
Arkadaşlar 18+sahneler olacak. Rahatsız olacak bu bölümü geçsin lütfen.
"Savaş, şaka yapıyorsun herhalde?" dedim kucağındayken. Yol boyunca bunun şaka olup olmadığını idrak etmekte zorlanıyordum. İnkar ettikçe o hiçbir şey söylemiyordu.
"Niye? Benim gibi yakışıklı kocanla birlikte olmak sana zor mu geldi?"
"Hayır, benden iğrenen adamla birlikte olmam ben" dedim üstüne bağırarak. "Beni hemen indir!" Ancak o gülüyordu. Yörüngesi benim odam değil kendi odasıydı. Gerçekten söylüyordu, kahretsin!
Odaya girip kapıyı kapattığında yatağa yöneldi. Beni yavaşça yatağa bıraktığında panikle yüzüne baktım. Ama bedenim istiyordu. Lanet olası ilacın etkisindeyim hala.
Yatağın kenarına doğru kayınca yüzünde sinsi gülüşle beni süzdü. "Büyük gün geldi ha?" Ardından ceketini çıkarıp kenara fırlattı. Yutkunurak gözlerine baktım. "Savaş-"
"İstemezsen dururum, ama bu durumda fazla kalamazsın."
"Benden iğreniyordun" dedim ağlamaklı sesimle. "Şimdi dokunmak mı istiyorsun?"
İmekleyerek yanıma gelip yüzünü yüzüme yaklaştırdı. "Ben senden asla iğrenmem." Nefesi dudaklarıma çarptığında kasılmıştım. Kollarımdan tutarak kendine çekip ayağa kalkmamı sağladı. Ayakta duramıyordum, kalbim deli gibi atarken damarlarımdaki kanın sıcaklığı gittikçe artıyordu. Savaş bana dokunursa ben yanardım.
Elini yüzüme getirip yüzümü yüzüne yaklaştırdı. Nefesi ateşimi körüklüyordu. "Bu gece gerçekten benim karım olacaksın." Kolu belime kayınca beni kendine bastırdı. Zaafım olduğunu biliyordu. "İstemiyorum" dedim güçlükle çıkan sesimle. Ama istiyordum. Hem de deli gibi istiyordum. Ancak ilacın etkisi değildi bu. Bizim yarım kalan hesabımız vardı. "Gözlerin öyle demiyor ama. Ayrıca istemesen bile mecbursun bu saatten sonra." Haklıydı, içim cayır cayır yanarken ona karşı koymak imkansızdı. Hele ki böyle bir yakışıklılığa karşı. "İstiyorum," dedim sonunda. Kararlılık seviyem yine beni benden aldı.
Dudaklarını dudaklarıma sürtüğünde soluğum kesilmişti. Tek dokunuşuyla ıslanıyordum. "Savaş" dedim fısıltıyla. Ama sesim inleme gibi çıkıyordu. Alt dudağıma küçük bir öpücük kondurup dudaklarını yüzümde dolaştırdı. "Efendim?"
"Benimle birlikteyken başka bir kadınla oldun mu?" dedim inleme karışık sesle.
"Hayır" dedi sessizce. Dudakları yüzümün her zerresini öperken belimdeki eli sırtımda gezinmeye başladı. Fakat istediğini alamıyor gibiydi. Elleri ceketime kaydı. Ceketimi çıkarıp bir kenara attığında siyah kropumla kalmıştım. Elini bu kez çıplak omzuma dokundurdu. İşte şimdi tatmin olmuştu. Tenime dokunduğu anda dudakları dudaklarıma kaydı. Öpmeye çalışırken ilacın etkisiyle kendimi ona bıraktım. Çünkü ona artık bedenim tepki veriyordu. Dudaklarına karşılık verince belindeki elini sıkılaştırdı. Dokunduğu her yeri sıcaklığıyla yakıyordu. Ellerim yüzüne gitti, parmak uçlarım bebeksi sakallarına dokunduğunda dokunuşu ve öpüşü sertleşti. Öpüşüyle her şeyi unutuyordum. İlaç gibi dokunuşu beni kendimden geçirmeye yetiyordu.
Ellerini bu kez kalçalarıma kaydırdı. Parmaklarıyla sıktığında kısık sesle inlemiştim. Dudaklarını boynuma kaydırdı bir anda. Biraz önce bana dokunmasını istemezken şimdi ise tam tersiydi. Daha fazlasını istiyordum. Beni delirtiyordu. İz bırakacak şekilde boynumu emdiğinde ağzımdan çıkan inlemeye engel olamadım. Savaş'ın dudakları arasında hapsolmuştum. "Ah!" Kollarının arasında çaresizce inlemekten başka bir şey yapamıyordum. Esiriydim, ama mahkum olmaktan memnundum.
Tekrar dudakları dudaklarıma kaydı ama bu sefer fazla sert öpüyordu. Karşılık vermekte zorlanıyordum. Nefesimi kesiyordu. Ellerim göğsüne kaydı. Çıplak değildi ama sıcaklığı ellerimi yakıyordu. "Çok giyiniksin" dedim fısıltıyla itiraz ederek.
"Soyundur o zaman!" Dudağında çarpık bir gülüş belirmişti. Düğmelerini tek tek açıp gömleğini kenara fırlattım. Karşımda kusursuz vücuduyla kalakaldı. Kaslarına dokundum, daha sonra sırtına dokundum. Teninin ezberlemek ister gibiydim. Sıcaktı teni ve beynimi sarhoş etmeye yetiyordu.
"Ama eşitleyelim." Kropun eteklerinde tutup yukarıya doğru sıyırıp üstümden çıkardı. Siyah sütyenle karşısındaydım. Gözleri direk göğüslerime kaymıştı. Çünkü sütyen göğüslerimi taşırmıştı. Bana bu gece farklı davranacağını anlamıştım. Bakışları bile farklıydı. Beni arzuluyordu. Göğüslerimle karşılaştığı anda kısık sesle küfretti. Gözlerinde kıvılcım parlamıştı. Alt dudağımı ısırarak vücudumu vücuduna yasladım. Artık sıcaklık eşitlendi. Beni yatağa itince sırtüstü yatağa düştüm. Üzerime çıkarak şınav pozisyonu alarak göğüslerimi öpmeye başladı. Fakat öyle bir yavaşlıkta öpüyordu ki beni delirtmek ister gibiydi. Önce küçük küçük öpücükler kondurdu ama sonra kendini tutamadı ve ısırdı. "Savaş, yavaş." Zevkin doruklarındaydım. Zevki bana nasıl tattıracağını çok iyi biliyordu.
"Sence mümkün mü?" Kendinden geçmişti. Islak dudakları göğüslerimi emerken elleri sütyenimin kopçasına gitti. Sütyenimi çıkardığında arttık onun karşısındayım. Dudakları bu kez sol göğsümü içine hapsetti. Dudaklarının tenime bıraktığı sersemlikle başımı yatağa daha çok bastırdım.
Dudakları uzun bir süre göğüslerimde oyalandı. Beni kendine ait kılıyordu. Her zerremde imzasını bırakıyordu. Dudakları göbek deliğime kadar ince bir çizgi halinde aşağı inerken soluğum kesilmişti. Dudakları elleri tenimi keşfediyordu. Karnıma ıslak öpücükler kondurdu. Gittikçe daha fazla ıslanıyordum. Bir anda doğrulup pantolonumu çıkarmak için harekete geçti. Düğmelerini açtığında kalçamı kaldırdım. Pantolonumu çıkarıp onu da bir kenara fırlattı. Islak külotumla bakıştığı anda diliyle alt dudağını ıslattı. Karnımda kaynayan ateş kasıklarımı sızlatıyordu.
Külotumu çıkarmadan üzerine doğru eğildi. Önce bacak içimi öptü, kokladı, tekrar öptü. Nefesim sekteye uğramıştı. "Savaş, dayanmıyorum."
Sıcak nefesi külotumun üstünden kadınlığıma doğru verirken gözlerimi kapatarak kendimi ateşin içine atmıştım. Bu yavaşlık beni çıldırtıyordu. Ellerimle çarşafı sıktım. "Ah!" Kalbim patlamaya hazır bomba gibiydi.
Nihayet külotumu çıkardığında özgürlüğe kavuşmuş kadınlığım Savaş'ın dudaklarının arasında hapsoldu. "Bu fazla!" dedim inleyerek. "Değil." Dudakları kadınlığımı soluksuz öptü, öptü ve tekrar öptü. Kesik kesik soludum. Darbeleri bazen ağır bazen ise beklenmedik şekilde hızlıydı. Ateş içinde yanan kadınlığımı öptü. Fakat içine çekerek, emerek, dil darbeleri ile delirtecek şekilde. Dayanamıyordum. Her an gelebilirdim.
"Savaş!" dedim nefes nefese. Dil darbeleri şiddetleniyordu. Dayanamıyordum, bir anda yüksek sesle inlediğimde başını kaldırıp şaşkınlıkla bana baktı. "Adamlarım kapıda, ayıp ayıp. Biraz edepli ol." dediğinde sinirle kafasına vurdum. "Beni soktuğun hale bak." Umursamadı bile gülerek alt dudağını ısırdı. Ardından doğrulup bana doğru tekrar eğildi. Dudakları tekrar boynumda dolaştı. Fakat bu kez parmağı kadınlığımdaydı. "İşi çabuk bitire bilirdin. Niye süründürüyorsun?"
"İlk gecemiz. Neden tadını çıkarmayayım?"
"Savaş!" diye inledim parmağını içime soktuğunda. İçimde kor gibi yanan ateşi körükledi. Gözlerinden kopamadım. Nefesi ılık nefesime karıştı. "Defne!" diye inledi. Kendini zor tutuyordu. Dudaklarına yapıştım. Bir anlık kimliğimizi bile unutmuştuk. Kim olduğumuzu, aramızdakileri, zamanı, tarihi... Her şeyi...
İkinci parmağı devreye girdiğinde gözlerimi kapattım. Artık ben hazırdım. Nirvana yaşarken parmakları aniden hızlandı. Kasıklarımda ağır bir taş ağırlaştı. Sızının patladığını hissettiğimde tırnaklarımı sırtına geçirdim. Ve bir anda kendimi titreyerek serbest bıraktım. İstediğimi almıştım, ancak Savaş duracak gibi değildi. Doğrulup pantolonunu düğmesini açtığında sıranın onda olduğunu anladım. Nefes nefese soluklanırken, tekrar üzerime çıktı. Ve bu kez dudakları sert öpüyordu. Kahretsin! Yeniden gelebilirdim. Yeniden gelmemi sağlayabilirdi. Giyinik olmasına rağmen erkekliğini içindeymiş gibi hissediyordum. Dudakları dudaklarımı öperken kendini bana bastırıyordu. Fakat uzun süre dayanamadı. Pantolonundan tamamen kurtulduğunda boxerini de çıkartmıştı. Bakışlarım heybetli aletine kaymıştı. Birazdan içimde olacak hatta beni parçalayacak olan o şeye.
Beklenmedik bir şekilde bacaklarımdan tutarak beni kendine doğru çekti. Bakışları her yerimdeydi.
Üzerime doğru eğilerek şınav pozisyonu aldı. Gözlerimin içine bakarak erkekliğini bana sürttü. Her şey yeterince son noktadaydı. Çünkü ben ateş gibi yine yanmaya başlamıştım. Savaş'ın ateşi ise bana dokunuyordu. Alev alev yanan erkekliğini yavaşça içime soktu. "Ah!" diye bağırdım. Evet, inlemedim bağırdım. "Bizi rezil edeceksin sonunda" dedi huysuzlukla. "Yavaş olsan olmaz mı?"
"Henüz girmedim içine."
"Yavaş gir o zaman."
"Kasma kendini."
Kendini yavaş yavaş içime itmeye başladı. Girişiyle canım acırken acı içinde inledim. "Şşş, geçti tamam" Kendini zor tutuyordu. "Kasma," dedi hırıltılı sesle. Ama sanki kadınlığım parçalanıyordu. Canımın acısını hafifletmek için dudaklarıma yapıştı. Yavaş yavaş içim parçalanıyor gibiydi. Onun hiçbir suçu yoktu ama kadınlığım parçalanıyordu. "Çok darsın.". O bile zorlanıyordu. Biraz daha beni alıştırdıktan sonra kendini tamamen içime ittiğinde acı içinde inlemiştim. Gözyaşlarıma engel olamamıştım. "Savaş!" diye bağırdım.
"Bitti tamam. Geçti." Beni sakinleştirmeye çalışıyordu ama aynı zamanda da kendisini de zor tutuyordu. İçimde harekete etmeye başlarken acı yerini zevke vermeye başladı.
"Savaş!" diye inledim. Savaş'ın hırıltısı dudaklarıma çarparken gözlerini bir an olsun gözlerimden ayırmıyordu. İçimdeki erkekliği gitgide büyürken zevkten dört köşe olmuştum. Dudaklarımı zevkle ısırmaktan kanatmıştım. Artık içimde değil derinliklerimdeydi." Ah Defne!" şehvet dolu gözleriyle. Gözleri daha çok koyulaşıyordu. Elleri basenlerimde dolaşırken diğer eliyle elimi tutmuştu. Alnını alnıma yapıştırıp gözlerini dudaklarıma kaydırdı. "Şimdi hızlanacağım. Serbest bırak kendini." Beni yönlendiriyordu. Birbirimize karışarak zamanın içinde kayboluyorduk. Artık dünya sadece ikimiz var olduğu yerdeydi. Sadece biz vardık...
Savaş hızlandığında ellerim bedeninde dolaşmaya başladı. Parmaklarımla önce göğüs kaslarına, ardından karnına dokundum. Onu hissetmek varlığını hissetmek çok güzeldi. Tamamen birbirimize aittik.
"Dokunmak yasaktı demiştik değil mi?" Sırıtarak gözlerime baktı.
"Sen bozdun ilk anlaşmayı." dedim gülerek.
"Sen de beni ayarttın" Gelgitleri devam ederken dudaklarımı boş bırakmıyordu.
"Suç yine benim mi?" dedim imayla. Sevişirken bile kavga ediyorduk. "Karşıma çıktığın ilk günden suç senin" dedi sessizce. "Alış artık."
"Kötüsün" dedim göğsüne vurarak. Fakat o hala içimdeydi. Dudaklarıma vahşice yapışıp emdiğinde cevabımı almıştım. "Sen de çok güzelsin." Hayranlıkla bana içten bakışı içimi ısırmıştı. Fakat bunun gerçek olmaması canımı yakıyordu. Çünkü şu an ilişkide olduğumuz için öyle düşünüyor olabilirdi.
Tekrar dudaklarını göğsüme bastırdı. Her zerremi dudaklarının hapsine saldığında artık daha çok hızlanmıştı. Sona geliyorduk. Odada bizim karışma sesimiz duyulurken inleme seslerimiz gittikçe daha çok yükseliyordu. Evde birisinin olmaması bizim şansımızdı. Ancak bütün mahallenin bizi duymaması bizim için mucize olurdu herhalde. Zirveye ulaşınca bir anda serbest bırakıldım. Fakat Savaş hala boşalmamıştı. Gelgitleri devam ederken artık sona yaklaşıyordu. Hırlamaları odayı istila etmişti.
"Benimsin artık" dediğinde zafer gülüşü çoktan yerini almıştı.
Aniden içime boşalmasıyla rahatlayarak üstüme yığıldı. İçimdeki sıcaklığı hissetmek garipti. "İyi misin?" diye sordum nefes nefese. Altında çırılçıplak yattığım adam Savaş'tı ve şu an utanmaya başlaya bilirdim.
"Bitirdin beni sen" dedi nefes nefese. Alnında boncuk boncuk ter damlaları vardı. "Sen mi ben mi?" Benim ilk ilişkimdi en çok zorlanan bendim aslında. Alt dudağını ısırarak gözleri tekrar dudaklarıma kaymıştı. Gözleri gitgide koyulaşıyordu. "Üçe çıkaralım mı?"
"Altında ölmemi mi istiyorsun?" Dudağının kenarını kıvırdı. Göğsünden ittirerek kenara attım. Hemen çarşafı kendime sarıp yatağa girdim. "Neden olmasın? Bu gece bize ait güzelim." Doğrulup yatağın diğer tarafına geçti. Fakat arsız gözleri hala üzerimdeydi.
"Hayır, istemiyorum" dedim omuz silkerek. Yatağa girip yanıma geldi. Kolunu karnıma sarıp gözlerime baktı. Dudaklarıma tekrar yapışınca dayanamadım sıcaklığına. Alt dudağını emdiğimde beni kendine çekmişti. Üçüncü kez sıcaklığı ateşimi yakmıştı. Dudakları dudaklarımı emerken karşılık vererek onu daha çok delirtiyordum. "İstiyorsun" dedi sessizce. "Zorla istememi sağlıyorsun." Elleri tekrar tüm bedenimde dolaştığında kanım kaynamaya başlamıştı. "Olmaz diyorum" dedim şikayet ederek. "Neden dinlemiyorsun?" Tekrar dudaklarımız buluşmuştu.
"Çünkü bedenin beni istiyor güzelim." Beni altına alacakken elimi göğsüne koyup engelledim. Bu kez sıra bendeydi. "Bu gece bizim mi dedin?" davetkar gülüşümle. Şaşkınlıkla bana bakarken erkeksi gülümsemesini yüzüne kondurdu. Gözleri her zerrem ezberliyor gibiydi. "Evet," onu iterek üstüne çıktım. "O zaman altta kalma sırası sende kocacığım" dedim dudaklarına yapışarak. Bu durumdan memnun olmuş gibiydi. Elleri basenimde dolaştığında erkekliğini tutup sıktığımda inlemişti. Bakışlarım masanın üstünde bıraktığı kelepçeyle kaymıştı. İşte bu gece gerçekten çok farklı olacaktı. "Savaş, gözlerini kapat sana bir sürprizim var."
"Ne sürprizi?" Çarpık gülüşü hemen yüzünde yer almıştı. "Sürpriz" dedim şehvetle. "Hadi." Savaş bana bakan büyülenmiş gözlerini kapatıp başını yastığa bıraktı. Onun için unutulmaz bir anı bırakacaktım. Hemen ayağa kalkıp kelepçeni aldım. Sessizce yanına yaklaşıp ellerini yukarıya doğru kaldırıp kelepçeni taktığım anda gözlerini açtı. Fakat artık çok geçti. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Aylar önce Sarp beni kilitlediğinde intikamımı alacağımı düşünmeliydi. Yatağın başına kelepçeni takıp ellerini sabitledim. Ardından dizlerimin üstünde oturarak alt dudağımı ısırarak onu delirmek için bedenine dokunmaya başladım.
"Ne yapıyorsun sen?" dedi şaşkınlıkla. "Sen demedin mi bu gece bize ait. Ben de unutmaman için özelleştiriyorum."
"Defne!"
"Şşş, her şey kontrol altında kocacığım." Üzerine çıkıp şınav pozisyonu aldım. Ağzıyla göğsümü yakalamaya çalışsa da uzaklaşıp onu delirtiyordum. Dudaklarımı hafifçe kaslarına dokundurduğumda deliriyordu. Kelepçelerden kurtulmaya çalışıyordu. Fakat imkansızdı. Bunun için yatağı kırması gerekiyordu. Dudaklarımı kasıklarına kaydırdığımda yatağı az daha kıracaktı. "Hassiktir!" İnce derisini dudaklarımla sertçe emdim. "Ah!" Delirmek sırası ondaydı. Ancak ellerini çözersem canımı okuyacaktı. Umrumda değildi.
Dilimi çıkarıp sertleşmiş erkekliğine sürttüğümde Kelepçelerini kırmak üzereydi. "Defne, bu gece seni mahvedeceğim."
"Sen başlattın, ben olmaz demiştim. Ayrıca bu kadar asabi olma kocacığım."
"Sikerim şu kelepçeni. Aç şunları gününü göstereyim sana."
Söylediği her cümle beni daha çok azdırırken doğrulup erkekliğini üstüne oturdum. "Sok şunu içine."
"Biraz delir. Bu fırsat bir daha elime geçmez."
"Aç şu kelepçeyi Defne!" Kendini ona sürterken ıslaklığım onun erkekliğini tamamen ıslatmıştı. "Imm sıcaklığımı hissediyor musun?"
"Ahh Defne!" dedi nefese. "Aç şu kelepçeni lütfen." Savaş bana yalvardığında zafer gülüşü bu kez ben kondurdum dudaklarıma. Yavaş hareketlerle yalnız ona değil kendime de eziyet veriyordum. Onun dikleşmiş erkekliğini dokunup ileri geri hareket ettiğimde alt dudağını ısırdım. "Ahh!" inlemeleri muhteşemdi. Daha çok azdırıyordu. Kalçamı kaldırıp kadınlığımı erkekliğine sürttüm. Gözlerinin içine bakarak kendimi ona sürterken dudakları aralıydı. Hırlamaları yükseldi. "Başına bela aldın."
"Kadınlığım sızlıyor Savaş. Yanıyorum Ah!" Onu çıldırtmak için her yolu deniyordum.
"Aç şu kelepçeyi yangınını söndüreyim." Dişlerinin arasından tısladı. Kalçamı kaldırıp erkekliğini içime soktuğum anda inledik. "Hassiktir! Defne, hızlan güzelim."
Kalçamı oynatarak ileri geri yaparken elimle kaslarına dokunurdum. "Savaş!"
"Defne, güzelim aç şu kelepçeni." Bu kez nazikçe söylüyordu.
Artık ben bile dayanamadım. Uzanıp kelepçeni açtığım anda hemen beni altına almıştı. "Sen benimle mi oyun oynuyorsun güzelim?" Doğrulup beni yatağa uzattı. Üstüme çıkarak bacaklarımı kaldırdı. İçime aniden ve sert bir şekilde girdiğinde acı içinde inlemiştim. Her defasında daha derine giriyordu. "Ah Savaş!"
"Benimle oyun oynamak ne demek görüyor musun güzelim?" bileklerimi başımın üstünde birleştirdi. "Savaş!"

Çıkıp tekrar girdi. Her girdiğinde inlemememi umursamadı. Fakat daha sonra içime girdiğinde artık içimde gelgit yapmaya başladı. Fazla acıtıyordu. Dayanamıyordum. Kadınlığımı parçalıyordu sanki.
"Savaş, yapma dur." Nefese nefese kalmıştım. Onun benden farklı yanı yoktu.
"Durmam, Defne!" dedi gözlerini kapatarak. "Nasıl bir şeysin böyle. Deliriyorum." Nefesi cümleleri zorla toparladı. Dudaklarımı nefesine yasladım. İçimdeki öfke ateşle karıştı. Bütün duygular birbirine karıştı.
"Savaş, yarın yürüyemeyeceğim." Bir şeye tutunmam gerekiyordu. İçimde büyüyen varlığı kadınlığımı kendine ait kılırken nefesim dudaklarında kayboldu. Karışma sesimiz odada yankılanıyordu. "Çok güzelsin" dedi gözlerini açarak. Sona geliyorduk ikimiz de. Yüzü kızarmış, alnı terlemişti. Kontrol etmeye çalışıyor ama zorlanıyordu. "Ellerimi bırak, sana dokunmak istiyorum." Dediğimi yaptı, ellerimi bıraktığı anda saçlarına daldırdım parmaklarımı. İlk kez saçlarına dokunmuştum. "Savaş, geliyorum." diye inledim soluk soluğa.
Gelgitleri hızlanınca ellerimi bu kez sırtına götürdüm. Kalçamı biraz daha kaldırdığımda varlığı her zerrem doldurdu. Ona aittim, her zerremle onundum.
Karanlıktan ışığa doğru ikimiz de aynı anda büyük depremle sarsılarak düştük. Birbirimize karıştık.
"Çok güzelsin, sana karşı koymak imkansız." İlk kez bu kadar terlemişti.
"Bunu ilişkide olmadığımız zamanlarda söylesen güzel olurdu bence."
"Güzelim," dedi saçlarımı okşayarak. Aşk dolu bakışlarını gözlerime sabitledi. "Yarın işe gitme, zaten bu halde yürüyemeyeceksin o belli de."
"Bu gece en çok güzelim kelimesini kullandın."Güldü. İlk kez birbirimize böyle aşk dolu bakıyorduk. "Bana bak birine güzelim dersen yemin ederim ağzını patlatırım." Tabii ben her zamanki odunluğumla karşınızdayım.
"Senden güzelini bulursam derim."
Suratımı astım. "Ama bir şey var" dedi bir anda. Hala içimdeydi. "Ne?"
"Güzel olup da sadece bana ait sensin. O yüzden biraz imkansız gibi görünüyor." Sırıtarak alt dudağımı ısırdım. "Sana aitim artık değil mi?"
"Evet," dedi nefesini bir kez daha nefesime karıştırarak. "Bu geceyi asla unutmayacağım."
"Aramızdaki ilişkide hiçbir değişiklik olmayacak öyle değil mi?"
Size 25.Bölümü de attım koşun okuyun ayol... Hadi hadi....
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 7.04k Okunma |
500 Oy |
0 Takip |
49 Bölümlü Kitap |