13. Bölüm

13

İlayda
adoranightt

♧ ♧ ♧

 

Arslan Kurtoğlu

 

Arabadan inerek kapıda bekleyen Afşa'ya baktım.

 

Bir seksen beş boyunda, kahve gözlü siyah saçlı bir kadındı. Kadınlara dokunmazdım ama Afşa dokunabilirdi. Bu yüzden yıllardır benimle çalışıyordu.

 

Afşa başını eğerek beni selamladı.

 

"Hoşgeldiniz Arslan bey. Misafiriniz sizi içeride bekliyor." Dedi düz bir sesle.

 

Kaşlarımı çatarak başımı salladım. Yürürken konuşuyordum bir yandan da.

 

"Bu kadın kaç yaşında." Dedim siyah gömleğimin kollarını katlarken.

 

"Yirmi üç yaşında Arslan bey."

 

Sinirle gülerek, "Benim kadınıma zarar veren lavuğa neler edeceğim. Ama şimdi şu kadını konuşturalım." Dedim.

 

Afşa başını salladı bana deponun kapısını açarken.

 

Kapıdan geçtikten sonra sert sesle konuştu.

 

"Bu kadın piyon abi. Konuşturmak gerek, iki dakikamı almaz." Dedi.

 

"Asude." Dedim düz sesle.

 

"Tahmin etmiştim abi. Asude size biraz takık." Dediğinde kaşlarımı kaldırarak baktım.

 

Omuz silkti, "Hiç öyle bakma abi, o kızın yaptıklarını unuttun mu? Seninle konuşmaya çalışan bir kıza-" diye konuşurken elimi savurarak sözünü kestim.

 

"Sus Afşa. Siktiğimin kadını benim kadınıma zarar vermiş. Lan kadın olmasa var ya.." Dedim burnumdan soluyarak.

 

"Abi merak etme sen Asude'yi dövmekten beter edersin. Ama biz de biraz oynayalım olur mu? Ne zamandan beri canımı sıkıyordu zaten." Dediğinde başımı sallayarak yürümeye devam ettim.

 

Deponun ortasında sandalyede ağlayarak bekleyen kızın yanına giderek yanda duran sandalyeyi dibine kadar çekerek ters bir şekilde oturdum.

 

"Konuş!" Bağırmamla birlikte eğik olan başını kaldırdı.

 

Gözlerini büyüterek yutkundu.

 

"Konuş lan!! Benim sevdiğim kadına kim dokundu!!" Kükrememle birlikte irkilerek ağlamaya başladı.

 

Burun kemerimi sıkarak derin bir nefes aldım.

 

Benim kadınım da korkuyla ağlamış mıydı?

 

Başımı kaldırarak aglayan kadına yüzümü buruşturarak baktım.

 

"Eğer konuşmazsan seninle birlikte aileni bu dünyadan yok ederim!! Küçük erkek kardeşinle birlikte öldürürüm lan hepinizi!! Çabuk söyle!!"1

 

Sinem denen kadın ağlayarak konuştu.

 

"Ne dediğinizi anlamıyorum. Ben size hiç bir şey yapmadım. Bir yanlışlık var. Lütfen bırakın beni." Dediğinde sinirle güldüm.

 

"Benim kadınıma dokunmuşsun. Gece korkmaz hatırladın mı?!!" Dedim bağırarak.

 

Sinem denen kadın donakaldı. Gözleri büyümüş, ağzı bir karış açılmıştı.

 

Daha fazla tahammül edemeyerek gözlerimi devirdim.

 

"Afşa! Sinem hanımın ailesini getir buraya! En iyisi toplu katliam yapmak olacak!!" Diye bağırdım.

 

Sinem irkilerek gözleri dolu bir şekilde şoktan çıktı.

 

Titrek bir sesle, "Konuşacağım, tamam. Yeter ki aileme zarar vermeyin." Dedi.

 

"Tek bir yalanında, tek bir yalanında hayatını bitiririm!!"

 

Sinem ağlayarak başını salladı.

 

"Söz veriyorum konuşacağım." Dedi titreyerek.

 

"Anlat!! Beş dakikan var!!" Diye gürledim.

 

Sinem yutkunarak konuşmaya başladı.

 

"Asude Kurtoğlu denen kadın, bana onu o odaya sokmamı söyleyen Asude Kurtoğlu'ydu." Dediğinde dişlerimi sıkarak bağırdım.

 

"Devam et lan!!" Dediğimde titreyerek başını salladı.

 

"Ben aslında Gece'yi severdim. Kendi halinde iyi bir kızdı. Hatta bana yardım etmişliği bile vardı. Ama arkadaş da değildik. Bir gün hoşlandığım çocuğun Gece'ye aşık olduğunu öğrendim. Delirdim. Ve bir daha Gece ile muhabbet bile etmedim. Nefret ediyordum ondan. Sevdiğim çocuğu elimden almıştı. Bu benim canımı yakmıştı. Zaten sevdiğim çocuk da motor kazasında vefat etmişti. Bu yüzden de Gece'den nefret ediyordum." Dediğinde sakin kalmak adına ellerimi yumruk yaptım.

 

Afşa'nın telefonu çaldığında dışarıya çıktı.

 

Sesi kısılarak ve titreyerek, "Ama bir şey de yapmadım ona. Sadece ona nefretle bakıyordum. Selam vermiyordum hepsi bu kadardı. Ama bir gün amcanızın kızı geldi. Bana yüklü bir miktarda para verdi. Ve ona ders vereceğini söyledi. Ben de intikam hırsıyla kabul ettim. Biraz hırpalar zannetmiştim ama.." diyerek ellerini yüzüne kapatarak ağlamaya devam ettiğinde umursamayarak burun kemerimi sıktım.

 

Afşa yanıma gelerek düz bir sesle konuştu.

 

"Abi ben buna bir şey sorabilir miyim?" Dediğinde başımı salladım.

 

"Asude'nin yanında kaç adam vardı?" Dediğinde hışımla başımı kaldırdım.

 

Bir de yanında adam mı vardı. Benim adamlarım ne bok yiyordu o zaman.

 

Bütün korumaları geberttiğim için soracağım bir koruma kalmamıştı.

 

"Evet iki adam vardı. Siyah giyimliydi." Dediğinde Afşa konuştu.

 

"Asude ve o iki adam geldiler efendim." Dediğinde başımı salladım. "Ama bir adam gelirken kafasına sıkmış. Herhalde kolay yoldan ölmek istemiş. Kalan bir adam da bir odada zincirlere bağlı bir şekilde sizi bekliyor." Dediğinde gözlerimi yumdum.

 

"Efendim lütfen bırakın beni ben bir şey yapmadım. Eğer sizin sevgiliniz olduğunu bilseydim yanından bile geçmezdim." Dedi ağlayarak.

 

Alayla güldüm. "Sana bir şey yapamayacağım Sinem." Dediğimde gözyaşlarının arasından gülümsedi.

 

"Ama seni bir şey yapmadan bırakmayacağımı düşünmüyorsun değil mi?" Dedim kaşlarımı kaldırarak.

 

Sinem korkuyla bakmaya başladı bu seferde.

 

"Afşa, Sinem ve ailesini bu şehirden sür. Bir daha bu şehire adım atmasın. Elinden bütün malını varlığını da alın. Zaten babası vergi kaçırarak yüklü bir para ve zenginlik elde etmiş. O parayı zimmetime geçirin." Kaşlarımı kaldırarak Afşa'ya bakarak söylediklerimle Afşa başını eğdi.1

 

Sinem elini ağzına koyarak ağlamaya devam ettiğinde başımı ovdum.

 

"Tamam götürün gözümün önünden şunu. Yarına kadar gitsinler bu şehirden." Dediğimde arkasındaki adam Sinem'in kollarından tutarak dışarıya götürdü.

 

"Benim kadınıma dokunan herif nerede?" Dedim dişlerimin arasından.

 

Afşa ileride duran odayı gösterdiğinde ayağa kalktım.

 

"Afşa ben gelene kadar Asude'yi benim kadınım ne yaşadıysa aynılarını yaşat." Dedim. "Ha unutmadan Asude saçına çok önem verir küçüklüğünden beri. Saçlarını da kazıt." Dediğimde Afşa sırıtarak başını salladı.

 

"Ben de abi o iş. Hem acı çektirdiği kadınların ahı da çıkar." Dedi dudaklarını büzerek.4

 

"Şu an umrumda olan tek kişi Gece Afşa. Ve sen de benim sevgilime zarar veren kızı haşat edeceksin. Tamam mı?"

 

"Mesaj alınmıştır abi. Ben gidip Şu Asude cadısıyla ilgileneyim." Dedi ellerini havaya kaldırarak geri geri gitti.

 

Yazardan (Arslan'dan yazmak çok zor)

 

Arslan köşede duran zifiri odaya girdiğinde ışıkları açtı.

 

Tüm bedenine hükmeden tek bir duygu vardı ve o da saf öfkeydi.

 

Gece'nin gözyaşlarının bedelini ödetmeden bu odadan çıkmayacaktı.

 

Arda denen adam tavandan sarkan bir zincire bağlıydı ve başını öne eğmişti.

 

Kapının kapanma sesini işittiğinde Arda eğik olan başını kaldırarak karşısındaki adama titreyerek baktı.

 

Arda Gece denen kızın diğer kızlar gibi olduğunu düşünüyordu. Giderler, Asude döver ve hiç bir sorun olmadan hayatlarına devam ederler diye düşünmüştü. Ama öyle olmamıştı.2

 

Gece denen kadın Arslan Kurtoğlu'nun kadınıydı. Ve o kadına zarar veren herkese kan kusturup, perişan edeceğini biliyordu. İçini saran korku ve endişeyle gözlerini yumarak dişlerini sıktı.

 

Arslan Kurtoğlu'nun acıması olmadığını acı bir şekilde öğrenecekti birazdan. Bu düşünceyle tüyleri diken diken oldu.

 

Halbuki savunmasız kadınlara daha kötüsünü yapmışlar ve asla acımamışlardı. Hatta bundan zevk bile almışlardı.

 

Arslan hiç bir duygu barındırmayan kemikli yüz hatları ile gördüğü şerefsizle beraber sinirle kızarmaya başladı. Siyah gözlerini kısarak kafasını yana eğdi ve adamı psikopat bir şekilde sırıtarak incelemeye başladı.

 

Gece'nin gözyaşları ve çaresizce çırpınışları gözünde canlanırken kalbinde yanan öfkeyle beraber dişlerini sıktı. Uzun ve esmer parmaklarını yumruk yaparak damarlı elinin içindeki bıçağı sıkmasını sağladı. Parmak buğumları beyaz rengini alarak sert adımlarını adamın önüne doğru götürdü.

 

Arda'nın ödü kopuyordu adeta. Öyle ki vücudundaki kanın akışını bile duyuyordu. Boğazında düğüm olmuş olan nefesini yutkunarak verdi.

 

Kendisine nefretle bakan adama daha fazla bakamayarak başını önüne eğdi.

 

Arslan kendisi için konulan masa ve sandalyenin dibine kadar girerek yumruğunu büyük bir gürültüyle masaya indirdiğinde Arda'ya bakmaya devam etti.

 

Tüm bedenini saran öfkeyle korkutucu bir sırıtış kondurdu kalın dudaklarına.

 

Arda, onun gülüşüyle zorlukla yutkunarak titrek bir nefes aldı.

 

Arslan sarsılmaz duruşu, korkutucu ve delici bakışlarıyla düşmanları ve etrafına korku salan bir adamdı zaten.

 

Arda kalbinin hızlı atışlarıyla beraber yutkundu. Burada ölüsü çıkacaktı. Biliyordu, kabullenmişti.

 

Ayaklarından kalbine doğru bir titreme geldi Arda'ya. Tüm bedenine yayılıyordu bu korku.

 

"Arkadaşın intihar etmiş?"

 

Arslan'ın sert ve alayla konuşmasıyla beraber dizleri titredi Arda'nın.

 

Arslan sırıtarak dudaklarında alaycı gülümseme kondurdu.

 

"Gerçi akıllı biriymiş. Benim elimde öleceğine acı çekmeden gebermiş." Dedi kaşlarını kaldırarak.

 

Arda dudaklarından titrekçe nefes vererek kendini toparlamaya çalışarak konuştu.

 

"Ben bilmiyordum yengemiz olduğunu abi. Sandım ki her zamanki kızlardan biri." Dedi gözlerini kaçırarak.

 

Arslan güler gibi nefesini vererek doğruldu ve Arda'nın dibine girdi. Kendisinden beş santim kısa olan adama nefretle bakarak konuştu.

 

Sabrını yitirmişti. Zaten Asude'ye kadın diye zarar veremezdi. Bu yüzden bu adamdan çıkaracaktı bütün hıncını.

 

Siyah gözlerine sirayet eden öfkeyle kükreyerek Arda'nın yakasını kavradı.

 

"Seni de, Asude'yi de sikerim!!" Diye bağırarak büyük ve kemikli eliyle çevik bir hareket yaparak Arda'nın beyaz boğazını kavradı.

 

"Lan sen kimsin de benim kadınıma zarar verebiliyorsun siktiğimin yavşağı!!" Sinirden kızarmış teni ve yüzünde çıkan damarlarıyla korkutucu görünüyordu.1

 

Arda soluk borusunun nefes almasını engelleyen parmaklarla beraber nefes alamayarak debelenmeye başladı.

 

"A-abi."

 

Nefesi kesilip yüzü kızaran adama bakarak boşta kalan eliyle saç köklerinden tuttu Arslan.

 

"A-abi bırak beni yalvarırım." Dediğinde Arslan bağırarak konuştu.

 

"Benim kadınım da senden yardım istemiştir lan!! Sen yardım ettin mi benim kızıma amına koyduğumunun şerefsizi!!" Deyip boğazını burnunu kırıştırarak daha sert sıktı.

 

"Bıra-"

 

Arslan acıyla debelenip kızarıp bozaran adamın Kükreyerek sözünü kesti.

 

"Sen benim kadınımı bıraktın mı lan!! Benim kadınımın kolu morarmış!! Sen bıraktın mı!!" Dedi gürleyerek.

 

Arslan birden Arda'nın boğazını bırakarak geriye çekildi.

 

Hemen gebermesine izin vermeyecekti.

 

Arda soluk borusuna giren nefeslerle birlikte ciğeri yırtılırcasına nefes almaya başladı.

 

"Ben özür dilerim abi." Dedi sayıklayarak. "Ne olur dokunma bana."

 

Arslan ani bir şekilde eline aldığı kalın sopayı Arda'nın karnına vurdu.

 

"Siz benim kadınıma dokundunuz haysiyetini siktiklerim!!" Bir tane daha karnına vurarak deli bir şekilde bağırmaya devam etti. "Siz benim naif kızıma, hayatında şiddet görmemiş kadınımda onca yarayı açan sizsiniz pezevenkler!!!"

 

Arslan masanın üzerindeki anahtarı alarak zincirin anahtarını açtı. Anında yere düşen adamın başını tutarak yere vurmaya başladı.

 

Defalarca kez vuruyordu. Acımadan ve sakinlikle vuruyordu.

 

En sonunda geri çekilerek burnunu çekti Arslan. Derin bir nefes alarak kanlı ellerine tiksintiyle baktı.

 

Arda kafasının parçalandığını hissettiğinde deli gibi ağrıyan başına elini sararak yerde kıvranmaya başladı.

 

Beyninde kıvılcımların çıktığını hissediyordu. Ölmek istiyordu. Çünkü bu ağrı ölümden beter bir ağrıydı.

 

"Ahhh!! Öldür beni!! Çok ağrıyor!!!"

 

Arslan yukarıdan bu bedeni tiksintiyle izliyordu. Zaten karısının zorla kurtaj yaptırmasını ve her gün darp eden bir adama biraz bile acımazdı. Ki zaten Arslan psikopat bir adamdı.

 

"Ayağa kalk döl israfı!!" Dedi nefesini üfleyerek.

 

Arda başının daha az ağrıdığını hissettiğinde mecburen ayağa kalkmaya çalıştı.

 

Arda zorlukla doğrularak bulanık bakışlarla etrafa bakmaya başladı.

 

Arslan masanın uzerinde duran baltayı alarak Arda'nın eline büyük bir güçle vurdu.

 

Arda kolunda yoğun bir ağrı hissettiğinde bağırmaya başladı. Eli yoktu.

 

Acı katlanarak artar iken, Arslan elindeki baltayı elinde sallayarak diğer elini de kesti.2

 

Arda büyük bir iniltiyle bağırarak konuştu.

 

"Bırakın lan beni!! Hiç mi acımanız yok lan sizin!!!" Diye ağlayarak konuştu.

 

Arslan duyduğu sözlerle kaşlarını kaldırdı.

 

Alt dudağını diliyle ısırarak ayağıyla Arda'nın parçalanmış başına bir tekme savurdu.

 

Arda gelen bu beklenmedik darbeyle beraber acı dolu bir sesle bağırdı.

 

"Kulağımı tırmaladın amına koyayım. Bu da kulak şerefsiz." Dedi yüzünü buruşturarak.

 

Arslan daha fazla burada kalmak istemedi. Zaten görülmesi gereken bir hesabı daha vardı.

 

Hem biricik sevgilsini görmek istiyordu. Özlemişti bebeğini.

 

Arslan belinden işlemeli silahını çıkartarak Arda'nın kalbine koyarak son sözlerini söyledi.

 

"Normalde kafa patlatmak benim için ayrı zevktir ama benim kadınımın kalbi ağrımış sizin yüzünüzden bu yüzden-" dedi ve kalbine sıkarak yere yığılan bedene bakarak mırıldandı. "Sevdiğim kadının kalbini ağrıtan kişinin kalbini durdururum." Dedi omuz silkerek.

 

Arslan yerdeki ölen bedene son kez bakıp karnına sert bir tekme savurarak nefretle baktı.

 

"Cehennemde görüşürüz yedi sülalesini düzdüğümün pezevengi." Dedi ve ıslık çalarak kapıyı açtı ve sert bir şekilde kapattı.1

 

♧ ♧ ♧

 

"Yeter artık dur!! Dokunma bana!!" Dedi ağlayarak Asude.

 

Sabahtandır yemediği dayak kalmamıştı ve canı yanıyordu.

 

Afşa gülerek ve alayla konuştu.

 

"Dövdüğün zavallı kızlar da böyle yalvardı mı sana kaltak?" Dedi tiksintiyle.

 

Asude yutkunarak kanayan dudağını elinin tersiyle sildi.

 

"Ben sadece sevdiğim adamın arkasında durdum. Yakında eveleneceğim ve işte o zaman benim kim olduğumu öğreneceksin." Dedi nefretle.

 

Afşa kaşlarını kaldırarak hayretle konuştu.

 

"Lan sen ne gurursuz, ne aptal, ne gerizek alı kadınsın. Kızım abi seni sevmiyor. Bunu anla artık. Bak sabahtandır seni dövüyorum halâ akıllanmadın." Diye konuştu hayretle.

 

Asude alayla, "Seven kadınlar sevdiklerinden kolay kolay vazgeçmezler. Sen hiç sevmemişsinki nereden bileceksin." Dedi.

 

Afşa ellerini beline koyarak emin misin? dercesine baktı Asude'ye.

 

"Beni seven bir kocam ve dört yaşında kızım var Salak." Dediğinde Asude şaşırdı fakat belli etmedi.

 

Afşa elinde duran makineyi masanın üstüne bırakarak Asude'nin dibine girerek kollarından tuttu.

 

"Bırak beni!! Ne yapıyorsun!! Seni bana yaptıkların için pişman ederim!!" Dedi korkuyla bağırarak.

 

Afşa gözlerini devirerek Asude'yi sandalyeye oturtarak iki elini tutarak masaya kelepçeledi.

 

Afşa Asude'nin toplu olan saçını çözdüğünde Asude bağırmaya başladı.

 

"Dokunma bana!!" Diye bağırdı.

 

Afşa yüzünü buruşturdu.

 

"Bağırma mal karı. Bu da kafa amına koyayım." Dedi homurdanarak. Nefesini gürültüyle vererek masanın üzerinde duran makineyi alarak Asude'ye baktı.

 

"Şimdi evcilik oynayacağız Asude. Evcilik oyunumuzun adı sence ne?" Dedi heyecanla.

 

Asude ağlamaya başladı. Sabahtandır dayak yiyordu. Artık evine gitmek istiyordu. Gece'ye dokunurken asla böyle şeyler yaşayacağını düşünmüyordu.

 

Önünde duran kadına baktı. Daha demin öldüresiye dövmüş ve canını yakmaktan keyif alırcasına tekme tokat dövmüştü.

 

"Hadi ama Asude!! Hiç eğlenceli değilsin amına koyayım." Dedi alayla Afşa.

 

Asude masada bağlı olduğu kelepçeleri zorlamaya başladı. Lakin başaramayarak pes etti.

 

Afşa gözlerini devirerek etrafında dönmeye başladı.

 

"Evciliğimizin adı kuaförcülük." Dedi elindeki makineyi sallayarak. "Ve ben daha yeni ve acemi kuaförmüşüm. Bu yüzden de saç keserken bazı hatalar yapıyormuşum." Dedi yüzünü Asude'ye çevirerek.

 

Asude kaşlarını çatarak.

 

"Ne dediğini anlamıyorum oru*pu dölü." Dedi sinirle kızarmaya başladı. "Beni bırak, yoksa ailem seni yaşatmaz." Dedi bastırarak.

 

Afşa ettiği küfürle beraber dişlerini sıktı. Asude'nin arkasında durduğu için saçlarından tuttuğu gibi kafasını büyük bir güçle masaya vurdu.

 

Asude hissettiği acıyla çığlık atarak inledi.

 

"Ahhhh!!!"

 

"Bir daha herkese küfür edilmeyeceğini anladın değil mi?" Dedi kulağına bağırarak.

 

Asude ağlayarak yüzünü buruşturdu.

 

Asude'nin saçlarından kavrayarak geri doğrulttuğunda Asude acıyla tekrar inledi. Lakin Afşa sadece alayla gülümsedi.

 

"Şimdi ben bir kuaförüm. Acemi bir kuaför. Sen de benim müşterimsin. Ve ben senin saçlarını kesecek ve şekil vereceğim." Dedi ciddi bir sesle.

 

Asude ağlayarak çırpındı.

 

"Saçlarıma dokunma Afşa! Ne istersen yaparım!!" Diyerek Afşa'ya yalvardı.

 

"Ah hiç öyle düşünmeyin Asude hanım. Ne kadar acemi olsam da bu işte iyi olacağımı düşünüyorum." Dedi dudağını büzerek.

 

İlk defa kızıyla birlikte oynadığı oyunlar işe yarıyordu.

 

"Hem ben kızımın çırağıyım Asude hanım. Sizi temin ederim kızım saçları mahvedene kadar bırakmazdı. Babasının saçını ne hale getirmişti. Hatırladıkça tüylerim diken diken oluyor amına koyayım." Yüzünü buruşturdu aklına gelen anılarla.

 

Asude'nin saçlarını eline alarak inceledi.

 

"Hmmm, bak saçların çok uzun ve gür. İyi bakmışsın aferin. Sağlıklı da. Parlıyor yani." Dedi dudağını ısırarak. "Yazık olacak." Diye mırıldandı iç çekerek.

 

Asude ağlayarak baktı Afşa'ya.

 

"Lütfen saçlarıma dokunma." Dedi hıçkırarak.

 

"Sen bana dokunma diyen kızlara acıdın mı cadaloz?" Dedi sakin bir sesle.1

 

"Bir daha öyle bir şey yapmayacağım!! Yemin ederim." Dedi ellerini yumruk yaparak.

 

"Zaten bundan sonra yaparsan canın elinden gider amına koyayım. Yengeye zarar vermişsin. Dua et Arslan abi senin infazını istemedi benden." Dedi saçlarını incelemeye devam ederek.

 

"O Arslan'ın hiç bir şeyi değil!!" Dedi hırsla. Gözleri nefretle yandı o kızdan bahsedilince.3

 

Afşa iç çekerek başını sağa sola salladı.

"Halâ mı akıllanmadın Asude? Sabahtandır dövüyorum seni. İnsan biraz akıllanır amına koyayım." Dedi acıyarak baktı Asude gurursuzuna.1

 

"Ben sadece seviyorum onu. Onun için her şeyi yapacak kadar." Dedi ağlayarak.

 

"Arslan abi senin amcanın oğlu gerizekalı. İnsan akrabasına aşık olur mu?" Dedi ama sonra elini savurdu. "Banane ya o senin mallığın. Neyse biz gelelim müşterimizin saçlarına." Dedi ciddiyetle.

 

Elindeki makineyi çalıştırarak Asude'nin saçlarına vurdu.

 

Asude bu beklenmedik atakla şok geçirerek masanın üzerine düşen saçlara baktı.

 

Afşa saçın yarısını keserek diğer tarafa gitti. Orayı da kesmeye devam etti.

 

"Bu senin canını yaktığın kızlar için. Hiç mi acımadın o kızlara? Lan!!" Dedi onaylamaz bir şekilde.

 

Asude giden saçlarına sessizce gözyaşı döküyordu. Resmen küçüklükten beri Arslan için uzattığı saçları gidiyordu. Arslan uzun saçları sevdiği için her zaman uzatmak için bin bir türlü işlere girişmişti. Ama şimdi emek verdiği saçları gidiyordu.

 

"Aha da bitti!!" Dedi bağırarak. "Bak çok güzel oldun he." Dedi keline şaplak atarak.1

 

"Nasıl bir kızı hastanelik ettiysen bu da sana hediyemiz olsun." Dedi mırıldanarak.

 

Asude sarsılarak yerdeki saçlarına baktı. Ve hıçkırarak ağlamaya başladı.

 

Afşa geriye giderek uzaktan baktı eserine.

 

"Vallahi benim kız beni iyi kuaför etti ha." Dedi başını sallayarak, dudaklarını büzdü. "Artık kızımla kuaförcülük oynarken usta ben olacağım." Dedi omuz silkerek.

 

Kapının sesini duyduğunda, kapıya baktı Afşa.

 

"Hoşgeldin Arslan abi." Dedi dudaklarını ısırarak.

 

Asude Arslan'ın sesini duyduğunda başını hızla kapıya çevirdi.

 

Arslan Asude'ye baktı. Yüzünün her yeri morarmıştı. Kafasından kanlar geliyordu ve saçları yoktu artık.

 

"Arslan ben seni sev-"

 

"Şşşş." Dedi elini havaya kaldırarak. "Zaten Afşa delisi senin işi halletmiş. Bana bir iş bırakmamış." Dedi Afşa'ya bakarak.

 

Afşa başını kaşıyarak omuz silkti.

 

"Eğer akrabam olmasaydın seni yaşatmazdım ama akrabamsın. Bu yüzden seni buradan sürüyorum. Sen ve ailen bizim Gaziantep'te bulunan evimizde kalacaksın ve oradan başka şehire gitmeyeceksiniz. Eğer giderseniz ölürsünüz bu kadar basit. Şimdi seni arabayla eve gönderiyor çocuklar ailenle birlikte orada yaşayacaksınız. Bir daha da gözükmeyin gözüme." Dedi derin bir nefes alarak.

 

"Beni o kız için siliyor musun Arslan?" Dedi acıyla yutkunarak.2

 

Arslan ellerini cebine koyarak konuştu.

 

"Evet seni sevdiğim kadına zarar verdiğin için siliyorum. Ve bir daha sorun çıkartırsan Afşa ile görüşürsün diyorum." Dedi dudağını sıyırarak.

 

"Biz aileyiz Arslan beni böyle kolay silemezsi-"demesine kalmadan bağırarak konuştu.

 

"Aileyiz! Aileyiz ha!" Dedi kahkaha atarak. "Ulan benim gücüm, babamın gücü olmasa yalaka annen ve amcam bizim yanımızda olurlar mı sanıyorsun? Küçükken amcamın babama dediklerini unutmadım. Şimdi daha fazla deli etme beni!!" Diye gürledi.

 

Asude başını önüne eğerek ağlamaya devam etti. Arslan haklıydı ailesi Asude'yi Arslan'la evlendirerek güçlenmeyi planlıyorlardı. Asude de aynı şeyleri istediği için ailesiyle birlikte hareket ediyordu.

 

Arslan kumaş pantolonunun cebinden elini çıkararak kapıya doğru gitti. Kapının kulpunu kavrayarak omzunun üstünden Afşa'ya baktı.

 

Afşa tiksintiyle Asude'ye baktıktan sonra abisine baktı.

 

"Gaziantep'teki müstakil evde yaşayacaksınız bundan sonra. Bu yumuşak tavrımda babamın kanından olduğunuz için. Yoksa ben sizi..- dedi ama derin bir nefes alarak başını tavana kaldırdı. "Sen dediklerimi yap Afşa. Yarına kadar bu şehirden gidecekler beni uğraştırmayın." Dediğinde Afşa başını salladı.

 

"Yarına kadar bu şehirden gidecekler abi." Dedi katı bir sesle.

 

Arslan bir şey demeden kapıdan çıktı ve deponun dışına doğru yürümeye başladı.

 

Deponun dışında Umut'un adamlarla konuştuğunu gördüğünde eliyle işaret yaptı.

 

Umut önünü ilikleyerek abisinin yanına geldi.

 

"Git bizim aileye her şeyi anlat kabullensinler. Ben anlatmakla uğraşamam." Dedi arabasına doğru yürürken.

 

"Hemen abi. Ben de o iş." Deyip arabasına doğru yürüyerek bindi.

 

Arslan ellerini kumaş pantolonuna koyarak etrafına baktı.

 

Sevdiği kadına zarar verenler yaşamıyordu artık. Asude de hakkettiği cezayı almıştı. Kimse sevdiğine bunları yaşatmazdı. Ha eğer yaşatırsa ölürlerdi. Bu kadar basitti.

 

Cebinde çalan telefonunu çıkararak ekrana baktı. Hastanedeki adamı Suat arıyordu.

 

Telefonu onaylayarak telefonu kulağına götürdü.

 

"Söyle." Dedi nefesini gürültüyle vererek.

 

"Abi, yenge ve ailesi hastanede yok. Her yerde arıyoruz ama bulamıyoruz. Çocuklar evine de baktı ama orada da yoklar." Dediğinde Arslan'ın ifadesiz olan yüzü nefret ve sinirle kızararak korkutucu bir hale büründü.

 

Şu an bedenini inanılmaz bir öfke ele geçirmişti.

 

Arslan burnundan soluyarak, "Bütün şehrin çıkışlarını tutun Suat!! Havaalanı, otobüs seferleri, tren seferlerini, lan aklınıza gelen her yeri tutun Suat!! Eğer bulamazsanız siz de yok olun!!" Dedi gürleyerek.

 

"Abi bulmamız yarım saati bulmaz-"

 

"Ya bulun!! Ya yok olun Suat!!" Dedi kükreyerek.3

 

Hızla önüne kadar gelen arabasına binerek arabayı gazladı. Arkasından gelen bir düzine adama bakarak hastaneye sürmeye başladı.

 

İçinde bir yerde kalbinin sızısını hissetti. Ruhunu üşütüyordu bu sızı.

 

Gece her zaman böyle yapacaktı. Her zaman kaçmaya çalışacaktı. Annesi her zaman sevdiği kadını ondan almaya çalışacaktı.

 

Ama Gece'nin soyadı değişirse kimse elinden alamazdı sevdiği kadını.

 

Sinirle direksiyona vurmaya başladı.

 

"Benim de adım Arslan Kurtoğlu ise Gece!!! Seni bulduğumda seni Mardin'e götürüp nikah kıyacağım!! Sana taviz verdim lan ben!! Bundan sonra yok o taviz sana!! Bakalım benim karım olduğun zaman da kaçacak mısın benden!!!" Dedi kükreyerek.

 

Gece'yi bulduğu an Mardin'de düğün yapacaktı. Sevdiği kadını artık kaçma ihtimalini yok edecekti.1

 

Derin bir nefes vererek direksiyonu çevirerek sürmeye devam etti.

 

Eninde sonunda bulacaktı Gece'yi. İşte o zaman bir daha asla kaçışı olmayacaktı Gece'nin kendisinden.

 

♧ ♧ ♧ ♧

Bölüm : 30.11.2024 21:01 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...