"Yerde yemek yemek ne kadar güzelmiş anne." Dedim anneme gülerek bakarken.
"Her yerde yemek yediğimizde bunu söylüyorsun Gece." Dedi annem gözlerin devirerek.
"Ama güzel." Dedim çatık kaşlarla.
Bir haftadır buradaydık ve benim yaralarım iyileşmiş sayılırdı. Karnımdaki morarma geçmiş, yüzümde morarmalar da iyileşmeye başlamıştı.
Hem hala Arslan bizi bulamamıştı. Bence bu iyi haberdi. Belki de benden ümidi kesmişti. Beni aramaktan sıkılmış, benden vazgeçmiş olabilirdi.2
Bu düşünce beni rahatlatıyordu. Umarım böyle olur diye umut ediyordum.
Nazlı önündeki tereyağı ekmeğine sürerken kıkırdadı.
"Her sabah bunu söylüyorsun Gece." Dediğinde önümdeki reçelli ekmeğimden bir ısırık alarak omuz silktim.
Bence çok güzeldi. Yani ilk defa yerde yiyordum ve bu konuda biraz fazla konuşuyordum.
Annem ayağa kalktığında ona baktık.
Annem minderin üzerinde duran ilaçlarımı işaret etti.
Annem, "Benim lavaboya gitmem lazım kızım. Sen de yemeğini yedikten sonra ilaçlarını iç olur mu?" Dediğinde başımı sallayarak elimdeki son ekmeği de çiğneyerek yuttum.
Annem odadan çıktığında ayağa kalkarak ilaçlarımı elime aldığım su ile içtim.
Nazlı da sofradan kalktığında sofrayı toplayarak tekrar salona geçtik.
Yüzümdeki morluklara ilaç surmeye başladığımda Nazlı da salona geldi.
"Ay hayır bebek miyim ben?" Dedim gülerek.
Nazlı gülerek saçlarını topladı.
"Çok narinsin ya. İnsanın seni koruyası geliyor." Dediğinde ters ters Nazlı'ya baktım.
"Çok biliyorsun sen?" Dedim homurdanarak.
Annem salona geldiğinde saçlarının açık olduğunu gördüm. Büyük ihtimalle duş almıştı çünkü saçları nemliydi ve üzerini değiştirmişti.
Annem yanıma gelerek yüzümü inceledi. Gözlerimi kaçırarak işaret parmağımla çeneme kremi sürmeye devam ettim.
"İyileşmeye başlamış yüzündeki morluklar." Dedi annem ciddi bir sesle.
Başımı sallayarak sessiz kaldım.
Kapı büyük bir gürültüyle çalmaya başladığında annem kaşlarını catarak odanın kapısına giderek dışarıya gitti.
Yutkunarak Nazlı'ya baktığımda Nazlı tedirgin bir şekilde bana bakıyordu.
Dudaklarımı yalayarak elimle başımı kaşıyarak dolan gözlerimi kırpıştırdım.
Annem endişeyle içeriye girerek kapının arkasındaki çantayı alarak yere bıraktı. Montumu alarak bana geldiğinde yutkunarak gözlerimi kırpıştırdım.
Annem sakin bir şekilde üzerime montumu giydirmeye başladığında hızlı nefesler alarak anneme baktım.
"Anne ne oluyor?" Dedim titrek bir sesle.
Annem cevap vermeden yanında getirdiği ayakkabıları bana gösterdi.
"Ayakkabılarını giy bebeğim. Hadi hızlı ol." Dedi sert bir sesle.
Başımı sallayarak önümdeki kadın çizmelerimi giyerek doğruldum.
"Nazlı montunu giy. Hızlı ol. Hadi." Dediğinde Nazlı korkuyla ceketini giymeye başladı.1
Annem elindeki araba anahtarını alarak bana geldi.
Yüzümü elleri arasına alarak ciddiyetle konuşmaya başladı.
"Gece'm. Bebeğim. Arslan ve Murat burada." Dediğinde ağlamaya başladım. "Bak güzel bebeğim. Mutfakta büyük bir pencere var. Oradan çıkacaksınız. İleride kırmızı ev var Gece. Bak beni iyi dinle bebeğim. Oradaki kırmızı eve git. Araba orada. Ona binin ve nereye kadar gidebilirseniz gidin. Tamam mı?" Dediğinde başımı sağa sola salladım.
"Ama anne sen?" Dedim titrek bir sesle.
Annem elime anahtarı koyarak kapattı. Dudaklarını aralayarak ciddi ve soğukkanlı bir şekilde konuştu.1
"Arslan bana zarar vermez Gece. Ben onların evinde yıllarca emektarlık yaptım. Hem her ne kadar sinirlensem de Arslan seni seviyor. Bu yüzden annene zarar vermez. Bak Gece..." dedi annem sabırla bir nefes alarak. "Az bir zaman var. Bak ne olur Gece. Biliyorum sen böyle şeyleri kaldıramazsın ama benim için git o arabaya bin ve git." Dediğinde hıçkırarak yanağımı sildim.
Nazlı kapının başında gözleri dolu bir şekilde bana baktı. Başını salladığında ağlayarak başımı salladım.
Annem gülümseyerek başımdan öptü.
Nazlı benim kolumdan tutarak beni mutfağa yönlendirerek yürüdü. Arkama bakarak yürüyordum. Umarım Arslan anneme bir şey yapmazdı.
Mutfağa girdiğimizde açık mutfak penceresine baktım. Nazlı benim belimden tutarak yardım etti. Bir bacağımı camdan çıkartarak diğer bacağımı da çıkarttım. Yüksekliğe bakarak derin bir nefes aldım. Gecekondu olduğu için yüksek değildi çünkü.
Atlayarak burnumu çektim. Pencereye dönerek Nazlı'ya baktım. Arkasında gördüğüm kişiyle çığlık attım.
Murat Nazlı'nın belinden ve göğsünün üzerinden kollarıyla sararak korkunç bir şekilde sırıttı.1
Nazlı kocaman olmuş gözleriyle bana bakıyordu.
Murat Nazlı'nın saçlarına öpücükler kondurarak daha sıkı sarılmasıyla Nazlı korkuyla titremeye başladı.
Fakat kendine gelerek donmuş bir şekilde duran bana baktı.
"Gece kaç!! Git buradan!!" Diye bağırdığında irkilerek ağlamaya başladım.
"A-ama se-sen-" Dedim kalbimi tutarak. Kalbim ağrımaya başlamıştı.
"Git Gece!! Annen için git!!" Dedi Murat'ın kollarından tutarak.
Ağlayarak başımı sağa sola salladım.
Murat bana bakarak kaşlarını kaldırarak sırıttığında nefretle Murat'a baktım.
"Bırak Nazlı'yı." Dedim nefretle.
Nazlı ağlak bir sesle tekrar konuştuğunda ona baktım.
"Gece!! Benim için git lütfen!! Annen için git!!" Dediğinde çaresizce başımı salladım.
Şu an Nazlı ve annem bunu yapmamı söylüyordu. Ben de buu yapamak mecburiyetinde hissediyordum kendimi. Kafam çok karışıktı.
"Özür dilerim." Dedim fısıltıyla karışık ağlayarak. Nazlı Murat'ın kollarını tutarak kurtulmaya çalışıyordu.
Arkamı dönerek engebeli yoldan koşmaya başladım. Arada arkama bakıyordum. Murat Nazlı'yı içeriye götürdüğünde korkuyla derin bir nefes aldım.
Engebeli topraktan yalpalayarak yürümeye başladım. Toprak yolu gördüğümde burnumu çekerek oraya doğru koşmaya başladım.
Yola çıktığımda etrafıma baktım. Kırmızı ev demişti annem. Gözlerimi kısarak evi aramaya başladım.
"Kırmızı ev." Dedim mırıldanarak. "Kırmızı ev." Dedim dudağımı bükerek.
İleride gördüğüm iki katlı kırmızı evi gördüğümde burnumu çekerek koşmaya başladım. Dengemi sağlayamayarak dengemi kaybettim lakin yalpalayarak durdum. Elimi dizime yaslayarak soluklandım. Gözlerimi açıp kapayarak doğruldum ve yeniden koşmaya başladım.
Ev arkada olduğu için büyük ihtimalle beni görmüyorlardı. Ben evlerin arka kısmındaydım. Arka bahçelerde kimse yoktu ve ben biraz kısa olduğum için görünmüyordum.
Nefes nefese kırmızı eve ulaştığımda duvara tutunarak nefeslendim. Kalbim stres olduğum için sızlamaya başlamıştı.
Silah sesi duyduğumda nefesimi tutarak gözlerimi büyüttüm.
"Anne." Dedim ağlak bir sesle. "Hayır." Dedim fısıltıyla.
"Allah'ım ne olur anneme bir şey olmasın." Dedim montumun tersiyle ıslanmış yanağımı sildim.
Yalpalayarak ön bahçeye yürümeye başladım.
Arada hıçkırıyordum. Tekrar silah sesi geldiğinde ağlamaya başladım.
Ön bahçeye geldiğimde arabanın olmayışıyla birlikte şaşırarak etrafıma baktım. Annem arabanın burada olduğunu söylemişti.
Araba hiç bir yerde yoktu ve bu mahallede bu evden başka kırmızı evde yokt-
"Bence bu kadar tatil yeter sevgilim. Artık sevgilinin yanına gelmelisin."1
İrkilerek arkama baktığımda şaşkınlık ve korkuyla yutkunarak geriye doğru bir adım attım. Elimdeki anahtar yere düştüğü için çıkan sesle birlikte Arslan kaşlarını kaldırarak anahtara baktı. Tekrar o simsiyah gözlerini bana değdirdiğinde baştan sona ürperdim.
Arslan evin başındaki duvara yaşlanmış, kollarını göğsünde birleştirmiş bir şekilde bana bakıyordu. Kollarını göğsünde birleştirdiği için gömleği gerilmişti. Kocaman kolları olduğu için gömleği her zaman öyle görünüyordu zaten.
Giydiği siyah takımla daha da korkutucuydu. Bu soğukta sadece gömlek giymişti. Elinde küçükken babasında gördüğüm silah vardı.
Bunca derdin arasında düşündüğüm şeye iç sesim konuştu.
Manifesçi hayatın kararıyor! Ama sen resmen adamı inceliyorsun! Helal olsun!!
Ben sadece korkunç olduğu için öyle düşündüm.
Gözlerimi yutkunarak siyah gözlerine çıkardım.
Arslan gözlerini kısarak beni süzmeye başladı.
Rahatsız bir şekilde dudaklarımı yalayarak derin bir nefes aldım.
Geriye doğru bir adım daha attım. Bana duygusuz ve kinli bir şekilde bakıyordu. Ve bu benim ondan daha da korkmamı sağlıyordu.
Arslan vücudunu duvardan ayırarak elindeki silahı beline sıkıştırdı.
Geriye bir adım daha attım. Sırıtarak başını yana eğdi.
"Tatilin yeter artık. Değil mi sevgilim?" Dediğinde yutkunarak ellerimi yumruk yaptım.
"Neden konuşmuyorsun Gece? Yoksa beni bırakıp kaçmanı açıklayacak bir bahanen yok mu?" Dedi Arslan gözlerini kısarak. Ellerini kumaş pantolonuna koymuştu.
Dudaklarım titreyerek gözlerim dolduğunda brurnumu çektim.
"Annem." Dedim mırıldanarak. "Annem iyi mi?" Dedim titreyerek.
Arslan kaşlarını kaldırarak sırıttı.
"Seni benden kaçıran insana ne yaparım sence ben Gece?" Dedi ifadesiz bir sesle. Başını sallayarak güldü.1
Korkuyla başımı sağa sola salladım.
"Anneme ne yaptın?" Dedim çığlık atarak.
Arslan korkunç bir şekilde gülümseyerek omuz silkti.
"Öldürdüm." Dedi ciddi bir sesle.
O kadar gerçek söylemişti ki ben bağırarak yere düştüm.
"Ne yaptın anneme?" Dedim bağırarak. Nefretle Arslan'a baktım. Arslan yanıma uzun bacaklarıyla dört adımda gelerek diz çöktü.
Ona nefretle bakarken bana ifadesiz bir şekilde bakıyordu. Sıkıntılı bir nefes alarak büyük ve dövmeli elini bana uzattı. Nefretle bağırarak geriye çekildim.
"Dokunma bana!!" Dedim bağırarak. "Anneme ne yaptın?" Dedim acı dolu bir sesle.
Arslan dişlerini sıkarak üzerime edildiğinde arkama dönerek ayağa kalkmaya çalıştım. Lakin Arslan benim bacaklarım ve belimden tutarak kucağına alarak ayağa kalktığında çırpınmaya başladım.
"Bırak beni bırak!!! Ne istiyorsun benden!! Anne!!" Dedim bağırarak ağlarken.
Arslan beni göğsüne çekerek yürümeye başladığında nefretle bağırdım. Hem ellerimle ona vuruyor, hem de bağırarak ağlıyordum.
"Pislik herif!! Anneme ne yaptın!! Anne!!" Dedim bağırarak. "Bırak beni!! Anneme bir şey yapmadığını söyle Arslan!! Lütfen!! Buna ihtiyacım var!!" Dedim elimi Arslan'ın göğsüne vurarak.
Arslan hala ifadesiz bir şekilde önüne bakarak yürümesiyle çıldıracak kıvama gelmiştim. Ellerimi yüzüme kapatarak ağlamaya devam ettim. Yapacak hiç bir şeyim yoktu ki zaten.
Annemin bağıran sesini duyduğumda ellerimi yüzümden çekerek eve baktım. Anneme bir şey olmamıştı.
Arslan eve girdiğinde açık olan bahçe kapısına baktım. Bir sürü adam vardı. Her yerde siyah giyimli adamlar ifadesiz bir şekilde önüne bakıyordu. Korkuyla derin bir nefes aldım.
Arslan ayağıyla kapıyı tekmeleyerek açtığında irkilerek evin içine baktım. Arslan belimi sıktığında çırpınarak aşağı inmeye başladım. Ayaklarımı sallayarak kollarımla aşağı inmeye çalıştığımda Arslan sinirle soluyarak bağırır bir şekilde konuştu.
"Rahat dur Gece!!" Arslan'ın sert sesiyle birlikte korkuyla yerime sindim. Burnumu çekerek saçlarımı geriye attım.
Arslan salona girdiğinde içeriye baktım.
Annem minderin üzerinde ağlayarak oturuyordu. Başında da iki adam vardı.
Annem hızla başını yerden kaldırarak bana baktı. İlk defa çaresiz bir şekilde ağlıyordu.
Annem ilk önce bana şefkatle, daha sonra Arslan'a nefretle baktı. Annemin gözlerinde ilk defa birine karşı bu kadar nefret dolu baktığına şahit oluyordum.
Arslan salonda daha önce burada görmediğim bir sandalyeye oturarak beni kucağına oturttu.
Kucağında debelenerek kollarımı anneme uzattım. Annem bu anı görmek istemezcesine ağlayarak başını eğdiğinde titrek bir nefes aldım.
Arslan belimden destekleyerek sırtımı göğsüne yapıştırarak kulağıma yaklaştı. Sıcak nefesini kulağımın dibinde hissettiğimde irkilerek dudaklarımı büzdüm.
Kalın dudakları her kulağıma değdiğinde korkudan ölecek kıvama geliyordum. Çünkü o kalın ve korkunç sesi kafamda yankılanıyordu.
"Rahat dur!! Eğer rahat durmazsan annene ve etrafındaki herkese zarar veririm Gece!!" Dediğinde mecburen durmak zorunda kaldım.
"Bırak beni pislik herif seni istemi-"
"Gece sus kızım artık!!" Annem bana bakarak dehşetle bağırdığında sustum ama ağlamaya devam ettim.
"Ama anne.." dedim çaresiz bir sesle.
Annem çaresizce bana bakıyordu.
"Anne" dedim dudaklarımı büzerek.
Annem ağlayarak başını yere eğdiğinde ağlamaya devam ettim.
Arslan derin bir nefes alarak konuşmaya başladığında ağlamamı durdurarak aşağıdan yüzüne baktım.
"Ela teyze lafı daha fazla uzatmak istemiyorum. Zaten buradan Mardin'e gitmek zorundayız." Dedi Arslan saçımı koklayarak öptüğünde irkilerek geri çekilmeye çalıştım.
Arslan burnuma vurarak belimi daha sıkı kavradı. Yüzümü buruşturarak anneme baktım.
"Bak Ela teyze ben Gece'yi seviyorum. Çok aşığım. Onunla evlenmek istiyordum. Normalde sizden izin isteyerek evlenecektim ama bebeğimi benden kaçırdınız." Dediğinde nefretle Arslan'ın yüzüne baktım.
"Bana bunları neden anlatıyorsun?" Annem gözlerini benden ayırmadan konuştuğunda Arslan dudaklarını yalayarak beni daha sıkı sardı. Kaslı ve damarlı koluna elimi koyarak ittirmeye çalıştım ama başarılı olamadım.
"Normalde Gece'yi benden kaçıran kişiyi öldürürdüm ama sen benim sevdiğim kadının annesisin. Bu yüzden sana haber vermek istiyorum şimdi. İki gün sonra Mardin'de Gece'yle evleniyoruz." Dediğinde annem nefretle ayağa kalktı. Ama adamlar annemi tuttuklarında annem kıpkırmızı yüzüyle bağırmaya başladı.
Bense şok olmuş bir şekilde Arslan'a bakıyordum. Donmuştum adeta. Dolan gözlerimle beraber acıyla gözlerimi yumdum.
"Ölürüm de kızımı senin gibi caniye vermem ben!! Ölürüm de senin gibi tehlikeli bir adama vermem ben kızımı!! Git kendine başka bir kurban bul!! Kızımdan uzak dur!!" Annem çıldırmış bir şekilde bağırarak çırpındı.1
Arslan'ın annemden duyduğu sözlerle vücudu kasıldı. Arslan geriye yaşlandığında otomatik olarak ben de geriye gittim.
"Öyle mi?" Dedi Arslan sakalını sıvazlayarak.
Annem nefretle, "Öyle!!" Diye bağırdı.
"Kocandan kalan o evi yıkarım. Hayatınızdaki herkesi öldürürüm." Dediğinde kaskatı kesilerek anneme baktım.
Annem sakinleşerek derin bir nefes aldı. Annemin gözü bana kayarak bir süre ben de durdu. Bir süre bana bakarak çenesini dikleştirdi ve tekrar Arslan'a bakarak düz bir sesle konuştu.
"İstediğin herkesi öldür. Kocamın bana bıraktığı evi de yık. Umrumda değil. Ben bana Kocamın olan emaneti, kızımı kurban etmem." Dediğinde ağlamaya başladım.
Annem böyle söylüyordu ama gözlerindeki üzüntü ve kederi görmüştüm. Eger babamın anneme bıraktığı eve bir zarar verirse annem yıkılırdı.
"Öyleyse, bir de Gece'ye soralım." Dedi Arslan. Beni kendine döndürerek saçlarımı yüzümden çekti. Dudaklarını yalayarak konuştu. "Babanın size kalan evi ve arkadaşlarının ölümü mü? Yoksa benimle evlenmek mi?" Dediğinde ağlayarak başımı göğsüne yasladım. O korkunç yüzüne bakamıyordum. En azından böyle yüzünü görmüyordum.
"Arslan lütfen bırak bizi!! Biz sana ne yaptık ki!! Söz bir daha kaçmayacağım senden!!" Dedim hıçkırarak. Arslan sırtımı sıvazlayarak derin bir nefes aldı.
"Kararını ver Gece. Hemen şimdi. Eğer cevabın evetse şimdi Mardin'e yola çıkarız. Seninle evleniriz. Hayırsa hayatındaki herkesi öldürür, öyle evlenirim seninle." Dediğinde inleyerek ellerimi yumruk yaptım ve göğsüne vurdum.
"Gece sakın onaylama bu adamı!! Sakın evet deme bebeğim!!" Dediğinde annem ben de çaresiz bir şekilde bağırdım.
"Anne babamın hatırasına zarar gelsin istemiyorum!! Arkadaşlarıma zarar gelsin istemiyorum!! Anne...anne en önemlisi sana zarar gelsin istemiyorum!!" Dedim bağırarak ağlarken.
Annem sessiz kaldığında onun da çaresiz kaldığını anlamıştım. O da kabul edeceğimi anlamıştı.
Ondan kaçabilmeyi düşünüp ümid edecek kadar salaktım.
Bu rüyadan uyanmıştım ve gerçek suratıma bir tokat gibi çarpmıştı.
"Senden nefret ediyorum Arslan!!" Dedim bağırarak. "Nefret ediyorum senden!!" Dediğimde vücudu kasıldı fakat bir şey demedi.
"Ben seni sevmekten başka bir şey yapmadım naif kızım." Dediğinde sinirle çığlık attım.
Arslan saçlarımı okşuyordu ama ben hala sinirden ve korkudan ağlıyordum.
Katilimin kollarında neler yaşayacağımı bilmeden çaresiz bir şekilde ağlıyordum.
Saçlarımın okşanmasıyla gözlerimi kırpıştırarak açtım.
Yukarıya baktığımda Arslan'ın yüzünü gördüğümde irkilerek geri çekilmeye çalıştım.
Bu adamın dizlerinde yatmıştım. Ya da beni dizlerine kendi isteğiyle yatırmıştı.
Yerimde doğrularak gözlerimi ovuşturarak esnedim. Yan tarafıma baktığımda Arslan bana dik dik bakıyordu.
"Annem nerede?" Dedim boğazımı temizleyerek.
Arslan bir bacağını bacağının üzerine yaslayarak önüne baktı.
"Arkadaki konvoyda." Dedi telefonunu cebinden çıkararak tuşladı ve kulağına götürdü.
Bir süre karşı tarafı dinledikten sonra keyifle sırıttı. Ben de o sırada Arslan'a kötü kötü bakıyordum.
"Hazırlıklar iki güne kadar hazır olsun. Evliliğimi herkes duyacak, herkes görecek." Dediğinde gözlerim dolarak yutkundum.
"Sikerim Murat'ı!! Bak beni deli etmeyin!!" Diye bağırdığında yerime sinerek korkuyla Arslan'ı izlemeye başladım.
"Tamam kapat!" Dedi ve telefonu kapatarak karşıdaki koltuğa fırlattı.
Önüme dönerek dudaklarımı ısırdım. Annemi istiyordum.
Ellerimde hissettiğim baskıyla beraber irkilerek Arslan'a baktım.2
Arslan diğer eliyle belimden kavrayarak beni dibine kadar çekti. Ellerimi göğsüne koyarak kendimi geri çekmeye çalıştım. Ama Arslan başını saçlarıma gömerek sesli ve derin bir nefes aldı.
O sıcak nefesini kulağımın dibinde hissettiğimde ürpererek ve korkuyla geri çekilmeye çalıştım.
"Seni çok özledim kadın." Dedi duygu dolu bir sesle. "Bak o kadar sinirlendim ama senin kokunu duyunca sakinleştim. Bir tek sen sakinleştirirsin bu öfkeyle dolup taşan ruhumu." Diye fısıldadı Saçlarımın arasından.
Dolan gözlerimden düşen bir damla yaşla birlikte burnumu çektim.
Arslan başını saçlarımdan çekerek yüzünü yüzüme sabitledi.
"Benden kaçtın. Beni düşünmeden, bir kere bile bu adam bensiz ne yapar düşünmeden benden kaçtın." Dedi sert bir sesle. Gözlerimi kaçırarak yutkundum. Sıcak nefesleri boynuma değiyordu ve huylanıyordum.
Arslan saçlarımı yüzümden çekerek yüzümdeki morluklara acıyla karışık bir ifadeyle baktı.
Dişlerini sıkarak morluklarıma öpücük kondurdu. İrkilerek kendimi geri çekmeye çalıştığımda belimden sıktı.
"Yüzündeki bu izlerin hesabını aldım güzelim. Bundan böyle hiç kimse sana dokunamaz." Dediğinde sinirle karışık bir nefes aldım.
Başımı yana çevirerek yüzümü buruşturdum.
"Senin sevgilin yüzünden dayak yedim resmen. Hayatımda bir fiske bile yemedim ben. Ama senin sevgilin yüzünden..." dedim yüzümü buruşturarak. "Ama sevgilin yüzünden her yerim yara bere içinde kaldı." Dediğimde sıkılı dişlerinin arasından tısladı.
"Asude benim sevgilim değil Gece!"
"Nereden bilebilirim ki? Belki de onun duygularıyla oynadın ve sonra kalbini kırdın o da senden intikam almak için bana zarar verdi."
"Bu seneryoyu ne zaman kurdun amına koyayım!!" Dedi Arslan hayretle. "Bak benim Asude ile hiç bir alakam yok." Diye sinir bozukluğuyla güldüğünde sıcak nefesi yanağıma değdi.
Ellerimi göğsüne koyarak itmeye çalıştım.
Elbette Nazlı söylemişti Arslan'ın Asude ile bir alakası olmadığını. Hem Asude bir sürü kıza zarar vermişti. Bu manyaklığını biliyordum.
"Nereden bilebilirim ki? Ha? Nereden bilebilirim? Bütün erkekler aynısınız?" Dedim çığlık atarak.
Arslan yüzünü buruşturarak belimi daha sıkı kavradı.
"Hatırlatırım Gece, baban da erkekti." Dediğinde hırlayarak kaşlarımı çattım.
"Babam erkek değildi adamdı."1
Arslan kaşlarını kaldırarak hohladı.
"Evet haklısın. Ama benim merak ettiğim bir şey var." Dedi gözlerini kısarak.
Elimi belimdeki eline getirerek kurtulmaya çalışıyordum bir yandan. Burnumu kırıştırarak derin bir nefes aldım. Adamın kolları o kadar güçlüydü ki elimi hissetmiyordu bile.
"Sen beni bir gün sevdiğinde sana bu günleri hatırlattığım zaman bana ne diyeceksin acaba?" Dediğinde alayla gülümsedim.
"Hah!! Rüyanda görürsün o zaman. Zira seni sevecek kadar salak değilim ben. Sen beni tehdit ederek evleniyorsun." Dedim nefretle.
"Seni sevebilmek için hafızamın silinmesi lazım. Kırmızı karın yağması lazım. Kuzey ışıklarının İstanbul'da görülmesi lazım." Dediğimde Arslan dişlerini sıkarak kızarmış yüzüyle başını çevirdi.
Yutkunarak devam ettim sözlerime.
"Bunların hiç biri olmayacağına göre. Seni hiç bir zaman sevmeyeceğim." Dedim titrek bir sesle.
"Beni seveceksin Gece. Öyle bir seveceksin ki, gerekirse hafızanı kaybet. Ama eninde sonunda seveceksin." Dediğinde çıldırarak bağırdım.1
Göğsüne yumruk atarak nefretle bağırdım.
"Bana zor kullanan, beni durmadan tehdit eden, beni annemi ve babamla tehdit eden, katil ve tehlikeli bir adamla asla birlikte olmam. Aşık da olmam. Benden umudunu kes!! Yoksa ömür boyu karşılıksız bir aşk için çabalayıp duracaksın!!" Dedim nefretle.
Arslan bana donuk bir ifade ile bakarak belimi bıraktı. Belimi bırakması ile kendimi hemen geriye çektim. Arslan kendini sıkarak ellerini yumruk yaptı ve kaşları çatık bir şekilde önüne döndü.1
Elleri yumruk olduğu için ellerindeki damarları belli olmuştu. Yüzü kızarmış, boğazındaki ve Yüzündeki damarlar belli olmuştu. Dişlerini sıktığı için çene kası belirginleşmişti. Hulk dönüşüyordu galiba.4
Nefes nefese onun yüzüne bakıyordum. Lakin Arslan hızlı nefesler alarak önüne bakıyordu.
Dudaklarımı birbirine bastırarak montumun zinciriyle oynamaya başladım.
Acaba çok mu ağırdı söylediklerim?
Ama haklıydım. Başıma gelmeyen kalmamıştı onun yüzünden.
Başımı kaldırarak Arslan'a baktım. Hala aynı şekildeydi.
Dudaklarımı islatarak titreyen ellerimi Arslan'ın omzuna değdirdim.
Arslan gözlerini yumarak derin bir nefes aldı.
"Gece güzelim. Şu an çok sinirliyim. Benimle konuşmak istemezsin." Dediğinde ellerimi anında geri çekerek önüme döndüm.
Kapıya biraz daha yapışarak dolu gözlerimle beraber camdan dışarısını izlemeye başladım.
Ben bu adamla bir de evlenecektim öyle mi?
Bu adamla evlenmek demek, ölmek demekti benim için.1
Dudağımı sağa doğru büzerek sabırsız bir nefes aldım.
"Arslan." Dedim dudaklarımı yalayarak.
Elimi yumruk yaptığı elinin üstüne koyarak tereddütle Arslan'a eğildim.
Arslan anında gözlerini açarak elinin üstüne koyduğum elime baktı.
"Bak ben dediklerimde haklıyım. Beni tehdit ettin, zor da kullandın. Ve hala kullanıyorsun. Bak ben senin üzülmeni de istemiyorum. Ben ve sen olamayız. Ben senden korkuyorum. Hem sen benim duyduğumda bile korkudan öleceğim işleri yapıyorsun." Dedim ve dudaklarımı yalayarak devam ettim.
"Hem bence hayatına daha korkusuz, daha cesur ve bu işleri bilen bir kadınla evlensen daha iyi olur gibi. Ben bu hayata uyum sağlayamam çünkü." Dediğimde Arslan bana bakarak alayla güldü.
Elimi elinden çekerek kaşlarımı çattım.
Arslan'ın hala alayla gülmesiyle dişlerimi sıktım.
"Ben senden başka asla biriyle olmam. Aklından çıkar bunu. Benim senden başka, senin benden başka yolun yok. Bunu o güzel aklına sok. Birazdan konağa da varmış oluruz. Dinlen ve kendini yorma. Yarın değil öbür gün bir Kurtoğlu olacaksın. Ve eğer beni deli edecek bir hareket yaparsan yemin ederim dediklerimi yaparım Gece. Beni tanımaya başladın sanıyorum. Hiç acımam yaparım." Dedi sakin bir sesle.
Kaşlarımı çatarak ama sakin tutmaya çalıştığım sesimle, "Sen kötü kalpli bir adamsın. Hiç bir zaman o buz kalbin erimeyecek. Sen busun işte." Dedim.
Arslan derin bir nefes aldı. Fakat bana cevap vermeden telefonuna bildirim sesi geldi.
Arslan telefonuna baktı. Derin bir nefes alarak telefonun ekranını kapattı ve iç cebine koydu.
Araba bir süre daha hareket ederek durduğunda camdan dışarıya baktım.
Bir sürü insan arabaya bakıyordu. İçlerinden bir kız çocuğu beni işaret ederek tebessüm ettiğinde gülümseyerek elimi salladım. Kız çocuğu yanakları kızararak arkasını dönüp koştuğunda gülümseyerek arkasından baktım. Bir çocuğu mutlu etmek bu kadar kolaydı işte.
Arslan arabadan inerek çıktığında tedirginlik dolu bir nefes aldım.
Arslan kaşları çatık bir şekilde arabanın etrafından dönerek benim kapımı açtı.
Arslan elimi tutarak beni dışarı çıkarttığında insanlar aralarında konuşmaya başladı.
Aniden bir kadın elini ağzına koyarak garip bir ses çıkarttığında irkilerek Arslan'ın arkasına geçtim. Bir adam belinden çıkarttığı silahı ateşlediğinde çığlık atarak Arslan'ın gömleğinden tuttum.2
"Ağam Hoşgeldin." Bir adam elini önünde birleştirerek Arslan'ın önüne geldiğinde Arslan adama cevap vermeden arkasına dönerek çenemi tuttu.
Siyah gözleriyle bana endişeyle baktı.
"İyi misin bebeğim?" Dediğinde burnumu çekerek gözlerimi kaçırdım.
"Silah...silah sesinden korkuyorum." Dediğimde Arslan başımın üzerinden öperek belimi sardı.
"Silah çekmek,ateşlemek yok!! Bugünlük böyle olacak!!" Diye aniden etrafa keskin gözleriyle bakarak bağırdı. İrkilerek yutkunduğumda Arslan belimi tutarak beni kendine yasladığında titrek bir nefes aldım.
Kimseden çıt çıkmadığında eğik olan başımı kaldırarak etrafa baktım. Herkes pür dikkat bana bakıyordu. Rahatsızlık ile kıpırdanarak yutkundum.
Arslan rahatsız olduğumu anlamış olmalı ki insanlara doğru tekrar bağırarak konuştu.
"Mustakbel karım yol yorgunu dinlenemek istiyor!!" Dediğinde bağırmamak için dişlerimi sıktım.
Kimseden çıt çıkmayınca Arslan küçük elimi elinin arasına alarak yürümeye başladı.
Bu ev çok büyüktü. Konaktı resmen. Filmlerde ve dizilerde gördüğüm evler gibiydi. Taştan yapılmıştı. Bahçesi bile çok büyüktü. Ortada havuz gibi küçük bir şey vardı.
Arslan beni merdivenlerden çıkartmaya başladığında merakla etrafı inceliyordum.
Arslan en yüksek kata geldiğinde sadece bir kapı bulunan odaya baktım.
Arslan belimden tutarak o kapıya yönlendirdiğinde yutkundum. Kapıyı açarak beni odaya soktuğunda montumun eteğini sıkarak etrafa baktım.
Duvarları gri olan oda siyah ağırlıklıydı. Ortada bulunan kocaman yatak siyah örtülüydü. Gri halı, beyaz komidin vardı. Pencere önünde gri koltuk takımı vardı. Ortada da sehpası vardı. O da camdı.
İleride kapısı açık olan yere baktığımda kıyafet odası olduğunu anladım. Geri kalan gri renkli iki kapıda büyük ihtimalle tuvalet ve banyoydu.
Dudaklarımı dişleyerek büyük olan pencereye yürüdüm ve dışarıya baktım.
Dışarıda bir sürü insan çalışıyordu. Bazı insanlar poşetler ve büyük kutularla giriyordu. Bazı insanlar da büyük bir hızla bahçede işlerle ilgileniyordu.
Arkama döndüğümde Arslan ellerini cebine koymuş bana bakıyordu.
Derin bir nefes alarak gözlerimi kaçırdım. Bana o kadar dikkatli bakıyordu ki bazen yok olmak istiyordum.
"Annem nerede?" Diyerek büyük sessizliği bozdum.1
Arslan ceketini çıkararak arkasını döndü. Belindeki silahı da çıkardı ve masaya fırlattı. İrkilerek bir adım geriledim.
Gözlerimi masadaki silahtan çekerek kol düğmelerini açan Arslan'a baktım.
"Sana annem nerede diye sordum Arslan." Dedim yutkunarak.
Arslan hala cevap vermediğinde kaşlarımı çatarak ayağımı yere vurdum.
"Annem nerede Arslan?!!" Dedim bağırarak.
Arslan sakin bir şekilde kol düğmelerini açarak katlamaya başladı. Bana hala cevap vermemesiyle Gözlerimi kırpıştırdım.
"Annem nerede? Neden konuşmuyorsun Arslan? Beni delirtmek mi amacın?" Dedim ağlamaya başlayarak.1
Arslan dövmeli eliyle saçlarını dağıtarak sehpanın üstünde bulunan bardağa içecek doldurmaya başladı. Büyük ihtimalle alkoldü.
"Seninle evlendiğimiz güne kadar görüşmeyeceksiniz." Düz sesle konuştuğunda hayretle bir nefes aldım.
Eline bardağı alarak dolu bardaktan bir yudum alarak bana baktı.
"Ne demek oluyor şimdi bu? Benim annemle görüşmeme de mi karışıyorsun sen?" Dedim sinirle karışık öfkeyle.
Arslan omuz silkerek tekli koltuğa oturdu.
"Hayır o senin annen. Tabiki de ne kadar istemesem de görüşeceksiniz. Ama şimdi izin vermiyorum." Dedi kaşlarını kaldırarak. Viski tuttuğu eliyle beni işaret etti. "Ela teyze seni kaçırmak için uğraşıp duracak. Anneni tanıyorum. Senin için her şeyi yapar. Eh ben de bu yüzden önlem alıyorum sadece." Dediğinde önüne yürüdüm güçlükle.
"Ama neden önlem alıyorsun ki Arslan. Ben seninle evlenmeyi kabul ettim. Bari bırak da annem yanımda olsun." Dedim sitemle.
Arslan alayla gülümsedi fakat ters ters bakmayı da ihmal etmedi.
"Ela teyze senin benimle evlenmeni kabul etmedi yavrum hatırlatırım. Ela teyze senin için herkesten vazgeçti. Yani eğer ikinizi yan yana getirirsem Ela teyze seni kaçırmak için elinden gelen her şeyi yapacak." Omuz silkerek içkisinden bir yudum aldı. "Benim bir daha seni kaybedecek kadar gözüm kör olmaz yavrum. Ama en ufak bir pürüz de benim canım sıkılır. Can sıkarım." Dediğinde derin bir nefes aldım.
"Ya annem beni kaçırmaz bundan sonra. Ben izin vermem yemin ederim. Hem bak ben kabullendim. Yemin ederim kaçmam." Dedim titreyen sesimle.1
Arslan alayla, "Annen aklını çeler Gece. Sen safsın hemen inanıyorsun her şeye." Dediğinde sehpadaki vazoyu alarak duvara fırlattım.
Arslan dudağında gülümsemeyle bana bakıyordu. Saçlarımı geriye atarak ağlamaya başladım.
"Ya ben evleniyorum!! Evleniyorum!! Annemi yanımda istiyorum!! Çok mu şey istiyorum!!" Dedim hıçkırarak. "Her ne kadar evlenmek istemesem de, evlenirken bu özel günümde annemi yanımda istemem çok mu yanlış." Dedim kıpkırmızı olmuş yüzümle.
Arslan gözlerindeki donuk ifadeyi silerek bana merhamet ve sevgiyle bakmaya başladı.
Sızlayan kalbimle beraber inleyerek göğsümü tuttum.
Arslan anında ayağa kalkarak benim yanıma gelerek beni kucakladı.
Ağrıyan kalbime vurarak nefeslendim.
Başımı Arslan'ın sert göğsüne yaslayarak kalbimi tuttum.
Arslan beni yatağa oturtarak komidinin üzerinde bulunan ilaçlarımı aldı. Sürahiden bardağa su doldurarak yatağa oturdu. Elime verdiği ilaçları yutarak suyumu içermeme yardım etti.
Hızlı nefeslerimin düzene girmesi için on dakika bekledim.
O sırada Arslan endişeyle yanımdan asla ayrılmamış benden gözlerini çekmemişti.
"Doktor çağırmalıyım." Dedi kendi kendine.
Tam ayağa kalkacaktı ki kolunu tuttum.
"Hayır arada oluyor böyle. Ağrım da kalmadı." Dedim sakin bir şekilde.
Arslan dudaklarını yalayarak başını salladı.
"Şey annemi getirecek misin?" Dedim beklentiyle.
Arslan burnundan soluyarak saçlarını dağıttı.
"Hayır, gelmeyecek. Düğünümüz olduğu gün görürsün." Dediğinde artık izin vermeyeceğini anladığım için nefretle baktım gözlerine.
"Senden nefret ediyorum." Dedim başımı pencere tarafına çevirerek.
Arslan derin bir nefes alarak ayağa kalktı.
Üzerime yorganı örterek alnımdan öptü.
Kalın dudakları alnıma değdiğinde gözlerim kapandı. Zaten bugün fazla yorulduğum için uykum geliyordu. Kalbim yuzunden her zaman uyku halinde oluyordum.
"Bugün dinlen hayalim. Yarın gelinliğin için Fransa ve İtalya'dan çalışanlar gelecek. Gelinliğini seçeceksin. Hem yarın imam nikahını da kıyacağız." Dediğinde ağlamamak için zor durdum.
"Ben evlenmek istemiyorum." Diye mırıldandım.
Arslan saçlarımı şefkatle okşayarak iç çekti.
"Gece seni çok seviyorum. Gerçekten çok seviyorum. Hayatımda ilk kez aşık olmuşum. Seni kaybetmek istemiyorum." Dediğinde omuz silktim.
"Bencilsin." Dedim gözlerim kapanırken.
Acı bir şekilde gülümseyerek başını salladı.
"Bencilim." Dediğinde gözlerim kapanarak kendimi karanlığa bıraktım.
Saçlarımda olan eller durarak yanaklarımı okşamasını hayal meyal hatırlıyordum.
Dudaklarını dudağımın kenarına değdirerek öptü.
Nefesini yüzümde hissediyordum. Sıcak nefesi yüzüme değiyordu.
"Bugüne kadar bu hayattan hiç bir şey istemedim Gece. Ben sadece eğitildim. Sonra da bu işlerin başına geçtim. Hayatta asla kendim için bir şey yapmadım Gece. Hep ailemi korumak zorundaydım. Yaşamıyordum ben." Dedi fısıltıyla. Ama sesi acı doluydu. "Ama sonra karşıma sen çıktın. Sen güldün. Sen hiç bir zaman hızlanmayan kalbimi hızlandırdın. İlk defa kendim için bir şey yapmak istedim. Kendim için ilk defa seni istedim. Pişman da değilim, asla değilim. Yarın benim Allah katında karım olacaksın. Çocuklar gibi heyecanlıyım. Bu mutluluk için her şeye değer. Seni seviyorum hayalim." Dedi ve bu sefer alnıma öpücük kondurdu ve ayağa kalktı.
Kapının sesini hayal meyal duydum. Sonra da beni kendine çeken uykuya tamamen esir oldum. Arslan'a olduğum gibi...
Okur Yorumları | Yorum Ekle |