu. Sağımda ise Zeynep.
Yemeğimiz geldi ve yedik. Sonra Eren ayağa kalktı. Ve "Biz erkekler olarak kızlara hediye aldık. Selim Asude'ye, Ömer Zeynep'e ve ben ise Minel'e aldım. Karşılık kesinlikle beklemiyoruz. Hediyelerinizi alan kişi seçti."dedi.
Şaşırmıştım ve kızlara baktığımda onlarda şaşkındı. Tüm erkekler hediye çıkarttı. Eren bana hediyemi verdi. Hepimiz aynı anda hediyelerimizi açtık.
Eren bana güzel bir kolye almıştı. Ucunda en sevdiğim renk olan, Eren'in gözlerinin rengi olan bir kolye çıktı. Çok güzel bir kolyeydi. Hemen kolyenin altında bir not kağıdı vardı. Hemen aldım ve baktım.
"Merdüm-i dideme bilmem ne füsun etti felek
Giryemi füzun eşkımı hun etti felek
Şirler pençe-i kahrımda olurken lerzan
Beni bir gözleri ahuya zebun etti felek"
O Gözlerin beni hasta etti, Minel. En sevdiğim renk kahverengi oldu. Yeter ki o gözlerin olsun. Seni ilk gördüğümde kalbimde birşeyler hissettim. Bu hissiyat ne bilmiyordum, ilk kez yaşıyorum. Ama seni görmeden duramıyorum. Minel,belki istemeyeceksin. Beni bir daha görmek istemeyeceksin ama ben seni seviyorum Minel. Zeynoyla konuştum. Malum psikolog, aşıksın dedi. Ve bir çok psikoloğa gittim. Hepsinin ağzında aşık olmuşsun kelimeleri. Ben aşık oldum peki sen?
Benimle çıkar mısın? Bir ömür benle beraber olur musun? Minel Görmez(Yılmaz) olur musun?
Eren Yılmaz
Bu yazıları okuduktan sonra kağıda bakakaldım. Çok güzel yazmıştı. Onu geçtim bana çıkma teklifi etmişti. İnanılmaz. Aşık olduğum adam bana aşık.
Hemen Eren'e baktım. O da bana bakıyordu. Sandalyemi çektim, kolyeyi ve notu masanın üzerine koydum. Notu koyduğum anda kızlar nota baktı. Onlar bakarken hemen gidip Eren'in boynuna kollarımı yerleştirdim. Oda ellerini belime yerleştirdi. Yüzüne bakarken "biliyor musun Eren? Ah nereden bileceksin ki. Sorduğum soruya bak. Bende seni seviyorum, ilk gördüğüm andan beri. O gözlerin benim hayatım olmuş. Görmezsem uyuyamıyorum. En sevdiğim renk cam mavisi oldu. Yani bu demek oluyor ki evet, senle bir ömüre evet, Minel Yılmaz olmak için evet." Dedim. Gözlerinin içi parladı. Biraz daha zorlasa gözlerinden kalp çıkacaktı.
Yerden ayaklarımı kesti. Döndürdü. Ve en son ayaklarım yerle buluştu. "Çok teşekkür ederim Minel. Bana bu şansı verdiğin için, o gözleri daha rahat göreceğim için, sana sarılacağım için. Çok teşekkür ederim Minel" dedi. Ah çocuğum "bende çok teşekkür ederim Eren" dedim.
Ve o gün bu gündür biz beraberiz aramızda ne ayrılık ne kargaşa geçti. Evet illaki kavgamız oldu ama bunların hepsi Eren yüzünden.
ŞİMDİKİ ZAMAN
"Sevgilim nerdesin? Ben geldim" dedi telefondaki ses. "Geliyorum şimdi de nereye gidiyoruz?" Diye cevap verdim. "Süpriz söylenmez güzelim" dedi Eren.
Arabaya bindim. Her zaman ki, alıştığım o ön koltuğa yerleştim. Yanıma da hemen Eren geçti. Anlıma bir öpücük kondurdu. Ve arabayı çalıştırdı. Sol eli direksiyondayken, sağ eli yaramazlık yapıyordu. Bacağımdaydı. Ben bu hareketleriyle cayır cayır yanıyordum, haberi yoktu.
Üstümde bana çıkma teklifi ettiği zaman ki olan elbiseye çok benzer bir elbise vardı. Gene maviydi. Gene beyaz çicekleri vardı. Eren'in üstünde ise siyah, kaslarını belli eden bir tişört, altında ise beyaz pantolon vardı. Eren arabayı sürerken karın kaslarının orayı tırnaklarımla baştan aşağı doğru indim. "Yavrum, bak güzelim. Yapma, yapmayalım. Yoksa ben kendimi evlendikten sonraya saklayamayacağım. Gerdek filan beklemem" diyerek derin nefes aldı.
Evet biliyordum zorlandığını. Ama ben ne yapabilirim. O kaslar boşuna mı? Bele kuvvet.
Şaka şaka
"Bu kaslar ney yiğidim?" Dedim, o hayranı olduğum kaslara bakarak.
"Güç, kudret ve aşk"
"Ne?" Diye bir soru sordum dudağımı büzerek.
"Kaslar gücüm, kaslarım ve sen kudretim, ve sen aşkımsın. İlk gördüğümde etkilendiğim, o güzelim. Esmer güzelimsin." Diyerek tekrardan beni düşürdü.
"Yaaa Eren" dedim harfleri uzatarak. "Düştüm, eridim" dedim o halimi belli ederek.
"Bir tanemsin. Benim bir tanemsin, sadece benim" dedi.
Çok güzel konuşuyordu. Aşık olmamak elde değildi. Ben, böyle aşkımı belli edemiyordum ve kendimi eksik hissediyordum. Belkide 'Eren'e yetemiyorumdur' diye düşünmeden yapamıyorum.
Her o güzel sözleri söylediğinde bacağımı acıtmayacak şekilde sıkıp, ileri geri ilerliyordu. Bu hareketleriyle kendimden geçiyordum.
🌪️
Gelmiştik. Yeşillik bir alandı. Ağaçlar ve akarsu vardı.
İndik arabadan. Eren bagajdan bir sepet aldı. Ve içinden mavi bir örtü çıkarttı. Yere serdi. Arabaya gitti 2 tane mavi minder aldı. Getirdi ve koydu. Hemen oturdum. Eren'de oturdu. Sonra hemen sepetteki şeyleri boşaltmaya başladı.mavi bir kahvaltılık takımı, meyveler ve sular. Hemen herşeyi hazırladık. Ve Eren mavi tabakları çıkarttı. Çatal bıçakda çıkarttıktan sonra. Herşey hazırdı. Eren'e dayanamayıp sordum. "Eren neden herşey mavi?" Sırttı. "En sevdiğin renk mavi çünkü" dedi. Gene düşürücü kelimeler...
Yedik, içtik. O gün en sevdiğim renk tekrar mavi olmuştu. Ve tabiki de Eren'in üstünde olan siyah rengi en sevdiğim renk olarak ilan ediyorum. Eren dışardan bir o kadar sert dursada içerden yumuş yumuştur. Severim, sever. Ağlarım, ağlar. Gülerim, güler. Ben bu adamı çok seviyorum arkadaşlar...
Kocam yakışıklıydı vesselam...
Kocam romantikti vesselam...
Kocam da kocam vesselam...
🤎🤎🤎🤎🤎🤎🤎🤎🤎🤎🤎🤎🤎🤎🤎🤎
Bu bölüm böyleydi canolarrr 💙 🤎
Eğer EREN&MİNEL sahnesinin daha çok gelmesini istiyorsanız🤎bu emojiyi yada EREN VE MİNEL İÇİN AYRI BİR KİTAP OLSUN diyenler 💙 bu emojiyi atsın👉🏻
Ayyy ağlamak istiyorum. Çok güzel çıkma TEKLİFİYDİ 🥲
Maşallah deyin evlatlarıma.
Minel&Eren?
Zeynep?
Asude?
Minel&Eren çıkma teklifi?
İlk görüşte aşk?
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 8.11k Okunma |
6k Oy |
0 Takip |
40 Bölümlü Kitap |