
İyi okumalar ciğerlerim ♥
🌪️🌪️🌪️
Sevgili günlük...
Bazı insanlar takıntılı olabiliyordu. Mesela, Mert'in üç sayısına olan takıntısı. Herşeyi üç olacak şekilde yapardı. Eve gireceği ve çıkacağı zaman, sağ ayağını ilk önce basardı. Bir malzemeyi kontrol edeceği zaman, üç kere vururdu. Birşey yapacağı zaman, üç dakika olacak şekilde yapardı, gibi gibi.
Babamın takıntıları vardı.
İğrenç takıntıları.
Bir gece içer, diğer gece içmezdi. Eğer o içeceği gün içmezse, annem sorumlu tutuluyordu. Annemin yaptığı yemekleri beğenmeme takıntısı vardı.
Ve annem çok güzel yemek yapardı. Gastronomi okumuş ve bitirmişti. Babamla evlendikten sonra, babam, okulunu bitirmesine izin vermişti.
Aslında ben doğana kadar annem ile babamın arası iyiymiş. Ben doğduktan sonra içkiye başlamış. Ben doğduktan sonra annemi dövmeye başlamış.
'İnsan benzemek istemediği kişiye benzer' der yazarımız. Ben anneme benzemek istemiyordum. Annem, güzel ve iyi bir kadındı. Ama benim amacım, kocam tarafından şiddet görmemekti.
Ve günlükcüğüm sana bir sır vereceğim;
Benim avukat olmamın sebebi annemi kurtarmaktı.
Günlüğümü kapattım. Kızlarla evdeydik. Erkekler ise dışarda, annemgili bulmaya çalışıyordu. Uzun zamandır yazmadığım günlüğüme birkaç şey yazmıştım.
Telefonum çaldı. Arayan Mert'ti. Telefonumu zaman kaybetmeden açtım.
Mert "sakin olun, yerlerini öğreneceğiz. Aden'i markete gönderin. Birkaç şey alsın" dedi. Ben ise o görecekmiş gibi kafamı salladım.
"Tamam" dedim. Ve telefon kapandı. Aden'e mesaj atmışlardı galiba. Aden evden çıktı.
Biz evde uslu uslu oturuyorken arka bahçeden sesler geliyordu. Minel ayağa kalktı.
"Ben bakıp geleceğim" dedi Minel.
Zeynep, yanımda oturuyordu. Elimin üzerine, elini attı. Birşey olmayacak bakışını attı. Ben ise İnşallah bakışımı.
Minel, sürgülü kapından çıkmıştı. Görünmüyordu.
Asude yanımıza geldi. Bize mistik bir bakış attı. Sağa, sola baktı. Kaşlarını önce çattı, havaya kalktı. "Minel nerede?" Dedi.
Zeynep "dışarı çıktı" dedi. Sonra Zeynep'de kaşlarını çattı. Ve "Cidden neden hala gelmedi?" Dedi.
Hepimiz tedirginlik içindeydik.
Minel
Neredeydi?
Neden 5 dakika da gelmemişti?
Asude panikle dışarı çıktı.
Asude'de siyah bir kargo pantolon, siyah bir crop ve yeşil bir hırka vardı.
Asude ise artık görünmeyen yerdeydi.
Gene 5 dakika geçmişti.
Ecrin "hay ecelini sikeyim!" Diyerek kapıdan çıktı.
Ve 5 dakika...
Ayağa kalktım. "Zeynep merak etme, geleceğim. Gelmezsem evden çıkma." Dedim.
Yavaş adımlarla dışarı çıktım. Kimse yoktu.
Yan tarafa doğru ilerledim. O sırada ağzımın üzerine birşey kapandı.
İLAHİ BAKIŞ AÇISI
Semih Serer'in elinde, artık on iki kişi vardı. Ama bir kişi eksikti. Adamlarından öğrendiğine göre bir kişi kalmıştı.
Diğeri umrunda değildi.
On iki kişide yeterdi.
Hepsini, Duran ve Sinan'ın intikamı bekliyordu.
En güvendiği adamları gitmişti.
Koltuğundan kalktı Semih. Koltuk mu denir ona? Yoksa taht mı?
Ellerine siyah eldivenlerini geçirdi. Siyah şapkasını ters bir şekilde taktı.
Bir evdeydiler. Tahtadan yapılmış bir evdi. İzmir'in en ıssız yerindelerdi. İzmir'de milerdi? o bile şüpheliydi.
Aynanın karşısına geçti. Rafında ki kremi aldı. Sonra geri bıraktı. Beyaz ve siyah karışımı sakalları oldukça uzamıştı.
Tıraş Makinesini aldı eline. Ve sakalları bir bir gitmeye başladı.
Sakalları artık yoktu. Gençleşmişti resmen. Şimdi kremi sürme zamanıydı. Kremini aldı. Yüzüne sürdü.
Siyah eldivenlerini çıkarttı ve yenisini taktı. Önemliydi siyah eldiven, onun için.
Altın saatini taktı. Altın zincir kolyesini boynundan geçirdi.
Beyaz tişörtünü çıkarttı. Yerine beyaz bir gömlek giydi. Birkaç düğme kapattı. Üç düğmesi açıktı. Altına siyah, kumaş bir pantolon giydi. Altın kemer taktı. Siyah spor ayakkabısını ise, giydi.
Hazırdı. Odasından çıktı. Arkasından iki adamı da geliyordu.
Bir kat indi merdivenlerden. Giriş katıydı burası. Kalmıştı iki kat. İki kat daha indi. Bodrumdaydı. Kapıyı açtı. Ve büyük bir alan onu karşıladı. Karanlıktı. Gayet iyiydi, kendi açısından.
Bir diğer tahtına oturdu. Karşısında esirleri vardı. Ama kendisini kimse görmüyordu. Mahkumlarının üstündeki ışığı yaktırdı. Kendisi bir maske taktı. Vanilyalı parfümünü sıktı. Kakaoluyu sıkarsa, Dalya anlardı.
Karşılarında çok büyük bir ekran vardı. Bir duvar kadardı. Zeminin yerden yüksekliği, altı metreydi. Boyu altı mertelik, eni ise on metreydi. Ekranda Fırtına işareti vardı.
Semih'in maskesi, iyi bir teknoloji ile yaratılmıştı. Konuştuğunda sesi değişiyordu.
Semih, ayağa kalktı. Aydınlık alana yürümeye başladı. Ve konuştu.
"Elimdesiniz ve elimden kimse kurtaramayacak" sesi çok iyi çıkmıştı.
"Abim bizi kurtaracak. Gelecek ve seni alt edecek. Ey robot adam, sen ne yapabilirsin ki?"
Semih çok şaşırmıştı. Küçük bir çocuğun bunları söylemesi, büyüleyiciydi.
"Küçük sincap, unutma ki ben abinden daha güçlüyüm." Demişti.
Mert Demir'e söz vermişti belki de ama o sözünü tutan bir adam hiç olmamıştı. Bu kaçırmayı uzun zamandır planlıyordu. Hele ki ilk planladığı zaman, sahte evrak imzalatmasıydı.
Şirketin %40'ı onun zannediyordu. Ama sonradan ortaya çıkmıştı. Hala Demir'indi.
Küçük sincap "benim adım Sina, gerzevek. O kadar robotik sesler çıkartan maske takıyorsun, bir isim öğrenemedin mi?" Dedi.
Semih sinirleniyordu. Bu çocuk bunları nereden biliyordu? Eğitim almış olmalıydı. Yoksa maskenin ses değiştirdiğini kimse anlayamazdı.
Maske başka bir erkek sesi çıkartıyordu.
Semih Bozuntuya vermedi.
"Hayır, küçük sincap. Bu benim sesim. Egoist, küçük sincap."
Semih sonlara doğru küçük bir kahkaha attı.
Bunu duyan Sina daha büyük bir kahkaha attı. Altı yaşındaydı ama aklı en iyi şekilde çalışıyordu. Küçüklüğünden beri, diksiyon ve teknoloji dersleri alıyordu. En iyi şekilde bu adamı konuşarak alt edebilirdi. Ama Sina biliyordu ki, bu adam onu vuranlardı.
Sina ne kadar masum bir çocuksa, beyazsa, birde onun karanlık tarafı vardı. Dövüş eğitimleri de almıştı. O da biliyordu ki, soyadı Demir ise herşey olabilirdi.
"Doğruları söyleyemeyecek kadar yalancısın. Bu yalancılıkla mı bizi alt edeceksin?" Diye sordu Bade.
Semih daha çok sinirleniyordu. Derin bir nefes aldı.
"Küçük dişi sincap, siz bana hiçbir şey yapamazsınız. Hele ki bu boyunuzla"
Sonlara doğru kahkahasını salmıştı, Semih.
Sina "bazı şeylerin boyu, bazı şeylerin işlevi önemlidir korkak robot, mesela az sonra kim olduğunu söyleyeceğim" dedi.
Semih boynunu çıtlattı.
Tüm mahkumlar yerde bağlı, yuvarlak bir halde oturuyorlardı. Ama Dalya, arkada duvara yaslı, gözleri ve ağızı bantlı bir haldeydi.
Sina herşeyi gözlemlemişti.
Dalya abla bağlı ise ve bu adam abimin düşmanı ise bu adam Semih Serer'dir.
Kendisi doğru düşündüğünden emindi.
"Evet robot adam, söylememi ister misin?" Dedi Sina.
Semih birşey demeden, kapı açıldı. İçeri, Masal, Minel, Asude,Ecrin ve Zeynep girdi. Elleri, gözleri ve ağızları bağlıydı.
Herkesin olduğu yere getirdiler. O sırada Sina sussun diye, Sina'ya silah doğrultulmuştu. Sina korkmuyordu. Altı yaşındaki bir çocuk için gayet olgun ve bilgiliydi.
Kızları ayrı bir yuvarlak yaptılar. Masal'ı ise Semih, en yakınına koydurtmuştu. Kızların gözünü, sırayla açtılar.
Kızlardan çoğu korkmuyordu. Tek bir korkan vardı;
Zeynep.
Zeynep, kızı için korkuyordu. Kızına birşey olursa, Zeynep yaşayamazdı.
Semih, kızların yanına geçti.
"Selam, firavunlar. Sizle çok eğleneceğiz" dedi.
Masal o sırada etrafı kontol ediyordu. Annesi en arkadaydı. "Anne, sakin ol buradayım, buradayız." Dedi.
Sina'dan silahı çektiler.
Ve Sina hazırdı.
"Sen robot Hombre¹, benden kaçabileceğini mi sandın? Evet kaçabilirsin, ama ismini herkes öğrenecek"
Semih korkmuyordu. Bir çocuk bu kadar engellere rağmen nasıl ismini bulabilirdi.
"Evet küçük deha, nasıl bulmayı planlıyorsun?"
Semih kahkasını saldı.
"Evet Semih Serer, şimdi ne yapacaksın?" Dedi Sina.
Semih Serer şok olmuştu. Hareket edemedi.
"Sen... Sen benim adımı nereden biliyorsun?" Dedi Semih. Hiç umudu yoktu. Şuan altı yaşındaki bir çocuk ondan daha zekiydi.
Masal yüzünü eşkitti "iğrenç bir adamsın!" Diye bağırdı.
Semih kahkaha attı. O sırada bir adam, Sina'ya yaklaştı. Silahı doğrulttu, kafasına tuttu. Sina her an ölebilirdi.
Sina, korkmuyordu. Korkarsa olacakları biliyordu. Abisine güveniyordu. Bulacaktı. Kurtarakacaktı.
"O zaman oyunlarımıza başlayalım, firavunlar" dedi Semih.
Eline bir fanus aldı. İçinde, katlanmış kağıt vardı.
"Öncelikle, sen. Adın ne lan senin?" Diye sordu Semih.
"Ecrin" dedi, Ecrin.
"Ecrin" dedi, Semih.
Devam etti.
"Sayı söyle"
"1"
Semih elini fanusa daldırdı. Bir numarayı aldı.
Açtı.
Ve sesli bir şekilde okudu.
"Tokat"
Semih'de piç gülüşü vardı. "Eğlenceli" dedi, Semih.
Semih, Ecrin'e yaklaştı. Eline baktı, Ecrin'e baktı.
Ve tokat attı. Ecrin'in yüzü Minel'e doğru döndü. Ecrin'in, dudağı patlamıştı. Ecrin, gülümsedi.
Semih daha çok sinirlendi. Ama kurallara uyacaktı. Bu kendi oyunuydu. Kendi oyunun kurallarını bozmazdı ama herkesin oyununu bozardı.
Eline, fanusu aldı. Minel'e sordu
"sayı?"
"2"
Kağıdı aldı. Açtı. Ve sesli okudu
"soğuk su"
Semih gülmeye devam ediyordu. O sırada bir adamı bir kova soğuk suyu getirdi. Semih suyu aldı. Buzluydu su.
Minel'in yanına gitti. "Minel değil mi?" Diye sordu. Minel sadece bakıyordu. Bu ise onaylamak demekti.
"Minel, hazır mısın?" Dedi, Semih. Cevap beklemeden, başından aşağı suyu döktü.
Minel bozuntuya vermedi. Kendini sıkıyordu. Acınası bir halde göstermeyeceklerdi, kendilerini.
Semih eğlenirken, telefonu çaldı. Adamı telefonu açtı.
Hoparlöre aldı.
"Fırtına" diye bir erkek ses geldi.
"Demir" dedi, Semih.
"Ecelin geliyor, aşkım" dedi aynı ses.
"Ecelin ben olmayım?" Dedi Semih.
"Fırtına, neden öyle diyorsun hayatım?"
"Demir, ananı sikmeyim. Adam akıllı konuş!"
"Fırtına. Hadi sıkıyorsa birşey yap. Pezevenk"
"Demirciğim, Cezalarını çekiyorlar. Ya şirketin %40'ı, yada buradaki herkes?"
"Fırtına, sen anca başını alırsın!"
Ve telefon kapandı. Karşıdaki kişinin sesini anlayamamışlardı. O kimdi? Neydi?
🌪️
30 DAKİKA ÖNCE
Aden eve gelmişti. Kapıyı çaldığında kimse açmıyordu. Evin arkasına doğru dolandı.
Arka kapı açıktı. Hemen içeri girdi. Elindeki poşetleri dezgaha koydu. "Minel, Asude, Ecrin" diye bağırdı. Cevap alamadı. Poşetdekileri yerleştirirken "Zeynep, Masal" diye bağırdı. Gene bir cevap alamamıştı.
Elindekileri, masaya koydu. Üst kata çıktı. Önce Masalgilin yatak odasına girdi. Kimse yoktu. Sonra sırayla misafir odalarına... Bulamamıştı kimseyi.
Aden, arka bahçeye çıktı. Arka bahçede de kimse yoktu. Ön tarafa doğru dolanıyordu. O sırada, yerde bir bez gördü. Bu bir delildi.
İçeri koşarak girdi. Eldiven aldı ve taktı.
Koşar adımlarla evin yan tarafına geçti.
Bezi eline aldı. Alkollü bezdi. Bayıltırdı. Bayıltmak için kullanılmıştı. Daha ıslaktı.
Kızları da kaçırdılar. Kim dalya abla ve Ayla ablaları kaçırdıysa, kızlarda onlara kurbandı.
Hemen yerinde dikleşti, Aden. Mete'yi aradı.
Mete açtı;
"Mete, Mertgilin evinde daha Islak olan, alkollü mendil buldum."
"Aden, ben geliyorum seni alıyorum. Bizimkiler ise araştırmaya devam edecek tamam mı?"
"Tamam bekliyorum. Ama bende size yardım edeceğim. Siz o erkek aklınızla bir bok yapamazsınız"
"Alınıyoruz ama, neyse geliyorum ben"
"Hadi, hadi koş, koş"
Telefon kapandı.
Aden hemen içeri geçti. Masal'ı, Zeynep'i, Ecrin'i, Minel'i ve Asude'yi aramıştı. Belki birine ulaşılabilir diye düşünmüştü. Ama kimse açamamıştı. Bu işte birşey vardı. Böyle bir kaybolma yaşanamazdı. Yüksek ihtimalle kendiside kaçırılacaktı, ama markete gitmesi onu kurtarmıştı.
Aden bunları düşünürken, korna sesi gelmişti. Mutfağa girdi Aden. Keskin bir bıçak aldı, eline. Peçete ile ucunu sardı. Cebine koydu.
Dışarı çıktı. Mete gelmişti. Hemen yan koltuğuna geçti, Aden.
Mete'nin yüzü solgundu. Daha kimseyi bulamamışlardı, o yüzden diye düşünüyordu Aden.
🌪️
Erkeklerin yanına geçmişlerdi. Eren, bağırdı "lan buldum lan, bulduk amına koyayım. Başardık! Siktir siktir." Diye, minik bir sevinç çığlığı attı. Herkes mutlu olmuştu.
Mert "hemen gidiyoruz. Arabalara, hadi" dedi. Herkes onayladı.
Arabalara geçildi.
Gelmişlerdi. Bir evin önündelerdi. Buradan iki katlı gözüküyordu ama Mert bodrum katları olduğuna emindi.
Doğu ve Selim sırayla dışardaki adamları susturucuyla indirirken, Mert bazı şeyler yapıyordu. Ve dışarı temizlenmişti. Yavaş yavaş içeri girdiler. Girdiklerinde bir çığlık sesi yükseldi.
Asude...
Asude'nin Sesiydi.
Asude çığlık atmıştı.
Asude...
🌪️🌪️🌪️
Merhaba sevgili okurlarım😻
Bu bölüm böyleydi şekerlerrr ♥
Cevapları bekliyorum👇🏻
Nasıldı?
Asudeye ne olmuş olabilir?
Masal&Mert?
Sina?
Semih Serer?
Semih'i arayan kişi kim olabilir?
Fırtına lakabı ve Demir lakabı ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
Seviliyorsunuzzz biliyorsunuz dimiii
Yav yerim low
Neyse arkadaşlar
Oy vermeyi unutmayın
Vallahi yerim la
Hombre¹= İspanyolca'da Adam demek.
Ser secuestrado(bölümün adı)= kaçırılmak
😻💋🤭💅🏻💪🏻😁😁😉😏🤍💓😇
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 8.11k Okunma |
6k Oy |
0 Takip |
40 Bölümlü Kitap |