"Bir aydır sevdiğim kadın uyanmıyor doktor!! Eğer karım uyanmazsa yaşatmam lan sizi!!" Dedim bağırarak.
Doktor yutkunarak boğazını temizledi.
"Arslan bey, karınızın hayati tehlikesi yok. Fakat uyanıp uyanmamak karınızın elinde Arslan bey. Psikolojik olarak kendini ne zaman hazır hissederse o zaman uyanacak. Artık her şey Gece hanımın elinde." Dediğinde ayağa kalkarak derin derin nefesler almaya çalıştım.
Bir aydır bitik haldeydim. O gün araba çarptığında kendi hastaneme getirmiştim Gece'yi. Ameliyata almışlardı. Şükür ki ameleyatı iyi geçmişti.
Ama normalde bir hafta sonra uyanması gerekiyordu. Lakin bir aydır uyanmamıştı.
Bir aydır benimle inatlaşmıyordu. Bir aydır o güzel gözlerini görmemiştim. Hasret kalmıştım sevdiğim kadına.
Herkese kan kusturuyordum. Arabayla çarpan adamı öldürmüştüm. Umrumda değildi. Karıma zarar veren herkesin sonu ölümdü.
Keşke o gün o adamı orada öldürmeseydim. Ama dayanamamıştım. Sevdiğim kadına yan gözle bakan herkes ölmeliydi.
Ama Gece'nin yanıma gelmek isteyeceğini düşünmemiştim. Sadece davet boyu sevdiğim kadına kaçamak bakışlarla bakan adamı terasta öldürmüştüm. Sonra da annem gelmişti zaten.
"Arslan bey aslında bundan daha ciddi bir konumuz var." Doktorun ciddi bir şekilde konuşmasıyla doktora baktım.
Sevdiğim kadın uyanmıyordu. Daha ciddi ne olabilirdi ki?
"Gece hanımın tomografisinde bazı sorunlarla karşılaştık. Beyninin bir bölümünde zedelenme oluşmuş." Dediğinde sinirle bağırdım.1
Gece'me bir şey olursa düşünmez kendi kafama da sıkardım. Gece olmadan ben de yaşayamazdım.
"Karıma bir şey mi olacak doktor?!!" Dedim elimi masaya vurarak.
"Hayır, hayır. Karınız her an uyanabilir. Sadece uyandığı zaman hiç bir şeyi hatırlamayabilir. Sizi, ailesini ve yaşadığı şeyleri." Dediğinde sinirden kızarmaya başlıyorsun.
"Ne diyorsun lan sen?!" Dediğimde Murat kolumdan tutarak doktora baktı.
Murat sıkıntılı bir nefes vererek bana baktı.
"Abi dur bir. Hem doktorun bir suçu yok. İzin ver de doktor her şeyi anlatsın." Dediğinde dişlerimi sıktım.
Sevdiğim kadın şu an bir odada bilinci kapalı bir şekilde uyuyordu. Ve ben burada sevdiğim kadının beni unutma ihtimalini dinliyordum.
"Siktirin gidin amına koyayım! Sevdiğim kadın ne halde!! Ben nefes alamıyorum!! Kalbim deşiliyor!! Karım nasıl beni hatırlamaz!! Lan nasıl!!" Dedim kendi kendime.
Murat beni sandalyeye oturtarak doktora baktı.
"Doktor bey bize tam olarak anlatır mısınız? Nasıl hafıza kaybetmesi?" Dedi Murat merakla.
Doktor yutkunarak derin bir nefes aldı. Masanın üzerinde ellerini birleştirerek öne eğildi.
"Kazada çarpmanın etkisiyle beynindeki kayıt bölgesi ciddi bir darbe almış." Dediğinde saçlarımı çekiştirdim.
"Ne demek yani bu doktor bey?" Murat ciddi bir sesle konuştuğunda merakla doktora baktım.
Doktor benim halime bakarak üzüntüyle konuştu.
"Uzun süreli hafıza 1 dakika ila ömür boyu arasında bilgileri tutar. Aslında uzun süreli belleğin sınırlarının olmadığı teoride kabul edilir. Ancak tabii ki bu bilgileri hatırlama yeteneğinin bir sınırı vardır. Beynin hipokampus ve çevresindeki temporal lobları, bilginin uzun süreli depolanması ve geri alınması için önemli alanlardır. Uzun süreli hafıza, aslında beynin birçok bölgesini içerir. Bu sebeple beynin farklı bölgelerinin hasar görmesi sonucu amnezi gelişebilir." Dediğinde yüzümü buruşturdum.
Ne sikim anlatıyordu anlamıyordum.1
"Ne diyorsun doktor açık açık konuş!" Dedim sabırsızlıkla.
Doktor kravatını gevşeterek derin bir nefes aldı.
"Yani beyin hasarına bağlı hafıza bozukluğu dediğimiz sendrom oluşmuş. Karınız uyandığında sizi ve çevresini hatırlamayabilir." Dediğinde burun kemerimi sıktım.
"Nasıl yani?" Dedi Murat hayretle.
"Aslında bunu uyandığında anlayacağız. Belki bir kaç günü belki de bütün yaşadıklarını unutmuştur. Ama beynindeki hasar ciddi bir boyutta olduğu için kendinizi her türlü duruma hazırlayın." Dediğinde dişlerimi sıkarak başımı ellerimin arasına alarak öne eğildim.
Derin bir nefes alarak ellerimle yüzümü sıvazladım.
"Peki...daha sonra bu olanları hatırlama gibi bir şeyi olacak mı?" Dedi Murat sakin bir şekilde.
"Bunu bilemeyiz. Lakin tedavisine başlayabiliriz." Dediğinde doktor, Murat düşünür bir şekilde bir süre sehpaya baktı.
Ne düşündüğünü bilmiyordum lakin Murat bir şey düşünürse o şey sinsi bir şey olurdu. Murat'ın kafası böyle şeylere çalışırdı çünkü.
"Hayır. Tedavi olmayacak. Eğer hafızasını kaybederse tedavi etmeyeceğiz. Ve siz hatırlamaması için ilaçlar vereceksiniz." Dedi Murat sert bir sesle.
Kaşlarımı çattım. Ne diyordu Murat?
Hışımla başımı kaldırarak Murat'a baktım.
"Ne diyorsun Murat?!" Dedim tıslayarak.
Murat beni duymazdan gelerek doktora bakmaya devam etti. Gözlerini kısarak alt dudağını ısırdı.
Doktor boğazını temizleyerek gözlerini kaçırdı.
"Böyle bir şey mümkün, lakin benim hipokrat yeminim var. Böyle bir şey yapamam." Dediğinde Murat kollarını birbirine bağlayarak geriye yaslandı.
"Bir milyon dolar. Eğer bizimle işbirliği yaparsanız bir milyon dolar veririz." Dediğinde doktor başını sağa sola salladı.1
Kabul etmiyordu lakin eninde sonunda kabul edecekti. Ya zorla, ya da kolaylıkla.
Ben de artık olan biteni anlamış bir şekilde önüme bakıyordum.
"Bizi tanıyorsunuz değil mi? Soyadımızı? Eğer bizim karşımızda durursanız ailenize zarar gelebilir. Küçük bir oğlunuz varmış. Ona zarar gelmesini istemiyorsanız kabul etmek zorundasınız." Murat korkunç bir şekilde sırıtarak konuştuğunda doktor korkuyla bana baktı.1
Hissiz bir şekilde doktora baktım. Bana gözlerindeki çaresiz bir ifadeyle bakıyordu. Derin bir nefes aldım. Bunalmıştım.
"Arslan bey ben bunu genç bir kıza yapamam. Benim de evladım var. Bu vicdan azabıyla yaşayamam ben." Dediğinde sakin bir şekilde belimdeki silahı önümdeki sehpaya koydum.
"Ya ailen ya ölüm." Dedim sert bir sesle.
Karar vermiştim. Aslında bu hafıza kaybı çok iyi olacaktı. Gece beni severek evlendiğini sanacaktı.2
Ne tehdit, Ne de zorla evlendiğini hatırlıyordu. Bu durumu kendi lehime çevirecektim. Beni severek evlendigini sanacaktı.
Ailesinin öldüğünü ve benden başka kimsesi olmadığını sanacaktı. Ve bu psikolojiyle beni yanında isteyecekti. Onu bırakmamı bile istemeyecekti. Kimsesi olmayan bir insan ve hafızasını kaybetmiş bir insan yanında destek isterdi.2
Hem birbirimizi seven bir çift olduğumuza inandıracaktım.
İkimiz aşk evliliği yaptığımıza inandıracaktım.
Beni sevecekti. Kendimi ona istediği gibi biri olarak tanıtacaktım.1
"Murat git adamlara talimat ver ailesini getirsinler doktor beyin." Dedim sakin bir şekilde sırıtarak.
Murat başını sallayarak onayladığında ayağa kalktı.
Doktor ailesine bir şey olmamasını seçecekti tabi ki.
"Tamam durun. Size vereceğim lazım olan ilaçları." Dediğinde Murat'a başımla otur işareti yaptım.
Murat sırıtarak tekrar koltuğa oturdu. Elindeki telefonla uğraştıktan sonra önce bana sonra doktora baktı.
"Paranız bankaya yatacak doktor bey. Siz hiç merak etmeyin." Dediğinde doktor üzüntüyle başını salladı. Omuzları çökük bir şekilde başını eğmiş yere bakıyordu.
"Üzülme doktor. Bak paran oldu. Sanki aileni öldürmüşüz gibi davranma." Dedi Murat ima ile.1
Doktor bize temkinli bir bakış atarak masadaki bir kağıdı eline aldı.
Doktor titreyen elleriyle reçeteye ilaçları yazarak masaya koydu. Murat kağıdı alarak ilaçları incelemeye başladı.
"Sabah ve akşam hepsinden bir hap içerse hafızası asla yerine gelmez." Dedi doktor zorlukla yutkunarak.
Başımı sallayarak ayağa kalktım. Doktora işaret parmağımı sallayarak konuştum.
Zaten adamlarım bu doktoru takip edeceklerdi ama uyarmaktan zarar gelmezdi.
"Adamlarım seni takip edecek doktor. Eğer ağzından bir kelime çıktığını duyayım seni yakarım. Sen beni anladın." Dediğimde doktor yutkunarak onayladı. Benden korktuğu belliydi. Namımı duymuştu büyük ihtimalle.
"Yemin ederim ağzımdan bir kelime çıkmayacak." Dedi korkuyla.
Rahat bir şekilde omuz silktim. Kapıya doğru yürüyerek kapı kulpunu indirdim. Omzumun üzerinden doktora bakarak alayla konuştum.
"Yok istersen ağzından tek kelime çıksın. Ama ölümün bizim elimizden olur." Dedim ve odadan çıktım.
Murat da benimle beraber çıktığında ona bakarak konuştum.
"Murat git bütün adımlarımızı, annemi, Poyraz'ı...herkesi tembihle. Herkes uyum sağlayacak plana." Dediğimde Murat başını sallayarak onayladı beni.
"Abi ben Nazlı ve Gülçin'i de uyarırım. Şimdi Gece için zor süreç, kafasını yormaması için bazı şeyleri kendi hatırlaması lazım diyerek onları kandırırım." Dediğinde başımı salladım.
"Aferin Murat kafan zehir gibi. Ama planımda tek bir pürüz istemiyorum ona göre."
"Ben de o iş abi. Ama Ela teyze ne olacak?" Dediğinde omuz silktim.
"Uzun bir süre kızını görmeyecek. Bizi ayırmaya çalışan bir kadın şimdi de elinden geleni yapar. İlerleyen zamanlarda çok görmek isterse aile yakınımız diye tanıtırım olur biter." Dedim rahat bir tavırla.
Biraz gaddarca olabilirdi ama Ela teyze her şeyi bozabilirdi. Bu yüzden uzun süre Gece ile Ela teyze görüşmeyecekti.
"Git Murat hallet her şeyi." Dediğimde başını sallayarak yanımdan ayrıldı.
Koridordan yürüyerek Gece'nin odasının önüne geldim. İçeriye girerek Gece'ye baktım.
Gece'nin yüzü solgun bir şekilde beyaz bir pikenin altında yatıyordu.
Gece'nin hafızasını kaybetmiş bir şekilde olduğu için artık bir ömür benimle olacaktı.
Bu bana verilmiş bir şanstı. Bizim tek şansımız buydu ve ben bu şansı sonuna kadar kullanacaktım.2
Aldığım kararın bencilce ve bir o kadar da tehlikeli olduğunu bilsem de vazgeçmeye niyetim yoktu.
Gece'yi istiyordum. Ve onu sadece kendime istiyordum.
"Arslan olmaz yapamazsın!! Gece'ye bunu yapamazsın!!" Ahuzar hanım hayret ve korkuyla bağırıyordu.
Murat annesine planlarını anlattığı an Ahuzar hanım soluğu burada almıştı.
Arslan yatakta yatan kadına bir bakış atarak omuz silkti.
"Umrumda değil. Sevdiğim kadın ve bana büyük bir şans verildi. Bunu kaybedemem." Dedi omuz silkerek.
"Arslan sen resmen Gece'nin hastalığından yararlanacağını söylüyorsun. Yapma bunu o kıza." Dedi acıyla Ahuzar hanım. "Sen resmen onun hayatını mahvetmeye çalışıyorsun."
"Anne! Gece zaten benim karım. Sadece bazı şeyleri farklı bir şekilde anlatacağım o kadar. Lütfen bu işe çomak sokma." Dedi annesine keskin gözleriyle bakarak.
Ahuzar hanım sinirlenerek şalını düzeltti.
"Hayır Arslan ben her şeyi söyleyeceğim. Onun hayatını mahvetmene-"
"Mahvetmeyeceğim anne!! Ona çok iyi bakacağım. Onu çok seviyorum anne!! Ölüyorum ona!! Neden bir şans varken bunu mahvetmeye çalışıyorsun." Dedi sinirle.
"Sen düşünmüyorsun Arslan! Hiç Ela'yı düşünmüyorsun-"
"Düşünmüyorum mu sanıyorsun anne!! Ha! Düşünmediğimi mi zannediyorsun anne!! Onsuz yapamam anne!! Ölürüm!! Bak yemin ederim anne oğlun onsuz geberir!! Ela teyze konusunda yapabileceğim bir şey yok anne. Ama ne olur, lütfen onu sevmeme izin ver anne." Dedi annesine yürüyerek önünde diz çöktü.
"Oğlum kendine gel." Dedi Ahuzar hanım hayretle.
İlk defa oğlunu bu halde görüyordu. Bu kadar çaresiz ve stresli.
"Anne bu zamana kadar kimseye yalvarmadım. Anne ama onun için bunu da yaparım. Anne sana yalvarıyorum bana yardım et. Lütfen!" Dedi annesinin dizine alnını yaslayarak.
Eğer annesi kendisinin planını bozmaya çalışırsa her şey mahvolurdu.
"Oğlum yapma Ela annesi olarak bu süreçte ona yardım edecek kişi. Onu arayalım gelsin alsın kızını." Dedi ağlayarak.
Arslan irkilerek annesine baktı. Dayanamıyordu Gece'nin kendisinden ayrı kalmasına. Buna izin vermezdi. Veremezdi.
Ona deli gibi aşıkken nasıl bırakırdı bebeğini.
"Anne ne söylersen söyle kararım değişmeyecek. Gece ben ölene kadar benimle kalacak." Dediğinde Ahuzar çaresizce tavana baktı.1
Arslan annesine acı dolu bir sesle konuşmaya başladı.
"Anne bugüne kadar ben hayatımı yaşamadım. Hep eğitim gördüm. Hep işkence çektim. Anne benim de hakkım değil mi? Ha değil mi? Anne söz veriyorum. Ona çok iyi bakacağım." Dedi. "Eğer bana yardım etmezsen Gece'yi de alıp giderim. Başka çarem yok çünkü." Dediğinde Ahuzar omuzları çökerek başını salladı.
Evladı her şeyden önemliydi. Onun için her şeyi yapardı. Gece'den bile her şeyi saklayabilirdi.
"Tamam Arslan senin destekçin olacağım. Yeter ki üzülme." Dedi Ahzuar hanım yutkunarak.
Arslan rahatlayarak annesine sarıldı.
"Teşekkür ederim anne. Çok teşekkür ederim." Dedi koca gövdesine annesini çekerek sarıldı.
Ahuzar hanım oğluna sarılarak Allah'a dua etti. Umarım her şeyin hayırlısı olurdu.12
Umarım...1
Okur Yorumları | Yorum Ekle |