22. Bölüm

22

İlayda
adoranightt

♧ ♧ ♧

 

Arslan Kurtoğlu

 

O kadar güzel uyuyordu ki kalbim patlayacak gibiydi. Bir kadın bu kadar mı güzel olurdu yoksa aşık olduğum için miydi onu bu kadar güzel görmem. Kalbim onun aşkından patlayacak derecede çarpıyordu.

 

Saatlerdir Gece'yi yatağın başlığına dayanmış iziliyordum. Gözlerimi dahi kırpmıyordum.

 

İlk defa bana gülmüş, benimle normal bir şekilde konuşmuştu. Yanında her ne kadar belli etmesem de mutluluktan delirmiştim.

 

Güzelimle normal bir şeyler hakkında konuşmak, bana sarılması, öptüğüm zaman rahatsız olmaması...

 

O kadar çok mutluydum ki hayatım güzelleşmişti bugün.

 

Sevdiğim kadın eskisi gibi nefret dolu bakmıyordu. Bana gülümsüyordu. Onu öptüğüm zaman tiksinerek bana bakmıyordu. Bu bile beni mutlu ediyordu. Cidden sevdiğim kadın bundan böyle benimle kendi isteğiyle kalıyordu.1

 

Bu yalanı her ne kadar söylemek istemesem de mecburdum. Sevdiğim kadının benimle olması için bu yalanı söylemeliydim. Yoksa hayat bizim için daha da kötü olacaktı.

 

Ben sevdiğim kadının daha fazla mutsuz olmasını istemezdim. Onu bırakamazdım. Hem Gece'nin benim kadınım olduğunu bütün herkes öğrenmişti. Artık Gece tek başına dışarı çıkamazdı. Karıma kimse dokunamazdı ama yine de tedbirli olmalıydım.

 

Gece kıpırdanarak bana doğru döndü ve kafasını yastığa sürttü. Gülümsedim. Kedi gibiydi. Yanağını işaret parmağımla okşadığımda gülümsedi.

 

"Baba, babacım." Diye mırıldandığında sert bir nefes aldım. Böyle şeyler normaldi. Doktor söylemişti ama yine de stres oluyordum.

 

Minik ellerini avucumun içine alarak öpücük kondurdum üst üste.

 

Uyanmasın diye elini bıraktım ve yanağına küçük bir öpücük kondurdum. Saçından sızan kokuyla birlikte gözlerimi kapattım.

 

Cennet kokulum huzur kokuyordu. Bu hayatta benim bütün dertlerimi kafamdan silip süpüren tek kadın bu cennet kokulu olan kadındı. Kalbimde çiçekler açtıran ve onları bana gülümsemesi ile besleyen kadındı. Ruhumdu bu kadın.

 

Ömrüm boyunca güzelimi ölesiye sevecektim. Karım için yapamayacağım şey yoktu. Onun bir damla göz yaşına yakardım bütün her yeri.

 

Aşağıdan gelen gürültüyle birlikte kaşlarımı çattım. Yine ne sikim oluyordu bilmiyordum ama eğer güzel karım huzursuzlanırsa savaş çıkarırdım. Evde ses yalıtımı vardı ama kapı aralıktı.

 

Ayağa kalkarak üzerimdeki atleti çıkardım. Banyoya girerek üzerimdeki her şeyden kurtuldum ve duş aldım. Banyodan çıktıktan sonra kalbimin üzerindeki dövmeye baktım. Gece'nin gözleri vardı. Bu gözler benim aşkımdı ve vücudumda ona ait olan her şey beni mutlu ediyordu.

 

Altıma havlu bağlayarak banyodan çıktım. Yatağa baktığımda gülümsedim. Zaten bu tanrıça ile ilgili her şey beni mutlu ediyordu.

 

Gece dudaklarını büzmüş üzerindeki yorgana sımsıkı sarılarak uyumaya devam ediyordu.

 

Aşağıdan gelen gürültüyle sinirle iç çektim. Nemli Saçlarımı geriye iterek giyinme odasına girdim.

 

Siyah Saçlarımı havluyla kurulayarak masaya fırlattım. Üzerime siyah takımımı geçirerek saat taktım.

 

Üzerime hafif bir parfüm sıkarak odaya tekrar geçtim. Gece parfümümden rahatsız olduğu için hafif bir koku seçmiştim. Her nw kadar sevmesem de bu kokuyu Gece rahatsız olmasın diye katlanabilirdim.

 

Yatağa doğru giderek Gece'nin yüzünü izlemeye başladım. Büyü mü yapmıştı bu kiz bana acaba? Beni bu kadar büyülemesi bu kadar kolay olamazdı çünkü.

 

Elimi açık olan ve yastığa dağılan saçlarına değdirerek okşamaya başladım.

 

Saçlarını akşam özgür bırakmıştım. Saçlarını toplayıp kokusundan beni mahrum etmişti güzelim.

 

Yanakları ve burnu kızarmış, pembe dudakları hafif aralıktı. Dudaklarını öpmemek için zor duruyordum. Ama Gece'nin rızası olmadan ona asla dokunmazdım.

 

Her ne kadar ona dokunmak için bütün hücrelerim delirse de Gece'nin bana gelmesini bekleyecektim.

 

Boynuna sıkı bir öpücük kondurduğumda Gece kaşlarını çatarak kıpırdandı. Muhtmelen sakalım batmıştı. Yakın zamanda sakalımı da kesecektim o zaman.

 

Güzelimin daha fazla rahatsız olmasını istemediğim için ayağa kalktım. Çekmeceden silahımı ve babamdan kalan çakıyı cebime koydum. Gece'nin tokasını bileğime geçirerek üzerini öptüm.

 

Ondan uzak kaldığım an kokusu benimle olacaktı en azından.

 

Daha fazla oyalanmadan kapıya yürüyerek kapıdan çıktım ve kapıyı kapattım.

 

Saçlarımı karıştırarak merdivenlerden inmeye başladım. Ben ve Gece'ye ait kata bir bakış attım. Buraları Gece'nin zevkine göre düzenletmem lazımdı. Gece böyle karanlık yerlerde duramazdı. Eh benim evimin sultanı Gece olduğu için ben de ona uyardım.

 

Merdivenlerden inmeye devam ederek gürültülü olan salona girdim.

 

Murat sinirle Poyraz'a bakıyordu.

 

"Ne oluyor lan?" Dedim odaya girerek.

 

Poyraz ayakta nefes nefese Murat'a bakıyordu.

 

"Abi bu sikimsonik şerefsiz Gece'ye her şeyi anlatmak istiyormuş." Dedi Murat, Poyraz'ı işaret ederek.

 

Poyraz'a bir bakış atarak koltuğa oturdum.

 

"Çünkü o kızın yüzüne bakmaya utanıyorum!! Onun yüzüne bakarak ettiğimiz yalanlar benim boğazıma sarılıyor!! Nefes alamıyorum abi!! Bütün gece dönüp durdum!! Vicdanım uyumama bile izin vermiyor abi!!" Dediğinde Murat başını sağa sola salladı.4

 

"En başından kabul eden sendin Poyraz. Şimdi abuk subuk konuşma." Dedim çatık kaşlarla.

 

"Kabul etmedim abi!! Kabul etmedim!! Ben sizinle bırakmak istemedim o kızı!! O kadar yalanın içinde yaşayacağına ona gerçekleri anlatmak istedim ama siktiğimin Murat'ı engel oldu!!" Dedi önündeki sehpaya tekme atarak.

 

Sinirle derin bir nefes aldım. Gece ile ilgili konuşmaları bile beni deli ediyordu ama kardeşlerim hala bu konuyu deşiyordu.

 

"Anlatacaktın ha? Anlatıp benden gitmesine engel olacaktın yani?" Dedim başımı sallayarak.

 

Poyraz saçlarını çekiştirerek arkasını döndü.

 

"Abimin nasıl acı çektiğini biliyorsun Poyraz. O merkez denilen yere bizi göndermedi. Neler yaptı hatırlamıyor musun? O orada acı çekerken sen motorların üzerinde fink atıyordun. Ya bir kere! Bir kere bile sana bir şey dedi mi? Dur ben söyleyeyim!! Hayır demedi!! Abimin ilk defa mutlu olduğu hayatı zehir etmeye çalışıyorsun!!" Diye bağırdığında başımı sıvazladım.2

 

Murat beni anlıyordu. En azından bir kişi anlıyordu.

 

"Abim mutlu olacak diye Gece yalan bir hayatla yaşayamaz." Poyraz dolu gözlerle başını sağa sola salladı. Geriye doğru bir adım attı ve yutkundu. Zor bir karardı onun için ama mecburdu.

 

"Cidden abim günlerdir neler çekiyor farkında değil misin? Günlerdir hastaneden ayrılmıyor. Doğru dürüst uyumuyor. Abim Gece'nin gözlerinin içine bakıyor. Kim severki bu kadar?" Dedi Murat tıslayarak.

 

"Peki Gec-" Poyraz Murat'a doğru bağırdı. Daha fazla dayanamayarak sözünü kestim.

 

"Sus Poyraz!! Yeter artık!! Sevdiğim kadın dün ilk defa bana nefret dışında farklı bir duyguyla baktı!! Bana gülümsedi!! Ben bu duyguyu kaybedemem sevdiğim kadınla mutlu bir hayat yaşayacağım sen de susacaksın." Dedim sinirle.

 

Herkes beni sevdiğim kadından ayırmaya çalışıyordu. Bir kişi bile ilk defa mutlu olduğumu göremiyor muydu amına koyayım.1

 

"Siz bencilsiniz!! Sırf siz mutlu olacaksınız diye, o kız yalan bir hayat yaşayamaz!!" Dedi kükreyerek.

 

"Peki ben, bir kere sadece bir kere mutlu oldum. Bunu da elimden mi almak istiyorsun." Dedim dişlerimi sıkarak.

 

Poyraz omuzları çökerek burnunu çekti.

 

"Cidden siz beni anlamıyorsunuz. Gönder beni abi. Amerika'ya gideceğim." Dediğinde sıkıntılı bir nefes aldım.

 

"Olmaz Poy-" Murat korkuyla gözlerini büyüttü.

 

Her ne kadar kavga etse de Murat Poyraz'ı çok severdi.

 

"Abi şöyle şu piçe sussun!! Ben o erkek oruspusuyla konuşmuyorum!!" Dedi Murat'a ters bir bakış atarak.

 

Murat'a başımla işaret yaparak Poyraz'a baktım. Murat sabırla derin bir nefes alarak cama döndü ve dışarıyı izlemeye başladı.

 

"Gidemezsin Poyraz, annem rahat edemez. Zaten babamın ölüm yıldönümü yaklaştığı için durgun. Evlatlarını yanında ister." Dedim derin bir nefes alarak.

 

Babamın ölüm yıldönümü on gün sonraydı. Hatta annem hazırlıklara başlamıştı bile.

 

Poyraz arkasındaki koltuğa tekme atarak ellerini ensesinde birleştirdi. Nefes nefese bir süre yerdeki parkelere baktı. Ben de gayet sakin bir şekilde Poyraz'a bakıyordum.

 

Aniden bana dönerek konuşmaya başladı.

 

"Bana susmam için baskı uyguluyorsunuz!! Lanet olsun ki susuyorum!! Bunu yapıyorum!! Ama benden daha fazlasını bekleme!! Gece ile aynı ortamda bulunamam ben abi!! Vicdanım daha fazlasına dayanamıyor!!" Dediğinde ayağa kalkarak arkamda duran Umut'a elimle işaret verdim. Başını eğerek çıktığında dudaklarımı yaladım.

 

"Abi bu sikimsonik zaten yol yapıyor. Görmüyor musun? Bizi hiç bir zaman istemedi. Ama mecburen-" Murat Poyraz'a bakarak nefretle konuştu.

 

"Senin belanı sikerim yavşak it!!"

 

Poyraz kükreyerek Murat'a yumruk attığında Murat sırıtarak burnundaki kanı sildi.

 

"Ben senin gibi sinsi miyim döl israfı!! Sen vicdandan ne anlarsın!! Allah'tan tek dileğim benim bu aileden siktir olup gitmem. Gerekirse gebereyim ama bu aileden gideyim!! Yeter lan!! Bu doğru mu? Bir kızın hayatı abi!! Bir kızın hayatı!!" Dedi arkasındaki koltuğa çöker gibi oturarak.

 

"Yarın konuşuruz gitme işini. Bugün işlerim var." Dedim. Poyraz başını sağa sola sallayarak salondan büyük bir hışımla çıktı.

 

"Abi sen onu dinleme. O sadece her zamanki gibi dikkat çekmeye çalışıyor." Dediğinde elimle savurarak susturdum Murat'ı. Poyraz her zaman daha düşünceliydi. Babamın merhametini almıştı.

 

"Haklı ama seviyorum ben Gece'yi. Şimdi benim bir kaç işim var. Sen de masayla ilgilen. Kaç aydır doğru dürüst masaya bile uğramadım. Sesi çıkan varsa sustur." Dediğimde başını salladı.

 

Gece ile ilgilendiğim için aylardır masaya da uğramamıştım. İki aydır sevdiğim kadın uyanmıyordu. Ve ben yanından sadece önemli işler dışında ayrılmamıştım. Gece her şeyden daha önemliydi.

 

"Ben de abi o iş. Ha bir de şey abi Nazlı Gece ile konuşmak istiyor." Dediğinde burnumdan güldüm.

 

Daha iki gün önce o iki kız çıldırmış bana posta koymuşlardı. Şimdi böyle yapmaları beni sadece güldürmüştü.

 

"Cidden mi? Daha iki gün önce posta koyuyorlardı." Dedim alayla.

 

"Eğer bir şeyleri söylerse sağlığı kötü etkilenir dedim, Nazlı da mecburen susmak zorunda kaldı. Zaten evhamlı bu konularda. Asla konuşmaz. Ama Gülçin hala kararlı." Dedi alayla.

 

"Gülçin ve Asaf birlikteler değil mi?" Dedim kaşlarımı kaldırarak.

 

Asaf bana birlikte olduklarını söylemişti. Her ne kadar sevmesem de Gülçin'i, Asaf'ın mutluluğu için susmuştum.

 

"Evet abi, valla bir anda sevgili olmuşlar. Benim yapamadığımı Asaf abi iki haftada yaptı." Dediğinde yandan bir bakış attım.

 

"Siktiğimin herifi kızın önünde jiletle adam öldürürsen tabi kız sana bakmaz." Dediğimde yüzü düştü.

 

"Bir, o çocuk Nazlı'yı resmen taciz ediyordu abi. O zaten ölmeyi kafasına koymuştu. Ben de öldürdüm. İki, sanki Gece sana bakıyordu. Kız senden uzağa gitmek için araba kazas- tamam tamam sustum." Dedi geriye giderek.

 

"Her ne sikimse işte, eğer Nazlı sorun çıkartmayacaksa gelsin. Ama sorun çıkarırsa..."

 

"Abi Nazlı asla ağzını açmaz. Gece kötü etkilenir korkusuyla asla adam akıllı konuşmaz. Hem yaptığımız planı anlattım. Asla konuşamaz. Benden nefret ediyor ama alıştığım için sorun etmedim. Eğer Gece'ye anlatıp kafasını karıştırırsan beyin kanaması riski geçirir dedim. Yani asla konuşmaz." Dediğinde başımı salladım.

 

O zaman sorun yoktu ama Gece'ye yalan söylemesi cidden şaşılacak şeydi doğrusu.

 

"Bir nevi o da bu işe karışıyor." Diye mırıldandım. "Her neyse, bak sen masayla ilgilen." Dedim salondan çıkarken. Murat başını sallayarak telefonunu çıkardı.

 

Üzerime siyah kabanımı geçirerek arabayı hazır bir şekilde bekleten Umut'un yanına gittim.

 

"Poyraz Nerede?" Dedim etrafa bakarak.

 

"Abi motoruna bindi gitti. Bizim çocuklar takip ediyor ama." Dedi arkasına baktı ve bana döndü.

 

Başımı sallayarak arka tarafı açık olan kapıdan içeriye geçerek oturdum.

 

"Ela teyzeye gideceğiz." Dedim alt dudağımı yalayarak.

 

Umut başını eğerek arabanın çevresinden gezinerek sürücü koltuğuna bindi.

 

Araba çalıştığında gözlerimi kapayarak arka koltuğa yaslandım.

 

Ela teyzeyle konuşmam lazımdı. Eğer biraz daha bekletirsem başıma bela olabilirdi.

 

Ela teyzeden sonra marinaya gidip işlerle ilgilenmem lazımdı. Holdingle de ilgilenmeliydim. Artık işlerle ilgilenmem lazımdı.

 

Hepsini üç dört saatte bitirip güzelimin yanına gitmeliydim.

 

Ondan ayrı kalmak bile başımın ağrımasına neden oluyordu. Nabzımın üzerindeki yazıyı okşayarak derin bir nefes aldım. Benim yaşama sebebim o dövmeydi işte.

 

Telefonum çalmaya başladığında cebimden telefonu çıkardım.

 

Annemin aradığını gördüğümde sıkıntılı bir nefes vererek aramayı cevapladım.

 

"Poyraz'la kavga mı ettiniz Arslan?" Annem kızgınlıkla konuştuğunda sakin bir şekilde arabanın camından dışarıya baktım.

 

"Her şeyi anlatmak istiyormuş Gece'ye. Az biraz takıştık. Olan bu." Dediğimde derin bir nefes aldı.

 

"Murat yumruk yemiş Poyraz'dan." Dedi endişeyle. "Poyraz zaten bu kaç gündür ne halde."

 

"Anne her zaman olan şeyler. Ne yapabilirim. Küçüklükten beri böyleler zaten. Bir şey olmaz."

 

"Arslan Poyraz iki gündür çok kötüydü. Onu kontrol et tamam mı?" Dedi titrek bir sesle.

 

"Anne çocuklar takip ediyor Poyraz'ı. Bir şey olduğu yok alışacak." Demekle yetindim. Ne diyebilirdim ki.

 

Annem sessiz kaldığında derin bir iç çektim.

 

"Eve geldiğin zaman seninle konuşmam gereken bir şey var." Dediğinde kaşlarımı çattım.

 

Zaten bir sorun çıkmazsa dişimi kırardım amına koyayım.

 

"Ne hakkında?" Dedim sert bir sesle.

 

"Korkma şerefsiz, Gece ile ilgili değil." Dedi sinirle.

 

"Anne!"

 

"Tamam her neyse geldiğin zaman konuşuruz." Dediğinde başımı salladım.

 

"Gece günaydın." Annem konuştuğunda bütün dikkatimi telefona verdim. Gece uyanmıştı.

 

"Şey günaydın." Diye mırıldandı. Sırıtmamak için dudağımın kenarını kaşıdım. Kedi gibi mırıl mırıl konuşuyordu bir de, benim delirmeme neden olacaktı.

 

Adamlarımın yanında duygularımı yönetirdim her zaman ama Gece bütün dengelerimi bozuyordu.

 

Hayatımda asla gerçek anlamda gülmeyen ben, Gece'nin adını duyduğumda hemen gülüyordum. Cidden bu kız hiç bir çaba etmeden tebessüm ettiren tek kadındı.

 

"Günaydın kızım. Gel otur yanıma. Ay ne güzel olmuşsun tulumunla." Annem sevecenlikle konuştuğunda huysuz bir şekilde derin bir nefes aldım.

 

Güzelimi ilk ben görmeliydim lakin Ela teyzeyle konuşmam gerekenler vardı. Yoksa asla yanından ayrılmazdım.

 

"Çok teşekkür ederim. Ben bu rengi gördüğümde çok beğendim de o yüzden bu tulumu giyindim." Kesin mor rengi bir tulum giymişti. En sevdiği renk mordu çünkü.

 

"Çok yakışmış gelinime. Her şey yakışır zaten güzel olduğun için." Dediğinde Gece sessiz kaldı. Muhtmelen kızarmıştı. Başımı koltuğa yaslayarak dişlerimi sıktım. Yanında olmak istiyordum. Yanında olmak ve ona sımsıkı sarılmak istiyordum.

 

"Arslan ben kapatayım artık. Sen de dediklerimi unutma." Dediğinde hemen konuşmaya başladım.

 

"Anne hayır Gece'ye ver telefonu." Dedim ifadesiz bir sesle.

 

"Ulan, tamam dur bir..." bir kaç sessizlikten sonra Gece'nin sesini duydum.

 

"Efendim Ahuzar teyze."

 

"Arslan seninle konuşmak istiyor kızım."

 

"Neden ki?"

 

"Merak etmiş kızım. Sabah acele bir şekilde çıktı ya işleri için."

 

"Haber vermediyse neden şimdi arıyor ki? Konuşmak istemiyorum."

 

"Kızım işleri vardı bu yüzden haber vermedi. Hem senin uykunu bölmek istememiştir."

 

"O zaman bir not bırakırdı." Dediğinde sıkıntılı bir nefes aldım.

 

Ses gelmediğinde kaşlarımı çattım. Bir süre sonra Gece'nin sesini duydum.

 

Umut'a bölmeyi kapatması için işaret yaptığımda hemen kapattı.

 

"Alo şey beni istemişsin Arslan." Gece çekingen bir şekilde konuştuğunda sırıttım.

 

"Senin sesini duymak istedim güzelim."

 

Sessiz kaldığında iç çektim.

 

"Normalde yanından ayrılmazdım ama çok önemli bir işim vardı bebeğim." Diye açıklama yaptığımda halime güldüm. Cidden hesap veriyordum.

 

"Önemli işin varsa sorun değil Arslan. Sadece haber versen iyi olabilirdi." Dedi tripli bir sesle. Ilk tribimi mi çekiyordum amına koyayım? Sırıttım.

 

"Uykunu bölmek istemedim bebeğim." Dedim.

 

"Peki, öyle diyorsan. Imm şey ne işin vardı ki?" Dediğinde derin bir nefes aldım. Meraklı kedi beni merak etmişti. Normalde umrunda olmazdı nereye gittiğim ama şimdi merak ediyordu.

 

"İşler ile alakalı bebeğim. Marinada sorun çıkmış. Şimdi gidip halletmezsem İşler aksayacak ve kazancımızın yarısını kaybedecektik." Dedim nabzımın üzerindeki yazıyı okşayarak.

 

Bir nevi doğruydu. Sadece eksik konuşmuştum.

 

"Tamam o zaman." Dedi ve derin bir nefes aldı.

 

"Senin bir sorunun yok değil mi?"

 

"Hayır yok, burada herkes bana çok iyi davranıyor. Murat da geldi şimdi, birazdan arkadaşım da gelecekmiş." Hevesle konuştuğunda gülümsedim.

 

Bıcır bıcır konuşuyordu ya ölecek gibi oluyordum. Cidden ömür boyu dinlerdim bu kadını ben.

 

"Hmmm arkadaşın mı gelecekmiş?"

 

"Evet arkadaşım gelecekmiş. Her ne kadar onunla yeniden tanışıyor gibi olsak da o benim geçmişimden biri. Bu yüzden o benim için çok önemli. Umarım onu çok üzmem. Sonuçta ben onu ilk defa görmüş gibi olacağım." Dediğinde saçımı karıştırdım.

 

"Öyle düşünme hepimiz seni çok seviyoruz. Sen bizim için çok önemlisin." Dediğinde onaylayan mırıltılar çıkardı.

 

"Bunu biliyorum, hepimiz benim için çok uğraşıyorsunuz." Dedi sesindeki mahçuplukla. "Her neyse senin işin varsa seni tutmak istemem."

 

"Umrumda mı sanıyorsun iş? Şimdi benim sevdiğim kadın konuşuyor. Kıyamet kopsa yerimden kımıldamam." Dediğinde nefesini tuttuğunu duydum.

 

"Cidden Arslan flört mü ediyoruz biz?" Dedi utançla. Konuyu değiştirmek istediği belliydi.

 

"O ne bilmiyorum." Dedim yüzümü buruşturarak.

 

Gece genç ve özgür biriydi. Ama ben büyüyene kadar eğitim görmüş ve şimdi bile çalışan biriydim. Bu yüzden bu tür şeylerden pek anlamazdım. Ama Gece bu tür şeyleri seviyordu.

 

"Flört birbirinden hoşlanan insanların sevgili olmadan önce birbirlerini tanıma ve birbirlerine iltifat etme dönemleri gibi bir şey. Ama senin yaşın biraz ileride, bu yüzden bilmemen normal değil mi?" Arkadan kahkaha sesi geldiğinde dişlerimi sıktım.

 

Kesin Murat aklına sokmuştu bu sözleri. Benim saf karım da hemen tongaya düşmüştü.

 

"Haklısın yavrum, bu işlerle çok ilgilendiğim için bu tür işlere zamanım olmadı. Ama zaten bunun için geç kaldık. Evliyiz artık." Dediğinde sessiz kaldı.

 

Araba durduğunda camdan dışarısını baktım. Ela teyzenin evinin önünde durmuştuk. Dükkan açıktı. Gülçin ve Ela teyze masada oturmuş sakin bir şekilde konuşuyordu.

 

"Arslan beni duyuyor musun?"

 

"Duyuyorum yavrum. Benim bir işim çıktı ben seni sonra arasam olur mu? Zaten iki saate eve gelmiş olurum." Dedim sıkıntılı bir nefes alarak.

 

"Oh, tamam o zaman. Sen işine çalış. Görüşürüz." Dedi.

 

"Seni seviyoru-" telefon kapandığında kulağımdan çekerek ekrana baktım.

 

"Cidden Gece her hareketin beni kendine tav ediyor. Bu hareketi başka biri yapsa derisini yüzerdim. Ama sen yaptığında sadece sırıtıyorum amına koyayım." Dedim homurdanarak.

 

Kapıyı açarak dışarıya çıktım. Ela ve Gülçin istifini bozmadan aynı yerlerinde oturup beni izliyorlardı.

 

Hızlı ve büyük adımlarla masanın başına geçtim ve karşılarına oturdum.

 

Ela teyze tepkisiz ama halsiz bir şekilde bana bakıyordu.

 

"Kızımı aldın benden." Ela teyze titrek bir sesle konuştuğunda kollarımı birbirine bağlayarak düz bir ifadeyle Ela teyzeye baktım.

 

"Kızını sevmeme rağmen kaçırmak için hala çabalıyorsun çünkü." Dedim omuz silkerek. "Hastaneden çıktıktan sonra onu başka bir ülkeye kaçırmaya çalışacaktın."1

 

"Bunu yapmak zorunda adi herif. Son aylarında kızıyla-" dedi fakat susarak gözyaşı dökmeye devam etti Gülçin.

 

"Ne son ayı?" Dedim Ela teyzeye bakarak.

 

"Beynimde tümör var, son evresinde. Artık kurtuluşum yok." Dedi sokaktan geçen kediye bakarak.

 

Önünde duran kağıdı bana itti. Kağıdı elime alarak açtım.

 

Tümör varmış beyninde. Ve son evresinde olduğu yazıyordu. Nefesimi tutarak Ela teyzeye baktım. Üzüntülü ve korkulu bakıyordu. Ama bu hastalık için korkmuyordu. Aldığım eğitimler yüzünden artık duyguların ne ifade ettiğini biliyordum.

 

"Bir çaresi vardır Ela teyze." Dedim Ela teyzeye bakarak.

 

Ela teyze başını sağa sola salladı. Yüzünde acı bir gülümseme vardı.

 

"Bir kurtuluşum yok Arslan. Tümör beynimin en tehlikeli yerinde. Ameliyat olursam kurtuluş şansım yüzde on. Diyelim ki kurtuldum, yatağa bağımlı hale gelme olasılığım çok yüksek." Dediğinde dişlerimi sıktım.

 

Yanımda duran Umut'a kağıdı vererek gönderdim. Yine de bütün doktorlarla konuşacak bir çözün bulunmasını sağlayacaktım.

 

"Ela teyze umutsuz olma. Sen yaşayacaksın. Yemin ederim bütün ülkeden en iyi doktorları getirecek, senin iyi olman için elimden ne geliyorsa yapacağım." Dedim sert bir nefes alarak.

 

Ela teyze başını sağa sola salladı halsiz bir şekilde.

 

"Kurtuluş şansım yok Arslan. Artık Gece'nin kendi başına bakması lazım." Dediğinde derin bir nefes aldım.

 

"Ela teyze sizin kızınız var. Emin olun onun için size bir şey-"

 

"Arslan en çok üç aylık bir ömrüm var. Kurtuluş yok. Bu hastalığı erken farketmedim. Hayat için ve kızım için çabalayıp durdum. Kader böyleymiş."

 

Gülçin elini yüzüne saklayarak hıçkırarak ağlamaya başladığında, Ela teyze şefkatle sırtını sıvazladı Gülçin'in omzunu.

 

"Benim için üzülmeyin, Selim'e kavuşacağım için o kadar mutluyum ki, ama kızımdan ayrılacağım için bir o kadar mutsuz." Dediğinde Gülçin daha fazla ağlamaya başladı.

 

"Ela teyze sizin yaşamanız için elimden geleni yapacağım. Lütfen böyle konuşmayın." Dedim yutkunarak.

 

Ela teyze bana gülümseyerek baktı.

 

"Bundan kurtuluşum yok Arslan. Eğer bir ihtimal olsaydı, kızım için bu illetten kurtulmaya çalışırdım. Ama yok." Dediğinde başımı gökyüzüne kaldırdım.

 

"Senden bir isteğim var Arslan." Dedi masadaki elimi tutarak. Gözlerimi Ela teyzeye sabitledim. "Gece'yi seviyorsun, farkındayım. Ama yanlış yapıyorsun. Gece seni böyle sevebilir. Haklısın. Ama ya bütün bunları öğrendiği zaman ne olacak? Seni sevmeye devam mı edecek?" Dediğinde gözlerimi çektim.2

 

"Bu konuda kararım net Ela teyze. Hem kalbi için her şeyi ona anlatmak çok tehlikeli. Kalbi bütün bunları kaldıramayabilir. Ona bu yüzden hiç bir şey anlatmamalıyız." Dediğimde dudaklarını bükerek geriye yaslandı.

 

"Bundan korktuğum için hiç bir şeyi anlatacak cesaret yok bende. Bu yüzden her gün Ahuzar'ın gönderdiği fotoğraflarla yetiniyorum sadece." Dediğinde başımı eğdim.

 

Biliyordum tabi ki. Annemin Ela teyzeye Gece'nin fotoğraf ve videolarını gönderdiğini biliyordum.

 

"Ela teyze senin daha fazla kızından uzak kalmanı istemiyorum. Bizimle gelsen, kızınla vakit geçirsen..."

 

"Son günlerimi kızımın kokusunda geçirmeyi çok isterim." Dedi gözleri dolarak.

 

Sessiz kaldım. Diyecek bir şeyim yoktu. Korkunç bir durumdu.

 

"Hastalığını Gece'ye söyleyecek misin Ela teyze?" Gülçin kızarmış gözleriyle Ela teyzeye baktı.

 

"Tabi ki söyleyeceğim, zaten hayatı yalan. Daha fazla yalana gerek yok. Sadece içim yanıyor Gece'den ayrılacağım için." Dediğinde titrek bir nefes aldım.

 

"Yani bizimle geleceksin değil mi Ela teyze?" Dedim öne eğilerek.

 

"Son günlerimi kızımla geçirmek istiyorum. Hem ona babasını da anlatmak istiyorum. Evet geliyorum." Dediğinde derin bir nefes aldım. Sadece Gece ona yalan söylediğim için kafamı kırabilirdi.2

 

"Gece'ye yalan söylediğini biliyorum ahmak çocuk." Dediğinde geriye yaslandım.

 

"Sizin tedavi olduğunuzu, bu hastalığı ona söyleyerek daha fazla üzmek istemediğimi söyleyeceğim." Dediğimde Ela teyze bu hallerime alıştığı için ters ters bana baktı.

 

Gülçin bana nefretle bakarak güldü.

 

"Gece her şeyi umarım öğrenir. Öğrendiği gün seni ortada bırakacak. Ben kardeşimi iyi tanıyorum. Seni asla affetmeyecek." Diye bağırdığında Ela teyze yüzünü buruşturarak başını tuttu.

 

Anında ayağa kalkarak Ela teyzenin önünde diz çöktüm.

 

Gülçin korkuyla Ela teyzenin yanında durdu. Ona sert bir bakış atarak Ela teyzeye döndüm.

 

"İyi misin Ela teyze?" Dedim korkarak.

 

"İyiyim, iyiyim. Sadece birden ses yükseldiği için başım ağrıdı. Ama şimdi geçti." Dedi derin bir nefes alarak.

 

Gülçin suçlulukla özür dilediğinde dişlerimi sıktım. Cidden Asaf bu ahmağı nasıl sevmişti?

 

"Özür dileme güzel kızım arada oluyor işte." Dedi gülümseyerek. Bu halde bile insanları düşünüyordu.

 

"Hem benim daha başka bir şey demem lazım." Dedi Ela teyze bana bakarak.

 

"Ne istersen." Dedim yutkunarak.

 

"Ben gidiyorum Arslan. Bir yandan mutluyum, bir yandan üzgün. Mutlu olduğum kısım kocama kavuşacağım, ama çok da üzgünüm. Benim bebeğim çok narin, çok naif. Çocuksu ama olgunda. Küçüklükten beri benden başka kimsesi olmadı. Bana çok bağlıydı. Ama şimdi beni hatırlamıyor, ben öleceğim..." Dediğinde gözlerim dolduğu için başımı yere eğdim. Ela teyze ellerimi tutarak sıktı. "Onun ailesi gerçekten de olmayacak. Bu benim çok canımı yakıyor. Kalbimi kırıyor ama Allah'ın takdiri. Elimden bir şey gelmiyor."

 

"Öyle deme Ela teyze!" Gülçin yere oturarak alnını dizlerine koyduğunda burnumu çektim. "Gitme lütfen!! Gece sensiz yapamaz bu adamın elinde!!" Dediğinde Ela teyze kızarmış gözleriyle bana baktı.

 

"Arslan seni küçüklüğünden beri tanırım. Daha Gece'ye hamileyken seni o yere götürdüklerinde, Ahuzar'ı teselli eden bendim. Sen eve geldiğinde sırtındaki izlere hamile halimle merhem süren bendim. Hatırlıyor musun?" Dediğinde titrek bir nefes aldım.

 

"Hatırlıyorum." Dedim sessizce.

 

"Seni seviyordum o zaman oğlum. Sen ölen bir karınca için ağlayan biriydin. Ama sen sonradan çok değiştin. Senin suçun değildi ama keşke öyle olmasaydın." Dedi esefle. Sonra aniden bana baktı.

 

"Arslan Selim'in ailesi beni ve çocuğumu istemedi. Ben yetimhanede yetim bir kızdım. Selim her şeyini, zenginliğini ve rahatını bırakarak bana geldi. Beni sevdiği için benimle evlendi. Ailesi beni istemedi. Ama Selim istedi. Gece'yi arıyorlar Arslan. Selim'in ailesi Gece'yi arıyor. Mardin'de evlendiğini duymuşlar. Dilşad denen kadını da biliyorum. O Selim'in annesi. Öldükten sonra..." dedi ve sustu.3

 

Gülçin şokla Ela teyzeye bakıyordu.

 

"Sen Gece ile ilgilenirken beni buldular. Gece'yi bulduklarında ne yapacaklar bilmiyorum ama korkuyorum. Onu koru. Ben gittikten sonra, onu sana emanet ediyorum. Onlar da sizin gibi aşiret. Öldüremezsiniz Arslan onları. Kan davası başlar. Sakın öyle bir şey yaparak her şeyi daha beter hale getirme. Kızımı o zalimlerden sana emanet ediyorum." Dediğinde yutkundum.

 

"Korkmazlar mı?" Dedim şaşırarak.

 

Ela teyze gözlerini kaçırdı.

 

"Hayır ben yetimhanedeki ismimi değiştirdim. Benim ilk bebeğim düştükten sonra Selim artık onların soyadını istemedi ve ölen annesinin soyadını aldı." Dediğinde yutkundum.

 

Ne sikim oluyordu lan öyle.

 

"Umut!!" Dedim bağırarak.

 

Umut hızla yanıma gelerek yanımda durdu.

 

"Emret abi."

 

"Ela teyze Dilşad Zaimoğulları değil mi?" Dedim kaşlarımı çatarak.

 

Başını salladı.

 

"Evet o zalimler." Dedi burnunu çekerek.

 

"Umut, git Zaimoğullarının bütün geçmişini araştır öğren. Akşama bütün her şeyi bana getireceksin." Dedim sert bir sesle.

 

Umut başını sallayarak hızla geldiği gibi gitti.

 

"Ela teyzem sen önceden hamilelik mi geçirdin." Dedi ağlayarak.

 

Ela teyze boşluğa dalarak başını salladı.

 

"Evet bir oğlum olacaktı. Yedi aylıktı. Onlar benden aldılar yavrumu. Öldürdüler." Dedi nefret ve acıyla.

 

"Nasıl yani? Gece'nin bir abisi mi olacaktı?" Dedi Gülçin dehşetle.

 

Ela teyze gözlerindeki yaşlarla gülümsedi.

 

"Evet, benim babası gibi bir oğlum olacaktı. Onu çok sevecektim ama izin vermediler." Dedi dudaklarını büzerek.

 

"Ela teyze bana her şeyi arabada net bir şekilde anlatman lazım. Anlat ki, Gece'mi koruyayım. Her şekilde." Dediğinde kızarmış gözleriyle başını salladı.

 

"Beni kızıma götür Arslan. Onun kokusunu duymak istiyorum." Dediğinde ayağa kalktım.1

 

Gülçin hala şokla önüne bakıyordu.

 

"Gülçin sen gelecek misin? Gece'yi görmüş olursun." Dediğimde bana nefretle baktı.

 

"Ölsem gelmem. Gece bir gün her şeyi hatırladığında bana gelecek. Şimdi onun gözlerine bakarak yalan söyleyemem. Söz vermiştik birbirimize. Ona ihanet etmem. Sadece senden tek isteğim var Arslan. Kardeşime iyi bak. O Zaimoğullarından koru kardeşimi." Dediğinde başımı salladım.

 

"Ona asla zarar gelemez Gülçin. Ona zarar gelmesi için benim bu dünyadan yok olmam lazım. Benim gücümün herkes farkında. Kimse karıma zarar verecek kadar ölümü sevemez." Dediğimde Gülçin rahat bir nefes verdi.

 

"En azından artık kardeşim güvende. Bizim yanımızda güvende olamazdı." Dedi gözleri dolarak.

 

"Nazlı geldi bugün aslında-"

 

"Bana ondan bahsetme!! O kızın adını bile duymak istemiyorum! Resmen gözlerine bakarak yalan söylüyor Gece'ye. Daha bu sorunları bile bilmeden." Dediğinde derin bir nefes aldım.

 

"Sen bilirsin. Ama çok sadakatlisin Gülçin. Birbirimizi sevmesek bile Gece'nin senin gibi bir arkadaşı olmasına sevindim." Dedim kaşlarımı kaldırarak.

 

"Senden nefret ediyorum. Sen git ve kardeşimi koru sadece. Bu olaylar bir bitsin sana edeceğimi biliyorum." Dediğinde Ela teyze derin bir nefes aldı.

 

"Gülçin, yeter bu kadar tartışma. Arslan beni kızıma götür." Dediğinde başımı salladım.

 

Gülçin'e sert bir bakış atarak Ela teyzeyi aniden kucakladım.

 

"Arslan ne yapıyorsun!! Bırak oğlum beni!!" Dedi derin bir nefes alarak.

 

"Senin yorulmanı istemiyorum Ela teyze. Artık sadece mutlu olacaksın kızınla." Dedim arabaya doğru yürüyerek.

 

Ela teyze derin bir nefes alarak sessiz kaldı.

 

Umut arabayı açtı. Ela teyzeyi arabaya bindirerek kemerini bağladım.

 

Ben de arabaya bindiğimde araba çalışmaya başladı.

 

Ela teyze camdan dışarıyı izlemeye başladı.

 

"Ela teyze en başından neler olduğunu anlatacak mısın?" Dedim derin bir nefes alarak.

 

Ela teyze camdaki gözlerini bana çevirdi.

 

"Çalıştığım yıllarda babanız beni zaten araştırdı." Dedi sessiz bir iç çekişle.

 

Bunu zaten biliyordum. Hatta Selim amca öldükten sonra babam ve annem Ela teyze ve kızına sahip çıkmıştı.

 

"Bunları anlatmak hiç kolay değil ama anlatırsam konuya daha da vakıf olacak ve kızımı daha iyi koruyacağın için anlatacağım sana her şeyi." Dedi burnunu ona uzattığım peçeteyle sildi.

 

"Seni dinliyorum Ela teyze. Bir kağıttan ve ya başka insanlardan değil. Senden duymak istiyorum her şeyi." Dedim düz bir sesle.

 

Ela teyze başını salladı.

 

"Ben küçüklüğümden beri İstanbul'da bir yetimhanede büyüdüm. Babam ve annem askermiş ve şehit olmuşlar. Bunun için de ben bebeklikten beri yetimhanede büyüdüm. Orada yaşadım. Benim evim yetimhane olmuştu. Ailem arkadaşlarım olmuştu." Dediğinde başımı eğdim. Çok zor şeyler yaşamıştı. Ve ben bunları babam incelediği için tekrar öğrenme gereğinde bulunmamıştım. Bilseydim sevdiğim kadının annesi olacağını...

 

"Selim, Selim Zaimoğlu ve Babası Salim Zaimoğlu bir gün bağış yapmak için bizim yetimhanemize gelmişlerdi. Ben o zamanlar bir ay sonra on sekizime girecektim ve ev arıyordum kendime. Yetimhane bahçesinde benimle göz göze geldikten sonra peşimi bırakmadı. Ben de aklımdan çıkaramadım. O çok iyi biriydi." Dedi ağlamaya başlayarak.

 

"İlk başlarda korktuğum ve çekindiğim için bana gönderdiği mektupları yırtıp atıyordum. Bana bir kere bile yaklaşmadı. Hep uzaktan izlemiş beni. Bir yıl boyunca aşkını uzaktan yasamış. Ben de ona aşıktım ama bir türlü kabul edemedim. Korkuyordum. Tek başıma bir kadınım. Nasıl korkmazdım değil mi?" Dedi hıçkırarak.

 

"Tabi o arada ben ev tuttum. İş buldum. Bu süre zarfında Selim'den hep mektupları geliyordu. Ben de meraktan okumaya başladım ve daha da aşık oldum. Bana yazdığı şeyler o kadar naif ve sevgi dolu sözlerdi ki hala okuyarak ağlıyorum." Dedi gözlerindeki yaşı silerek.

 

"Gel zaman git zaman artık ondan korkmadım ve ya çekinmedim. Bazen benimle deniz kenarında oturuyor ve sohbet başlatıyordu. Yaşı çok ilerideydi ama sevmiştim. Sevdiğim için yaş farkını göz ardı etmiştim. Ama bir gün bile beni pişman etmedi. Beni incitmeden severdi. Sanki dünyadaki en değerli seymişim gibi severdi. Aşkımızı yaşıyorduk ama Selim bir yıl sonra benimle evlenmek istedi. Ben de onunla bir yuva kurmayı istedim. Ve biz evlendik. Evlendikten sonra her şey çok kötü oldu." Dedi yüzünü buruşturarak.

 

"Ela teyze kötüysen anlatma. Ben bir şekilde öğrenirim." Dedim yumuşak bir sesle.

 

"Hayır, hayır anlatıyorum. İyiyim ben." Dedi başını sallayarak.

 

Uzun bir sessizlikten sonra yutkunarak bana baktı.

 

"Selim Mardin'de ağanın oğluydu. Bunu biliyordum. Buna rağmen evlendim. Ama ailesi büyük bir kaos çıkardı. Kavga ve gürültü vardı. Ama sevdiğim adam için o evde yaşadım. Yaptım bunu. Dilşad anne bana çok iyiydi. Selim'in annesi değildi ama ona anne olmuştu. Ama eltilerim ve oradaki herkes bana eziyet ettiler. Ben...ben...ilk hamileliğimin birinci ayında düşük yaptım. Ama bunu beni tehdit ederek Selim'den sakladılar. Ben de korkudan sustum. Selim çok çalışıyordu ve bizi kurtarmak için uğraşıyordu. Ben onun daha da kötü olmasını istemedim." Dediğinde dişlerimi sıkarak başımı diğer tarafa çevirdim.

 

"Altı ay çektim, Selim bir kere babasıyla benim için kavga etti. Çok zor şeyler yaşadı. Bunları sana anlatmak istemiyorum." Dedi dudaklarının üzerindeki yaşı silerek.

 

"Sonra yeniden hamile kaldım. Onu yedi ay koruyabildim. Selim kaza geçirdi, yoktu. Ailesi yaptı. Annesine ettiklerini Selim de yaşadı. Ben yedi aylık hamileyken kocamın yanına gitmek istediğim için avluda kadın başına nasıl gidersin diye dövdüler. Bütün aile beni büyük bir zevkle izledi. Sadist bir şekilde. Ben o gün...o gün oğlumu, süt kokulumu kaybettim Arslan. Babası uyandığında güçlü duran adam hüngür hüngür ağladı. Beni koruyamadığı için, beni sevdiği için ağladı. Bana yaşattıkları için ağladı." Dediğinde gözlerimdeki yaşlarla beraber Ela teyzeye sarıldım.

 

Ela teyze sarsılarak ağlamaya başladı. Sanki ciğeri yanıyordu. Öyle bir haykırıştı.

 

"Ben oğlumun hayaliyle yaşarken elime ölüsünü bile vermediler. Veda etmeme bile izin vermediler. Mezarının başında tek başıma ağladım. Kimse yoktu Arslan. Oğlum gitti. Ama bana toprak kokusunu verdiler. Bazı geceler kanıyor hala yaralarım. Ama onlar...onlar kocama etmediklerini bırakmadılar Arslan." Dedi göğsüme güçsüz bir yumruk atarak.

 

"Selim'in ölen annesine çektirdikleri gibi Selim'e de çektirdiler. Onu hor gördüler. İtip kaktılar. Benim kocam mahvoldu. Oğlum için geceleri gizlice ağladığını bilirim. Ellerinin titrediğini, benden özürler dilediğini...ama o en masumu. O en naifi Arslan." Dedi durularak.

 

"Sonra...dayanamadı kaçtık, annesinin soyadını aldı. İstanbul'da bir odalı evde kaldık. Babası bizi bulduğunda onu evlatlıktan redetti. Eğer benimle boşanmazsa mirastan da çıkaracaktı. Selim beni seçti, beni bırakmadı. Onu bırakmadım. Burada bir hayat yaşadık Arslan." Dedi başını sallayarak.

 

Benden ayrılarak güldü.

 

"Ben yeniden hamile kaldım. Karnımda bebeğim vardı. Selim'i bir görsen nasıl mutlu oldu. Hayatımda ilk defa benimle birlikte parlayan gözleri bebeğime de parladı. Gece...Gece'miz..." dedi gözleri parlayarak.

 

"Ama Gece doğdu para sıkıntımız oldu. Hiç bir yerde iş bulamıyordu. En sonunda bir inşaatta iş buldu ve orada çalıştı. Kızımıza adadık hayatımızı, Nazlı prensesimize." Dedi gözleri dolu bir şekilde gülümseyerek.

 

"Babasına her zaman nazlanırdı. Babası ona hep cici elbiseler alırdı. Ona bisiklet sürmeyi öğretti. Gece çok mutluydu. Kalp hastası olmasına bile şükür ediyorduk. O da abisi gibi elimize almadan gidebilirdi. Bu yüzden hiç isyan etmedik." Dedi başını sallayarak.

 

"Bir gün...bir gün Selim'in ölüm haberini aldım. Dünyam başıma yıkıldı. Sevdiğim adam yoktu artık. Kızım için ayakta kaldım. Babandan Allah bin kere razı olsun. Bizi Zaimoğullarından yıllarca sakladı. İş verdi, yuva verdi. Akif abi benim için çok önemli." Dedi yutkunarak.

 

"Arslan Gece, Gece'yi istiyorlar. Baban onu sakladı yıllarca ama buldular. Onu koru Arslan. Onlar çok zalimler. Benim bebeğimi ancak sen korursun. Senden bir kanadı kırık bir anne olarak yalvarıyorum Arslan. Onu koru. Bebeğimi koru. Ben gözüm arkada gidemem bu dünyadan." Dediğinde başımı sağa sola salladım.

 

"Ela teyze sen benim de annemsin. Sen yaşayacaksın." Dedim alt dudağımı ısırarak.

 

Ela teyze gülümsedi. Acı bir gülümsemeydi.

 

"Arslan benim gideceğimi sen de biliyorsun. Ben umut etmekten yoruldum. Ben gittikten sonra kızımı korumanı istiyorum. Onu koru Arslan." Dedi kendini sıkarak.

 

"Ona dokunmalarına izin vermem. Kendi canımı veririm ama Gece'ye zarar gelmesine izin vermem." Dediğinde rahat bir nefes verdi.

 

"Bunu biliyorum oğlum. Ama bunu senden duymak daha iyi." Dedi camdan dışarıya bakarak.

 

"Ela teyze sen tanıdığım en güçlü kadınsın. Selim amcada öyle. Gece çok şanslı." Dedim derin bir nefes alarak.

 

"Selim çok iyi bir babaydı." Diye mırıldandı.

 

"Öyleydi." Dedim başımı sallayarak.

 

"Ona kavuşuyorum Arslan. Çok mutluyum. Daha fazla ayrı kalmayacağım. Oğluma da kavuşacağım. Onları çok özledim." Dediğinde avuç içime gözlerimi sildim. "Ölmeden önce Gece'ye babası ile olan videoları izleteceğim. Babasının ona yazdığı ve benim ona yazdığım mektubu vereceğim. Güzel kızım babasını bilmeden yaşamasın." Dedi derin bir nefes alarak.

 

Yutkunarak başımı salladım. Annem haklıydı. Çok zor şeyler yaşanmıştı. Ve korumam gereken bir karım vardı. Ölsem bile Gece'yi herkesten koruyacaktım. Ne olursa olsun.

 

♧ ♧ ♧

Bölüm : 18.01.2025 19:46 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...