"Korkma güzel kızım ben her zaman senin yanındayım. Bak tutuyorum seni. Hadi pedalları sür çiçeğim."
"Korkma bebeğim, baba varken korkma."
"Baba!! Bak sürüyorum piskileti"
"Benim şapşal bebeğim ayaklarını pedalın üzerine bile koymadın ki. Ben sürüyorum seni."
"Hayır baba!! Ben sürüyorum. Yoksa seninle konuşmam."
"Benim nazlı çiçeğim, tamam sen sürüyorsun."
"Benim bebek kokulumu kızdırma babası."
"Ohooo, bana karşı şimdiden cephe aldınız. Üzülüyorum ama."
"Üzülme baba! Önce bana piskilet öğret."
"Piskilet değil çiçeğim, bisiklet."
"Sen yanlış söylüyorsun baba!! Piskilet o piskilet."
"Benim mis kokulum ne derse odur."
Gözümdeki yaşlarla beraber babamın o güzel kıkırdamasını dinledim. Mutlu olmasına rağmen gözlerindeki yorgunluk ağlama isteğimi körüklüyordu.
"Nereye isterseniz hanımefendi."
"Senin geceleri ağlamayacağın bir yere!!"
"Güzel bebeğim sen beni mi duyuyorsun."
"Evet baba, geceleri sen hep ağlıyor-"
Kaşlarımı çatarak kumandaya bastım. Lakin kayıt süresi bu kadardı. Babam neden ağlıyordu ki geceleri.
Bunu anneme soramazdım. Onu üzmek istemiyordum. Hem doktor geldikten sonra uyumuştu. Onu rahatsız etmek istemiyordum.
Başka bir cd oynatarak yutkundum.
"İyi ki doğdun Gece! İyi ki doğdun Gece!"
"Evet bebeğim senin için bu pasta. Baba senin için aldı."
"Baba seni çok seviyorum. Teşekkür ederim. İyi ki benim babamsın."
"Asıl sen iyi ki doğdun fındık burunlum. İyi ki gelerek beni ve anneni hayata bağladın. İyi ki bizim prensesimiz oldun."
"Baba anne prenses olsun!! Ben senin kraliçen olucam!"
"Tamam sen ne dersen o güzel bebeğim. Benim kraliçemsin."
"Sen çok yakışıklısın baba!! Ben seninle evlenicem."
"Olmaz küçük hanım baban benim kocam. Seni ona yar etmem."
"Banane!! Ben doğum günü kraliçesiyim!! Baba benim!!"
"Tamam ağlama güzel kızım. Baba senin. Değil mi babası?"
"Tabi ki ben seninim. Benim güzelim ne derse o."
"Aman Allah'ım Selim bu kız çok fena. Büyüdüğünde başında bekleyeceksin. Bak nasıl da rol yapıyor."
"Babası onun her şeyini bekler. Babası ona ölür, ölür."
Kapının sesini duyduğumda kapıya baktım. Arslan saatini çıkararak masaya fırlattı. Yorgun ve yıpranmış görünüyordu. Zaten daha demin aşağıdan kavga sesleri geliyordu. Aralarında tartışmışlardı.
Poyraz'ın Amerika'ya gitmek istemesi ve sonra Arslan'ın beni salondan çıkarmasından sonra ben de dünden beridir merak ettiğim videoları izlemeye başlamıştım.
Gözlerimdeki yaşları silerek mavi pijama takımımın askılısını düzelttim. Hava sıcak olduğu için pijamamın üzerini çıkarmıştım.
"Arslan neden kavga ediyordunuz?" Dedim ayağa kalkarak.
Arslan gömleğinin ilk düğmelerini açarak derin bir nefes aldı. Dövmeli eliyle saçlarını karıştırdı.
"Poyraz bu aralar asabi ve sinirli. Onu zaptetmekte zorlanıyorum. Her şey üst üste geliyor. Bir taraftan babamın vasiyeti. Bir taraftan senin yaşadıkların. Zaten babam-"
Arslan'ın yanına giderek beline sarıldım.
"Hey tamam, tamam. Gel biraz oturup sakince konuşalım. Söz veriyorum seni yargılamayacağım."
Arslan'ı ilk defa bu kadar kötü görüyordum. Bu benim üzülmemi sağlamıştı.
Arslan'ın elinden tutarak koltuğa yürüterek oturttum. Yanına da ben oturdum.
Dağınık saçlarını okşayarak düzelttim.
Arslan aniden dizlerime uzanarak bacağıma sarıldı.
Dudağımı büzerek saçlarını okşamaya başladım.
On dakika bir sessizlikten sonra Arslan sessizliği bozarak boğuk sesiyle konuştu.
"Ne?" Dedim yüksek sesle. "Ne aşkı? Ne diyorsun Arslan?"
"Celallenme güzelim hemen." Dedi yüzünü bana çevirerek gülümsedi. "Bu hallerini çok sevdim ama kafanda kurmana gerek yok."
"Gerek yok mu? Aranızda bir şey geçti mi?" Dedim sert bir sesle.
O kadar rahatsız olmuştum ki, eğer evet derse boğardım Arslan'ı.
"Hayır Gece. Hayatımda ilk ve tek bir kişiye aşık oldum. O kişi de sensin. Hem amcamın kızıyla bir şeyler yaşayacak kadar ibne miyim?"1
Rahatlayarak omuzlarımı düşürdüm. Yalan söylemiyordu.
"Tamam anlatmaya devam et ama aşk gibi muhabbetleri atlayarak geç." Dedim homurdanarak.
Yani evli adamdı. Öyle şeyler söylemek bile hoş değildi. Boşardım Arslan'ı hemen.1
"O bana ilgi besleyen kadınlara zarar veriyordu. Takıntılı gibi bir şeydi. Bana yakalaşmazdı ama bana ilgi besleyen kadınları darp etmiş. Ben de pek ilgili değildim ama sonradan soruşturdum. Bunları yapmış."
"Psikopat mı bu?" Dedim dehşetle.
"Haklısın psikopat gibi bir şey. İşte sana aşık olduğumu anladığında sana da zarar verdi. Okulda seni darp etmişti." Dedi Arslan dişlerinin arasından. Sanki o anları tekrar hatırladığında sinirlenmişti.
"Ne yani sırf sana aşık olan kadınlara mı zarar veriyor bu cani?" Dedim üzüntüyle.
Sırf birilerine duygu besledi diye şiddete uğrayan kadınlar vardı. Bu üzücüydü.
"Ailesi ve Asude'yi gönderdim buralardan. Uzakta yaşıyorlar. Ama babam ölmeden önce ailesinin her zaman yanında olmasını isterdi. Annem de babamın yıldönümünde herkesin burada olmasını istiyor. Ama bir yandan da sen varsın. Bu yüzden redettim bu durumu. Sen canını sıkma bu konuda." Dediğinde dalgın bir şekilde önümdeki masaya baktım.
Beni darp eden ve resmen Arslan'a takık bir kadın vardı ortada. Onun buraya gelmesi beni rahatsız ederdi.
Çünkü bana zarar vermişti. Hem annem hastaydı ve annemin de rahatsız olmasını istemiyordum.
"Arslan amcan ve annesi tek gelse olur mu? Ben senin için sadece bunu yapabilirim. Ama o kızı görmek istemiyorum." Dediğimde onaylamaz bir şekilde bana baktı.
"Sana zarar veren kimseyi istemiyorum evimizde. Babam yaşasaydı, o da aynı benim gibi bir hamle yapardı. Buna adım kadar eminim. Babam gelinine zarar veren kişiyi yaşatmazdı bile." Dediğinde elim duraksadı.
Arslan bana bakarak gülümsedi.
"Ders verirdi ve ilişkisini bitirirdi. Bunu söylemek istedim." Dediğinde başımı salladım.
"Ben sana fikrimi söyledim Arslan. Bundan sonra bu senin vereceğin karar." Dedim mırıldanarak.
"Haklısın yavrum. Ben bu işi çözerim."
"Poyraz'la aranı da düzelt o zaman." Dedim gülerek.
Arslan iç çekerek avuç içime kalın dudaklarını bastırarak öptü.
"Benden nefret ediyor. Belki de haklı."
"Hayır haklı değil. Sen çok iyi birisin. Azcık sinirlisin o kadar. Abisi olarak sana saygılı olmalı." Dedim ve kaşlarımı çattım.
Arslan bana garip bir şekilde bakarak tavana baktı ve derin bir nefes aldı.
"Poyraz bana karşı çok öfkeli. Bu öfkesinin geçeceğini sanmıyorum."
"Sana neden bu kadar öfkeli ki?" Dedim merak ederek.
Arslan sıkıntıyla iç çekerek bana baktı.
"Bazı şeyleri yanlış yaptım. Poyraz da bana bu yüzden cephe aldı. Aslında haklı, hata yaptım. Ama mecburdum."
"Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum. Zaten aşağıda yeterince yıprattık birbirimizi. Hem sen de kendini bu olaylar yüzünden yorma yavrum." Dedi ve elini kaldırarak yanağıma değdirdi.
"Eğer canını sıkıyorsa bu durum. Konuşmak zorunda değilsin Arslan. Ama kardeşin ile olan durumunu düzeltmen gerekir. Benim kardeşim yok ve olmasını isterdim. Ama bak senin iki tane kardeşin var. Onlarla aranı düzelt. Düzelt ki anneniz de üzülmesin." Diyerek ellerimle saçını okşamaya devam ettim.
Arslan'a baktığımda bana hayranlıkla bakıyordu. Utanarak gülümsedim.
"Seninle konuşmak yeni bir şarkı, yeni bir kitap keşfetmek gibi Gece. Seninle sessizliği paylaşmak bile huzur dolmamı sağlıyor. Kendinden önce bile beni teselli ediyorsun. Senin o güzel kalbinden öperim." Dedi duygu dolu bir sesle.
Gülümseyerek kirli sakallarında ellerimi gezdirdim. Gözlerini kapatarak titrek bir nefes aldı.
"Sen benim eşimsin. Bütün sorunlarını bana anlatabilirsin. Sen benim için onca şey yaptın. Beni bekledin. Beni çok güzel seviyorsun. Ben sadece seninle konuşuyorum." Dedim omuz silkerek.
Arslan gözlerini yumarak sessiz kaldı. Sanki o bir ikilimdeydi ama susuyor gibiydi.
"Arslan eğer canını sıkan bir şey varsa ben hep buradayım. Bana anlatmak istersen ben her zaman buradayım." Dedim gülümseyerek.
"Kim sever benim gibi seni Gece. Benim gibi kimse sevemez seni. Bunu aklından çıkarma, tamam mı Gece?" Dediğinde kaşlarımı çattım.
"Bunu biliyorum Arslan. Ama neden böyle konuşuyorsun ki?"
"Ben sadece bunu bilmeni istedim." Dedi durgun sesiyle.
"Tamam, bunu biliyorum." Dedim başımı sallayarak.
"Uykun var mı güzelim?" Dediğinde omuz silktim.
"Var gibi, hem senin de uykun var. Hadi git üzerini değiştir uyuyalım." Dedim esneyerek.
Arslan oturur pozisyona gelerek yüzünü ovaladı. Arkasından beline sarılarak yanağımı kaslı sırtına yasladım.
Arslan kasılarak sessiz kaldığında gülümsedim.
"Hala mı heyecanlanıyorsun hareketlerimden Arslan? Ergenler gibisin."
"Bu anı o kadar bekledikten sonra bir zahmet heyecanlanayım amına koyayım." Dedi kalın sesiyle.
Dizlerimin üzerinde doğrularak omuzlarından tutarak yükseldim ve kemikli çenesine öpücük kondurdum.
Arslan donarak önüne bakmaya devam ettiğinde kıkırdayarak ayağa kalktım. Yatağıma yürüyerek gülmeye devam ettim.
"Ergenlere hakaret oluyor Arslan. Sen onlardan daha betersin. Liseli aşık." Dedim Yatağıma sırt üstü uzanarak gülmeye devam ettim.
Arslan aniden ayağa kalkarak dibime kadar gelerek üzerime uzandı.
Nefesimi tuttum ve siyah gözlerine bakarak gözlerimi büyüttüm.
Arslan dudaklarıma yaklaşarak nefesini verdiğinde titreyen ellerimi yumruk yaptım.
"Nefesini bırak yavrum. Nefessiz kalabilirsin." Dedi dudaklarıma doğru bakarak.
Nefesimi bıraktığımda Arslan yutkunarak dudaklarımdan gözlerini gözlerime çıkardı.
"Diyorum ki nefessiz kalacaktın heyecandan."
İrkilerek kaşlarımı çattım. Ellerimi gömleğinin üzerinden göğsüne değdirerek ittim. Ama milim oynamadı yerinden.
"Çekil numaracı. Sen...sen ne kadar yaşlısın ya!" Dedim diyecek bir şey bulamadığım için bunu söylemiştim.
Arslan kaşlarını kaldırarak sırıttı.
"Biraz sinirlendin galiba yavrum. Yoksa seni öpmemi mi isterdin?"
"Ne münasebet be? Yaşlı bunaklarla ilgilenmiyorum ben!!!" Dedim çırpınmaya başlayarak.
Arslan ellerini yanaklarıma koyarak okşadı.
Yanaklarım kızarmıştı ve ben Arslan yanaklarımı gördüğü için daha beter utanmıştım.
"Yanakların kızarmış." Dedi keyifle.
"Eğer beni utandırmaya devam edersen senin de göz çevren kızarabilir." Dedim çatık kaşlarla yutkundum.1
Arslan üstümden kalkarak gömleğinin düğmelerinin hepsini açtı. Karın kaslarına bakarak ağzımı bir karış açtım.2
Bu kadar kası nasıl yapmıştı be.
"Uzaktan bakmana gerek yok güzelim. İstersen dokunabilirisin." Dedi göz kırparak.
Arslan omuz silkerek banyoya doğru yürüdü.
"Ne bileyim, bana beni yiyecek gibi bakınca ben de sandım ki-"
"Öyle bir şey yok sapık şey!" Dedim ve sinirle kapanan kapıya yastığımı fırlattım.
Ses gelmediğinde sırt üstü uzanarak derin bir nefes aldım.
Cidden bu adam bu aralar daha da arsızlaşmıştı. Ama şey o çok iyi biriydi. Beni ve ailesini düşünüyordu. Hem annem için durmadan telefon görüşmeleri yapıyordu. Benim gibi birine nasıl aşık olmuştu bilmiyordum ama bundan mutluydum.
Herkes Arslan gibi birini isterdi değil mi?2
O iyi kalpli ve ince düşünceli biriydi. Benden sadece iki üç gün annemi saklamıştı. Ama annemin özel durumu yüzündendi. Bunun için Arslan'ı daha fazla üzmek istemiyordum.1
Onun zaten başında dertler var gibiydi. Hem iş adamıydı. Hem de benimle ve ailesiyle uğraşıyordu. Ama yine de çok güçlü görünüyordu.
"Ne düşünüyorsun yavrum?" Arslan belimden tutarak beni kaldırdığında irkildim.
Yorganı açarak beni yatağıma yatırdı. O da yatağa girdiğinde beni göğsüne çekti. Başımı göğsüne yaslayarak derin bir nefes aldım.
"Bir şey düşünmüyorum sadece bu olanlar ve senin bana her geçen gün daha da yaklaşman..."
"Rahatsızsan hemen senden uzaklaşabilirim Gece." Dedi doğrularak.
Gözlerimi devirerek onu tekrar yatırdım.
"Hayır ben mutluyum senin bana kendini açmana. Yabancı gibi olman aksine beni üzer. Sadece demek istediğim hayatımız rayına oturuyor gibi. Ben senden utanmıyorum. Sen de bana karşı dürüst ve iyisin. Yani artık birbirimize karşı daha açığız değil mi?" Dedim dudağımı bükerek.
Arslan kaslı kolunu belime sararak başımdan öptü.
"Haklısın güzelim. Artık birbirimizi anlıyor ve saygı duyuyoruz. Benden utanmadığını ve çekinmediğini hissediyorum. Sana dair her şeyi seviyorum orası ayrı. Sadece eskisinden daha da anlayışlı olduk birbirimize. Ve dediğin gibi birbirimize daha açığız." Dediğinde gülümsedim.
"Umarım sana olan aşkımı yeniden hissederim Arslan. Bunu senden çok ben istiyorum." Dediğimde tekrar başımın üzerinden öptü.
"Beni sevmeni çok istiyorum güzelim. Tek hayalim bu." Dediğinde gülümsedim ve çenesinden öptüm.
Arslan da benim gibi gülümsediğinde ellerimi dudağına götürdüm.
"Bence daha çok gülmelisin. Sana gülmek çok yakışıyor. Bence daha çok gülmelisin."
"Senin yanında gülümseyebiliyorum sadece yavrum. Onun dışındakiler o kadar da samimi değil."
"Evet bana aşık olduğunu bu kadar belli etme." Dedim mırıldanarak.
"Sana aşık olduğumu gözlerime bakarsan bile anlarsın güzelim."
"Evet anlıyorum. Ama benden gizlemiyorsun zaten." Dedim iç çekerek.
"Yarın hep beraber vakit geçireceğiz bebeğim." Arslan tavana bakarak konuştuğunda sevinçle gülümsedim.
"Annem mutlu olur değil mi?" Dedim titreyen sesimle.
"Seninle olduğumuz her yerde mutlu oluruz Gece. Annen seninle her anı sever."
"Onu çok seviyorum." Dedim fısıldayarak.
"O da seni çok seviyor." Dedi derin bir nefes alarak.
Başımı sallayarak onayladım Arslan'ı.
"Uykum var." Dedim mırıldanarak.
"Yemek de bağırdığında çok korktum. Bir daha öyle bağırma."
"Ben bazen sinirlenebiliyorum güzelim. Seninle bir alakası asla yok ve benden korkma. Bu beni üzer güzelim."
"Korkmuyorum ama yine de biraz korkutucuydun."
Arslan sessiz kaldığında gözlerimi kapatarak kendimi karanlığa bıraktım. Boynumda ve yanağımda baskı hissettim lakin uykum yüzünden ayırt edemedim.
"Seni seviyorum." Dediğinde gülümsedim.
Arslan beni göğsüne çekerek hareketsiz bir şekilde durduğunda yerime daha da sinerek kendimi tamamen uykuya bıraktım.
"Arslan burası aşırı güzel." Dedim ormanın içinde olan yere bakarak.
Kış bahçesi gibi camlı bir yerdeydik. Dışarıda da yanan aletler vardı. Yani burada asla üşümezdik.
"Harbi abi, burası çok güzel olmuş." Dedi Murat Nazlı'nın elinden tutmuş etrafına bakıyordu.
"Benim güzel karım ilk defa benden bir şey istedi. Onun için her şeyi yaparım." Dedi Arslan ve arkamda duran bedenini hareket ettirdi. Belimden sarılarak yüzünü saçlarıma gömdü.
Elimle yanağını okşayarak hala etrafa bakmaya devam ettim. Cidden aşırı güzeldi be. Annem burayı çok severdi bence.
"Tamam her şey iyi hoş da, neden etrafta çok adam var Arslan?" Dedim huzursuz bir nefes alarak.
Arslan dışarıdaki adamlara bakarak derin bir nefes aldı.
"Güvenlik için o adamların orada olması gerek yavrum." Dediğinde Nazlı ile göz göze geldim. Gülümseyerek elimi salladığımda arkamda duran Arslan ve bana baktı. Gözlerini kaçırarak Murat ile konuşmaya devam etti.
"Ayy annem geldi Arslan." Dedim Arslan'dan ayrıldım ve cam mekandan çıkarak anneme koştum.
Annem ile sarılarak yürümeye başladık.
"Orman kokusu ne kadar ferah ve güzel." Dedi etrafa bakarak.
"Beğendin mi anne?" Dedim hevesle.
Annem etrafta gezdirdiği gözlerini bana değdirdi.
"Elbette güzel kızım. Seninle küçükken çok piknik yapardık. Baban da bize mangal yapardı-"
"Canın istediyse Arslan yapsın mı anne?"
"Ah hayır güzel kızım. Arslan nasıl yaparki?"
"Hayır anne ben dersem yapar." Dedim dışarıda olan sıcak aletin yanındaki masaya annemi oturttum. "Bak şimdi benim için yapar."
"Kızım ne gerek var böyle bir şeye. Boşver, bak zaten mangal yapan insanlar var."
"Ben Arslan'ın yapmasını istiyorum." Dedim gülümseyerek ve annemin yanından ayrıldım.
Arslan ileride Umut denen adamla konuşuyordu.
Yanına yürüdüğümde Arslan beni farketti. Umut yanımızdan ayrıldığında Arslan belimden tuttu.
"Arslan bana mangal yap. Kanat olsun." Dedim siyah kazağının eteğini elimde sıktım.
"Çocuklar yaptı bile güzelim." Dedi topuzumdan firar eden saç tutamımı kulağımın arkasına sıkıştırdı.
"Hayır ben senin yapmanı istiyorum. Eskiden babam da yaparmış. Hadi lütfen." Dedim elinden tutarak.
"Çok mu gerekli benim yapmam güzelim. Zaten çocuklar hallediyor."
"Ama onların yaptığıyla senin yaptığın bir mi Arslan? Benim için bunu yapmaktan-"
"Tamam güzelim, ben sadece seninle belki yemekten sonra yürüyüş yaparız diye düşünmüştüm."
"Dediğin fikri de sonra yaparız Arslan'cım. Sen şimdi yap etleri yiyelim. Sonra da yürüyüş yaparız." Dedim heyecanla.
Beline sarılarak yukarıdan esmer yüzüne baktım. Başını eğerek bana gülümsedi.
"Seni rededemem bebeğim. Ve sen de bunun farkındasın." Dedi burnuma fiske atarak.
"Elbette farkındayım aşk kuşu."
"Aşk kuşu mu? İlk hitabının bu olacağını düşünmemiştim Gece." Dedi bana ters bir şekilde bakarak.
"Sen bana o etleri yap, ben sana ne istersen söylerim." Dedim alnına düşen saçı düzeltmek istedim. Arslan gülerek eğildiğinde saçını geriye ittim. "Hadi esmer bomba. Mafyatik serseri." Dediğimde yüzü sertleşti.
"Çok siyahlı adam var ya, ondan söyledim. Beğenmedin mi?" Dedim merakla.
"Hayır senin söylediğin her şey kabulüm." Dedi mırıldanarak.
Elinden tutarak mangal olan yerlere yürütmeye başladım.
Mangal yapan bir adam ve yanındaki genç kadın bize baktığında gözlerimi kaçırdım.
Kadın Arslan'ı süzerek iç çektiğinde kaşlarımı çattım.
"Zeki abi sen bırak ben ilgilenirim etlerle." Arslan sert sesiyle konuştuğunda ona baktım.
"Olur mu Arslan bey, biz hallediyoruz Alev ile." Zeki bey acele ile konuştuğunda Arslan'ın kemikli eliyle oynamaya başladım. Ama yan yan Alev denen kadına da bakıyordum.
Arslan'ı gözleriyle yiyordu resmen.
"Zeki abi hatun benim yapmamı istiyormuş. Siz sofrayı kurmaya yardım edin." Dedi beni kolunun altına alarak.
Alev denen kadın sakin bir şekilde bana baktığında gözlerimi kıstım. Alev gözlerini benden alıp Arslan'a baktığında Arslan'ın kolunu cimdirdim. Arslan tepki vermediğinde sinirle derin bir nefes aldım.
Zeki denen adam başını eğerek gitti. Alev denen kadın hala burada durduğunda kaşlarımı çattım.
"Bir isteğiniz var mı Arslan bey? İsterseniz yanınızda durarak size yardımcı olurum." Dedi Arslan'ın parmağındaki evlilik yüzüğüne garip bir şekilde baktı.
"Hayır gerek yok. Ben yardım ederim kocama. Sen çekilebilirsin huzurumuzdan." Dedim sinirle.
Huzurumuzdan ne be!! Hürrem Sultan mıyım ben?6
Arslan kaşlarını kaldırarak bana baktığında omuz silktim.
Alev denen kadın huzursuz bir şekilde elini tuttuğumuz ellerimize bakarak huzurumuzdan çekildi.
Anında elimi Arslan'ın elinden çekerek mangalın başına geçtim.
Arslan kazağının kollarını sıyırarak yanıma geldiğinde ondan uzaklaşarak mangalın diğer tarafına geçtim.
Arslan yan tarafta bulunan etleri mangala yerleştirmeye başladığında merakla başında izliyordum.
"Sebze de koyar mısın sonra? Belki annem sebze de yemek ister." Dedim dudaklarımı büzerek.
Arslan etleri koyarak ızgarayı kapattı ve ateşin üzerine koydu.
"Koyarım yavrum, başka bir şey istersen söyle onu da yapayım." Dedi ellerini havluyla silerek.
Ay cidden çok yakışıklı gözüküyordu.
Esmer bomba mangal yapıyordu ve aşırı çekici görünüyordu.
Arkamı dönerek ileriye baktığımda kaşlarımı çattım.
Alev denen kadın bize doğru bakıyordu. Ellerimi yumruk yaparak ona bakmaya devam ettim.
Alev gözlerini Arslan'dan alarak bana baktığında alayla sırıttı.
Elimle boğaz kesme işareti yaparak Arslan'a döndüm.2
Arslan sırıtarak bana bakıyordu.
"Ne oldu?" Dedim ayakkabımın ucuyla toprağı eşeleyerek.
"Sen beni mi kıskandın?" Dedi kaşlarını kaldırarak.
Alayla gülerek elimi savurdum.
"Hah! Ben mi seni kıskanacağım? Kimden kıskanayım ki bu dağ başında? Ayıdan mı?" Dedim inanamayarak.
Arslan ızgarayı çevirerek cıkladı.
"Neden bahsettiğimi biliyorsun yavrum." Dedi başını sallayarak.
"Neden bahsettiğini bilmiyorum ama senin ızgaranın dumanı yüzünden kafayı sıyırma ihtimalimden korkuyorum." Dedim yutkunarak.
"Arslan bey Umut bey sizinle konuşmak istiyor." Alev denen kadın yanımıza gelerek bana bir bakış attığında sahte bir şekilde gülümsedim.
"Ya Arslan aşkım, yeter artık. Tamam beni seviyorsun, ölüyorsun bana anladım. Ama arada işlerinle de ilgilenmen lazım." Dedim yanına kadar giderek eğilmesini işaret ettim.
Arslan sırıtarak eğildiğinde ellerimle yanaklarını kavrayarak alnından öptüm.1
"Helalimsin." Dedim fısıldayarak. Arslan yanağımdan öperek geriye çekildi.
Aleve baktığımda stabil yüz ifadesi ile bize bakıyordu.
Kadın alev gibiydi cidden. Kızıl saçlı afet gibi bir kadındı.
Burun kıvırarak Arslan'a baktım.
"Hadi sevgilim benim. Git işlerini hallet." Dedim gülümseyerek.
Arslan belimden tutarak yanağıma sıkı bir öpücük kondurduğunda yanağımı ovaladım. Şerefsiz çok acıtmıştı.
"Umut benimle konuşmak istediğine göre önemli bir konu vardır. Birazdan geliyorum yavrum tamam mı?" Dediğinde yan bir şekilde Alev'e baktıktan sonra Arslan'a baktım.
"Senin çocuğun değilim ben Arslan. Git hadi." Dedim sonra yüksek sesle konuşmaya devam ettim. "Önemli bir işin varsa tabiki de gidebilirsin kocam." Dediğimde yüzümü buruşturdum.
Arslan son bir kez daha yanağımdan öperek çekip gittiğinde derin bir nefes alarak Alev'e döndüm.
Yüzü düşmüş bir şekilde bana bakıyordu.
"Alev hanım ete bakabilir misiniz? Ben dumanını soluyamıyorum pek." Dediğimde etrafına bakarak etin başına geldi.
Alev'in telefonu düştüğünde yere eğilerek telefonun ekranını sildim.
Telefon çalmaya başladığında ekrana baktım.
Alev aniden telefonu elimden çektiğinde yüzüne baktım.
"Şey özür dilerim. Telefonun yere düşünce ekranını sildim." Dediğimde yutkunarak başını salladı.
"Önemli değil Gece hanım." Dediğinde başımı salladım.
"Gece yanmış abime amına koyayım." Dedi sırıtarak Murat.
Sabahtandır cam mekandan Arslan ve Gece'yi izliyorlardı.
"Gece Arslan abiyi iyi biri sanıyor. Ve kocası." Dedi mırıldanarak.
Murat Nazlı'ya ters bir bakış atarak sırıttı.1
"Tamam hadi Gece'ye bütün her şeyi söyleyelim. Ama hiç mi düşünmüyorsun Gece her şeyi öğrendiği vakit neler olacağını?" Dedi kınar gibi bir sesle.
Nazlı Murat'a ters bir bakış atarak camdan etlerle ilgilenen arkadaşına baktı.
"Ama böyle yalan bir aşk yaşayacağına-"
Murat alayla gülümsedi başını sağa sola sallayarak.
"Cidden hiç bir şeyi düşünemiyorsunuz." Dedi olumsuz bir ses çıkararak.1
"Ne ölmesi diyorum sana Murat. Neler oluyor?" Dedi dolu gözlerle.
"Zaimoğullarının bir gelini karnındaki bebeğiyle öldü dün akşam. Ela teyzenin iki bebeği de karnında öldü. Dilşad yenge de Gece ile temasa geçtikten sonra yoğun bakımda öldü." Dedi Nazlı'nın dibine girerek yeşil gözlerini sevdiği kadının gözleriyle birleştirdi. "Sence de bunlar bir tesadüf mü Nazlı?"
Nazlı korkuyla gözlerini büyüttü. Bunlar çok korkunç şeylerdi.
"Dur sen şoktan konuşamıyorsun nazlı çiçeğim. Bunlar tesadüf değil. Neden ve nasıl olduğunu şu an bilmiyoruz ama bunları yapan Salim Zaimoğlu ve erkekleri bir şeylerin peşinde olmasalar Gece'nin peşine de düşmezlerdi. Abimden korkmayan, ona karşı gelen Ela teyze, Gece'yi abime emanet ediyor. Bu kadına ne yaşattılarsa kızının da bu şeyleri yaşamasından korkuyor." Dedi Murat sigarasını cebinden yakarak ateşledi.
"Siz çok güçlüsünüz bir şey yapamıyor musunuz?" Dedi Nazlı inanamaz bir şekilde.
Murat sigara dumanını içine çekerek bir süre sessiz kaldı.
"Abim normalde bir akşam o evi tarardı ama Gece için bunu göze alamıyor. Eğer kan davası başlarsa Gece tehlikeye girebilir." Dedi Murat dudaklarıni yalayarak.
"Nasıl bir tehlike Murat? Bunlar bu kadar mı acımasız?" Dedi titreyen sesiyle.
"Bunu bilmiyoruz Nazlı'm. Bu aile kendini dışarıya kapalı tutan bir aile. Sadece Gece'nin babası iyi adamdı. O da bunlar yüzünden vefat etti. Şimdi konumuz bu değil güzelim. Gece sen ve ya Gülçin gibi değil. En ufak şeyde kalbinde bir sorun çıkabilir. Gece gerçekleri öğrendiği an abimden uzaklaşır ve bu Salim piçine gün doğabilir. Gece çocuksu bir ruha sahip, abim onun yanından bi an olsun ayrılmıyor ve Gece'nin yanında baya değişik. Yani kız olsam ben bile aşık olabilirdim." Dediğinde Nazlı koluna vurdu.
"Öğrenmesi her şeyi daha da kötü yapabilir diyorsun yani?" Dedi Nazlı mırıldanarak.
"Aynen öyle. Gece'nin her şeyi öğrenmesi her şeyi daha beter hale getirebilir." Dedi gözlerini kısarak.
"Hiç içime sinmiyor bu durum Murat. Hem de hiç." Dedi huzursuz bir sesle Nazlı.
"Gece abimi kıskandı." Dedi Murat konuyu değiştirerek.
Nazlı başını salladı dalgın bir şekilde.
"Eskiden başka bir kadınla olsa mutlu bile olabilirdi ama şimdi onu baya baya kıskandı." Dedi Nazlı iç çekerek.
"Galiba Gece abimi sevmeye başlıyor. Çünkü bakışları baya değişik." Dedi sırıtarak. "Aslında seninde mi hafızanı kaybetsek güzelim. Belki bana aşık olursun."1
Nazlı gözlerini devirdi. Bu anlarda bile böyle konuşarak kendisini deli ediyordu.
"Ne kadar rahatsın sen ya. Belki de Gece ileride bütün bunları öğrendiği an bizden nefret edecek. Ama sen burada hala goy goy yapıyorsun." Dedi sinirle.
"Akrabaları Gece'nin peşindeydi. Onları babam korumuş yıllarca. Şimdi de abimin karısı diye pek bir şey yapamıyorlar. Abim onu korumak için elinden gelen her şeyi yapıyor. Nefret etmemesi lazım." Dedi sigarasından bir nefes alarak.
"Gece öğrendiği an yaşayacağı hayal kırıklığı ve yalanlar yüzünden hepimizden nefret edecek."
"Her şey onun iyiliği için Nazlı. Sen de abuk sabuk kelimeler etme. Deli etme beni." Dedi sert sesiyle.1
Nazlı başını sağa sola sallayarak elinde duran çay bardağını masaya bıraktı ve ayağa kalktı.
Murat nefesini üfleyerek etrafına baktı.
"Bencilsin Murat. Sen çok bencilsin. Kendini düşünen biriyle benim işim olmaz. Bunu da böyle bil." Dedi ve cam mekandan dışarı çıktı.
Murat sıkıntıyla soluk alarak yeşil gözlerini sevdiği kadının arkasından baktı.
"Bencil olsaydım seni kendimden önce düşünmezdim. Bencil olsaydım peşinde köpek olmazdım. Ama sen beni mahvediyorsun. Olsun güzelim mahvedeceksen sen mahvet beni." Dedi Ela teyzenin yanına giden Nazlı'ya bakarak.
Arslan içeriye girdiğinde Murat abisine baktı.
"Hangi dağda kurt öldü abi. Sen nasıl olur da yengenin yanından ayrılırsın." Dedi şaşırmış bir yüz ifadesiyle.
Arslan camdan sevdiği kadına bakmaya başladı.
"Beni kıskandı. Farkındayım." Dedi sert bir sesle. Ama içten içe çok mutluydu.
"Bence seni sevmeye başlıyor abi. Sen ona nasıl bakıyorsan o da sana aynı şekilde bakıyor. Hatta bence aşık oldu bile." Dedi Alev'e kötü bakışlar atan Gece'ye sırıtarak baktı. "Bak nasıl da kötü bakıyor Alev'e. İyi ki tutmuşum bu kadını."
"Senin ben amına koyayım pezevenk. Gece öğrendiği an seni lime lime edecek. Bana da trip atacak." Dedi sıkıntıyla.
Murat gözlerini devirererek omuz silkti.
"Alev belli etmez kendini. Hem Alev lezbiyen. Yani senin Gece'yi Alev'den koruman gerekebilir." Dedi kahkaha atarak.3
Murat Alev'i okuldan tanırdı. Gece abisini biraz kıskansın ve sevdiğini kabul etsin diye ricada bulunmuştu.
Arslan dişlerini sıkarak derin nefesler almaya başladı.
"Seni sikerim Murat. Sen benim düşmanım mısın siktiğimin pezevengi?" Dedi tıslayarak.
Arslan Murat'ın yakasından tutarak sarsmaya başladı Murat'ı.
"Abi senin karın olduğunu biliyor. Bir şey yapmaz. Ama aşk bu belli mi olur. Hatta olmus bile olabilir." Dedi mırıldanarak.
Arslan kaşlarını çatarak Murat'ın baktığı yere baktı.
Gece Alev'in uzattığı eti gülümseyerek almış, bıcır bıcır konuşuyordu. Alev ise gülümseyerek Gece'yi dinliyordu.
Arslan Murat'ı gürültü ile fırlatarak cam mekandan dışarıya çıktı.
Murat sırıtarak yerden kalkarak yakasını düzeltti.
"Yine ne oluyor Murat ya? Arslan abi sinirle çıktı dışarı." Dedi sinirle.
"Bir şey olmadı çiçeğim. Abim sadece biraz kıskanç." Dedi sırıtarak.
"Sen yine abini deli edecek bir şey yaptın değil mi?" Dedi camdan dışarıya bakarak.
"Alev ve Gece'yi gördü. Kıskandı biraz."
"Kimden kıskanabilir ki- ay Alev şey değil mi?" Dedi dudaklarını birbirine bastırarak. "Sen de o yüzden bilerek ısrar ettin Alev'in gelmesine. Ya sen ne şeytan bir herifsin ya." Dedi kıkırdayarak.
Gülünecek bir olay değildi ama gülesi gelmişti işte.
"Gece'ye bak ne kadar da saf. Her şeyden bir haber. Alev'e bak. Lan." Dedi gözlerini büyüterek.
"Ya tabiki senin yönelimini eleştirmem. Hatta bunu cesurca söylemen beni mutlu etti. Kendiyle barışık insanları çok severim." Dedi Gece kıkırdayarak. "Ama anlamadığım nokta neden Arslan'a o şekilde baktın ki?" Dedi merak ederek.
Alev karşısında konuşan kıza gülümseyerek baktı.
"Senin Kıskanmanı sağlamak için. Ve planı başarılı olmuş gibi de ha." Dedi kaşlarını kaldırarak Alev.
Gece gözlerini kaçırarak omuz silkti.
"Şey galiba ondan hoşlanıyorum." Dedi fısıldayarak.
"Hatta daha fazlası gibi." Dedi Alev göz kırparak.
"Bunu bilmiyorum. Onun yanındayken mutlu oluyorum ve kalbim hızlı atıyor. Benimle ilgilenmesini seviyorum. Ve her yerde gözlerim onu arıyor. Bu aşk mı ki?" Dedi düşünerek.
"Bu aşk Gece. Yani bence." Dedi omuz silkerek.
"Bundan emin değilim. Hemen nasıl aşık olabilirim ki?" Dedi yutkunarak.
"Bunu aklından çıkarma Gece, ben kadınlardan hoşlanıyorum. Ona göre." Dedi Gece'ye parmağını sallayarak. "Bence hemen aşık olmamışsın zaten. Arslan bey ile önceden zaten bir aşk yaşamışsınız. Arslan bey güçlü ve yakışıklı bir adam. Ve sana çok değer veriyor. Kadınlar ilgi ve sevgi gördüğü kişilere aşık olurlar. Bu çok olası. Hem Arslan bey cidden seninle olduğu zaman gözleri parlıyor. Seninle olmadığı zamanlarda çok korkunç duruyor. Ama senin yanında aşık olunacak erkek işte." Dedi omuz silkerek.
"Yani böyle birine aşık olunur değil mi?" Dedi merakla.
"Olunur, olunur da aşık olacağın kişiyi de seçemezsin. Sen şanslısın bu konuda." Dedi göz kırparak.
"Şanslıyım değil mi? Arslan bana çok iyi. Benim isteklerime önem veriyor. Zorba ve kötü biri değil." Dedi Gece dudaklarını büzerek.
Alev kaşlarını kaldırarak başını salladı.
"Gece güzelim." Arslan Gece'sinin yanına geldiğinde Gece gülerek arkasına döndü.
"Arslan bak Alev etleri çok güzel pişirdi." Dedi elindeki eti havaya kaldırarak.
Arslan Gece'nin belinden tutarak kızarmış suratına baktı. Burnu ve yanakları kızarmış aşağıdan Arslan'a bakıyordu. O kadar güzeldi ki Arslan yıllarca bu görüntüyü usanmadan izleyebilirdi.
"Arslan annem beğenir mi sence bu etleri?" Dedi Gece etten bir ısırık daha alarak. Eti yan tarafta bulunan tabağa bırakarak yan tarafta bulunan ıslak mendille ellerini sildi.
Arslan Alev'e ters bir bakış atarak Gece'yi yürütmeye başladı annesinin yanına.
"Alev, sonra bizim yanımıza gel, seni çok sevdim ben. Hem kocam yerine sen yaptın etleri. O bıraktı beni." Dediğinde Arslan Gece'yi belinden ve bacaklarından tutarak havaya kaldırdı.
Gece anın şokuyla çığlık atarak kollarını Arslan'ın boynuna doladı.
"Neden aniden kucağına alıyorsun beni Arslan? Korktum." Dedi saçını çekerek Gece.
Arslan yüzünü Gece'ye yaklaştırarak Gece'nin yutkunmasına neden oldu.
Gece ellerini Arslan'ın sakallarına koyarak okşadı.
"Sakalların batıyor." Dedi yutkunarak Gece. Ne zaman sakallarını kesse hemen çıkıyordu. Kurt adam mıydı neydi?1
"Sevmedin mi bebeğim?" Dedi burnuna öpücük kondurarak.
"Aslında seviyorum ama beni öptüğün zaman battığı için sevmiyorum." Dedi dudaklarını birbirine bastırarak.
"Sakallarımı tekrar kesmemi ister misin yavrum?" Dedi Arslan ve Gece'nin dudağının kenarına öpücük kondurdu.
Gece afallayarak yutkundu. Hızlı atan kalbiyle beraber utanarak başını eğdi. Kızarmış yanağını görmesini istemiyordu Arslan'ın.
Bu öpücük kalbinin hızlı atmasını sağlamıştı. Arslan ilk defa bu kadar yakın bir harekette bulunmuştu kendisine. Ama bu şey çok hoşuna gitmişti.
Alev'in Dediği gibi bence Arslan'dan hoşlanıyordu.
"B-buna sen k-karar vermelisin. Senin sakalların sonuçta." Dedi başını eğmeye devam ederek. Aklı hala o öpücükteydi.
Arslan Gece'nin başından öperek derin bir nefes aldı. Önceki Gece olsaydı şimdi ortalığı ayağa kaldırırdı. Ama şimdi heyecanlanıyordu.
"Sakallarımı sevmiyorsun değil mi?" Dedi Arslan yan tarafta bulunan çiçeklere bakarak.
"Sana yakışıyor. Gerçi her halin güzel." Dedi sonra utanarak anında sustu.
Arslan sırıtarak çiçeklerin yanına yürüyerek konuştu.
"Ama eline batıyor ve seni rahatsız ediyor değil mi?" Dedi ciddi bir sesle.
"Olsun. Sana yakışıyor sonuçta." Dedi başını göğsüne yaslayarak mırıldandı Gece.
"Evet kalabilir." Dedi. "Eğer kes deseydim kesecek miydin Arslan?" Dedi merakla.
"Hemen şimdi bir sekilde keserdim." Dediğinde Gece elinde olmadan gülümsedi.
Arslan yanına vardığı beyaz çiçekten kopararak Gece'ye uzattı. Gece şaşırarak ilk önce çiçeğe baktı fakat gülümseyerek çiçeği eline aldı.
Gece çiçeği koklayarak derin bir nefes aldı.
"Çok güzel kokuyor." Dedi mırıldanarak. Arslan iç çekerek Gece'nin saçlarından burnuna dolan kokuyu kokladı.
"Evet çok güzel kokuyor." Dedi mırıldanarak.
"Ama bir daha koparma. Dallarında yaşasınlar tamam mı?" Dedi Arslan'a gülümseyerek bakarak.
"Tamam güzelim. Bir daha koparmam." Dedi Arslan ileride sırıtarak bakan Murat'a ve Nazlı'ya bakarak.
"Edi ile büdü." Dedi homurdanarak.
"Beni yere indir Arslan." Dedi ayaklarını sallayarak. Arslan hiç istemeyerek Gece'yi yere indirdi.
"Arslan bu çiçeği anneme versem olur mu?" Dedi kafasını kaldırarak.
"Bir şey olmaz güzelim. Annen çok mutlu olur aksine." Dedi gülümseyerek.
Gece de gülümseyerek Arslan'ın elinden tuttu.
"Hadi anneme gidelim." Dedi ve yürümeye başladılar.
Gece annesinin yanına geldiğinde annesine sarılarak yanağını öptü.
Ela hanım gülümsedi kızının varlığına. Kızı hala yaşıyordu ve o kötü ailenin yanında değildi.
"Anne bak sana beyaz gül getirdim." Dedi gülü annesine uzatarak.
"Çok teşekkür ederim bebeğim benim. Ne kadar da güzel bir çiçek." Dedi koklayarak.
Arslan annesi ve kızını ayakta izliyordu.
"Sen daha güzelsin kuzum." Dedi Gece'nin yanağını okşayarak.
"Yenge Alev seni çok sevmiş. Ne yaptın da o kız seni sevmiş merak ettim doğrusu." Dedi sırıtarak.
Arslan burnundan soluyarak dişlerini sıktı. Gece'nin yanında daha fazla sinirlenip de kötü izlenim veremezdi.
"Evet ben de onu çok sevdim. Çok iyi biri. Ben ona ön yargılı oldum ama tanıdıkça seviyorsun." Dedi Gece kıkırdayarak.
Murat kaşlarını kaldırarak sırıttı.
"Vallahi abim pek sevmiş gibi değil. Ama hadi hayırlısı." Dedi sessizce.
Yemeğe oturduklarında Gece annesine et ve sebzeden bolca doldurmuştu. Gece de bolca et yemişti. Tavuk etini çok seviyordu zaten.
"Nazlı sen neler yapıyorsun? Okula gidiyordun en son değil mi?" Dedi dirseğini masaya yaslayarak yanağını eline koydu.
"Evet okuyorum. Aslında sen de okuyordun. Evlilik olayları olunca ara verdin." Dedi gülümseyerek.
"Evet Arslan söyledi. Çocuk gelişim ana sınıfı öğretmenliği okuyormuşum." Dedi hevesle.
"Aslında senin okula devam etmeni çok isterim."
"Ben de çok istiyorum. Arslan ile bu durum hakkında konuşmak istiyorum. Okulumu bitirimek isterim." Dedi Arslan'a bakarak.
Arslan dişlerini sıkarak sakin kalmaya çalıştı.
Gece'nin okula başlaması demek, kendisinden uzaklaşması demekti. Ama bir yandan da kendini törpülemesi lazımdı. Gece'yi özgür bırakmak istiyordu. Ne isterse yapmasını istiyordu. Eğer karşı çıkarsa Gece kendisinden uzaklaşabilirdi ve bu durum yeniden sorun çıkarabilirdi.
"Aslında evet. Ben de Gece'nin eğitimini bitirmesini istiyorum. Zaten Umut bu işle ilgileniyor. Yakında okuluna devam edecek." Dediğinde herkes şaşırarak Arslan'a baktı. Gece ise her şeyden habersiz normal bir olaymış gibi önündeki etten bir lokma attı ağzına.
"Ağzını kapat Murat." Dedi Nazlı Murat'ın kolundan dürterek.
Murat ağzını kapatarak abisine hayretle geldi.
"Abim cidden aşk adam oluyor. Baksana kriterlerini Gece için değiştiriyor." Dedi vay be dercesine.
"Senin gibi mi olsun jiletçi?" Dedi gözlerini devirerek.
"Ben ne yaptım Nazlı'm? Altı üstü arada adam kesiyorum."
"Ya sus Murat ya yemekteyiz bütün iştahım gitti. Yok oldu."
"Sebze ye. Abim mangalda sebze de koydu."
"Tamam sustum ama yemeğini ye. Aç kalma." Dedi ilgiyle.
Nazlı başından gitsin diye başını salladı.
"Siz aranızda ne konuşuyorsunuz öyle aşk kuşları." Dedi Gece gülerek.
Murat sahte bir tebessüm ederek önündeki koladan bir yudum aldı.
"Hiç öyle konuşuyorduk yenge. Senin bu arkadaşın beni peşinden koşturuyor valla." Dedi sırıtarak.
"Neden ki? Nazlı da seni seviyor gibi." Dedi kıkırdayarak.
Murat abisine baktığında önündeki etten keserek Gece'nin tabağına bırakıyordu. Gözlerini devirdi. Abisi adam keserken, şimdi hanımına tavuk eti keserek önüne koyuyordu.2
Nazlı kasılarak sessiz kaldı. Gece normalde Murat'tan kendisini korurdu ama şimdi her şeyden habersiz onları birbirine yakıştırıyordu.
"Hayır ben Murat'tan hoşlanmıyorum Gece. O çok...her neyse benim lavaboya gitmem lazım izninizle." diyerek masadan kalktı ve yürümeye başladı.
Murat dişlerini sıkmış önündeki tabağa bakıyordu.
Ne yaparsa yapsın Nazlı onu sevmiyordu. Tamam kötü ve caniydi ama sevemez miydi ki onu? Sevemiyordu işte.
Gece üzüntüyle Murat'a baktı. Nazlı neden sevmiyordu ki Murat'ı?
Ama sevmiyorsa da bir daha ikisinden bahsetmeyecekti.
Arslan Gece'nin ellerini sıkarak ona bakmasını sağladı.
Önündeki yemeği işaret ettiğinde Gece dudaklarını yalayarak Arslan'a yaklaştı.
"Arslan ben Nazlı'nın yanına gideyim mi?" Dedi. Arkadaşının yanında olmak istiyordu.
"Yalnız kalmak isteyebilir. Boşuna gitme bebeğim." Dediğinde başını sallayarak yemeğine baktı.
Annesinin elini tutarak gülümsedi. Annesi dalgın ve hüzünlü bir ifadeyle hala önündeki yemeğe baktığında iç çekti. Annesi iyi değildi. Farkındaydı ama her soruşunda onu geçiştiriyordu.
Önündeki orman manzarasına bakarak içli bir nefes aldı ve önündeki günlerin kendisine ne getireceğini bilmeden çocuksu ruhunu öldüreceğini bilmeden etrafına gülücükler saçarak yemeğe devam etti.
"Arslan sen bana nasıl evlenme teklif ettin?" Gece dizlerimde yatarak merakla bana baktığında gözlerimi pencereye çevirdim.
Piknik macerasından sonra bütün aile eve gelmiştik. Gece biraz yorgun göründüğü için ve hava soğuk olduğundan hasta olmasından endişe etmiştim.
Bazı işlerimi hallettikten sonra odamıza gelmiştim. Gece, Gece'm...
Yatakta oturmuş pencereden dışarıya bakıyordu. Tanrıça gibiydi.
Uzun saçları omzundan sarkıyordu. Gecenin bir vaktinde ömrümü aydınlatıyordu. O muhteşemdi. Bembeyaz tenine uzun ama askılı bir gecelik giymişti. Bembeyaz teni bu karanlığa inat parlıyordu. O kadar güzeldi ki beni büyülüyordu. Ama aşık olduğum güzelliği değildi. Aşık olduğum onun o çocuksu ruhuydu. Masum halleri, merhametiydi. Benim bir zamanlar iyi olduğumu hatırlatıyordu. Eğer küçükken olduğum gibi iyi biri olsaydım, Gece beni severdi. Ama değildim. Ailemin yaşaması ve bize bir zarar gelmemesi için kötü olmak zorundaydım. Gece bunu anlamamış ve beni sevmemişti.
Ama şimdi sevmeye başlıyordu beni. Bana şans vermişti.
Şimdi de dizime yatmış cevabımı merakla bekliyordu. Gülümsedim. Acı bir gülümsemeydi bu.
Hayalimde olan her şeyi Gece'ye gerçekten yaşamışız gibi anlatacaktım. Evlenmeden önce başımı yastığa koyduğumda ne hayal ettiysem ona gerçekten olmuş gibi anlatacaktım.
"Sen annenle birlikte işyerinizde çalışıyordunuz. Senin yanına geldim ve annenden izin alarak seni deniz kenarında çok güzel bir sahile getirdim. Sen üstündeki elbise yüzünden şikayet ediyordun. Ama benim gözümde o kadar güzeldin ki. Sen gösteriş sevmezsin, bunun için sana ikimizin olacağı bir ortam hazırlamıştım. Geldiğimiz sahilde sen denize bakarken ben arkanda diz çöktüm ve yüzüğümü çıkararak havaya kaldırdım. Sen, sen arkana döndüğünde ve beni yerde gördüğünde gözlerin doldu ve ellerinle yüzünü kapatarak ağladın. Ben de güldüm. Sana 'Beni olduğum gibi seven güzel sevgilim, sana ömrü boyunca bütün aşkını verecek olan bu adamla ömrünü birleştirir misin?' Dediğimde, sen ağlayarak başını sallamış ve benimle birlikte yere diz çökerek bana sarıldın. Daha sonra yüzüğünü takarak beni durmadan öptün. O kadar çok öptün ki, ben çok mutlu oldum. Beni seviyordun ve ben çok mutluydum."
Gece endişeyle kalkarak yüzümdeki yaşları sildi ve şaşkın bir şekilde baktı.
Ben de şaşkındım. İlk defa merkezde ağladıktan sonra ağlıyordum. Ama hayalim çok güzeldi be.
Gece yanaklarımdaki gözyaşlarına içi girerek baktı.
Afallayarak Gece'nin güzel suratına baktım. Burnumu çekerek kaşlarımı çattım.
"Evlilik teklifini kabul ediyorum. Çünkü senden hoşlanıyorum. Ve ikinci kez senin evlilik teklifini kabul ediyorum." Dolu gözleriyle fısıldayarak konuşmasıyla daha beter ağlamaya başladım.
Sevdiğim kadın bana aşık olmaya başlamıştı. Ölüp bittiğim karım, benden hoşlandığını söylüyordu. Belki de ileride bana aşık olduğunu söyleyecekti.
Sarsılarak ağlarken Gece anlayışla kollarını etrafıma sardı.
"Teşekkür ederim Allah'ım. Sana binlerce kez teşekkür ederim." Dedim gözyaşlarımın arasından gülümseyerek.
Hala inanamıyordum. Gece'min beni sevmeye başladığını söylemesine inanamıyordum.
İlk defa mutlu olduğum için ağlıyordum. En son babamın beni bıraktığı o merkezde ağlamıştım.
Annemi aramış ve bunun yüzünden duygularımdan arınmam için bana etmediklerini bırakmamışlardı.
İlk zamanlarda çok ağlamış, ama günden güne ağlama duygumu kaybetmiştim. Ama şimdi bir kadının iki kelimesi yüzünden yıllarca ağlamayan ben hüngür hüngür ağlıyordum.
Erkekler ağlardı amına koyayım. Sevdikleri kadınlar onları sevdiğini söylediklerinde erkekler ağlardı.
"Arslan beni bu kadar mı çok seviyorsun?" Diyerek boynumdan öptü. Dudaklarının değdiği her yer yanıyordu.
Başımı sağa sola salladım. Bilmiyordu. Onu nasıl sevdiğimi bilmiyordu.
"Gece, sana kara sevdayla bağlandım ben. Benim aşkımı anlayamazsın. Kalbim senin yanında atmaktan ağrımaya başladı artık. Gözlerin benim cennetim güzel sevgilim. Bana karşı his beslediğini söyledin ya ben mahvolacak kadar mutlu oldum." Dedim başımı boynuna gömdüm ve huzur veren kokusunu soluyarak üst üste öpücük kondurdum.
Gece başımın üzerinden öperek sırtımı okşamasıyla yutkundum. Gece'nin bir hareketinden bile etkileniyordum.
"Arslan ağlamanı istemiyorum. Kendimi kötü hissediyorum."
Ağlamamı dindirerek başımı salladım.
"İşte böyle koca adam. Ağlayarak kendini yıpratmanı istemiyorum."
"Ağlamıyorum yavrum. Sen yeter ki üzülme."
"Halâ beni düşünüyorsun Arslan."
"Sen benim en değerlimsin Gece. Bunu bil olur mu?" Dedim yutkunarak.
"Söylemene bile gerek yok Arslan. Bunu bana hissettiriyorsun." İç çekerek başıma öpücük kondurdu.
Hala inanamıyordum. Benim bebeğim bana bir şeyler hissediyordu. Bir şeyler hissediyordu. Titrek bir nefes alarak Gece'min kokusunu tekrar içime çektim.
"Gece orada kimsem yoktu ama şimdi sen varsın. Yıllardır kalbimdeki boşluğun sen olduğunu seni ilk gördüğümde anladım. Orada kimsem yoktu. Yoktu Gece. Ama şimdi...şimdi..."
"Bir akşam gözünde aşk tüterse
Geçmiş günler aklından geçerse
Kadife gibi yumuşak sesiyle şarkıyı söyleyen sevgilimle şaşırarak ayrılarak baktım.
Bana sevgiyle bakıyordu. O huzur veren sesiyle bu anlamlı şarkıyı söylemesiyle yutkundum. Gece incecik ellerini yanağıma değdirerek okşadığında gözlerimi kapatarak yüzümü yanağına bastırdım.
"Neler geçti kim bilir başından
O giderse ben varım." Gece eğilerek çenemden öptüğünde omuzlarım çökerek bu anın hayal olmaması için dua ediyordum. O kadife gibi sesiyle bana böyle şarkı söylemesi hayal olmazdı. Olmamalıydı.
"Ayrılmam istersen hiç yanından
Çağırsan gelirim çok uzaklardan
Eskiden korkardım yalnızlıktan
Korkma artık sen varsın." Diye mırıldandım ve alnına öpücük kondurarak alnımı alnına yasladım. Gece şarkıya eşlik etmeme mutlu olmuş olmali ki gözleri parlıyordu.
"Ben varım Arslan. Küçükken neler yaşadığını bilmiyorum ama seninle bunun üstesinden gelebiliriz. Çünkü sevgi her şeyin üstesinden gelir." Dedi fısıltıyla.
Elini kalbimin üzerine koyduğunda gülümseyerek elimi elinin üzerine koydum.
"Sevgi her şeyin üstesinden gelir." Dedim yeşil gözlerine bakarak.
"Gece iyi ki hayatımı ışığınla aydınlattın. Varlığın bana en büyük armağan. İyi ki varsın."
"Asıl sen iyi ki varsın. Beni sevdiğin için teşekkür ederim." Dedi baygın gözlerle bakarak.
Uykusu gelmişti güzelimin. Yorganı açarak Gece'yi yatağa yerleştirdiğimde ben de yanına uzandım. Gece anında başını göğsüme yaslayarak elini yanağıma yasladığında avucunu öptüm.
"Beni dünyanın en mutlu adamı yaptın Gece."
"Sen mutluysan ben de mutluyum." Dedi fısıldayarak. Esneyerek atan kalbimden öptüğünde derin bir nefes aldım.
İki dakika sessizlikten sonra Gece hareketsiz kaldığından uyuduğunu anladım.
Başının üzerinden öptüm. Yanağını okşadım ve öptüm. Onu gece boyunca izledim.
Bugünün rüya olmasından korktuğum için gece boyunca uyumadım. Sevdiğim kadını izleyerek gecemin güzelleşmesini izledim. Huzurlu olduğum tek kadının yanında kendi isteğiyle uyuması beni dünyanın en mutlu adamı yapıyordu.
Sevdiğim kadını korumak için elimden geleni yapacaktım. Her şeyi...
Okur Yorumları | Yorum Ekle |