"Gece hadi hastaneye gidiyoruz. Hala daha kusuyorsun. Yeter artık." Arslan yüzümü tutarak endişeyle konuştu. "Yüzün sapsarı olmuş."
Elimi yüzümü yıkayarak banyodan çıktım.
"Kimseyi endişelendirmek istemiyorum Arslan. Kahvaltı da onlara eşlik edelim. Sonra da hastaneye gidelim olur mu?" Dedim. Bir yandan da yüzümü havlu ile kuruluyordum. Havluyu masanın üzerine bırakarak giyinme odasına girdim.
"Miden nasıl bari?" Dedi hoşnutsuz bir şekilde. Benimle ilgili en ufak sorunda böyle tedirgin oluyordu. Bu kadar üzerime düşmesi ve ilgili olmasını seviyordum ama onun kendini yiyip bitirdiğini bilmek beni üzüyordu.
"Şu an gayet iyi sevgilim. Ama durmadan bu durumdan bahsetme. Midem bulanıyor." Dedim üzerimdeki tişörtü çıkararak. Arslan göğsüme bakarak mırıldandı.
"Ne?" Dedim sütyenime basarak.
"Göğüslerin büyümüş. Eskiden böyle değildi. Hem sevişirken göğüslerin çok hassas." Gözlerimi kaçırdım.
"Sana öyle gelmiştir." Dedim siyah kazağımı giyerek. Siyah pileli eteğimi giyerek saçlarımı topuz yaptım. Elimdeki kilotlu çorabı Arslan elimden alarak giydirmeye başladı.
Çorabımı giydirdikten sonra ayağıma siyah kadın botumu giydirdi.
"Midemi üşütmüş olabilirim. Endişe etme olur mu?" Dedim siyah saçlarına öpücük kondurarak. Arslan başını kaldırarak çenemden öptü.
Asansöre bindiğimde dönen başımla birlikte Arslan'a yaslandım. Arslan arkamdan belime sarıldığında gülümsedim.
"Beni her zaman tutan bir kocam var."1
"Ne zaman düşersen seni tutarım biliyorsun." Dedi boynuma öpücük kondurarak.
"Seni seviyorum." Dedim mırıldanarak.1
"Seni seviyorum." Dedi aşk dolu bir sesle. Hafifçe tebessüm ettim. Asansör durduğunda Arslan elimden tutarak dışarıya çıktı. Benimle beraber yemek odasına girdik.
Poyraz, Murat ve Ahuzar teyze oturuyordu masada.
Bizi gördüklerinde gülümseyerek selamlaştık. Poyraz bana bakarak gülümsedi.
"Günaydın Poyraz. Görmeyeli daha iyi olmuşsun." Dedim gözümü yemeklere değdirmemeye çalıştım. Midem bulanıyordu.
"Hayat zor. Güçlü olmak zorundayız." Dediğinde başımı salladım.
"Anne hastaneye gideceğiz biliyorsun. Biz kalksak size sorun olur mu?" Dedi Poyraz'a sert bir bakış atarak.
"Sen iyi misin Gece?" Dedi endişeli gözlerle.
"Midemi üşüttüm galiba. İlaç yazarlar geliriz." Dediğimde başını salladı. Murat zaten gelen telefon yüzünden bizden müsade isteyerek kalkmıştı.
Ahuzar teyze güler yüzle bana bakıyordu. Kaşlarımı çattım.1
"Bir şey mi oldu Ahuzar teyze?"
"Ah yok canım dalmışım sadece. Siz eve gelince biz evde oluruz. Oyalanmadan gelin eve olur mu?" Diyerek karnıma baktı. Sonra ayağa kalkarak başımdan öptü ve dışarı çıktı. Kaşlarımı kaldırdım. Garip bir an olmuştu. Omuz silktim.
"Bu aralar sadece ben garip değilim."
"Kaç gündür kusup duruyorum. Yüzüm zombi gibi. Nerem güzel?"
"Nasıl olursan ol dünyanın en güzel kadınısın." Diyerek ellerimi tuttu. Poyraz'a dönerek güldüm.
"Biz hastaneden geldikten sonra lütfen bir yere gitme Poyraz. Seninle doğru dürüst konuşmadık." Poyraz iç çekerek başını salladı.
Evden çıkıp yine araba konvoyu ile hastaneye gittik. Önce check-up'a girdim. Sonuçlar çıkana kadar hastanenin kantininde oturuyorduk.
"Bu hastanede mi senin yani?" Dedim gözlerimi büyüterek. Arslan göz kırptı.
"Nasıl bir zenginlik ya? Nereye gitsek orası senin oluyor."1
Önümdeki yeşil çaydan bir yudum alarak derin bir nefes aldım.
"Arslan hastaneden çıktıktan sonra aileme gidebilir miyim?" Diye mırıldandım.
"Hasta olmanı istemiyorum. Ama ailenle konuşmak istiyorsan seni kısıtlayamam." Dediğinde gülümsedim.
Umut yanımıza gelerek Arslan'ın kulağına eğildi. Arslan başını sallayarak doğruldu.
"Sonuçlar çıkmış Gece. Doktor bizi bekliyor. Hadi gel." Diyerek gergin bir şekilde elimi tutarak kaldırdı.
"Ne oldu birden Arslan? Bir şey olmayacak rahat ol." Dedim gülümseyerek. Arslan bana döndü ve sarıldı. Sırtını sıvazladım.
Arslan benden ayrılarak elimi tuttu ve beni doktorun kapısına kadar sessiz kalarak meraklandırdı. Arslan çok heyecanlı duruyordu.
Doktorun odasına geldiğimizde Arslan kapıyı çalmadan içeriye girdi. Kaşlarımı çattım. Hanzoydu.
Doktor stresli bir şekilde ayakta bizi bekliyordu. Mahçup bir şekilde doktora baktım.
"Kusura bakmayın. Kapıyı çalmadan içeriye girdik." Dediğimde bana bakmadan başını sağa sola salladı doktor.
Arslan belimden tutarak beni bir koltuğa oturttu. Dudaklarımı büzdüm.
Doktor masasına oturarak yutkunarak Arslan'a baktıktan sonra önündeki dosyamı açtı.
"Kalp sağlığınız gayet yerinde Gece hanım. Kalbinizle ilgili hiç bir sorununuz yok." Dedi Arslan'a bakarak. Arslan derin bir nefes aldı ve elimi sıktı.
"Karımın midesi bulanıyor. Başı da dönüyor." Dedi soğuk bir sesle. Doktor Arslan'a çekingen bir şekilde bakarak konuştu.
"Gece hanım hamile Arslan bey. İki aylık bir gebelik söz konusu. Lakin bu benim uzmanlık alanım değil. Bu yüzden sizi alanında iyi olan Ramziye hanıma yönlendireceğim kendisi kadın doğum uzmanıdır."4
Doktor hala konuşuyor muydu bilmiyordum. Ne konuştuğunu da bilmiyordum. Hamile olduğumu söyledikten sonra hiç bir şeyi dinlememiştim.
Nefesimi tutarak önümdeki sehapaya baktım. Ne olduğunu anlamıyordum. Titreyen elimi hızla atan kalbime götürdüm. İdrak edemiyordum.
Arslan önüme diz çökerek dolu gözleriyle beni sarsmaya başladı. İrkilerek Arslan'a baktım.
Gözlerimi kırpıştırarak yutkundum. Böyle bir şeyi hiç beklemiyordum. Dudaklarımı araladım. Konuşamadan geri kapattım. Dudaklarım titredi. Dolu gözlerimden bir damla yaş akarak yanaklarımdan kaydı.
"Gece, Gece'm." Dedi ve belimden tutarak beni göğsüne çekti. Gözlerimi yumarak ağlamaya başladım. Ben hamileydim. Ben hamileydim.
"Yavrum benim. Beni o kadar mutlu ettin ki...seni çok seviyorum." Diyerek başımdan öptü.
"Hamilesin. Bir bebeğimiz olacak Gece. Aşkımızın bir parçası olacak." Diyerek beni kendinden ayırdı. Dudağımdan öptüğünde gözyaşlarımın arasından karşılık verdim. Arslan benden ayrılarak gözlerini karnıma çevirdi. Nemli gözleriyle önce bana sonra tekrar karnıma baktı.4
"Orada, orada ikimizin bebeği mi var?" Dedi titrek bir sesle. Yüzümü buruşturdum. Midem bulanıyordu ama bu haber ile şok da olmuştum.
"Arslan, ben anlamıyorum. Ne oluyor?" Dedim ağlayarak.
Arslan yüzümü elleri arasına alarak alnıma öpücük kondurdu. Gözlerimi kapattım.
"Tek bakışına yandığım, hamilesin. Bir bebeğimiz olacak. İkimizin bir yavrusu olacak. Annen anneanne olacak." Dediğinde hıçkırmaya başladım.
Elimi karnıma götürerek başımı Arslan'ın omzuna yasladım. Benim bebeğim olacaktı. Küçük bir yavrum olacaktı. Annem gibi olacaktım. Derin bir nefes aldım.
Arslan da başını omzuma yasladı.
Ben hamileydim ve bebeğim olacaktı. Buna alışmak çok zordu. Ama öyleydi.
"Bebek fikri sana uzaktı Gece. Özür dilerim ben-"
"Bebeğim hata değil Arslan. Onu şimdiden çok sevdim. O bizim bebeğimiz. Önceki fikrimdi o. Şimdi o bebeği istiyorum." Dedim titrek bir nefes alarak.
Arslan başını boynuma yaslayarak iç çekti.
"Yavrum benim. Şimdi benim bebeğimin bebeği mi olacak?" Dediğinde gözyaşlarımın arasından gülümsedim.
"Öyle galiba." Diyerek kıkırdadım. Duygularım hemen değişiyordu.
"Kadın doğum doktoru bizi bekliyor. Bebeğimizi görmek istiyor musun?" Dedi saçımı okşayarak. Başımı salladım.
"Evet, onu görmek istiyorum." Dedim burnumu çekerek. Arslan beni kucağına alarak ayağa kalktığında kollarımı boynuna sardım. Dudağıma sert öpücükler bıraktığında gözlerimi kapattım.
Odadan çıktığımızda Arslan bizi kadın doğum doktorunun odasına götürdü. Yaşlı bir kadın bizi gülümseyerek karşıladı. Arslan beni bir sedyeye yatırdı. Kadın eline eldiven taktı.
"Yeni mi haberiniz oldu?" Dediğinde Arslan başını salladı.
"Evet daha çok yeni öğrendik. Ve hiç bir şey hakkında fikrimiz yok." Diyerek gözlerime baktı. Başımı salladım.
Doktor sakin bir şekilde gülümsedi.
"Size her şey hakkında bilgi vereceğim. Bu konuda çok tecrübem var. Remziye Gül." Dediğinde Arslan başını salladı.
Remziye hanım yanıma gelerek kazağımı ve eteğimin üstünü alta sıyırdı. Pürüzsüz ve düz karnım ortaya çıktığında ellerim titredi. Orada bebeğim mi vardı yani?
Arslan elimi tuttuğunda destek almak istercesine ben de elini sıktım.
Önce temiz bir bezle karnımı sildi doktor hanım. Sonra jele benzeyen bir şey sürdü. Soğuk jel karnıma temas ettiğinde ürperdim.
Remziye hanım elindeki aleti karnımda gezdirmeye başladı.
"Evet, bebeğimiz iki aylık." Dedi gözlerini kısarak ekrana yaklaştı. Arslan saçlarımı okşayarak alnıma öpücük kondurdu.
"Tabi cinsiyeti belli değil. Kalp atışını duymak ister misiniz?" Dediğinde başımı salladım. Kalp atış sesini duyduğumda ağlamaya başladım. Bebeğimin kalbinin sesini duyuyordum resmen. Arslan'a baktığımda burnunu çekerek ekrana bakıyordu. Gözlerinden mutluluğu belliydi.
"Kalp atışı gayet sağlıklı. Ultrason fotoğrafını da aldım." Dedi ve elindeki aleti masaya bıraktı. Arslan mendil alarak karnımı silerek dudağıma öpücük kondurdu. Beni doğrultarak sedyeden indirdi.
Masada oturan Remziye hanımın önündeki koltuğa oturdu.
"Bebeğiniz gayet sağlıklı. Lakin kalp hastası olduğunuz yazıyor burada. Ciddi bir rahatsızlık mı?" Dedi gözlüğünü indirerek.
"Hayır, ciddi bir hastalık değil. Sadece stres ve üzüntülü anlarda kalbinde bir ağrı meydana geliyor. Ama ilaçları olduğu için hayatını etkilemiyor." Dedi Arslan ciddi bir şekilde.
"Anladım. İlaçların adı da yazıyor. Bunlar bebeğe zarar veren ilaçlar değil. Ben size vitaminler de yazıyorum. Ve bir ay sonra randevu ayırıyorum. Şu an hiç bir sorun yok. Stres ve üzüntüden uzak olursanız ve beslenmenize dikkat ederseniz hiç bir sorun olmaz." Dedi ve elinde duran kağıtları bana verdi. "Bu da beslenme listeniz."2
"Peki bulantı ve kusmalar? Karım çok rahatsız oluyor."
"Bunlar hamilelikte normal olan şeyler. Ama Gece hanımın bulantılarını hafifletecek bir ilaç yazabilirim." Dedi ve reçeteye bir şeyler yazarak Arslan'a verdi.
Bebeğim vardı benim. Karnımda bebek vardı. Onun varlığını karnımda öğrendikten sonra içimde koruma iç güdüsü oluşmuştu bile.
Hayatımda böyle bir şey beklemiyordum ama öğrendiğimde çok mutlu oldum.
Remziye hanım tekrar konuştuğunda ona baktım.
"İki aylık hamile olduğunuz için bir ay daha cinselliğe girmenizi doğru bulmuyorum." Diyerek bana baktığında gözlerimi kaçırdım. "Utanmanıza gerek yok Gece hanım. Bu çok doğal bir şey. Lakin üçüncü ay da geçtikten sonra cinsel hayatınıza devam edebilirsiniz sert olmamak şartıyla. Hatta son aylarda yararlı bile olabiliyor."
Arslan başını sallayarak derin bir nefes aldı.
"Peki cinsiyeti ne zaman belli olur?" Diye mırıldandım.
"Normalde dördüncü aydan sonra belli oluyor lakin bazen afacan cinsiyetini göstermeyebilir." Dediğinde başımı salladım.
"Sanırım bu kadar. Biz bir şey olursa sizi ararız." Diyerek beni belimden tutarak ayağa kaldırdı Arslan.
"Her zaman arayabilirsiniz. Bu arada tebrikler." Dedi ayağa kalkarak.
"Şu an hala şoktayım." Dedim gözümden düşen yaşı silerek.
Remziye hanım büyük bir gülümsemeyle bana baktı.
"Çok doğal bir durum. Ama annelik iç güdüsü ile bebeğinizi benimsediğinizi de görüyorum."
Arslan ile odadan çıktığımızda Arslan Umut'a reçeteleri verdi.
Hastaneden dışarıya çıktığımızda Arslan önümüzde duran arabasına bindirdi beni. Kendisi de bindiğinde beni kucağına çekerek sarıldı.
Dolu gözlerimle burnumu çektim.
"Yine mi ağlıyorsun? Ağlama güzelim artık."
"Bilmiyorum, ağlayasım geliyor." Omuz silktim.
"Bana verdiğin aile için sana binlerce kez teşekkür ederim güzelim. Kurtoğlu evinin ilk torunu. Benim çocuğum. Annem de çok sevinecek. Sen bizi çok mutlu ettin Gece'm." Dedi duygu dolu bir sesle.3
"Hala alışabilmiş değilim bu habere. Buraya ne için gelmiştik. Neyle eve dönüyoruz." Diyerek başımı Arslan'ın boyun girintisine yasladım.
Arslan boynuma öpücük kondurarak elimi tuttu.
"Çok mutluyum. Seninle yaşamadığım mutluluğu yaşıyorum yavrum. Seni seviyorum. Seni çok seviyorum." Dediğinde derin bir nefes aldım.
Arslan'ın kucağından kalkmak istediğimde beni bıraktı. Koltukta geriye yaslandım. Arslan elini karnıma koyduğunda karnımda olan eline baktım. Elimi elinin üzerine koydum.
Biz büyük bir aile oluyorduk. Gülümsedim. Sevdiğim adam ve çocuğum bundan sonra benim her şeyimdi.4
Akşam olmuştu. Üzerime siyah boğazlı bir triko elbise giymiştim. Elimde duran ultrason fotoğraflarına bakıyordum. Fotoğrafta görünen noktayı okşayarak gülümsedim.
Arslan üzerine geçirdiği takım elbisesinin takımını düzeltti.
"Halâ mı fotoğraflara bakıyorsun güzelim?" Dedi Arslan gülerek.
"Ama evladım çok güzel." Dedim mırıldanarak.
"Daha bebeğimiz mercimek kadar Gece. Nasıl güzel olduğunu anladın."
"O benim bebeğim Arslan. Tabiki de çok güzel olacak." Dedim sevgiyle fotoğrafı okşayarak. Resmen bir gün içinde anne olacağımı öğrenmiştim. Hayat çok garipti.
Arslan gözlerinde olan parıltıyla iç çekti.
"Hala şaşkınım. Annem çok sevinecek bu habere." Dediğinde başımı salladım. Yemekte herkese söyleyecektik bu haberi. "Hadi gel aşağıya inelim. Murat da evde. Bütün aileye yemekte haber veririz."
"Arslan aile dışında kimse bilmesin hamile olduğumu. Senin düşmanların var ya risk almayalım." Dedim mırıldanarak. Arslan kaşlarını çattı.
"Benim aileme kimse dokunamaz Gece."
"Ondan demedim. Ne olur ne olmaz." Omuz silktim.
Arslan canımı sıkmak istememiş olacak ki başını salladı. Ayağa kalkarak eteğimi düzelttim.
Elimdeki fotoğrafları Arslan'a uzattım.
"Benim cebim yok, sen cebine koy." Dediğimde başını sallayarak ceketinin iç cebine koydu.
Arslan belimden tuttuğunda kıkırdadım.
Arslan kaşlarını kaldırarak bana baktı. "Ne oldu güzelim?"
Omuz silkerek, "Temas bağımlısısın. Yanımda olduğun zaman hep ya elimi, ya belimi ama illaki bir temasta bulunuyorsun." Dedim.
"Bir tek sana temas ediyorum. Sana temas etmeden duramıyorum. Biliyorsun."
"Bilmem mi? Her neyse şu an heyecanlandım." Dedim asansöre girdik ve düğmeye bastık. Asansör hareket etti.
"Rahatla yavrum. Stres olmana gerek yok."
"Biliyorum tabi ki ama sonuçta müjdeli bir haber veriyorum." Arslan eğilerek dudağıma öpücük kondurdu.
"Yıllar sonra gelen önemli bir müjde. Haklısın." Diyerek gülümsedi.
Asansör durduğunda Arslan elimden tutarak dışarıya çıktı.
Yemek masasına geldiğimizde masaya oturduk. Selamlaşarak yemek yemeye başladık.
Ahuzar teyze bize bakarak konuştu.
"Gece hastaneye gittiniz ya, bir sorun yoktu değil mi?" Dedi.
Gülümseyerek Arslan'a baktım. Poyraz ve Murat da bize bakıyordu. Arslan elindeki çatal bıçağı bırakarak derin bir nefes aldı.
"Allah'a şükür, Gece iyi. Bir sıkıntımız yoktu." Dedi elimi tutarak. Gözlerini yumarak elim sıktı.
"Ama biz bir şey daha öğrendik." Dedik derin bir nefes alarak. Hepsi bana merakla bakıyordu. "Ben...ben hamileyim."
Arslan cebinden çıkardığı ultrason fotoğraflarını ortaya koydu. Masada oluşan sessizlikle birlikte Ahuzar teyzeye döndüm.1
Gözlerinden düşen yaşlarla birlikte derin derin nefesler alıyordu. Murat sırıtarak eline aldığı ultrason fotoğrafına bakıyordu. Poyraz ise sinirle önündeki etten yiyordu.
"Hayırlı olsun. Bekliyorduk ama bir tane yeğen. Tebrik ederim." Dediğinde dişlerimi göstererek güldüm.
"Kaç aylık ki bu?" Dedi şaşkın bir ifadeyle. Gülümseyerek başımı sağa sola salladım. Durmadan gülesim geliyordu. Bebeğim olacaktı resmen.
Arslan Ahuzar teyzenin yanına giderek sarıldı. Ben de kalkarak Ahuzar teyzenin diğer yanına giderek sarıldım. Ahuzar teyze dolu gözlerle yanağımdan öptü.
"Tebrik ederim yavrum. Allah sağlıkla kucağınıza almayı nasip etsin. Torunum olacağı için cok mutluyum. Yarın Akif'e gidelim. Ela'ya da gidelim. Onlar da görsün mutluluğunuzu." Dediğinde gözlerim doldu. Başımı salladım.2
Salonda oturduğumuzda Ahuzar teyze bana sarılmış bir şekilde oturuyordu. Poyraz bana bakarak bir şeyler düşünüyordu.
Murat ise hala ultrasona bakıyordu.
"Ne kadar senedir bebek yoktu evimizde. Artık yeğenimiz sayesinde evimize neşe gelecek." Dedi Murat parlayan gözlerle. "Poyraz abi, amca olacaksın. Mutlu değil misin?"1
Poyraz içli bir nefes alarak ayağa kalktı. "Ben odama gidiyorum. Size iyi geceler. Bu arada tebrik ederim yenge. Allah sağlıkla kucağına almayı nasip etsin." Dedi samimiyetle. Gülümseyerek başımı salladım.
Poyraz salondan çıktığında Ahuzar teyze ayağa kalktı.
"Benim şimdi hazırlık yapmam lazım kızım. Mardin'de ve burada yemek ve et dağıtmam lazım. Hem lokma da dağıtmam lazım. Çok işim var." Diyerek hızla salondan çıktı.
"Yenge, şimdi kırk gün kırk gece şenlik yapar annem. Ama sana dokunmaz korkma." Diyerek öne eğildi. Başımı salladım.
Arslan işler ile ilgili bir takım sorunlarının olduğunu söyleyerek çıkmak zorunda kalmıştı.
"Murat, Poyraz neden böyle? Yani bana karşı çok soğuk."
Murat'ın yüzündeki gülümseme silindi.
"Bu aralar iyi şeyler yaşamıyor. Senlik bir sıkıntı değil." Dedi düz bir sesle. Başımı salladım.3
Ayağa kalkarak Murat'a iyi geceler dileyerek salondan çıktım.
Uykum gelmişti. Uyumak istiyordum. Derin bir nefes alarak gözlerimi yumdum. O ilaçları içmediğimden beri baş ağrılarım artmıştı ama bazı şeyleri hatırlamaya başlamam bile mucizeydi.2
Okur Yorumları | Yorum Ekle |