12. Bölüm

11.Bölüm: "Kıskançlık Savaşı"

Adelina
adelinashwriterr

11.Bölüm: "Kıskançlık Savaşı"

 

Sevgili nişanlım

 

Medyada Defne'nin kıyafeti ve saç modeli var.

 

İstemsizce adımlarını onlara doğru yönlendirdi. "Ahu?" dedi onlara seslenerek. Sarp demedi. Bu kez dili Sarp demek istemedi....

 

Fakat onların yanına gitmek istemesi Sarp'ın onu görmesini istiyordu.

 

"Defne?" dedi Ahu Defne'ye dönerek. Alp ve Civan şaşkınlıkla Defne'ye döndüklerinde uzaktan sesi duyan Feride Defne'ye dönmeden direk Sarp'a sarılmıştı. Sarp daha ne olduğunu anlamadan onun sarılmasına karşılık verdi. Çünkü Defne'nin geldiğinden daha haberi yoktu. Defne bu manzarayı görünce içinde bir şey sanki kasılmıştı. Bir şey aniden titremişti. Gözleri dolmuyordu, bu kez kendini engelleye bilmişti. Bakışlarını onlardan çekerek Ahu'nun yanına geldi.

 

"Sizin ne işiniz var burada?" diye sordu. Gözleri Ahu'da olsa da aklı Sarp'taydı. "Ödül törenine bizi de çağırdılar. O yüzden buradayız." Ahu operasyon hakkında hiçbir bilgi vermek istememişti. Çünkü operasyon gizliydi. Sesleri duyan Sarp Feride'den ayrılarak onlara döndüğü anda Defne'ni fark etmişti. Onları böyle gördüğünü düşününce paniklemişti. Yanlış anlayacağını düşünüp ona açıklama yapmak adına Feride'nin yanından ayrılarak onlara doğru ilerlerken aniden Defne'ni Hayal çağırmıştı. "Defne, çabuk. Başlıyoruz."

 

"Gitmem gerek."

 

Bu Defne için bir fırsattı. Çünkü şu an Sarp'ın yüzüne bakarsa gözleri dolacaktı. Sarp'ın yüzüne bakmadan hızlıca onlardan uzaklaştı. Sarp "Defne" diye seslense de umursamadı. Koşar adımlarla içeri girdi.

 

"Ne dedi?" diye sordu panikle. Civan kaşlarını çatarak omuz silkti. "Hiçbir şey." Sinirli bakışları Feride'ye kaymıştı. Bir hışımla yanlarından geçerek içeri geçti. Feride'nin bilerekten böyle bir hareket yaptığının farkındaydı. Yalnız o değil herkes farkındaydı. İki kişiden başka. Sarp ve Defne...

 

Alp kaşlarını havaya kaldırarak ellerini cebine soktu. "Burada neden olduğumuzu sordu. Ahu da ödül töreni için geldiğimizi söyledi."

 

Sarp kaşlarını çatarak onları izliyordu. Çünkü ortada garip bir şey dönüyordu. "Ben ona operasyonda olduğumuzu söyledim. Yani hiç sorgulamadı mı?" Merakı yüzünden başı belaya giren Defne Yıldız Aksoy hiçbir şeyi sorgulamaması Sarp'ı ciddi şekilde paniğe sokmuştu.

 

Ahu bakışlarını Feride'ye kaydırdı. "Hayır, Hayal çağırdı. O da koşarak gitti." Feride'nin bu hareketi onun da hoşuna gitmemişti. Abisi olması bir yana nişanlı bir adama nişanlısının gözü önünde sarılması Ahu'nu ciddi şekilde rahatsız etmişti.

 

Fakat şimdi ona hiçbir şey söylemek istemiyordu. Zamanı gelince ağzının payını verecekti.

 

Defne içeri girir girmez bir anda sanki dizlerinin bağı çözülmüştü. "İyi misin?" dedi Hayal kollarından tutarak. "İyiyim."

 

Derin bir nefes almaya çalıştı. Alamadı. Göğsünde bir şey vardı. Ağır bir şey. "İstersen biraz hava alalım." Hayal arkadaşı için endişelenmişti. Kollarından tutarak onu sandalyeye oturttu. "İyiyim, gerek yok. Bir an başım döndü sandım. Bu gün fazla ayaktaydım. O yüzden."

 

Dışarı çıkması şu an isteyeceği son şeydi. Onları görmek istemiyordu. Fakat istemediğimiz şey bizim burnumuzun dibinde biterdi öyle değil mi?

 

Defne ayağa kalkıp tam kapıdan içeri girecekken Sarp ve diğerleri aniden içeri girmişti. "Defne?" Alp önce içeri girmişti. "Ne oldu? Neden yanımızdan hızlıca ayrıldın?" Arkasından gelen Sarp Defne'ni görünce aniden durmuştu. Beklenmedik karşılaşması onu şaşırtmıştı. Fakat ağzını açıp konuşamadı. Dili müsaade etmedi.

 

Defne Sarp'ı görünce hemen bakışlarını çekmişti. Sadece iki saniyelik bir bakışma sıradan bakışma değildi. Son kez anlamlı bakıştı.

 

"Bağları kestik"

 

"Ödül töreni başlıyor," dedi hızlıca açıklama vererek. "Biz gidelim." Kaçıyordu. Ve Hayal dahil herkes bunu anlamıştı. Defne kaçardı. Kaçmakla uzaklaşmakla kendini yıpratmaktan kurtarırdı. Bir anda her şeyi arkasında kolaylıkla bırakabilirdi. Kendisi belki de paramparça olacaktı ama gidecekti... Defne her zaman kaçardı, o hep giderdi...

 

Arkasını dönüp gidince Hayal Alp'le bakıştı. Ardından Sarp'a döndü. Ortada bir şeyler dönüyordu. Farkına varmıştı. Ahu bıkkınlık oflayarak kollarını göğsünde birleştirdi. Defne'nin arkasından bıraktığı soğuk rüzgar herkesin içinden geçmişti. En çok üşüyen ise Sarp'tı.

 

Ödül töreni başladığında herkes şaşırmıştı. Çünkü ödül verileceğini düşünülen kişiler ödül almamıştı. Tam aksine bu kez gerçekten hakkeden kişiler ödül almıştı. Herkes ödül töreninin sonunu merak ediyordu. Çünkü sonda Azimovlar Hastanesi yani Defne'nin çalıştığı hastane ödül alacaktı. Oradan Pınar ve Çağlar'ın ödül alacağını düşünüyorlardı. Çünkü ikisi de çok fazla bilinen en ünlü diş hekimleriydi. Fakat tabii ki de onlardan daha iyileri de vardı. Ancak güçlü reklam sayesinde buraya kadar gelmişlerdi.

 

Nihayet ödül sırası onlara geldiğinde Pınar ve Çağlar kendini ödüle hazırlamıştı.

 

"Evet, arkadaşlar. Şimdi yılda iki kez ödül alan Azimovlar Özel Hastanesinden bu kez herkesin hayatında önemli role sahip olan diş hekimlerimize ödül vermek istedik. Biliyorsunuz ki, o hastanede birçok cerrah ve doktor, uzmanlar ödül almışlar. Bu gün ise ödül alan sadece tek bir kişi var."

 

Salonda herkes şaşkın sesler çıkarırken bir anda arka planda

Rihanna - Diamond şarkısı çalmaya başladı. Herkes şok içinde bu şanslı kişinin kim olduğunu merak ediyordu. Çünkü bu kadar büyük bir özel hastanede sadece tek bir kişinin ödül alması oldukça ilginçti. Çınar bey, Pınar ve Çağlar tedirginlikle pür dikkat sunucu kadını dinliyordu.

 

"Şarkıda da dediği gibi bir elmas gibi parıldayan ve etrafını aydınlatan o kişi... Karşınızda Fransalı Defne Yıldız Aksoy."

 

Ve herkes şok... Önce derin bir sessizlik oldu ardından ise gürültülü alkış salonda yankılandı.

 

Defne şok içinde gözlerini kocaman açmıştı. Ödül alacağı aklının ucundan bile geçmemişti. Hatta belki de yanlış isim söylediler diye kısa bir süre beklediler. Hayal ise önce şaşırsa da ardından mutluluk çığlıklarıyla onlara eşlik etmişti. O kadar mutluydu ki sanki kendi almış gibiydi...

 

"Bravo!"

 

Çınar, Tolga Ceren Pınar bile herkes şaşkınlıkla Defne'ni gürültülü alkışlarken Defne henüz şoku atlatamamıştı. Salon daha bir büyük bir alkışla Defne'ye motivasyon veriyordu. Defne nihayet kendine gelerek içindeki mutlu çocukla kürsüye doğru ilerledi. Şaşkınlıkla etrafını izliyor, bunun gerçek olup olmadığını algılamaya çalışıyordu. Tüm herkes oradaydı ve herkes onu ayakta alkışlıyordu.

 

Shine bright like a Diamond

 

Sunucu kadın mikrofonu vermeden önce Defne hakkında bilgi vermeye başladı.

 

"2017 de Fransa'nın Joseph Fourrier üniversitesine kabul olmuş, ardından 2021 Fransa'da yapılan Doktors are Life ödül töreninde ödül kazanmıştır. Hala okumaya devam etmesine rağmen 2022 de Türkiye'de önce Ömer Aziz kliniğinde işe başlamıştır. Ardından ise 2023 yılında Azimovlar özel hastanesinde çalışmaya başlamıştır. Lütfen bu başarılı kadın doktorumuzu bir kez daha gürültülü alkışlaya bilir miyiz?"

 

Ve salon daha gürültülü alkışladı... Defne'nin az daha mutluluktan kalbi duracaktı. Rüya gibiydi her şey... Çok güzel bir rüyaydı... Tahmin edemeyeceği güzel olaylar başına gelmişti.

 

Hayal ise tüm bu anıları her zamanki gibi telefonuna kaydediyordu. Defne'nin fotoğraflarını ve videolarını çekiyordu. "Bravo!" ve tabii ki tezahürat...

 

Her zaman böyle parla Defne Aksoy.

 

Sunucu kadın mikrofonu Defne'ye uzattı. Defne'nin kendini toparlamaya çalışarak burada onu izleyen yüzlere insanın önünde güzel bir konuşma yapması gerekiyordu... Tüm gözler üzerindeydi ve bu onu daha da heyecanlandırıyordu...

 

"Öncelikle bu ödülü bana layık gördüğünüz için size teşekkür ederim. Ama ben çok şaşkınım." Gülüşmeler, kahkahalar havada uçuyordu. "Açıkçası beklemiyordum. Bu yüzden ne söyleyeceğimi bilemedim." Boğazını temizleyerek Hayal'e baktı. Çünkü Hayal onu heyecanını azaltan tek kişiydi şu an. Hayal'in arkadaşına gururlu bakışı Defne'ni duygulandırmıştı. Küçük yaşlarından beri beraber olan bu iki arkadaş arasındaki anne evlatta bile yoktu. Yıllar bu iki genç kadının arasındaki bağı hiçbir zaman bozmamıştı. İlk günkü hala birbirlerine bağlıydılar... Kötü günde her zaman birbirlerine destek olmuştular. Ve Defne'nin aklından geceyi güzelleştirmek için bir şey geçmişti...

 

"Hepimiz bir yerlere gelmek için çok çalıştık. Tabii ki de çoğu zaman zorlandık..." Hayal'le birlikte geçirdiği zorlu sınavları, sınav streslerini, uykusuz gecelerini hatırladı. Kolay kolay bu raddeye gelmemiştiler.

 

"Ama başardık her şeye rağmen, herkese rağmen başardık... Bu süreçte ailem benim yanımda olmuştu... Onlara ayrı teşekkür ediyorum ancak şu ana kadar yanımda olan beni herkesten daha çok destekleyen, hatta pes ettiğimde beni tekme tokat ayağa kaldıran..." duygusallıktan dolayı gözleri dolmuştu, ve dolu dolu gözlerle güldü. Mutluluk gözyaşlarıydı bunlar.

 

"Ben vazgeçsem bile asla vazgeçmeyen, bana benden daha çok güvenen, benim sihirli değneğim, benim kurtarıcı meleğim Hayal Köse'ye büyük teşekkür edip ve bu ödülü benden daha çok hakkettiği için, benden başarılı olduğu için, işini en iyi şekilde yaptığı için ona vermek istiyorum."

 

Salon tekrar şaşırarak alkışlarken bu kez donakalan Hayal'di. Elindeki telefonu indirerek şaşkınlıkla Defne'ye baktı.

 

"Gerçekten mi?"

 

İnanmıyordu, bu yaşadığı olaylara inanmıyordu. Aniden gözleri dolmuştu. Onu bekleyen arkadaşına doğru eminsiz adımlarla ilerleyerek kürsüye çıktığında herkes daha yüksek şekilde alkışladı. Defne aniden Hayal'e sarılınca Hayal hala rüyada olduğunu düşünüyordu. Kalbi heyecandan dolayı hızlı hızlı atarken nefesi kesilmişti.

 

Çünkü arkadaşı ona hiç beklemediği bir sürpriz yapmıştı. Bu onun aldığı en güzel hediyeydi.

 

Tolga hemen telefonu alarak onları çekmeye başladı. Sunucu Hayal'le görüşüp mikrofonu ona doğru uzatınca, Hayal önce minnettarlık dolu bakışlarla Defne'ye bir kez daha sarıldı. "Balık burcuyum neden ağlatıyorsun beni?"

 

Sıkıca arkadaşına sarılan Defne'nin ondan kalan yanı yoktu... "Çok teşekkür ederim."

 

"Sen bunu çoktan hakkettin."

 

Ödülü bizzat Defne kendisi Hayal'e verdi. Ardından mikrofonu vererek konuşmasını istedi.

 

"Ne diyeceğimi bilmiyorum gerçekten. Yani hiç beklemediğim bir şey oldu. Nasıl tepki vereceğimi bilmiyorum. Bunu bana layık gören arkadaşıma değil kardeşime teşekkür edip başarılarının devamını diliyorum."

 

Tüm salon bu iki başarılı genç kadını alkışlarken nişanlısını gururla izleyen Sarp'ın gözleri parıldıyordu.

 

"Çok güzel olmuş," dedi Ahu hayranlık dolu sesiyle. "Öyle değil mi abi?" Sarp gözünü bir an olsun ayırmadan onu izliyordu. "Evet," dedi sessizce. "Çok güzel olmuş." Gözleri kamaşıyordu. İlk kez Defne'ye çaktırmadan doya doya bakıyordu. Elbisesinin bedeninde duruşu, yürüyüşü, hareketleri, saçlarını savurması onu heyecanlandırıyordu.

 

Feride Sarp'ın Defne'ye hayranlıkla bakmasından dolayı rahatsız olmuştu. Dudaklarını öfkeyle birbirine bastırıp hızlıca onların yanından ayrılınca Civan gülmemek için kendini zor tutuyordu. Feride Sarp'tan güzel bir tokat yemiş oldu. "Birisi kıskandı." Alp ona katılarak başını hafifçe sallayarak güldü. İlk günden beri Alp hep Defne'ni koruyordu. Çünkü Defne'ni Sarp'la yakıştırıyordu. Onun düşüncesine Feride araya giren reklamdı. Gereksiz ve yorucu...

 

Civan'ın bakışları aniden Defne'nin arkadaşı Hayal'e kaydı. Kızlar birbirlerine sevgiyle bakıyordular. Gerçek arkadaşlığı gözlerinden okumak oluyordu.

 

"Bu kız da doktor öyle mi?" diye sordu Alp aniden. "Güzelmiş" Gece gibi siyah saçları, beyaz pürüzsüz cildi, gece mavisini tonu ne kadar da çok yakışmıştı. Kızın fiziği elbiseni çok güzel taşıyordu. Duruşu, yürüyüşü Alp'in dikkatini çekmeye yetmişti.

 

"Sevgilisi yok, araştırdım. Daha önce aldatılmış." Alp bakışlarını Hayal'den çekmeden dudaklarında belli belirsiz bir gülümsemeyle "böyle bir kadın aldatılır mı hiç?" dedi büyülenmiş gözlerle.

Sarp kaşlarını çatarak Alp'e döndü. "Eee?" dedi imayla. "Tüh, görüyor musun? Yalnız şimdi." Arkadaşını tanıyordu. Çapkın arkadaşının bu kızı tavlayacağını biliyordu.

 

"Onu yalnız bırakır mıyız hiç?" Alp şeytani gülüşle bakışlarını Sarp'a dikti. "Bir şeyler yaparız." Tek kaşını kaldırıp Civan'a döndü. "Bu kızla ilgili her şeyi öğrenmek istiyorum. Bana bulabildiğin her şeyi bul."

 

***

 

Defne'nin anlatımıyla

 

Ödül töreni bittikten sonra artık yavaş yavaş misafirler dağılmaya başlamıştı. Fakat asıl eğlence kısmı bitmemişti. Farklı şarkılar çalarak eğlenen daha bir sürü insan vardı. Uzaklara dalıp giden ben artık etrafımdaki sesleri duymamaya başlamıştım. Sarp'la Feride'nin o sahnesi gözümün önünden gitmiyordu. Unutmak imkansızdı...

 

"Ne oluyor sana bu gün?" dedi huysuz sesle Hayal. Beni böyle görmekten bıkan Hayal masadan beni çekerek kapıya doğru yönlendirdi.

 

Artık duygularımla tek başıma savaşmaktan yorulmuştum. Zaten bir çıkış yolu da yoktu. Çünkü Sarp beni büyük bir çıkmaza sokmuştu. Her zaman Hayal bana ilişkilerim konusunda akıllıca fikirler veriyordu. Belki de şimdi de onu dinlemem gerekiyordu.

 

"Sarp'la Feride'ni sarılırken gördüm," dedim aniden. Söylerken bile kalbim kasılıyordu. Sarp'a karşı duygularım yoksa neden böyle oldu? Neden etkilendim bu olaydan bu kadar?

 

"Ne?" dedi Hayal anlamayan gözlerle. Dudağımı tedirginlikle ısırıp ona doğru yaklaştım. "Sarp'la Feride'nin arasında bir şey var."

 

"Eee?" dedi umursamaz gözlerle bana bakarak. "Sarıldılar diye hemen şipledin mi?"

 

"Hayal, Sarp Feride'ye güzelim dedi. Sana ihtiyacım var dedi. Çok samimiydiler." Söylediğim cümleyle Hayal tek kaşını kaldırıp bana baktı. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. "Uf, Allah'ım hiç mi güzel bir aşk hikayemiz olmayacak?" dedi bir anda.

 

"Bana da güzelim diyordu. Şimdi ise bir başkasına diyor. Zaten sarışınlardan hoşlanıyorum diyordu. Al işte sana kanıt."

 

Çocuk gibi Hayal'in önünde durup kendi derdimi anlatmaya çalışırken Hayal sessizce beni dinliyordu. Sarp'ın kalbinde birisinin olma ihtimali ya da onun için değerli olan birisinin olma ihtimali neden beni bu kadar üzmüştü ki?

 

"Kıyamam ben sana benim minik kuşum." Yüzümü avuçlarının arasına alıp alnımdan öptü. Bana sarılarak beni sakinleştirmeye çalışıyordu.

 

Sarp'a aşık değildim bundan emindim de ama ona aitlik duygusu beni değişik hissettiriyordu. Nişanlım ne de olsa? Kim nişanlısını başka bir kızla sarılırken görmek ister ki?

 

"O zaman kollarımızı sıvayıp bir şeyler yapmamız gerekiyor." Başımı kaldırıp Hayal'e baktım. "Ne gibi?"

 

"Sen arkadaşına güven." Hayal göz kırptığında gülümseyerek gözlerine baktım. Aklında bir şeyler vardı.

 

***

 

İçeride fazla gürültü olduğu için artık bir süre sonra ikimiz de sıkılıyorduk. İçeride olduğum süreçte Sarp'a taraf bakmıyordum. Ama benim iki gözüm yok dört tane gözüm vardı. Diğer ikisi Sarp'ın üzerindeydi. Ve diğer gözlerim olan Hayal Sarp'ın bir an olsun gözlerini benden çekmediğini söylüyordu.

 

"Kızım, adam birkaç saniyelik başını çeviriyor. Tekrar sana bakıyor" dedi mırıldanarak. "Sanki ona bakmanı bekliyor gibi."

 

"Beklesin" dedim inatla. Kadehden bir yudum alarak etrafıma bakındım.

 

Neye inat ediyorsam artık.

 

"Defne, şimdi ne yap biliyor musun?" dedi fısıltıyla Hayal. "Sarp'ın yanına git."

 

"Ne?!" dedim bir anda. "Hayır. Öyle bir şey olmayacak."

 

"Sen iyice kendini kaybettin." Gözlerini devirip dudaklarını büzdü. "Kızım, sen Defne Yıldız Aksoy'sun. O karşındaki adamın nişanlısı. İstersen onun yanına gidersin, istersen sarılırsın, istersen de öpersin. Kimse sana bir şey diyemez. Hatta Sarp bile diyemez."

 

Hayal gaz veriyor, bende gaza geliyordum.

 

"Ayrıca sen istersen tüm erkekleri baştan çıkara bilirsin. Ne oldu sana ya? Nişanlanınca güncelleme mi geldi?"

 

Doğru söylüyordu. Ben iyice kendimi unuttum.

 

"İyi de neden yapayım ki bunu?"

 

O zaman otur Feride Sarp'ı kapsın.

 

"Feride meydanda at oynatırken sen böyle sessiz mi oturacaksın? Git sahip çık kocana."

 

Öh Defne. Gerçekten neden bu kadar duygusal oldun? Feride senin tırnağın bile olamaz.

 

"Haklısın ya. Neden burada duruyorum ki? Benim yerim Sarp'ın yanı."

 

"Nihayet kendimize geldik. Hadi gel gidelim" Hayal elimden tutunca Sarp'a doğru ilerlemeye başladık. Feride onlarla değildi. Bu beni biraz olsun rahatlatmıştı.

 

Biraz önceki Defne'den hiçbir iz kalmamıştı. Yüzümde sıcak bir gülüşle onların yanlarına gittiğimde Sarp şaşkınlıkla beni izliyordu.

 

Oğlum, yükselenim ikizler. Ne yapacağım hiçbir zaman belli olmaz.

 

"Operasyonda olacağını söyledin, şimdi buradasın. Neden?" Sorduğum soruyla tek kaşını havaya kaldırarak Ahu'ya baktı. Ahu memnun olmuş ifadeyle "iptal oldu diyelim. Daha sonra konuşuruz," dedi bana dönerek. "Bu arada kızlar ikinizi de tebrik ederiz. Başarılarınızın devamını dilerim."

 

"Merci. Vous êtes très gentil."

 

"Ne?!" dedi gülerek.

 

"Teşekkür etti, Çok naziksin diyor," dedim açıklama yaparak.

 

Hayal kolunu omzuma atarak "Defne benden daha fazla Türkçe'ye hakim," dedi Ahu'ya gülümseyerek. "Ben daha uzun süre kaldığım için pek hatırlayamadığım kelimeler var."

 

"Defne'nin mükemmel olmadığı bir konu var mı acaba?" Sarp kendi kendine mırıldanarak ikram edilen tatlını ağzına attı. Söylediği cümleni ben dahil herkes duymuştu.

 

"Bunu iltifat olarak kabul ediyorum o zaman."

 

Kaşlarını çattı. "Ben ne dedim şimdi?"

 

"Defne'nin mükemmel olmadığı konu var mı acaba dedin kardeşim" Alp alay eder gibi güldü hafifçe.

 

Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırarak karşımdaki adamı zevkle izlerken Sarp ağzındaki lokmanı güçlükle yutarak bana döndü. "Ben sesli düşündüm sanırım."

 

Şimdi elime düştün Sarp Baysoy.

 

"Sen beni mi düşündün?" dedim gülerek.

 

"Hayır," dedi itiraz ederek. Korkuyla gözlerini açarak bana bakıyordu.

 

"Ama öyle dedin."

 

"Hayır, öyle bir şey demedim." Çocuk gibi itiraz ederken yüzündeki tatlılığın farkında değildi.

 

Tek kaşını kaldırıp gözlerinin içine bakarken kendini kaybetmişti. "Benim mükemmel olduğumu düşündün ve bunu dile getirdin. Yakalandın Sarp Baysoy. Eller yukarı."

 

Aniden söylediğim cümleyle herkes yüksek sesle kahkaha atarak gülmeye başladı.

 

Sarp ise başını hafifçe aşağı yukarı tehdit eder gibi sallayarak seninle görüşürüz anlamında bana baktı. Omuz silkerek, göz kırptım.

 

Bu kez sahne benimdi...

 

"Tebrik ederim doktor hanım," Aniden Poyraz'ın sesini duymamızla arkaya doğru dönmüştük. Poyraz yanında bir adamla bize doğru geliyordu. "İkinizi de" dedi Hayal'e kısa bir bakış atarak.

 

Üzerinde gri takım elbisesiyle oldukça havalıydı, ama bir siyah takımlı bir Sarp Baysoy değildi tabii ki.

 

İkimiz de aynı anda "teşekkür ederiz" dediğimizde Poyraz bu kez Sarp'a döndü.

 

"Böyle zarif, güzel, başarılı bir nişanlın olduğu için şanslısın başkomiserim. Yerinizde olmayı çok isterdim."

 

Ve kırmızı alarm. Savaş ilan edildi. Poyraz'ın bakışlarından bir şey olduğunu anlamıştım zaten ama bu kadar açık sözlü olacağını düşünmemiştim.

 

Poyraz resmen açık açık savaş ilan etmişti. Sarp bunun farkındaydı. Gözlerini kısarak, dudadığının köşesi büyük bir kibirle kıvrıldı.

 

"Evet, çok şanslıyım. Defne'nin benim nişanlım olması benim için en büyük şans."

 

Değildi. Başına bela olacağım, haberi yok.

 

Poyraz dik duruşuyla, kendinden emin tavırla Sarp'ı izlerken, Sarp aniden başını dikleştirip Poyraz'a döndü. "Benim yerimde olamayacaksınız maalesef. Ama bence siz de kendinize uygun birisini bulabilirsiniz."

 

Poyraz'ın bakışları direk bana kaymıştı. Bu iki şovalyeni sanki çizgi film izliyormuş gibi izliyordum. Oysa gerilim benim yüzümden mi?

 

Umursuyor muyum? Hiç.

 

"Belki de zaman her şeyi değiştirir bilemeyiz." Bakışlarıyla yüzümü göz hapsine alırken ben Hayal'e döndüm. "Benim senin nişanlında gözüm var desin tam olsun" dedim fısıltıyla.

 

"Efendim?" dedi Poyraz bey aniden.

 

Ama ben fısıltıyla konuştum. Nasıl duydu ki?

 

Sarp'ın öfkeli bakışları sanki ben suçluymuşum gibi bana dönerken yutkundum.

 

Ne yapsam acaba pat diye fikrimi mi söylesem yoksa daha medeni şekilde laf mı soksam?

 

"Diyorum ki bence sizinle ilgilenen kadınlarla ilgilenirseniz bence işiniz kolaylaşır." Sarp'ın bakışları büyük bir özgüvenle direk tekrar Poyraz'a dönmüştü. "Bakın SEVGİLİ NİŞANLIM da öyle diyor." Sevgili nişanlım kelimesini bastırarak söylemişti.

 

Sevgili nişanlım?

 

Poyraz bakışlarını çekip ellerini cebine sokarak Sarp'a döndü. Yüzünde kendinden emin ifadeyle Sarp'ın gözlerine baktı. "Tüh, bende zoru seviyorum ne yapayım?"

 

Silahlar hazırdı, şimdi ise sadece ateş açmak kalmıştı. Herkes merakla kimin ilk ateş açacağını beklerken aniden araya Alp girmişti. "Poyraz bey, bu ayın sonunda düğünümüz var sizi de bekleriz."

 

Ve ilk ateş açıldı.

 

Poyraz aniden kaşları çatılmıştı. "Ne düğünü?"

 

"Sarp başkomiserle Defne hanımın düğünü." Bu kez cevap veren ise Civan'dı. "Evleniyorlar" dedi meydan okur gibi. Bu duruma bozulan Poyraz yüzünde zoraki gülümseme kondurmaya çalışsa da herkes onun apaçık sinirlendiğinin farkındaydı.

 

"Öyle mi? Ne çabuk? Açıkçası uzun süre nişanlı kalacağınızı düşünmüştüm." Sarp, Civan ve Alp zafer gülüşleriyle Poyraz'a bakarken Poyraz bana kısa bir bakış atmıştı.

 

Sarp yüzüne sinsi bir gülüş yerleştirip yüzünü Poyraz'ın yüzüne yaklaştırıp fısıltıyla "hasretinden ölüyorum da o yüzden acele ettiriyoruz," dedi tıslayarak. "Bir an önce kavuşmak için. Anlarsın ya" Gözlerim yuvalarından çıkacak kadar kocaman açılırken dudaklarım o şeklini alarak Hayal'e döndüm. Ağzım açık şekilde Hayal'e bakarken Hayal çenemi yukarı doğru ittirerek ağzımı kapattı.

 

Oha! Çüş! Bu kadar açık konuşması doğru muydu? Ay bir sıcaklık geldi.

 

"Ne diyor lan bu?!" dedim fransızca Hayal'e. "Enişte fazla sert çıktı" dedi Hayal fransızca.

 

Aniden herkesin bakışı bize dönmüştü. Kendi aramızda fransızca konuşmamız ve onların hiçbir şey anlamaması onların dikkatini çekmişti.

 

"Bize bakıyorlar" dedim tekrar fransızca. "Sus, dikkat çekiyoruz," dedi Hayal beni susturarak.

 

Poyraz ne kadar belli etmese de bu duruma daha fazla bozulmuştu. Geri çekilerek ona açılan ilk ateşin cevabını vermek için keyfini bozmadan bana döndü. "O zaman size mutluluklar dilerim. Daha çok var düğününe bu yüzden biraz dikkatli olun. Bir daha kaybolmasın gelin hanım." İmalı bakışları hiç hoşuma gitmemişti. İlk kez negatif bir enerji almıştım ondan.

 

Sarp beni kendine çekerek çıplak belime kolunu sardı.

 

Bu adam her fırsatta bana dokunacak mı?

 

"Siz hiç merak etmeyin, bir daha onu bırakma niyetinde değilim." Çıplak belime elini koyunca titremiştim. Sanki bana inat olsun diye parmağını belime sürtüyordu. Daha fazla duramıyordum. dokunmak ister gibi, daha fazla temas etmesi beni heyecanlandırıyordu. Aniden başını bana çevirdi. Titrediğimi hissetmişti. Tek kaşını kaldırarak bana ne oluyor der gibi baktığında yüzünde belli belirsiz bir gülüş sezdim. Bakışlarımı ondan kaçırdım.

 

Ne cevap verecektim? Bana dokunduğu için heyecanlandığımı mı?

 

Hiç kimse anlamamıştı, sadece o hissetmişti...

 

Poyraz başını sallayarak yanındaki adamla beraber yanımızdan uzaklaştığında Sarp hala öfkeli gözlerle onun arkasından bakıyordu.

 

"Hasretinden ölüyorum" Alp Sarp'ın taklidini yapınca Hayal kahkaha atarak gülmüştü. "Anlaşma bahane bunların başka planları var kesin" Şu an Alp'le Hayal bizimle alay mı ediyordu?

 

Çatık kaşlarla onlara döndüm. "Ne saçmalıyorsunuz siz? Görmediniz adamın yaptığını?"

 

Peki ben şu an ne yapıyorum? Sarp'ı mı koruyorum?

 

"Tamam da o kadar açık konuşmaya gerek var mıydı peki?" Civan da onlara katılarak bizimle alay ederken Sarp aniden hepsine öfkeli bakışlarını yolladı. "Sinirimi sizden çıkarma mı istemiyorsanız hepiniz susun."

 

Susmadılar. Kendi aralarında kıkırdamaya devam ettiler. Ve tam o sırada Feride'nin gelmesiyle tüm moralim bozulmuştu. Sarp'ın bana baktığını hissediyordum fakat ona bakmadan yanından geçtim. Biraz önce geldiğimiz masaya doğru ilerlerken Hayal de peşime takıldı.

 

"Niye yanlarından gittik?"

Hiçbir şey demeden masama gelip bıraktığım kokteyl yudumlamaya başladım.

 

Şu an moralim bozuktu. Sarp'la konuşsam da Feride'yle yüz göz olmak istemiyordum. Çünkü dikenli birisiydi.

 

"Sen ona şu an zafer kazandırdın. O gelince gitmek ne demek?"

 

"Yeter Hayal!" dedim fransızca. "Şu an konuşmak istemiyorum."

 

Zihnim yine karışıktı. Sarp'ı Feride'ye kaptırmak istemiyordum. Bilmiyorum nedenini ama içimdeki kıskançlık duygusunu alt edemiyordum. Aniden telefonuma gelen mesajla dikkatim dağılmıştı. Telefonumu açarak mesaj kısmına girdim.

 

Serap'ın davasıyla ilgilenen avukat Seren'den mesaj vardı. "Önemli şeyler bulduk. İlginizi çekebilir. Mümkünse hemen gelin"

 

Hızlıca çantamı alıp arabanın anahtarını Hayal'e verdim. "Sen bunu al, eve gidersin. Benim gitmem gerek şimdi."

 

"Nereye?" diye arkamdan seslendiğinde Sarp beni fark ederek peşime düştü. Ona yakalansaydım, beni yalnız başıma asla bırakmazdı. Bu yüzden koşar adımlarla salondan çıkarak kendimi dışarı attım. Oraya nasıl gideceğime dair hiçbir fikir yoktu. Fakat bazen şansımız hiç beklemediğimiz anda karşımıza çıkar. Kapıda babam arabadan inerken hemen elindeki anahtarı kaparak "arabanı geri getireceğim" deyip hızla arabaya bindim. Peşimden koşarak gelen Sarp "nereye?" diye sorduğunda babam da şaşkınlıkla "Defne, ne oluyor?" diye sordu. Arabayı çalıştırıp hızlıca oradan uzaklaştım.

 

Herkese tekrardan merhabalar minnoşlarımmm... Yazarınız geldiiii. Şu an iki hikayeni de yetiştirdiğim için çok mutluyum. Tutmayın beniii

 

Evet, bölümle ilgili ne düşünüyorsunuz? Defne'nin kıyafetini yorumlayın hemen medyada.

 

Sizce bundan sonra neler olacak? Fikirlerinizi yorumlara bekliyorum... Hadi byeeee

 

Yorum yapın bol. Oy verin ve arkadaşlarınızla paylaşın

 

 

Bölüm : 22.12.2024 21:06 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Adelina / Savaş'ın Yıldız'ı / 11.Bölüm: 'Kıskançlık Savaşı'
Adelina
Savaş'ın Yıldız'ı

7.04k Okunma

500 Oy

0 Takip
49
Bölümlü Kitap
Giriş1.Bölüm: "İçimizdeki Kötülük"2.Bölüm: "Savaş'ın Peşinde"3.Bölüm: "Tesadüf Değil Plan"4.Bölüm: "Kırılmış Kabulleniş"5.Bölüm: "Arkadaş Olalım mı?"6.Bölüm: "Geri Dönüş"7.Bölüm: "Bilinmeyen Hata"8.Bölüm: "Kaçırılma Krizi"9.Bölüm: "Dağ evinde dağ ayısıyla"10.Bölüm: "İlk Mühür"11.Bölüm: "Kıskançlık Savaşı"12.Bölüm: "Şeytanın Tohumu"13.Bölüm: "İhanet Hançerinin Ateşi"14.Bölüm: "Gerçeklerden Uzak Hayallere Yakın"15.Bölüm: "Korkusuz Yürek"16. Bölüm: "Rüya Gibi Kabus"17.Bölüm: "Aile Olmaya Hazır mısın?"18.Bölüm: "Bir Yıldız İntikamı Düşünün"19.Bölüm: "Topuklu Belalar"20.Bölüm: "Acı Gerçeklerin Rüzgarı"21.Bölüm: "Karanlığı ışığımdan daha güçlü."22.Bölüm: "Kraliçe Geri Dönüyor"23.Bölüm: "Büyük Buluşma"24.Bölüm: "Yıldız Kayması"25.Bölüm: "Yüzleşme"26.Bölüm: "Anne sana ihtiyacım var."27.Bölüm: "Şimdi Sıra Bende"28.Bölüm: "Ben Defne Yıldız Karakurt"29.Bölüm: "Herkesin Kendi Acısı Kendine Yeter"30.Bölüm: "Mahşerin Karanlık Perdesi (Sezon Finali)24.Bölüm: "Özel Bölüm"Özel Bölüm: "Akşam Yemeği(Savaş ve Defne)"(İkinci Kitap) 31.Bölüm: "Dönüyoruz"(2.Sezon)32.bölüm: "İki Ateşin Aşkı"33.Bölüm "Karanlığında Işığımı Kaybettim"34.Bölüm: "İçimizdeki çocuk"35.Bölüm: "Cehenneme Bir Adım Kala"36.bölüm: "1.Gün-Şeytanın Pençesinde"37.Bölüm: "2.gün Kayboluş ya da yok oluş"38.Bölüm: "Savaşın Ortasında Sen ve Ben"39.Bölüm: "Oyunun Gerçek Piyonları"40.Bölüm: "Tutsak Zihinlerin Zincirli Kalpleri"41.Bölüm: "Siyahın Beyaz Lekesi"42.Bölüm: "Karanlığın Sonu"43.Bölüm: "Sahte Sevgi Çemberi"44.Bölüm: "Çizginin Ucunda"45.Bölüm: "Son Seçim"46.Bölüm: "Bozulmuş Düzen"
Hikayeyi Paylaş
Loading...