23. Bölüm

23

İlayda
adoranightt

♧ ♧ ♧

 

"Diğer arkadaşımın adı neydi Nazlı? Bir de neden gelmedi?" Dedim merakla.

 

Cidden Nazlı gelmişti ama diğer arkadaşım gelmemişti. Ben onu da görmek istemiştim.

 

Nazlı gözlerini kaçırarak omuz silkti. Geldiğinden beri stresli görmüştüm zaten.

 

Murat da durmadan Nazlı'ya bakıyordu sapık gibi. Tamam hoşlanıyor olabilirdin ama bu kadar da bakılmazdı bir insana.

 

"Onun bu aralar işleri çok fazla ve her istediğinde gelemez yanımıza." Dedi bana bakarak yumuşak bir sesle konuştu.

 

Moralim düştü. Neden kaza yapmış ve hafızasını kaybetmiş arkadaşını ziyarete gelmemişti ki?

 

Ben olsam gelirdim. Hem de hemen. Ama onun da kendince sebepleri vardı. Bu yüzden yargılamak doğru olmazdı.

 

"Ama ben onun yakın arkadaşıyım, en azından görmek için gelemez miydi?" Dedim alıngan bir şekilde.

 

Sabah Nazlı yanıma gelmiş ve tanışmıştık. En başta cidden çok güzel bir kızdı. Biraz utangaç gibiydi ama bence çok tatlıydı. O bana arkadaş olduğumuz vakitlerde maceralarımızı anlatıyordu. Nasıl tanıştığımızı, nasıl kardeş gibi olduğumuzu, nasıl birbirimize bağlandığımızı...

 

Cidden çok iyi arkadaşlarmışız. Bunu o fotoğraflarda hissetmiştim de. Hatta sanki fotoğraflarda Gülçin ile daha yakın gibiydik. Onunla da tanışmak isterdim.

 

Hatta manifest yaptığımı anlatmıştı ve ben araştırmıştım ve çok hoşuma gitmişti. Artık hep manifest yapacaktım.

 

Sayıları ve onların verdiği enerjiyi beğenmiştim. Tabiki her şey için önce Allah'a dua edecektim ama bu da güzel bir hobiydi. Hobi gibi bir şeydi yani.

 

Ama diğer arkadaşım gelmemişti ve biraz üzülmüştüm. Sonuçta onunla da tanışmak isterdim. Ama gelmemişti. Bu beni biraz kırmıştı. Sonuçta bir kaza geçirmiştim. Ve ben onunla tanışıp konuşmak isterdim.

 

"Gülçin benimle pek anlaşamıyor. Hem de sevgilisiyle bazı sorunları olmuş. İşte bu yüzden de gelemedi." Dedi gözleri dolarak.

 

Daha fazla onu üzmemek için başımı sallamakla yetindim. Arkadaşlıkları darbe yemiş gibiydi. Bu konudan bahsedip onu daha fazla üzmek istemiyordum. Umarım sorunlarını çözerlerdi.

 

"Anladım, sonra beni ziyarete gelir o zaman." Dediğimde sessizce başını salladı.

 

Önümdeki kakaolu sütten bir yudum alarak yutkundum. Cidden müthiş bir lezzetti. Aşık olmuştum bu lezzete.

 

Murat salona girdiğinde gülümsedim. Murat kesinlikle Nazlı'dan hoşlanıyordu. Ve çok tatlı bir çift olabilirlerdi bence.2

 

Ama Nazlı fazla konuşmuyordu onun yanında. Bu durum dikkatimi çekse de sessiz kaldım.

 

"Yenge keyfiniz yerinde mi?" Dedi ve yanıma oturdu. Murat tekrar Nazlı'ya baktı. Omuz silkerek yutkundum.

 

Gülümseyerek başımı salladım. Önümdeki fotoğrafları Murat'a gösterdim. Nazlı benim geçmişime ait bir sürü fotoğraf getirmişti. Bu benim için çok iyi olmuştu. En azından geçmişimdeki Gece'yi az biraz tanıyordum. Tabi hayatımdaki insanları da.

 

"Bak geçmişimden bir sürü fotoğraf getirmiş Nazlı." Dedim fotoğrafları ona göstererek.

 

Fotoğraflarda çok mutluydum. Ama sonlara doğru gülümsesemde biraz gözlerimde garip bir duygu da var gibiydi. Pek takılmadım ama bu duruma. Canım o zamanlar bir şeye sıkılmış olabilirdi.

 

 

 

 

 

 

"Çok mutluyum değil mi? Bir de çok güzelim. Tabi şimdi de güzelim." Dedim ve dudaklarımı büzdüm.

 

İroni yapıyordum. Artık kimseye mesafeli olmak istemiyordum. Mesafeli olmak hem karşımdaki insanları üzerdi. Bu yüzden artık kimseye mesafeli olmayacaktım.

 

Zaten olup da ne işime yarayacaktı ki?

 

Murat sırıtarak kaşlarını kaldırdı. Bazen gözlerinde sinsilik parıltıları oluyordu biraz ürküyordum. Ama abartmaya gerek yoktu.

 

"Ego denince de sen." Dediğinde gülerek omzuna vurdum.

 

"Sadece gerçekler. Değil mi Nazlı?" Dedim Nazlı'ya bakarak. Nazlı bana hüzünlü bir ifadeyle bakıyordu. Muhtemelen yaşadığım şeyden sonra hüzünlüydü.1

 

"Evet, çok güzelsin. Kalbinin güzelliği yüzüne vurmuş." Dedi başını sallayarak.

 

Tebessüm ettim. Cidden ironi yapıyordum ama Nazlı samimi bir şekilde söylemişti bu cümleyi.

 

Derin bir nefes alarak salonun camından gökyüzüne baktım. Arslan'ı özlemiştim. Evet kabul ediyordum. Çünkü gözlerim onu arıyordu.

 

Onun yanında kendimi güvende hissetmiştim. O olmasa zaten ne yapardım bilmiyordum. Ama bir yandan cidden tek konu bu değildi. Onu özlemem bile bu kısa zamanda iyi bir şeydi.3

 

Çünkü ona mesafeli olmak istemiyordum. Sevdiğim adam hafızasını kaybetse ve bana mesafeli davransa çok üzülürdüm. Arslan da üzülüyordu büyük ihtimalle. İşte bu yüzden ona mesafeli olmayacaktım.

 

Murat ayağa kalktığında ona baktım. Nazlı'nın yanına giderek kulağına bir şeyler söyledi. Kaşlarımı çattım. Nazlı rahatsız olmuş gibiydi.

 

Murat bana döndü ve yüz ifademe bakarak güldü.

 

"Sakin ol yenge, Nazlı ile aramızda özel bir konu var." Dediğinde başımı salladım.

 

"Siz sevgili misiniz?" Dedim merakla.

 

Çünkü Murat'ın bakışları aşık gibiydi. Nazlı da biraz garip davranıyordu ama benden rahatsız olabilirdi. Bu yüzden ayağa kalktım.

 

"Evet yenge sevgilim." Dediğinde başımı sallayarak gülümsedim. Nazlı kızgınlıkla Murat'a baktığında Murat göz kırparak yanağından makas aldı.

 

"Tahmin etmiştim, ben gideyim o zaman. Siz de rahat olursunuz böylelikle." Dedim gülümseyerek.

 

Nazlı tam ağzını açacaktı ki Murat başını sallayarak omzundan sarıldı Nazlı'ya.

 

Gözlerimi kaçırarak salondan çıktım. Biraz utanmıştım yanlarında durmaya.

 

İki saattir Arslan yoktu ve ben sıkılmaya başlamıştım. Mutfaktan gelen seslerle birlikte mutfağa gitmeye başladım. Mutfağa girdiğimde Ahuzar teyze ocakta yemek karıştırıyordu dalgın bir şekilde.

 

Bazen dalıp gidiyordu. Üzüntülü oluyordu. Bir derdi var gibiydi ama sormaya çekiniyordum.

 

"Gece hanım bir şey mi istiyorsunuz?" Dedi otuzlarının sonlarında olan bir kadın. Gülten denen kadındı bu herhalde.

 

"Hayır sadece canım sıkıldı ve etrafı biraz gezmek istedim. İşiniz varsa çıkayım ben." Dedim elimle kapıyı işaret ederek. Hizmetli başını sağa sola salladı.

 

"Estağfurullah Gece hanım." Dedi hizmetli mahçup bir sesle.

 

"Gece bir şey mi oldu kızım?" Ahuzar teyze yanıma gelerek kolumu sıvazlamasıyla başımı sağa sola salladım.

 

"Hayır canım sıkıldı. Öyle biraz dolanayım dedim." Omuz silkerek konuştum.

 

"Anladım kızım. Gel seninle odana çıkalım. Hem ilaçlarını içmen lazım." Dedi gergin bir nefes alarak.

 

İlaçlarımı ben de içerdim ama hem yerini bilmiyordum. Hem de nasıl içileceğini bilmiyordum.

 

Başımı salladım. Ahuzar teyzeyle mutfaktan çıkarak asansöre bindik.

 

Ev çok büyüktü ve bazen asansöre de biniliyordu. Yani Ahuzar teyze çok kullanıyordu.

 

"Evde asansör olur mu Ahuzar teyze?" Dedim gülerek.

 

Ahuzar teyze bana bakarak güldü.

 

"Ev çok büyük olunca asansörü de olur. Akif bu evi alırken ben yorulmayayım diye özellikle asansörlü ev aramıştı." Dedi durgunlaşarak.

 

"Akif kim ki?" Dedim dudaklarımı büzerek.

 

"Eşim." Dediğinde başımı salladım. Vefat ettiği belliydi. Gözlerinden üzüntü akıyordu. Bundan sonra asansör durana kadar hiç konuşmadık. Ahuzar teyze de zaten düşünceli bir şekilde önüne bakıyordu.

 

Asansör durduğunda asansörden çıktık. Bize ait olan kata geldiğimizde derin bir nefes aldım.

 

Odamıza girdiğimizde Ahuzar teyze ilaçlarımın olduğu yere giderek eline içtiğim ilaçları alarak yanıma geldi.

 

"Ben içerdim Ahuzar teyze ilaçlarımı. Sana gerek yoktu aslında." Dedim gözlerimi kaçırarak.

 

Ben ilaçlarımın nerede olduğunu bilmiyordum ve ne zaman içileceğini de bilmiyordum.

 

"Arslan tembihledi beni gitmeden önce. Zaten ilaçlarının ne zaman içileceğini de bilmiyorsun." Dedi elime ilaçlarımı vererek ilaçlarımı ağzıma atarak su içtim.

 

"Arslan ne zaman gelir?" Dedim merakla.

 

Ahuzar teyze gülümseyerek bana baktı. Gözlerimi kaçırdım.

 

"Merak mı ediyorsun Arslan'ı?" Dedi imayla.

 

"Şey biraz." Dedim dudağımı bükerek.

 

"Utanma güzel kızım. Arslan senin kocan. Tabiki de onu merak edeceksin. Hem ona ısınman beni mutlu etti." Dedi samimiyetle.

 

"Evet ona güveniyorum. Çünkü ondan başka kimsem yok ve beni sevdiğini hissediyorum. Onu sevmek istiyorum. Hem o bunu hakediyor." Dedim mırıldanarak.2

 

Ahuzar teyze gözleriyle güldü resmen, bu cümlemden sonra. Yanıma gelerek alnımı öptü.

 

"En iyisi, artık iki tarafında yıpranmasını istemiyorum. Arslan senin yokluğunda çöktü kızım. Onun ve senin mutlu olman beni çok mutlu eder. İkiniz bunu hakediyorsunuz." Dedi samimi bir şekilde gülerek. "Katı kalbini yumuşatan tek kadınsın. Bana bile mesafeli kızım ama sen onun ilacı gibisin. Onun sana bakarken gözleri çocukluğundaki masumiyetle parlıyor. Onu sevmeni ve mutlu olmanızı çok isterim."

 

Gülümseyerek başımı salladım.

 

"Onu sevmek istiyorum. Çünkü o iyi biri. Bana çok iyi ve ilgili. Beni sevdiğini hissediyorum." Dediğimde dolu gözlerle gülümsedi.1

 

"Gece!!" Arslan'ın sesini duyduğumda merakla kapıya baktım.

 

Ahuzar teyze geri çekilerek bana güldü.

 

"Bu deli oğlan sensiz yapamıyor işte. Ben sizi yalnız bırakayım. Zaten yemeklere de bakmam lazım." Dedi ve odadan hızla çıktı. Dışarıdan gelen sesler duyduğumda omuz silktim. Ahuzar teyze ile konuştuğu belliydi.

 

Sesler kesildiğinde heyecanla kapıya baktım.

 

Arslan kapıyı açarak içeriye geldiğinde istemsiz bir şekilde gülümsedim. Özlemiştim onu.

 

Yakışıklı bir adamdı ama bana olan bakışlarıyla beni daha da etkiliyordu.

 

Arslan beni baştan aşağı süzdükten sonra derin bir iç çekti ve kapı pervazına yaslandı.

 

Yerimde ileri geri giderek Arslan'a baktım.

 

"Neden öyle bakıyorsun?" Dedim dudağımı ısırarak.

 

"Sana baktığımda sol yanım acıyor yavrum. Kitlenip kalıyorum güzelliğine, gözlerine. Sol yanıma dokunsam bile sen geliyorsun aklıma. Şimdi sen söyle, seni izlemek de haksız mıyım?" Dedi gözlerime baktı ve iç çekti.

 

Kalbim hızlandığında yutkundum. Öyle güzel şeyler söylüyordu ki heyecandan kalbim hızlanıyordu. Bakışları zaten çok güzeldi. Beni çok güzel seviyordu.

 

Ona karşılık vererek önüne yürümeye başladım.

 

Arslan gözleriyle beni takip etti. Önüne kadar geldiğinde başımı kaldırarak yakışıklı yüzüne baktım.

 

"Haksız değilsin, çünkü bugün ben de seni özledim." Dedim gözlerimi kaçırarak.

 

Arslan gözlerini kırpıştırarak yutkundu.

 

"Ne?" Dedi yüksek sesle.

 

"Ne? Ne? Özledim işte. Ama sen beni umursamadan çekip gitmişsin. Anladığım kadarıyla sen beni-"

 

Arslan aniden belimden tutarak beni yukarıya kaldırarak sıkıca sarıldı. Korktuğum için çığlık atarak kollarımı boynuna koydum.

 

"Arslan ne yapıyorsun?!!" Dedim kızgınlıkla.

 

Arslan bir koluyla belimi tutarak yanağıma sıkı bor öpücük kondurduğunda ayaklarımı salladım.

 

"Kızım ölürüm lan sana! Sen beni mi özledin? Dedi saçımı yüzümden çekerek.1

 

Başımı sallamakla yetindim. Cidden bu koca adam benim bir sözüme bile gülümsüyordu. Oysa sadece özlediğimi söylemiştim.

 

Arslan boynuma öpücük kondurduğunda kıkırdadım. Sakalları battığı için gıdıklanmıştım.

 

"Arslan, sakalların batıyor." Dedim elimi keskin çenesine koyarak itmeye çalışırken.

 

Arslan kendini geri çekerek tek koluyla tuttuğu belimi sıklaştırdı. Ayaklarımı sallayarak yutkundum.

 

Arslan'a baktığımda bana bakıyordu. Ama o kadar güzel bakıyordu ki kendimi değerli hissediyordum.

 

Bakışı...

 

Bakışı çok güzeldi.

 

Arslan benimle beraber koltuğa oturduğunda kucağında oturmuş bulundum. Kalkmaya yeltendiğimde Arslan belimden kavrayarak beni göğsüne çekti.

 

"Sabaha kadar seni izledim. Bir kere bile gözlerimi kırpmadım Gece. Senin huzurla uyuman benim huzurlu olmama yetti. Sen benim bitmek bilmeyen sevdamsın." Dedi dövmeli eliyle yanağımı kavrayarak okşadı. Kollarımı boynuna sardım. "Seni usanmadan izleyebilirim. Kirpiklerinin titremesi kalbimi titretti Gece. Uzun uzun bakmak istedim sana. Ama ben bir iş adamıyım ve benim sorumluluklarım var yavrum. Beni anlıyorsun değil mi?" Dedi yumuşak bir sesle.3

 

Başımı salladım.

 

"Evet anlıyorum ama yanımda da olmanı istedim. En azında bir haber verebilirdin." Dedim omuz silkerek.

 

"Bebeğim uyanmanı istemedim. Uykunu almanı istedim." Dediğinde kaşlarımı çattım.

 

"Sen de uykunu almadın o zaman. Neden beni izliyorsun ki. Yorgun düşmüşsündür." Dedim üzülerek.

 

Arslan erkeksi bir şekilde gülerek yayvan bir şekilde oturdu. Kucağında doğrularak göğsünü tuttum.

 

"İki aydan sonra en huzurlu gecemdi." Dedi elimi tutarak. "Senin yeniden odamızda oluşun."

 

Arslan'ın boynuna başımı yasladım. Arslan elini belime sardığında gülümsedim.

 

"Güzel sevgilim." Dedi derin bir nefes alarak. "Birden böyle şeyler yapma. Yemin ederim ilk defa heyecanlanıyorum." Dediğinde kaşlarımı çattım.

 

"Nasıl yani? Ben hafızamı kaybetmeden önce böyle hareketler yapmıyor muydum?" Dedim merakla.

 

Arslan belimi okşayarak yanağıma bir öpücük kondurdu. Kalbimin hızıyla yutkundum. Kalp hastası olduğu için mi bu kadar hızlıydı?

 

"Güzel kadınım, sen biraz utangaçtın. Böyle hareketler pek yapmazdın. Ama şimdi bana böyle yaklaşımından çok memnunum." Dediğinde gülerek omzuna vurdum.

 

"Ergenler gibisin." Dedim gülerek. "Bir hareketime tav oluyorsun."

 

Arslan beni kendinden ayırarak yüzüme baktı.

 

"Sen bu sözleri nereden öğrendin yavrum?" Dedi şaşırarak. "Tav olmayı kim öğretti sana?"

 

"Murat seni bana anlatırken demişti. Benim de aklımda kalmış."

 

"Ulan Murat, ölmek istiyor amına koyayım."

 

İşaret parmağımı dudağının üzerine koyarak kaşlarımı çattım.

 

"Küfür etme. Ayıp." Dedim.

 

Arslan parmağıma öpücük kondurduğunda elimi çektim.

 

"Hiç bir fırsatı kaçırmıyorsun." Dedim utançla.

 

"Kaçırmam, sen benim bebeğimsin. Hem kaçırırsam ayıp etmiş olurum." Dedi göz kırparak.

 

"O zaman sana fırsatçı derim." Dedim omuz silkerek.

 

Gülen gözleriyle bana bakıyordu. İlk defa bu kadar mutlu görmüştüm onu. Ona artık mesafeli davranmayacaktım. Benim için çabalayan biri vardı. Onu daha fazla üzmeyecektim. Hem ben de ondan uzak kalmak istemiyordum.5

 

"Sana sonsuz kredim var yavrum. İstediğini söyleyebilirsin bana." Dedi omzumu öperek.

 

"O zaman sana esmer bomba diyeceğim." Dedim ciddiyetle.

 

Arslan kafasını arkaya atarak kahkaha attığında ben de güldüm. Çok güzel gülüyordu. Sesi de zaten güzeldi. Ama çok sert olduğu zaman çok korkunç oluyordu. Ama kahkaha attığı zaman çok güzel görünüyordu.

 

Esmer bomba gibiydi çünkü. Adam da bir boy vardı yanında çocuk kalıyordum. Arslan yakışıklı bir bombaydı. Evet izmir bombası gibiydi. Pufff.

 

Arslan gülmesini keserek gözlerini bana değdirdi.

 

"Beni yakışıklı mı buluyorsun?" Dedi kaşlarını kaldırarak. Bir yandan belimdeki eliyle belimi okşuyordu.

 

"Sanki kendinin farkında değilsin Arslan. Victoria secret mankenleri gibisin." Dedim memnuniyetsiz bir biçimde.

 

"Kendimle pek ilgilenmiyorum Gece. Hayatım senden önce işlerimdi. Şimdi de sen." Dedi baş parmağıyla yanağımı okşayarak.

 

"Hanımcı olmuşsun sen."

 

"Sana bakmadan uyuyamıyorum bile Gece. Hanımcılıktan bir tık üstü ne dersin?" Dedi göz kırparak.1

 

"Ya sen dışarıdan mafyatik biri gibi duruyorsun ama benim yanımdayken eti puf gibisin." Dedim tatlı bir şekilde gülerek.2

 

"Eti puf ne bilmiyorum ama insanların içinde böyle şeyler söyleme. Karizmam çizilebilir." Dediğinde kıkırdadım.

 

"Tamam söylemem ama söyleyedebilirim." Dedim kucağında doğrularak. Arslan belimden tutarak bana aşağıdan baktı. Ellerimi omzuna koyarak dudaklarımı yaladım. "Sonuçta sonsuz bir kredim var. İstediğimi söyleyebilirim." Dedim gülen gözlerle.

 

"Seni canımdan çok seviyorum Gece. Yazım, kışım. Sen benim en masum bakışlımsın. Yani beni çekip vursan gıkım çıkmaz." Dediğinde Arslan'a sarıldım.

 

"İyi ki varsın Arslan. Beni yeniden kendine aşık etmeye çalışıyorsan yakında başarırsın." Dediğimde Arslan kaskatı kesildi.

 

Arslan ellerini belime dolayarak tebessüm etti.

 

"Senden önce ben yaşamıyormuşum Gece. Hiç bir şey istemedim Gece bu hayattan. Hiç bir şey istemedim ama küçük Arslan'ın senden istediği tek bir şey var. Beni sevmen. Sever misin beni Gece?" Dediğinde dolan gözlerimle başımı salladım.

 

"Seni sevmek istiyorum. Seveceğim. Senin gibi güzel seven birini sevmekten başka çarem yok ki." Dedim burnumu çekerek.2

 

Arslan gözlerini yumarak başını omzuma koydu. Elimi saçında gezdirerek okşamaya başladım.

 

"Teşekkür ederim Gece. Çok teşekkür ederim. İyi ki varsın. İyi ki benim karımsın. Seni çok seviyorum." Dediğinde saçına öpücük kondurdum. Arslan belimi sıkarak derin bir nefes aldı.

 

"Asıl ben teşekkür ederim. Beni sevdiğin için. Hayatımda sen olmasan ne olurdu bilmiyorum. Beni bu halde bile mutlu ettiğine göre sen benim için çok önemlisin."

 

"İnancım kalmamışken, senin bana bu sözleri söylemen Gece, beni dünyanın en mutlu adamı yaptı. Kalbin benim servetim. Kırık dökük bir adamı hayata geri döndürdün. Senin varlığın benim iyikim." Dedi yutkunarak.

 

Gülümsedim.

 

"Arslan ben sana mesafeli durmak istemiyorum. Zaten benden uzun bir süre ayrıydın. İlk gün senden uzaklaştığım için gözlerinde gördüğüm hüzün beni çok üzdü. Artık bizi önemsemek istiyorum."

 

"Buna mecbur değilsin Gece'm ne zaman istersen o zaman bana gel." Dedi Arslan boğuk bir sesle.

 

"Sana şimdi gelmek istiyorum. Sana yeniden aşık olmak, seni yeniden tanımak istiyorum. Bugün bizim miladımız olsun. Artık hiç ayrılmayalım." Dedim yanağını okşayarak.1

 

Arslan dolan gözleriyle yüzünü avucuma bastırdı.

 

"Hayatımın en mutlu günü Gece. Bugün bizim miladımız olsun." Dedi başını sallayarak.

 

"Miladımız olsun." Dedim fısıltıyla.

 

Başımı omzuna koyarak çenesine öpücük kondurdum. Arslan titrek bir nefes alarak başıma öpücük kondurdu.

 

Arslan beni kucaklayarak ayağa kalktı.

 

"Arslan uyuyalım." Dedim esneyerek.

 

Arslan duraksayarak bana baktı.

 

"Uyuyalım yavrum." Dedi yatağa yürüyerek. Yatağa yürüyerek yatağa yatırdı beni. Elini tutarak siyah gözlerine baktım.

 

"Benimle uyu." Dedim gözlerimi kaçırarak.

 

"Rahatsız olmanı istemiyorum yavrum." Dedi saçlarımı okşayarak.

 

"Hayır senden rahatsız değilim. Seninle uyumak istiyorum Arslan." Dedim iki elimle kolunu tutarak çekiştirdim.

 

Arslan başını sallayarak yanıma uzandı. Beni göğsüne çektiğinde gülümseyerek başımı kaldırarak yüzüne baktım.

 

Gülümsedi.

 

Gülümsedim.

 

"Esmer bombasın cidden Arslan." Dedim takılarak.

 

Arslan gülerek huzurla gözlerini kapattı ve başıma öpücük kondurdu.

 

"Senin bomban."

 

"Yok bir de başkasının." Dedim kızgınlıkla.

 

Cidden Arslan'ın yanında başka birini hayal ettiğimde çok rahatsız oldum birden.

 

"Sadece senin esmer bomban." Diye mırıldandı.

 

Sessiz kalarak göğsüne daha çok sindim.

 

"Senin yanında güvende hissediyorum." Dedim uykulu bir sesle.

 

"Seni daima koruyacağıma söz veriyorum. Benim yanımda asla korkma." Dediğinde başımı salladım.

 

"Bugün çok önemli bir işim vardı. Hatta seninle de ilgili bir şey." Dedi derin bir nefes alarak.

 

"Benimle mi ilgili?" Dedim mırıldanarak.

 

"Evet seninle ilgili. Uyandıktan sonra seni bekleyen biri var Gece. Bana küsme tamam mı?" Dediğinde kaşlarımı çattım.

 

"Kim?"

 

"Bana mesafe koymayacaksın ama tamam mı?" Dediğinde omuz silktim. "Gece güzelim, bana mesafe koymayacağına söz ver bebeğim." Dediğinde dudağımı büzdüm.

 

"Umarım çok kızacağım bir şey değildir Arslan. Söz." Dedim esneyerek.

 

"Sevineceğin biri. Çok mutlu olacağın biri." Dedi sıkıntılı bir nefes alarak.

 

"Tamam o zaman. Eğer sevinirsem sana kızmam." Dedim kendimi karanlığa bırakmadan önce.

 

Arslan içli bir nefes aldı ama sessiz kaldı.

 

Yazar(serseri cüce)

 

Arslan uyuyan güzelini izliyordu. O kadar masum ve güzeldi ki, bazen ona bu yaşattıkları için üzülüyordu. Pişmandı. Çok pişmandı. Ama artık her şey için çok geçti. Yaşanmış ve bitmişti. Şimdi bu yoldan dönemezdi. Gece kendine bir şeyler hissederken asla ayrılamazdı.

 

Arslan Gece'nin başının üzerine öpücük kondurarak saçlarını kokladı. Dünden beri uyumayan bedeni huzurla beraber gevşedi ve uykuya daldı.

 

Ahuzar ve Ela hanım salonda oturuyorlardı.

 

"Özür dilerim Ela. Çok özür dilerim." Dedi Ahzuar hanım burnunu çekerek.

 

Poyraz alayla güldü öne eğilerek.

 

"Aynen özürle geçer ya bu kadına yaşattıklarınız. Özür dileyin amına koyayım." Dedi Poyraz alayla.3

 

Ahuzar hanım titrek bir nefes aldı. Poyraz bu aralar çok değişmişti. Eski mizah dolu halleri yoktu. Üzgün ve öfkeliydi. Üstelik Amerika'ya gitmek için uğraşıp duruyordu.

 

Ela hanım iç çekerek Ahuzar hanıma baktı.

 

Ahuzar az yardım etmemişti kendisine. Bebeğine bile bakmıştı. Gece'ye bile bakmışlığı vardı. Ama bu yaptığı üzücüydü lakin dostuna kırgın kalamıyordu. Ölürken kimseyle küs ve ya öfkeli ayrılmak istemiyordu.

 

Hem Gece burada hiç olmadığı kadar güvendeydi. Zaimoğullarının Gece'yi neden aradığını bilmiyordu ama zarar vermelerinden korkuyordu. Arslan her ne kadar kötü biri olsa da onu korurdu. Gerçekten Gece'yi çok seviyordu. Bunu gözlerinden anlıyordu. Ölene ve buradan gittiği zaman emanet edeceği en iyi kişiydi Arslan.

 

"Poyraz annenle doğru düzgün konuş." Dedi Ela hanım. Her ne kadar kötü bir şey de yapmış olsa Ahuzar kötü bir anne değildi. Bu yüzden bu sözleri haketmiyordu. Hiç bir anne haketmiyordu.

 

"Hem, hem Ahuzar iyi bir kadın. Sadece kırıldım ona, ama bu da geçer. Buradan giderken size küs gitmek istemiyorum." Dedi yutkunarak.

 

Poyraz burun kemerini sıkarak sakin kalmaya çalıştı.

 

Sabahtandır bütün doktorlarla irtibat halindelerdi ve hiç iyi haber yoktu. Ela teyzesi göz göre göre gidiyordu ve elinden hiç bir şey gelmiyordu.

 

"Özür dilerim El-"

 

"Özür dileme Ahzuar. Sadece ben gittikten sonra Gece'ye anne ol. Lütfen. Belki de bencilce bir istek ama anne ol. Ona iyi bak. O pisliklerden koru onu. Sizden başka bir isteğim yok." Dedi yutkunarak.

 

Ahuzar hanım ağlayarak başını salladı.

 

"Gece benim kızım Ela. Poyraz nasılsa Gece de öyle." Dedi zorlukla konuşarak.

 

Ela gülümsedi. Kızı güvendeydi. Bu ona yeter de artardı.

 

Poyraz dolu gözlerle kalkarak Ela teyzesinin dizine yattı. Ela hanım gülümsedi. Saçlarını okşamaya başladı.

 

"Biliyorum Poyraz, suçluluk duyorsun. Bunun farkındayım. Benim vicdanlı oğlum, kalbinden öperim senin. Ama Gece'nin her şeyi şimdi öğrenmesini istemiyorum. Eğer öğrenirse buradan gitmek ister ve dışarısı hiç güvenli değil Gece için." Dedi yumuşak bir sesle.

 

Poyraz gözlerini kapatarak ağlamamak için zor durdu.

 

"Ben yapamam Ela teyze. Gözlerine bakarak yalan söyleyemem. Benden bunu isteme." Dedi yutkunarak.

 

"Senden bunu istemeyeceğim Poyraz. Bunu istemek bencillik olur. Ama ailene sırt dönme. Aile zor bulunan bir şey. Hele hele annene sırt çevirme. Bak bana..." dedi zorlukla yutkunarak. "Bak bana, ben gittikten sonra Gece annesiz kalacak. Annesiz kalmak çok zor, annenin kıymetini bil." Dedi dolan gözlerini titreyen eliyle silerek.1

 

Poyraz başını salladı. Annesine zaten kızgın kalamıyordu ama bir yanı kızgındı.

 

"Ela teyze..." dedi titrek bir sesle. "Ölme be. Ölmeni istemiyorum. Gece de istemez. Gitme." Dedi titreyen dudağını ısırarak.

 

Ela hanım derin bir nefes aldı.

 

"Bu benim isteğim değil Poyraz. Benim kocam ve oğlum da gittiler. Ama ellerinde değildi. Bazen bazı şeyler elimizde değildir. Ölüm gibi..." dedi gözyaşlarının arasından gülümseyerek.

 

"Ama bu haksızlık Ela teyze." Dedi sitemle.

 

"Utanmıyor musun eşek sıpası, kaç yaşındasın hala ağlıyorsun." Dedi gülerek.

 

Poyraz da gülerek başını salladı.

 

"Burcumun azizliğine uğruyorum Ela teyze." Dedi omuz silkerek.

 

"Duygusal bir balık mısın yoksa?"

 

"Allah korusun, yengeçim ben."1

 

"Bilmiyorum nasıl bir şey onlar ama Gece çok iyi anlar öyle şeylerden."

 

"Zaten siz hiç eğlenceli değilsiniz. Gece tam benim kafadan." Dedi ağlayarak.

 

Ahuzar salondan çıkarak ağlamaya başladı. Arkadaşı gözünün önünde ölecekti ama o mani olamıyordu buna.

 

Başını sağa sola sallayarak odasına ağlayarak gitmeye başladı.

 

"Neden Gece'ye bakmadın. Ne zamandır uzaktın. Arslan abim bakmanı istemiş." Dedi Poyraz gözlerindeki ıslaklığı silerek.

 

"Yarın Arslan onunla sakin bir şekilde konuşsun. Anlatsın sakin bir şekilde. Öyle görürüm bebek kokulumu." Dedi iç çekerek.1

 

"Gece için üzülüyorum." Dedi Poyraz oturur pozisyona gelerek geriye yaslandı. "O en masumumuz ama çekmediği şey kalmadı. Şimdi de sen gidiyorsun." Dedi gülerek.

 

Ağlamamak için zor duruyordu. Şu an hıçkırarak ağlamak istiyordu ama Ela teyzesini daha fazla üzmek istemiyordu.

 

"Gece için en iyisi bu Poyraz. Arslan'ın karısına kimse bir şey yapamaz. Arslan yaşatmaz kızıma zarar verenleri. İşte bu yüzden kimse cesaret edemez Gece'ye zarar vermeye." Dedi başını sallayarak.

 

"Neden arıyorlar sence Gece'yi Ela teyze?" Dedi Poyraz boğazını temizleyerek.

 

"Bilmiyorum Poyraz. Hiç bir fikrim yok ama o zalimlerden her şeyi beklerim. Bu yüzden size emeanet ediyorum bebeğimi." Dedi yutkunarak.

 

Poyraz başını sallayarak Ela teyzesinin elini öptü.

 

"Ona zarar gelmesine izin vermeyeceğiz Ela teyze. Ona dokunan karşısında bizi bulur. Beni bulur." Dedi acımasız bir sesle.

 

Ela hanım gözlerini camdan dışarıya çevirdi.

 

"Bunu biliyorum Poyraz. Sana minnettarım. Sen benim oğlumsun artık. Ben gittikten sonra Gecemi asla yalnız bırakma. Ben aileme kavuşacağım ama bebeğim burada mutlu olmalı." Dedi halsiz bir şekilde ayağa kalktı.

 

"Ben onun abisiyim Ela teyzem. Asla yalnız kalmayacak. Mutsuz da olmayacak sana soz veriyorum." Dedi sessizce.

 

Ela hanım Poyraz'ın omzuna elleriyle vurarak salondan çıktı.

 

Poyraz burun kemerini sıkarak başını sağa sola salladı.

 

"Abim, Zaimoğullarını araştırmış." Dedi Murat salon kapısına yaslanmış abisini izliyordu.

 

Poyraz Murat'a ters bir bakış atarak önüne döndü.

 

"Şu anlık ters bir hareketleri yok. Olmayacak da. Dilşad teyze de mefta olmuş. Biraz garip bir aile ama Gece'nin evlendiğini öğrendiğinde bırakmışlar peşini. Muhtemelen Arslan abimle evlendiklerini öğrenmişler. Ama yine de çok sinsi bir aile. Pis bir koku da alıyorum bu aileden. Yani demek istediğim Gece bunların eline düşerse kız delirir." Dedi abisine tereddütle baktı.

 

"Siktir git erkek oruspusu. Gece'ye hiç bir sikim söylemeyeceğim. Ama bu sizin için değil Ela teyze için. Bir de bana şu ailenin bütün bilgilerini gönder. Uyumak istiyorum. Beni rahatsız etme." Dedi ve ayağa kalktı.

 

Murat sessiz kalarak geriye çekildi.

 

Poyraz salondan çıkarak odasına gitti.

 

Murat derin bir nefes alarak Nazlı'yı aradı.

 

Arama reddedildiğinde dişlerini sıktı.

 

Nazlı nefret ediyordu kendisinden.

 

"Bu hayatın anasını sikeyim. Nefret ediyorum nefret." Dedi önündeki masaya tekme atarak.

 

Murat koltuğa oturarak derin bir nefes aldı. Jiletle adam doğramadan rahat edemeyecekti. Bu yüzden ceketini giyerek evden çıktı.4

 

Bugün uzun olacağa benziyordu.

 

♧ ♧ ♧

Bölüm : 20.01.2025 23:41 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...