12. Bölüm

12

İlayda
adoranightt

Arkadaşlar ben ilaydanın arkadaşıyım. Bazı sorunlardan dolayı wattyden bölümleri kopya yapıp buraya atıyorum bu yüzden sınır koyuyorum.

Wattydan gelenlere sesleniyorum ilayda vpn kullanmıyor. O kadar iyi süreçten geçtiğinide düşünmüyoruz. Toparlanıyor ama. Anlayış için teşekkürler.

Diğer kitaplarıda vaktim olursa atıcam. Mutlu ve huzurlu akşamlar.

Sınır koymuyorum zamanım olduğu vakit atıcam.

♧ ♧ ♧

 

"Yirmi dakikadır ortalıkta yok. Nerede kaldı bu kız Nazlı?"

 

Gülçin tedirginlikle konuşarak ayağa kalktı. Uzun bir zamandır bekliyorlardı ama Gece halâ gelmemişti.

 

Nazlı da endişeyle ayağa kalkarak telefonunu kulağından çekti. Gülçin'e bakarak endişeli gözleriyle konuştu.

 

"Çalıyor ama açmıyor Gülçin. Ben de endişeleniyorum." Dedi titrek bir sesle.

 

Gülçin derin bir nefes alarak kaşlarını çattı.

 

"Hadi gel gidelim belki hala Serdar hocanın odasındadır." Dedi Gülçin sert bir nefes alarak.2

 

Nazlı başını sallayarak Gülçin'le beraber okula yürümeye başladı.

 

"Normalde bu kadar geç kalmazdı. Kalsa bile bana haber verirdi." Dedi homurdanarak.1

 

Nazlı titrek bir nefes alarak yeniden aradı Gece'yi.

 

"Yok cevap vermiyor Gülçin." Dedi endişeyle.

 

"Nazlı endişelenme. Gece bu zamana kadar hiç bir olaya girmemiş bir kız. Arada böyle yapar." Dedi dudağını ısırarak.

 

Ama Gülçin'in içinde halâ endişe vardı. Gece en azından haber verirdi geç kalsaydı.

 

"Gülçin! Serdar hocanın arabası değil mi bu?"

 

Nazlı hayretle konuştuğunda Gülçin Nazlı'nın baktığı tarafa döndü.

 

Serdar hocanın arabasıydı bu. Araba durduğunda Kapı açıldı ve elinde belgelerle Serdar hoca çıktı.

 

Gülçin sık sık nefesler alarak dişlerini sıktı.

 

Bir şeyler dönüyordu ama anlamıyordu.

 

Gülçin hızla Serdar hocaya doğru yürüdüğünde Nazlı da hızla arkasından yürümeye başladı.

 

Serdar hocanın yanına vardıklarında nefes nefese durdular.

 

"Hayırdır çocuklar bir şey mi oldu?"

 

Serdar hoca kaşlarını çatarak sorduğunda Gülçin hızla aklındaki soruyu sordu.

 

"Hocam siz Gece'yi çağırmışsınız yanınıza. Proje ile ilgili ama yirmi dakikadır yok ortalıkta." Dedi sert bir sesle.

 

Serdar hoca alnını kırıştırarak anlamayarak konuştu.

 

"Çocuklar ben bugün hiç okula gelmedim. Oğlum rahatsızdı hastanedeydik bütün gün." Dediğinde Nazlı şokla Gülçin'e baktı.2

 

"Ama hocam Sinem çağırdığınızı söyledi. Odanıza çağırdığınızı söyledi. Bir proje için miymiş." Dedi gözleri dolarak. Aklına bin bir türlü şey geliyordu şu an.

 

"Çocuklar ben bugün okulda değildim. Sinem neden böyle bir şey yaptı bilmiyorum ama konuşurum ben onunla." Dediğinde Gülçin yüzünü sıvazladı.

 

"Hocam Gece yok ortalıkta. Telefonlarına da cevap vermiyor." Dediğinde Serdar hoca derin bir nefes vererek başını salladı.

 

"Hocam belki sizin odanızda sizi bekliyordur. Gitsek bir baksak olur mu?" Nazlı titrek bir sesle konuştuğunda Serdar hoca derin bir nefes vererek konuştu.

 

"Geçin çocuklar önüme gidelim bir bakalım. Belki odamın önünde bekliyordur." Dediğinde Nazlı başını salladı.

 

Gülçin hızla okulun içine girerek Serdar hocanın odasının önüne geldiğinde etrafına baktı.

 

Nazlı ve Serdar hoca da geldiğinde Gülçin onlara baktı.

 

Serdar hoca kapıyı açmaya çalıştığında açılmadı. Kaşlarını çatarak bir daha kulpu indirdiğinde derin bir nefes aldı.

 

Nazlı Gülçin'i dürterek kapıya bakmasını sağladığında Gülçin kaşlarını çatarak konuştu.

 

"Hocam bir sorun mu var?" Dedi merakla.

 

"Kapı açılmıyor, normalde asistanıma söylemiştim." Dedi kaşları çatık bir şekilde cebinden anahtarını çıkardı ve kapıyı açtı.

 

"Evet cocukla- Gece!!"1

 

Gulcin ve Nazlı hızla Serdar hocanın odasına daldığında gördükleri manzarayla bağırdılar.

 

Gece odanın ortasında kanlar içinde yatıyordu.2

 

"Gece!!" Gülçin ağlayarak Gece'nin yanına giderek yere çökerek başını dizine koydu.

 

"Gece güzelim ne oldu sana?!" Diye bağırdı Gülçin.

 

Yüzündeki saçları çekerek yanağına hafif tokatlar atmaya başladı.1

 

Serdar hoca telefonundan ambulansı arayarak hızla dışarı çıktı.

 

"Allah'ım ne hale gelmişsin Gece'm. Kim yaptı bunu sana?" Dedi hıçkırarak.

 

Nazlı şoktan çıkarak ağlamaya başladı. Gece'nin yanina kadar gelerek yere oturdu. Ellerini tutarak ağlamaya devam etti.

 

"Lan! Kim yaptı bunu sana Gece'm! Ne hale gelmişsin lan sen!" Dedi bağırarak ağlarken.

 

Nazlı nabzına baktığında rahat bir nefes aldı. Düzenli atmasa da tehlikeli bir yavaşlıkta değildi.1

 

"Çocuklar şimdi ambulans yola çıktı. Birazdan burada olurlar." Dedi üzgün bir ifadeyle.

 

"Kardeşim! Ben buradayım! Beni duyuyorsun değil mi?!" Dedi alnına bir öpücük kondurdu.

 

Gece gözleri kapalı bir şekilde halâ yerde yatıyordu.

 

Nazlı hıçkırarak elini sıktı Gece'nin.

 

Daha bu sabah şakalaşırken şimdi Gece'nin bu halde olması kendisini kahrediyordu.

 

Daha sabah o yeşil gözleri neşeyle parlıyordu. Şimdi o gözleri kapalıydı.

 

"Lan ambulans nerede kaldı? Kardeşim dayan tamam mı? İyi olacaksın." Dedi son cümleyi fısıldayarak. "Can dostum. Can kardeşim." Dedi hıçkırarak.

 

Murat motorundan inerek kaskını çıkardı. Bahçeye giren ambulansa umursamaz bir bakış atarak kaskını motorun üstüne bıraktı. Saçlarını düzelterek dudaklarını yaladı.4

 

Giriş kapısından içeri girerek deri ceketinin cebine koydu ellerini.

 

Bugün Nazlı'yı görmediği için delirecek gibiydi.2

 

Gece'de engel olup duruyordu kendisine. Ama abisi yüzünden bir şey de yapamıyordu. Artık dokunulmazdı Gece. Bu durum sinirlerini bozsa da sessiz kalmak zorundaydı. Abisinin sevdiği kadın artık Kurtoğlu'ydu bir nevi.

 

Nazlı'yı kaç gündür doğru dürüst görmüyordu. Bu delirmesine neden oluyordu.1

 

İçeri girerek giderken duyulan konuşmaya dikkat kesildi.

 

İki kız üzgün bir ifadeyle konuşuyordu.

 

"Gece Serdar hocanın odasında darp edilmiş bir şekilde bulunmuş. Çok kötü görünüyordu. O kızın kimseye zararı yoktu ki. Gülçin ve Nazlı nasıl ağlıyordu bir görsen benim canım acıdı." Dediğinde Murat hızla Serdar hocanın odasına gitmeye başladı.1

 

Odanın önündeki kalabalığı gördüğünde Murat burnundan soluyarak bağırdı.

 

"Çekilin önümden lan!" Diye bağırdı kaşları çatık bir şekilde.

 

Herkes Murat'ın önünü açtığında murat hızla odaya girdi.

 

Sağlık ekipleri Gece'yi sedyeye almıştı. Murat dişlerini sıktı. Kim yengesine bunu yapardı ki. Yapan kişi ölüm fermanını imzalamıştı.2

 

Murat Nazlı ve Gülçin'in birbirinin koluna girmiş bir şekilde ağladığını gördüğünde alt dudağını ısırdı.

 

Murat dışarıya çıkarak Umut'u aradı.

 

Gece sedyeyle beraber çıkarken Gülçin ağlayarak sedyeyi tutarak peşinden gidiyordu.

 

"Gece güzelim, ben buradayım. Korkma olur mu?" Dedi ağlayarak.

 

Gece ambulansa bildirildiğinde Gülçin de onlarla beraber bindi. Nazlı da binecekken ambulans doktoru konuştu.

 

"Sadece bir kişi hanımefendi. O kişi de bindi. Siz isterseniz bizi takip edebilirsiniz." Dediğinde Nazlı başını salladı.

 

Murat Nazlı'nın koluna girerek motoruna doğru yürütmeye başladı.1

 

Nazlı Murat'a tepki veremeyecek kadar şoktaydı. Hem hastaneye gitmesi lazımdı. Murat kendisini götürürdü hastaneye.

 

Bu yüzden Nazlı itiraz etmedi ve Murat'ın kendisini yönlendirmesine izin verdi.

 

Murat motorunun önüne geldiğinde kasanın içinde duran kaskı çıkartarak Nazlı'nın başından geçirdi. Dış tarafta kalan saçlarını düzelterek Nazlı'yı koltuk altlarından tutarak motora oturttu.3

 

Nazlı'nın ağladığını gördüğünde burnundan sert bir nefes verdi.

 

"Ağlama bebeğim. Gece güçlü bir kız. Eminim atlatacak bu süreci." Dediğinde Nazlı cevap vermeden burnunu çekti.

 

Murat da motora bindiğinde Nazlı Murat'ın ceketinden tutarak giden ambulansa baktı. Murat motoru çalıştırdığında burnundan nefes verdi.

 

Yol boyunca Arkadaşına bir şey olmaması için dua etti.

 

♧ ♧ ♧

 

"İtalya'daki marina'yı şimdi açarsak daha iyi olabilir Arslan be-"

 

Arslan kaşlarını çatarak masanın üzerinde çalan telefona baktı.

 

Telefonu onaylayarak kulağına götürdü.

 

"Söyle." Dedi şakaklarını ovalayarak sabahtandır toplantıdaydı ve başı çatlıyordu.

 

"Abi yenge.." dedi yutkundu.

 

Arslan kaşlarını çattı elini masaya vurarak.

 

"Ne olmuş Gece'ye Umut!" Dedi bağırarak.1

 

"Abi yenge okulda darp edilmiş. Hastanede şu anda." Dediğinde Arslan hışımla ayağa kalktı.2

 

Hızla yürüyerek toplantı salonundan çıktı.

 

"Nasıl darp edilmiş şerefsiz! Ne diyorsun lan sen!" Kükreyerek söyledikleriyle Umut derin bir nefes aldı.2

 

"Abi okulda olmuş olay. Yenge bir hocanın odasınd-"

 

"Hastanenin konumunu gönder serefini siktiğim! Hızlı ol!" Dedi asansöre bindi ve zemin kata bastı.2

 

Mesaj sesiyle telefona baktı. Asansör aynasına yumruk atarak bağırdı.

 

"Lan!" Dedi hızlı nefesler alarak.

 

Daha bugün sevdiği kadını okuldan alacaktı. Onunla vakit geçirecekti. Bu yüzden bu toplantının hemen bitmesini istiyordu.

 

Ama şimdi güzel sevgilisi darp edilmişti. Asansörün kapısına ayağıyla vurarak bağırdı.

 

"Açıl lan!"4

 

Asansör açıldığında hızla dışarıya çıktı. Arabasının hazır olduğunu gördüğünde sürücü koltuğuna geçerek buyuk bir hızla arabayı çalıştırdı.

 

Nasıl olmuştu? Kim darp etmişti? Kim sevdiği kadına zarar vermişti?1

 

Zaten sabahtandır içinde sıkıntı vardı. Nasıl şirketten çıkıp nasıl arabaya bindiğini bile bilmiyordu.

 

Arslan ilk defa korkuyu iliklerine kadar hissediyordu.

 

İçi büyük bir şiddetle titriyordu. Kaybetme korkusu ilk defa bedenini zehir misali sarmıştı.

 

İçindeki endişe gittikçe büyüyordu. Arabayı çok hızlı kullanmasına rağmen yol bitmiyor gibi geliyordu Arslan'a.

 

Yumruklarını ard arda dirkesiyona indirerek bağırmaya başladı.

 

Gece'yi görmeden bu sıkıntıyla acıyan kalbi asla iyileşmeyecekti.

 

Çok canı yanmış mıydı?2

Çok kötü müydü?

Çok korkmuş muydu?

O güzel gözlerinden inci taneleri düşmüş müydü?

 

Bunları düşündükçe daha da sıkıyordu direksiyonu.

 

Trafiği birbirine katarak vardı hastaneye.

 

Hastaneye vardığında arabayı şiddetli bir frenle durdurdu.

 

Bahçedeki insanlar merakla bakıyordu Arslan beye.

 

Arabadan inerek kapıyı sert bir şekilde çarptı.

 

Hastane kapısının başında Umut bekliyordu abisini.

 

Eğer yengesine bunu yapanı bulursa o kişinin idamını kendi elleriyle hazırlayacaktı.

 

Umut abisinin yanına giderek konuştu.

 

"Abi bir odaya alındı yenge. Doktorlar ilgileniyorlar."

 

Arslan büyük bir hızla hasataneye yürürken bağırdı.

 

"Hangi oda lan! Tane tane söyleme Umut!" Dediğinde Umut çatık kaşlarla konuştu arkasından yürürken.

 

"Abi iki yüz on iki numaralı oda." Dediğinde asansöre bindiler.

 

"Her yeri sar Umut! Bunu benim kadınıma yapanı bul!! Bulmazsan ben de seni keserim tamam mı lan?!!" Dedi ceketini üstünden çıkarıp yere attı nefes alamıyordu.

 

Ateş gibi yanan gözlerini Umut'a çevirerek tısladı.

 

"Yengen nasıldı?" Dedi nefret ve endişeyle.

 

Sessiz kaldı umut. Gece'nin hastanede sedyede odaya götürüldüğü halini görmüştü.

 

Yengesi hiç iyi değildi. Zaten narin ve beyaz olan yüzü darbe yediği için morarmıştı.

 

Arslan Umut'un sessizliğinden anlamıştı kötü olduğunu.2

 

O içerideki kadın Arslan'ın yürek yangınıydı. En kiymetlisiydi. Kim ona dokunmuşsa ölümü beklediği aşikardı. Gece'sine dokunan her kimse ona etmediğini bırakmayacaktı.

 

Gece'ye uzanan parmakları tek tek kıracak koleksiyon yapacaktı o parmaklarla. Ay tenlisine zarar veren her kimse kendi kanında boğacaktı.

 

"Her kimse Umut benim kadınıma el sürüp canını yakan onu bulduğum an gördüğüm yerde gömmez miyim lan ben!!" Dedi bağırarak. İçi içine sığmıyordu.

 

Ama şimdi kıymetlisi uyanana kadar yanında olmalıydı. Bebeğini yalnız bırakmamalıydı.

 

Asansörün kapısı açıldığında Arslan büyük bir hızla asansörden çıkarak kapının önünde ağlayan Gülçin ve Nazlı'ya baktı. Murat kollarını birbirine bağlamış Nazlı'ya bakıyordu. Duvara yaşlanmış bir şekilde dalmıştı Nazlı'ya.2

 

Arslan kapının önüne döndüğünde Murat'a baktı.

 

"Gece nerede?" Dedi kaşları çatık bir şekilde.

 

Arslan'ın kaşları çatık bir şekilde sorduğu soruyla Gülçin aniden Arslan'a baktı.

 

"Sen! Sen Gece'nin hayatına girdiğinden beri Gece'nin başına gelmeyen kalmadı!" Dediğinde Nazlı Gülçin'in kolunu tutarak sarıldı.

 

Arslan sinirle derin bir nefes aldı. Şu an sakin kalması lazımdı. Sevdiği kadın için olay çıkarmaması lazımdı.

 

"İçeride abi. Doktor çıkar birazdan." Dedi sıkıntılı bir nefes alarak.

 

Gülçin ağlayarak konuştu. Kardeşi dediği arkadaşı şiddet görmüştü ve tahmin edeceği bir düşmanları da yoktu. Gece herkesle iyi anlaşan kendi halinde bir kızdı. Kim ona dokunmak isterdi ki?

 

"Ona kim dokunmak ister ki. Gece kendi halinde bir kızdı. Gece'yi o okulda neredeyse herkes sever. Kim kıydı benim kardeşime." Dedi sitemle burnunu çekerek.

 

Ağlayarak konuşmasıyla Nazlı yutkunarak sarıldı Gülçin'e.

 

Murat gördüğü görüntüyle sakinleşmek isteyerek dışarı çıktı. Yoksa Nazlı ile kavga edebilirdi. Sevdiği kadının kendinden başka birine ilgi vermesi kendisini çıldırtacak cinstendi.6

 

"Bilmiyorum Gülçin. Ama Gece çok güçlü biri. Eminim atlatacak bunu." Dedi burnunu çekerek. Gece için içinden durmadan dua ediyordu. Kendisi için çabalayıp duran biricik arkadaşına bir şey olursa kahrolurdu.

 

Arslan karşıdaki koltuğa oturarak kaşları çatık bir şekilde dizlerini dirseğine koyarak öne eğildi.

 

Sevdiği kadını görmediği süre boyunca delirmek üzereydi. Saçının teline kıyamadığı sevdiğine dokunanın hayatını karartacaktı.

 

Acımayacak ve merhamet göstermeyecekti. Zaten bu zamana kadar merhametsiz ve acımasızdı. İçindeki bir tutam sevgi ve merhameti de sevdiği kadın için önüne seriyordu.

 

Koridordan gelen sesle beraber Gülçin ağlayarak o tarafa baktı.

 

Ela ağlayarak buraya doğru geliyordu. Ambulanstayken aramıştı Ela teyzesini. Ela hemen yola çıkmıştı o endişeyle.

 

Ela Gülçin'in yanına vardığında birbirine sarılarak ağladılar.

 

Geri çekilerek baktı Ela hanım Gülçin'e.

 

"Kızım nerede Gülçin? Ne olmuş kızıma?" Dedi ağlayarak. Kızının hastanede olduğunu öğrendikten sonra buraya nasıl geldiğini anlamamıştı bile. Delirecek gibiydi.

 

Gülçin ayakta duramayan kadını koltuğa oturtarak yanına oturdu.

 

Gülçin Ela için de endişeliydi. Üzülmesi pek iyi değildi. Bu yüzden yumuşak ve temkinli bir sesle konuştu.

 

"Biz de bilmiyoruz Ela teyze. Sinem çağırdı Gece'yi. Ondan sonra ne oldu inan bilmiyorum." Dedi burnunu çekerek.

 

Ela hanım inleyerek başına vurdu. Kalbi dayanamıyordu. Bebeğine zarar vermişlerdi.

 

"Kim darp eder Gülçin kızımı. Kim böyle bir şey yapar benim biriciğime. Ah canım çok yanıyor Gülçin. Ben nasıl dayanırım bu acıya. Bu zamana kadar kızıma bir kere bile dokunmadım. Narin bir çiçek gibi büyüttüm. Neden peki? Başka biri benim kızımı darp etsin diye mi?" Dedi dizlerine vurarak.1

 

Nazlı titreyen dudağıyla Ela teyzesinin diğer tarafına geçerek elini tuttu.

 

"Benim kızıma birden ne oldu Gülçin! Gece bir şeyler saklıyordu benden! Bana anlatmasını bekledim! Ama anlatamadan darp edildi." Dedi sağa sola sallanarak.

 

Gülçin nefretle karşısındaki Arslan denen adama baktı. Hepsi bu pisliğin suçuydu. Gece'nin başına bu adam musallat olduktan sonra Gece'nin başına gelmeyen kalmamıştı.

 

Arslan düz ifadeyle Ela teyzeye bakıyordu. Ne olursa olsun bir annenin hele ki sevdiği kadının annesinin ağlaması canını sıkmıştı.

 

"Ela teyze lütfen kendinizi zorlamayın. Gece çok güçlü biri. Eminim atlatacak bu durumu." Dedi gözlerindeki yaşı silerek.

 

Ela hanım gözlerini yumarak derin bir nefes aldı. Daha sonra başını eğerek ağlamaya devam etti.

 

"Kim bu Sinem denen kadın?" Dedi tıslayarak Arslan.1

 

Kim Gece'ye zarar verdiyse yakacaktı o kişileri.

 

"Sinem denen kadın odaya koyup kilitlemiş kapıyı. Çocuklar çoktan alıp depolardan birine götürdüler. Ben gitmeden kimse kılına zarar vermez abi." Dedi Umut düz sesle.

 

Arslan burnundan soluyarak başını elleri arasına alarak eğdi. İçindeki kan fokurduyordu.

 

"Benim kadınımı bu hale koyanı öyle bir hale getireceğim ki, herkese ibret olacak." Dedi nefretle kendi kendine konuştu.

 

Ela hanım Gece'nin çantası elinde sessizce ağlıyordu.

 

Kalbi ağrıyordu kızının canı yanıyor diye.

 

Gece onun en kiymetlisiydi. Bebeğine bir şey olursa biterdi. Çok seviyordu can paresini.

 

Gece bu hayattaki tek ailesiydi. Tek dayanağı, kocasının emaneti, canından bir parçasıydı.

 

İçini çekerek gözlerindeki yaşlarla Gece'nin kaldığı odaya bakıyordu.

 

Ela hanım ne kadar zaman geçtiğini bile bilmiyordu.

 

Ne gelen vardı ne giden.

 

Arslan dizini sallayarak derin bir nefes alıyordu. Kimse bir cevap vermiyordu ve bu durum sinirlerini geriyordu.

 

Siktiğinin doktorları görünmüyordu ortalıkta.

 

İlk defa kaybetme korkusu sarmıştı bedenini Arslan'ın. İlk defa başka bir can için endişe duyuyordu.

 

Kapıdan çıkan doktorla beraber herkes ayağa kalkarak doktorun önünde durdular.

 

"Hastanın yakını sizsiniz değil mi?"

 

"Ben annesiyim." Dedi burnunu çekerek. "Kızım iyi değil mi?" Dedi Ela hanım umutla.

 

"Hastanın karnına yediği darbeler sonucunda iç kanama riskiyle tomografiye alındı. Çok şükür ki iç kanaması yok. İçiniz rahat olsun. Fakat yüzünde ezilmeler var. Onlar için ortopedi doktorumuz baktı. Şu anlık hayati tehlikesi yok fakat yaralarına özen gösterilmeli. Geçmiş olsun." Dedi.

 

Doktor yanlarından ayrılarak gittiğinde Ela hanım rahat bir nefes vererek sandalyelerden birine çöktü. Ağlayarak Allah'a şükür etti.

 

Karşında duran Arslan'a baktı fakat umursamadı. Şu an biricik kızı umrundaydı ve canı yanıyordu. Şu an onlara kafa yoracak halde değillerdi.

 

Kaç saattir hastanedelerdi fakat Arslan hala sevdiği kadını görememişti.

 

Bu durum Arslan'ın delirmesine neden olacaktı neredeyse.

 

"Sikerim lan böyle işi neden bekliyorum ben sevdiğim kadının yanına rahat rahat giremeyecek miyim lan ben!!"2

 

Gece'nin kaldığı odanin kapısını büyük bir hızla açarak içeriye girdi.

 

Ela hanım gözlerini kapatıp açarak yanlış duyduğunu zannetti Arslan'ın dediği şeyleri. Fakat odaya girdiğini anlaması ile ayağa kalkarak içeriye gidecekti ki Gülçin Ela teyzesinin kolunu tuttu.

 

"Lavaboya gidelim Ela teyze. Bu iş gittikçe tehlikeli bir hal alıyor. En iyisi sana anlatmak." Dedi yorgunlukla.

 

Ela hanım hızla onlara dönerek sinirle baktı.

 

"Gece benden bir şey sakladı ve her ne sakladıysa siz de biliyordunuz değil mi?" Dedi başını sallayarak.

 

Gülçin gözlerini kaçırarak başını salladı.

 

Çok geçmeden bu kattaki bir lavaboya giderek Gülçin baştan sona her şeyi Ela hanıma anlattı.

 

Ela hanım gözleri dolarak dinledi Gülçin'i.

 

Gülçin konuşmasını bitirerek sustu.

 

Ela hanım dehşetle ağzına elini kapatarak arkasındaki lavaboya tutundu.

 

"Aman Allah'ım benim kızım neler yaşamış." Dedi dehşetle. "Siz neden bana anlamadınız Gülçin? Ben bebeğimi kaçırırdım o manyakların elinden?" Dedi ağlayarak.2

 

Duydukları çok kötüydü.

 

Gülçin de ağlamaya başladı.

 

"Gece senden saklamış Ela teyze. Ben de doğru olduğunu düşündüm. Bilmiyorum?" Dedi yüzünü sıvazlayarak.

 

Ela hanım gözlerini kocaman açtı. Aklına gelen şeyle bağırdı.

 

"Aman Allah'ım." Dedi feryatla. Elleri titreyerek mırıldandı.

 

Kızı bu zamana kadar zarar görmemişti.

 

Ama onların evine gidene kadar.

 

Asude Arslan'a kafayı takmıştı. Ahuzar'ın dedikleri aklında çınladı.

 

"Asude biraz manyak. Arslan'a aşık olduğu kadınları dövüyor ve ya eziyet ediyor."

 

Gözleri dolarak yere çöktü.

 

"Asude." Dedi dehşetle. "Asude yaptı." Dedi gözlerini yumarak. "O yaptı Gülçin. Ben kendi ellerimle kızımı onların eline bırakmışım." Dedi acıyla. Kalbini tutarak ağlamaya devam etti.1

 

"Nazlı git. Arslan'a kimin yaptığını söyle. Çabuk ol." Dediğinde Nazlı irkilerek başını salladı.

 

Arslan kıpırdamadan yatan kadına yaklaştı. Dudağında kocaman yara vardı. Elmacık kemiği ve çenesi morarmıştı. Yüzü solgun bir şekilde uyuyordu.1

 

İçi yandı Arslan'ın. Yutkunarak yüzünü buruşturdu. Nefes alamayarak kalbini sıktı.

 

Sadece bağırdığında bile ürkek bir şekilde bakan o yeşil gözlerini yaşlarla dolduran güzeller güzeli sevgilisi kim bilir şiddet görürken nasıl bakmıştı o kişiye.

 

Yumruklarını sıkarak yüzünü kin kapladı. Yumruklarını sıktığı için elinin üzerindeki damarlar patlayacak gibi duruyordu.

 

Onun dokunmaya kıyamadığı kadına bunu yapanı kimse elinden alamayacaktı.

 

Gece'nin şelale gibi olan saçlarına dokundu kırılacak bir eşya gibi. Sahibi gibiydi saçları kırıldı kırılacak gibi...

 

Kapı tıklatıldığında Arslan kapıya baktı.

 

İçeri giren kıza baktığında kaşlarını çattı.

 

"Ş-şey Arslan a-bi benim sana söylemem gereken bir şey var." Dedi çekingenlikle.

 

Arslan başını salladı.

 

"Söyle." Dedi sert bir sesle.

 

Nazlı duyduğu ses tonuyla beraber yutkundu. Ama kardeşi için cesaretle konuşmaya başladı.

 

"Gece'ye bunu Asude yapmış olabilir Arslan abi. Biliyorsun zaten sana takık biri. Ve Ela teyze onun yaptığından-" Dediğinde Arslan hışımla Nazlı'ya döndü.

 

Haklıydı Nazlı. Muhtemelen o yapmıştı bunu.

 

Dişlerini sıkarak hışımla odadan çıktı.

 

Kapının başında bekleyen Umut'a baktı.

 

"Depoya Asude ve ailesini getir Umut. Bugün biraz temizlik yapmam gerekecek." Dedi nefretle.1

 

Arkasına bakmadan çıkışa ilerlemeye başladı.

 

Umut da peşinden gitti. Umut arabasına binerek Kurtoğlu konağına sürmeye başladı.

 

Arslan'ın hışımla arabaya bindiğini göz ucuyla gördü.

 

Yengesini gördükten sonra abisinin delireceğini adı gibi biliyordu. Bu yüzden düz bir ifadeyle bakarak arabayı çalıştırdı.

 

Arslan arabaya binerek arabayı son hızla sürmeye başladı. Arslan depoya giderken arkasından kızını kaçırma planları yapan Ela hanım kalmıştı.2

 

Ela hanım hemşire bir arkadaşı ile anlaşarak kızı uyandığı an kaçacaklardı. Muhtemelen Arslan bu şehirden çıktığı an nereye gideceklerini öğrenecekti hemen. Bu yüzden bu şehirden çıkmayacaktı. Yıllar önce arkadaşının dedesinin köyüne gidecekti. Dedesi öldükten sonra o eve kimse gitmemişti.2

 

Arkadaşıyla konuşarak anlaştı. Onlar gidene kadar oradaki komşusu evi temizleyecek ve az biraz erzak yerleştirecekti.

 

Kızını o zalim aileye yem etmezdi.2

 

O evde bir süre idare ederlerdi. Ama ne olursa olsun Kızını kaçıracaktı.

 

Ağlayarak uyuyan kızının alnına öpücük kondurdu.

 

"Bebeğim benim." Dedi sevgiyle saçlarını okşayarak. "Nazlı sen de benim kızımsın sen de geleceksin benimle." "Muhtemelen biz gittikten sonra Murat seni yanına almaya çalışır. Ben seni istemediğin bir adamın eline bırakamam." Dediğinde Nazlı yutkundu.2

 

Ailesi bile ona böyle sahip çıkmamıştı. Ailesi bile onu umursamamıştı. Ama Ela teyzesi her şeyde onu düşünüyor, ona kızı olduğunu söylüyordu.

 

"Ben size ayak bağı olurum Ela teyze. Bir de benimle uğraşmayın." Dediğinde Ela Nazlı'ya ters ters baktı.

 

"Sen benim kızımsın Nazlı. Böyle konuşunca sadece üzülüyorum. Sen bana yük olmazsın. Kızlar annelerine yük olmazlar. Şimdi git arkadaşımın yanına sana hemşire kıyafeti verecek. Onları giyin." Dedi derin bir nefes alarak.

 

Nazlı hızla başını sallayarak onayladı Ela teyzesini. Ayağa kalkarak odadan çıktı.

 

"Nereye gideceksiniz Ela teyze?"

 

Gülçin merakla sordu.

 

Ela derin bir nefes alarak Gülçin'e baktı.

 

"Sana söylemeyeceğim Gülçin. Eğer Arslan senden öğrenmek isterse zarar görebilirsin. Ama Arslan akıllı bir adam. Hemen anlar bilmediğini bu sayede sana zarar gelmez." Dediğinde Gülçin anlayışla başını salladı.

 

Ela teyzesi bu halde bile onları düşünüyordu.1

 

Gülçin yakalanmamaları için Allah'a içinden binlerce kez dua etti.

 

Ama bilmedikleri şey vardı ki Arslan'ın çok güçlü olduğuydu.1

 

Ve bu olaydan sonra her şeyin Arslan'ın merhametine kalacağıydı...

 

♧ ♧ ♧

Bölüm : 23.11.2024 19:45 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...